Arama

Kanser

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 5 Aralık 2018 Gösterim: 73.537 Cevap: 35
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Mart 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  kanser.jpg
Gösterim: 7973
Boyut:  67.4 KB

Kanser

, vücutta yapı ve işlev bakımından anormal hücrelerin denetimsiz ve aşırı çoğalmasıyla ortaya çıkan yüzden fazla hastalığın ortak adı. Bu çoğalma, yaşamsal önemi olan bir organ ya da dokuda oluşursa normal işlevi bozarak ya da kesintiye uğratarak ölüme yol açar.
Sponsorlu Bağlantılar

Kanser birçok farklı bitki ve hayvanda görülürse de en sık insanda rastlanan türleri araştırılmıştır. Vücuttaki hücre ya da dokular tam olarak anlaşılamayan nedenlerle normalden hızlı büyüyüp anormal boyutlar aldıklarında ve normal işlevleri değiştiğinde kanserleşmeden söz edilir.

Kanser, önceden düşünüldüğünün tersine, vücudun genel durumundan, yapısından bağımsız gelişen bir olgu değildir. Kanserin ortaya çıkmasının, bireyin yatkınlığı ve bağışıklık sisteminin durumuyla yakından ilişkili olduğu düşünülmektedir. Örneğin meme ve prostat kanserlerinde bir tür virüsün rol oynadığı sanılmaktadır. İyi huylu urların tersine, kanser çevreye yayılma eğilimi gösterir. Yayılmanın derecesi genellikle hastalıktan kurtulma şansını da gösterir. Kanser gelişirken üç evreden geçer.

Ur, kaynaklandığı dokunun içinde sınırlıysa hastalığın erken evrede olduğu söylenir; hastalık bu evredeyken saptanırsa çoğunlukla tedavi edilebilir. Doğrudan yayılma evresinde kanser hücreleri çevredeki dokulara ya da o bölgeye ait lenf düğümlerine yayılmıştır; bu evrede tedavi kimi zaman başarılı olur. Kanser hücreleri çoğalmaya başladıkları ilk organ ya da dokudan kan ya da lenf dolaşımı yoluyla vücudun daha uzak bölgelerine gitmiş ve ikincil urlar oluşturmuşsa kanserin metastaz evresinde olduğu söylenir. Metastaz yapmış kanserlerin iyileşme olasılığı çok düşüktür.

Kanser hücreleri sağlıklı hücrelerden daha hızlı bölünür ve çoğalırsa da, kanserli ve normal dokular arasındaki ayrımda belirleyici olan kanser hücrelerindeki çoğalmanın durdurulamaması ve bu hücrelerin, normal doku büyümesinin işlevsel dengesine özgü yararlı ve sınırlı olarak çoğalan bir doku biçiminde farklılaşmamasıdır.

Sınıflandırma

. Kanserler temel yapılarına göre karsinom ve sarkom olarak ikiye ayrılabilir. Karsinomlar vücudu kaplayan deri ile meme, solunum ve sindirim yolları, iç salgıbezleri, üreme organları ve boşaltım sisteminin iç yüzünü döşeyen epitel dokudan; sarkomlar bağdoku, yağ dokusu, kan damadan, kemik ve kıkırdak gibi dokulardan çıkar. Ender görülse de, bazı kanserler hem epitel doku, hem de bağdokudan kaynaklanır ve karsinosarkom olarak adlandırılır. Kan yapıcı dokular, sinir sistemi ve pigmentli deri hücrelerinin kanserleri bu sınıflandırmaya girmez.

Kanserin türünü belirtmek için karsinom ve sarkom sözcüklerine, kaynaklandığı dokuyu belirten Latince ya da Yunanca önekler takılır. Örneğin kemik dokusunda yerleşen ve gelişen kanser osteosarkom, yağ dokusu kanseri liposarkom, lifsi bağdokunun kanseri fibrosarkom olarak bilinir. Öte yandan, adenoöneki, tiroit adenokarsinomu ya da mide adenokarsinomunda olduğu gibi epitel kökenli kanserlerde özellikle salgıbezi hücrelerinin bulunduğunu gösterir.
Derinin bazal hücreli kanseri ya da dil, dudak, gırtlak, idrar kesesi, dölyatağı boynu ve kamış gibi organların mukoza dokusundan kaynaklanan kanserler de epidermoit ya da yassı hücreli karsinom olarak adlandırılır.

Nedenleri.

Kanserin oluşmasında çeşitli etkenlerin tek başına ya da bir arada rol oynayabileceği bilinmekteyse de, mekanizma tam olarak anlaşılmamıştır. Örneğin asbest, çok halkalı hidrokarbonlar ve sigara dumanındaki çeşitli bileşiklerin kansere neden olduğu, radyoaktif serpinti, X ışınları ve morötesi (ultraviyole) ışınları gibi İyonlaştırıcı ışınım kaynaklarının da kanserojen olduğu anlaşılmıştır. Ama etkenle karşılaşma ile kanserin ortaya çıkışı arasında geçen süre genellikle çok uzun olduğu için, etkene hedef olma süresi ve yoğunluğuyla kanserin ortaya çıkma olasılığı arasındaki ilişki tam olarak bilinemez. Bazı kanserlerin virüs kökenli olduğu sanılmaktadır.

Örneğin, Epstein-Barr virüsünün Burkitt lenfomasına, üreme organlarında enfeksiyona neden olan uçuk virüsünün kadınlarda dölyatağı boynu kanserine yol açabileceği bilinir. Araştırmalar, kansere neden olduğu düşünülen virüslerdekine benzer genlerin insanda da bulunduğunu göstermiştir. Sağlıklı hücrelerde yer alan bu genler fenotipe yansımadığı sürece kanserleşme söz konusu değildir. Son yıllarda kalıtımın da kanser oluşumunda etkili olduğu görüşü ağırlık kazanmaktadır. Kanserleşmenin ilk evresinde, dezoksiribonükleik asidin (DNA) yapısı doğuştan gelen ya da sonradan gelişen bir bozuklukla değişir. İkinci evrede hücrenin düzenli ve denetimli çoğalması bozulur. Bu dönemde kimyasal ve fiziksel etkenler, hormonlar ya da beslenme düzenindeki değişmeler gibi dış etkenler kanserin ortaya çıkmasında tetik rolü oynayabilir. Bu dönemin oldukça uzun sürmesi, hücre kanserleşmeden önce, alınacak önlemler üzerinde araştırmalar yapılmasını kolaylaştırmıştır.

Tedavi.

Günümüzde kanser tedavisi çeşitli ilaç ve hormonların verilmesine (kemoterapi), cerrahi tedavi, radyoterapi ya da bunların bir ya da birkaçının birlikte uygulanmasına dayanır. Kanser tanısı ne kadar erken konur ve tedaviye ne kadar çabuk başlanırsa iyileşme olasılığı o kadar yüksektir.
Bütün tedavi türlerinde istenmeyen etkiler ve sonuçlar görülebilir. Kemoterapide kullanılan ilaçların çoğu kanser hücresinin çoğalma ve yayılmasını önlemeye yöneliktir ve bu etkiyi hücrenin DNA’sının yapısını değiştirerek gösterir. Ancak, bu etkinin kanser hücrelerine özgü olmaması sağlıklı hücrelerin DNA’sının da değişerek zarar görmesine yol açar. Bunun gibi, radyoterapide kanserli dokuya yöneltilen ışınlar çevre dokuları da zedeleyebilir. Günümüzde radyoterapi aygıt ve tekniklerinin geliştirilmesi bu tehlikeyi bir ölçüde azaltmaktadır.

Kalınbağırsak, meme ya da akciğer gibi organlarda, belirli bir bölgedeki sınırlı urlar cerrahi girişimle çıkartılabilir; yayılma (metastaz) olasılığını azaltmak için kötü huylu hücrelerin tümünün çıkartılması gerekir. Metastaz genellikle birincil kanser odağından uzaktaki bir bölgede ve çok sayıda urla ortaya çıktığı için bu aşamada cerrahi girişim yetersiz kalabilir; tek tedavi yolu kemoterapidir.

Görece ender rastlanan bazı kanser türlerinin tedavisinde oldukça iyi sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin yumurtalık ve erbezi (testis) kanserlerinde platin içeren kanser ilaçları etkilidir. Vücudun savunmasını üstlenen hücrelerin yer aldığı lenf dokusu kanserlerinde ilaçlar ve radyoterapi yaşam süresini belirgin olarak uzatabilir; çocukluk dönemi lösemilerinde kemik iliği nakli ölüm oranını azaltır. Bu tedavi yönteminin başarısı, bütün organ ve doku nakillerinde olduğu gibi vericinin kemik iliği hücrelerinin alıcıda uyuşmazlık yanıtına yol açmamasına ve nakledilen hücrelere saldıracak savunma hücrelerini etkisiz hale getirmesine bağlıdır.

Günümüzde kanserin oldukça yaygın bir hastalık olduğu söylenebilir; gelişmiş ülkelerde üç kişiden biri, yaşamının belirli bir döneminde kanser olur. Etkin bir tedavi yöntemi bulunana değin kanser tedavisinde başarı hastalığa erken tanı konmasına ve bilinen kanserojenlerden kaçınmaya bağlı kalacaktır.
Kanserle ilgili araştırmalarda belki de en önemli ilerleme, kanserden korunmanın taşıdığı önemin giderek daha iyi anlaşılması olmuştur. Örneğin, sigara ile akciğer kanseri arasındaki ilişkinin saptanması bunun klasik örneğidir. Daha az bilinmesine karşılık, bunun kadar önem taşıyan bir uygulama da, sanayi ve gıda maddeleri yapımında kullanılacak tekniklerde kanser yapıcı maddelerin kullanılmaması yönündeki sürekli denetimdir.


Son düzenleyen perlina; 16 Mart 2017 15:04
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
9 Eylül 2006       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  -4-subat-dunya-kanser günü.jpg
Gösterim: 3413
Boyut:  68.7 KB

7 Soruda Kanser


1. Kanser nasıl oluşur?
Sponsorlu Bağlantılar
Hücreler doğar, gelişir ve ölürler. Bu olay genetik bir kontrol altındadır. Bu kontrolün, kalkması ile dengenin bozulması sonucu, ya çok sayıda oluşmaları ya da oluşan hücrelerin ölmeleri sonucu çoğalan hücreler tümör dokusunu oluşturur. Hücrelerdeki bu olayların gelişmesine neden olan bir çok kanser yapıcı (kanserojen) madde vardır.

2. Kanserin belirtileri nelerdir?
Kanser belirtileri ortaya çıktıktan sonra artık hastalığın ilerlediği anlaşılır. Amaç, bu belirtiler ortaya çıkmadan hastalığın çok erken dönemde yakalanmasıdır. Kanserin oluştuğu yere göre belirtileri vardır. Vücudun herhangi bir yerinde ele kitlenin gelmesi, ses kısıklığı, inatçı öksürük, dışkılama düzeninde değişiklik, derideki benlerin şekil, büyüklük ve renk değişiklikleri, kapanmayan yaralar, herhengi bir yerde kanama, kanser belirtisi olabilir.

3. En sık görülen kanserler?
En sık görülen kanserler, erkeklerde akciğer, prostat ve kalın bağırsak kanseri. Kadınlarda meme, rahim ağzı, akciğer ve kalın bağırsak kanseridir.

4. Çağdaş kanser tedavisinde izlenen yol nedir?
Günümüzde kanser tedavisi multidisiplinler yani birçok dalın bir arada işbirliği ile gerçekleşir. Burada medikal onkolog, cerrah, patolog, radyolog ve radyasyon onkoloğunun bir arada karar vermesi gerekir. Bu günün tedavi yöntemleri cerrahi, kemoterapi ve radyoterapidir. Önemli olan bu yöntemleri yerinde ve doğru kullanmaktır.

5. Tedavilerdeki başarı oranı nedir?
Bu gün her türlü kanser erken yakalandığı takdirde tedavisi mümkündür. Erken olan cerrahi ile çıkarılan tümörlerin bir kısmı tekrarlayabilir ve yayılabilir, bunları önlemek için ilave tedavi yöntemleri kemoterapi ve radyoterapinin kullanılması gerekebilir. İleri devredeki kanserlerde ise kemoterapi ile bir kısımda hastalığı tedavi etmek mümkündür ancak bu devrede genellikle kemoterapi hayatı uzatmak, hastanın hayat kalitesini artırmak için kullanılmaktadır.

6. Erken teşhis konusunda insanlar yeterince bilinçli mi?

Erken tanı konusunda toplumun bilinci gün geçtikçe artmaktadır. Kanser, erken yakalandığı takdirde tedavisi mümkün bir hastalıktır. Onun için kişilerin kanserden korkmadan, sağlıklı iken her yıl düzenli olarak kontrollerini yaptırmaları gerekir. Erken yakalanan kanser sayılarında gün geçtikçe artış olmaktadır.

7. Kanserin gen terapileriyle tedavisi konusunda nasıl gelişmeler oldu?

Genetik çalışmalar iki yönde olmaktadır. Birincisi kansere neden olan genetik bozukluğun tespiti, diğeri bu bozukluğun düzeltilmesidir. Bu gün birincisi ile ilgili çok yol alınmıştır. Tedavi konusu ise henüz yenidir, ümit vermemektedir ancak halen araştırma safhasındadır.
Güncel Sağlık, Acıbadem Sağlık Grubu

Son düzenleyen perlina; 16 Mart 2017 13:56
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
22 Eylül 2006       Mesaj #3
arwen - avatarı
Ziyaretçi

Kanserin sebebi nedir?


Çevresel ve içsel nedenler olarak ikiye ayrılabilir. Çevresel nedenler (kimyasal, radyasyon, viruslar gibi) ve içsel nedenler (hormonal, bağışıklık bozuklukları, kalıtsal mutasyonlar ve diğer genetik nedenler gibi) birlikte veya ardışık olarak hücreleri etkileyerek uzun yıllar içinde kansere yol açabilirler.

Hangi organlarda kanser olur?

cancer cells o

Kanser tek bir hastalık olmayıp, vücuttaki tüm doku ve organlarda kanser gelişebilir.

İyi huylu ve kötü huylu tümör ne demektir?


İyi huylu tümörler kanser değildir. Başka bölgelere yayılmazlar. Tamamen çıkartıldığı zaman genellikle tekrarlamazlar. Kötü huylu tümörler ya da kanser ise komşu organ ve dokulara yayıldığı gibi, lenf ve kan yoluyla uzak organlara da yayılır. Uzak organlardaki yayılımına metastaz (yayılma) denir.

Kanser ne sıklıkla görülen bir hastalıktır?


Erişkinlerde her yıl 100 bin nüfus için 150-300 kişi kansere yakalanır. Ülkemizde her yıl 150 bin kişinin kansere yakalandığı tahmin edilir.

Kanserden korunmak mümkün mü?


Sigara ve alkol kullanımı ile gelişen kanserlerin önlenmesi mümkün. Bu maddelerin kullanılmaması ile tam koruma mümkün olur. Ayrıca güneş ışınlarından korunma ile deri kanserinden çok yüksek oranlarda korunmam mümkün. Kanserden korunmada beslenmenin de rolü büyük.

Kanserden nasıl korunabilirsiniz?


Sigara içmeyerek, beslenme alışkanlıklarına ve yaşam tarzına dikkat ederek, güneş ışınlarından korunarak kanserden korunmak mümkün.
Sigara ve tütün kullanımından kaçınmak:
Sigara ve tütün ürünlerinin akciğer kanseri, ağız, yutak (farinks), soluk borusu (larinks), yemek borusu, pankreas, rahim ağzı (serviks), böbrek ve idrar torbası (mesane) kanserlerine yol açtığı kesin olarak biliniyor. Bu nedenle sigarayı içmeyerek bu kanserlerdenkorunubilirsiniz.
Sadece sigara içenler değil, pasif sigara içicileri de bu hastalıklara karşı risk altında bulunur.
Beslenme ve diyet:
Bitkisel kaynaklı besinlerin fazla tüketilmesi, özellikle hayvansal kaynaklı yüksek yağlı gıdaların sınırlandırılması, bitkisel yağların tercih edilmesi, fiziksel olarak aktif olup, egzersiz yapılması ve ideal ağırlığın korunması, alkol tüketiminin sınırlandırılması kanserden korunmada etkin rol oynuyor.
Güneş ışınlarından korunma:
Bazal ve skuamöz hücreli deri kanserleri güneş ışınlarına maruz kalma sonucunda ortaya çıkıyor. Bu nedenle güneş ışınından korunulması ile bu kanserlerin gelişimi engellenebilir
Son düzenleyen perlina; 16 Mart 2017 13:58
DrAm3vLH - avatarı
DrAm3vLH
Ziyaretçi
27 Temmuz 2007       Mesaj #4
DrAm3vLH - avatarı
Ziyaretçi

KANSER NEDİR?

mikroskop
Vücudumuzda tüm organlar hücrelerden oluşur. Hücreler vücudumuzun en küçük yapıtaşlarıdır ve ancak mikroskopla görülebilirler.
Sağlıklı vücut hücreleri (kas ve sinir hücreleri hariç) bölünebilme yeteneğine sahiptirler. Ölen hücrelerin yenilenmesi ve yaralanan dokuların (vücut içi ve dışındaki) onarılması amacıyla bu yeteneklerini kullanırlar. Fakat bu yetenekleri de sınırlıdır. Sonsuz bölünemezler. Her hücrenin hayatı boyunca belli bir bölünebilme sayısı vardır. Sağlıklı bir hücre gerektiği yerde ve gerektiği kadar bölüneceğini bilir.

Buna karşın kanser hücreleri, bu bilinci kaybeder, kontrolsüz bölünmeye başlar ve çoğalırlar. Kanser hücreleri birikerek tümörleri (kitleleri) oluştururlar, tümörler normal dokuları sıkıştırabilirler, içine sızabilirler yada tahrip edebilirler. Eğer kanser hücreleri oluştukları tümörden ayrılırsa, kan yada lenf dolaşımı aracılığı ile vücudun
kanser3
diğer bölgelerine gidebilirler. Gittikleri yerlerde tümör kolonileri oluşturur ve büyümeye devam ederler. Kanserin bu şekilde vücudun diğer bölgelerine yayılması olayına metastaz adı verilir.
Kanserler oluşmaya başladıkları organ ve mikroskop altındaki görünüşlerine göre sınıflandırılırlar. Farklı tipteki kanserler, farklı hızlarda büyürler, farklı yayılma biçimleri gösterirler ve farklı tedavilere cevap verirler. Bu nedenle kanser hastalarının tedavisinde, var olan kanser türüne göre farklı tedaviler uygulanır.

Kanserin Nedenleri ?

Kanserin sebebi henüz kesin olarak bilinmemektedir. Kanser hastalığı için iki grup risk faktörü vardır. Kanser için risk faktörleri yaş şekillerine, yaşa, cinsiyete ve aile öykülerine bağlı olarak değişir. Bir başka risk grubu ise çevresel faktörlerdir.
  • Sigara alkol kullanımı,
    kanserhucre1
  • Uzun süre ve tehlikeli saatlerde güneş altında kalma,
  • Aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalma,
  • Bazı kimyasal maddeler (katran, benzin, boya maddeleri, asbest v.b.)
  • Bazı virüsler
  • Hava kirliliği
  • Radyasyona maruz kalma,
  • Kötü beslenme alışkanlığı

Kanser Tehlikesinin 7Habercisi


Kanserin belirti ve bulguları köken aldığı doku ve organlara göre değişir. Hatta bazen hiç belirti ve bulgu vermeden kontrol muayenelerinde kanser tanısı konulabilir.

Aşağıdaki belirtilere dikkat edin:
ballRahim ve makattan gelen normal olmayan bir kanama veya akıntı
ballMemede veya vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkan şişlik ve sertlikler
ballİyileşmeyen yaralar
ballUzun süreli ses kısıklığı ve öksürük
ballYutkunma güçlüğü ve hazımsızlık
ballBen ve siğillerde meydana gelen büyüme, kanama, renk değişikliği, yara...
ballBüyük ve küçük abdest yapmakta ki değişiklikler
Bu değişiklikler görüldüğünde bir hekime başvurmayı ihmal etmeyiniz....

EN SIK GÖRÜLEN KANSER TİPLERİ


ballMeme kanseri
korunma1

ballAkciğer kanseri
ballProstat kanseri
ballMide kanseri
ballKalın barsak kanseri
ballRahim ağzı kanseri

KENDİ KENDİNİZİN BEKÇİSİ OLUN
Önce kanserden korkmamayı öğrenmeliyiz. Korku doktora gitmeyi önler ve hastalığın iyileştirilmesini engeller. Hastalık belirtilerini yorumlamak yalnızca doktorların görevidir. Kanserin belirtilerini bilmek bu belirtilerin herhangi birini hissettiğimizde derhal doktora başvurmak şarttır. Hiç rahatsızlık duymasak da yılda bir kez mutlaka genel kontrolden geçmeliyiz. Kanserin iyileştirilir bir hastalık olduğunu unutmamalıyız. İyileşme oranı kanserin erken teşhisi ile doğru orantılıdır.

1.Akciğer Kanseri;
  • Uzun süre devam eden öksürük
    sigara2
  • Öksürürken kan gelmesi
  • Nefes darlığı
  • Akciğer kanserini önlemek için sigarayı bırakın ve sigara içilen kapalı ortamlardan kaçının.
2.Cilt Kanseri;
  • · İyileşmeyen yara
  • ·Ben ve siğillerde şekil, renk değişikliği
  • ·Ani oluşan ben ve siğiller
  • Tehlikeli saatlerde güneşlenmeyin, mutlaka yüksek koruma faktörlü güneş kremleri kullanın.

3.Meme Kanseri;

  • ·Memede ele gelen sertlik
    mememuay1
  • ·Meme başında içeri doğru çekilme
  • ·Meme başında akıntı
  • ·Meme şeklinde ki değişiklikler
Aylık olarak kendi kendinize meme muayenesi yapın, düzenli olarak mutlaka doktora gidin.

4.Ağız Kanseri;


Düzenli muayene ile diş hekiminiz ve doktorunuz ağız kanserini saptar

5.Rahim Kanseri;

paptest
  • · Menopozdan sonra olan kanamalar
  • ·Nedeni belli olmayan vaginal akıntılar
  • ·Bir aydan fazla devam eden adet kanaması, düzensizlikler veya anormal kanamalar
  • ·Karında şişlik
Düzenli olarak PAP smear testi yaptırın ve pelvik muayene olun.

6.Kolon Kanseri;

kansersema
  • Makattan gelen kanama ve dışkılama alışkanlıklarının değişmesi
  • ·Karın ağrısı
  • ·Karında kitle
  • ·Kilo kaybı

Sağlıklı ve dengeli beslenmeye dikkat edin. Az yağlı, bol lifli (sebze, meyve, kepekli unla yapılmış yiyecekler) besinleri tercih edin.

7.Prostat Kanseri


·Sık sık (özellikle geceleri) idrara kalkma
proskan

·Kesik kesik, ağrılı ve sızılı idrar yapma
·İdrar kesesini tam boşaltamama hissi
·İdrar tutmada güçlük
·İdrar akış gücünde azalma

Hiçbir şikayeti olmasa da 45 yaş üzerinde her erkek, senede bir defa, PSA (prostat spesifik antijen) kan testi yaptırmalıdır.

KANSERDE ERKEN TANI
  • Tedavi şansını artırır
  • Tedaviyi kolaylaştırır
  • Tedavi giderlerini azaltır
  • Doku ve organ kaybını önler
  • Sakatlık bırakmaz
  • HAYAT KURTARIR
Günümüzde, milyonlarca insan kanserli yada kanseri tedavi edilmiş olarak yaşamaktadır. Kanser tanısı ne kadar erken konursa, tedavisi o kadar erken başlar ve kanser tedavisi ne kadar erken başlarsa tedavinin başarıya ulaşma şansı da o kadar yüksek olur.
Konuyu Hazırlayan : Yük.Bio.Olcay Irmak

Son düzenleyen perlina; 14 Mart 2017 14:59
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
8 Eylül 2007       Mesaj #5
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi

KANSER BELİRTİLERİ

Ad:  istatistik.jpg
Gösterim: 3664
Boyut:  93.7 KB

Tarama testleri karmaşıklık ve mahiyet açısından değişiklikler gösterir. En yaygın bir şekilde kullanılan testlerin çoğu yüksek risk altındaki kişilerde sık görülen kanser biçimlerini bulacak şekilde tasarlanmıştır. Kanser tarama testleri pratik olmalıdır. Yapılan test, kanseri, tamamen iyileşme şansının hâlâ yüksek olacağı şekilde erken belirlemelidir.

Emniyet de önemli bir konudur. Test başlı başına tehlikeli bir sağlık riskini yaratmamalıdır. Bundan yirmi yıl önce meme kanserini belirlemek için kullanılan mamografı işlemi, gövdeyi oldukça yüksek radyasyona maruz bırakıyordu ve kanserin gelişmesinde başlı başına bir faktör oluyordu. Ancak bugün mamografi ile kadınlar yalnızca küçük miktarlarda radyasyona maruz kalmakta, böylelikle muayene daha emniyetle olmaktadır.

Kanser için periyodik tarama testleri tüm kanser vakalarında ve çeşitlerinde aynı önleyici değere sahip değildir, örneğin akciğer kanserinde, özellikle eğer sigara içiyorsanız, ara sıra göğüs röntgeninin çekilmesi veya balgam tahlili, yaşamınızı sürdürme şansını belirgin bir şekilde artırmayacaktır. Erken dönemde test etme hâlâ önemli olmasına rağmen, akciğer kanserinde yaşama oranı hâlâ yüzde 15 in altındadır. Sonuç olarak, eğer sigara içiyorsanız veya evinizde veya işyerinizde kimyasal maddelere maruz kalıyorsanız, akciğer kanserinin taranması konusunda öğütlerini almak için doktorunuza başvurunuz. Ancak hastalığın belirtilerini gözlemekten daha önemli olan bir şey, potansiyel karsinojenlere (kansere neden olan maddelere) maruz kalmanızı azaltacak her şeyi denemektir. Sigarayı bırakmak böylesi stratejilerden biridir.

Diğer kanserler yaşama oranı belirgin bir şekilde artacak kadar erken teşhis edilebilir. Aşağıda belirtilen kanser tarama testleri, Amerikan Kanser Derneği tarafından önerilen kanser önleme programının bir parçasıdır.

Meme Kanseri


  • Uyarıcı Belirtiler:Memede herhangi bir sertlik veya kitle, veya meme uçlarından gelen akıntı veya kan.
  • Kanser Riski Faktörleri: Meme kanseri genellikle elli yaşın üzerinde olan kadınlarda; hiç çocuğu olmamış kadınlarda, ilk çocuklarını otuz yaşından sonra doğuran kadınlarda, hiç emzirmemiş olan kadınlarda, ideal ağırlıklarının yüzde 40 üzerinde olan kadınlar ile cinsel olgunluğa gecikmiş olarak gelen veya gecikmiş menapozu olan kadınlarda ve ailesinde (anne veya kızkardeşlerde) menapoz öncesi meme kanseri olayı olan kadınlarda ortaya çıkar.
  • Check-up Kuralları:Her kadın ayda bir defa göğüslerini dikkatlice muayene etmelidir.
Buna ek olarak yirmi ile kırk yaş arasında olan kadınların her üç yılda bir göğüslerini bir hekime muayene ettirmesi gerekir. Kırk yaşın üzerinde olan kadınların bu muayeneyi her yıl yaptırması gerekir. Eğer kırk yaşın altındaysa-nız, ailenin geçmişinde göğüs kanseri yoksa yüksek risk gruplarından birine girmiyorsunuz demektir ve mamografinin alınmasına gerek duyulmayabilir. Eğer kırk ile kırkdokuz yaşlan arasında iseniz, herhangi bir belirti veya kitle yoksa ve ailenizde göğüs kanseri geçiren biri yoksa yalnızca basit bir mammogram yaptırın. Elli yaşından sonra mammogramı her yıl yaptırın. Eğer ailenizde göğüs kanseri varsa, yaşınıza aldırmaksızın her yıl bir mammogram yaptırın.

Testis Kanseri


  • Uyarıcı Belirtiler: Testislerde herhangi bir kitle veya boyutlarında değişiklik.
  • Kanser Riski Faktörleri: Yaşlı erkeklerden daha çok genç erkeklerde ortaya çıkar (kırk yaşından sonra fazla görülmez); normal yerine inmemiş testisler.
  • Check-up Kuralları: ilk gençlik yıllarının son dönemlerinden başlayarak tüm yaştaki erkekler her ay teslislerini muayene etmelidirler.

Kolorektal (Kalın Bağırsak ve Rektum) Kanser


  • Uyarıcı Belirtiler: Herhangi bir rektal (makattan gelen) kanama veya dışkılama alışkanlıklarında uzun dönemli değişiklik.
  • Kanser Riski Faktörleri: Aile üyelerinden birinde geçmişte kolorektal polip (iyi huylu tü-moral oluşum) veya kolorektal kanser veya kronik ülserleşmiş kolit olması.
  • Check-up Kuralları: Kırk yaşın üzerinde olan kadın ve erkeklerin her yıl dijital (parmakla) rektal muayeneden geçmesi gerekir.
Bundan öte elli yaşın üzerinde olan erkek ve kadınların en azından iki yılda bir sigmoidoskopik muayeneden geçmesi (sigmoidoskop ile kolon içinin muayenesi) ve her yıl kan bulunup, bulunmadığının kontrolü için feces (dışkı) testini yaptırması gerekir.

Akciğer Kanseri


  • Uyarıcı işaretler: Rahatsız eden bir öksürük, öksürürken kan gelmesi ve akciğer iltihabı veya bronşit nöbetleri; göğüste ağrı.
  • Kanser Riski Faktörleri: Çok sigara içmek ve özellikle astbest olmak üzere çevre kirletici maddelere maruz kalmak.
  • Check-up Kuralları: Kırk yaşın üzerinde olan herkesin bir göğüs röntgeni çektirmesi gerekir. Bunu takip eden göğüs röntgenleri doktorunuzun kişisel kararına göre yapılacaktır.

Servikal (Rahim Boynu) Kanser


  • Uyarıcı Belirtiler: Anormal vajinal kanama.
  • Kanser Riski Faktörleri: Genital (Cinsel) bölgelerde kabarcıklar oluşturan deri iltihapları veya genital siğil enfeksiyonları-, ergenlik çağına geldikten kısa bir süre sonra cinsel ilişkiye girme veya çok fazla cinsel ilişki partnerinin olması.
  • Check-up Kuralları: Onsekiz yaşına gelen kadınların veya seksüel olarak aktif olanların her yıl Pap testi yaptırması ve pelvik muayeneden geçmesi gerekir.
Birbirini takip eden üç veya daha fazla normal sonuç veren yıllık muayenenin ardından doktorunuz Pap testinin daha az aralıklarla yapılmasına karar verebilir.

Endometrium (Rahim iç zarı) Kanseri


  • Uyarıcı Belirtiler: Anormal vajinal kanama.
  • Kanser Riski Faktörleri: Geçmişte kısırlık olması veya yumurtlama olmaması; menapozun geç başlaması veya uzun süreli östrojen tedavisi, vücutta aşırı yağlanma; çok fazla sigara içmek.
  • Check-up Kuralları: Menapoza geldikten sonra geçmişinde kısırlık, aşırı şişmanlık, yfmurtlayamama, anormal rahim kanaması veya östrojen tedavisi olan kadınların endometriyal biyopsi yaptırmaları gerekir.

İdrar Yolu ve Mesane Kanseri


  • Uyarıcı işaretler: idrarda kan; sırt ağrısı; kilo ve iştah kaybı, sürekli ateş; anemi (kansızlık).
  • Kanser Riski faktörleri: Elli yaşın üzerinde olan erkeklerde-, çok fazla sigara içenlerde, geçmişte kronik idrar yolu enfeksiyonlarından rahatsız olanlarda daha fazla görülür.
  • Check-up Kuralları: Komple fiziki muayeneniz sırasında yapılan rutin idrar tahlilleri idrarınızda kan olup olmadığını (hemıtüri) gösterecektir.
Eğer hematüri bulunursa, doktorunuz anormal bir doku da bulursa, biyopsi de dahil olmak üzere sistoskopik bir muayene yapabilir. Doktorunuz bir böbrek filmi de isteyebilir.

Ağız Kanseri


  • Uyarıcı işaretler: Ağzınızın renginde herhangi bir değişiklik veya ağzınızda iyileşmeyen herhangi bir yara.
  • Kanser Riski Faktörleri: Genellikle kırkbeş yaşın üstünde erkeklerde, çok fazla sigara içenlerde ve özellikle çok fazla alkol kullanımı ile birlikte dumansız tütün kullananlarda (tütün çiğneyenlerde) daha fazla görülür.
  • Check-up Kuralları: Eğer iyileşmeyen bir yara varsa doktorunuza veya diş hekiminize başvurun.

Gırtlak Kanseri


  • Uyarıcı Belirtiler: Boğuk seslilik.
  • Kanser Riski Faktörleri: Çok fazla sigara içmek, eğer fazla miktarda alkol kullanımı ile birlikte oluyorsa.
  • Check-up Kuralları: Konuşma özelliğinizde herhangi bir değişiklik olması durumunda bir boğaz uzmanı tarafından yapılan muayene veya eğer çok fazla sigara içiyorsanız yıllık muayene.

Prostat Kanseri


  • Uyarıcı Belirtiler: idrara çıkmada zorluk; sırtın alt kısmında sürekli bir ağrı, pelvis veya kasıkların üst kısmında sürekli ağri; idrarda kan.
  • Kanser Riski Faktörleri: Yetmiş yaşın üzerinde olan erkeklerde daha fazla görülür.
  • Check-up Kuralları: Eğer kırk yaşın üzerinde iseniz, periyodik tıbbi muayeneniz sırasında bir dijital (parmakla) rektal muayeneden de geçmeniz gerekir.

Cilt Kanseri


  • Uyarıcı Belirtiler: Düzensiz sınırları olan küçük bir lezyon (yara, bere) ve vücutta veya kol ve bacaklarda kırmızı, beyaz, mavi veya mavi-siyah lekeler; cildin herhangi bir yerinde rengi inci beyazından siyaha kadar değişen yumru veya lezyonlar; avuç içi, ayak tabanı, el ve ayak parmaklarının uç kısımlarında koyu renkli lezyonlar; güneşe maruz kalmış cilt üzerinde daha koyu renkli beneklerle birlikte geniş kahverengimsi lekeler; cildin herhangi bir yerinde kırmızımsı mor lekeler; ayak parmakları veya bacakta mor-kahverengi veya koyu mavi no-düller; yüz, kulak veya boyunda inci gibi veya mumlu gibi yumru veya şişler-, göğüs veya sırtta düz, ten rengi veya kahverengi yara izine benzer lezyonlar; yüz, kulaklar, boyun, eller veya kollarda pullu veya kabukla kaplı yüzeyi olan düz lezyon veya kırmızı nodul; herhangi bir bende görülen değişiklik veya iyileşmeyen bir yara.
  • Kanser Riski Faktörleri: Kadın ve erkeklerde kızıl saç, açık cilt rengi veya gözlerin mavi olması; çocuklukta ciddi güneş yanığı olması; ailenin geçmişinde doğum lekeleri veya benler (displastik nevüs doğumda mevcut ben oluşumu sendromu.)
  • Check-up Kuralları: Eğer yukarıda sıralanan uyarıcı belirtilere sahip herhangi bir cilt lezyonunuz varsa doktorunuza danışınız.

Son düzenleyen perlina; 16 Mart 2017 14:19
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
26 Ağustos 2009       Mesaj #6
nünü - avatarı
Ziyaretçi

KANSER VE EGZERSİZLER

Kanser hastalarının farklı gereksinimleri olabilir bu yüzden her bir hasta için ayrı program hazırlanmalıdır.
Beslenme hedefleriyle ilgili doktorunuza danışın.
Herhangi bir egzersiz programı takip edilirken beraberinde bir beslenme programı da takip edilebilir. Bu kas gücünüzün yeniden yapılanmasına ve kansızlık veya bozuk organ faaliyetlerinin düzelmesine yardımcı olacaktır.
Genel beslenme önerileri ve sağlıklı beslenme tarifleri için Diyet ve Beslenme Merkezi’ni ziyaret edin.

Kanser hastalığı süresince egzersiz yapmakla ilgili sorularınız mı var? Aşağıdaki soruların tüm cevaplarını bu bölümde bulacaksınız. Lütfen okumaya devam edin.

• Kimler egzersiz yapmalı?
• Kimler egzersizden kaçınmalı?
• Hangi miktarda egzersiz yararlıdır?
• Egzersiz programıma ne zaman ve nasıl başlamalıyım?
• Ameliyattan hemen sonra ne çeşit egzersizler yapabilirim?
• Egzersizlerden önce ısınma hareketleri yapmalı mıyım?
• Dayanıklılığı artırma egzersizlerinden bazılarını yatarken yapabilir miyim?
• Sandalyede otururken yapabileceğim egzersizler var mı?
• Ayaktayken yapabileceğim dayanıklılık artıran egzersizler nelerdir?
• Ameliyat/tedaviden sonraki iyileşmenin 3 aşaması nelerdir?
• Her bir iyileşme aşamasında yapabileceğim egzersiz/aktivite çeşitleri nelerdir?
• Jinekolojik kanserlerin iyileşmesi sırasında başlayabileceğim bir program var mı?
• Akciğer kanseri ameliyatı/tedavisi sırasında başlayabileceğim bir program var mı?
• Tedavimin bitiminden ve enerji düzeyimin normale dönmesinden sonra ne çeşit bir egzersiz programı uygulamam iyi olur?

Kimler Egzersizden Kaçınmalı?


Doktorunuz tedaviniz süresince ve ameliyattan sonra hangi egzersizleri yapmamanız gerektiği hakkında size bilgi verecektir.
Durumunuza ve tedavinize zarar vermeyecek türde egzersizler olduğundan emin olun, denemek istediğiniz egzersiz türleri hakkında doktorunuzla konuşarak bilgi alın.

Ad:  kanser-1.jpg
Gösterim: 2994
Boyut:  49.3 KB

Egzersize Ne Zaman ve Nasıl Başlamalıyım?


Tedavinizden önce mi, tedaviniz süresince mi yoksa tedavinizden sonra mı egzersizleri yapmanız gerektiği hakkında doktorunuz sizi bilgilendirecektir. Ameliyattan hemen sonra bile hafif egzersizlere başlayabilirsiniz. Egzersiz yorgunluğunuzu giderir, özgüveninizin yerine gelmesine, ruh halinizin iyileşmesine ve iyileşmenizin hızlanmasına yardımcı olur.
Eğer mümkünse egzersiz programınız dayanıklılık, esneklik ve aerobik egzersizlerini içermelidir. Düşük tempo ve yoğunluktaki egzersizlerle başlayın. Düşük tempoda başlayın ve yapabileceğiniz kanısınaysanız zamanla temponuzu ve yoğunluğunu artırın. Ne zaman zorlayıp ne zaman yavaşlayacağınızı veya ne zaman dinlenmeniz gerektiğini kaslarınızın durumundan anlayabilirsiniz. Egzersiz yapmak kadar dinlenmek de önemlidir bu yüzden eğer ilk başta çok fazla egzersiz yapamıyorsanız kendinizi zorlamayın.

Egzersiz Öncesi Isınma Hareketleri


Eğer yatakta değilseniz ve kolaylıkla hareket edebiliyorsanız, kaslarınızı ve eklemlerinizi ısıtmak için herhangi bir genel esneme ve gerilme tekniğiyle başlayabilirsiniz. Eğer yeni iyileşmeye başladıysanız yada daha önce hiç egzersiz yapmadıysanız bu genel esneme ve gerilme egzersizleri iyi bir antrenman olabilir.

Triseps Gerilme: Otururken veya ayaktayken sol dirseğinizi başınızın üstüne kaldırın. Sağ elinizi, sol dirseğinizi geriye ve aşağı doğru hareket ettirmek için kullanın. Daha sonra kol değiştirin ve tekrar edin.
Biseps Gerilme: Ayaktayken ellerinizi arkada sırtınızda tutun, dirseklerinizi gerin ve yavaşça yukarı kaldırın. Bekleyin ve yavaşça kollarınızı aşağı indirin. Bunu tekrarlayın.
Yanlara Esneme: Ayaklarınızın arası açık ayakta dururken sağ elinizin parmaklarıyla sağ bacağınızın aşağısına değecek şekilde eğilin. Yavaşça ayakta durduğunuz pozisyona geçin ve diğer tarafa doğru hareketi tekrarlayın.
Dönme: Ayaklarınızın arası açık elerinizi kalçanıza koyun ve belinizi yanlara doğru hafifçe esnetin.
Baldır Esneme: Bir bacağınız diğerinin önünde duvara karşı durun ve destek almak için ellerinizi duvara koyun.Her iki ayağınızda yerle paralel durumdayken arka dizinizi gergin tutun ve ön dizinizi eğin. Arka bacaktaki baldır kaslarının hareket etmesi için kalçanızı duvara doğru ileri geri hareket ettirin. Bacak pozisyonunu değiştirin ve hareketi tekrarlayın.
Kuadriseps Esneme: Dengede kalmak için sağ elinizle duvara veya bir sandalyeye tutunun. Sağ bacağınızın üzerinde dururken sol bacağınızı arkaya doğru dizinizden kırınve sol elinizle sola ayak bileğinizden tutun. Kalçalarınız düz tutun.

Otururken Yapabileceğiniz Egzersizler


Cam Yıkama: Sandalyede otururken bileklerinizi yanlara koyun ve avuç içleriniz ileriyi gösterecek şekilde bileklerinizi bükün. Ellerinizle içe doğru cam siler gibi daireler çizin ve yön değiştirerek hareketi tekrarlayın.
Dirsek Kaldırma: Sandalyede otururken her iki kolunuzu da avuç içleri yukarı gelecek şekilde kaldırın. Dirseklerinizi kırın ve ellerinizi omuzlarınızda dinlendirin. Kollarınızı yavaşça indirin ve daha sonra tekrar kaldırarak hareketi tekrarlayın.
Sırt Eğme: Ellerinizi yanlara doğru kaldırın. Kürek kemiğinizin altından sırtınızı kaşıyacakmış gibi arkanıza doğru uzanın. Ellerinizi tekrar yana koyun. Hareketi tekrarlayın.
Dize Dokunma: Düz bir şekilde sandalyede oturun ve sol elinizi sağ dizinize koyun. Soluk alırken yavaşça sol elinizi ve kolunuzu mümkün olduğunca yukarı kaldırın ve vücudunuzun sağ tarafına yakın tutun. Soluk verirken elinizi sağ dizinize doğru indirin. Yön değiştirerek hareketi tekrarlayın. Güçlenmeye başladıktan sonra hareketleri fazla olmayan ağırlıklarla deneyin.
Yana Doğru Kol Kaldırma: Elleriniz yanda sandalyede otururken kolunuzu yan tarafa doğru mümkün olduğunca yukarı kaldırın. Kolunuzu kaldırırken yavaş bir şekilde soluk aldığınızdan emin olun. Kolunuzu aşağı indirirken de yavaş bir şekilde soluk verin. Kolları değiştirerek egzersizi tekrarlayın. Birazcık güç kazandıktan sonra bu egzersizi fazla olmayan ağırlıklarla deneyin.

Ameliyat Sonrası İyileşmenin 3 Aşaması


İyileşme süresince karşılaşacağınız 3 aşama bulunmaktadır:
  • Aşama 1: Ameliyattan sonra veya kemoterapi/radyasyon tedavisinin başlangıcıdır.Acı, yorgunluk veya mide bulantısı ile karşılaşabilirsiniz. Yatağınızda kol ve bacağınızı hareket ettirerek yada hareket açıklığınızı muhafaza edebilirsiniz. Öncelikle doktorunuzla konuşun. Ağırlık gibi ek spor aletleri kullanmayın.
  • Aşama 2: Ameliyat veya tedaviden birkaç gün veya hafta sonrasıdır.Biraz daha iyi hissedebilir ve eski gücünüzü tekrar kazanmaya başlayabilirsiniz. Aşama 2 deyken ayağı kalkıp etrafta yürüyebilir, banyoda diş fırçalamak, her sabah üstünüzü giyinmek ve kendinize yiyecek bir şeyler hazırlamak gibi günlük aktiviteler yapabilirsiniz.
  • Aşama3: Yine kendiniz gibi hissetmeye başladığınız aşamadır. Programınız ağırlık çalışmayı, kalp atışlarınızı yükselten egzersizleri içermeli ve günlük katıldığınız tüm aktivitelerden zevk almanızı sağlamalıdır. 10 dakikalık Form Planı nı deneyin.

Yoga İyileşmeme Yardımcı Olabilir mi?


Kanser hastalarının iyileşmesinde yoga sınıfları uygundur. Kişinin kendi ihtiyaç ve fiziksel sınırlamasına göre tasarlanıp uyarlanabilir.
Fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak güç kazanmanız için ameliyattan sonra kemoterapi veya radyasyon tedavisi gördüğünüz sırada yoga egzersizleri uygulanabilir.
Pek çok yoga programı kan basıncınızı dengeleyerek, kalp atışlarınızı yavaşlatarak, akciğer kapasitenizi artırarak, sindiriminizi geliştirerek ve sakinlik ve huzur duygularınızı artırarak sizi rahatlatır ve vücudunuzu eski haline getirir.

J

inekolojik Kanserler Tedavilerinde Egzersiz


Jinekolojik Kanserlerin İyileşmesi Sırasında Başlayabileceğim Bir Program Var mı?
Herhangi bir jinekolojik kanserin tedavisinde karın ve sırt güçlendirici egzersizler ameliyat ve tedaviden sonra iyileşmenize yardımcı olur. Genellikle doktorlar 6 hafta süreyle ağır kaldırmaya ve hareketli aktivitelere kısıtlama getirirler. Herhangi bir egzersiz programına başlamadan önce doktorunuzla kontrol ettiğinizden emin olun. Vücudunuz iyileşmek için zamana ihtiyaç duyar bu yüzden herhangi bir hareketli aktiviteyi yapmakta aceleci davranmayın.

Pelvik Kaslarını Kaldırma: Yere veya yatağa uzanın, pelvik taban kaslarınızı sıkın ve tutun. Daha sonra rahatlayın ve hareketi tekrar edin.
Karın Sıkıştırma: Dizlerinizi kırarak yere yatın. Ellerinizi başınızın arkasına koyun. Sırtınızı yere bastırırken başınızı ve omuzlarınızı kaldırın (çenenizi yukarıda tutun). Yavaşça başınızı yere koyun ve hareketi tekrarlayın.
Kalça Sıkılaştırma: Topuklarınız bitişik, ayak baş parmaklarınız ayrı şekilde ayakta durun. Karın ve kalça kaslarınızı ağrıya sebep olmayacak şekilde ve nefesinizi tutmadan sıkın. Kalça etlerinizi sıkarken pelvik taban kaslarınızı da sıkıştırmış olursunuz. Rahatsız hissedene kadar aynı pozisyonda kalmaya özen gösterin. Derin ve yavaşça nefes alıp vermeye dikkat edin. Hareketi tekrarlayın.

Tedavi Sonrası Egzersiz


Tedavimin Bitiminden ve Enerji Düzeyimin Normale Dönmesinden Sonra Ne Çeşit Bir Egzersiz Programı Uygulamam İyi Olur?

Haftada 1 yada 3 gün kaslarınızı kuvvetlendirmeye başlamak isteyebilirsiniz. RealAge kaslarınızı güçlendirmeniz için 20 dakikalık egzersiz programı sağlar. Eğer çabuk yoruluyorsanız biraz dinlenin ve daha sonra devam edin.

Kimler Egzersiz Yapmalı?


Kanser tedavi programlarında yer alan hastaların tümü, yatağa bağımlı yaşıyor olsalar bile bir takım egzersizler yapmalıdırlar.
Bu egzersizlerden bir kısmı iyileşme sürecinin bütün aşamalarında, bir kısmı yatarken, bir kısmı sandalyede oturuyorken, bir kısmı ise ayaktayken yapılabilir.

Hangi Sıklıkta Egzersiz Yararlıdır?


Herhangi bir miktarda yapılan egzersiz hiç yapılmamasından daha iyidir. Binanızın etrafında yürümek bile kalbinizin çalışmasına ve gününüzün iyi geçmesine sebep olacaktır. Çok fazla egzersizin iyileşme üzerinde olumsuz etkisi vardır.

Kanser tedavinizden önce çok yoğun çalışıyor olmuş olsanız bile ameliyat ve/veya tedavi sonrasında daha kolay egzersizler yaptığınızdan emin olun.

Ameliyat Sonrası Egzersiz


Ameliyattan sonra egzersizlerinize yatakta yapabileceğiniz basit hareketlerle başlayabilirsiniz. Eğer canınız acırsa durun ve başka bir egzersize geçin. Sadece içinde bulunduğunuz koşullara uygun ve doktorunuzun tavsiye ettiği egzersizleri yapın.
El Sıkma: Elinizde bir sünger egzersiz topu veya hamuru sıkın. Topun veya hamurun üzerinde nazikçe parmaklarınızı çalıştırın.
Dirsek Egzersizleri: Sırt üstü uzanın (yada yatakta oturun) ellerinizi başınızın arkasında dirsekleriniz yatakla paralel olacak şekilde birleştirin ve daha sonra dirseklerinizi yüzünüze doğru birleştirin. Daha sonra dirseklerinizi tekrar başlangıç noktasına getirin.
Ön Kol Egzersizleri: Yataktayken avuç içlerinizi yukarı kaldırın. Ellerinizi yumruk yapın ve bileklerinizi yukarı aşağı oynatın. Bu şekilde tutun, 6ya kadar sayın ve daha sonra bırakın.
Omuz Egzersizleri: Yatakta otururken ellerinizi diz üstünüzde serbest bırakın. Omuzlarınızı kulaklarınıza doğru kaldırın ve sonra yavaşça indirin. Hareketi tekrarlayın.

Yatarken Yapabileceğim Egzersiz Var mı?


Ameliyatı veya tedaviyi takip eden günlerde yatarken egzersizlerinize başlayabilir yada devam edebilirsiniz.
Karın Nefes Alma: Yatağınızda düz bir şekilde yatarken başparmaklarınız göbeğinizin üstünde olacak şekilde avuç içlerinizi karnınızın üstüne koyun. Burnunuzdan nefes alarak ciğerlerinizi hava ile doldurun. Ciğerleriniz hava ile doldukça ellerinizin yükseldiğini hissetmelisiniz. Solunum sırasında diyaframınızın midenizi itmesini sağlayın. Karın kaslarınızı gerginleştirebildiğiniz kadar gerginleştirerek yavaşça ağzınızdan nefes verin ve omurganızı yatağa doğru bastırın. Ellerinizin düştüğünü hissedin. Göğüs kafesinizin ve omzunuzun hareket etmesini engelleyin. Yatakta kaldığınız süre boyunca saatte 5 dakika çalışın. Bu ciğerlerinizin kapasitesine ulaşmasına ve karbondioksit ve diğer zehirli maddeleri ciğerinizden atmaya yardımcı olur. Ayrıca stresi azaltmaya ve midenin dayanıklılığını artırmaya da yardımcı olur.
Kol kaldırma: Dizleriniz kırık ve kollarınız iki yanda olacak şekilde yatakta uzanın. Kollarınızı tavana doğru kaldırıp indirirken yavaşça soluk alın. Omurganızı yatağınıza bastırın ve 5 dakika bu pozisyonda kalın. Nefes verirken kollarınızı yavaşça iki yanınıza getirin ve hareketi tekrarlayın.

Ayakta Yapılabilecek Egzersizler


Aşağıdaki egzersizler tedaviden sonra veya ameliyattan birkaç hafta sonra yapılabilir:
Baston Çekme: Bastonun her iki ucuna da ellerinizi koyun ve bastonu yada sopayı sırtınıza yerle paralel olacak şekilde yerleştirin. Bastonu bir yandan diğerine çekin. Şimdi bastonu boynunuzun arkasına yerleştirin ve yine bir yandan diğerine çekin.
Sırt Kurulama: Havlunun iki ucunu da tutun ve sırtınızı kuruluyormuş gibi kollarınızı hareket ettirin. Diğer kolunuz üstte kalacak şekilde kollarınızın pozisyonunu değiştirerek hareketi tekrar edin.
Parmak Yürüyüşü: Yüzünüz duvara dönükken tek elinizi bel hizasında duvara koyun. Nefes alırken ilk iki parmağınızı duvarda yürütür gibi en yükseğe ilerletmeye çalışın. Nefes verirken parmaklarınızı yürütür gibi başlangıç pozisyonuna getirin. El değiştirerek hareketi tekrar edin. Bu egzersiz sandalyede de yapılabilir.

Tedavi Aşamalarında Egzersizler


Hafif/Orta Şiddette Fiziksel Egzersizler: Doktorlar dayanıklılığınızı artırmak için verdikleri egzersiz planınıza günlük aktivitelerinizi de dahil edebilirler. Merdiven çıkmak, yürümek, bahçe işleriyle uğraşmak ve çocuklarla oynamak sizin aktif kalmanızı sağlar, stres ve yorgunluğunuzu azaltır. Bu egzersizlerden bazılarını haftada 6 veya 7 gün 5-10 dakikalık bölümler halinde uygulamayı denemelisiniz.
Orta Şiddette Fiziksel Egzersizler: Tempolu yürüyüş, yüzme, bisiklete binme gibi kalp atışlarını hızlandıran aktiviteler herhangi bir rahatsızlığa sebep olmaması açısından kademeler halinde yapılmalıdır. 5 dakikalık bölümlerle başlayın ve daha sonra durumunuza göre süreyi uzatın. Eğer hala radyasyon tedavisi görüyorsanız herhangi bir aktiviteye başlamadan önce doktorunuza danışın. Doktorunuz tedavi olduğunuz bölgede tahriş olabilecek yara veya yanıklar varsa bunları tespit eder.
Orta/ Şiddetli Fiziksel Egzersizler: Yorgunluk şikayetiniz azaldıktan sonra güç ve dayanıklılığınızı artırmak isteyebilirsiniz. Koşu bandı, bisiklet, merdiven çıkma ve hafif ağırlıklarla çalışma kas gücünüzü, esnekliğinizi ve kardiyovasküler fonksiyonlarınızı geliştirir. 30 dakikalık Form Planı nı deneyin.

Göğüs Kanseri Tedavisinde Egzersizler


Göğüs Kanseri Tedavisinde Ne Çeşit Bir Programa Başlamalıyım?
Göğüs kanserinden iyileşme programı ameliyattan birkaç gün sonra başlayabilir. İlk 6 hafta nazik hareketlerle başlar. Bu egzersizlerden bazıları ağrıyı hafifletir ve yara doku oluşumunu önler. Bütün egzersizler nefes almak üzerine odaklanmalıdır çünkü bu ağrının birazının hafiflemesine yardımcı olur. 6 haftadan sonra egzersizler gücü yeniden kazanma üzerine odaklanmalıdır. Ağırlık çalışmaları, eklem hareket açıklığınızın gelişmesine yardımcı olur.

Egzersizlere başlamadan önce doktorunuz veya cerrahınız bütün egzersizleri onaylamalıdır.
Kolunuzda ve omzunuzda oluşabilecek sertleşmeyi önlemek için egzersizleri günde 2 kez yapmaya çalışın. Bahçe işleri, çamaşır yada araba kullanmak gibi günlük işlere yavaş yavaş ve vücudunuzun hazır olduğunu hissettiğiniz zaman başlayın. Eğer herhangi bir acı hissederseniz egzersizleri yapmayı hemen bırakın.

Yataktayken yapabileceğiniz egzersizler hakkında okuyun.
Sandalyede otururken yapabileceğiniz egzersizler hakkında okuyun.
Ayaktayken yapabileceğiniz egzersizler hakkında okuyun.

Akciğer Kanseri ve Egzersiz


Akciğer Kanseri Ameliyatı/tedavisi Sırasında Başlayabileceğim Bir Program Var mı?
Güç kazanma ve dayanıklılık akciğer kanseri ameliyatı ve tedavisinin anahtarıdır. Herhangi bir egzersize başlamadan önce doktorunuzla yada akciğerle ilgili uzmanınızla görüşün. Programınızın başlangıcında yalnızca 1 veya 2 egzersiz yapabilirsiniz. Haftalar geçip güç kazanmaya başladıkça programınıza ilave egzersizler eklemeye çalışın ve tekrarlarınızı artırın.

Karın Nefes Alma ve Kol Kaldırma yatağa bağlıyken yapabileceğiniz egzersizlerdendir.
Eğer ayağa kalkıp sandalyede oturabiliyorsanız Yana Doğru Kol Kaldırma ve Dize Dokunma egzersizlerini deneyin.
5-10 dakika ayakta durabiliyorsanız Parmak Yürüyüşü egzersizini deneyin.
Son düzenleyen perlina; 16 Mart 2017 14:23
reyan - avatarı
reyan
Ziyaretçi
26 Ağustos 2009       Mesaj #7
reyan - avatarı
Ziyaretçi

Dudak Kanseri


Dudak kanseri güneş ışınlarına maruz kalma ile ilgilidir ve sıklıkla alt dudakta ve dudak mukozası-deri bileşiminde orta hat boyunca ortaya çıkar. Ağız köşesinde % 1 civarında rastlanır. Kanserlerin büyük bir bölümü skuamoz hücreli kanserdir.Daha az sıklıkla küçük tükrük bezlerinden kaynaklanan kanserlere rastlanır. Skuamoz hücreli kanser tipik olarak yüzeyel deriden kabarık bir deri-mukoza değişikliği olarak başlar,üzerinde yara açılabilir.Konservatif tedavilere rağmen iyileşmeyen ,kanama ve kabuklanma gösteren tümör haline gelir.

Yuvarlak dudak kası üst ve alt dudağı sarar ve bir sfinkter gibi hareket eder,konuşma sırasında dudak kenarlarının hareketini düzenler.Orta yüzdeki mimik kaslar bu kasa yapışır. Kanser nedeni ile dudağın bir bölümü çıkarıldığı zaman ,bu kasın iki ucu mutlaka birbirine dikilmelidir. Dudak kanserinin çıkarılmasından sonra,ağız hareketleri sırasında simetrisi korunan,kaşığın ağza girmesine izin veren ve duyarlı bir onarım hedeflenir.

Dudak kanseri en az 1 cm sağlam sınırla cerrahi olarak çıkarıldıktan sonra dudak doku kayıpları

3 ayrı grupta değerlendirilir;


  • 1. Dudağın ½ sinden küçük doku kayıpları V veya W yöntemleri ile primer kapatılır.
  • 2. Dudağın 1/2 -2/3 arası olan doku kayıpları Üst dudak ,ağız köşesinden veya ağız çevresinden hazırlanan dokular ile onarım yapılır.
  • 3. Dudağın 2/3 ü ile tamamının kaybı Yanaklardan hazırlanan dokular ile kayıp karşılanır.
Doku içine radyoaktif tellerin yerleştirilmesi ile gerçekleştirilen özel bir radyoterapi tipi olan brakiterapi (BRT)ile hem tümörün lokal kontrolü sağlanabilir hem de fonksiyon ve estetik iyi sonuç alınmaktadır.

Üst dudakta yerleşen kanserler alt dudağa göre daha nadirdir.Kanserin çıkarılmasından sonra dudağın yarısı kadar olan açık yara karşı karşıya getirilip dikilebilir.Daha büyük açık yaralar için alt dudak ve yanaktan yapılan döndürme veya kaydırma ile yara kapatılır
Son düzenleyen perlina; 14 Mart 2017 14:31
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
17 Kasım 2009       Mesaj #8
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"

10 öneriyle kanseri önle


Özellikle “çevresel kanserojenler” diye bilinen kanser yapıcı faktörlerden uzak kalınabilirse birçok doku ve organ kanserinden korunmak kolaylaşıyor. İşte en tehlikeli kanser yapıcı çevresel faktörler;

Uzmanlara göre her yüz kanser vakasının en az kırkını önlemek mümkün olabiliyor. Özellikle “çevresel kanserojenler” diye bilinen kanser yapıcı faktörlerden uzak kalınabilirse birçok doku ve organ kanserinden korunmak kolaylaşıyor. İşte en tehlikeli kanser yapıcı çevresel faktörler...

Çevresel kanserojenlerin başında da sigara geliyor. Aslında sorunu sadece sigara olarak değil, “tütünden korunmak” olarak algılamak, pipo, puro, nargile ve benzerlerinin de kanser riski oluşturduğunu unutmamak lazım. Hayatın olmazsa olmazı diye bildiğimiz güneş ışınlarının da fazlası kanser yapıyor. Şu veya bu şekilde maruz kalınabilen radyasyonun en önemli kanserojenlerden biri olduğu neredeyse yüz yıldır biliniyor. Ayrıca asbest radon gazı ve içme sularında bulunan fazla miktarda arseniğin de kanserojen olabileceği belirtiliyor. Bazı mikropların da kansere yol açabileceği yıllar önce anlaşıldı. Hepatit B virüsünün karaciğer, HPV virüsünün rahim ağzı, EB virüsünün bir tür lenfoma, helikobakter mikrobunun mide kanserine sebep olabileceği bilimsel olarak kanıtlandı.

KIRMIZI BİBERE DİKKAT
Yiyeceklere bulaşan bazı toksinlerin de tehlikeli olduğu biliniyor. Örneğin aflatoksin adlı zehirle kirlenen yiyecekler karaciğer kanserine yakalanma ihtimalini arttırıyor. Aflatoksin tehlikesi en çok kötü üretilmiş, depolanmış kırmızıbiberde var. Gıdalara karışan boyaların ve bazı katkıların da kanserojen olabileceği söyleniyor. Ayrıca gıda pişirme yönteminin de önemli bir faktör olduğundan kuşku duyulmuyor. Yakma derecesine kadar kızartılan kırmızı et, ekmek ve diğer besinler ile kalın bağırsak kanserleri arasında bir ilişki olduğu anlaşılıyor. Fazla miktarda alkol tüketmenin kansere yakalanmayı kolaylaştırdığı da uzun zamandır bilinen bir gerçek.

Çevresel kanserojenler konusunu daha da uzatmak mümkün ama burada önemli olan nokta yediğimiz içtiğimiz besinler, soluduğumuz hava, cildimize temas eden pek çok kimyasalın daha sonra ortaya çıkabilecek bir kanserin sebebi olabilmesi.
Bu nedenle kanserden korunmada risk azaltıcı bir program uygulamak son derece önemli. Yani hayatımızla ilgili bazı yanlışları düzeltmek, bazı önlemleri almak, bazı hataları tekrarlamamak ve bazı kurallara özen göstermek birçok kanseri önleyebiliyor.

İşte o kurallar!


1. Sağlık taramalarını ihmal etmeyin. Düzenli sağlık kontrolleri kanserden korunmanın en etkili yoludur. Bu kontroller eğer genetik riskleriniz, yaşam tarzınız, besin seçimleriniz ve sağlık hikayeniz gözetilerek planlandığında pek çok kanseri erken dönemde yakalamak mümkün olabiliyor. Bugünün teknolojileri ile kalın bağırsak kanserini, prostat kanserini, akciğer kanserini, meme kanserini çok erken dönemde teşhis etmek mümkün.

2. Sigara içmeyin. Sigara içmek veya sigara dumanıyla kirlenmiş havayı solumak başta akciğer kanseri olmak üzere birçok kanserin hazırlayıcı nedeni. “Dumansız hava sahası” projesini daha da geliştirmek için elinizden gelen çabayı göstermenizde yarar var.

3. Kilonuzu izleyin. Kilo fazlalığı olanlarda kalın bağırsak, meme, prostat, rahim ve pankreas kanserine yakalanma olasılığı artıyor.

4. Beslenmenize dikkat edin. Daha çok sebze meyve yemek, doğal ve katkısız, organik beslenmeye dikkat etmek, zeytinyağını tercih etmek, bakliyat, süt ürünleri ve balık ağırlıklı beslenmek kanser riskini azaltıyor. Fazla miktarda kırmızı et yemenin kalın bağırsak kanseri yönünden risk oluşturduğu biliniyor. Özellikle renkli sebze ve meyveler antioksidan güçleri nedeniyle kansere yakalanma olasılığını azaltıyor.

5. Alkolü bırakın. Alkol kullanımını özellikle alışkanlık haline getirildiği ve abartıldığında başta kalın bağırsak ve karaciğer kanseri olmak üzere birçok kansere yakalanma olasılığını arttıran önemli bir risk faktörü.

6. Güneş ışığının fazlasına dikkat edin. Uzun süreli ve dikkatsiz güneşlenmek cilt kanserine yakalanma ihtimalini arttıran en etkili neden. Güneşten faydalanın ama güneşin yoğun olduğu saatlerde değil.

7. Bebeğinizi emzirin. Doğum yapan ve bebeğini emziren annelerde meme kanserine yakalanma riski azalıyor.

8. Stresinizi kontrol edin. Kontrolsüz stres kansere yakalanmayı kolaylaştıran önemli bir faktördür. Stres sorununa depresyon problemini de eklemekte fayda var. Uzamış depresyon kanser olasılığını arttıran bir faktördür.

9. Hareket edin. Aktif ve hareketli bir hayat sürmek yetmiyor! Ne yapıp etmeli günde ortalama on bin adım atmayı ihmal etmemelisiniz. Eğer bunu yapamıyorsanız 30 dakika süre ile dakikada 120 adım atacak şekilde bir egzersiz planı oluşturun. Bu size güne 4-5 bin adımlık bir avantajla başlama fırsatı verecektir.

10. Huzurlu biri olun. Aidiyet duyguları güçlü, inanç dünyası zengin, iç dengesi sağlam, beden ruh ilişkisi mükemmel, huzurlu, keyifli, kendi ile barışık insanların kansere yakalanma olasılığı daha az. Huzur, kanserden korunmada en ucuz ve en etkili vitamin!

Hangi kanserler önlenebilir?


  • · Kalın bağırsak kanseri
  • · Meme kanseri
  • · Prostat kanseri
  • · Akciğer kanseri
  • · Rektum-makat kanseri
  • · Cilt kanseri
  • · Rahim ağzı kanseri
  • · Mide kanseri


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 14 Mart 2017 14:29
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
8 Mayıs 2011       Mesaj #9
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
KANSERİN BELİRTİLERİ NELERDİR

Prof. Dr. Erkan Topuz kanserin 10 belirtisini açıkladı. Kanser hastası olup olmadığınızı anlamak için nelere dikkat etmelisiniz. Kanser nasıl anlaşılır ve hangi belirtileri verir. Kanser hastalığı sinsi ve anlaşılması zor bir hastalıktır. Çağımızın hastalığı olan kanserde erken teşhis çok önemlidir. Bu nedenle vücudumuzdaki değişikliklere ve ağrılara çok dikkat etli hemen bir doktora başvurmalıyız. İşte kanserin 10 belirtisi:

1) Pelvik ağrısı: Pelvik ağrısı göbeğin altında basınç hissi ya da ağrısıyla karakterizedir. Süreklilik gösterir ve sadece regl ağrısıyla sınırlı değildir. Pelvik ağrısı rahim yumurtalık, rahim ağzı ve vajina kanserleriyle bağlantılı olabilir.

2) Karında şişkinlik ve gerginlik hissi: Bunlar, yumurtalık kanserinin en yaygın belirtileridir. Genellikle pek önemsenmezler.

3) Belin alt kısmında geçmeyen ağrı: Genellikle silik bir ağrıdır. Bazı kadınlar ise ağrıyı sancı olarak tanımlar. Yumurtalık kanserinin önemli bir belirtisidir.

4) Anormal vajinal kanama: Jinekolojik kanserlerin en önemli belirtisidir. Aşırı kanama, iki adet arasında kanama ve cinsel ilişki sırasında ya da sonrasında kanama rahim ağzı, rahim, yumurtalık gibi jinekolojik kanserlerin önemli işaretleridir.

5) Geçmeyen ateş: 7 günden daha uzun süren ateş durumunda mutlaka doktorunuzu bilgilendirmelisiniz. İnatçı ateş genellikle kanserin belirtisidir. Ancak ateşin başka sağlık sorunlarının da belirtisi olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.

6) Devamlı mide ve bağırsak bozuklukları: Kabızlık, ishal, dışkıda kan, gaz, ya da bağırsak hareketlerinde değişiklik gibi şikayetleriniz varsa doktorunuza başvurun. Bunlar jinekolojik kanserlerin ya da kolon kanserinin belirtisi olabilir.

7) İstem dışı kilo kaybı: Son 6 hafta içinde ya da daha kısa sürede diyet
ya da egzersiz yapmadan ağırlığınızın yüzde 5′ini kaybettiyseniz mutlaka bir uzmana başvurun. Nedensiz kilo kaybı kanser başta olmak pek çok ciddi hastalığın işareti olabilir.

8 ) Vulva (dış genital organlar)ya da vajinada anormallik: Ağrı, cilt renginde değişiklik, akıntı, kaşmtı gibi şikayetler vulva ya da vajinal anormalliklerdir. Bu belirtilerden biri varsa bir uzmana başvurun. Her kadının 6 ayda bir kadın doğum uzmanı kontrolünden geçmesi gerektiğini unutmayın.

9) Memede değişiklikler: Meme kanserine karşı kadınların her ay kendi kendine meme muayenesi yapması gerekiyor.Memede kızarıklık, hassasiyet, çukurlaşma, dolgunluk hissi, ele gelen kitle, meme başından akıntı gibi belirtiler durumunda bir an önce doktorunuza başvurun.

10) Aşırı halsizlik: Halsizlik en önemli kanser belirtilerinden biri. Normal yaşamınızı aksatacak kadar bir halsizlikten yakmıyorsanız mutlaka doktor kontrolünden geçin.

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Müdürü
Prof.Dr. Erkan TOPUZ
SaglikON2 - avatarı
SaglikON2
Ziyaretçi
1 Şubat 2012       Mesaj #10
SaglikON2 - avatarı
Ziyaretçi
Kanser nedir, nasıl oluşur, çevresel mi kalıtsal faktörler mi tetikleyicidir, günlük yaşamdaki hangi yanlışlar kansere ortam hazırlar, neden öldürücüdür, kemoterapi-radyoterapi iyileştirir mi?
Kanserde erken teşhis olur mu, mamografi ne zaman çektirmek gerek, prostat kanserini gösteren test var mı, kanserden korunmak mümkün mü, neden artıyor, şekeri sever mi ve kamuoyunda sıkça adı duyulan Kırmızı Reishi Mantarı’nın hangi özelliği kanseri yenmeye yardımcı oluyor?
Her geçen gün artan kanser tür ve vakaları, yaş sınırının gittikçe gençleşmesi bu hastalığı hepimiz için korkulu bir rüya haline getirdi. Peki nedir bu illet, bu illetten kurtulmak, korunmak mümkün mü, çaresi var mı?
Hayatımızı sürdürebilmemiz için hücrelerimizin sürekli yenilenmesi yani bölünüp çoğalması gerekir. Yaşam süresini dolduran hücreler vücuttan atılır, yenileri oluşur. Bu denge genlerimizin kontrolü altındadır. Bazı genler hücrelerin bölünüp çoğalmasını sağlarken bazıları da aşırı hücre üremesini dizginler.
Ad:  kanser2.jpg
Gösterim: 3212
Boyut:  82.5 KB
Kanser Nasıl Oluşur?
Çocukluk çağı dışında yaşlanan hücrelerle yeni yapılanlar hemen hemen birbirine eşittir. Yani mekanizma açısından bakarsak kanser, aşırı hücre üremesinin dizginlenememesine, yani yıkımdan çok yapım olmasına verilen addır.
Beslenme, hava kirliliği, radyasyon, sigara, çevre kirliliği, gıda katkı maddeleri ve çeşitli toksinlerin yaptığı hasar gen fonksiyonlarını bozduğu (mütasyon)için hücreler aşırı şekilde ürer. Hücrelerin aşırı şekilde üremesini dizginleyen genler ise aktiviteleri azaldığı ya da bu aşırılıklarla baş edemediği için kanser oluşur.
Yiyeceklerimiz ya da diğer çevresel faktörlerde bulunan kanser ajanları DNA’larımıza bağlanarak hasara uğratır. Hasar kritik düzeye ulaşınca da normal hücreler kanserli hücreler haline dönüşür. Sağlıklı bir insan vücudunda bulunan DNA onarım enzimleri ve diğer gen koruyucu mekanizmaları 24 saat içinde hasarın yüzde 90’ını temizler. Her insan hücresinde günde yaklaşık 10 bin mütasyon olur. Eğer DNA onarım enzimleri yoksa ya da yetersiz çalışıyorlarsa bu mütasyonlar hızla kansere yol açar.
Hücrelerin DNA onarım kapasiteleri sınırlıdır; sonsuz değildir. Bu nedenle gen koruyucu mekanizmalar son derece önemlidir. Genlerin korunmasındaki en önemli faktör ise onları besleyen besin maddeleri ve vitaminlerdir.

Kanserdeki hızlı artışın sebebi kalıtsal mı, çevresel faktörler mi?

Kanser tüm dünyada en çok ölüme neden olan ikinci hastalık grubu (ilki kalp-damar hastalıkları). ABD’de 1900 yılında yüzde 3 olan kanserden ölüm oranı, 2000’de yüzde 24’e çıkmış. Yani ABD’de yüzyılda kanserden ölüm oranı 8 kat artmış. Bazı uzmanlar kanserdeki artışı yaşam süresinin uzamasına bağlasa da bu yanlış bir inanıştır. Çünkü aynı zaman içinde 65 yaşın üzerindekilerin total nüfusa oranı yüzde 4’ten yüzde 12’ye çıkmış. Yani üç kat artmış; sekize karşı üç kat. Demek ki kanserin artmasının temel nedeni yaşlı nüfusun artışı değil.

Kanserin gelişimdeki hızlı artışta kalıtsal faktörlerin rolü de fazla değil.
Kanser coğrafyaya göre de değişiyor. Tıbbi imkânların son derece az olduğu gelişmekte olan ülkelerde çok az kanser var. Fakat burada yaşayan insanların gelişmiş ülkelere göç ettikten bir iki yıl sonra kanser sıklığı artıyor. Bu durum kanserin, genetik nedenlerden çok çevresel nedenlere bağlı olduğunu ve bunun önlenebileceğini düşündürüyor. Çünkü akraba evliliklerinde aşırı bir artış olmadıkça genetik hastalıkların artması da mümkün değil.

Kanser neden öldürücü?
Kanserlerin yaklaşık yüzde 80’inde neden bellidir. Vakaların yarısından fazlasını akciğer, kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri oluşturuyor. Akciğer kanseri beslenmeyle de ilgisi olmasına rağmen daha çok sigara tüketimi ile ilişkilidir. Kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri ise daha çok beslenmeye bağlıdır. AIDS, Ebstein-Barr virüsü (öpücük hastalığı) ve B hepatiti virüsü gibi enfeksiyonlar da başlıca kanser nedenleri arasında yer alır. Bu hastalıklar da sağlıklı beslenen insanlarda nadiren görülür.
Bu arada önemli nedenler arasında radyasyon, elektromanyetik dalgalar, tarım ilaçları, gıda katkı maddeleri, GDO’lu yiyecekler, ağır metaller ve diğer kimyasal toksinler fiziksel ve kimyasal zararlılar başı çekmektedir.

Kemoterapi ve radyoterapi tümörün büyümesini engelleyebilir mi?
Kemoterapi ve radyoterapi tümörün büyümesini azaltabilir ama her zaman tümörü yok edemez. Yok etse bile tümörün tekrarlama olasılığı vardır. Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahiden oluşan klasik kanser tedavisinin etkinliği birçok organ tümöründe artık plato çizmeye başladı. Artık tedavi başarısında hissedilir bir artış olmuyor. Ayrıca standart tedavi sırasında akut bir toksisite oluşması da önemli bir risktir. Bu nedenle klasik tedavinin toksisitesini azaltacak ve tümör eritici etkisini artıracak araçlar kanser tedavisinin başarısını artırabilecektir.
İşte makro besinler, vitaminler, mineraller ve flavonoidler bu araçların başında gelmektedir.

Kanserde erken teşhis tedbirleri (mamografi, tümör belirteçleri vb) hakkında bilgi verir misiniz?

Her kanser için söz konusu olmasa da bazı kanserlerde erken teşhis için bazı tedbirlere başvuruluyor. 40 yaşına gelmiş bir kadının her yıl mamografi yaptırması önerilir. Ama bu kadar sık alınan radyasyonun da kansere davetiye çıkarttığını unutmamak lazım. En iyisi kadınların ayda en az bir kere kendi memelerini elle yoklamalarıdır. Tabii ki bir kitle ele geliyorsa o zaman mamografi mutlaka yapılmalıdır. Kalın bağırsak kanserleri için dışkılamadaki değişiklikler önemli. İshal, kabızlık, dışkıda kan görülürse kolonoskopi yapmak şarttır. Kolonoskopinin bir zararı da yoktur.

Prostat kanserini gösteren bir test var mı?
Prostat kanserlerinin çok büyük bir bölümü (%99) ölüme yol açmıyor, hastayla beraber mezara kadar sesi sedası çıkmıyor. Buna gizli prostat kanseridenir. Hatta bunların çoğunda parmakla yapılan muayenede de bir kitle ele gelmez. Başka nedenlerle ölmüş erkeklerin otopsilerinde Prostat Spesifik Antijen (PSA) testi bu gizli kanseri gösterebilir. Fakat bu testi yaptırmanın handikapı da vardır. Yüzde 99 oranla size hiçbir zararı olmayacak bir hastalığı tespiti, sizi ve hekiminizi lüzumsuz yere telaşa sevk edebilir. Gereksiz ve hayatınızı tehlikeye atabilecek tedavilerin yapılmasına yol açabilir.
Aslında erken teşhis için harcadığımız emeğin yarısını erken korunmaya harcasak, kanseri azaltabiliriz.

Kanser oranları sizce neden artıyor?
Bence iki temel neden var; 1. Beslenmede yapılan hatalar, 2. Toksinler. Son yarım yüzyılda piyasaya 80.000 kimyasal maddenin girdiğini düşünürseniz sorunun büyüklüğünü anlayabilirsiniz.

Kanser neden en çok şekeri sever?
Son yıllarda beslenme düzenimizdeki en olumsuz değişim rafine şeker ve unlu gıdaların aşırı bir şekilde tüketilmesidir. Örneğin İngiltere’de 1815’te 5 kg civarında olan kişi başına yıllık çay şekeri tüketimi 1970’te 50kg’ın üzerine çıkmış. Daha sonraki yıllarda un ve şeker tüketimi çılgınca artmaya devam etmiş. Örneğin 1970-2000 yılları arasında ABD vatandaşlar önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha fazla şekerli meşrubat tüketmişler.
Unlu, şekerli gıdaları aşırı tüketmek birçok hastalığın temel nedenidir. Kanser de bunların başında geliyor!
Aşırı şeker tüketimi ile kanser arasındaki ilişki iki kez Nobel Tıp Ödülü alan (1931 ve 1944) Alman Otto Warburg tarafından ortaya koyuldu. Warburg kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelerden farklı bir metabolizması olduğunu göstermiştir. Vücudun normal hücreleri, enerjileri için hem oksijenli (aerobik), hem de oksijensiz (anaerobik) metabolizma yollarını kullanırlarken kanser hücreleri sadece oksijensiz (anaerobik) metabolizma yolunu kullanabilir.
Vücut, kanseri beslemeye çalışırken sürekli kapasitesinin üstünde çalışır. Eğer sevdiği besini (yani şekeri) vermezseniz kanser açlıktan ölmeye başlar. Bu nedenle kanser hücreleri şekeri kuru bir süngerin suyu emmesi gibi emer. Kanser hücreleri sağlıklı hücrelere göre 3-5 kat daha fazla şeker kullanır.
Bildiğimiz gibi onkologlar bazı kanser metastazlarını (sıçrama) saptamak için PET taramaları yapar. Bunun için hastaya damardan radyoaktif bir madde ile işaretlenmiş glükoz verilir! Çünkü işaretlenmiş glükoz molekülünün öncelikle gideceği yer kanser dokusudur. Fakat onkologların çoğu nedense bu bilgiyi hastalarından gizler! Şeker kanser yapar’ diyen hekimlere de şarlatan gözü ile bakılır.
Şekerin tek zararı kanser dokusunu beslemesi değil. Aşırı un ve şeker tüketimi insülin direncine (metabolik sendrom) yani hiperinsülinizme yol açar. Hiperinsülinizm, insüline benzer büyüme faktörü (IGF-1) düzeyini artırır. Serbest IGF-1 hemen hemen bütün dokularda hücre üremesini kontrolsüz bir şekilde artırarak kansere neden olur. Normal tartılılarla kıyaslandığında vücut kitle endeksi 40’ın üzerinde olanlarda, yüzde 50-60 oranında daha fazla kanser görülmektedir. Sadece son 10 yılda Türkiye’deki şişmanlık iki kat arttı. Kanserdeki artıştan sorumlu olan faktörlerin başında da şişmanlık gelir.

Kanser tedavisinde C vitamininin yararı var mıdır?
Bilindiği gibi her kronik hastada C vitamini düzeyleri düşüktür. Fakat kanserli hastalarda bu oran çok daha düşüktür. Çünkü kanser hücreleri C vitaminini tıpkı bir vantuz gibi içlerine çeker ve vücudun zaten az olan C vitamini depolarını iyice tüketir. Peki kanser hücreleri C vitaminini severler mi? Aslında hayır. Ama onu glükoz zannederler. Çünkü C vitamininin molekül yapısı glükoza çok benzer. Bu nedenle kanser hücreleri C vitaminini glükoz zannederek içlerine çeker. Yani eğer kanda çok yüksek miktarda askorbik asit varsa kanserli dokuya geçen C vitamini miktarı da artar.

Son yıllarda birçok hastalığın destek tedavisinde kullanılan Kırmızı Reishi Mantarı’nın kanserdeki tedavi edici ve koruyucu özellikleri nelerdir?
Kırmızı Reishi Mantarı (G. Lucidum) çeşitli hastalıkların tedavisinde en çok kullanılan mantardır ve hastalıkların tedavisinde rol oyanayan birçok mekanizması vardır. Bu özellikleri büyük ölçüde polisakkaritlerden çok zengin olmasına bağlıdır. Mantarın yaklaşık %40’ı beta glukandır. Triterpenoidlerden de oldukça zengindir.
Kırmızı Reishi Mantarıaşağıdaki özellikleri nedeni ile birçok hastalığın tedavisinde etkilidir.
- Histamin salgısını azaltmak
- Karaciğer koruyucusu
- Tansiyonu düşürmek (ACE inhibisyonu)
- Kolesterol sentezini azaltmak
- İltihabı azaltmak
- Apoptozu sağlamak
- Antioksidan etki
- Antimikrobik etki
- Immün modülasyon
- Sakinleştirici etki
- Anti-kanser etki
Bu hastalıkların başında alerji, karaciğer hastalıkları, hipertansiyon romatoid artit ve en önemlisi kanserler gelmektedir. Kırmızı Reishi Mantarı’na ‘Ölümsüzlük Mantarı’ diyenler de vardır.

Kanserin yaygınlaşması ile birlikte insanlar doğal destek tedavilere ve de Kırmızı Reishi Mantarı’na yöneldi. Neden?
Kanser tedavisinde en çok kullanılan mantar Kırmızı Reishi Mantarı’dır. Kırmızı Reishi Mantarı’nın kansere karşı etkisi kanser hücrelerine karşı toksik olmasına, iltihap azaltıcı etkisine ve immün modülatör etkisine bağlanmaktadır. En çok etkili olduğu kanserlerin başında meme, prostat ve akciğer kanserleri gelmektedir.

Kemoterapi ve radyoterapi süresinde Kırmızı Reishi Mantarı kullanılabilir mi?
Kırmızı Reishi Mantarı’nın kanser tedavisine destekleyici olduğu, kemoterapinin yan etkilerini azalttığı yönünde bilimsel araştırma sonuçları var. Ben de bu görüşü paylaşıyorum ve hastalarıma öneriyorum.

Kanserden korunmak için nelere dikkat edelim?
Günlük hayatımızda bazı tedbirler alırsak kanserlerin en az üçte ikisi önlenebilir:
  • Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.
  • Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren ‘light’ hafif yiyecek ve içecek tüketmeyin.
  • Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin.
  • Bol taze sebze ve meyve yiyin
  • Yeterli omega-3 alın. Ayçiçeği, mısır, kanola, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın. Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, kaymak, iç yağı ve kuyruk yağı) yiyin.
  • Kefir, ekşiyebilen yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden zengin gıdalarla beslenin. Bu gıdaların fabrikasyon değil, doğal yöntemlerle üretilmiş olmasına özen gösterin.
  • Özgür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
  • Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının. Kutu sütü tüketmeyin. Mümkünse mandıra sütü kullanın. Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
  • Günde iki diş sarımsak ve/veya 1 baş kuru soğan tüketin.
  • Günde 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin.
  • Yeşil ve siyah çay tüketin (şekersiz).
  • Stresten uzak durun.
  • İyi uyuyun.
  • Çevresel toksin ve sigaradan uzak durun.
  • D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın.
  • Yeteri derecede egzersiz yapın.
  • Aşırı alkol kullanmayın.
  • İşlenmiş soya ürünü yemeyin.
  • Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin. Turbo fırınlar da kullanılabilir.
  • Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; ayrıca kanserojen olabilirler.
  • Daha çok toprak (güveç), cam ya da kalaylı bakır kapları tercih edin. Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir. Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın. Yemeklerinizi ve içeceklerinizi plastik kaplarda muhafaza etmeyin.

Prof. Dr. Ahmet Aydın
İstanbul Üni. Cerrahpaşa Tıp Fak.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Son düzenleyen perlina; 16 Mart 2017 14:25

Benzer Konular

25 Eylül 2007 / Demir YumruK Müslümanlık/İslamiyet
22 Mart 2017 / zz-zülal Cevaplanmış
12 Eylül 2013 / TheOne Genel Mesajlar
11 Aralık 2014 / Misafir Soru-Cevap
13 Şubat 2014 / ersen2619 Tıp Bilimleri