EDAT (İLGEÇ)
Tek başına anlamı olmayan, farklı türdeki sözcük veya sözcük öbekleri arasında çeşitli anlam ilgileri kuran sözcüklere edat (ilgeç) denir.
Bir sözcüğün edat sayılabilmesi için: - Tek başına anlamsız olması,
- Sözcükler arasında çeşitli anlam ilgileri kurması ve bu sayede anlam kazanması,
- Cümleden çıkarıldığında ya cümlenin anlamının bozulması ya da cümlenin anlamının değişmesi gereklidir.
Başlıca edatlar ve kurdukları anlam ilgileri: e (-a) GÖRE
"(-e, -a) göre" edatı cümleye "uygun, bakılırsa, kanaat, uygun olarak" anlam ilgilerini katar.
- "Bu ev tam bize göre" (uygun)
- "Söylenenlere göre iyileşmiş." (bakılırsa)
- "Bana göre sınavı kazanırsın" (kanaat)
- "Çocuklara göre bir filmdi." (uygun olarak)
-e (-a) KADAR
"(-e, -a) kadar" edatı cümleye "zaman, karşılaştırma, miktar, yaklaşık, mesafe, gibi, eşitlik, ölçüsünde" anlam ilgilerini katar.
- "Sabaha kadar çalıştım." (zaman)
- "Bacak kadar çocuk." (karşılaştırma)
- "Çözebildiğiniz kadar soru çözün." (miktar)
- "Bir kova kadar su götürdü." (yaklaşık)
- "Eve kadar koştuk." (mesafe)
- "Çay içmiş kadar oldum." (gibi)
- "Kuzu kadar sessizdir bu çocuk." (eşitlik)
- "Onun kadar çalışkanını görmedim." (ölçüsünde)
-e (-a) KARŞI
"(-e, -a)" karşı edatı cümleye "yönelik, yakınlık, yönelme" anlam ilgilerini katar. "Sana karşı çok uysal." (kişiye yönelik)
- "Sabaha karşı uyudum." (yakınlık)
- "Denize karşı yaktık mangalı." (yönelme)
e (-a) DOĞRU
"-e (-a) doğru" edatı her zaman "-e (-a)" ekiyle birlikte kullanılır ve cümleye "yaklaşırken, yönelme, yaklaşık" anlam ilgilerini katar.
- "Sınava doğru heyecanımız artıyor." (yaklaşırken)
- "Eve doğru yürümeye başladık.
- " (yönelme) "Akşama doğru dışarı çıktık." (yaklaşık)
-den (-dan) BERİ
"-den (-dan) beri" edatı zaman ya da yer bakımından eylemin başlangıcını bildirir.
- Sabahtan beri burada bekliyoruz, (zaman)
- Düzce'den beri hiç durmadık, (yer)
-den (-dan) ÖNCE, SONRA
"-den (-dan) önce, sonra" edatları zaman, yer ve sıra ilgisi kurar.
- Akşamdan önce gelemem, (zaman)
- Aksaray'dan önce Pozantı'da durduk, (yer)
- Ben sizden önce geldim, (sıra) Onu yemekten sonra göremedim, (zaman)
-den (-dan) İÇERİ, DIŞARI
"-den (-dan) içeri, dışarı" edatları yönelme bildirir.
- Atlarımız çözüldü girdik handan içeri, (yönelme)
DEĞİL
"Değil" edatının diğer ismi olumsuzluk edatıdır. Cümleye "olumsuzluk" anlam ilgisini katar.
- "Sınav çok zor değilmiş." (olumsuzluk)
- "Ne dediğini hâlâ anlamış değilim." (olumsuzluk)
"Değil" edatının bir başka görevi cümlede yüklemin yerine kullanılmasıdır.
- "O değil, sen yapmışsın." (Yüklemin yerine kullanılmıştır.)
- "O yapmamış, sen yapmışsın."
Mİ
"Mi" edatının diğer ismi soru edatıdır. Cümleye "soru, hayret, olumsuzluk, pekiştirme, şart" anlam ilgilerini katar.
- "Oğlunuz sınıfı geçti mi?" (soru)
- "Bu sözleri ben mi söylemişim? (hayret)
- "Bugün evde oturulur mu?" (olumsuzluk)
- "Uzun mu uzun bir yolculuğa çıktı." (pekiştirme)
- "Havalar ısındı mı işler açılır." (şart)
DİĞERLERİ
Edatlar yukarıda verilen örneklerle sınırlı değildir. Bunların dışında kalan edatları ve bu edatların cümleye kattıkları anlam ilgilerini görelim:
- "Sen gittin diye ağladı gökler." (neden)
- "Onu göreyim diye evine gittim." (amaç)
- "Yüzü sanki bir atlas kumaş." (benzetme)
- "Şimdiye dek bir sorunla karşılaşmadık." (zaman)
- "Seni sevmeme rağmen gidiyorum." (karşıtlık)
- "Yağmurdan dolayı geç kaldık." (sebep)
- "Trafikten ötürü yetişememiş." (sebep)
UYARI
Edatlar tamlanan ekini yani iyelik ekini (-i) aldıklarında isim veya zamir olur.
- "Onun gibisini görmedim." (isim)
- "Cimriliğin bu kadarı da fazla." (isim)
- "İşin doğrusunu anlatın bana." (isim)
- "Başkası avutur mu sandın beni." (zamir)
UYARI
Edatlar cümlede sıfat veya zarf öbeği oluşturur.
- "Melek gibi çocuksun." (sıfat öbeği)
- "Melek gibi gülümsüyor." (zarf öbeği)
- "Eli, pamuk kadar yumuşaktı." (sıfat öbeği)
- "Cennet kadar güzel bir ev. (zarf öbeği) "Sabaha kadar çalıştım, (zarf öbeği)
UYARI
Bir cümlede edatların yerine bazen bazı ekler kullanılabilir:
- Bence (bana göre)
- Görmeye (görmek için)
- Koştuğundan (koştuğu için)
ÜZERE
Genellikle "için" edatının yerini tutar. "Amaç, koşul, yaklaşıklık" ilgileri kurar. Önceki sözcükle öbek oluşturur.
- Buraya gelmek üzere yola çıkmış. (Amaç)
- Yarın getirmek üzere kitabını verir misin? (Koşul)
- Eve gelmek üzereyim. (Yaklaşıklık)
İÇİN
"İçin" edatı cümleye "amaç, neden, uğruna, hakkında, karşılığında, zaman, görelik" anlam ilgilerini katar.
- Başarmak için çalışıyor, (amaç)
- Üşüdüğü için sıkıca giyindi, (neden)
- Vatanım için canımı veririm, (uğruna)
- Senin için iyi şeyler söyledi, (hakkında)
- Bu eşyalar için kaç lira verdin? (karşılığında)
- Bir hafta için gelmişler, (zaman)
- Benim için fark etmez, (görelik)
GİBİ
"Gibi" edatı cümleye "benzetme, hemen, o anda, tahmin, -a yaraşır biçimde" anlam ilgilerini katar. "Deniz gibidir gökyüzü." (benzetme) "Çantayı kaptığı gibi kaçtı." (hemen, o anda) "Birazdan yağmur yağacak gibi." (tahmin) "İnsan gibi yaşamak zordu." (-a yaraşır biçimde)
UYARI
"-ce, -imsi, -si, -cesine" ekleri cümlede "gibi" edatının yerini tutabilir:
- İnsanca yaşamalısınız. (İnsan gibi)
- Kadifemsi bir elbiseydi. (Kadife gibi)
- Çocuksu yüzüne baktı. (Çocuk gibi)
- Adamı delicesine kovaladı. (Deli gibi)
YALNIZ, ANCAK, BİR, TEK
"Yalnız, ancak" sözcükleri cümlede "sadece" anlamına geliyorsa edat; "fakat, ama" anlamına geliyorsa bağlaçtır.
- Onu yalnız sen görebilirsin, (edat) Çiçeklerden ancak iki tane alabildi, (edat)
- O kitabı aldım; ancak okuyamadım. (bağlaç)
- Sinemaya gidin; yalnız çok geç kalmayın, (bağlaç)
- "Bir, tek" sözcükleri cümlede "sadece" anlamında ise edattır.
- Bir sen varsın hatırladığım, (edat)
- Sizden tek bir şey istiyorum, (edat)
UYARI
"Yalnız, ancak, bir, tek" sözcükleri farklı görevlerde de kullanılır.
- "Yalnız çocuk ağlamaya başladı." (sıfat)
- "Yalnız dolaşması hepimizi şaşırttı." (zarf)
- "Akşam ancak gelir." (zarf)
- "Bir akşam gideriz sinemaya." (sıfat)
- "Tek sayıları çok iyi biliyor." (sıfat)
- "Tek gezer, tek yaşardı." (zarf)
İLE
"İle" edatı cümleye "araç, birliktelik, durum ve nedenlik" anlam ilgilerini katar.
- "Eşyaları at arabasıyla taşımışlar." (araç ilgisi)
- "Dün akşam bir adamla döndü." (birliktelik ilgisi)
- "Küçük kız sevinçle odaya daldı." (durum ilgisi)
- "Görülmek korkusuyla saklandı." (nedenlik ilgisi)
UYARI
"İle" hem edat hem de bağlaç olarak kullanılabilir. "ile"nin yerine "ve" bağlacı kullanılabiliyorsa "ile" bağlaçtır; kullanılamıyorsa edattır. "İçeri ayakkabısıyla girdi." cümlesinde "ile" edattır; çünkü "ile" sözcüğünün yerine "ve" bağlacı kullanılamaz. "Mezuniyet törenime annem ile babam geldi." cümlesinde "ile" bağlaçtır; çünkü "ile" sözcüğünün yerine "ve" bağlacı kullanılabilir.