Arama

Türkmenistan Tarihi

Güncelleme: 25 Aralık 2011 Gösterim: 16.727 Cevap: 4
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
5 Ekim 2006       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Türkmenler, altıncı yüzyıldan itibaren Göktürklerin idaresinde toplanan Türk kabilelerinden bir kısmı gibi kendi aralarında birlik kurarak Tula-Selenga ırmakları bölgesinde Dokuz-Oğuz kağanlığını meydana getirdiler. Göktürk kağanlığının; Kutluğ tarafından 682'de ikinci defa kurulmasından sonra Göktürkler hakimiyetlerini kabul etmeyen Türkmenler üzerine yürüdüler. Tula Irmağı kıyısında yapılan savaşta Türkmenler yenildiler. Fakat, Göktürklerin hakimiyetini kabul etmediler.

Sponsorlu Bağlantılar
İlteriş Kağan, Türkmenler üzerine birçok sefer daha düzenledi ve Baz Kağanı öldürdü. Türkmenlerin merkezi Ötüken ve çevresini ele geçirdi. Bu yenilgi karşısında İlteriş Kağan'ın hakimiyetini kabul etmek mecburiyetinde kalan Türkmenler, Göktürklerin Kırgız Seferine katıldılar. Daha sonra Göktürklere isyan eden Türkmenler birçok savaşta mağlup olunca Çin taraflarına göç ettiler.

Bir müddet sonra yurtlarına döndüler. Uygurlara yardım ederek Göktürklerin yıkılmasını sağladılar. Türkmenler, Uygur Devletinin dayandığı başlıca boylardan biri oldu. Fakat zaman zaman Uygurlara karşı da isyan etmekten geri durmadılar. Uygurların yıkılmasından sonra batıya göç ederek Sir Derya (Seyhun) kıyılarına ve onun kuzeyindeki bozkırlara yerleştiler.

Türkmenler onuncu asırdan itibaren göçebe hayatı yanında yerleşik bir hayat sürmeye de başladılar. Bu asrın başlarında Oğuzlar, Maveraünnehr çevresine yerleşip Yabgu denilen hükümdarların idare ettiği bir devlet kurdular. Türkmenlerin bu sırada başşehirleri Sir Derya kıyısındaki Yeni Kent idi. Yabgu Devleti zamanında Türkmenler Üçok ve Bozok diye ikiye ayrıldılar.

Onuncu asrın sonlarında İslam dinini kabul ederek iyice güçlenen Türkmenler, komşuları Peçenekler ve Hazarlarla savaşarak onları yendiler. İslam dinini kabul eden ve Selçuklu hakimiyetine giren Türkmenler, Oğuz Yabgu Devleti hükümdarının kendilerine kötülük yapacağından çekinerek, İslam diyarı olan Horasan'a göç ettiler.

Maveraünnehr'de kalan diğer Türkmen boyları da Kıpçakların hücum ve baskıları neticesinde dağıldılar ve Türkmen Devleti yıkılmış oldu. Yerlerinde kalan Oğuzlar ise Karacuk Dağları bölgesinde, Mankışlak'ta ve Sir Derya Nehri kıyılarında yerleştiler. Daha sonra Karahıtayların ve Karlukların baskısı neticesinde Selçuklulara tabi oldular.

Türkmenlerin birçoğu Selçuklular devrinde yerleşik hayata geçtiler. On birinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren akın akın İran, Irak, Anadolu ve Suriye'ye doğru yayıldılar. Gittikleri yerlerde doğruluğun, adaletin, ilmin ve medeniyetin müdafiliğini yaptılar. İnsanlara hizmet etmek, ilmin ve medeniyetin yayılmasını sağlamak için pek çok cami, medrese, kervansaray, hamam ve köprüler yaptırdılar.

Mankışlak ve Sir Derya Nehri kıyılarında kalan Türkmenler o havalinin askeri istila yolları üzerinde olmamasından, on yedinci asrın ortalarına kadar daha rahat ve müstakil bir hayat yaşadılar. Fakat 1639 ve 1700 yıllarında, bilhassa Kazaklara indirdikleri darbeyle Orta Asya'nın Rus istilasına açılmasına sebep olan Moğol asıllı Kalmukların hücumlarına uğradılar.

Mankışlak bölgesinde yaşayan o devir Türkmen boylarının en büyüğü ve kuvvetlisi olan Teke Türkmenleri Kopet Dağı bölgesine çekildiler. Orada diğer Türkmen boylarıyla birleşerek kuvvetlendiler. Bu Türkmen boyları Türkmen-Özbek işbirliğinin ayakta tuttuğu Hive Hanlığına vergiyle bağlandılar. İran'da hakimiyeti eline geçiren Afşar Türkmen beylerinden Nadir Şahın Orta Asya hanlıklarını işgal ettiği devrelerde de onun hakimiyetini kabul ettiler.

Nadir Şahtan sonra bir müddet İran ve Hive Hanlığının baskı ve hücumlarına maruz kalan Türkmenler, 1835'ten itibaren Merv bölgesine doğru yayılmaya başladılar. Daha sonra İran ve Hive Hanlıkları tekrar Türkmenlere saldırılara başladılar. Türkmenler 1855'te Hive ordusunu ağır bir mağlubiyete uğratarak, Hive Hanlığı saldırılarından kurtuldular. Ancak, Türkmenistan üzerinde hak iddia eden İran saldırıları onları zor durumda bıraktı.

Barış isteyen Türkmenler karşısında, savaşı kazanacağından emin olan Hasan Mirzan, 30.000 kişilik ordu 33 top ile Türkmen topraklarında ilerlemeye başladı. Bu sırada Türkmenlerin başında bulunan Hurşid Han, diğer Türkmen boylarından yardım istedi ve zaman kazanmak için Karakum Çölüne çekildi. Kuvvetlerini bir araya toplayıp, ikmal yollarını kesen Hurşid Han, İran ordusunu büyük bir mağlubiyete uğrattı. Böylece Türkmenler tam manasıyla istiklallerini kazandılar. Halkının refahı için çalışan Hurşid Han, kurduğu barajlar ve açtırdığı kanallarla Türkmen topraklarını münbit bir hale getirdi.

Ağır mağlubiyetin ardından bir müddet Türkmen topraklarına saldırmayan İran, daha sonraki saldırılarda da başarı elde edemedi. Rusların Orta Asya'ya doğru istilalarını hızlandırdıkları devirde, İranlıların yaptıkları hücumlar Türkmenlere oldukça büyük zarar verdi.

Türkmenlerle Ruslar arasındaki ilk münasebet on dokuzuncu asrın ilk yarısında, Rusların İranlılara karşı kazandıkları başarılar sonunda Hazar Denizindeki Aşura'da bir üs kurmalarından sonra (1846) başlamıştır. Ruslar 1859'da Hazar'ın doğu sahillerinde bir kale kurduktan sonra, Türkmenlere karşı askeri seferler düzenleyerek, pek çok Türkmen yerleşme merkezini tahrip ettiler.

Osmanlı-Rus (1877/1878) savaşı üzerine Türkmenler üzerine gönderilen Rus birlikleri Kafkasya'ya çekildi. Osmanlı ordusunun mağlubiyeti, Türkmenler üzerinde çok kötü tesir yaptı. Bazı devlet ileri gelenleri Ruslara teslim olmayı teklif ettiler. Yapılan toplantılar neticesinde Türkmen ileri gelenleri kanlarının son damlasına kadar Ruslarla savaşma kararı aldılar. Ruslar Türkmenistan'ı ele geçirmek için büyük harekat başlattılar. Birçok kaleyi ele geçiren Rus birlikleri Göktepe'de ağır bir mağlubiyete uğradılar. Göktepe'deki bu Türkmen başarısı Rusların o ana kadar Orta-Asya'daki yenilmezlik vasıflarını yıktı.

Ruslar, 1881'de Göztepe'yi ele geçirmek üzere takviye birlik alarak saldırdılar. Uzun süren savaşlar neticesinde Göktepe Rusların eline geçti. Rus kumandanı Skobelev, yayınladığı bir bildiriyle, Türkmenlerden Rus çarının hakimiyetini kabul etmelerini istemişse de bunun cevapsız kalması üzerine, harekata devam ederek Aşkabad'a kadar olan Türkmen topraklarını işgal etti. Ruslar, Aşkabad'dan sonraki ilerlemelerini İngilizlerin baskıları ile durdurdular.

Türkmenistan'daki Rus idaresi ve sömürüsü işgal ettikleri diğer Türk memleketlerinden farklı olmayıp, yalnız daha sıkı bir şekilde denetimleri altında tutmak olmuştur. Toprakların verimli kısımları Türkmenlerin ellerinden alındı. Yirminci asrın başlarında diğer Türk memleketlerinde olduğu gibi Türkmenistan'da da fikri ve siyasi bir uyanış başladı. 1916'da Rus yönetimine karşı başlayan ayaklanmaya Türkmenler etkili bir şekilde katıldılar.

1917 Rus Devrimini takip eden iç savaş neticesinde, savaşı kazanan bolşevikler, bütün Türk illerindeki kurtuluş hareketlerini önledikten sonra Türkmenistan'daki milli ayaklanmayı da bastırdılar. Aşkabad'ın temmuz 1919'da, Krosnovodsk'un da Şubat 1920'de düşmesinin ardından bölgede Bolşevikler yönetimi ele geçirdi.

1924'e kadar Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ismiyle anılan Türkistan, 1924'te yapılan idari değişiklikle Sovyetler Birliğini meydana getiren 15 Cumhuriyetten biri haline getirildi. Sovyetler Birliğinde başlayan reformlar, Türkmenistan'da da köklü değişikliklere sebep oldu. Ülke yeni bir siyasi ve ekonomik döneme girdi. Türkmenistan, 22 Ekim1991'de bağımsızlığını ilan etti. Aynı sene Bağımsız Devletler Topluluğuna katıldı.

*
Son düzenleyen kompetankedi; 17 Mart 2007 18:09
Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
30 Haziran 2008       Mesaj #2
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Yaka Türkmenleri (Türkmenistan)

Sponsorlu Bağlantılar
Büyük Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra Türkmenlerin bir kısmı Mangışlak, Maveraünnehir ve Horasan'da kalmışlardı. Bu bölgede diğer Türk boyları ile birlikte önce Moğol, sonra da Timurlular hâkimiyetinde varlıklarını sürdürmüşlerdir. 17. yüzyılın ikinci yarısından sonra Moğol asıllı Kalmukların saldırılarına maruz kalmışlardır. Fakat bulundukları bölgelerin istilâlara karşı daha korunaklı olması ve boylar hâlinde yaşamaları sebebiyle Türkmenler genelde müstakil bir hayat sürmüşlerdi. Kopet Dağı çevresinde Yamud, İmralı gibi Türkmen boyları ile bir araya gelerek güçlendiler. 1835'den itibaren İran ve Hive Hanlığı baskısıyla Merv bölgesine doğru yayıldılar. Burada 1855'te Hive Hanlığı, 1860'ta da İranlıların saldırılarını savuşturarak istiklâllerini korudular. Bu dönemde başlarında Kuşid Han bulunuyordu . Türkistan'daki Rus ilerleyişi karşısında büyük direniş gösteren Türkmenler, 1879'da Göktepe'de Rusları ağır yenilgiye bir uğratmışlardır. Daha sonra aynı mevkide yapılan savaşlarda verilen kayıplar ve uğradıkları katliamlar sonucunda, Rus hâkimiyetini tanımak zorunda kalmışlardır(1884).

Çarlık döneminde Türkmenler, ağır baskılara maruz kalmışlardır. Bu baskılar Sovyetler döneminde de devam etmiştir. Bu dönemde Hazar kıyılarından Merv bölgesine kadar uzanan bölgelerde Türkmenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adıyla sözde bir devlet kurulmuştur. Bu devlet 1991 yılında bağımsızlığını ilân ederek Türkmenistan Cumhuriyeti adını almıştır.


pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
11 Aralık 2010       Mesaj #3
pesimist - avatarı
Ziyaretçi
Türkmen tarihi ve kültüründen bahsederken, öncelikle Türkmenlerin bügün üzerinde yaşadıkları Türkmenistan'ın tarihinden söz etmek iyi olacaktır. Çünkü Türkmen kültürünün derinliğinde kendilerinden önce bu topraklarda yaşamış milletlerin de izleri bulunmaktadır.

Türkmenistan'da ilk insan yerleşiminin M.Ö. 7000 ile 5000 yıllarında gerçekleştiği, Toğalaktepe, Çobantepe ve Göktepe bölgelerinde bulunan kalıntılardan anlaşılmaktadır.

M.Ö.8-6 yüzyıllarda Güneybatı Türkmenistan'da Hazar ve Dah kabileleri, Kuzeydoğu'da Massagitler, Amuderya'nın aşağı kısımlarında Harezmliler, Murgap vadisinde ise Parfiyalılar yaşamışlardır. Makedon İmparatoru bu topraklara gelerek, o günlerde hüküm sürmekte olan Ahemeniler devletini yıkıp, M.Ö. 330-329 yıllarında Batı Türkmenistan ve Parfiya bölgesini ele geçirir. Bu coğrafyada pek çok yeri işgal eden Büyük İskender, o günkü şartlar içinde Kuzey Türkmenistan ve Harezm bölgesini işgale teşebbüs etmez. Büyük İskender'in ölümünden sonra imparatorluğu dağılınca, Türkmenistan topraklarındaki hakimiyeti sona ermekle beraber İskender'in komutanlarından Selevk, bir süre daha Türkmenistan hakimiyetini sürdürür. Gerek İskender gerekse Selevk'in buralarda Makedon kültürünü yayma isteği yerli halk tarafında hoşnutsuzlukla karşılandığı için, M.Ö. 3. Yüzyılın ortalarında Makedon egemenliği sona erer ve M.Ö. 247 yılında Parfiya devleti ortaya çıkar. Parfiya'nın başkenti bugünkü Aşgabat'a 15 km. uzakta yer alan Bağır Köyü yakınlarındaki Nusay Kalesi'dir. Nusay Kalesi, 14 hektar üzerinde kurulu, 43 kulesi olan toprak bir kaledir. Restore edilmiş kalıntıları halen mevcuttur. Parfiyalılar Hazar'ın güneydoğusunu, Suriye ve Filistin'in de içinde olduğu toprakları işgal etmişlerdir.

Parfiyalılar, Türkmenistan'ın ipek yolu üzerinde yerleşik konumlarını değerlendirerek gelişmiş bir ekonomik ve ticarî hayata sahip olmuş, yerleşik şehirler kumuşlardır. Kral I. Mitrodat zamanında, "Drahma" adı verilen, gümüşten ilk Parfiya parası basılmıştır. Eski Nusay Kalesi'nde bulunan fildişi boynuz biçimli bardaklar, Parfiya sanatçılarının yaptıkları ritonlar o dönemde büyük ilgi gördükleri gibi, motifleri ile günümüze kadar taşınmışlardır. Parfiya döneminde ciddî biçimde gelişen tarımcılık çerçevesinde buğday, arpa, mısır, pirinç, pamuk ve çeşitli meyveler yetiştirilmiştir. Parfiya devrinin önemli özelliklerinden birisi de, Arami yazısının kullanılmasıdır. 470 yıl yaşayan Parfiya devleti M.S. 224 yılında yıkılmıştır.


ESKİ HAREZM
Türkmenistan topraklarında gelişen kültürlerden bir diğeri ise, Harezm bölgesinde ortaya çıkmıştır. Harezm, Parfiya ile yaklaşık aynı zamanlara rastlamaktadır. Kuzey Türkmenistan'da yerleşen Eski Harezm; Kalalıgır, Küzeyligir, Toprakkale, Akçagelin, Şahsanem ve eski Vas gibi önemli ekonomik ve kültürel merkezlere sahip olmuştur.

Harezmler, Çermenyap ve Dovdan isimli gelişmiş su kanalları kurarak, tarımda ileri bir seviyeye ulaşmışlardır. Harezmliler de Parfiyalılar gibi kendi paralarını basıp, "Ganlı" adı verilen kendi yazılarını kullanmışlardır.

Güney Türkmenistanda, üçüncü asırda Parfiya devletinin sona ermesi üzerine, bölgede uzun sürmeyen bir Sasani hakimiyeti başlar. Beşinci asrın ikinci yarısında da Türkmenistan, Eftalitlerin (şimdiki Türkmen boylarından biri olan abdallar) hakimiyetine geçer. Bu dönem aynı zamanda Türk halklarının Türkmenistan'da hakimiyetinin başladığı dönemdir. Nitekim altıncı yüzyıl Türkmenistan'da Türk Hakanlığı asrı olarak anılmaktadır.

TÜRKMENİSTAN'DA ARAP HAKİMİYETİ
Arapların Türkmenistan'a gelmesi yedinci yüzyıl ortalarına doğru olmuştur. Dönemin Merv (Marı), Abivert ve Nusay Hakimleri Araplara direnmeden İslamiyeti kabul etmişler. Arapların yönetiminde önceleri Müslüman olan halktan vergi alınmamış, ancak daha sonra bütün halktan vergi alınmaya başlanmıştır.

Dokuzuncu yüzyılda Türkmenistan'daki Arap hakimiyetinin dağıldığı ve bu hakimiyetin Tahiri ile Samanilere geçtiği görülmektedir. Onuncu yüzyılda ortaya çıkan Gazneliler, Samani hakimiyetine son vererek kendi dönemlerini başlatmışlardır.

PPuNisHeRR - avatarı
PPuNisHeRR
Ziyaretçi
30 Kasım 2011       Mesaj #4
PPuNisHeRR - avatarı
Ziyaretçi
Teşekkurler Hocam
CeLebRindaL - avatarı
CeLebRindaL
VIP why did you go why
25 Aralık 2011       Mesaj #5
CeLebRindaL - avatarı
VIP why did you go why
Bölge, 13. yy'da Cengiz Han tarafından işgal edildi. Daha sonraki yüzyıllarda İran hükümdarı, Hive hanları, Buhara emirleri ve Afgan beyleri arasında çekişmelere neden oldu.1868'de Ruslar, Hazar Denizi'nin doğu kıyısına çıktılar ve Kradsnovodsk limanını kurdular. 1881'de çıkan bir Türkmen ayaklanması bastırıldı ve bölge Türkmenistan'a katıldı. Ekim Devrimi'nden sonra Türkmenler, geçici bir hükümet oluşturdular, ama Kızılordu 1919'da Aşkabad'ı 1920'de de Krasnovodsk'u işgal etti; Sovyet rejimi ilan edildi ve Türkmenisan, Rusya Fedaratif Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde özerk bir Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti oldu. 1924'e kadar Transhazar bölgesi, Türkistan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti içinde yer alıyordu, Türkmenistan'ın günümüzdeki öbür bölgeleri de Buhara ve Harezm Sovyet halk cumhuriyetlerine bağlıydı. 27 Ekim 1924'te S.S.C.B'nin merkezi yürütme komitesi, Orta Asya topraklarının sınırlarını belirleme kararı aldı ve Türkmenistan, Buhara ve Harezm cumhuriyetlerinin toprakları Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan arasında paylaşıldı. Türkmenistan, eski Buhara ve Harezm cumhuriyetlerinin Türkmen bölgelerini içine aldı ve S.S.C.B'nin bir fedaral Sovyet sosyalist cumhuriyeti oldu. 1989'dan başlayarak S.S.C.B'nde gerçekleştirilen reformlar sonucunda S.S.C.B'ni oluşturan öbür cumhuriyetler gibi bağımsızlığın ilan edildiği ülkede, 27 Ekim 1990'da cumhurbaşkanlığına seçilen Saparmurad Niyazov 18 Mayıs 1992'de yeni anayasanın kabulünden sonra yapılan seçimde, yeniden cumhurbaşkanı seçildi.
O Kadar Kalabalik ki Yalnizligim..

Benzer Konular

24 Ağustos 2009 / The Unique Türk ve İslam Dünyası
25 Aralık 2011 / Edd-iTöR Türk ve İslam Dünyası
2 Temmuz 2008 / Edd-iTöR Türk ve İslam Dünyası
24 Mayıs 2008 / Gabriella Türk ve İslam Dünyası
15 Kasım 2012 / Hi-LaL Türk ve İslam Dünyası