Kıbrıs
Yunanca KİPROS
Sponsorlu Bağlantılar
9.251 knr’lik yüzölçümüyle Akdeniz’in üçüncü büyük adasıdır. Türkiye’ nin 64 km güneyinde, Suriye’nin 96 km batısında, Mısır’ın Nil Deltasının 400 km kuzeyinde ve Yunanistan anakarasının yaklaşık 770 km güneydoğusunda, 35°45' ve 34°15' kuzey enlemleriyle, 32°15' ve 34°30' doğu boylamları arasında yer alır. En uç noktaları arasındaki uzunluk batı-doğu doğrultusunda 224 km’ye, kuzey-güney doğrultusunda 96 km’ye ulaşır. Kıyılarının toplam uzunluğu yaklaşık 780 km’dir.
Bugün adada de facto (fiili) olarak iki devlet bulunmaktadır. Toprakların yaklaşık üçte ikisini oluşturan güney bölümü Kıbrıs Cumhuriyeti’nin (Yunanca Kipriakı Dimokratia, Türkiye'de resmî adı Kıbrıs Rum Yönetimi) denetimi altındadır. Kıbrıs Cumhuriyeti uluslararası alanda adanın tümünü temsil eden devlet olarak tanınır. 1992 tahmini nüfusu 580.000, yüzölçümü 5.896 knr, başkenti Levkosıa’dır (Lefkoşa/Lefköşe). Türkiye’nin Temmuz 1974’teki askeri müdahalesinden sonra adanın kuzey kesiminde 13 Şubat 1975’te kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti, Kasım 1983’teki bağımsızlık ilanının ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) adını almıştır. KKTC uluslararası alanda yalnız Türkiye tarafından tanınmaktadır. 1992 nüfusu 176.000, yüzölçümü 3.355 km2, başkenti Lefkoşa’dır (Lefkoşe olarak da yazılır).
Bütünsel, federal bir devletin oluşturulması amacıyla iki toplum arasında sürdürülen görüşmeler bugüne değin sonuç vermemiştir.
DOĞAL YAPI
YÜZEY ŞEKİLLERİ
Kıbrıs'ın tava biçimli görünümü jeolojik oluşumların sonucunda ortaya çıkan topografik yapısından kaynaklanır. Adanın kuzeyinde, kıyıya çok yakın uzanan ve beş tepeli görünümünden dolayı Beşparmak (Pentadaktylos) Dağlan olarak da bilinen Gime Dağlan yer alır. Kıyıya koşut olarak 160 km boyunca uzanan bu dağlar Akdeniz’in doğu kesimindeki büyük Alp-Himalaya zincirinin en güney ucunu oluşturur. Güneydeki Troodos Dağlan (Karlıdağ) eskiden Avrasya ve Afrika-Arabistan anakaralarını ayıran Tetis adlı derin okyanusun dibindeki volkanik kayalardan oluşur. Bu sıradağ, adanın batı kıyısının yakınından, güneydoğu kıyısının yaklaşık 19 km uzağındaki Stravrovuni Tepesine (689 m) kadar 80 km boyunca uzanır. Sıradağların en yüksek noktası olan Olympos Dağı (Troodos Dağı olarak da bilinir) 1.951 m’ye ulaşır. Kuzeyde ve güneyde bulunan dağlık kesimler arasında, batıda Güzelyurt (Morfu) Körfezinden doğuda Gazimağusa (Famagusta) Körfezine uzanan ve Mesarya (Mesaoria) olarak da bilinen düz ve alçak Içova yer alır. Genel olarak Tersiyer (Üçüncü) Döneme (y. 65- 2,5 milyon yıl önce) ve Kuvaterner (Dördüncü) Döneme (y. 2,5 milyon yıl öncesinden günümüze) ait tortul katmanların bulunduğu ovada, İç Anadolu'ya benzer yüzey şekilleri görülür. Yarısı sulanan ova adanın temel tahıl üretim alanıdır.
AKARSULAR VE İKLİM.
Kıbrıs’taki bütün önemli ırmaklar Troodos Dağlarından doğar. En büyükleri olan Kanlı Dere (Pedieos) Gazimağusa Körfezine, Karyoti Irmağı Güzelyurt Körfezine, Kuris Irmağı ise Episkopi Körfezine dökülür.
Kıbrıs’ta Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar yağmurlu ve oldukça değişken geçer. Yıllık ortalama yağış miktarı 500 mm’dir. En düşük ortalama 350 mm ile Lefkoşa’da, en yüksek ortalama ise 1.025 mm ile Olympos Dağında görülür. Lefkoşa’da yaz aylarında sıcaklık ortalaması 21°C-27°C, kış aylarındaysa 5°C- 15°C arasında değişir. Aralıktan marta değin Troodos Dağlarında birkaç hafta boyunca don olayına rastlanır.
BİTKİ ÖRTÜSÜ VE HAYVAN VARLIĞI
Adanın kuzey kıyısı boyunca yaprakdökmeyen ağaçlarla kaplı verimli bir ova vardır. Burada ayrıca zeytin, keçiboynuzu, portakal, limon ve greyfurt ağaçları yetişir. Troodos Dağları çam, meşe, servi ve sedir ormanlarıyla kaplıdır. Güney ve batıdaki dağ yamaçlarında üzüm bağları uzanır. Sonbaharla ilkbahar arasında İçova çok bol yetişen kır çiçekleri, çalılık ve fundalarıyla yemyeşil ve renkli bir görünüm alır. Ayrıca okaliptüs, akasya, selvi ve çam ağaçlarının birçok türünün görüldüğü ormanlık kesimler vardır. Adanın batı ucunda, Güzelyurt çevresindeki alanda portakal bahçeleri bulunur.
Girne yöresinde fil ve suaygırı fosili bulunmuştur. Eski çağlarda çok sayıda geyik ve yaban domuzunun yaşamış olmasına karşın, günümüzde görülen tek yabanıl hayvan yaban koyunudur. Küçük av hayvanlarına bol miktarda rastlanır. Eski çağlarda efsanelere konu olan ve adanın her yerinde rastlanan yılanlara artık pek rastlanmamak- tadır. Kıbrıs kuşların ana göç yolu üzerinde yer alır. Sonbaharda milyonlarca kuş adadan geçer. Birçok kuş türü kışı adada geçirir. Turaç ve keklik gibi sürekli barınan çok sayıda kuş türü de vardır.
YERLEŞME DOKUSU
Kıbrıslılar geleneksel olarak büyük ölçüde tarımla uğraşmakla birlikte 20. yüzyılda sürekli kentlere yönelmişlerdir. 1973’te nüfusu beş binin üzerinde altı kentle yaklaşık 600 köy bulunuyordu. Bu yapı Türkiye’nin 1974’teki müdahalesinden sonra büyük ölçüde değişti. Güneye göç eden 180 bin Rum özellikle kent çevrelerine yerleştirildi. Türk kesimine ise adanın güneyinden ve Türkiye’den göçler oldu. 1990 sayımına göre Rum kesimindeki başlıca kentler Levkosıa (168.800), Limasol’dur (132.100). 1989 sayımına göre KKTC’nin en kalabalık kenti Lefkoşa’dır (38.496).. Daha sonra sırasıyla Gazimağusa (19.428), Güzelyurt (11.179), Girne (6.902) ve Lefke (3.596) gelir (1985). Nüfus yoğunluğu (1991) Rum kesiminde km2 başına 97,5, KKTC’de ise 51,6 kişidir.
NÜFUS
Kıbrıs halkı Rumlar ve Türkler olmak üzere iki ana etnik gruptan oluşur. Çoğunluğu oluşturan Rumlar, adanın yerli halkıyla Kıbrıs’ı İÖ y. 1100’de kolonileştiren Peloponnesoslu göçmenlerin karışımından gelir. Kıbrıslı Türklerin kökeni ise adayı 1571’de fetheden Osmanlı ordusunun askerlerine ve daha sonra Anadolu’dan göç edenlere dayanır.
Rumların dili Yunanca,Türklerin iseTürkçedir. İngilizce ikinci bir dil olarak yaygın biçimde konuşulur. Eğitim düzeyi genel olarak yüksektir. Okuryazarlık oranı Rum kesiminde 15 yaş ve üzerindeki nüfusta yüzde 94,5 (1989), Türk kesiminde altı yaşın üzerindeki nüfusta yüzde 97’dir.
Rumlar Ortodoks inancına bağlıdır. Kıbrıs Kilisesi herhangi bir patriğe bağlı değildir.
Bu ayrıcalık Bizans imparatoru Zenon tarafından İS 488’de Başpiskopos Anthemios’a tanındı. Osmanlı Devleti’nin egemenliği altında ethnarkhes (milletbaşı) unvanı verilen başpiskoposlar Ortodoks halkın hem dünya, hem de dinle ilgili işlerinden sorumlu tutuldu. Kıbrıslı Türkler ise Sünni Müslümandırlar. Adada ayrıca az sayıda Maruni, Ermeni, Katolik ve Anglikan toplulukları da yaşamaktadır.
Zaman zaman çok sayıda insanın adadan başka ülkelere göç ettiği görülmüştür. Bugün dışarıda yaşayanların sayısının ada nüfusu düzeyinde olduğu sanılmaktadır. Göç edenlerin çoğunluğu İngiltere’ye yerleşmiştir. Özellikle 1960’ta bağımsızlığın kazanılmasından ve 1974’te Türkiye’nin müdahalesinden sonra büyük göç dalgaları görülmüştür. 1974’ten sonra Ortadoğu ülkelerinde çalışmak üzere adadan ayrılanların sayısında da belirgin bir artış olmuştur.
EKONOMİ
1960-73 arasında Kıbrıs’ta halkın yaşam düzeyi komşu ülkelerin çoğundan yüksekti. Ekonomi büyük ölçüde tarım, ticaret ve turizme dayalıydı. Dünya Bankası’yla (IBRD) Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) elektrik üretimi, liman inşaatı ve kanalizasyon yapımı gibi belirli projeler için büyük miktarlarda kredi alındı. Bu dönemde gayri safi milli hasıla (GSMH) yılda ortalama yüzde 7 oranında arttı.
Türkiye’nin 1974’teki müdahalesi ada nüfusunun yaklaşık üçte birinin yer değiştirmesine neden olarak ekonomide önemli bir gerilemeye yol açtı. Rum kesiminde 1973- 75 arasında yüzde 33 oranında düşen GSYİH 1975-83 arasında yılda ortalama yüzde 8 oranında arttı. Uluslararası ilişkiler alanında yalnız kalmanın da etkisiyle, Türk kesiminde gelir artışı daha düşük düzeyde kaldı ve Türkiye’den yoğun ekonomik destek sağlandı. İki kesim arasında ticaret durdu. Güney kuzeye elektrik, kuzey de güneye su vermeyi sürdürmekle birlikte birbirinden bütünüyle bağımsız iki ayrı ekonomi oluştu. 1990 verilerine göre Rum kesiminde GSMH 5,6 milyar ABD Doları, kişi başına düşen gelir ise 8.040 ABD Dolandır. 1989’da KKTC’de GSMH 203 milyon ABD Doları, kişi başına düşen gelir ise 1.304 ABD Doları’ydı.
DOĞAL KAYNAKLAR
Eskiden bakır üretimi önemli bir yer tutmaktaydı. Birçok Avrupa dilinde bakır anlamına gelen sözcükler (copper, Kupfer, cuivre, cobre) adanın adından türetilmiştir. Bakır yataklarının işletilmesi İÖ 2500’e değin iner. Yüzyıllar boyunca duran bakır üretimi II. Dünya Savaşı’ndan sonra yeniden başlamıştır. En önemli bakır yatakları Türk kesimindeki Gemikonağı yakınındadır. Ayrıca demir sülfürü, asbest, jips ve krom çıkarılmaktadır. Çok sayıda yüksek nitelikli taşocağı da vardır.
TARIM, ORMANCILIK VE BALIKÇILIK
Adanın ekilebilir topraklarının yaklaşık dörtte biri sulanır. Sulanan topraklar özellikle İçova’da ve güneybatıdaki Baf (Pâfos) çevresinde toplanmıştır. Otlaklar toprakların yüzde 10’unu oluşturur. Genel olarak küçük toprak mülkiyeti ve küçük tarım işletmeleri yaygındır. Rum kesimindeki başlıca ürünler üzüm, çeşitli meyve ve sebzeler, zeytin ve keçiboynuzudur. Adada üretilen turunçgiller, buğday, arpa, havuç, tütün ve hayvan yeminin büyük bölümü Türk kesiminde yetiştirilir. 1991 verilerine göre tarım Rum kesiminde gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 6,3’ünü, KKTC’de ise yüzde 9’unu oluşturur. Toplam tarım üretiminin üçte birini hayvancılık oluşturur. Özellikle koyun, keçi ve domuz besiciliği gelişmiştir. Kıbrıs eskiden geniş ormanlarıyla ün kazanmıştı. Ama yüzyıllar boyunca ağaçların yaygın biçimde kesilmesi ormanların büyük bölümünü yok etmiştir. Ormanlar günümüzde 1.346 km2’lik bir alanı kaplar ve çoğunlukla dağlık bölgelerde ve Baf yöresinde yer alır. Kıyı suları besin bakımından yoksul olduğundan balıkçılık pek gelişmemiştir. Tüketilen balığın büyük bölümü ithal edilir.
SANAYİ
Adada hammadde kaynakları son derece sınırlıdır. Bölünmeden önce sanayi büyük ölçüde iç pazara yönelik küçük işletmelere dayalıydı. 1974’ten sonra dış pazara yönelik bir dizi büyük fabrikanın kurulduğu Rum kesiminde çimento, asbest boru fabrikaları, petrol arıtma tesisleri ve termik santrallar başlıca ağır sanayi işletmelerini oluşturur. Hafif sanayi alanında ise giyim, ayakkabı, makine ve taşıt donanımı gibi mallar üretilir. Rum kesiminde sanayinin GSYİH içindeki payı (1991) yüzde 14,6’dır. Türk kesiminde küçük işletmeler ağırlığını korumaktadır. KKTC’de madencilik ve imalat GSYİH’nin yüzde 12,3’ünü oluşturur.
1960 sonrasında turizm ada ekonomisinin en önemli sektörlerinden biri oldu. 1974’ten sonra Girne ve Gazimağusa-Maraş kıyılarındaki ünlü oteller de içinde olmak üzere turistik tesislerin yaklaşık yüzde 65’i Türk kesiminde kaldı. Rum kesimindeki Limasol, Larnaka ve Baf kıyılarında yeni tesisler geliştirilmesiyle turizm sektörü gelişme gösterdi. Rum kesiminin turizm geliri 1989’da 990 milyon ABD Doları’na ulaştı. Türk kesimine ise 1987’de 184.337 turist geldi. Bunların yaklaşık yüzde 80’ini Türkiye’den gelenler oluşturuyordu.
FİNANS HİZMETLERİ VE TİCARET
Rum kesiminde kıyı bankacılığı da içinde olmak üzere finans hizmetleri 1982’de gelişmeye başladı. Patates ve turunçgiller gibi gıda malları, ayakkabı, giyim eşyaları başlıca ihracat kalemlerini oluşturur. Sürekli görülen dış ticaret açıkları ise turizm gelirleri, yurtdışında yaşayan Kıbrıslı Rumların gönderdikleri paralar ve İngiliz üslerinden sağlanan ödemelerle kapatılır. Türk kesiminde turunçgiller, patates ve keçiboynuzu başlıca ihraç mallarıdır. KKTC’nin 1991 ihracatı 52,5 milyon ABD Doları, ithalatı ise 301 milyon ABD Doları olmuş, ihracatın yüzde 67’si İngiltere’ye, yüzde 14’ü Türkiye’ye yapılmıştır.
ULAŞIM
İngiliz yönetimi altında adada geniş bir karayolu ağı oluşturulmuştu. Demiryolu bulunmadığından ada içi ulaşım bütünüyle karayoluna dayanır. Lefkoşa Uluslararası Havalimanı 1974’te kapatıldı. Rum kesiminde Larnaka ve Baf tâki havalimanları uluslararası seferler için kullanılmaktadır. Türk kesiminde ise, Lefkoşa yakınındaki Ercan Havalimanı ile Gazimağusa yöresinde inşa edilen Geçitkale Havalimanı Türkiye ile karşılıklı seferler yanında uluslararası seferler için de kullanılır. Adada kıyı taşımacılığı gelişmemiştir. Kıbrıs ile Türkiye ve Yunanistan arasında feribot seferleri de yapılmaktadır. Kıbrıs Cumhuriyeti’ne kayıtlı ticari gemilerin çoğunluğu yabancı kökenlidir.
YÖNETSEL VE TOPLUMSAL KOŞULLAR DEVLET YÖNETİMİ
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1960’ta kabul edilen anayasasında yürütme gücünün başı olan cumhurbaşkanının Rum, yardımcısının Türk olması öngörülmüştü. Aynca yedi Rum ve üç Türkten oluşan bir Bakanlar Kurulu görev yapacaktı. Yasama görevini ise beş yılda bir seçilen ve 35 Rumla 15 Türkten oluşan Temsilciler Meclisi yerine getirecekti. Öte yandan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir başka devletle birleşmesi ve bölünmesi yasaklandı. İngiltere, Yunanistan ve Türkiye arasındaki antlaşmayla kurulan düzenin korunması için her üç ülkeye gerektiğinde tek başına adaya müdahale hakkı tanındı. Anayasa Rum toplumu arasında fazla destek görmedi. İngiliz egemenliğine karşı bağımsızlık yerine enosis (Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesi) amacıyla mücadele etmiş olan Rumlar kısa süre sonra birçok anayasal kuralın, özellikle de maliye ve yerel yönetimle ilgili olanların uygulanamayacağını öne sürmeye başladılar. Değişiklik önerileri Türklerce reddedildi. 1963 sonunda iki toplum arasında çıkan çatışmanın ardından anayasa büyük ölçüde kâğıt üzerinde kaldı. 1974’ten sonra Rum kesiminde, Türklerin haklarıyla ilgili belirli hükümler geçersiz kabul edilerek anayasaya bağlı kalındı. Türk kesiminde ise yeni bir anayasa kabul edildi.
Rum kesiminde yargıçlar merkezî yönetimce atanmakla birlikte yargı yürütmeden bütünüyle bağımsızdır. Yargı sisteminin yapısını bir yüksek mahkeme, yargıtay ve bölge mahkemeleri oluşturur. Türk kesiminde de benzer bir yapı vardır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin en eski partisi 1941’de kurulan Emekçi Halkın İlerici Partisi’dir (AKEL). Rum kesiminin öteki önemli partileri 1990 seçimlerinden birinci parti olarak çıkan Demokratik Birlik (Disy), sosyalist eğilimli Birleşik Demokratik Kıbrıs Birliği (EDEK), Merkez Birliği, Demokratik Birlik ve Demokratik Parti'dir. KKTC nin en önemli partisi Ulusal Birlik Partisi'dir (UBP). Öbür partiler ise Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Toplumcu Kurtuluş Partisi (TKP) ve Yeni Doğuş Partisi dir (YDP).
EĞİTİM, SAĞLIK VE KÜLTÜR
Rum kesiminde altı yıllık ilköğrenim zorunlu ve parasızdır. Türk kesiminde, ilk ve orta öğretim kurumlan yanında Doğu Akdeniz Üniversitesi de vardır. Pek çok Kıbrıslı öğrenci yükseköğrenimini İngiltere, ABD, Yunanistan ve Türkiye’deki üniversitelerde sürdürmektedir. Adanın bütününde sağlık hizmetlerinin düzeyi genel olarak yüksektir.
Türk kesiminde, onarılmış Salamis ve Soli antik tiyatroları çeşitli oyunların sahnelenmesi için kullanılır durumdadır. Baf yakınındaki Lemba adlı köyde bulunan Kıbrıs Sanat Yüksekokulu sanat öğrencileri için lisansüstü kurslar düzenler. Televizyon ve radyo yayınları belli ölçüde yönetimin denetimindedir ve reklamlarla finanse edilir. Türk kesiminde ise TRT’nin desteğiyle kurulan Bayrak Radyo ve Televizyonu’nun (BRT) yayınları izlenir.
TARİH
Adadaki insan yerleşimiyle ilgili en eski bulgular Neolitik Çağa aittir. Güney kıyısı yakınlarındaki Khirokitia’da bulunan kalıntılar İÖ y. 6000 dolaylarında burada Akdeniz yöresinin en dikkate değer topluluklarından birinin yaşadığını gösterir. Daha sonraki yerleşim dönemi Sotira kültürü olarak bilinir ve İÖ 4500-4000 arasını kapsar. Bir çeşit sabuntaşından yapılmış küçük süs eşyaları ve oldukça çekici çanak çömlekler bu kültürün başlıca özelliğidir.
TUNÇ ÇAĞI.
Orta Tunç Çağında (İÖ 1900-1600) bezemeli çanak çömlek yapımı gelişmiştir. Tunçtan yapılmış araçların varlığı el sanatlarının oldukça ileri düzeyde olduğunu gösterir. Hitit ve Mısır kayıtlarında bakırla ilgili olarak rastlanan Alaşiva ya da Alasia adının Kıbrıs’tan çıktığı kabul edilir. Son Tunç Çağında (İÖ 1600-1050) adanın dışarıyla ilişkileri gelişmiştir. Mısır firavunu III. Tutmosis İÖ y. 1500’de adayı istila ettiğini öne sürer. Yazı Girit’ten alınmıştır. İÖ y. 1400’den sonra çok miktarda Miken çanak çömleği Yunanistan anakarasından adaya getirilmiştir. İÖ 1200’de Miken uygarlığının çöküşünden sonra adaya Peloponnesos’tan Yunanlıların göç ettiğini gösteren kanıtlar vardır.
YUNANLI GÖÇÜ
Peloponnesos’tan Yunanca konuşan halkların kitlesel göçü Demir Çağıyla (İÖ 1100-700) birlikte başladı. İÖ y. 1000’den sonra Yunanca adada etkin dil oldu. Göçle gelen insanların kurdukları yeni kentler, Kurion (Latince Curium), Paphos, Marion, Soloi (Latince Soli), Lapethos ve Salamis adlı eski Yunan krallıklarının merkezlerini oluşturdu. İÖ y. 800’de bugünkü Larnaka’nın yakınındaki Kition’da (Latince Citium), Tyros’a (Bugün Sur) bağlı bir Fenike kolonisi oluştu. Amathus adlı yedinci bir krallık ise bir süre adanın yerli halkının denetiminde kaldı.
DIŞ SİYASAL ETKİLER
İÖ 709’da Asur kralı II. Şarrukin (Sargon), Kıbrıslı yedi kralı kendisine bağladı. Daha sonraki Asur belgelerinde yedi krallığın yanı sıra Kition, Keryneia, Tamassos ve İdalion (Latince Idalium) adlı krallıklardan da vergi alındığı belirtilir. Asurlara bağımlılık IÖ 663’e değin sürmüştür. Sonraki yüzyıl boyunca bağımsız kalan Kıbrıs hızlı bir gelişme gösterdi. Epik şiirin büyük yaygınlık gösterdiği bu dönemin özelliklerini tunç ve demir eşyalar, seramik bezemede yaratıcı bir üslup, ince bir kuyumculuk ve fildişi işlemeciliği oluşturur.
İÖ y. 569’da Kıbrıs kralları Mısır firavunu II. Ahmose’ye bağlılıklarını bildirdiler. Arkaik Dönemin (IÖ 750-475) son yıllarında İonya sanat okullarının büyük etkisi görüldü. İlk Kıbrıs parası da gene bu dönemde Salamis kralı Evelthon (IÖ 560- 525) adına çıkarıldı.
İÖ 525’te Kıbrıslı krallar Mısır’ı fetheden Ahamenişlere bağlandılar. Kıbrıs İÖ 522’de, I. Dareios’un hükümdarlığı sırasında Pers İmparatorluğu’nun beşinci eyaletine katıldı. İÖ 480’de Yunanistan’ı istila eden I. Kserkses’i Kıbrıslı krallar da desteklediler. İÖ 411’de Salamis kralı Evagoras, Atina’nın desteğiyle Helen yanlısı bir politika izlediyse de İÖ 381 ’de Persler tarafından yenilgiye uğratılarak İÖ 374’te öldürüldü. Klasik Dönemde (İÖ 474-325) sanat etkinlikleri büyük ölçüde Attika etkisine girdi.
Büyük İskender İÖ 333’te III. Dareios’u yendikten sonra Kıbrıs krallıklarının sürmesine izin verdi. Onun ölümünden sonra (İÖ 323) Mısır Krallığı’nın bir eyaleti olan Kıbrıs, sonraki 250 yıl boyunca Ptolemaios egemenliğinde kaldı.
IÖ 58’de bir Roma eyaleti olan Kıbrıs’ın ilk prokonsüllerinden biri ünlü hatip ve yazar Cicero’ydu. Ada Julius Caesar tarafından VII Kleopatra’ya verildiyse de İÖ 32’de yeniden Roma’ya bağlandı. IÖ 22’den sonra ayrı bir senatörlük eyaleti olarak prokonsül unvanı taşıyan valilerce yönetildi. Sonraki 600 yıl boyunca Kıbrıs’ta, zaman zaman görülen depremler, salgın hastalıklar ve bir Yahudi ayaklanması dışında tam bir barış ve huzur hüküm sürdü.
Roma Döneminin en önemli olayı Hıristiyanlığın girişi oldu. Havari Paulus, Kıbrıslı Yahudilerden Barnabas’la (sonradan Aziz Barnabas) birlikte İS y. 45’te Hıristiyanlığı yaymaya başladı ve prokonsül Sergius Paulus’un Hıristiyanlığı benimsemesini sağladı.
Kıbrıs İÖ 395’te Roma İmparatorluğu’nun parçalanmasından sonra Doğu (ya da Bizans) İmparatorluğu’na bağlı kaldı. Doğu Piskoposluk Bölgesi’nin parçası olarak Antiokheia’dan (Antakya) yönetildi. Ama Kıbrıs Kilisesi, İmparator Zenon’un 488’de verdiği ayrıcalıkla Antiokheia patrikliğinden bağımsızlığını elde etti. Kıbrıs 688’de II. İustinianos ile Halife Abdülmelik arasında imzalanan bir antlaşmanın ardından 300 yıl boyunca Bizans İmparatorluğu ile halifeliğin ortak egemenliğine girdi. 965’te BizanslIlar adayı yeniden bütünüyle ele geçirdiler. Yaklaşık 1185’te Kıbrıs’ın Bizans valisi I. İsaakios Komnenos isyan ederek kendini imparator ilan etti. Komnenos BizanslIların saldırısına karşı koyduysa da 1191’de Kral I. Richard (Aslan Yürekli) komutasındaki İngiliz Haçlı filosuna yenilerek tutuklandı. Richard ele geçirdiği adayı önce Templier tarikatı şövalyelerine, ardından da eski Kudüs Haçlı kralı Guy’ye (Lusignanlı Gui) para karşılığında sattı.
Guy, ortaçağın sonuna değin sürecek feodal bir monarşi oluşturdu. Kardeşi ve ardılı Amalricus, Kutsal Roma-Germen imparatoru IV. Heinrich’den kral unvanını elde etti. Lusignan kralları Avrupa ile ilişkileri geliştirdi. Kıbrıslı soylular ve tüccarlar büyük servetleriyle ün kazandılar. Ada Müslümanlara karşı bir saldırı üssü olma konumunu korudu. 1361’de Kıbrıs kralı I. Pierre (hd 1359-69) bir Haçlı seferine girişerek Adalia (Antalya) ve İskenderiye’yi yağmaladı. Lusignan hanedanının sonuncu kralı II. James’in (hd 1460-73) ölümünden sonra yerine Venedikli soylu bir kadın olan karısı Caterina Cornaro (hd 1474-89) geçti. Kraliçe Cornaro’nun döneminde Kıbrıs, Venedik Çumhuriyeti’nin denetimine girdi. Seksen iki yıl süren Venedik egemenliğinden sonra adayı Osmanlılar ele geçirdiler.
OSMANLI EGEMENLİĞİ
1570’te Lefkoşa’yı ele geçiren Osmanlılar ertesi yıl uzun bir kuşatmanın ardından Magosa’yı da aldılar. Osmanlı egemenliği yaklaşık 300 yıl sürdü. Katolik Kilisesi baskı altında tutularak Ortodoks Kilisesi’nin gücü yeniden oluşturuldu. Eski feodal yapıya son verilerek Rum köylüsüne toprak üzerinde mülkiyet ve miras hakkı sağlandı. Önce indirilen vergiler sonradan büyük ölçüde artırıldı. 18. yüzyılda Ortodoks başpiskoposu vergilerin toplanmasından sorumlu tutuldu.
Yaklaşık 20 bin Müslüman fethin ardından adaya yerleştirildi. Kıbrıs padişahlar açısından oldukça önemsiz bir eyalet konumunda kaldı. Bazı ayaklanmaların çıktığı adanın Ortodoks başpiskoposu 1821’de, Yunanistan anakarasındaki isyanı desteklediği gerekçesiyle idam edildi.
İNGİLİZ EGEMENLİĞİ
İngiltere ile OsmanlI Devleti arasında imzalanan 1878 tarihli Kıbrıs Sözleşmesi’yle adanın Osmanlı egemenliğinde kalmakla birlikte İngilizlerce yönetilmesi kabul edildi. İngiltere’nin amacı adayı askeri üs olarak kullanmaktı. Ama 1914’te İngiltere Kıbrıs’ı topraklarına kattığını ilan etti. Türkiye, İngiltere’nin bu tek yanlı ilhak kararını Lozan Antlaşmasıyla onayladı. 1925’te Kıbrıs İngiliz tahtına bağlı bir sömürge oldu.
Başlangıçta Rumlar adanın Yunanistan’a devredileceği umuduyla İngiliz işgalini desteklediler. Bu dönemde Kıbrıs’ın siyasal yaşamının en önemli konusunu Rumların enosis talepleriyle Türklerin buna karşı çıkması baskım sayılmazsa, II. Dünya Savaşı’nın dışında kaldı. 1947’de İngiliz valisinin yerel halkın yönetime katılımını güçlendirmeye yönelik önerileri Rumlarca “enosis ve yalnızca enosis” sloganıyla reddedildi.
1955’te Yunanistan ordusunda albay olarak görev yapmış olan Georgios Grivas (Digenis) Kıbrıs Mücadelesi Ulusal Örgütü (EOKA) adlı bir örgüt kurarak enosis amacıyla silahlı eylemlere girişti. Mart 1956’da başpiskopos III. Makarios Rum eylemlerini desteklediği gerekçesiyle Seyşel Adalarına sürgüne gönderildi. Mart 1957’de serbest bırakılmasına karşın adaya dönmesine izin verilmediğinden karargâhını Atina’da oluşturdu. Bu arada Fazıl Küçük önderliğindeki Kıbrıslı Türkler de adanın ya Türkiye’ye geri verilmesini ya da bölünmesini istemeye başladılar. Yunanistan’da ve Türkiye’de konuya ilginin büyük ölçüde artması mitinglere, Türkiye’den çok sayıda Yunan uyruklunun sınır dışı edilmesine ve bazı Rumların ülke dışına çıkmasına yol açtı.
Türkiye ve Yunanistan hükümetleri arasında Şubat 1959’da varılan anlaşma, aynı ay Londra’da düzenlenen konferansta İngiltere hükümetiyle Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının temsilcileri olan Küçük ve Makarios tarafından da onaylandı. Anayasanın hazırlanmasından sonra Kıbrıs Cumhuriyeti 16 Ağustos 1960’ta resmen ilan edildi. İngiltere'ye Akrotiri ve Dhekelia askeri üslerinde egemenlik hakkı tanındı. Varılan anlaşmayla, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bölünmesi ve siyasal ya da ekonomik bakımdan başka bir ülkeyle birleşmesi yasaklandı. Yunanistan, Türkiye ve Ingiltere, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, bütünlüğünü ve güvenliğini garanti ettiler. Aralık 1959’da yapılan seçimler sonucunda Makarios cumhurbaşkanı, Küçük de cumhurbaşkanı yardımcısı oldu. Bakanlar Kurulu’nun kararlan bağlayıcı olmakla birlikte, cumhurbaşkanının ve yardımcısının güvenlik, savunma ve dış politika konularında veto hakkı bulunuyordu.
KIBRIS CUMHURİYETİ
İlk genel seçimler 31 Temmuz 1960’ta yapıldı. Rumlara ayrılan 35 sandalyenin 30’unu Makarios’un yandaşları kazanırken 5’ini AKEL üyeleri elde etti. Türklere ayrılan 15 üyeliğin tamamını Küçük’ün yandaşları kazandı. Kıbrıs Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler’e ve İngiliz Uluslar Topluluğu’na üye oldu.
1963 sonlannda Makarios özellikle yerel yönetim ve mâliyeyle ilgili konularda ortaya çıkan güçlükleri öne sürerek anayasada değişiklik önerdi. Bunların Türk tarafınca reddedilmesi üzerine Türklere yönelik saldırılar başladı. İki toplum arasında çıkan
çatışmalar sonucunda, Türklerin denetiminde Rumlarca çevrelenmiş yalnızca birkaç yerleşim noktası kaldı. Lefkoşa bir ateşkes hattıyla ikiye bölündü. Mart 1964’te BM Güvenlik Konseyi adaya çokuluslu bir BM Barış Gücü’nün gönderilmesini kararlaştırdı. Aynı yıl adanın kuzeybatısında Türklere yönelik saldırıların artması üzerine Türkiye’ye bağlı uçaklar ada üzerinde ihtar uçuşu yaptılar. Ama Türkiye’nin çıkarma tehdidi gerçekleşmedi. Hem Yunanistan hem de Türkiye’den adaya gizlice subay ve birlikler gönderilerek her iki toplumca oluşturulan kuvvetlerin eğitilmesi sağlandı. Yunanistan ordusunda korgeneralliğe yükselen Grivas adaya dönerek Kıbrıslı Rumların oluşturduğu Kıbrıs Rum Ulusal Muhafız Birliği’nin komutanlığını üstlendi. 1967’de Türkiye’nin verdiği ültimatom üzerine Yunanistan’da işbaşında bulanan askeri cunta, kara birlikleriyle Grivas’ı adadan çekmeyi kabul etti. 1968 ve 1973’te yeniden seçilen Makarios bağlantısızlar hareketi içinde yer alarak uluslararası alanda etkin bir rol oynamaya başladı. Birçok Rum, enosis yerine bağımsızlığı savunmaya yöneldiği gerekçesiyle Makarios’a karşı muhalefeti yoğunlaştırdı. Bu arada 1971’de adaya gizlice dönen Grivas, EOKA B adlı bir örgüt kurarak enosis mücadelesini yeniden başlattı.
Türkiye’nin müdahalesi
15 Temmuz 1974’te Kıbrıs Rum Ulusal Muhafız Birliği’ ne bağlı birlikler, Yunanistan anakarasından subayların önderliğinde enosis'i gerçekleştirmek amacıyla bir darbe düzenledi. Makarios kaçmayı başararak Malta üzerinden Londra’ya gitti. EOKA’nın eski bir üyesi olan Nikos Sampson, Kıbrıs cumhurbaşkanı ilan edildi. Beş gün sonra, Sampson yönetimini devirmeyi amaçladığını bildiren Türkiye Girne’ye çıkarma yaptı. Sert bir direnişle karşılaşan Türk birlikleri Girne çevresinde bir köprü başı oluşturarak Lefkoşa’yla bağlantı kurmayı başardı. 22 Temmuz’daki ateşkesin ardından Yunanistan cuntası düştü. Kıbrıs’ta Sampson’un yerine Temsilciler Meclisi başkanı Glafkos Klerides getirildi. Üç garantör devlet Ingiltere, Yunanistan ve Türkiye Cenevre’de görüşmeleri başlattı. Türk önerilerinin kabul edilmemesi üzerine, Türk birlikleri 13 Ağustos’ta yeniden ilerlemeye başlayarak 16 Ağustos’ta, KKTC’nin bugünkü sınırını oluşturan Attila Hattı’na ulaştılar. Aralıkta Makarios adaya döndü.
Toplumlararası görüşmeler. Türk ve Rum toplumlarının temsilcileri olarak Rauf Denktaş ile Klerides arasındaki görüşmeler 1968’de başladı ve sonuç vermeden 1974’e değin sürdü. Türk tarafının, zayıf bir merkezî hükümete sahip iki bölgeli federatif devlet önerisi Rumlarca reddedildi. Türk kesiminde 1967’den beri var olan geçici yönetim Şubat 1975’te yerini Kıbrıs Türk Federe Devleti’ne bıraktı. Birleşmiş Milletlerin gözetiminde Nisan ve Haziran 1975 ile Şubat 1976’da Viyana’da yapılan toplumlararası görüşmelerin ardından Ocak ve Şubat 1977’de Makarios ile Denktaş buluştu. Görüşmede iki bölgeli bir federasyon oluşturulması için gerekli temel ilkeler konusunda anlaşmaya varıldı.
Makarios’un Ağustos 1977’de ölmesi üzerine Kıbrıs Rum Yönetimi’nin başkanlığına gelen Spiros Kipriyanu 1978 ve 1983 seçimlerini kazanarak bu görevi 1988’e kadar sürdürdü. Toplumlararası görüşmeler Mayıs 1983’te kesildi. Aynı yıl 15 Kasım’da ise KKTC kuruldu ve cumhurbaşkanlığına Rauf Denktaş seçildi. 1988’de Kipriyanu'nun yerine Georgios Vasiliu seçilirken, Denktaş Mayıs 1990’da yapılan seçimleri kazanarak cumhurbaşkanı kalmayı başardı. Rum kesiminde Şubat 1993’te yapılan seçimlerde Glafkos Klerides Vasiliu’yu yenilgiye uğratarak başkan seçildi. Denktaş ile Vasiliu ve Klerides arasında yürütülen toplumlararası görüşmelerden bir sonuç alınamadı. KKTC’de 1993 sonunda yapılan seçimler, Demokrat Parti ile Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin bir koalisyon hükümeti kurmasıyla sonuçlandı.
Türk tarafının önerilerinin temelini, siyasal açıdan birbirine eşit iki federe cumhuriyetten oluşan, Türkiye’nin güvencesine sahip bir devletin kurulması oluşturmaktadır. Rum tarafı ise, adadaki Türk askerlerinin çekilmesini yeni bir düzenlemenin önkoşulu olarak görmekte, iki toplumun nüfusları oranında siyasal ağırlığa sahip olacağı iki bölgeli federal bir devlet kurulmasını önermektedir.
kaynak: Ana Britannica
BAKINIZ
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Başkent Lefkoşa
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arması
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin İlçeleri
Kıbrıs Barış Harekâtı
Kıbrıs'ta Tarihi Yerler ve Müzeler
Kıbrıs'ta Askerlik
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Dış İlişkileri
Kıbrıs Adasının Jeopolitik ve Jeostratejik Önemi
Rauf Raif Denktaş
Kıbrıs'ın Tarihi
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti - Başkent Lefkoşa
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arması
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin İlçeleri
Kıbrıs Barış Harekâtı
Kıbrıs'ta Tarihi Yerler ve Müzeler
Kıbrıs'ta Askerlik
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Dış İlişkileri
Kıbrıs Adasının Jeopolitik ve Jeostratejik Önemi
Rauf Raif Denktaş
Kıbrıs'ın Tarihi
Son düzenleyen Safi; 14 Ocak 2017 02:39
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!