Arama

Kıbrıs Barış Harekâtı

Güncelleme: 12 Ocak 2017 Gösterim: 108.048 Cevap: 4
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
8 Kasım 2006       Mesaj #1
buz perisi - avatarı
VIP Lethe

Kıbrıs Barış Harekatı

Ad:  Kıbrıs Barış Harekatı.jpg
Gösterim: 2562
Boyut:  48.4 KB

Türkiye'nin Kıbrıs'a yaptığı askerî müdahale (1974). Temmuz 1974'te, Yunanistan'daki cunta yönetiminin desteğiyle Kıbrıs'ta ENOSİS yanlısı EOKA-B adlı örgüt, bir darbeyle Makarios'u devirdi ve yerine örgütün önderlerinden Nikos Sampson cumhurbaşkanı oldu. Bu girişimi, adanın Yunanistan'a katılması (ENOSİS) yönünde bir hareket olarak gören Türkiye, Zürich ve Londra antlaşmalarından doğan hakkını kullanarak Kıbrıs'taki Türkleri korumak amacıyla müdahale istedi. Ancak üçüncü garantör devlet olan İngiltere buna karşı çıktı. Yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamayınca Türkiye, 20 Temmuz 1974'te adanın kuzeyine havadan asker indirdi. Girne yakınlarına çıkarma yaptı. ABD'nin araya girmesiyle 22 Temmuz'da ateşkes ilân edildi. Türkiye'nin müdahalesi sonucunda Sampson, görevi bırakmak zorunda kaldı; yerine Glafkos Klerides geçti. Kısa bir süre sonra da Makarios geri döndü. Cenevre'de Türkiye, Yunanistan ve İngiltere dışişleri bakanları arasında yapılan görüşmelerde Türk tarafının önerileri kabul edilmeyince ikinci harekâta girişildi (14 Ağustos). İlk harekâtta Girne ve çevresini denetim altına almış olan Türk birlikleri, Gazimağusa, Lefkoşa ve Lefke'nin güneyinden geçen hattın kuzeyinde kalan topraklara hâkim oldu. Bu müdahalenin ardından adanın kuzeyinde kalan topraklarda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu.
Sponsorlu Bağlantılar


Son düzenleyen Safi; 12 Ocak 2017 19:28
In science we trust.
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
9 Kasım 2006       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

Kıbrıs Barış Harekâtı

Ad:  Kıbrıs Barış Harekatı.jpg
Gösterim: 3056
Boyut:  45.5 KB

Kıbrıs Barış Harekâtı, 20 Temmuz 1974 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Garanti Anlaşması'nın III. maddesine istinaden gerçekleştirdiği askerî harekâtın adıdır.
Sponsorlu Bağlantılar

1571’de Osmanlı yönetimi Kıbrıs’ta yer aldı. Daha önce Ada’da VenediklilerOsmanlı yönetimi, Venedikliler’in elindeki mülkü Rum Ortodoks Kilisesi’ne aktardı. Kiliseye geniş yetkiler verdi. Böylece Rum Kilisesi’ne ve toplumuna güç geldi. Giderek bu güç Türkiye’den gelip yerleşen Türkler’e karşı kullanılacaktı. egemendiler.
1878’de Rusya karşısında zor durumda kalan Osmanlı, Kıbrıs’ın yönetimini geçici olarak İngiltere’ye verdi. Birinci Dünya Savaşı’nda da İngiltere, Kıbrıs’a el koydu. 1950’lerin sonlarında bağımsızlık hareketi başladı ve uluslararası anlaşmalara dayanan bir Türk-Rum Ortak Devleti kuruldu. Fakat Rumlar böyle bir Ortak Devlet’e razı olmadılar. Kıbrıs’ın tüm yönetimine kendileri el koyma yoluna gittiler; anlaşmaları, uluslararası anlaşmaları çiğneyerek ve Anayasayı çiğneyerek ve soykırımla Türkler’e saldırılarda bulunarak, Rumlar, 1963 yılında Ortak Devlet’i yıktılar.

Zürih Antlaşması (11 Şubat 1959)


Madde 3: Bu Antlaşma hükümlerinin herhangi birinin ihlali (çiğnenmesi) halinde Yunanistan, Türkiye ve İngiltere bu hükümlere saygıyı sağlamak için gerekli girişimlerin yapılması ve önlemlerin alınması maksadıyla aralarında danışmalarda bulunmayı üstlenirler. Üç garantör devletten biri, birlikte veya birbirlerine danışarak (işbirliği halinde) hareket etmek olanağı bulunmadığı taktirde, bu antlaşmanın oluşturduğu durumu (state of affairs) münhasıran yeniden oluşturmak gayesi ile hareket etmek hakkını korumaktadırlar.

Atina Yüksek Mahkemesi 21 Mart 1979 tarihinde aldığı kararla Türkiye'nin müdahalesinin, Garanti Anlaşması'nın IV. maddesine göre yasal olduğunu onaylamıştır. Avrupa Konseyi de 29 Temmuz 1974 tarihinde almış olduğu 873 sayılı karar ile Türk müdahalesinin yerinde olduğunu kabul etmiştir.

Harekat Kodu: Ayşe Tatile Çıksın


5 Temmuz 1974'te Türkiye, Yunanistan ve İngiltere dışişleri bakanları I. Cenevre Konferansı çalışmalarına başladı. 30 Temmuz'da sona eren konferansta Türk tarafının istekleri doğrultusunda: 'Ada'da bir güvenlik bölgesinin kurulması, Rum ve YunanTürk bölgelerin derhal boşaltılması, esir durumda olan asker ve sivillerin mübâdele edilmeleri veya serbest bırakılmaları, barışın sağlanması ile birlikte anayasaya uygun bir hükûmetin yeniden kurulmasının temini, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Kıbrıs Türk Toplumu ile Kıbrıs Rum Toplumu olmak üzere iki otonom işgalindeki idarenin mevcûdiyeti' kabul ve ilan edildi.

Başbakan Bülent Ecevit, adada gelişmelerin kötüye gitmesi sebebi ile diplomatik görüşmeler yapmak üzere Londra'ya gitti. Ancak Ecevit'e rağmen Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan, Genel Kurmay Başkanı'na Kıbrıs Barış Harekatını başlatma emrini verdi. Erbakan'ın planı, adanın tamamını ele geçirdikten sonra, masada toprakların bir kısmından Kıbrıs Türk Devleti'nin tanınması karşılığı verilmesiydi.

Günün erken saatlerinde, Türk Ordusunun Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Kıbrıs'a havadan indirdirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı.Acil olarak toplanan TBMM, Hükümete genel savaş açma yetkisi verdi. 14 ilde sıkıyönetim ilan edildi.

Bu karar, İngiltere ve Yunanistan Büyükelçilerine bildirildiği gibi Ankara'da bulunan ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Sisco'ya da iletildi.Pakistan, Afganistan ve İranTürkiye'ye yardım sözü verdi.Libya Devlet Başkanı Kaddafi ihtiyaç duyulan tüm askerî mühimmatların kullanılabileceğini bildirdi.

Türk kuvvetleri 22 Temmuz'da Girne'yi ele geçirdi. Türk paraşütçüleri Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa'nın Türk kesimine indi. Yunan birliklerinin Ada’da garantör olarak bulunan Türk birliğine saldırması ise, çarpışmaların Ada geneline yayılmasına neden oldu. 22 Temmuz akşamı Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes kararını kabul etti. Türk müdâhalesi sonucu Yunanistan'daki cunta idaresi ve Kıbrıs Nikos Sampson Hükûmeti de yıkılmıştır.

II. Barış Harekatı


Ancak 8 Ağustos'ta II. Cenevre Konferansı'nın yapılmakta olduğu zamanda Türklerin 'iyi niyet jesti' olarak Limasol ve Larnaka civarında bir miktar köyü boşaltmış olmalarına rağmen,Millî Muhâfız Alayı ve EOKA-B işgal ettikleri yerleri tahliye etmedikleri gibi ellerindeki esirleri de serbest bırakmamışlardır.

Türkiye, Rum-Yunan hükümetleriyle anlaşmanın mümkün olmadığı kararınr vararak 14 Ağustos'ta başlayıp 16 Ağustos'ta sona eren üç günlük II. Barış Harekatını gerçekleştirdi. Apar topar ülkeye dönem Başbakan Bülent Ecevit, Milli Selamet Partisi kanadına ateşkesi kabul etmemeleri halinde hükümetin bozulacağını ifade etti. Bu ateşkes ile Erbakan'ın planı hayata geçmemiş oldu. Harekât neticesinde bir taraftan Magosa'ya diğer taraftan Lefke'ye varılarak Türk tarafının sınırları çizildi.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 22 Kasım 2016 17:21
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
21 Mayıs 2008       Mesaj #3
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi

KIBRIS BARIŞ HAREKATI



Kıbrıs’ta Geçici Türk Yönetiminin Kurulması:


1960 Anayasasının bazı hükümlerinin Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından iptal edilmesi ve Türk Kesimini dikkate almaması üzerine Türk Kesimi, yaptığı toplantıda kendi idarelerini kurmaya karar vermişlerdir.
Bu maksatla 28 Aralık 1967 tarihinde Ada’da “Geçici Türk Yönetimi” fiilen ilan edildi ve başkanlığına Doktor Fazıl Küçük, Başkan Yardımcılığına da Türkiye’de bulunan Rauf Denktaş getirildi . Bu Yönetim bağlı kalacağı 19 maddelik esasları da açıklamıştır.
Görüşmeler sonucu Enosis emellerinden vazgeçemeyen Rumların uzlaşmaz tutumu nedeniyle herhangi bir netice alınamamıştı. Bu devrede Makarios ile Yunan Cunta Yönetimi arasında görüş ayrılıkları çıkmaya başlamıştı.
Nihayetinde 15 Temmuz 1974 tarihinde darbe ile Makarios yönetimden uzaklaştırılınca Kıbrıs Türkleri, bir adım daha atarak “Geçici Türk Yönetimi” yerine 18 Temmuz 1974’te “Kıbrıs Türk Yönetimi” şeklini alacak yeni bir siyasi yapılanmaya gitti . Kıbrıs’ta kurulan bu yönetimler Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra kurulacak “Kıbrıs Türk Federe Devleti”nin temellerini oluşturuyordu.

Kıbrıs’ta Hükümet Darbesi:
Kıbrıs’ın Enosis hayalleri dahilinde Yunanistan’a ilhakı için yapılan saldırılar ve katliamlara karşı Türk Mukavemet teşkilatı ile Garantör devletlerden biri olan Türkiye’nin kararlı tutumu karşısında gerçekleşemedi. Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakının zorlaşmaya girmesiyle Atina’daki Cunta Yönetimi ile Kıbrıs Rum Lideri Makarios arsında görüş ayrılıkları başlamıştı.
Fikir ayrılığının asıl sebebi Yunan Cunta Yönetiminin Kıbrıs’ı, kısa sürede Yunanistan’a ilhak isteği karşısında Makarios’un uzun vadeli mücadele yolunu seçmesiydi. Böylece Makarios ile Yunan Cunta Hükümetinin arası açılmıştı.
15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanlı Subaylar, Makarios’a karşı bir darbe yaptılar . Darbeden hemen sonra Makarios’un öldürüldüğü ilan edilmişse de Makarios darbenin yapılacağını bildiğinden önlemini alıp İngilizlere sığınarak kaçmayı başarabilmiştir.
Bu darbe ile azılı bir EOKA’cı ve EOKA’ nın kurucularından olan ve “İnsan Kasabı” olarak ta bilinen Nikos Sampson, Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturarak “KIBRIS ELEN CUMHURİYETİ”ni ilan etti. Birleşmiş Milletler ve çoğu dünya ülkeleri kurulan bu hükümete tepki göstererek tanımadıklarını ilan ettiler.

I. Barış Harekatı:


Yunan Subaylarının Kıbrıs’ta yaptığı darbe Türkiye’de büyük heyecan yarattı. Başbakan Bülent Ecevit, gezisini yarıda kesip Ankara’ya geri döndü ve ordu alarma geçirildi. Kıbrıs’taki Türklerin tehlikede olduğu açıktı.
Çünkü yönetimi Nikos Sampson ele geçirmişti. Bu tehlike Makarios’un BM’lere verdiği bilgi ile doğrulanıyordu.
Türkiye zaman geçirmeden, Ada’daki tehlikeyi ortadan kaldırmak, barışı sağlamak ve Anayasal düzeni sağlamak için garantör ülkelerinden İngiltere’ye müşterek müdahale etme teklifinde bulundu.
Ecevit ayrıntıları görüşmek için 17 Temmuz 1974’te İngiltere’ye gitti. Ancak İngiltere’nin müdahaleye kesin karşı bir tavır sergilemesi üzerine Ecevit 19 Temmuz 1974'te geri döndü. “20 Temmuz 1974 günü, Kıbrıs Türk Bârış Harekâtını başlattı.
20-22 Temmuz 1974 tarihleri arasında, Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs’ta küçük bir sahanın kontrolünü ele geçirmişlerdi. BM Güvenlik Konseyi’nin kararın uyarak, 22 Temmuz 1974 günü saat 17:00’de ateşkes olmuştu. Türk tarafı ateşkese riayet etmiş, fakat Rum-Yunan ikilisi, ağır silahlarla bir çok köyüne taarruz etmiş, köylerin bazılarını işgal ederek pek çok Türkü esir almışlardı. 20 Temmuz 1974 günü başlatılmış olan I.Kıbrıs Türk Barış Harekâtı’nın sonunda asgari tahribat ve zâyiatla kazanılmış olan bir zaferdir.
Kıbrıs Türk Barış Harekâtı iki önemli sonuç doğurdu:
  • Bu harekat sonucunda Nikos Sampson’un yedi günlük saltanatı sona erdi yerine Glafkos Klerides geçti.
  • İkinci sonuç, Temmuz 1974'te Yunan Cunta Hükümeti yerini Sivil Hükümet’e bıraktı. Sürgünde bulunan Konstantin Karamanlis Hükümeti kurmak için Yunanistan’a geri döndü.

I. Cenevre Konferansı:


Kıbrıs meselesinin çözümünü 15 Temmuz darbesinden sonra İngiltere tarafından istenmişti. Türkiye’nin yapmış olduğu Kıbrıs Türk Barış Harekatı’ndan sırasında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 20 Temmuz’da aldığı kararla Garantör devletlerin derhal görüşmelere başlanmasını, bölgede barışın sağlanması ve Kıbrıs’ta Anayasanın yeniden tesisini öngörüyordu.
“Garantör devletlerin temsilcileri 25 Temmuz 1974’de başlayan görüşmelerde meselenin çözümü ile ilgili hususlarda taraflar arasında büyük görüş ayrılıkları bulunmasından dolayı, görüşmeler zaman zaman kesilme tehlikesi ile karşılaşmış olmasına rağmen, sürdürülmüş ve 30 Temmuz 1974 günü Türkiye’nin taleplerinin büyük bir kısmının taraflarca kabul edilmesi neticesinde bir Protokol imzalanmıştır. Varılan anlaşmaya göre:
Bir güvenlik bölgesi kurulacaktır,
Yunan ve Rum askerleri tarafından işgal edilmiş bulunan bütün Türk bölgeleri derhal boşaltılacaktır,
Gözaltına alınan asker ve sivil personel serbest bırakılacak,
Kıbrıs’ta barışın sağlanması ve anayasaya uygun hükümetin yeniden kurulması
için görüşmelere devam edilecektir.Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Rum Toplumu ve Kıbrıs Türk Toplumu olmak üzere iki Otonom idarenin varolduğu not etmişlerdir. Bu husus mühim bir gelişmedir.
Çünkü müteakip idari gelişmelerin kaynağını teşkil etmiştir.”

II. Cenevre Konferansı:


Birinci Cenevre Konferansında sorunun çözümü için görüşmelerin devam edilmesi karara bağlanmıştı. Bu Protokol çerçevesinde taraflar 8 Ağustos’ta Cenevre’de tekrar toplanmıştır.
Rum-Yunan ikilisi, Birinci Cenevre Konferansı neticesinde imzalanmış Protokolde öngörülen hususları reddeden bir tutum içine girmiş ve taahhütleri gereği yerine getirmeleri gereken işleri yapmamış ve bilhassa ateşkese uymamış olmaları sebebiyle, menfi bir atmosfer içinde başlayan Konferans, daha başlangıçta başarısızlığa mahkum görünmüştür .
Türkiye Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Konferansta özetle Kıbrıs’ın %38’ini kapsayacak federe bir Türk savundu. İngiltere ve Yunanistan Dışişleri Bakanları ise bunu kabule yanaşmayıp zaman kazanmak için çeşitli oyunlara başvurdular. Yunanistan Dışişleri Bakanı Mavros ile Rum Yönetimi Temsilcisi Klerides öneriyi hükümetleri ile temas edebileceklerini belirterek 32 saat süre istediler.
Yunan ve Rumların istediği bu sürenin askeri hazırlıklar için vakit kazanmayı öngördüğünü anlayan Turan Güneş’te 13 Ağustos akşamı Konferansı terk etti ve Ankara’ya “Ayşe’nin tatile çıkabileceğini” bildirdi.

II. Barış Harekatı:


Türk ve Yunan temsilcileri ile birlikte Kıbrıs Türk ve Rum temsilcilerinin de katıldığı Cenevre Görüşmeleri’nde herhangi bir netice alınamamıştı.
Çünkü; Rum tarafı 1. Cenevre Konferansı sonunda imzalanan Protokole uymadıkları gibi yeni katliamlara da girişmişlerdi. 2. Cenevre Konferansı başlarken Rum ve Yunan ikilisi uzlaşmaz bir tutum sergilemiş, çeşitli oyunlarla zaman kazanmak istiyorlardı. Bu durum karşısında Türkiye’nin müdahaleden başka bir seçeneği kalmamıştı.
14 Ağustos 1974 tarihinde geç saatlerde 2. Barış harekatını başlatmıştır.
Bir taraftan Magosa, diğer taraftan Lefke istikametinde ileri harekata başlamış bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri, 16 Ağustos’ta biten 3 günlük bir harekat neticesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin emniyetine ve ekonomik ihtiyaçlarına cevap verecek sahayı içine alan bugünkü hudutlarını çizmiştir .
Üç günlük harekat sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri önceden hazırlanan plan çerçevesinde Magosa-Lefkoşe-Omorfo hattını tutmayı başararak 1. Barış Harekatında ele geçirilen 130 km2lik alan 2. Barış Harekatıyla 4000 km2’yi buldu .
Yunanistan’ın acil toplanma çağrısı üzerine toplanan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ateş-kes çağrısına taraflar 16 Ağustos saat 16:00’de uyarak harekatı durdurdular.

Kıbrıs Türk Barış Harekatının Sonuçları:


1) Ada’da Türk varlığı ve Türkiye’nin ulusal çıkarları korunmuştur.
2) Harekatla 1955-1974 yılları arasında Rum-Yunan ikilisinin baskı ve tehdidi altında yaşamakta olan Türk Halkı, kendine ait olan vatan topraklarına kavuşmuştur.
3) Yunanistan ve Rumların ENOSİS hayalleri, bu harekatla tarihe gömülmüştür.
Son düzenleyen _Yağmur_; 22 Kasım 2016 17:23
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
22 Kasım 2016       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Kıbrıs Barış Harekâtı

Ad:  Kıbrıs Barış Harekatı.jpg
Gösterim: 1953
Boyut:  34.4 KB

Bülent Ecevit döneminde gerçekleştirilen askeri harekattır. Ayşe Tatili Çıksın kodlamasıyla başlamış ve askerlerimiz Kıbrıs'a barış için girmiş, Dış dünyada bile ilgi görmüştür. Garanti antlaşmasına istinaden kıbrısa girmiştir. Harekatın etkisi büyük oldu ve yankıları hala sürmektedir.

20 Temmuz 1974 sabahı başlayan Birinci Barış Harekâtı, Türk birliklerinin Lefkoşa-Hamitköy-Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine hava indirme, Yavuz plajına da çıkarma yapmasıyla başlamıştır. 21 Temmuzda Türk uçakları Rum mevzilerine karşı harekete geçmiş; 4’üncü Paraşüt Taburu ile birleşen Kıbrıs Türk Kuvvetleri, Lefkoşa Havalimanı ve Kaymaklı bölgesine taarruza başlamıştır.

Bu arada 2’nci ve 3’üncü Komando Taburları da Zeytinli istikametinde ilerlemişlerdir. 22 Temmuz günü 3’üncü Paraşüt Taburunun taarruzu sonucu, Deliktepe düşerken Türk birlikleri önce Girne’ye girmiş, daha sonra Lefkoşa’ya yönelmiştir. Böylece Girne-Lefkoşa hattı birleştirilmiştir.

Gerek Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin çağrısı gerek Kıbrıs'taki çıkarmanın askerî durumu nedeniyle; Türkiye, 22 Temmuz günü saat 17.00’den itibaren harekâta son vermiştir. Ancak bu ilk Barış Harekâtı, Kıbrıs Türk toplumunun güvenliğinin sağlanabilmesi için yeterli olmaktan uzaktır. Lefkoşa-Girne yolunun denetim altına alınmasıyla, Lefkoşa’nın Türk kesiminin denizle bağlantısı sağlanmıştır. Bunun dışında kalan yerleşim bölgelerinde ise, başta Magosa olmak üzere çok sayıda Türk güvenlikten yoksun kalmış; Rum ve Yunan kuvvetlerinin merhametine bırakılmıştır.

Kıbrıs’ta ateşkes sağlanması ile birlikte Yunan Hükûmeti istifa etmiş, Karamanlis Fransa’dan Atina’ya dönerek ulusal birlik hükûmeti kurmuş, Kıbrıs’ta ise Sampson iktidardan çekilerek yerine eski Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides geçmiştir.

Harekatın Başlaması


20 Temmuz 1974 günü Türk birlikleri harekete geçti. Beşparmak Dağları bölgesine paraşüt ve helikopterlerle 2.000 komando indirildi. Girne’nin 10 km batısına denizden çıkarma yapıldı. Boğaz – Gönyeli – Lefkoşa üçgenini tutmakla görevli komandolar 7.000 kişilik Rum ve Yunan birlikleriyle çatışmaya girdi. Beşparmak Dağları’nda mevzilenen Rum ve Yunan birliklerinin beklenenden daha kalabalık oluşu ve beklenmeyen direnişi, çıkarma yapan birliklerin hava indirme birlikleriyle birleşerek çıkarma hedeflerine ulaşmalarını geciktirdi. Adada görevli Yunan alayı da ikiye ayrılmıştı. Bir bölümü Türk alayını vurmak için harekete geçerken, bir bölümü de havadan indirilen komandolarla çatışmaya girdi. Adada bulunan 650 kişilik Türk alayı da ilerleyerek Yunan birliğinin yolunu kesti. 1000 Kıbrıslı mücahit de Türk birliklerine yardımcı oldu. ABD’nin aracılığıyla Bakanlar kurulu 22 Temmuz’da ateşkes uygulamasına karar verdi. Ateşkesin başlamasına kadar çıkarma yoğunlaştırılarak sürdürüldü. Girne ve çevresi tümüyle denetim altına alındı. Adaya tanklar ve destek birlikleri ulaştırıldı.

Harekatın Nedenleri


1974′te Yunanistan’daki cunta yönetiminin, Kıbrıs’ta enosis yanlısı EOKA-B örgütüyle düzenlediği bir darbeyle Cumhurbaşkanı Makarios devrilip, EOKA liderlerinden Nikos Sampson devlet başkanlığına getirildi. Türkiye bu darbeyi, adanın Yunanistan’a katılması için bir girişim olarak değerlendirdi. Zürich ve Londra anlaşmalarına göre adadaki Türkler’i korumak için müdahale hakkının doğduğunu, üçüncü garantör devlet durumunda olan İngiltere’ye bildirdi. Londra’da yapılan görüşmelerde İngiltere, Türkiye’nin müdahale hakknı kullanmasına karşı çıktı. ABD’nin gönderdiği arabulucu Joseph Sisco da oyalama siyasetine başvurunca Kıbrıs’taki Türk varlığını korumak için adaya asker çıkarılması zorunlu göründü.

Savaşın Sonuçları


Kıbrıs Barış Harekatı ile Kıbrıslı Türklerin can güvenlikleri sağlanmış, Rumların Enosis hayali Akdeniz'in karanlık sularına gömülmüştür. Bu savaşta; 498 Türk askeri, 70 Kıbrıslı Mücahit ve 270 Kıbrıs Türk'ü şehit olmuştur. Türkiye bu harekatı ile kendi güvenliğini ve Kıbrıslı Türklerin güvenliğini tehlikeye atacak girişimlere hiçbir zaman seyirci kalmayacağını dünyaya fiilen kanıtlamış oluyordu.

13 Şubat 1975 de Kıbrıs Türk Federe Devlet'i, 15 Kasım 1983 de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ilan edildi. Kıbrıs'ta Türk ve Rumlar arasında yapılan tüm görüşmelerde, Rumların uzlaşmaz tutumları nedeniyle günümüze kadar bir sonuç alınamamıştır. Kıbrısla ilgili yürütülen görüşmeleri bu uğurda canlarını ortaya koyan gaziler olarak dikkatle izliyoruz. Toprağa düşen şehitlerimizin ve akıtılan kanların dikkate alınacağını umuyor; uğrunda şehit verdiğimiz, kan döktüğümüz toprakları da kutsal bir emanet olarak kabul ediyoruz. Savaşta kazanılan toprağın iadesi kabullenemez.

Türk silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'a yaptığı müdahale; sorunun sebebi değil, Rum-Yunan ikilisinin bugüne kadar adada uyguladıkları yanlış ve tahkirkar politikaların bir sonucudur.

Türkiye Açısından:


  • Hiç şüphesiz 1974 Barış Harekatının Türkiye açısından en önemli sonucu, Türk halkının uluslararası anlaşmalara bağlılığını ve kendi güvenliği ile Kıbrıs Türk halkının güvenliğini tehlikeye atacak girişimlere hiçbir zaman seyirci kalmayacağını dünyaya fiilen kanıtlaması olmuştur.
  • Türkiye, bunun yanında işgalci olmadığını; İngiltere’ye birlikte müdahale teklifinde bulunması ve Kıbrıs’ın bütününü alma fırsatı varken bunu yapmaması ile kanıtlamıştır.
  • Diğer yandan Türkiye barış yanlısı bir ülke olduğunu fiilen kanıtlamış bulunmaktır. 1974 Barış Harekatından bu yana Kıbrıs’ta hiçbir ciddi olayın meydana gelmemesi, bu gerçeğin kanıtı değil mi?
  • Türkiye, Barış Harekatı ile, 1963-1974 arası 11 yıl barış ve huzur yüzü görmeyen Kıbrıs’a barış, huzur, özgürlük ve demokrasi getiren bir ülke olmuştur.
  • Barış Harekatının bir diğer sonucu da Türkiye’nin dost ve düşmanını daha iyi tanıması olmuştur.
  • Barış Harekatından hemen sonra ABD tarafından Türkiye’ye karşı uygulanan silah ambargosu, Türkiye’nin kendi ulusal savunma sanayini kurması ve bu yöndeki çabalarını hızlandırması sonucunu doğurmuştur.
  • Türkiye, ABD ambargosu ile çok haksız bir cezalandırmayla karşı karşıya kalmıştır. Bunun yanında Avrupa ülkeleri ile Sovyetler Birliği’nin de başlangıçta sessizce destekledikleri Barış Harekatına sonradan karşı çıkışları ve Rum liderliğinin yanında yer almaları, kendimize güvenmekten başka çıkar yol olmadığını kanıtlamıştır.

Yunanistan ve Kıbrıs Rum Liderliği Açısından:


  • 1974 Türk Barış Harekatı ile herşeyden önce faşist bir Cunta İdaresi altında inleyen Yunanistan’a özgürlük gelmiştir.
  • 1974 yılından itibaren Yunanistan’da demokrasiyi yok eden Yunan Cuntası devrilmiş demokrasi ve sivil yönetim yeniden kurulmuttur.
  • Aynı şekilde Kıbrıs’ta da iş başına geçen faşist Sampson yönetimi devrilmiş, yerine sivil yönetim ve demokrasi kurulmuştur.
  • 15 Temmuz’dan itibaren süren iç savaş sona ermiş, Yunanlı Subayların yönetimindeki katliam durdurulmuttur.
  • Türk Barış Harekatının gerçekleşmemesi halinde, hazırlanan listelere göre binlerce solcu ve Makarios’cu kişinin katledileceği yine Rumlar tarafından açıklanmıştır.
  • Dolayısı ile Türk Barış Harekatı yalnız Kıbrıs’a değil; Kıbrıs Rum toplumuna da barış huzur getirmiştir. Tüm şikayetlerine ve yaygaralarına karşın Rum toplumunun 1974 öncesinde 2000 dolar civarında olan milli gelirinin 8000 dolara yükselmesi bunun kanıtı değil mi?

20 Temmuz Barış Harekatının Sosyal, Kültürel ve Ekonomik Sonuçları

  • 20 Temmuz Barış Harekatının sonucu olarak Kıbrıs Türk halkının bir bölgede toplanması; Türk halkına 11 yıl yaşadıkları insanlık dışı kuşatma altında geliştirme olanağı bulamadıkları ekonomilerini,sosyal ve kültürel yaşamlarını geliştirme olanaklarını yarattı.
  • 1974 öncesi sıfır düzeyde olan üretim, 1974’den sonra canlandı. Tarım, hayvancılık, sanayi, turizm hizmetler sektörleri, 1974 öncesine göre büyük gelişme gösterdi. Haberleşme ve ulaşım alanında 1974 öncesinde düşünülmeyecek aşamalar yapıldı.
  • 1974 Barış Harekatının doğurduğu özgür ortam, kişilerin her alanda yeteneklerini geliştirmelerini sağladı.
  • Dış ticaret büyük gelişme gösterdi. Kıbrıs Türkleri bugün 70’den fazla ülke ile ticari ilişki kuran dışa açık bir halk durumuna geldi.
  • Buna bağlı olarak 1974 öncesinde 548 dolar olan kişi başına düşen milli gelir 1997 yılı sonunda 4250 dolar civarına çıkarak 8’e katlanmıştır.
MsXLabs.org
-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 5 Nisan 2017 15:13
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
12 Ocak 2017       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Kıbrıs Barış harekâtı


Türkiye’nin 1974’te Kıbrıs’taki türk varlığını korumak için yaptığı askeri müdahale 1974 temmuzunda, Yunanistan'daki cunta yönetiminin, Kıbrıs'ta enosis yanlısı EOKA-B örgütüyle birlikte düzenlediği bir darbeyle Cumhurbaşkanı Makarios devrildi; EOKA önderlerinden Nikos Sampson Devlet başkanlığına getirildi. Türkiye bu darbeyi, adanın Yunanistan’a katılması (enosis) için bir girişim olarak değerlendirdi. Zürich ve Londra anlaşmalarına göre adadaki Türkler'i korumak için müdahale hakkının doğduğunu, üçüncü garantör devlet durumunda olan İngiltere’ye bildirdi. Londra'da yapılan görüşmelerde İngiltere, Türkiye’nin müdahale hakkını kullanmasına karşı çıktı. ABD’nin gönderdiği arabulucu Joseph Sisco da oyalama siyasetine başvurunca Kıbrıs’taki türk varlığını korumak için adaya asker çıkarılması zorunlu görüldü. 20 temmuz 1974 günü türk birlikleri harekete geçti. Beşparmak dağları bölgesine paraşüt ve helikopterlerle 2 000 komando indirildi. Girne'nin 10 km batısına da çıkarma yapıldı. Boğaz - Gönyeli - Lefkoşa üçgenini tutmakla görevlendirilen komandolar 7 000 kişilik rum birlikleriyle çatışmaya girdiler. Beşparmak dağlarında mevzilenen rum ve yunan birliklerinin bilinenden daha kalabalık oluşu ve beklenmeyen direnişi, çıkarma yapan birliklerin, havadan indirilenlerle birleşerek çıkarma hedeflerine ulaşmalarını geciktirdi. Adada görevli yunan alayı da ikiye aynlmıştı. Bir bölümü türk alayını vurmak için harekete geçerken, bir bölümü de havadan indirilen komandolarla çatışmaya girdi. Adada bulunan 650 kişilik türk alayı da ilerleyerek yunan birliğinin yolunu kesti.

1 000 kıbrıslı mücahit de türk birliklerine yardımcı oldu. Ancak adaya çıkan kuvvetlerle etkili bir haberleşme sağlanamadığı için kamuoyu olayların gelişimi hakkında sağlıklı bilgiler alamıyordu. Deniz ve hava kuvvetleri arasındaki haberleşme noksanlığı ve eşgüdümün aksaması sonucunda türk uçakları, yunan muhribi sandıkları Kocatepe’yi batırdılar (21 temmuz). Ancak bu arada Kıbrıs’ın kuzeyinde bir köprübaşı tutuldu. ABD'nin aracılığıyla Bakanlar kurulu 22 temmuz saat 17.00’de ateşkes uygulamasına karar verdi. Ateşkes saatine kadar çıkarma yoğunlaştırılarak sürdürüldü; Girne ve çevresi tümüyle denetim altına alındı. Adaya tanklar, destek birlikleri ulaştırıldı.

Harekâtın etkisi büyük oldu


Uluslararası kamuoyu harekâtın bu aşamasında Türkiye'yi destekledi. Kıbrıs’ta Sampson iktidardan uzaklaşmak zorunda kaldı; Glafkos Klerides Kıbrıs rum yönetiminin başına geçti, bir süre sonra da Makarios geri döndü. Yunanistan'da da cunta yönetimi yerini sivillere bıraktı; siyasi mülteci olarak Paris’te bulunan Karamanlis Yunanistan’a dönerek Başbakanlığa getirildi. Cenevre'de İngiliz Dışişleri bakanı Callaghan'latürk ve yunan Dışişleri bakanları bir araya gelerek iki aşamada barış koşullarını görüştüler (25-30 temmuz, 8-13 ağustos). Dışişleri bakanı Turan Güneş başkanlığındaki türk delegelerinin türk birliklerinin ve adadaki Türkler'in güvenlik içinde bulunmalarına olanak verecek bir denetim ve silahtan annmış tampon bölge kurulması istekleri kabul edilmedi. Türk tarafının, adanın % 34’ünü oluşturacak türk kantonlarıyla rum kantonlarının ayrılması önerisi kabul edilmeyince 14 ağustosta harekâtın ikinci aşaması başladı. Türk birlikleri, daha önceden saptanan, Gazi Mağusa, Lefkoşa ve Lefke’nin güneyinden geçen Attila hattı'na kadar adanın tüm kuzey bölümünü ele geçirdiler. Yabancı devletler harekâtın ikinci aşamasına karşı tepki gösterdiler. ABD, Türkiye’ye karşı silah ambargosu uyguladı. Adadaki türk birliklerinin geri çekilmesi için günümüze kadar sürdürülen baskılar başladı. Buna karşı adadaki türk toplumu barışa ve özyönetimine kavuştu.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 13 Ocak 2017 12:58
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

18 Kasım 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
19 Temmuz 2013 / Ziyaretçi Cevaplanmış
27 Ekim 2015 / Misafir Soru-Cevap
22 Kasım 2016 / berkay0708 Cevaplanmış