Arama

Bernard Shaw

Güncelleme: 18 Aralık 2015 Gösterim: 21.379 Cevap: 3
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
27 Ocak 2007       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Biyografisi (1856-1950)

Sponsorlu Bağlantılar
180px George bernard shaw


İrlanda'nın Dublin kentinde, yoksul düşmüş bir ailenin oğlu olarak doğan George Bernard Shaw, yazdığı komediler, denemeler ve eleştirilerle çağdaş edebiyat ve siyasete büyük katkılarda bulunmuştur. Çocukluğunda ailesinin yakın çevresinde bulunan müzik öğretmeni, ona müzik sevgisini aşılayarak daha sonra başarılı bir müzik eleştirmeni olmasını sağladı. 16 yaşında okulu yarım bırakarak bir emlak komisyoncusunun yanında çalışmaya başlayan Shaw, yaşamını yazar olarak kazanmak için 1876'da annesiyle birlikte Dublin'den Londra'ya gitti. Burada, yarım kalan eğitimini British Museum'un kütüphanesinden yararlanarak kendi çabasıyla tamamlamaya çalıştı. Bu dönemde yazdığı romanlar başarısız oldu.

1880lerde siyasetle ilgilenmeye başlayan Shaw, yönetim değişimin ve reformun gerekliliğine inanarak sosyalist oldu. Bu düşüncelerin geniş kitlelere ulaşmasını ve daha iyi anlaşılmasını sağlaya çalışan Fabian Derneğine katıldı. 1880lerin başında İngiltere'de kurulan Fabian Derneği günümüzde de etkinliğini sürdürmektedir. Demokratik bir sosyalizmi amaçlayan dernek, bu hedefe ulaşmada eğitimin önemine inanır. Konferanslar, tartışmalar ve toplantılarla görüşlerini yaymaya çalışır.

Shaw'un ilgi alanı yalnızca siyasetle sınırlı değildi. Güzel sanatları, müziği, tiyatroyu seviyordu. 1885ten sonra birçok gazete ile dergiye kitap, resim, müzik ve tiyatro eleştirileri yazmaya başladı. Çeşitli konularda çok net ve açık düşünceler üretebilme yeteneği olan Shaw, başka insanların da olayları aynı biçimde gösterebilmesini sağlamaya çalıştı. Bunu yapabilmenin en iyi yolunun oyun yazarlığı olduğu düşüncesiyle komediler yazmaya başladı. İlk oyun 1982'de sahnelendi. Toplumsal içerikli ve insanların gerçekleri açıkça görebilmesini sağlayacak oyunlar yazan Shaw, bunları ağır bir dille değil, eğlenceli komediler biçiminde sundu. Shaw, oyunlarında bir öykü anlatmanın yanı sıra, kendi görüşlerini de kanıtlamayı amaçladı. Bu görüşler insanların inançlarını altüst ediyor, rahatsız ve tedirgin olmalarına yol açıyordu. Bu yüzden kısa sürede birçok eleştiriye hedef oldu, ama çarpıcı bir dille ve akıllıca yazılmış bu oyunlar izleyicilere beğenilmekte gecikmedi. Bir çoğu İngiltere'nin yanı sıra Avrupa ve Amerika sahnelerinde de büyük başarılar elde etti. Türkçe'ye de çevrilen önemli yapıtları arasında, Silahlar ve Kahraman, Kandida, Hiç Belli Olmaz, Caesar'la Kleopatra; İnsan, Üstün İnsan ve Bir Kadın Yarattım sayılabilir. Shaw'un, daha sonra özgün adıyla da Türkçe'ye çevrilen Bir Kadın Yarattım adlı komedisi 1938'de sinemaya uyarlandı ve Shaw bu filmle senaryo dalında Oscar kazandı. Oyun 1964'te My Fain Lady adıyla müzikal olarak yeniden filme çekildi. Ülkemizde de Benim Tatlı Meleğim adıyla gösterildi.

1. Dünya Savaşında savaş karşıtı görüşleri yüzünden eleştirilere hedef olan Shaw, bu dönemde İngiltere ile yandaşlarının da Almanlar kadar suçlu olduklarını, barış konusunda hızla çalışmalara başlamak gerektiğini savundu. Savaşın ardından daha iyi bir dünya kurabilmek için eski düşünce ve yöntemlerin değiştirilmesi gerektiği düşüncesi toplum içinde de ağırlık kazanmaya başladı. Böylece, Shaw'un insanları düşünmeye yönelten oyunları güncellik kazandı. Başyapıtlarından biri olan Jan Dark ilk kez 1924'te sahnelendi. Zamanın en iyi oyunu olarak kabul edilen bu yapıtta Shaw, kendine özgü anlatımıyla Jan Dark'ın kahramanca yaşamı ve ölümünü öyküleştirmiştir. Oyunun kazandığı başarı üzerine, 1925'te Nobel Edebiyat Ödülü Shaw'a verildi, ama o bu ödülü geri çevirdi.



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 18 Aralık 2015 00:24
Biyografi Konusu: Bernard Shaw nereli hayatı kimdir.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
AeraCura - avatarı
AeraCura
Ziyaretçi
23 Temmuz 2009       Mesaj #2
AeraCura - avatarı
Ziyaretçi
George Bernard Shaw (1856-1950)

Sponsorlu Bağlantılar
Biyografisi
İrlanda’nın Dublin kentinde, yoksul düşmüş bir ailenin oğlu olarak doğan George Bernard Shaw, yazdığı komediler, denemeler ve eleştirilerle çağdaş edebiyat ve siyasete büyük katkılarda bulunmuştur. Çocukluğunda ailesinin yakın çevresinde bulunan müzik öğretmeni, ona müzik sevgisini aşılayarak daha sonra başarılı bir müzik eleştirmeni olmasını sağladı. 16 yaşında okulu yarım bırakarak bir emlak komisyoncusunun yanında çalışmaya başlayan Shaw, yaşamını yazar olarak kazanmak için 1876′da annesiyle birlikte Dublin’den Londra’ya gitti. Burada, yarım kalan eğitimini British Museum’un kütüphanesinden yararlanarak kendi çabasıyla tamamlamaya çalıştı. Bu dönemde yazdığı romanlar başarısız oldu.
1880lerde siyasetle ilgilenmeye başlayan Shaw, yönetim değişimin ve reformun gerekliliğine inanarak sosyalist oldu. Bu düşüncelerin geniş kitlelere ulaşmasını ve daha iyi anlaşılmasını sağlaya çalışan Fabian Derneğine katıldı. 1880lerin başında İngiltere’de kurulan Fabian Derneği günümüzde de etkinliğini sürdürmektedir. Demokratik bir sosyalizmi amaçlayan dernek, bu hedefe ulaşmada eğitimin önemine inanır. Konferanslar, tartışmalar ve toplantılarla görüşlerini yaymaya çalışır.
Shaw’un ilgi alanı yalnızca siyasetle sınırlı değildi. Güzel sanatları, müziği, tiyatroyu seviyordu. 1885ten sonra birçok gazete ile dergiye kitap, resim, müzik ve tiyatro eleştirileri yazmaya başladı. Çeşitli konularda çok net ve açık düşünceler üretebilme yeteneği olan Shaw, başka insanların da olayları aynı biçimde gösterebilmesini sağlamaya çalıştı. Bunu yapabilmenin en iyi yolunun oyun yazarlığı olduğu düşüncesiyle komediler yazmaya başladı. İlk oyun 1982′de sahnelendi. Toplumsal içerikli ve insanların gerçekleri açıkça görebilmesini sağlayacak oyunlar yazan Shaw, bunları ağır bir dille değil, eğlenceli komediler biçiminde sundu. Shaw, oyunlarında bir öykü anlatmanın yanı sıra, kendi görüşlerini de kanıtlamayı amaçladı. Bu görüşler insanların inançlarını altüst ediyor, rahatsız ve tedirgin olmalarına yol açıyordu. Bu yüzden kısa sürede birçok eleştiriye hedef oldu, ama çarpıcı bir dille ve akıllıca yazılmış bu oyunlar izleyicilere beğenilmekte gecikmedi. Bir çoğu İngiltere’nin yanı sıra Avrupa ve Amerika sahnelerinde de büyük başarılar elde etti. Türkçe’ye de çevrilen önemli yapıtları arasında, Silahlar ve Kahraman, Kandida, Hiç Belli Olmaz, Caesar’la Kleopatra; İnsan, Üstün İnsan ve Bir Kadın Yarattım sayılabilir. Shaw’un, daha sonra özgün adıyla da Türkçe’ye çevrilen Bir Kadın Yarattım adlı komedisi 1938′de sinemaya uyarlandı ve Shaw bu filmle senaryo dalında Oscar kazandı. Oyun 1964′te My Fain Lady adıyla müzikal olarak yeniden filme çekildi. Ülkemizde de Benim Tatlı Meleğim adıyla gösterildi.
1. Dünya Savaşında savaş karşıtı görüşleri yüzünden eleştirilere hedef olan Shaw, bu dönemde İngiltere ile yandaşlarının da Almanlar kadar suçlu olduklarını, barış konusunda hızla çalışmalara başlamak gerektiğini savundu. Savaşın ardından daha iyi bir dünya kurabilmek için eski düşünce ve yöntemlerin değiştirilmesi gerektiği düşüncesi toplum içinde de ağırlık kazanmaya başladı. Böylece, Shaw’un insanları düşünmeye yönelten oyunları güncellik kazandı. Başyapıtlarından biri olan Jan Dark ilk kez 1924′te sahnelendi. Zamanın en iyi oyunu olarak kabul edilen bu yapıtta Shaw, kendine özgü anlatımıyla Jan Dark’ın kahramanca yaşamı ve ölümünü öyküleştirmiştir. Oyunun kazandığı başarı üzerine, 1925′te Nobel Edebiyat Ödülü Shaw’a verildi, ama o bu ödülü geri çevirdi.
George Bernard Shaw'un hayat hikâyesi, düşünce yapısı, karizması, yakıp yıkan aforizmaları beni her zaman etkilemiştir. Hani bazı insanlar vardır ya okula gitmenin gereksiz olduğuna inanan, bu adam da öyle işte. Yaşamı boyunca her fırsatta okul eğitiminin hayat okulunda alınacak eğitimden sıradan olduğunu savunmuştur Bernard Shaw. Aslına bakılırsa haklıdır da. Tabii ki okul yaşantısı boyunca alınacak olan pratik bilgiler son derece mühimdir, lâkin yaşamın kendisini bireye tecrübe ettirdiği anlar vardır ki hiçbir kalıplaşmış okul bilgisi bunu size veremez. Çevremize baktığımızda da bu böyledir. Çok uzaklarda aramaya gerek yok. Dünyada belli bir yere gelmiş, ölümlerinin ardından çok uzun yıllar geçmesine rağmen geride bıraktıkları sayesinde gelecekte de hatırlanma onuruna nail olmul kişilerin biyografisine üstünkörü bir bakış atmak yeterli olacaktır bunun için. Ne için yeterli olacaktır? Bu önemli şahısların büyük çoğunluğunun geldikleri noktaya okul eğitimi olmadan geldiklerine tanıklık etmeye elbette ki.
Bernard Shaw ciddi ve başarılı görünmenin anahtarı olarak hiç tebessüm etmemeyi ya da espri yapmamayı görenlerden değildir. Aksine kendisi ciddi görünümüne karşın son derece gülümser bir kişiliktir. Onun zekâsını var eden de zaten budur. Sözünü ettiğim ünlü düşünür 26 Temmuz 1856'da Dublin'de, evin üç çocuğunun en küçüğü olarak dünyaya gelir. Kendisinden büyük iki kız kardeşi vardır. Üç kardeş çocuk yıllarının büyük bölümünü anne ve babalarının şiddetli kavgalarına tanıklık ederek geçirirler. Bu durum en sonunda öyle bir noktaya gelir ki anneleri başka bir adamla birlikte Londra'ya gider.
Kendisinden büyük olan iki kız kardeşi anneleri ile birlikte giderken küçük Bernard babası ile kalmayı seçer. Babası tarafından okula gitmesi için zorlansa da gittiği hiçbir okulda tutunamaz. En nihayetinde de okulu bırakıp bir emlakçının yanında çalışmaya başlar. Tam da o noktada farkına varır iş hayatının kendisine göre olduğunun. 1876 yılına gelindiğinde ise kız kardeşlerinden biri hayatını kaybeder. Böylece Bernard Shaw Londra'ya annesinin yanına gitmek zorunda kalır. İngiltere'deyken ailesinin kendisine verdiği düşük haftalığı kütüphanelerde harcamaya karar verir. Anlaşılacağı üzere kendi eğitimini kendisi verir. Aynı zaman zarfında Vandeleur Lee takma adı altında müzik eleştirileri yapmaya başlar. Daha sonra bu yazılarını derleyerek Toyluk isimli kitabını tamamlar. Ancak aksilikler peşini bırakmaz ve kitabı yayınlatamaz.
1884 yılına gelindiğinde Bernard Shaw sosyal ve siyasal görüşünü de Fabian Derneği'ne girerek belli eder. Bu derneğin üyeleri sosyalizmi savundukları gibi Marksist devrimi olduğu gibi reddediyorlardı. Toplumun bir günde değiştirilemeyeceğini, işçilerin başlarındakileri devirseler bile toplumun bunu idrak etmesinin zaman alacağını belirtiyorlardı. Bu yüzden tek ihtiyaçları olan şey zamanın kendisiydi.
1891 yılında İbsen'ciliğin Özü adlı eserini piyasaya sürdü. Aynı yıl Dul Erkeklerin Evleri adlı tiyatro oyununu tamamladı. 1924 yılında ise kendisine açık bir şekilde sosyalizmi anlatması için mektup yollayan bir kadın için Akıllı Kadının Kapitalizm ve Sosyalizm Rehberi isimli eserini yayınladı. Bu eserin hazırlanması 3 sene sürdü. Yani 1924 yılında almış olduğu mektup kendisini o kadına borçlu hissettirmiş olacak ki 3 yılın sonunda 1927'de bu eseri tamamladı ve özellikle İngiltere'de büyük beğeni topladı. Öyle ki birçokları tarafından İncil'den sonraki en önemli eser olarak nitelendirildi.
Bu eseri kaleme aldığı yıllarda kendisini onore edecek büyük ödüller peş peşe gelmeye başlamıştı. 1925 senesinde Nobel Edebiyat Ödülü'nü kucakladıktan sonra 1938'de sinemaya uyarlanan eseri Pygmalion ile de Oscar'a uzanarak bu bakımdan ilk ve tek oldu.
Tüm bunların dışında George Bernard Shaw benim ve birçoklarının gönlünde olağanüstü aforizmaları ve hazırcevaplığı ile taht kurmuştur. Bunu belirtip de örnek vermemek olmaz tabii. Mesela kendisi büyük bir savaş karşıtıydı. Bunu da "Kahramanca can vermek, yeteneksiz kişilerin ünlü olabildikleri tek yoldur" diyerek özetliyordu. Yine Winston Churchill ile aralarının limoni olduğu bilinir herkes tarafından. Rivayet odur ki bir oyununun galası için Churchill'e gönderdiği davetiyeye "Davetiye iki kişiliktir. Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz, tabii varsa" diye eklemekten geri kalmamıştır. Gerçi sonra cevabını yine bir mektupla almıştır: "Galaya değil ama ikinci oyuna gelebilirim, tabii sahnelenirse".
George Bernard Shaw 1 Kasım 1950 tarihinde hayata gözlerini yumar. Geride ise birçok değerli eser ve gülücükler saçan bir zekâ bıraktı.

george bernard shaw 2

Sözleri
  • Her parasız kadın, koca peşinde koşan bir maceraperesttir.
  • Yalancının cezası kimsenin kendisine inanmayışı değil, asıl kendisinin kimseye inanmayışıdır.
  • İnsanın kendini berbat hissetmesi, mutlu olup olmadığına önem verecek kadar boş zamanı olmasından ileri gelir.
  • Benim en iyi dostum terzimdir. Çünkü ne zaman beni görse,derhal o andaki ölçülerimi alır. Oysa büyün öteki tanıdıklarım, benim hala eskisi gibi olduğumu düşünürler.
  • Bir erkek ve ya kadının ne şekilde yetiştiğini bir kavgadaki hareketlerinden anlayabilirsiniz.
  • Hareket halindeki cehaletten daha korkunç bir şey yoktur.
  • İstediğinizi elde edemezseniz, elde ettiğinizi istemek zorunda kalırsınız.
  • Sağduyulu kişi, kendini dünyaya uydurur; sağduyusuz kişi, dünyayı kendine uydurmaya çalışır. Tüm ilerlemeler o nedenle sağduyusuz kişilere dayanır.
  • Sözünüz senediniz kadar sağlam olamaz; çünkü,belleğiniz hiçbir zaman onurunuz kadar güvenilir olamaz…
  • Yaşlanmadan akıllanmayı çok isterdim…
  • Neden zevk alındığını anlamaya çalışmak,zevki kaçırır.
  • Dertli olmanın sırrı, dertli olup olmadığımızı düşünecek kadarboş vakte sahip olmamızdır.
  • Kızın iyi bir evlilik yaparsa,bir oğul kazanırsın,yoksa kızını kaybedersin.
  • Bir insanın zekası, bilgisine göre değil, bilgi edinme kabiliyetine göre ölçülür.
  • Akıllı adam, aklını kullanır. Daha akıllı adam, başkalarının aklını da kullanır.
  • Mutluluk istemiyorum artık, yaşamak mutluluktan da asildir.
  • İnsan hayatında iki feci olay vardır: Biri insanın çok istediği şeyi elde edememesi,diğeri de etmesidir.
  • Yemek aşkından daha derin bir aşk yoktur.
  • TECRÜBELERİMİZLE BİLİYORUZ Kİ KİMSE TECRÜBELERDEN DERS ALMIYOR.
  • Sonsuza dek yaşamaya çalışmayın: Başarılı olmazsınız.
  • Hayat kendini bulmakla alakalı değildir. Hayat kendini yaratmakla ilgilidir.
  • Yaşam tüm insanları eşit tutar, ölüm seçkin olanı ortaya çıkarır.
  • İnsanlar başlarına gelenler için hep içinde bulundukları durumu suçlarlar. Ben durumlara inanmam. Bu dünyada başarılı olan insanlar istedikleri durumları arayan ve bulamadıkları zaman onları yaratanlardır.
  • Başarısızlık, başarının anahtarıdır.
  • Yapan yapar, yapamayan eleştirmen olur.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
2 Kasım 2011       Mesaj #3
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
George Bernard Shaw (d. 26 Temmuz 1856, Dublin, İrlanda - 2 Kasım 1950, Hertfordshire, İngiltere), İrlandalı yazar. Oyun yazarı olarak ünlenen yazar, altmıştan fazla oyuna imza atmıştır. Hem 1925'te Nobel Edebiyat Ödülü'nü hem de 1938'de Pygmalion için Oscar'ı alarak, bu iki ödülü de alabilen ilk ve tek insan olmuştur. Sosyalizm ve kadın haklarının koyu bir savunucusu olmuştur. Shaw, vejeteryan olmasının yanında ayrıca içki ve sigaradan da hayatı boyunca kaçınmıştır. Ayrıca resmi eğitime de karşı çıkmıştır. Shaw, 94 yaşında geldiği 1950'de, ağaç budarken merdivenden düştükten sonra oluşan yaralarının iyileşmemesi sonucunda olaydan birkaç gün sonra ölmüştür.

Eleştirileri

Shaw; müzik, sanat ve tiyatro eleştirmeni olarak "Corno di Bassetto" mahlasıyla Wolverhampton Star 'da, GBS mahlasıyla Dramatic Review (1885-1886), Our Corner (1885-1886) ve The Pall Mall Gazette 'te (1885-1888) yazmıştır. 1895'ten 1898'e kadar, Shaw, Frank Harris’ Saturday Review 'da tiyatro eleştirmenliği yapmıştır. Eleştirmen olarak aldığı maaş, kendi kendine geçinebilmesini sağlamıştır. Shaw'un erken gazeteciliği; kitap, sanat ve müzik kritikleriyle geçti. Müzik eleştirilerinden çoğu, tartışmalı Alman besteci Richard Wagner'i över nitelikteydi. Ayrıca, Saturday Review için yaptığı tiyatro eleştirmenliğinde de Norveçli tiyatrocu Henrik Ibsen'i övmüştür.

Romanları

1879'la 1883 arasında yazdığı beş başarısız romanı da daha sonradan basılmıştır. Bu kitaplar;
  • Cashel Byron's Profession (Cashel Byron'un Sanatı) , (1886)
  • An Unsocial Socialist (Asosyal Bir Sosyalist) , (1887)
  • Love Among the Artists (Aşkın Ortasındaki Ressamlar), (1914)
  • The Irrational Knot, Being the Second Novel of his Nonage (Akıldışı Düğüm, Reşit Olmayanın İkinci Romanı), (1905)
  • Immaturity (Tecrübesizlik), (1931)
Oyunları

Shaw, 1885'te, William Archer'la birlikte ilk oyunu olan Widower's Houses üzerinde çalışmaya başladı. Archer, Shaw'un bir oyun yazamayacağına karar verdiği için (Archer, bu fikrinden daha sonra da vazgeçmemiştir), proje rafa kaldırıldı. Yıllar sonra, Shaw, 1892'de oyunu Archer'sız bitirdi. Gecekondu mahallesi sahiplerini sert bir şekilde eleştiren oyun, ilk defa 9 Aralık 1892'de London Royalty Theatre'da sahnelendi. Shaw daha sonra bu oyuna en kötü eserlerinden biri olduğunu söylese de oyun izleyici buldu.

Shaw'un oyun yazarlığından elde ettiği ilk elle tutulur ticari başarısı Richard Mansfield'in The Devil's Disciple (Şeytan'ın Müridi) (1897) yapımından geldi. Shaw, hayatı boyunca, çoğu uzun olan 63 oyun yazdı. Oyunları, genellikle Londra'dan önce Amerika ve Almanya'da başarı elde etti. Çoğu oyunların Londra yapımları seneler boyunca ertelenmiş olsa da Mrs. Warren's Profession (Bayan Warran'in Mesleği) (1893), Arms and the Man (Silahlar ve Adamlar) (1894), Candida (1894) ve You Never Can Tell (Hiç Söyleyemiyorsun) (1895) gibi oyunları günümüzde hala Londra'da izlenilebilir.

Shaw'un mizah anlayışı - Oscar Wilde'ı dışarda tutarsak - zamanı için eşsizdi ve yazar genellikle komedileriyle hatırlanmaktadır. Ancak espri kabiliyeti yazarın İngiliz tiyatrosunda yaptığı yenilikleri gölgelemelidir: Victoria Dönemi'nde sahne, boş ve duygusal bir eğlencenin sergileneceği bir yerdi. Shaw, sahneyi; ahlaki, politik ve ekonomik konuların tartışılacağı bir yer haline getirdi ve böylece modern gerçekçi tiyatronun öncülerinden olan Henrick Ibsen'e de borcunu ödemiş oldu.
Shaw'un popülerliği arttıkça oyunları laf kalabalıklarıyla dolmaya başladı. Ancak bu oyunlarının başarısından bir şey götürmedi. Bu dönemdeki bazı oyun örnekleri şunlardır: Caesar and Cleopatra (1898), Man and Superman (1903), Major Barbara (1905) ve The Doctor's Dilemma (1906).

1904'ten 1907'ye kadar, oyunlarından birkaçı Harley Granville-Barker ve J.E. Vedrenne müdürlüğündeki Court Theatre'da sahneye konmuştur. Orada sahneye konan ilk oyunu, John Bull's Other Island (1904), bugün çok ünlü olmasa da King Edward VII'ın bir gösteri sırasında sandalyesini kıracak kadar güldüğünden, zamanında, Londra'da oldukça ses getirmiştir.

1910'lara gelene kadar, Shaw kendini yeterince tanıtabilmiş bir oyun yazarı haline geldi. Fanny's First Play (1911) ve My Fair Lady'ye (1956) kaynaklık edecek olan Pygmalion (1912), Londra seyircisinin önünde uzun seneler oynamıştır. (Oscar Straus'un Arms and the Man (1894) uyarlaması olan The Chocolate Soldier çok popüler olmasına rağmen, Shaw müzikalden nefet etmiştir ve hayatı boyunca da eserlerinin müzikalleştirilmesine izin vermemiştir. Buna Franz Lehar'ın Pygmalion uyarlaması da dahildir. My Fair Lady de ancak Shaw'un ölümünden sonra gerçekleştirilebilmiştir.)

Birinci Dünya Savaşı'yla birlikte, Shaw'un düşünceleri değişmeye başladı. Shaw, savaşa tamamiyle karşıydı ve bu hem halk tarafından hem de çevresi tarafından hoş karşılanmadı. Savaş sonrasında yayınlanan ilk uzun oyunu Heartbreak House'tu (1919). Yeni bir Shaw ortaya çıkıyordu: zeka aynıydı, ancak onun insanlığa inancı görülebilir ölçüde azalmıştı. Shaw daha önce sosyalizme doğru demokratik bir hareketi desteklemişti, ancak savaştan sonra güçlü ama zararsız adamlar tarafından yönetilen hükümette daha çok umut buldu. Bu, bazen, onu Stalin, Hitler ve Mussolini gibi totaliter önderlerin kusurlarını göremez hale getiriyordu.

1921 tarihinde, Shaw, Back to Methuselah'ı (Methuselah'ın Ardı) tamamladı. Devasa, beş oyundan oluşan bu eser, Cennetin Bahçelerinden binlerce yıl geleceğe kadar olan bir zamanı kapsamaktadır. Shaw, bu eseri bir başyapıt olarak değerlendirse de birçok eleştirmen onun gibi düşünmüyordu. Bir sonraki oyunu olan Saint Joan (1923) ise genellikle onun en iyi oyunlarından biri olarak kabul edilir. Shaw, Jeanne d'Arc hakkında bir şeyler yazmayı uzun süre düşünmüştür ve bir azize ilan edilmesi Shaw'u harekete geçrimiştir. Oyun, Shaw'a uluslararası anlamda bir başarı kazanmıştır. Çoğu kişi, Nobel Edebiyat Ödülü'nü sırf bu oyunu yüzünden aldığını düşünmektedir. Shaw, ömrünün sonuna kadar oyunlar yazmaya devam etti, ancak çok azı eski eserleriyle kıyaslanılabilir derecedeydi.

"The Apple Cart" (1929) herhalde daha sonraki döneminin en ünlü eseridir. Daha sonra yazdığı, "Too True to Be Good" (1931), "On the Rocks" (1933), "The Millionairess" (1935) ve Geneva (1938) gibi oyunlar, düşüşü için verilen örnekler arasındadır. Shaw'un son bitmiş oyunu, doksan yaşlarında yazdığı "Buoyant Billions"tı (1946–1948). Shaw'un oyunları, genellikle uzun önsözlerle başlar. Bunlar genellikle, oyundan çok oyunda işaret edilen konular hakkında olur. Genellikle, bu önsözler, oyunun kendisinden daha uzun olurlar. Mesela, Penguin Books tarafından basılan tek perdelik oyun, "The Shewing-up of Blanco Posnet"nin (1909) 29 sayfalık oyun kısmından önce 67 sayfalık bir önsöz vardır.

Kaynak: ansiklopedika.org/George_Bernard_Shaw
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
🌘 🚀
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
10 Ekim 2012       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Bernard Shaw (1856 Dublin-1950 Ayot Saint Lawrence)
MsXLabs.Org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi



İrlandalı yazar. Yapıtlarını İngilizce yazdı. Babası küçük bir memur, annesi aşırı derecede müziğe meraklı bir ev kadınıydı. Shaw, başarılı bir öğrenci olamadı ama iyi bir müzik kültürü aldı. 15 yaşında, doğduğu kentte çalışıp hayatını kazanmaya başladı. Daha sonra Londra'ya gitti. Burada önceleri sıkıntılı bir yaşam sürdü. Bu arada roman yazdı ve Marx'ın "Das Kapital" (Sermaye) adlı yapıtını okudu ve İngiliz İşçi Partisi'nin çekirdeğini oluşturacak olan Fabian Society'ye girdi (1884). 25 yıl boyunca bu kuruluşun üyesi olarak siyasî eylemlerde bulundu. Dergi ve gazetelerde önce sanat ve edebiyat eleştirileri, daha sonra da tiyatro yapıtları yazmaya başladı. 1892'de "Widower's Houses" (Dul Erkeklerin Evleri), 1894'te "Arms and the Man" (Kahraman ve Asker) adlı oyunlarıyla dünya çapında ilgi çekti. 1898'de artık ünlü bir yazardı ve aynı yıl Charlotte Payne-Townshend ile evlendi. Bu tarihten sonra siyasî çalışmalarını yavaşlattı ve edebiyatla daha çok uğraşmaya başladı. "Caesar and Cleopatra" (Sezar ve Kleopatra, 1901), "Androcles ant the Lion" (Androkles ve Aslan, 1912), "Pyglamion" (Bir Kadın Yarattım, 1912), "The Heartbreak House" (Kırgınlar Evi, 1919), "Saint Joan" (Aziz Joan, 1923) gibi oyunlarını bu dönemde yazdı. 1925'te Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı.

1932-1933 yıllarında bir dünya gezisi yaptı. II. Dünya Savaşı yazar için her anlamda üzücü bir dönem oldu. Eşini ve dostlarını yitirdi. Bir düşme sonucu oyluk kemiği kırıldı ve iyileşemeyerek öldü. Ölümünden sonra, Shaw ile Miss Patrick Campbell arasında kırk yıl süren yazışmalar "Dear Liar" (Sevgili Yalancı, 1957) adıyla tiyatroya uygulandı. Shaw, tiyatroda bile bir düşünce ve eylem adamı olarak kaldı. Oyunlarının hemen hepsi bir teze dayanır. Çoğunun başında uzun önsözler bulunur. Yazar, bunlarda, o oyunu niçin yazdığını anlatır. Sahne onun için bir kürsüdür. Shaw bu kürsüden güldürü yoluyla saldırır. Toplumsal tutuculuktaki ikiyüzlülükler onda acı bir gülümseme yaratır. Oyunlarının çoğu, yazıldığı çağın olaylarına ve düşüncelerine yakından bağlıdır. Shaw, güçlü bir mizaha, özlü diyaloglar kurma sanatına, bir olayı ustalıkla işleme yeteneğine sahip olan bir yazardı. Oyunlarının metninde, geniş sahne tanımlamalarına, başlıca kişilerin portrelerine, dekorların ayrıntılı açıklamalarına yer verdi. Yapıtlarıyla, hem roman hem tiyatro sayılabilecek yeni bir edebiyat türü yaratmıştır.

Oyunları dışındaki önemli yapıtları arasında;
"An İntelligent Woman's Guide to Socialism and Capitalism" (Genç Bir Kadına Sosyalizm ve Kapitalizm Üzerine Öğütler, 1928) adlı toplumsal içerikli yapıtını da saymak gerekir.
Son düzenleyen Safi; 18 Aralık 2015 00:24
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

16 Aralık 2009 / ThinkerBeLL Bilim ww
16 Ekim 2009 / ThinkerBeLL Siyaset ww
19 Ekim 2015 / _KleopatrA_ Felsefe ww
8 Haziran 2015 / Safi Dünyadan
16 Ağustos 2015 / _AERYU_ Taslak Konular