Arama

Türk Devletleri - Tabgaç Devleti (Tabgaçlar)

Güncelleme: 16 Nisan 2009 Gösterim: 7.897 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ağustos 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tabgaç Devleti (Tabgaçlar)

Sponsorlu Bağlantılar
IV. yüzyıl sonlarına doğru, Kuzey Çin’de, kudretli bir siyasî teşekkül meydana getiren, Çinliler’in T’o-ba dedikleri topluluğu, Türkler, “Tabgaç” diye anmışlardır. Orhun kitabelerinde sık sık adı geçen ve Göktürk yolu ile Bizans kaynaklarına da intikal eden Taugast ( = Tabgaç) kelimesi, “Çin” manasına da alınmıştır. Çünkü Göktürkler’in ilk zamanlarında, Türklerce “büyük” tanınan bu sülale, Çin’de hüküm sürmekte idi.
Aslında Türkçe olup, “ulu, muhterem, saygıdeğer” manâsını ifade eden Tabgaç tabiri, bazı Karahanlı hükümdarları tarafından unvan olarak (Tafgaç, Tamgaç) kullanılmıştır. Kaşgarlı Mahmud’un, Türklerden bir bölük olduğunu kaydettiği Tabgaçlar, Çin yıllıklarına göre Asya Hunları’ndan bir kısımdır. Sulalenin resmî tarihinde (Wei-shu) de Mete Han, eski T’o-ba (Tabgaç) hükümdarı olarak gösterilmiştir.
Ayrıca Tabgaçların örf-adet ve geleneklerinden çoğu; Kurt efsanesi, mağara, dağ, orman kültleri, göç efsanesi vb. Türklerle ilgili bulunduğu gibi, dillerinin de Türkçe olduğunu ortaya koyan deliler vardır: Bitegçin (Bitikçi, kâtip, hariciye nazırı), kapugçin (kapıcı, hacib), atlaçın (atlı, süvari birliği), tabagaçın (yaya, piyade birliği), kurakçın (koruyucu, muhafız kıtaları), yamçın (posta sürücüsü), aşçın (aşçı, matbahçı başı), törü (kanun töre) vb. Çin kaynaklarında geçen bu kelime ve tabirler, aynı zamanda, Tabgaçların devlet idaresi ve ordu kuruluşları hakkında da bilgi verir durumdadır.
Bununla beraber, bu Türk devletinde, oldukça büyük ölçüde, Moğolların da yer aldığı anlaşılıyor. Araştırmalarda, Tabgaçlara bağlı kabilelerden, kimlikleri tespit edilebilenlerin yarısından fazlasının Moğol menşeli olduğu neticesine varılmıştır. Ancak Moğollar, diğer Çinli halk ile birlikte şüphesiz tebaa durumundadır.
Çinli’lerin “Wei” adını verdikleri bu sulalenin kurucusu olarak bilinen Şa-mo Han’dan itibaren, 70 yıl kadar uğraşarak Ta-t’ong bölgesindeki mahalli hükümetçikleri idareleri altına alan Tabgaçların, büyük devlet halinde gelişmesi Kuei zamanında (385-409), verimli topraklara sahip Doğu Çin’in Hsien-pi’lerden (Siyenpi) zapt edilmesi ile (409) olmuştur. Başkenti P’ing-Ç’eng şehri (kuzey Şan-si’de Tai bölgesinde) olan devlet, bir yandan Pekin yakınlarına, bir yandan Huang-ho nehri dirseğinin güneyine kadar uzanmıştı.
Kuzey istikametinde, kudretli bir siyasî teşekkül halinde beliren H’yen-bi’lerin (Hsien-pi) varisi, Moğol menşeli, Juan-Juan’lar yüzünden, ciddî bir genişleme olamıyordu. İki devlet arasında, bazen çok şiddetli mücadele, 150 yıl kadar sürmüştür.
Hükümdar Sseu’den (409-423) sonra, Çin’in başkentleri Lo-yang ve Cha’ang-an’ı (bugün Si-gan-fu) ele geçirerek, hakimiyetini Sarı Irmak bölgesine yayan ve bütün Kuzey Çin’i tek idarede birleştiren büyük hükümdar T’a-o (T’ai-wu) devrinde (424-452), Tabgaç Devleti, en parlak çağını yaşadı.
427’de Hun Hia krallığını alan ve Juan-juan’ları mağlup ederek, bugünkü İç Moğolistan’ı istila eden (436) T’ai-wu, 439’da Kansu’daki son Hun Krallığını (Pei-Liang) ortadan kaldırdıktan sonra, İç Asya’ya yönelerek Karaşar, Kuça şehirlerini himayesine bağladı (448). Böylece, ünlü ipek yolu güzergâhı, tekrar Türk hakimiyetine girmiş oldu. T’ai-wu, Çin askerinin “taydan ve düveden farksız” olduğunu söylüyor ve kendisi “Börü” (= Kurt, Çince şekli Fo-li) lakabını taşıyordu.
İmparatorluk merkezini, Türk hayat şartlarına oldukça uygun gelen bozkır bölgesinde (kuzey Şan-si) tutan T’ai-wu, o sıralarda Çin’de yayılmakta olan Budizm’in, Türkler arasında nüfuz kazanmasını önlemeğe çalışıyor, idaresi altındaki Çin topraklarında bile, Budistlerin dini faaliyetlerini kontrol ediyordu. Tapınaklarda âyinler dışında din propagandasını yasaklayan bir emirname çıkarmış (438) ve 446’da emre riayet etmeyenlerin şiddetle takibini emretmişti. T’ai-wu’nun Türk bünyesini ve seciyesini, Budizm’in bozucu tesirinden korumak maksadını güden bu tutumunun manâ ve değeri, daha sonra anlaşıldı.
Tedbirlerin ehemmiyetini fark edemeyen halefleri zamanında, hattâ Budizm’in himayesi cihetine gidildi. İmparator Siun (452-465) ile gelişmeğe başlayan bu durum, daha sonra büsbütün hızlanarak, Tabgaç topluluğunun Çinlileşmesine zemin hazırladı. 493’te, başkenti, bozkır bölgesinden eski Çin merkezi Lo-yang’a nakleden İmparator Hong (471-499), Türk töresine karşı ağırlık verdiği soysuzlaşmayı, 495 yılında Türk örf, adet ve geleneklerini, Tabgaç dilini ve hattâ yazışmalarda Türkçe tabirlerin kullanılmasını yasaklamakla tamamladı.
Buna karşı çeyrek asır kadar devam eden tepkiler, bastırıldı. Kiao’dan (499-517) sonra idareyi devralan imparatoriçe Hu (ölm. 528), Budizm’e o kadar düşkün idi ki, yabancı memleketlerdeki “dindaşları” ile de ilgileniyordu. 520’ye doğru Hindistan’da Ak Hun İmparatorluğu hükümdarı Mihiragula’yı ziyaret ettiğini gördüğümüz Çinli Budist rahip, bu kraliçenin arzusu ile seyahat ediyordu. Tabiatıyla, Tabgaç iktidarı da gittikçe gücünden kaybetmekte idi. Devlet, 535’e doğru Kuzey (Tai’de) ve Batı (Cha’ang-an’da) Weileri adı ile ikiye ayrıldı ve aralarında mücadele başladı. Kısa zaman sonra, bütün arazileri, Çinli hanedanlara intikal etti (550-556).

Kaynak: Genel Türk Tarihi / dallog.com

Son düzenleyen ahmed; 16 Nisan 2009 14:07
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
16 Nisan 2009       Mesaj #2
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Tabgaç Devleti

Sponsorlu Bağlantılar


Tabgaç Devleti

Tabgaç Devleti, Doğu Hunların devletinin bir bölümünden meydana gelmiş oldugu düşünülen bir tarihi Türk devleti. Yıkılmasından sonra barındırdığı Türk topluluğu Çinlerin arasında erimişlerdir.

Tabgaç Adının Etimolojisi

Gök Türklerin Orhun bölgesine diktikleri bengü taşlarda Çin adı yerine kullanılan "Tabgaç" sözcüğü, gerçekte 4.yüzyılda Kuzey Çin'de etkili bir politika ile sivrilen Tabgaç Türk devletinin adından yadigardı. Türkler, Gök Türk döneminden çok sonralara kadar Çin adı yerine bu sözcüğü kullanmayı sürdürdüler. Çin kaynaklarının To-pa diye zikrettiği Tabgaçların adı, Kaşgarlı Mahmut tarafından "ulu, saygıdeğer" diye açıklanmıştır ki yaşadığı dönemde Türkistan coğrafyasına egemen olan Karahanlı hükümdarlarınca "tafgaç,tamgaç" şeklinde unvan olarak kullanılmaktaydı. Modern etimolojik araştırmalarda ise L.Bazin değişik bir yorum getirmiş: Türkçe tab+gaç= (mala,mülke) sahip, malik.

Köken

Kaşgarlı Mahmut'un Türklüklerinden kuşku duymadığı Tabgaçlar,Çin kaynaklarına göre de Hunlardan bir bölüktür ve Mo-Tun'u (Mete) eski To-ba hükümdarı sayarlar. Çin kaynaklarından saptanan bazı etnografik ve dilsel bulgular da,onların Türklüklerine ilişkin ipuçları vermektedir. Örnek sunmak gerekirse, kurt ve göç efsanelerinin varlığı; mağara, dağ ve orman kültleri (Tengricilik); dillerinde tespit edilen bitegçin (bitikçi,katip), kapukçın (kapıcı,hacip?), atlaçın (atlı,süvari), korakçın (koruyucu,muhafız alayı), aşçın (aşçı), törü (yasa, töre), il (devlet) gibi sözcükler Tabgaçların Türk olma tezine yardım eder. Ancak siyasal erki elinde tutan Türk zümresinin yanında yönetimleri altında pekçok Moğol kabilesinin olduğu da bir gerçektir. Bu konuda kafası karışık olan ünlü sinelog Eberhard bir kitabında kabilelerin yarısından fazlasını Moğol kökenli gösterirken, başka bir araştırmasında yüzdelik sunacak kadar kesin fakat ters bilgi veriyor: %60'ı Türk, %35'i Moğol; %2 Tunguz ve bir Hint-Avrupalı kabile (Kabile oranlarıyla ilişkili bu bilgiler, asla nüfusun kesin yoğunluğunu vermez). Gerçi siyasal tarihte çok kullanılan, yönetici sınıfın ait olduğu etnik zümreye göre devleti kategorize etmek anlayışından hareketle To-pa Devletini-en azından devletini- Türk kabul etmek tuhaf olmayacaktır.

Siyasal Tarih

Kuruluş-Küçük To-pa Devleti (315-376)

Hun Hakanlığı'nın çöküşü ve Orhun bölgesinin Moğol kökenli Siyen-piler tarafından işgalinden sonra Gobi Çölü'nü aşarak Çin'in kuzeyine geldikleri anlaşılan Tabgaçlar ilk olarak Şan-si denilen Kuzey Çin topraklarında merkezi Tai kenti olmak üzere küçük "Tai ya da I.To-pa" devletini kurdular (315-376). İlk başbuğları olarak bilinen Şa-mo-han döneminde izlerini takip ettikleri anlaşılan Siyen-piler yanında Hun kalıntıları ile de mücadele eden To-palar,aynı zamanda Çin'e adını veren Chin Hanedanı'nın çöküşü üzerine etkin bir politik güç olarak belirmeye başladılar.

Wei Hanedanı ve Yükseliş

4.Yüzyılın son çeyreğine girerken (Çince söyleyişle) Wei Hanedanının el koyduğu Tabgaç Devleti Çin'de yaşanılan siyasal buhranlardan da yararlanarak hızla gelişmeye başladı.Wei sülalesinin ilk hükümdarı olarak bilinen "Kuei" zamanında amansız hasımları olan, fakat yeni bir siyasal oluşum öncesi sancılar yaşayan bazı Siyen-pi kabileleri egemenlik altına alındı. Bazı Çin krallıklarını da kendine bağlayarak Sarı Irmak ile kuzey çölü arasını denetlemeye aşlayan Kuei, kuzeyde-Gobi'nin ötesinde Orhun Bölgesinde-Moğol boylarını derleyen Juan-Juan'lar ile sonu gelmez didişmeler öncesinde öldü.

Hakkında pek fazla bilgi bulunmayan Sseu (409-423)'un hükümdarlığından sonra başa geçen ve bütün kuzey Çin'i Tabgaç hakimiyetinde birleştiren Tai-wu(424-452) dönemi Tabgaçların altın çağı olarak görülmektedir. Çin'in kuzey ve güneydeki her iki başkentini de zapteden, 425'te Juan-Juanları yenerek çölün kuzeyinde kalmalarını sağlayan, 427'de Hun Hsia Devletini, 435-439 arasında egemenliğini batıya doğru yayarak, İç asya'daki Vu-sun, Yue-pan ülkeleri ile Kuça, Kaşgar, Karaşar, Turfan-bugünkü uygurların meskun olduğu Doğu Türkistan- gibi 30 civarında şehir devletini ortadan kaldıran Tai-wu, 439'da Kansu Hun devletine son verdi. Böylece İpek Yolu'nun denetimi Tabgaçlar'ın eline geçmiş oldu. 450'de Çin kuvvetlerini dağıtarak Gök ırmak'a kadar ilerleyen Tai-wu Çin askerlerini "taydan ve düveden farksız" olarak nitelerken kendisi börü (kurt) lakabını kullanıyordu. Gittikçe kozmopolit hale gelen ve Çin nüfusun ezici yoğunluğu hissedilmeye başlayan imparatorluk topraklarında Türkleri sürekli olarak bozkır bölgesinde tutan Tai-wu, Türk yaşayışına uygun görmediği Budizm'in de asal budun içinde yayılmaması için bütün önlemleri alıyordu. 438 yılında tapınaklar dışında Budist propaganda yapılmasını yasaklayan bir ferman yayımlamıştı.

Asimilasyon ve Çöküş

Tai-wu öldüğünde ardılı olan hükümdarlar Weng-çeng (452-465) ve Hong I (465-471) zamanlarında Güney Çin'deki biricik bağımsız Çin Devleti Liu Sung Krallığı'na ve kuzeydeki Juan-Juanlara karşı ciddi askeri başarılar kazanılsa da Türk budununa sızmaya başlayan Budizm'e kayma eğilimi ivme kazanmaya başlamıştı. Ciddi önlemler alınmaması sonucunda Budistleşme veonunla özdeş gözüken Çinlileşme süreci de başlamış oluyordu. Nihayet kendisi de Budist olan Hong II (471-499) başkentini kuzeydeki bozkır bölgesinden alarak Çinli nüfusun ağırlıkta olduğu Lo-Yang'a taşımış, böylece asimilasyon süreci tamamlanmıştır.

495 yılında Türk kıyafetleri,gelenekleri ve dili yasaklandı.Buna karşı çeyrek yüzyıl süren tepkiler bastırıldı. Süan-wu (499-515)'dan sonra tahta çıkan imparatoriçe Hu (515-528 ) Ak Hun ülkesine rahip gönderip, onları hidayete davet edecek kadar inançlı bir Budist'ti. Artık Çinlilerden ayrılmayan Tabgaçlar 534'e doğru Doğu ve Batı Weileri diye ikiye ayrıldı. Önce doğudakiler Çinli Chi sülalesi tarafından (550),ardından batıdakiler yine Çinli Chou sülalesi tarafından 557'de ortadan kaldırıldı.





Quo vadis?

Benzer Konular

4 Ocak 2012 / Misafir Taslak Konular
26 Temmuz 2012 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
12 Ağustos 2006 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
15 Haziran 2010 / Alvarez Ocean Türk ve İslam Dünyası
23 Ocak 2007 / Misafir Taslak Konular