Arama

Tiroid Bezi Rahatsızlıkları

Güncelleme: 23 Ocak 2015 Gösterim: 38.688 Cevap: 8
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
21 Eylül 2006       Mesaj #1
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Tiroid Hastalıkları

Sponsorlu Bağlantılar
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da uzman önerisi değildir.

Tiroit Bezinin Aşırı Çalışması (Hipertiroidizm)
Hipertiroidizm, tiroit bezinden aşırı tiroit hormonu (T4 ve T3) salgılanmasıyla oluşan bir hastalıktır. Bu hastalığa tirotoksikoz ismi de verilir.

Hipertiroidiye neden olan hastalıklar şunlardır:
1. Graves hastalığı,
2. Toksik nodüler guatr (Tiroid bezindeki sıcak bir nodülden aşırı hormon salgılanması)
3. Tiroid bezinin iltihapları (tiroiditler),
4. Aşırı iyod alınması (nodülü olan hastaların iyodlu tuz veya iyodlu öksürük şurubu içmeleri ile)
5. Aşırı tiroid hormonu almakla (Levotiron veya Tefor gibi ilaçların aşırı alınması)

Graves hastalığı tiroid bezinin nedeni bilinmeyen otoimmün bir hastalığıdır. Bu hastalıkta vücut tiroit bezine karşı TSH reseptör antikoru üretir ve bu antikorlar tiroit bezini uyararak aşırı hormon üretmesine neden olurlar. Bu antikorların nasıl oluştuğu henüz bilinmemektedir. Bu hastalarda guatr ve gözlerde öne doğru çıkma-fırlama (oftalmopati) oluşur. Hipertiroidili hastaların çoğunda (%70-80) Graves hastalığı vardır.

Sıcak nodüller de hipertiroidi yaparlar. Hipertiroidili hastaların % 5’inde sıcak nodül vardır.
Tiroit bezinin iltihapları (tiroiditleri) sırasında da hastalığın ilk aşamasında hipertiroidi gelişebilir. Tiroit bezi iltihaplarında boyunda ağrı oluşur. Bazı hastalarda ateş vardır.

Hipertiroidisi olan bir hastada aşağıdaki şikayetler ve bulgular gelişir :
1. Kilo kaybı
2. Kaslarda zayıflık
3. Ellerde titreme
4. Uyumada zorluk
5. Çarpıntı
6. Saçlarda incelme ve dökülme
7. Ciltte incelme ve nemlilik ve aşırı terleme
8. Bağırsak hareketlerinde artma ve bazen ishal
9. Sinirlilik
10. Gözlerde ileri doğru fırlama
11. Adetlerde bozulma
12. Tiroit bezinde büyüme (guatr) oluşması
13. Sıcağa tahammül edememe
14. Erkeklerde memelerde büyüme
15. Kemik erimesi (Osteoporoz)

TANI
Hipertiroidi tanısı için kanda tiroid hormonlarına (T4 ve T3) ve TSH düzeyine bakılır. Kanda T4 ve T3 düzeyleri yüksek, TSH düşük bulunursa hipertiroidi teşhisi konur.

HİPERTİROİDİ HİÇ TEDAVİ EDİLMEZSE NE OLUR?
Hipertiroidi tedavi edilmezse hastada kilo kaybı devam eder; kalpte ritm bozukluğu, kalp yetmezliği ve bir iltihap veya enfeksiyon sırasında tiroit krizi, şok ve ölüm oluşur. Bu nedenle hipertiroidi mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.





Son düzenleyen Daisy-BT; 11 Ekim 2009 17:14
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
21 Eylül 2006       Mesaj #2
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Tiroid hormonları ve yumurtalık işlevleri birbirleriyle o kadar iç içedirler ki, yumurtalık işlevlerinde sorunların varlığı durumunda tiroid bezi işlevleri tanı aşamasının ilk başlarında değerlendirilir. Kronik bir yumurtlama bozukluğu olan Polikistik Overi (PKO) daha iyi anlayabilmek için her kadının tiroid bezi işlevleri hakkında temel bilgilere sahip olması son derece önemlidir.
Vücudun en temel işlevlerini yöneten tiroid bezine ait sorunlar (tiroid hormonlarının az çalışması, fazla çalışması veya bez içinde oluşan kitleler), erkeklerden daha çok kadınlarda görülmektedir. Tiroid bezi sorunları sıklıkla otoimmun tabiyattadır (otoimmun hastalık, vücudun kendi dokularından birine bilinmeyen nedenlerle yabancılaşması ve bu “yabancı” dokuyu bağışıklık sistemiyle vücuttan uzaklaştırmaya yönelik girişimler yapması neticesinde oluşan hastalıktır. Bağışıklık sistemi vücudun aslında kendine ait olan bu dokusunu tahrip ettikçe dokunun işlevleri aksamakta ve buna bağlı sorunlar ortaya çıkmaktadır).
Sponsorlu Bağlantılar
Kadınlarda tiroid bezi sorunlarının sık olması nedeniyle hormonal dengesizlik düşünülen hemen her durumda ve hatta aşağıda anlatılacağı gibi hiçbir şikayeti olmayan bir kadında bile belli aralıklarla tiroid hormon ölçümü yapılması önerilmektedir. Günümüzde henüz belirti ve bulgular ortaya çıkmadan bile tiroid bezi sorunlarını ortaya çıkarabilecek hassas laboratuvar ölçüm yöntemleri geliştirilmiştir.
Tiroid bezi boyunda hemen gırtlağın altında yerleşmiş ve elle hissedilebilen, iki ayrı lobdan (lob, bölüm anlamındadır) oluşmuş kalkana benzeyen (tiroid Latince kalkan anlamına gelir) bir salgı bezidir.
Tiroid bezi besinlerle aldığımız iyodu kandan çekerek içinde depolar. İyot T3 ve T4 olmak üzere iki ayrı şekilde bulunan tiroid hormonlarının yapısında yer alan önemli bir maddedir.
Tiroid bezi hormonları üretirken ve iyodu depolarken emri hipofiz bölgesinde bulunan TSH (Tiroid Stimulan (uyarıcı) Hormon) adı verilen hormondan alır. TSH’ın salgısı ise hipotalamus adlı beyin bölgesinden salgılanan TRH (TSH Releasing (salgılayıcı) Hormone) adı verilen bir hormon tarafından yönetilir.
Hipofiz bezi yumurtalıklara emir veren LH ve FSH ve tiroid bezine emir veren TSH dışında yan resimde görülen diğer organlara da emir verir. Doğum sonrası rahim kasılması, vücuttaki kortizon hormonu salgısının denetimi, memelerden süt salgılanması ve diğer birçok işlev hipofiz bezi denetimindedir ve hipofiz bezi sürekli olarak beynin hipotalamus bölgesi tarafından denetim altında tutulur.
TRH salgısı tiroid hormonlarının kana ne kadar geçmesini gerektiğini belirleyen hormondur ve ihtiyacı vücudun her bölgesinden hipotalamusa ulaşan sinyaller tarafından yönetilir.
T3 ve T4 hormonları tiroid bezi içinde tiroglobulin adı verilen bir madde içinde depolanırlar ve bu hormonlar TSH hormonu etkisiyle bu maddenin içinden çıkarak kana geçerler.
T4 hormonu T3’ten çok daha fazla salgılanmasına karşın kanda ve dokularda T3 hormonuna dönüşür ve hemen tüm tiroid hormonu işlevleri esasen T3 tarafından gerçekleştirilir.
Tiroid hormonları vücudun hemen her hücresinin işlevi için gereklidir ve ister diğer hormonların yapımı olsun, ister hücre büyümesi ve çoğalması olsun metabolizmanın normal işlemesi açısından vazgeçilmez hormonlardır.
Ateşli hastalıklar, ağır hastalıklar, beslenme bozuklukları, stres gibi durumlarda vücut enerji tasarrufu yapmak zorundadır ve bunu kandaki tiroid hormonu seviyesini azaltarak yapar. Tiroid hormonlarının azalması vücut işlevlerinin, yani metabolizmanın, olay devam ettiği sürece yavaşlamasını sağlar (bir savaş durumunda besin maddelerinin dikkatli tüketilmesi, enerji tasarrufu yapılması gibi).
Tiroid hormonları da diğer hormonlar gibi vücutta çeşitli proteinlere bağlı olarak dolaşırlar ve kandaki T3 ve T4 hormonlarının önemli kısmı başta TBG (tiroksin bağlayıcı globulin) olmak üzere çeşitli protein yapılı maddelere bağlıdırlar. Serbest olan hormonlar ise hücreler içine girerek etkilerini gösterirler.
TRH, TSH hormonu salgısı yanında yine hipofizden Prolaktin hormonu salgısını da yönetir. Bu nedenle TRH hormonunun artmasına neden olan durumlar (hipotiroidi, yani tiroid hormon salgı yetersizlikleri) Prolaktin hormonu artışına da neden olabilmektedirler. Prolaktin hormonu salgı bozukluğundan şüphelenilen her durumda bu nedenle kan prolaktin hormonu seviyesi yanında TSH seviyesi de bakılır (TRH artınca TSH da artacaktır, bu nedenle TRH yerine ölçümü daha kolay olan TSH seviyesi bakılır).

Tiroid Bezi İşlevlerini Değerlendiren Testler
Serbest T4 (sT4)


Total (toplam) T4 (T4)


Total (toplam) T3 (T3)


TSH


Günümüzde kanda oldukça düşük TSH seviyelerini bile gösterebilen laboratuvar yöntemleri geliştirilmiştir.
Bu testler arasında kan hormon seviyelerini en iyi yansıtan sT4’tür ve genellikle TSH ölçümüyle beraber tercih edilir. Kan TSH ölçümü tek başına bile tiroid bezi işlevlerini yansıtabilen hassas bir yöntemdir ve kanda yüksek bulunması tiroid bezi hormonlarının (T3, T4) düşük olduğunu, düşük bulunması ise tiroid bezi hormonlarının yüksek olduğunu gösterir. Bu tür durumlarda sT4 seviyesi değerlendirmesi yapılarak düşüklük veya yüksekliğin derecesi belirlenir.
Bazı durumlarda TSH seviyeleri normal sınırlar dışında olmasına rağmen, tiroid bezi hormon seviyeleri normal sınırlar içinde bulunabilir. Bu durum hipofiz bezinin çok çalışarak (TSH’ı daha fazla üreterek) veya daha az çalışarak (TSH’ı daha az üreterek) olayı kompanse etme çabasını gösterir ve hastalığın henüz belirti vermeye başlamadan saptanmasını mümkün kılar.

GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
21 Eylül 2006       Mesaj #3
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
İLAÇ TEDAVİSİ:
Hipertiroidisi olan bütün hastalara kanda yüksek olan tiroit hormonlarını normal düzeye getirmek için önce ilaç tedavisine başlanır. İlaç olarak Propycil tablet veya Thyromazol tablet ve beraberinde Dideral başlanır. İlacın dozunu doktorunuz hastalığın şiddetine göre ayarlar. İlaç tedavisine başladıktan 6-8 hafta sonra tekrar kontrole çağrılırsınız ve hormonlarınızın durumuna göre ilaç dozunun ayarlanması yapılır. Bu şekilde 1,5-2 ayda bir kontroller yapılarak en az 9 ay – 1 yıl ilaç tedavisine devam edilir ve doktorunuzun kararına göre ilaç kesilebilir. Doktorun haberi olmadan ilaç kesilirse hastalık tekrar alevlenir veya nüks eder. Böylece o zamana kadar yapılan tedavi de boşa gitmiş olur. Bu nedenle ilaç tedavisi doktorunuza danışılmadan kesilmemelidir.

İlaç tedavisi sırasında ateşiniz çıkar ve boğazda ağrı olursa hemen doktorunuza başvurmanız gerekir. Bu durum kanda beyaz hücrelerin (Lökosit) çok azalmasından dolayı olmuş olabilir. Çok nadir olan bu durum oluşursa ilaçlar kesilerek radyoaktif iyod tedavisi yapılır.
Tedavi sırasında karaciğer enzimlerinde hafif yükselmeler olabilir. Ancak bu durum hipertiroidinin etkisiyle de olabilir. Bu nedenle SGOT (AST) ve SGPT (ALT) enzim düzeyleri sık aralarla takip edilmeli ve tedaviyle birlikte enzim düzeyleri gittikçe artıyorsa ilaçlar kesilerek radyoaktif iyod tedavisi verilmelidir.
İlaçlar doktorunuz tarafından kesildikten sonra hastalık ilk 6 ayda % 30-50 nüks ettiğinden ilaç kesildikten sonra da tekrar kontrole gelmek gerekir.

Sıcak nodül varsa ilaçlarla hormonlar normal düzeye getirildikten sonra radyoaktif iyod tedavisi veya ameliyat yapılır.

İlaç tedavisiyle hastalığı düzelen hastalarda ilaç kesildikten sonra hastalık tekrar alevlenirse veya nüks ederse kesin tedavi dediğimiz radyoaktif iyod tedavisi veya cerrahi tedavi yapılabilir.

Hipertiroidili hastaların dikkat etmeleri gereken bir husus İYOTLU TUZ YEMEMELERİDİR. Piyasada bazı firmalarının ürettikleri, kendiliğinden tuzluklu, İYOTSUZ TUZLAR satılmaktadır. Hipertiroidisi olan hastaların iyotsuz tuz yemeleri gerekir. Ailedeki diğer kişilerin iyot almalarını sağlamak için yemekler tuzsuz yapılmalı hasta iyotsuz tuz kullanmalı, ailedeki diğer kişiler ise iyotlu tuz kullanmalıdırlar.

Sigara içenlerde hastalık zor iyileştiğinden ve göz hastalığı ortaya çıktığından SİGARA İÇİLMEMELİDİR.

NÜKS, YANİ HASTALIĞIN ALEVLENMESİ ŞU HASTALARDA DAHA SIK GÖRÜLÜR:
1- Guatrın büyük olması
2- Genç yaştaki hastalarda
3- Hastalığı başlangıçta şiddetli olanlarda
4- Başlangıçta oftalmopati (gözde dışarı fırlama) olanlarda
5- Sigara içenlerde
6- İyotlu tuz kullananlarda veya iyotlu öksürük şurubu içenlerde
7- TPO antikorları yüksek olanlarda
8- Hormonları normale getirebilmek için yüksek doz antitiroid ilaçlara ihtiyaç olan hastalarda
9- TSH düzeylerindeki düşüklüğün düzelmediği hastalarda

Radyoaktif İyod Tedavisi
İlaç tedavisiyle hormonların normal düzeye geldiği hastalarda ilaçlar azaltılarak kesilir. İlaçlar kesildikten sonra hastalık tekrar nüks ederse (alevlenirse) bu defa kesin tedavi denilen radyoaktif iyod tedavisi veya ameliyat yapılır.
Radyoaktif iyod tedavisi ayrıca sıcak nodülü olan ve hormonları yüksek olan hastalarda da tercih edilen bir tedavi seçeneğidir. Bu hastalarda önce ilaçlarla hormonlar normale getirilir ve sonra radyoaktif iyod tedavisi yapılır.

Radyoaktif iyod Nükleer Tıp uzmanları tarafından endokrinoloji uzmanının kontrolünde verilir. Radyoaktif iyod verilmeden 3 gün önce ilaçlar (Propycil veya Thyromazol) kesilir ve radyoaktif iyod aldıktan 3-4 gün sonra tekrar başlanır. Radyoaktif iyodun kanser yapıcı veya üreme sistemine zararlı bir etkisi yoktur. Ancak kadınların 6 ay sonra gebe kalmalarına izin verilir. Radyoaktif iyod alan hastaların % 80-90’nında ilk yıl içinde kalıcı hipotiroidi (tiroid bezi yetmezliği) gelişir ve ömür boyu Levotiron veya Tefor gibi tiroid hormon ilacı almaları zorunluluğu vardır. Bunu hastaların baştan bilmeleri ve kabul etmeleri gerekir.

Radyoaktif İyod Tedavisi Alan Hastalara Öğütler:
1- Hastanın kullandığı çatal, kaşık ve bıçak başkası tarafından kullanılmaz. Bulaşıklar bulaşık makinesinde yıkanmalıdır.
2- Yeni doğan çocuklar (8 yaş altı çocuklar) ve gebe kadınlarla yakın temas yasaklanır. Ancak aynı odada oturabilirler.
3- Hastanın bebeği varsa emzirmesi yasaklanır.
4- Tuvalet sonrası tuvalet 2 kez yıkanmalı ve eller iyice yıkanmalıdır.
5- Boğazda veya boyunda ağrı olursa aspirin veya diğer benzer ilaçlar faydalı olabilirse de doktorunuza danışmadan almayınız.
6- Sinirlilik, ellerde titreme veya çarpıntı olursa (radyasyon tiroiditi) doktora başvurmalıdır.

Cerrahi (Ameliyat) Tedavisi:
Hipertiroidisi olan hastalardan guatrı büyük olanlarda tavsiye edilir. Tiroit bezinin bir kısmı veya tamamına yakını ameliyatla alınır. Ameliyat öncesi ilaç tedavisiyle hormonların normal düzeye gelmesi sağlanmalıdır.
Ameliyat ayrıca sıcak nodülü olan, ancak nodül çapı büyük olan hastalarda tercih edilen bir tedavi seçeneğidir.
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
17 Ağustos 2007       Mesaj #4
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
TİROİD BEZİNİN GÖREVİ NEDİR?
Tiroid bezi 2 tane hormon yapar ve dolaşıma salgılar. Bu hormonlardan birine tiroksin (T4), diğerine tiriiyodotironin (T3) ismi verilir.

Tiroid Hormonlarının Görevi Nedir?
T4 ve T3 hormonları metabolizmayı hem düzenler ve hem de hızını kontrol ederler. Eğer çok hormon salgılanırsa metabolizma hızlanır ve hipertiroidi hastalığı gelişir. Hipertiroidi de kalb hızı artarak çarpıntı oluşurken, bağırsak hareketi artar ve ishal olabilir. Eğer tiroid hormonu çok az salgılanırsa bu duruma hipotiroidi denir. Hipotiroidi oluşunca metabolizma yavaşlar, kalb hızı azalır ve barsak hareketleri azalarak kabızlık ortaya çıkar.

İYOT’UN GÖREVİ
İyot, tiroid bezinin görevini yerine getirmesi için gereklidir. Tiroid hormonların oluşumunda anahtar rol oynayan iyot, tükettiğimiz gıdaların içerisinde bulunmaktadır. İyotun aşırı alımı, otoimmun tiroid hastalığı dediğimiz bağışıklık sistemi ile ilişkili hastalığa zemin hazırlayabilmektedir. İyot eksikliği olan bölgelerde (ülkelerde), iyot sofra tuzuna ve ekmeğe ilave edilmektdedir. Ülkemizde pek çok yörede iyot eksikliği olduğu göz önünde bulundurulursa iyotlu sofra tuzu alımının önemini vurgulamadan geçemiyoruz.

Tiroid Bezinin İyi Çalışıp Çalışmadığı Nasıl Anlaşılır?
Hastanın kanındaki T3, T4 ve TSH hormonlarının ölçülmesi ile tiroid bezinin nasıl çalıştığı hakkında bilgi sahibi olunur.

Tiroid Bezinin Hastalıkları Nelerdir?
1.Guatr : Tiroid bezinin büyümesine guatr denir.
2.Nodül : Tiroid bezinin içinde normal dışı doku oluşmasıdır.
3.Tiroidit : Tiroid bezinin iltihabına denir. Bezde ağrı vardır.
4.Hipertiroidi : T4 ve T3 hormonlarının bezden aşırı salgılanması durumudur.
5.Hipotiroidi : Tiroid hormonlarının (T4 ve T3) az salgılanması durumudur.

bilim.gen.tr
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
23 Aralık 2007       Mesaj #5
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
SIK, ANCAK FARK EDILMEYEN HASTALIK:


TIROIT YETMEZLIGI (HIPOTIRODI) VEYA HASHIMOTO HASTALIGI

Tiroit bezi az çalisan binlerce insan bu hastaliginin farkinda olmadan yasamaktadir. Bu kisilerde yorgunluk, saçlarda dökülme, kilo alma ve depresyon vardir. Özellikle yorgunluk ve halsizlik günlük hayatimizda çogu zaman çok çalismaya ve uykusuzluga baglandigi için tiroit bezi yetmezligi pek akla gelmez ve atlanir. Özellikle kadinlarda 55 yasindan sonra bu hastaligin sikligi daha da artar ve her 8-10 kadindan birisinde tiroit yetmezligi gelisir. Bazi kadinlar bu belirtilerin menopoza bagli oldugunu sanarak yorgunluk, halsizlik ve unutkanlik içinde yasar giderler.

Bazi kiºiler ise önceden tiroit ameliyati geçirmistir ve günün birinde tiroit hormon yetmezligi gelisebilecegini bilmeden bu sikayetlerle birlikte yasarlar. Oysa ameliyat geçiren tiroit hastalari veya radyoaktif iyot tedavisi gören kisiler belirli araliklarla tiroit hormon tetkiklerini yaptirmak zorundadir. Belki bu kisilere hastaneden ayrilirken bu konu söylenmemis olabilir.

Çok uyuyan, üsüyen, eli yüzü sisen bir kiside de tiroit bezi yetmezligi olabilir. Kilo aliminin bir nedeni de tiroit bezinin az çalismasidir.

Özellikle kilo vermek istedigi halde bir türlü zayiflayamayan kadinlarda tiroit bezi az çalisiyor olabilir. Bu kadinlar bir çok diyet yöntemleri uygulamalarina ragmen bir türlü kilo veremezler, ta ki tiroit hormon tetkikleri yapilincaya kadar.

Depresyondaki kisilerde de hipotiroidi yaygin olarak bulunabilir. Depresyonda iseniz mutlaka tiroit hormonunuza baktiriniz. Diger hormon yetersizlikleri ve kan sekerindeki düsüklükler de bazi kisilerde depresyona neden olabilir. Bu nedenle depresyonunuz varsa bir Endokrinoloji uzmanina basvurarak hormon kontrolü ve seker yükleme testi yaptirmaniz sagliginiz için çok önemlidir.

Ailenizden birisinde tiroit yetmezligi varsa sizde veya çocuklarda da ortaya çikabilir. Bu nedenle anti-TPO antikor ve TSH ölçümlerini siz de yaptiriniz.

Hashimoto hastaligi tiroid yetmezligi yapan en onemli hastaliktir. Bu hastalikta kanda anti-TPO antikor yükselir ve TSH yukselmeye baslar. Nedeni bagisiklik sistemindeki bir bozukluktur. Ailesel yani genetik bir hastaliktir. TSH yukselirse hipotiroidi yani tiroid yetnmezligi ortaya cikmis olur ve omur boyu ilac almaniz gerekir.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 6 Temmuz 2010 21:04
SiyahLALE - avatarı
SiyahLALE
Ziyaretçi
6 Eylül 2008       Mesaj #6
SiyahLALE - avatarı
Ziyaretçi

Tiroid Kanseri


Papiller tiroid kanseri ve folliküler tiroid kanseri; tedavisi doğru ve eksiksiz yapılmak şartı ile %100’e yakın oranda “tedavi edilebilen” kanserlerdir. Medüller tiroid kanseri daha karmaşık ve daha ileri tedavi yapmak koşulu ile tedavi şansı son yıllarda çok artmış bir kanser türü iken anaplastik kanserde tedavi etkinliği özellikle gecikmiş vakalarda düşüktür.

TİROİD KANSERİ TEDAVİ SEÇENEKLERİ VE STRATEJİSİ NEDİR?
Her tiroid kanserinde ameliyat ile tiroid bezesinin tümünün eksiksiz olarak çıkarılması zorunludur. Kanserin çeşidine göre değişmek üzere ameliyat sonrasında yapılacak tedaviler ile kanser tedavisi tamamlanır. Ancak hasta ömür boyunca takip edilir.

TİROİD KANSERİNDE AMELİYAT
Tiroid nodülü ameliyatlarından önce İİAB yapılması ve bunun sonucunda kanser olduğunun belirlenmesi hastaya en uygun koşullarda ameliyat yapılması imkanı verir. Ayrıca, kanser şüphesi yüksek hastalarda ameliyat sırasında hızlı mikroskopik inceleme (frozen) yapılması uygun olur. Ameliyat sırasında hızlı mikroskopik inceleme ile hastada kanser olup olmadığı ortaya konulduktan sonra ameliyatın genişletilip tiroid bezesinin tümünün çıkarılması en uygun cerrahi stratejidir. Kanser ameliyatlarında, tiroidin çevresindeki lenf düğümleri de alınmalı ve mikroskopik olarak kanserin bu düğümlere sıçrayıp sıçramadığı ortaya konmalıdır.

Ameliyat sonrasında kanser olduğu anlaşılan ve tiroid bezesinin bir kısmı çıkarılmadan bırakılmış hastalarda; kanserin boyutuna bakılmaksızın ikinci bir ameliyatla tiroid bezesinin geriye kalan bölümü de tümüyle çıkarılmalıdır. Aksi halde daha sonra yapılacak tedavi de eksik kalır ve etkili olamaz.

AMELİYAT SONRASI TEDAVİ
Papiller Kanser ve Folliküler Kanser’de Ameliyat Sonrasında Tedavi: Hastada tiroid bezesi tümüyle çıkarıldıktan sonra özel olarak kurşun ile zırhlanmış bir hastane odasında hastalara yüksek doz radyoaktif iyot-131 uygulanır. Böylece ameliyat öncesinde, ameliyat sırasında ve ameliyat sonrasında tiroid bölgesinde kalan ve vücudun başka yerlerine dağılmış olan “kanser hücrelerinin” ortadan kaldırılması amaçlanır. Eğer tiroid kanseri başka bir yere gitmiş ve orada “yayılma” yapmışsa bu durumda daha da yüksek doz radyoaktif iyot-131 uygulamaktan ibarettir.

Hastaların ameliyat sonrasında radyoaktif iyot-131 tedavisi öncesinde tüm vücudunu taramak ve takiben yüksek doz tedavi verdikten sonra tüm vücudu bir kez daha taramak daha kesin sonuçlar vermektedir. Tedavi dozu 150 mci' (MİLİKÜRİ)nin altında olmamalıdır.

Gereken vakalarda aradan 6 ay geçtikten sonra tekrar yüksek doz iyot-131 verilebilir. Verilecek toplam dozun sınırı genellikle toplam 2000 mCi civarındadır. Ancak, vücudunun her yerine kanser yayılmış ve hayatı tehlikeye girmiş bir hastada bu sınır aşılabilir.

LENF BEZELERİNE YAYILMIŞ PAPİLLER TİROİD KANSERİNDE NE YAPILMALIDIR?
Bazı merkezlerde papiller kanser olduğu İİAB ile veya ameliyat sırasında saptanan hastalara tiroid ameliyatı sırasında veya sonrasında bir de boyun ameliyatı yapılarak tek taraflı veya çift taraflı lenf bezeleri de “temzilenmektedir”. Lenf bezelerine yayılmış papiller kanserlerde bu uygulama artık giderek terk edilmekte; lenf bezelerine yayılmış papiller kanserlerde bile tiroidin tümüyle çıkarılmasından sonra yüksek doz iyot-131 tedavisi uygulaması yapılmaktadır. Çünkü papiller kanserlerin çoğunluğu iyot-131’i çok yüksek oranda tutmaktadır.

ESKİDEN TARTIŞILAN GÖRÜŞ
Uzun yıllar süren tartışmalarda papiller ve folliküler tiroid kanserlerinin ameliyatında tiroidin ancak bir kısmını almak, “bir parçasını bırakarak bunun hastaya gerekli tiroid hormonu salgılamasını” beklemek savunulurdu. Ayrıca, bu hastalara yüksek doz iyot-131 tedavisi de uygulanması zorunlu olmadığı söylenirdi.

YENİ ANLAYIŞ

Bu yaklaşımın yanlış olduğu, kanserin türüne bakılmaksızın tiroid bezesinin tümüyle çıkarılması, papiller ve folliküler kanserde kanser boyutu ne olursa olsun muhakkak yüksek doz radyoaktif iyot-131 uygulanması gerektiği “tecrübelerle” anlaşılmıştır.

TİROİD KANSER AMELİYATINDA TİROİD BEZESİ TÜMDEN ÇIKARILMAK ZORUNDA MIDIR?
Evet. Gerekirse ikinci ameliyat muhakkak yapılmalıdır. Kanserin boyutu ne olursa olsun tiroid bezesi tümden çıkarılmalıdır. Aksi halde daha sonra uygulanacak tedaviler etkili olmaz. Ülkemizde yaygın olarak tercih edildiği şekliyle, ilk ameliyatla tiroid bezesinin çoğunu çıkarıp geriye kalan bölümünü düşük doz radyoaktif iyot-131 ile yakmak ikinci ameliyat kadar etkili bir seçenek sunmaz.

Medüller Kanserde Ameliyat Sonrası Tedavi: Bu kanser türünün de bir kaç alt grubu olmakla birlikte tedavi stratejisinde ameliyat sonrasında yine radyoaktif iyot-131 ile işaretli yüksek doz MIBG kullanılmaktadır. Burada en önemli husus, hastada tiroid dışındaki bölgelerden salgılanan diğer hormon ve hormon benzeri maddelerin de tedavi planı içine dahil edilmesidir.

Anaplastik Kanserde Ameliyat Sonrası Tedavi:Bu hastalarda hastanın durmuna ve teşhis edilme evresine göre, ameliyat sonrasında radyoterapi ve kemoterapi seçenekleri dikkate alınır.

TİROİD KANSERİNDE TEDAVİ SONRASI TAKİP
Tedavi sonrasında hastaların TSH düzeyleri hızla düşürülmelidir. Unutmamak lazım ki, yüksek TSH, kanserin yeniden gelişmesine ve yayılmasına teşvik unsuru oluşturur. Bu amaçla tiroksin hormonu kullanılır. Belli aralıklarla tüm vücut iyot-131 tarama yapmak ve kanda tiroglobulin düzeyini ölçmek en temel takip yöntemleridir.

HANGİ SIKLIKLA TÜM VÜCUT TARAMA YAPILMALIDIR?
Papiller ve Folliküler kanserde TSH düzeyini yükselterek iyot-131 ile tarama artık eskisi kadar sık yapılmamalıdır. Eskiden 6 ay gibi kısa aralıklarla daha sık yapılan bu tarama yöntemi artık yerini tek tiroglobulin ile takibe bırakmıştır. Çünkü yapılan araştırmalarda yalnız iyot-131 tüm vücut tarama ile tek başına tiroglobulin ölçümleri yaparak takip etmek arasında bilimsel istatistiki bir fark olmadığı ortaya çıkmıştır. En ideali hem iyot-131 tüm vücut tarama yapmak hem de aynı zamanda tiroglobulin ölçmektir; ama bu durumda da hastanın TSH düzeyini sık sık yükseltme ve hastayı gereksiz riske sokma durumu söz konusu olabilir.

Medüller kanserde takipte iyot-131 MIBG sintigrafisi tek tercih edilecek yöntemdir. Anaplastik kanserde ise takip amaçlı tüm vücut kemik sintigrafisi kullanılır.

TİROİD KANSERİ TAM OLARAK TEDAVİ EDİLMEZSE NE OLUR?
Her ne kadar tiroid kanseri yukarıda açıklanan yöntemlerle “tedavi edilebilir” kanserlerden olsa da tedavi edilmezse aynı diğer kanserler gibi yayılır ve olumsuz neticeler ortaya çıkar
Son düzenleyen perlina; 14 Mart 2017 14:36
karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
6 Eylül 2008       Mesaj #7
karayel - avatarı
Ziyaretçi
Tiroid Bezi Rahatsızlıkları (Guatr)

Tiroid bezi rahatsızlıkları ya da daha bilinen adıyla "guatr", ülkemizde sık görülen bir rahatsızlıktır. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde su ve toprakta iyot tuzu eksikliği görülebilmesi nedeniyle sıkça karşılaşılır.



İyot, tiroid hormonunun yapıtaşı olup eksikliğinde tiroid bezi TSH hormonu etkisiyle gittikçe büyür ve nodüler bir yapı kazanır hatta dışarıdan gözle görülebilir hale de gelebilir. Önceleri yeterli hormon salgılayabilirken daha sonra büyük boyutta nodüler ancak yetersiz hormon salgılar hale gelir. Erken tanı konulamazsa hastalarda gittikçe ağırlaşan klinik bulgular görülmeye başlar,
Tiroid bezi, insan boynunda gırtlak önünde bulunur, insan metabolizmasının hızını ayarlayan T3 ve T4 hormonlarını salgılar. Bu hormonlar vücut ısımızdan, sindirim sisteminin çalışmasına; kalp atım sayımızdan terleme miktarımıza kadar birçok yaşamsal fonksiyonu yönetir. Tiroid bezinin çalışması, beyindeki "hipofiz bezi" dediğimiz organdan salgılanan TSH ile kontrol edilir.
Tiroid bezinin az ya da çok çalışması guatr dediğimiz tiroid bezi rahatsızlıklarına yol açar.
TİROİD BEZİNİN YETERLİ HORMON ÜRETEMEMESİNE "HİPOTİRİDİ" DENİR.
Belirtiler:
" Yorgunluk
" Kabızlık
" Kalpte yavaşlama
" Üşüme, soğuğa tahmmülsüzlük
" Hareketlerde ve zihinsel hızda yavaşlama
" Adet düzensizliği ve kısırlık
" Cilt ve cilt altında ödem ile kilo alma
" Metabolizma hızında yavaşlama
" İştah azalması
" Ses kalınlaşması
" Uykuya eğilim ve uyku apne sendromu
" Gözlerde şişme
" İleri dönemde koma hali ve solunum durması

Hipotiroidi yani tiroid bezinin az çalışması tanısı, kanda T3, T4 ve TSH hormonlarının düzeyi bakılarak konulur. Özellikle T4 hormonunun düşmesi tüm hipotiroidilerde yani tiroidi az çalışan kişilerde görülür.
Hipotiroidi ( Az çalışan tiroid) tedavisi: Hastaya ağızdan hap olarak olarak T3 hormonu ya da T3- T4 mixt hormon tedavisi yapılır, günlük 25 mikrogramla başlayan doz gittikçe artırılır.
TİROİD BEZİNİN FAZLA MİKTARDA HORMON ÜRETMESİNE VE SALGILAMASINA "HİPERTİROİDİ" DENİR.

Belirtiler:

" Terleme, sıcak basması
" Kilo kaybı
" Ayak bileğinde ödem
" Aşırı derecede güçsüzlük
" Çarpıntı
" İshal
" Artmış iştaha karşın kilo kaybı
" Gözlerde ileri derecede büyüme ve öne doğru ilerleme (Egzoftalmi)
" Ellerde titreme
" Saç dökülmesi
" Sinirlilik hali

Hipertiroidi nedenleri, hipofizden fazla TSH salgılanması ya da bağışıklık sisteminin etkisiyle tiroid bezinin fazla çalışması ile olabilir. Ayrıca hormon salgılayan tek ya da çok sayıda tiroid nodülü de gözlenebilir.
Hipertiroidi tedavisi: Tedavinin amacı üretilen hormon düzeyinin azaltılmasıdır. Hastalarda ilaç tedavisi sonuç vermediği zaman radyoaktif iyot tedavisi ya da cerrahi tedavi uygulanabilir.
HASTA ÖTİROİD SENDROMU (NORMAL TİROİD FONKSİYONU İLE GİDEN HASTALIK HALİ)
Ağır hastalık ya da ağır egzersiz, fiziksel travma tiroid hormonunun etrafta tutulmasını ve TSH salınımını etkileyebilir. Herhengi bir guatr rahatsızlığı olmadığı halde kişilerde vücutta oluşan diğer anormal durumlar nedeniyle hormon yetersizliği görülür. En belirgin özellik, T3 değerinin kanda düşük olarak tespit edilmesidir. T4 değerleri değişiklik gösterebilir. Ötiroidik durumun tespiti için TSH değerlerinin normal olması önemlidir.
TİROİDİT (Tiroid iltihabı)
Genellikle üst solunum yolları enfeksiyonlarını takiben, virüslere bağlı olarak ortaya çıkar. Boğazda ağrı, yanma, hassasiyet, sıcaklık artışı olur, ağrı çene altına kadar vurabilir. Boyun bölgesinde lenf bezi büyümesi de gözlenebilir. Ani ateş, ağrı, sedimentasyon yükselmesi gözlenebilir. Tiroid fonksiyonlarına göre tedavi düzenlenir.
HASHİMOTO TİROİDİTİ
Bağışıklık sistemine bağlı (otoimmün) gelişen kronik gidişli iltihabi bir hastalıktır. Guatr bezi genellikle asimetrik olarak büyür ve zamanla hormon yetersizliği gelişir. Hastalarda başlangıçta; boğazda ve boyunda ağrı, halsizlik, çarpıntı, boyun bölgesinde ateşlenme ve hassasiyet görülür. Önceleri sıcaklık basması, terleme, çarpıntı gibi bulgular oluştuğu halde, zamanla tiroid bezinde harabiyet geliştiği için; hastada kilo alma, üşüme, kalpte yavaşlama gibi bulgular oluşabilir. Başlangıçta kanda TSH hormon düzeyi artar, serum T4 düzeyleri düşer ve hipotiridi bulguları gelişir. Hipotiroidi durumu geliştikten sonra tamamlayıcı tedavi uygulanır.
TİROİD BEZİ RAHATSIZLIKLARININ ÖNLENMESİ
Özellikle iyot eksikliği olduğu bilinen bölgelerde iyotlu tuz kullanımının önerilmesi, hastalığın sık görüldüğü bölgelerde sularda iyot analizi yapılması da önemlidir. Ayrıca tiroid fonksiyon testlerinin tarama testi olarak kullanılması ve erken tanı konulması hastalığa bağlı birçok malüliyeti engelleyecektir. Gebelerde ilk haftalarda tiroid hormonunda eksiklik ya da fazlalığın tespit edilmesi, hem annenin sağlıklı bir gebelik geçirmesi açısından hem de bebekte oluşabilecek sakatlıkların önlenmesi açısından çok önemlidir.
Uz. Dr. Murat Görgülü
Etiler Memorial Polikliniği İç Hastalıkları Bölümü
Son düzenleyen asla_asla_deme; 6 Temmuz 2010 21:04
karayel - avatarı
karayel
Ziyaretçi
11 Eylül 2008       Mesaj #8
karayel - avatarı
Ziyaretçi
TİROİD BEZİ HASTALIKLARI

Boyunda hemen gırtlağın altına yerleşmiş bir salgı bezi olan Tiroit bezi, besinlerle aldığımız iyotu toplar ve T3 ve T4 denen tiroit hormonlarını yapar. Tiroit bezine ait sorunlar erkeklerden çok kadınlarda görülür.

Tiroit hormonlarının görevi nedir?
Tiroit hormonları, vücudumuzdaki her hücre ve dokunun fonksiyonlarını düzenler. Sağlıklı olmak için tiroit hormonlarının devamlı ve yeterli miktarda salgılanması gerekir. Az miktarda salgılanması vücut fonksiyonlarının yavaşlamasına, fazla miktarda salgılanması ise vücut fonksiyonlarının hızlanmasına neden olur.

Guatr nedir?

Tiroit bezinin büyümesine guatr denir. Guatr değişik şekillerde bulunabilir. Nodülsüz guatrda her iki tirod bezi simetrik olarak büyümüştür. Tiroidin yüzü düz ve yumuşaktır. Nodüler guatrda ise tiroit bezi büyümekle beraber içinde bir veya daha fazla nodül vardır. Yüzü boğum ve tümseklerden oluşmaktadır.

Nodülsüz guatrın sebepleri nelerdir?

Nodülsüz guatr, tiroit glandının vücut için yeterli miktarda tiroit hormonu üretmemesi sonucu oluşur. Vücutta yapılan tiroit hormonları düşünce, tiroid bezi hücreleri, beyin tarafindan daha fazla hormon yapmak üzere uyarılır.Uyarılan tiroit hücreleri daha fazla hormon yapımını sağlamak için çoğalır ve büyür.

Nodüler guatr nasıl oluşur?

Beyinden gelen uyarılar bazen tiroit icindeki bir kisim hücreler tarafindan daha fazla algılanır ve bunun sonucu olarak diğer hücrelere nazaran daha fazla çoğalır. Çoğalan bu hücreler nodül dediğimiz tiroit içindeki yumruları oluşturur.

Tiroit nodülünün önemi nedir?

Tiroit nodüllerine çok rastlanır, ancak bunlarin %4-20'si tiroit kanser riski taşır. Özellikle küçük tek bir nodülün giderek büyümesi, sert ve çevresine yapışık olması kanser kuşkusunu artırır. Cok nodüllü bir guatr da kanser riski daha düşüktür.

Tiroid nodülleri nasıl değerlendirilir?

Tiroid nodüllerinin değerlendirilmesinde endokrinoloji, radyoloji, nükleer tıp ve patoloji üniteleri cerrahi ekibi ile birlikte çalışmaktadır. Tiroit nodülleri bir yandan ultrasonografi ile incelenerek kanser risk taşıyıp taşımadığı tespit edilirken, bir yandan da nükleer tıp ünitesi tarafından yapılan sintigrafik inceleme ve kanda bakılan hormon değerleri ile fonksiyon görüp görmedikleri ayrımı yapılır. Riski olmayan ufak nodüllerde gereksiz cerrahi uygulama yerine ilaçla tedavisi ve takip seçeneği uygulanmaktadır.
Tiroid nodüllerinde kanser arastırmasında ince iğne biopsisi standart hale getirilmiştir. Bu işlemi deneyimli patolog ve radyolog, cerrahla birlikte yapmaktadır. Gerekli olgularda ameliyat anında da bu üniteler bir araya gelerek ekip çalışması örneğini vermektedir.
Op. Dr. Yücel Yankol
Memorial Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı


Son düzenleyen asla_asla_deme; 6 Temmuz 2010 21:03
SaglikON2 - avatarı
SaglikON2
Ziyaretçi
23 Ocak 2015       Mesaj #9
SaglikON2 - avatarı
Ziyaretçi
tiroit icin duzenli kontrol sart


Tiroid nodülleri toplumdaki her 2 kişiden 1’inde görülecek kadar yaygın bir sorun. Hiçbir belirti vermemesi hastaların büyük çoğunluğunun bu sorundan habersiz yaşamalarına neden olur.
Doç. Dr. Mehmet Eken
Kulak Buran Boğaz Uzmanı
Öncelikle hastanın T3, T4 ve TSH dediğimiz hormon değerlerine bakılır. 1 cm’nin üzerindeki nodüller elle fark edilebilir. Daha küçük olanlar ultrasonla ayrıca sintigrafi ile nodülün sıcak mı yoksa soğuk nodül mü olduğunun ayrımı yapılır.
Kanserleşme Açısından Kimler Risk Altındadır?
Nodüllerin yüzde 90’ı iyi huylu tümörlerdir; yüzde10’unda kanserleşme riski vardır. 20 yaş altı ve 60 yaş üstü kişilerde nodüllerin kanserle ilişkili olma olasılığı daha yüksektir. Ailesinde tiroit kanseri hikayesi olanlarda, daha önce vücudunun herhangi bir bölgesine ya da boyun bölgesine radyasyon almış kişilerde de kanserleşme riski daha yüksektir.
Kontroller Hangi Sıklıkla ve Nasıl Yapılmalıdır?
Ultrason incelemeleri sonucunda elde edilen verilere göre, nodüller düzensiz bir yapıya sahipse, içerisinde kireçlenmeler taşıyorsa, gittikçe büyüyorsa, dokuya yapışıksa bunlarda kanserleşme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünerek ince iğne biyopsisine göndermek gerekir. Başka bir bakış açısıyla, riskleri azaltmak için, şüpheli ultrason sonucu olan her nodül için biyopsi gerekir.
Biyopside temiz çıkan hastalar takibe alınır. 6 aylık takip sonucunda büyüme tespit edilirse tekrar ince iğne biyopsisine başvurulur. Bu süre zarfında herhangi bir değişiklik görülmemişse takip devam eder. 1 cm üzerinde, biyopsisi şüpheli çıkan hastalarda ve biyopsi sonrasında kanser hücresi tespit edilen hastalarda ameliyat önerilir. 1 cm’den küçük nodülleri olan kişilerin de 6 ay aralıklarla kontrol edilmesi gerekir. Büyüme tespit edilirse biyopsi gerekir. Birden çok nodülü olan hastalarda ise ulaşılabilen tüm nodüllerden biyopsi alınmalıdır.
Tiroit Cerrahisi Deneyim Gerektirir
Tiroid ameliyatlarında eskiden uygulanan tiroidin bir kısmının alınması yaklaşımı artık uygulanmaz. Nodülün yerleşimine göre ya tek lob ya da iki lob birden tamamen çıkarılır. Halen en sık tercih edilen yöntem açık cerrahidir.
Tiroit cerrahisi deneyim gerektirir. Çünkü ses telleri sinirleri ve vücudun kalsiyum dengesini sağlayan paratiroit bezi gibi çok hassas noktalara yakındır. Tiroid cerrahisi kişiye özel yapılır. Ameliyatların deneyimli cerrahlar tarafından yapılması ve bu hassas bölgelerin korunması gerekir.
Ameliyat Sonrasında Dikkat Edilmesi Gerekenler
Tiroit bezlerinin tamamı çıkarıldıysa hastanın ömür boyu tiroit hormonu kullanması gerekir. Özellikle kanser hastaları düzenli olarak takip edilmelidir.

Alıntı: Sağlık ve Yaşam Dergisi

Benzer Konular

22 Kasım 2013 / Misafir Soru-Cevap
16 Ekim 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
20 Eylül 2013 / ilknur toğan Tıp Bilimleri
2 Ekim 2013 / Misafir Soru-Cevap
11 Mayıs 2011 / ftr Soru-Cevap