KIBRIS BARIŞ HAREKATI
Kıbrıs’ta Geçici Türk Yönetiminin Kurulması:
1960 Anayasasının bazı hükümlerinin Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından iptal edilmesi ve Türk Kesimini dikkate almaması üzerine Türk Kesimi, yaptığı toplantıda kendi idarelerini kurmaya karar vermişlerdir.
Bu maksatla 28 Aralık 1967 tarihinde Ada’da “Geçici Türk Yönetimi” fiilen ilan edildi ve başkanlığına Doktor Fazıl Küçük, Başkan Yardımcılığına da Türkiye’de bulunan Rauf Denktaş getirildi . Bu Yönetim bağlı kalacağı 19 maddelik esasları da açıklamıştır.
Görüşmeler sonucu Enosis emellerinden vazgeçemeyen Rumların uzlaşmaz tutumu nedeniyle herhangi bir netice alınamamıştı. Bu devrede Makarios ile Yunan Cunta Yönetimi arasında görüş ayrılıkları çıkmaya başlamıştı.
Nihayetinde 15 Temmuz 1974 tarihinde darbe ile Makarios yönetimden uzaklaştırılınca Kıbrıs Türkleri, bir adım daha atarak “Geçici Türk Yönetimi” yerine 18 Temmuz 1974’te “Kıbrıs Türk Yönetimi” şeklini alacak yeni bir siyasi yapılanmaya gitti . Kıbrıs’ta kurulan bu yönetimler Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra kurulacak “Kıbrıs Türk Federe Devleti”nin temellerini oluşturuyordu.
Kıbrıs’ta Hükümet Darbesi:
Kıbrıs’ın Enosis hayalleri dahilinde Yunanistan’a ilhakı için yapılan saldırılar ve katliamlara karşı Türk Mukavemet teşkilatı ile Garantör devletlerden biri olan Türkiye’nin kararlı tutumu karşısında gerçekleşemedi. Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakının zorlaşmaya girmesiyle Atina’daki Cunta Yönetimi ile Kıbrıs Rum Lideri Makarios arsında görüş ayrılıkları başlamıştı.
Fikir ayrılığının asıl sebebi Yunan Cunta Yönetiminin Kıbrıs’ı, kısa sürede Yunanistan’a ilhak isteği karşısında Makarios’un uzun vadeli mücadele yolunu seçmesiydi. Böylece Makarios ile Yunan Cunta Hükümetinin arası açılmıştı.
15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanlı Subaylar, Makarios’a karşı bir darbe yaptılar . Darbeden hemen sonra Makarios’un öldürüldüğü ilan edilmişse de Makarios darbenin yapılacağını bildiğinden önlemini alıp İngilizlere sığınarak kaçmayı başarabilmiştir.
Bu darbe ile azılı bir EOKA’cı ve EOKA’ nın kurucularından olan ve “İnsan Kasabı” olarak ta bilinen Nikos Sampson, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturarak “KIBRIS ELEN CUMHURİYETİ”ni ilan etti. Birleşmiş Milletler ve çoğu dünya ülkeleri kurulan bu hükümete tepki göstererek tanımadıklarını ilan ettiler.
I. Barış Harekatı:
Yunan Subaylarının Kıbrıs’ta yaptığı darbe Türkiye’de büyük heyecan yarattı. Başbakan Bülent Ecevit, gezisini yarıda kesip Ankara’ya geri döndü ve ordu alarma geçirildi. Kıbrıs’taki Türklerin tehlikede olduğu açıktı.
Çünkü yönetimi Nikos Sampson ele geçirmişti. Bu tehlike Makarios’un BM’lere verdiği bilgi ile doğrulanıyordu.
Türkiye zaman geçirmeden, Ada’daki tehlikeyi ortadan kaldırmak, barışı sağlamak ve Anayasal düzeni sağlamak için garantör ülkelerinden İngiltere’ye müşterek müdahale etme teklifinde bulundu.
Ecevit ayrıntıları görüşmek için 17 Temmuz 1974’te İngiltere’ye gitti. Ancak İngiltere’nin müdahaleye kesin karşı bir tavır sergilemesi üzerine Ecevit 19 Temmuz 1974'te geri döndü. “20 Temmuz 1974 günü, Kıbrıs Türk Bârış Harekâtını başlattı.
20-22 Temmuz 1974 tarihleri arasında, Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs’ta küçük bir sahanın kontrolünü ele geçirmişlerdi. BM Güvenlik Konseyi’nin kararın uyarak, 22 Temmuz 1974 günü saat 17:00’de ateşkes olmuştu. Türk tarafı ateşkese riayet etmiş, fakat Rum-Yunan ikilisi, ağır silahlarla bir çok köyüne taarruz etmiş, köylerin bazılarını işgal ederek pek çok Türkü esir almışlardı. 20 Temmuz 1974 günü başlatılmış olan I.Kıbrıs Türk Barış Harekâtı’nın sonunda asgari tahribat ve zâyiatla kazanılmış olan bir zaferdir.
Kıbrıs Türk Barış Harekâtı iki önemli sonuç doğurdu:
- Bu harekat sonucunda Nikos Sampson’un yedi günlük saltanatı sona erdi yerine Glafkos Klerides geçti.
- İkinci sonuç, Temmuz 1974'te Yunan Cunta Hükümeti yerini Sivil Hükümet’e bıraktı. Sürgünde bulunan Konstantin Karamanlis Hükümeti kurmak için Yunanistan’a geri döndü.
I. Cenevre Konferansı:
Kıbrıs meselesinin çözümünü 15 Temmuz darbesinden sonra İngiltere tarafından istenmişti. Türkiye’nin yapmış olduğu Kıbrıs Türk Barış Harekatı’ndan sırasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 20 Temmuz’da aldığı kararla Garantör devletlerin derhal görüşmelere başlanmasını, bölgede barışın sağlanması ve Kıbrıs’ta Anayasanın yeniden tesisini öngörüyordu.
“Garantör devletlerin temsilcileri 25 Temmuz 1974’de başlayan görüşmelerde meselenin çözümü ile ilgili hususlarda taraflar arasında büyük görüş ayrılıkları bulunmasından dolayı, görüşmeler zaman zaman kesilme tehlikesi ile karşılaşmış olmasına rağmen, sürdürülmüş ve 30 Temmuz 1974 günü Türkiye’nin taleplerinin büyük bir kısmının taraflarca kabul edilmesi neticesinde bir Protokol imzalanmıştır. Varılan anlaşmaya göre:
Bir güvenlik bölgesi kurulacaktır,
Yunan ve Rum askerleri tarafından işgal edilmiş bulunan bütün Türk bölgeleri derhal boşaltılacaktır,
Gözaltına alınan asker ve sivil personel serbest bırakılacak,
Kıbrıs’ta barışın sağlanması ve anayasaya uygun hükümetin yeniden kurulması
için görüşmelere devam edilecektir.Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Rum Toplumu ve Kıbrıs Türk Toplumu olmak üzere iki Otonom idarenin varolduğu not etmişlerdir. Bu husus mühim bir gelişmedir.
Çünkü müteakip idari gelişmelerin kaynağını teşkil etmiştir.”
II. Cenevre Konferansı:
Birinci Cenevre Konferansında sorunun çözümü için görüşmelerin devam edilmesi karara bağlanmıştı. Bu Protokol çerçevesinde taraflar 8 Ağustos’ta Cenevre’de tekrar toplanmıştır.
Rum-Yunan ikilisi, Birinci Cenevre Konferansı neticesinde imzalanmış Protokolde öngörülen hususları reddeden bir tutum içine girmiş ve taahhütleri gereği yerine getirmeleri gereken işleri yapmamış ve bilhassa ateşkese uymamış olmaları sebebiyle, menfi bir atmosfer içinde başlayan Konferans, daha başlangıçta başarısızlığa mahkum görünmüştür .
Türkiye Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Konferansta özetle Kıbrıs’ın %38’ini kapsayacak federe bir Türk savundu. İngiltere ve Yunanistan Dışişleri Bakanları ise bunu kabule yanaşmayıp zaman kazanmak için çeşitli oyunlara başvurdular. Yunanistan Dışişleri Bakanı Mavros ile Rum Yönetimi Temsilcisi Klerides öneriyi hükümetleri ile temas edebileceklerini belirterek 32 saat süre istediler.
Yunan ve Rumların istediği bu sürenin askeri hazırlıklar için vakit kazanmayı öngördüğünü anlayan Turan Güneş’te 13 Ağustos akşamı Konferansı terk etti ve Ankara’ya “Ayşe’nin tatile çıkabileceğini” bildirdi.
II. Barış Harekatı:
Türk ve Yunan temsilcileri ile birlikte Kıbrıs Türk ve Rum temsilcilerinin de katıldığı Cenevre Görüşmeleri’nde herhangi bir netice alınamamıştı.
Çünkü; Rum tarafı 1. Cenevre Konferansı sonunda imzalanan Protokole uymadıkları gibi yeni katliamlara da girişmişlerdi. 2. Cenevre Konferansı başlarken Rum ve Yunan ikilisi uzlaşmaz bir tutum sergilemiş, çeşitli oyunlarla zaman kazanmak istiyorlardı. Bu durum karşısında Türkiye’nin müdahaleden başka bir seçeneği kalmamıştı.
14 Ağustos 1974 tarihinde geç saatlerde 2. Barış harekatını başlatmıştır.
Bir taraftan Magosa, diğer taraftan Lefke istikametinde ileri harekata başlamış bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri, 16 Ağustos’ta biten 3 günlük bir harekat neticesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin emniyetine ve ekonomik ihtiyaçlarına cevap verecek sahayı içine alan bugünkü hudutlarını çizmiştir .
Üç günlük harekat sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri önceden hazırlanan plan çerçevesinde Magosa-Lefkoşe-Omorfo hattını tutmayı başararak 1. Barış Harekatında ele geçirilen 130 km2lik alan 2. Barış Harekatıyla 4000 km2’yi buldu .
Yunanistan’ın acil toplanma çağrısı üzerine toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ateş-kes çağrısına taraflar 16 Ağustos saat 16:00’de uyarak harekatı durdurdular.
Kıbrıs Türk Barış Harekatının Sonuçları:
1) Ada’da Türk varlığı ve Türkiye’nin ulusal çıkarları korunmuştur.
2) Harekatla 1955-1974 yılları arasında Rum-Yunan ikilisinin baskı ve tehdidi altında yaşamakta olan Türk Halkı, kendine ait olan vatan topraklarına kavuşmuştur.
3) Yunanistan ve Rumların ENOSİS hayalleri, bu harekatla tarihe gömülmüştür.