Arama

İç Anadolu Bölgesi - Genel Bilgi

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 22 Kasım 2016 Gösterim: 244.978 Cevap: 8
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
22 Ocak 2006       Mesaj #1
perlina - avatarı
Ziyaretçi

İç Anadolu Bölgesi,

Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biri. Ülkenin yaklaşık yüzde 19’unu kaplayan 151.000 km2’lik yüz ölçümüyle Doğu Anadolu Bölgesi’nden sonra Türkiye’nin ikinci büyük bölgesidir.
Doğu-batı doğrultusunda İmranlı’nın doğusundan İnönü’nün batısına kadar yaklaşık 750 km uzunluğunda, kuzey-güney doğrultusunda Çankırı’nın kuzeyinden Karaman’ m güneyine kadar 430 km genişliğindedir. Güneydoğu Anadolu dışında öteki beş bölgeyle komşudur. Akdeniz Bölgesi’yle olan sınırı, bir yay çizerek uzanan Toroslar’ın kuzeye bakan iç kenarından geçer. Bu sınır, kuzeybatıda Sultan Dağlarının kuzeydoğuya bakan eteğinden, doğuda Tahtalı Dağlarının batı yamacına kadar kesintisiz bir yay oluşturarak kıvrım dağları alanını Akdeniz Bölgesi’nde, havza yapılı bir alanı ise İç Anadolu Bölgesi’nde bırakır. Bu sınır aynı zamanda kısmen ormanlık bir alan ile otsu bitkilerin egemen olduğu step görünüşlü alanları da birbirinden ayırır.
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  iç anadolu.jpg
Gösterim: 56346
Boyut:  110.3 KB
Doğuda Yukarı Kızılırmak Vadisi ekseni çevresinde kuzeydoğuya doğru uzanan bölge, Uzunyayla kesiminde Doğu Anadolu’nun Yukarı Fırat Bölümü’ne komşu olur. Yüzey şekilleri bu sınırın Doğu Anadolu tarafında oldukça engebeli, İç Anadolu tarafındaki Uzunyayla yöresinde ise oldukça düzdür. Bölgeyi kuzeyde Karadeniz Bölgesi’nden ayıran sınır çizgisi, Kuzey Anadolu Dağlarının en içte bulunan sıralarının güneye bakan kenarını izler. Ama bu sınır, güneyde bölgeyi Akdeniz Bölgesi’nden ayıran sınır çizgisi gibi düzgün bir yay görünümünde değildir. Orta Karadeniz Bölümü’nün Tokat ve Çorum yörelerinde İç Anadolu Bölgesi içine derin bir biçimde sokulması sınırın düzgünlüğünü bozar. Sınır daha batıda İskilip ve Çankırı yöresini İç Anadolu’da bırakacak biçimde kuzeye doğru ilerledikten sonra, kuzeybatıdaki Sündiken Dağlarını Karadeniz Bölgesi’nde bırakacak biçimde güney yönünde geriler. Bu sınırın Karadeniz Bölgesi tarafında kalan dağlar, tahribe uğramış ama önemli orman kalıntılarıyla İç, Anadolu’nun step görünümünden ayrılır. Kuzeybatıdaki İnönü yakınlarında çok kısa bir sınır çizgisiyle Marmara Bölgesi’ne komşu olan İç Anadolu’yu Ege Bölgesi’nden ayıran sınır ise, İçbatı Anadolu Eşiği üstünde yükselen Türkmen ve Emir dağlarının doğuya bakan eteklerinden geçer. Önemli orman kalıntılarıyla kaplı bu dağlar, İç Anadolu’ya özgü çıplak görünümden uzaktır.

Türkiye’nin öteki coğrafi bölgelerinde olduğu gibi, İç Anadolu Bölgesi’nin sınırları da her yerde il sınırlarıyla çakışmaz. Aksaray, Kırıkkale, Nevşehir ve Kırşehir illeri bütünüyle bölge içinde kalır. Büyük bölümleriyle İç Anadolu’da yer alan iller ise şunlardır: Yahyalı ve Develi ilçelerinin küçük bazı kesimleri Akdeniz Bölgesi’nde,Sarız ilçesinin bazı kesimleri Akdeniz, batı kesimleri Doğu Anadolu bölgelerinde kalan Kayseri; Gürün, Kangal, Divriği, İmranlı ilçelerinin bazı kesimleri Doğu Anadolu, Gölova, Akıncılar, Suşehri, Koyulhisar, Doğanşar, Zara, Hafik ilçelerinin bazı kesimleri de Karadeniz bölgelerinde kalan Sivas; Aydıncık ve Çekerek ilçelerinin bir bölümü Karadeniz Bölgesi’nde kalan Yozgat; Kızılcahamam, Çamlıdere, Beypazarı ilçelerinin bazı kesimleriyle Nallıhan ilçesinin tümü Karadeniz Bölgesi’nde kalan Ankara; Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerinin tümüyle Mihalıççık, Alpu ilçeleri ve Merkez ilçesinin bazı kesimleri Karadeniz, Seyitgazi ve Han ilçelerinin bazı kesimleri Ege bölgelerinde kalan Eskişehir; Hüyük, Beyşehir, Meram, Akören, Güneysınır ve Halkapınar ilçelerinin bazı kesimleri, Derebucak, Seydişehir, Yalıhüyük, Ahırlı, Bozkır, Hadım ve Taşkent ilçelerinin tümü Akdeniz Bölgesi’nde kalan Konya; Ulukışla ve Çamardı ilçelerinin bazı kesimleri Akdeniz Bölgesi’nde kalan Niğde. Çorum ve Karaman illerinin yaklaşık yarısıyla Çankırı ilinin güneydoğu kesimi İç Anadolu Bölgesi’nde kalır. Bunların dışında büyük kesimleri komşu bölgelerde olmakla birlikte bazı küçük bölümleri İç Anadolu Bölgesi’ne taşan iller de vardır. Afyonkarahisar ilinin Bolvadin ve Emirdağ ilçelerinin bazı kesimleriyle Sultandağı ilçesi, Tokat ilinin Artova, Yeşilyurt ve Sulusaray ilçeleriyle Merkez ilçenin güney kesimi İç Anadolu Bölgesi sınırları içindedir.

1941’de Ankara’da toplanan ve Türkiye’ nin coğrafi bölge sınırları üzerinde çalışmalar yapan I. Türk Coğrafya Kongresi, İç Anadolu Bölgesi’ni Yukarı Kızılırmak, Orta Kızılırmak, Yukarı Sakarya ve Konya bölümlerine ayırmıştır.

Yüzey şekilleri.

Iç Anadolu Bölgesi yüzey şekilleri açısından, kendisini kuşatan bölgelere göre silik olmasıyla dikkati çeker. Kıvrımlı dağ sıraları kuzey ve güney kenarına itilmiş olmakla birlikte, bölgenin tabanının yüksekliği genellikle 1.000 m’yi, hatta doğuda 1.400 m’yi geçer. Tektonik kökenli ova tabanları 1.000 m’nin altındadır. Bölgenin en alçak kesimlerinin yüksekliği Kızılırmak ve Sakarya vadilerinin tabanı boyunda 700 m’nin altına düşer. Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki dağların batı uzantıları yelpaze gibi açılarak bölgenin doğusunda sıralar oluşturur. Orta Kızılırmak Bölümü’nde, Kızılırmak yayının içinde kalan engebeli arazi daha silik, dağ kütleleri daha dağınıktır. Buna karşılık Orta Kızılırmak Bölümü’nün güneyinde ise eski yanardağların püskürttüğü lav ve tüllerin yığılmasıyla oluşmuş platolar ile Erciyes Dağı (3.917 m) ve Haşan Dağı (3.268 m) gibi yüksek eski yanardağ konileri yer alır. Bu dağlar, İç Anadolu’nun en yüksek noktalarıdır. Bölgenin güneyindeki Konya Bölümü, yüzey şekilleri en silik olan kesimidir. Bu bölüm, basık iki eşikle üç ayrı havzaya ayrılır: Güneyde Konya Ovası, kuzeyde Tuz Gölü Havzası, kuzeybatıda Sakarya’ya su gönderen havzalar. Konya Bölümü’nün düzlükleri üstünde de bazı eski yanardağ konileri yükselir. Bunlardan en önemlileri Karaman’ın kuzeyindeki Karadağ ile Ereğli-Karapınar karayolunun kuzeyindeki Karacadağ’dır. Bölgenin kuzeybatısında yer alan Yukarı Sakarya Bölümü’ndeki Kızılırmak ve Sakarya ırmakları arasında İdris Dağı ve Elma Dağı gibi kuzey- doğu-güneybatı doğrultulu dağ sıraları yer alır. Sakarya Irmağı yayının iç kesimini ise Sündiken ve Sivrihisar dağları engebelendirir. Bölgede geniş yer tutan Bozok, Obruk, Haymana ve Cihanbeyli platoları gibi yüksek düzlüklerin alçak kesimlerinde ovalar yer alır.
İç Anadolu Bölgesi’nin güney kesimi, sularını denize göndermeyen kapalı bir havzadır. Bu kapalı alan bütün bölgenin ancak beşte ikisini kaplar. Bunun dışında bölgenin bazı kesimlerinde Seyfe Gölü ve Sultansazlığı gibi çok daha küçük yerel kapalı havzalar vardır. Bölgenin büyük kesimi sularını Sakarya, Kızılırmak ve Yeşilırmak’ın Çekerek koluyla Karadeniz’e gönderir. Bölgenin güneydoğusundaki küçük bir kesimin suları ise Seyhan Irmağının Zamantı koluyla Akdeniz’e gider. Doğu kesimindeki çok dar bir alanın suları da, Çaltı ve Tohma sularının katıldığı Fırat aracılığıyla Basra Körfezine ulaşır.
Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, İç Anadolu Bölgesindedir. Öteki önemli göller Akşehir, Eber, Tuzla, Seyfe ve Çavuşçu (Ilgın) gölleridir. Büyük göller tektonik kökenli olan çukurlaşmış ve kırılmış alanlara yerleşmiştir. Bölgenin çeşitli yörelerine serpilmiş küçük göller de vardır. Acıgöl, Meke Tuzlası Gölü gibileri volkanik, Konya çevresindeki obruk gölleri karstik, Emir Gölü ve Mogan Gölü gibileri de doğal set gölüdür.

İklim ve bitki örtüsü

, İç Anadolu düzlükleri kuzey ve güneyde kenar dağları, batıda ise İçbatı Anadolu Eşiği üstündeki dizilerle denizlerden ayrılmış olduğundan, iklim karasal ve az yağışlıdır. Bölgede kışlar uzun, sert ve karlı geçer. İç Anadolu Bölgesi’nde sıcaklık doğuya gidildikçe azalır. Yıllık ortalama sıcaklık Konya’da 11,5°C, Ankara’da 11,7°C, Kırşehirde 11,3°C, Kayseri’de 10,4°C, Gemerek’te 9,4°C, Sivas’ta 8,6°C’dir.
Yıllık ortalama sıcaklıkta olduğu gibi en soğuk ay ortalamaları (Ankara’da —0,1°C, Konya’da — 0,2°C, Kayseri’de — 2,1°C, Sivas’ta —3,9°C) ve en sıcak ay ortalamaları da (Ankara’da 23,1°C, Konya’da 23,2°C, Kırşehir’de 22,8°C, Kayseri’de 22,4°C, Sivas’ta 19,6°C) batıdan doğuya doğru azalır. Ölçülen en düşük sıcaklıklar ise Eskişehir’ de —26,3°C, Ankara’da —24,9°C, Konya’ da -28,2°C, Kayseri’de -32,5°C’dir. Bölgedeki en düşük hava sıcaklığı 20 Ocak 1972’de -34,6°C olarak Sivas’ta ölçülmüştür. En yüksek sıcaklıklar ise 40°C dolayındadır (Yozgat’ta 37,1°C, Sivas’ta 38,3°C, Kırşehir’de 39,4°C, Ankara’da 40°C, Kayseri’de 40,7°C). Bölgedeki en yüksek hava sıcaklığı 1 Ağustos 1954’te Çankırı’da 41,8°C olarak saptanmıştır.
Yağışı az bir bölge olan İç Anadolu’da yıllık ortalama yağış miktarı genellikle 300- 500 mm arasındadır (Konya’da 326 mm, Karaman’da 343 mm, PolatlI’da 347 mm, Kayseri’de 375 mm, Ankara’da 378 mm, Çankırı’da 385 mm, Nevşehir’de 389 mm, Esenboğa’da 413 mm, Sivas’ta 417 mm). Ama bu yağış tutarı bazı çukur yerlerde 300 mm’nin altına düşer (Cihanbeyli’de 293 mm, Karapınar’da 278 mm, Ereğli’de 299 mm). Buna karşılık, bölgenin kenar kesimlerinin bazı yörelerinde ise 500 mm’yi aşar (Yozgat’ta 516 mm, Akşehir’de 680 mm). Yağışlar mevsimlere düzenli olarak bölünmez; genellikle yazlar kurak, sonbahar az yağışlı, kış ve ilkbahar ise oldukça yağışlıdır. En yağışlı mevsim bölgenin batı ve güneybatı kesimlerinde kış, doğu kesiminde ise ilkbahardır. İç Anadolu Bölgesi’nde kar yağışlı günlerin sayısı genellikle 10 günden çok (Konya’da 11 gün, Ankara’da 14 gün), bölgenin doğu kesiminde ise 20 gün ve daha çoktur (Kayseri’de 20 gün, Sivas’ta 31 gün). Yerin karla örtülü olduğu günlerin sayısı ise, kışın şiddetine bağlı olarak doğuya gidildikçe artar (Konya’da 22 gün, Kayseri’ de 41 gün, Sivas’ta 62 gün).

İç Anadolu, orman örtüsü bakımından Türkiye’nin en yoksul bölgelerindendir. Ormanla kaplı alanlar tüm bölge yüzeyinin onda birinden azdır. Bölgenin büyük kesimlerini oluşturan plato ve ova düzlüklerinin doğal bitki örtüsü step görünümündedir. İç Anadolu Bölgesi’ndeki stepler, insanların ormanı tahrip etmesi sonucunda oluşmuştur. Step alanlarındaki tepelerde yer yer tüylü meşe, mazı meşesi ve bunlarla karışmış olarak ardıçlara ve pek az olarak da çamlara rastlanır. Step görünüşündeki alanların tabanlarındaki vadi boylarında meşelikler, yabanıl meyve ağaççıkları görülür. Akarsu kıyılarında ise söğüt dizilerine rastlanır.

Ad:  kapadokya gif.gif
Gösterim: 15500
Boyut:  665.0 KB

Nüfus.

Fiziki coğrafya koşullarının bir sonucu olarak nüfus ve yerleşim bölgenin kenar kesimlerinde yoğunlaşır. Genellikle toplu köy niteliğindeki kırsal yerleşmeler gibi kent ve kasabalar da dağların eteğinde ya da yakınında dizilir. Çünkü bu kesimler orta kesimlere oranla daha çok yağış alır ve su kaynakları daha boldur. Ovaların orta kesimlerine az yağış düşmesi ve buralarda yer yer tuzlu bataklıkların bulunması yerleşimi zorlaştırır. Bu nedenle ova tabanlarındaki nüfus yoğunluğu, kenardaki yerleşme alanlarına, hatta bu ovaları birbirinden ayıran plato eşiklerine oranla daha azdır. Son nüfus sayımı (1990) sonuçlarına göre, İç Anadolu Bölgesi’nin sınırları çinde yaklaşık 9.203.000 kişi yaşamaktadır. Bu, Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 16,3’üdür. Türkiye’de km2’ye 73 kişi düşerken, İç Anadolu’ da yaklaşık 61 kişi düşer. Bölge nüfusunun yüzde 33’ü bucak merkezi ve köylerde, yüzde 67’si ise il ve ilçe merkezlerinde yaşar. Bölgedeki kentlerden Ankara’nın nüfusu 2,5 milyonu, Konya’nınki ise 500 bini aşar. Kayseri, Eskişehir, Sivas ve Kırıkkale’nin nüfusu ise 100-500 bin arasındadır.

Ekonomi.

İç Anadolu’da geçim kaynakları arasında tarım ve hayvancılık başta gelir. Türkiye tahıl üretiminin yaklaşık üçte biri bu bölgeye aittir. Tahıl türleri arasında başta gelen buğday, ötekileri çok geride bırakır. İç Anadolu’da buğday üretimi bakımından Konya ili daima en önde yer almıştır. İkinciliği ise hep Ankara elinde tutar. Iç Anadolu’da genellikle makarna, bulgur, irmik yapımına elverişli sert buğday yetiştirilir. Arpa ekimi, tüm Türkiye’de olduğu gibi, İç Anadolu’da da kapladığı alan bakımından buğdaydan sonra gelir ve en çok Konya ve Ankara’da yetiştirilir. Baklagillerden en çok fasulye, nohut ve mercimek ile hayvan yemi olarak fiğ ve burçak ekilir. Türkiye patates üretiminin yarısına yakını bölgede yetiştirilir. Sanayi bitkilerinden en çok şeker pancarı ekilir. Önce Eskişehir ili ile Konya ilinin batı kesiminde başlayan şeker pancarı tarımı 1950’lerde yeni şeker fabrikalarının açılmaya başlamasıyla tüm bölgede yaygınlaştı. Bağcılık ve meyvecilik bakımından Konya, Ankara, Niğde, Nevşehir ve Kayseri illeri önem taşır.

Hayvan varlığı bakımından küçükbaş hayvanlar başta gelir. Türkiye’deki küçükbaş hayvanların başta koyun olmak üzere yaklaşık üçte biri bölgede yaşar. Tiftiğiyle ünlü Ankara keçisi en çok Ankara ve Konya illerinde yetiştirilir.

İç Anadolu’da bulunmuş çeşitli maden yatakları eskiden beri işletilir. İşletilen en önemli yeraltı kaynakları bor ve lületaşı (Eskişehir), cıva (Konya), demir (Kayseri) ve bölgenin çeşitli yerlerindeki linyit yataklarıdır. Tuz Gölü başta olmak üzere çeşitli yerlerde tuz üretilir.
İç Anadolu’da orta ve büyük sanayi tesislerinin kuruluşu Cumhuriyet dönemine rastlar. Halıcılık önceleri yalnızca Kayseri, Sivas ve Konya yörelerinde yaygındı. Günümüzde bölgenin başlıca sanayi kuruluşları Eskişehir, Kayseri, Sivas, Konya, Kırıkkale, Ereğli ve Ankara gibi merkezlerde toplanmıştır. Son yıllarda Kırıkkale, Ankara, Eskişehir, Kayseri, Çankırı ve Elmadağ yörelerinde savunma sanayisi tesisleri kurulmuştur.

İç Anadolu Bölgesi’nin yüzey şekilleri, ulaşıma elverişlidir. Ankara-İstanbul, Ankara-İzmir, Ankara-Samsun, Ankara-Adana, Ankara-Yozgat-Sivas, Ankara-Kırşehir- Kayseri ve Ankara-Konya karayolları bölgenin canlı ulaşım eksenleridir. Demiryolu ulaşımı İç Anadolu’ya 19. yüzyıl sonunda girmiş, asıl gelişmesi Cumhuriyet döneminde olmuştur. Bu dönemde İç Anadolu bir demiryolu halkasıyla kuşatılmış, ama 1950’lerden sonra karayollarının olağanüstü önem kazanması sonucunda demiryolu ulaşımı gerilemiştir. İç Anadolu’nun Ankara, Sivas ve Kayseri kentleri hava ulaşımından da yararlanır. Ulaşımın gelişmesi bölgenin turizm potansiyelinin değerlendirilmesini sağlamıştır. Ürgüp, Göreme ve Ihlara vadileri, Konya yöresi ve Erciyes Dağı zengin doğal, tarihsel ve arkeolojik değerlere sahiptir.

İç Anadolu Bölgesi’ndeki yükseköğretim kurumları Ankara’daki Ankara, Orta Doğu Teknik, Hacettepe, Gazi ve Bilkent, Konya’daki Selçuk, Eskişehir’deki Anadolu, Sivas’taki Cumhuriyet ve Kayseri’deki Erciyes üniversiteleridir.

Kaynak :Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 22 Kasım 2016 17:05
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
24 Nisan 2006       Mesaj #2
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

İç Anadolu Bölgesi,

Anadolu'nun orta kısmında yer alan Türkiye'nin yedi coğrafi bölgesinden biridir. Türkiye'de gelişmiş bölgeler arasında yer alır. Bu konumu sebe­biyle bu bölgeye "Orta Anadolu" da denir. İç Anadolu Bölgesi'nin yüz ölçümü 151.000 km² olup bu alan Türkiye topraklarının %21'ini kaplar. Doğu Anadolu'dan sonra ikinci büyük bölgemizdir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında diğer bölgelerin hepsiyle komşudur. Aynı zamanda Türkiye'de "tahıl ambarı" olarak da anımsanır.

İl merkezleri temel alındığında, İç Anadolu Bölgesi sınırları içinde yer alan 13 ili şunlardır:
Sponsorlu Bağlantılar
Merkezi Nüfusları (2011 sayımı)
Ad:  kayseri.jpg
Gösterim: 13457
Boyut:  57.7 KB
  • Ankara: 4.660.000
  • Konya: 1.074.000
  • Kayseri: 982.000
  • Eskişehir: 651.000
  • Sivas: 311.000
  • Kırıkkale: 195.000
  • Aksaray: 178.000
  • Karaman: 138.000
  • Kırşehir: 116.000
  • Niğde: 115.000
  • Nevşehir: 88.400
  • Yozgat: 77.100
  • Çankırı: 72.700
Bu illerden Ankara, Eskişehir, Çankırı ve Yozgat'ın bazı ilçeleri Karadeniz Bölgesi'ne, Sivas'ın bazı ilçeleri Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesi'ne, Konya, Karaman ve Niğde'nin güney ilçeleri Akdeniz Bölgesi'ne, Kayseri'nin bazı ilçeleri Akdeniz ve Doğu Anadolu Bölgeleri'ne girer. Ayrıca Afyonkarahisar, Bilecik, Çorum ve Tokat illerinin bazı ilçeleri bu bölgeye girer.

BÖLÜMLERİ
İç Anadolu Bölgesi yer şekillerine göre dört bölüme ayrılır:

1. Konya Bölümü
Bölgenin ortasında geniş bir kapalı havzadır. Bura­da büyük ovalar, plato düzlükleri, Tuz Gölü, Akşehir ve Eber gölleri ile Karacadağ ve Karadağ volkanik dağları bulunur. Türkiye'nin en kurak bölümüdür. Nüfus bakımından bölgenin en tenha bölümüdür. Halk tarım ve hayvancılıkla uğraşır. Ülkemizin en önemli tahıl alanlarından birisidir. Konya, Aksaray ve Karaman bölümde yer alan illerdir.

2. Yukarı Sakarya Bölümü
Bölgenin kuzeybatı kısmını meydana getirir. Orta Kızılırmak boylarından İçbatı Anadolu'ya kadar uzanır. Yer şekilleri daha engebeli, iklimi biraz daha nemlidir.
Yıllık yağışlar 400 mm civarındadır. İklim ve ula­şım koşullarının elverişli olması nedeniyle, böl­genin en yoğun nüfuslu bölümüdür. Bölge nüfusunun yarıya yakını bu bölümdedir.
Batı Anadolu'yu iç bölgelere bağlayan yolların geçtiği önemli bir yerdedir. Bölümde Eskişehir ve Ankara illeri yer alır.

3. Orta Kızılırmak Bölümü
İç Anadolu'nun, Çankırı'dan Toroslar'a kadar uzanan, içine Kızılırmak yayını alan kısmıdır. Alan bakımından bölgenin en büyük bölümüdür. Kuzey kesimi daha engebelidir.Güney kesiminde plato ve ova düzlükleri yaygındır. Ortada ise geniş Kızılırmak platosu bulunur. Erciyes volkanik dağı bu bölümde yer alır.
Tarım alanlarının oranı verimli volkanik topraklarla kaplı güney kesimden daha yüksektir. İç Anadolu'da kırsal nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu bölümdür. Kayseri, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat ve Kırıkkale bölüm içinde yer alan illerdir.

4. Yukarı Kızılırmak Bölümü
Bu bölüm Kızılırmak'ın, Karadeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu arasına sokulan yukarı çığırını kaplar. İç Anadolu'nun en küçük, en engebeli bölümüdür.
Dağlarla kuşatılmış bir havza görünümündedir. En­gebeli olduğu için tarım alanlarının oranı daha düşüktür. Nüfusu seyrek, kentleşme oranı düşüktür. Bölgenin kışın en soğuk bölümü burasıdır. Bölümde Sivas ili bulunmaktadır.

COĞRAFİ KONUMU


Bölge, Ana­dolu'nun orta kısmında yer alır. Bu konumu sebe­biyle "Orta Anadolu" da denir.
İç Anadolu Bölgesi'nin yüz ölçümü 151.000 km2 olup, bu alan Türkiye topraklarının %20'sini kaplar. Doğu Anadolu'dan sonra ikinci büyük bölgemizdir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında diğer bölgelerin hepsiyle komşudur.

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
Bölge, yeryüzü şekilleri bakımından sade bir görünüme sahiptir.
Yer şekilleri çeşitlilik göstermez. Engebe­li araziler fazla olmadığı için, kara ve demiryolu ulaşı­mına oldukça elverişlidir. Bölgenin çoğu yerinde ge­nellikle 1000 m yükseltiye sahip düzlükler bulunur.En alçak yerleri olan Sakarya ve Kızılırmak vadilerindeki yükselti 700 m civarındadır.
Bölgenin güneyinde Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan dağlar volkanik kökenlidir. Başlıcaları Hasandağı, Karacadağ, Karadağ, Erciyes Dağı ve Melendiz Dağları'dır.
Bölgedeki kıvrım dağları ise doğuda geniş bir alan kaplar. En önemlileri, Ak dağlar, Hınzır Dağı, Tecer Dağı ve Yıldız Dağları'dır.

Platolar en fazla bu bölgemizde yer alır. Batıda Haymana ve Cihanbeyli, güneyde Obruk, doğu­da da Bozok (Kızılırmak) plâtolarıyla, Ege Bölgesi sınırı boyunca Yazılıkaya (Bayat) ve Doğu Anado­lu Bölgesi sınırı boyunca da Uzunyayla gibi platolara sahiptir. Tuz Gölü çevresi Türkiye'nin en büyük kapalı havzasıdır.
Ad:  ankara.jpg
Gösterim: 11416
Boyut:  68.5 KB
İç Anadolu'nun bazı ovaları oldukça geniştir. Konya ovası, Türkiye'nin en büyük ovasıdır. Eski bir göl tabanıdır. Geniş ovalardan diğeri Tuz Gölü'nün gü­neyindeki Aksaray Ovası'dır. Haymana platosunun batısındaki Yukarı Sakarya Ovası da geniş alan kaplar. Küçük ovalar olan Eskişehir, Ankara, Kay­seri ve Develi ovaları, platolar arasındaki çukurluklarda yer almaktadır.

AKARSU ve GÖLLERİ
İç Anadolu Bölgesi'nin en önemli akarsuları Kızıl­ırmak, Sakarya Nehri, Porsuk ve Delice çaylarıdır. Bu bölge akarsuları kapalı havzada akan sel rejimli akarsulardır. İlkbahar yağışlarıyla taşar, ya­zın kuruyacak hale gelir.
İç Anadolu Bölgesi'nin güney kesimleri sularını deniz­lere gönderemez. Bu nedenle kapalı havzalar geniş bir alan kaplar. Kapalı havzaların geniş olanları, Kon­ya Ovası, Tuz Gölü ve Akşehir - Eber gölleri çevre­sinde yer alır. Seyfe Gölü, Sultan Sazlığı (Yaygölü) gibi küçük kapalı havzalar da bulunmaktadır. İç Ana­dolu Bölgesi'nin büyük bir bölümü sularını Kızılırmak, Sakarya ve Yeşilırmak'ın kolu olan Çekerek suyu sa­yesinde Karadeniz'e gönderir. Güneydoğusundaki Uzunyayla yöresi, sularını Seyhan'ın kolu olan Zamantı suyu sayesinde Akdeniz'e gönderir. Sel rejimli akarsuların en fazla bulunduğu bölgedir.
Bölgenin en büyük gölü Tuz Gölü'dür. Bu göl bu­harlaşmanın etkisiyle yazın büyük ölçüde kurumakta­dır. Tuz Gölü, tektonik oluşumludur. Derinliği fazla de­ğildir. Gölün alanı kışın ve ilkbaharda fazla alan kapla­dığı halde, yazın buharlaşma ve beslenme yetersizli­ğinden dolayı kapladığı alan azalır. Tuz ihtiyacımızın %30'unu karşılar. Diğer önemli gölleri ise Akşehir, Eber, Ilgın (Çavuşçu), Tuzla, Seyfe, Mogan ve Sultansazlığı gölleridir.

İKLİM ve BİTKİ ÖRTÜSÜ
Bölgenin çevresi yüksek dağlarla çevrili olduğundan, denizlerin nemli ılıman havası bölgeye sokulamaz.
Bu nedenle bölgede, yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı karasal iklim hakimdir. Bölge­de, doğuya doğru gidildikçe yüksekliğin artmasına bağlı olarak karasallık derecesi artar ve kış sıcak­lıkları çok düşük değerlere ulaşır.
İç Anadolu, ülkemizin en az yağış alan bölgesi­dir. Ortalama yağış 400 mm civarındadır. Bölge, en fazla yağışı ilkbahar aylarında sağanak halinde alır. En kurak mevsim yazdır. Yazların kurak olması ve yaz kuraklığının erken başlaması sebze türü bitkiler üzerinde olumsuz etki yapar. Bölgenin ve ülkemizin en az yağışlı yeri Tuz Gölü çevresidir(320 mm) .
Yağışların azlığı bölgenin deniz etkisine kapalı olmasından kaynaklanmaktadır. Denizden gelen nemli hava kütlesi, nemini, dağların denize bakan yamaçlarında yağış halinde bırakır. İç Anadolu Bölgesi'ne doğru eserken artık kurudur.
Bölgede görülen yağışlar konveksiyonel ve cephe­sel kökenlidir. Kırkikindi adı da verilen konveksiyonel yağışlar İlkbaharda yaygındır.
Bölgenin tabii bitki örtüsü bozkırdır. Bozkır, ilkba­har yağmurlarıyla yeşeren, bir kaç ay yeşil kalan, yaz sıcaklığı ile sararan ot topluluğudur.
İç Anadolu Bölgesi ülkemiz ormanlarının %7 sini kaplayarak bölgeler arasında 6. sırada yer alır.

TARIM ve HAYVANCILIK
Bölge ekonomisinin temeli tarıma dayanır. Ekili - dikili alanların oranı bakımından Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırada yer alır. Çalışan nüfusun büyük bir kısmı tarımla uğraşır.
İklimin yarı kurak karakterine rağmen, çok geniş alanlar tarıma ayrılır. Bölgenin tarımı iklim şartlarına bağlıdır. Özellikle ilkbahar yağışlarının yetersizliği veya gecikmesi, tahıl üretiminde önemli dalgalanmalar meydana getirir, iklim yarı kurak olduğu için nadas ihtiyacı duyulur. Tarımın en önemli problemi sulamadır.
Bu amaçla büyük sulama kanallarının (barajların) yapılması ve yeraltı suyundan yararlanılması gerekir.Ekonominin temeli tarım ve hayvancılığa dayanır. Türkiye'de ulusal gelirin %20'sini bu bölge sağ­lamaktadır.
Tarım ürünleri içinde tahıllar başta gelir. Türkiye genelinde tahıla ayrılan toprakların yarıya yakını bu bölgededir. Yer şekilleri ve iklim koşulları tahıl tarımını öne çıkarır. Düzlüklerin geniş yer kapla­ması makineli
Ad:  tiftik keçisi.jpg
Gösterim: 11979
Boyut:  79.2 KB
tarımı kolaylaştırmıştır.
Bölgenin sulanabilen bölümlerinde şeker pancarı tarımı yapılır. Buğday, şeker pancarı ve elmanın en fazla üretildiği bölgedir. Şeker pancarının özellikle Konya, Ankara, Eskişehir, Kayseri ve Niğ­de gibi şeker fabrikalarının bulunduğu yerlerde ekimi yapılır.
İlkbahar yağışı ve yaz kuraklığı tahıla uygun ortamı oluşturmuştur. Türkiye'nin tahıl ambarıdır. Sulanabilen arazinin azlığı buğday ekim alanlarının ge­niş olmasına yol açmıştır. Bölgede buğday nadas yöntemiyle yetiştirilir. Alan bakımından nadasa bı­rakılan toprakların en fazla olduğu bölgemizdir. Bölgede yaz kuraklığının erken başlaması sebze türü bitkiler üzerinde olumsuz etki yapar.
İç Anadolu Bölgesi'nde yaygın olarak bozkırların görülmesi küçükbaş hayvancılığın gelişmesine ne­den olmuştur. Küçükbaş hayvan sayısının en fazla olduğu bölgedir. Bölgede Ankara ve Eskişehir çevresinde tiftik keçisi yaygınlaşırken diğer yörelerde daha çok koyun beslenir. Küçükbaş hayvanlardan elde edilen yün ve tiftik, dokumacılığı teşvik etmiştir.

YERALTI ZENGİNLİKLERİ

Bölgenin önemli yeraltı zenginlikleri, linyit, krom, lületaşı, tuz ve bor mineralleridir.
  • Krom: Eskişehir, Kayseri ve Sivas'ta çıkarılır.
  • Kayatuzu: Kırşehir ve Çankırı dolaylarında çıkarılır.
  • Linyit: Sivas ve Eskişehir'de çıkarılır.
  • Çinko ve Demir: Kayseri'de çıkarılır.
  • Civa: Konya Sarayönü'nde
  • Tuz: Tuz Gölü'nden elde edilir.
  • Lületaşı: Eskişehir'de çıkarılmaktadır. Hediyelik eşya yapımında kullanılır.
SANAYİ
  • Aksaray: Mercedes-Benz Türk Kamyon Fabrikası, Sütaş Süt Fabrikası, Balküpü Şeker Fabrikası, Un fabrikaları,
  • Sivas: Lokomotif, benzin, motor, çimento ve inşaat malzemeleri sanayii ile devlet demir yollarının tren, vagon imalatı yapan TÜDEMŞAŞ fabrikası vardır.
  • Ankara: Makine, uçak, savunma sanayii, elektrikli ev aletleri, elektronik, dokuma, gıda ve içki, tarım araçları, çimento, alçı ve mobilya sanayii,elektrik üretimi-kömür madeni,trona madeni üretimi ve soda külünün ihracatı
  • Konya: Tarım araçları, besin, motor, çimento, süt ürünleri ve inşaat malzemeleri sanayi, Eeğli Şeker Fabrikası, Çumra Şeker Fabrikası, Ilgın Şefer Fabrikası ve Konya Şeker Fabrikası bulunmaktadır.
  • Niğde: Rot başı fabrikası,halı fabrikası,şeker fabrikası,gazoz fabrikası,beton santrali,otomotiv yan sanayi
  • Kayseri: Halıcılık, mobilya, şeker fabrikası, yem, savunma sanayi, kimyasal ürünler, elektronik, beyaz eşya, cnc tezgah üretim sanayi, meyve suyu, pamuklu dokuma, pastırma ve sucuk üretim merkezleri gibi azami 1100 fabrika ile anadolunun üretim lokomotifi.
  • Kırıkkale: Orta Anadolu petrol rafinerisi, silah fabrikası, demir-çelik endüstrisi
  • Eskişehir: Besin, yem, çimento endüstrisi, raylı sistemler, lokomotif (Tülomsaş), hava sanayi (Tusaş, TEI)
  • Yozgat: Çimento, linyit kömür madeni, şeker fabrikası, besin, tekstil
  • Karaman: Bisküvi (Bifa, Saray), gofret, şekerleme, süt fabrikası (Halk). Tahıl ürünleri, buğday, mısır, ayçekirdeği ve özellikle yurtdışına ihracı yapılan elma üretimi.
TURİZM
Bölgenin önemli turistik yerleri peribacaları, Ihla­ra vadisi, Derinkuyu'daki yeraltı kentleri (Kapadokya) dir. Konya'daki Selçuklu eserleri, Mevlana türbesi ve çeşitli yerlerdeki antik hitit kentleri önemli turistik değerlerdir.
Bölgede sağlık turizmi de gelişmiştir. Özellikle Eskişehir, Ankara, Konya, Niğde, Kayseri illerinde kaplıcalar bulunmaktadır. Bu yerleşim merkezlerinde bu maksatla kurulmuş dinlenme ve konaklama tesisleri yer alır.
Bölgedeki Erciyes ve Elmadağ kayak turizmi açısından gelişmiş yerlerdir.
Bölgede özellikle Ankara'da bulunan Anıtkabir, Atatürk müzesi, Etnografya müzesi insanların en sık uğradıkları yerler arasında yer almaktadır.
İç Anadolu'da her yıl gerçekleştirilen, Kayseri Ana­dolu Fuarı ile Konya Fuarı başlıca turizm ve ticaret etkinliklerindendir.
iç Anadolu Bölgesi'nde, Boğazköy Alacahöyük Milli Parkı, Göreme Tarihi Milli Parkı ve Yozgat Çamlığı Milli Parkı gibi tarihi ve doğal yönden korumaya alınmış turizm alanları da bulunmaktadır.

NÜFUS ve YERLEŞME
iç Anadolu Bölgesi, 1997 nüfus sayımına göre yaklaşık 10,5 milyon kişilik nüfus büyüklüğüyle Marmara Bölgesi'nden sonra ikinci sırayı alır. Bu bölgenin nüfus yoğunluğu 64 kişi/km2 dir. (1997 yılına göre, Türkiye'nin ortalama nüfus yoğunluğu 81 kişi / km2 dir.) Dolayısıyla İç Anadolu, Türkiye nüfus yoğunluğu ortalamasının altındadır, iç Anadolu Bölgesi'nin nüfusu, bölgenin doğal koşulları­nın etkisine bağlı olarak, daha çok komşu bölgelere yakın yerlerdeki dağ eteklerinde yoğunlaşır. Bunun nedeni, sözü edilen kesimlerin daha yağışlı olması ve su kaynaklarının bol olmasıdır.
Bölgedeki ovaların aldığı yağışın az olması, nüfuslanma ve yerleşmeyi engellemiştir. Düz ovalık ke­simde nüfus yoğunluğu dağ eteklerine göre azdır. Toplu köy niteliğindeki kırsal yerleşme birimleri ile kentler dağ etekleri boyunca dizilidir. Bölge nüfusu­nun %62'si, nüfusu 10.000'den fazla olan ve kent sayılan yerleşme birimlerinde yaşamaktadır. Tarım alanları geniş olmasına karşın nüfusun %38'i kırsal kesimde yaşar. Tarım alanlarının geniş olması, tarımsal nüfus yoğunluğunun düşük olmasına yol açar. Nüfusun dağılışı, yağış dağılışına benzerlik gösterir.
Bölgede en fazla nüfuslanmış bölüm, Yukarı Sakarya'dır. Bu bölümün yoğun nüfuslanmasında, endüstri faaliyetleri ile Ankara'nın başkent olması önemli rol oynar. Konya ve Tuz Gölü civarları nüfus yoğunluğunun az olduğu yerlerdir.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 16 Mart 2019 18:57
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
26 Nisan 2006       Mesaj #3
arwen - avatarı
Ziyaretçi

İç Anadolu Bölgesi


Doğu Anadolu'dan sonra 2. büyük bölgemizdir. Anadolu Yarımadasının ortasında yer alır. G. Doğu Anadolu Bölgesi hariç her bölgeyle komşudur. Alanı 163.057 Km2 dir. Ülkemizin % 20'sini kaplar.
Nüfusu 2000 sayımına göre 11.6 milyondur. Nüfus yoğunluğu Km2'ye 71 kişidir. Bu Türkiye ortalamasının altındadır. (Türkiye ortalaması Km2'ye 71 kişi)

BÖLÜMLERİ:

Ad:  _ic_anadolu_bolgesinde_yetisen_tarim_urunleri_.jpg
Gösterim: 35483
Boyut:  75.3 KB
1. Konya Bölümü
2. Yukarı Sakarya Bölümü
3. Orta Kızılırmak Bölümü
4. Yukarı Kızılırmak Bölümü

YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ:


Dağları: Yer şekilleri sadedir. Engebeli arazi fazla olmadığı için arazi ulaşıma uygundur. Ortalama Yükselti 800-1000 metredir. Bölgenin en yüksek yeri doğu bölümüdür. Kıvrım dağları da bu bölümde yer alır. Akdağlar, Hınzır Dağları, Tecer Dağları, Yıldız Dağları bu kıvrım dağlarıdır. Bölgenin güneyinde volkanik dağlar vardır.Bunlar Erciyes Dağı (3917 m en yüksek yeri), Melendiz, Hasandağı, Karacadağ, Karadağ'dır.
Platoları: Haymana, Cihanbeyli, Obruk, Bozok (Kızılırmak), Yazılıkaya, (Bayat), Uzunyayla platoları vardır.
Ovaları: Konya Ovası (Türkiye'nin en büyük ovası), Ereğli, Aksaray, Sakarya, Eskişehir, Ankara, Kayseri ve Develi Ovaları
Akarsuları: Kızılırmak, Sakarya, Porsuk Çayı, Delice Irmağı.
Gölleri: Bölgenin güneyinde kapalı havzalar vardır. Tuz Gölü (2.Büyük Gölümüz), Akşehir, Eber, Ilgın (Çavuşçu), Tuzla, Seyfe, Mogan, Sultan Sazlığı vardır. Sakarya Nehri üzerinde Sarıyar ve Gökçekaya; Kızılırmak Nehri üzerinde de Hirfanlı ve Kesikköprü baraj gölleri vardır.

İKLİM VE BİTKİ ÖRTÜSÜ:


Bölge dağlarla çevrili olduğu için yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlıdır. Don olayları çok görülür. En az yağış alan bölgedir. Ortalama yağış 400 mm'dir. Bunun en önemli sebebi bölgenin dağlarla çevrili olmasıdır. Doğal bitki örtüsü bozkırdır. Bölgede özellikle doğudaki dağlık alanlarda ormanlara da rastlanır. Orman bakımından % 9 ile 5. sıradadır. Akarsu boylarında kavakçılıkta yapılır.

TARIM VE HAYVANCILIK:


Bölgenin ekonomisi tarıma dayanır. Ekili-dikili alanlar bakımından Marmara Bölgesinden sonra 2. sırada yer alır (% 27). Çalışan nüfusun büyük bölümü tarımda çalışır. Fakat tarımın en önemli sorunu sulama ihtiyacıdır. Bölgede en çok üretilen ürün buğdaydır. Diğer ürünler şekerpancarı ( şeker fabrikaları bölgede fazladır.), Üzüm, Mercimek, Yulaf, Çavdar, Ayçiçeği, Haşhaş, çeşitli meyveler ve sebzelerdir.
Bölgede küçükbaş hayvancılık yaygın olarak yapılır. Ankara çevresinde tiftik keçisi, Sivas ve Konya çevresinde koyun çok yetiştirilir.

YER ALTI ZENGİNLİKLERİ:


Krom: Eskişehir-Mihalıççık, Kayseri ve Sivas. Kayatuzu: Kırşehir, Çankırı, Nevşehir, Yozgat.
Linyit: Sivas-Kangal. (Burada bir de termik santralde bulunmaktadır.)
Demir: Kayseri-Develi, Sivas-Kangal, Ankara-Haymana.
Toryum: Eskişehir-Sivrihisar.
Çinko: Konya-Bozkır, Niğde-Bor (Türkiye'de 2. sırada).
Lületaşı: Eskişehir (Türkiye'de ve Dünya'da 1.).
Volfram: Kırıkkale-Keskin, Niğde (Türkiye'de 2. sırada).

ENDÜSTRİSİ:


Sanayi Yukarı Sakarya Bölümünde gelişmiştir.
Eskişehir: Lokomotif, besin, motor, çimento, inşaat, malzemeleri, şeker, et deri sanayisi vardır.
Ankara: Dokuma, besin, tarım araçları, çimento, alkollü içki, mobilya, selüloz, kağıt, karton, deri ve et sanayisi vardır.
Konya: Tarım araçları, besin, motor, çimento, süt ürünleri, inşaat malzemeleri, selüloz, kağıt ve şeker s.
Kayseri: Halıcılık, meyve suyu, pamuklu dokuma, pastırma ve sucuk sanayisi.
Kırıkkale: Silah sanayi, Orta Anadolu Rafinerisi.
Sivas: Besin, Yem, Çimento, demir-çelik, et entegre, demiryolları bakım ve onarım tesisleri vardır.

NÜFUSU VE YERLEŞMESİ:


Nüfusu 2000 sayımına göre 11.6 milyondur. Nüfus yoğunluğu Km2'ye 71 kişidir. Bu Türkiye ortalamasının altındadır. (Türkiye ortalaması Km2'ye 83 kişi). Nüfus artış hızı %o 16'dır (Türkiye ortalaması %o 18.34).
Nüfusun % 69'u kentte yaşar (Türkiye ortalaması % 65). Yukarı Sakarya Bölümü en yoğun nüfuslu alandır. Nüfus genellikle bölgenin çevresindeki dağ eteklerindeki ovalara yoğunlaşmıştır.
Ülkemizin başkenti ve 2.büyük kenti Ankara bölgede yer almaktadır.

TÜRKİYE EKONOMİSİNE KATKISI:


Ekonomisinde tarım hakim faaliyettir. Bölge yurdumuzun tahıl ambarıdır. Yurdumuzda Buğday (%35), Arpa (%45), Şekerpancarı (%40), Baklagiller (%30), Meyvecilik (%20) oranında yapılır. Bölgede Ankara, Eskişehir, Konya, Kayseri, Kırıkkale ve Sivas gibi sanayi kentleri vardır. Türkiye Endüstri üretiminin % 15'i bu bölgemizden sağlanmaktadır. Bölgenin turizm gelirleri de fazladır.

TARİHİ ÖNEMİ:


Sivas Kongresi Sivas kentinde yapılmıştır. Ankara'da da ilk TBMM açılmıştır. Bu tarihten sonra Milli Mücadelenin merkezi olmuştur.

BÖLGENİN GENEL ÖZELLİKLERİ:

Ø En fazla nadasa bırakılan bölgedir.
Ø En büyük kapalı havzamız buradadır (Tuz Gölü)
Ø En tuzlu gölümüz %o ile Tuz Gölüdür.
Ø Lületaşının tek çıkarıldığı yer Eskişehir'dir.
Ø Karstik şekillere en çok rastlanan 2.bölgemizdir. (Sivas, Çankırı)
Ø İklimden dolayı ker*** en çok kullanılan yapı malzemesidir.
Ø Ulaşımı yeryüzü şekilleri sayesinde çok uygundur.
Ø En az yağış alan bölgemizdir
Ø Ortalama yükseltisi 1000 metredir. En yüksek yeri Erciyes Dağıdır.
Ø Küçükbaş hayvan sayısı en fazla olan bölgedir.
Ø Nüfus bakımından 2. olmasına rağmen alanı büyük olduğu için yoğunluk azdır.
Ø Tek uçak fabrikamız Eskişehir'dedir.
Ø Ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır.
Ø İklimi sert ve karasaldır.
Ø Kentleşme oranı düşük, kırsal yerleşme topludur.
Ø Yaz kuraklığının erken başlaması sebze üretimini olumsuz yönde etkiler.
Ø Bölgede endüstri bitkilerinden şekerpancarı, tahıllardan buğday çok yetiştirilir.
Ø En uzun akarsuyumuz Kızılırmak nehrinin büyük kısmı bölgededir.
Son düzenleyen perlina; 22 Kasım 2016 12:39
Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
6 Temmuz 2012       Mesaj #4
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi

İç Anadolu Bölgesi


Türkiye'nin iç kesiminde yer alan ve Kırıkkale, Nevşehir, Kırşehir ve Aksaray illerinin tamamını, Ankara, Yozgat, Konya, Eskişehir, Niğde, Kayseri, Sıvas illerinin büyük bir kısmını kapsayan coğrafî bölge. İç Anadolu Bölgesi'ne bir kesimi giren iller de, Çorum, Çankırı, Karaman ve Afyonkarahisar'dır. Doğu Anadolu Bölgesi'nden sonra, 151.275 km2'lik yüzölçümü ile Türkiye'nin ikinci büyük bölgesidir.
İç Anadolu'nun, Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında bütün diğer bölgelerle sınırı vardır. Nüfusu yaklaşık 9.000.000. Ortalama yoğunluğun km2'ye 57 olduğu bölgede, nüfusun büyük çoğunluğu, şehirlerde yaşar. Bölgenin çevresi yüksek dağlarla (Kuzey Anadolu Dağları, Toroslar, Sultan Dağları vb.) çevrili olmasına karşın deniz yüzeyinden çok yüksekte kalan geniş düzlükler fazla engebeli değildir. Yine de 3.916 m.ye kadar çıkabilen (Erciyeş Dağı) yükseltiler vardır. Hasan Dağı 3.258 m., Kızıldağ 3.025 m., Melendiz Dağı 2.936 m.ye ulaşır. Çanak biçimindeki çukurlar, Konya Ovası gibi geniş ovalar meydana getirirler. Bölgenin tek büyük gölü olan Tuz Gölü, deniz yüzeyinden en az yükseklikte bulunan yerdir. İç Anadolu, tipik kara iklimi etkisi altındadır. Yazları sıcak ve kurak, kışları çok soğuk geçer. Yılın en soğuk aylarında ısı 0°'nin altında, en sıcak aylardaysa 20°'nin üstünde kalır. Bölgenin dağlarla çevrili, yüzey şekillerinin engebesiz olması yağışı aza indirir.

Yıllık ortalama yağış 50 cm.nin üstüne çıkamaz. Bu yüzden İç Anadolu'nun büyük kısmını ilkbaharda canlanan, yazın kuruyan ot tipinden bitkilerin oluşturduğu doğal bitki örtüsü kaplar. Ağaç bakımından çok fakirdir, bir bozkır görünümündedir. Tek tük ağaçlar akarsular etrafında, gerçek ormanlar ise, çevredeki dağların üstünde görülebilir. Bunlar genellikle meşe ve ardıç ormanlarıdır. İç Anadolu'nun ve Türkiye'nin en uzun nehri Kızılırmak bölgeyi geniş bir kavisle bölüp, Kuzey Anadolu Dağları'nı yararak Karadeniz'e doğru akar. Batı tarafından gelen Sakarya ise İç Anadolu'da kısa bir parçasını bırakıp tekrar komşubölgelere geçer.

İç Anadolu Bölgesi'ndeki ekili ve dikili alanların %19'u nadas toprakları, %6'sı ormanlar, %37'si çayırlar ve otlaklar, %7'si ise verimsiz topraklarla kaplıdır. En çok elde edilen ürün tahıldır (ekili ve dikili alanların % 93'ü). Tahıllardan da, en fazla buğday ekilir.
Çayır ve otlakların bol olması hayvancılığı geliştirmiş, koyun üreticiliğini, özellikle Karaman koyununu bölgenin tipik özelliği durumuna getirmiştir. İç Anadolu'da yetiştirilen hayvanlardan tiftik keçisi de (Ankara keçisi), bölgeye tanıtıcı özellik getiren bir hayvandır.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 22 Kasım 2016 17:40
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Kasım 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM

İÇ ANADOLU

bölgesi, Anadolu' nun Küçük Asya olarak tanınan yarımadasının orta kesimini kaplayan coğrafi bölge. 141 000 km2)ik alanı ve 11 milyon dolayındaki nüfusuyla Türkiye yüzölçümünün ve nüfusunun 1/5 kadarını içerir.

İç Anadolu'da yüzey şekillerinin başlıca özelliği sadeliktir. K.’de Karadeniz dağları, G.'de Toroslar, B.'da Sultan dağlarından Uludağ'a doğru uzanan engebeler dizisi ve D.'da yüksek dağ sıraları ile kuşatılan iç Anadolu'da yer şekillerinin en yaygın iki unsurunu 1 100 -1 200 m yükseklikteki platolarla (Haymana, Cihanbeyli, Obruk, Kızılırmak ve Kırşehir platoları), bunların içine gömülmüş daha alçak bölmeler oluşturan ovalar meydana getirir.
Ad:  konya.gif
Gösterim: 12785
Boyut:  1.24 MB
Çoğu yazın kuruyan vadilerle yarılmış olan platolar, genellikle neojen çekellerini kesen aşınım yüzeyleri ile yer yer görülen yapısal ve fosil yüzeylerdir. Ovalar, tektonik kökenlidir; bunların bazıları küçük alüvyal düzlüklerdir; bazıları ise çok geniş havzaların tabanlarını meydana getirirler. Bunlardan birini Dördüncü Zaman’ da çok daha geniş bir alana yayılan sığ Tuz gölü kaplar. Konya-Ereğli arasında uzanan geniş düzlükler ise Dördüncü Zaman'da yaklaşık 25 m derinlikte, 150 km uzunlukta ve 40 km genişlikte eski bir gölün, bugün yer yer rüzgârların sürükleyip yığdığı kum tepeciklerinin (Karapınar kumluğu) kaynağını oluşturan taban dolguları ile kaplıdır. Engebeliğin en ilginç şekillerinden birini de, Toroslar'ın iç yamaçları önünde Karadağ, Karacadağ, Hasandağ, Melendiz dağı ve Erciyes'in oluşturdukları G.-B.-K.-D. doğrultulu bir çizgi boyunca sıralanmış genç volkanlar dizisi ve bunların çevresindeki çok çeşitli volkanik şekiller oluşturur. Eskiden basit bir ara bölge olduğu düşünülen iç Anadolu'nun jeolojik yapısının çok daha karmaşık olduğu, günümüzde ortaya çıkarılmıştır. Bölgenin çekirdeğini, yaşı tartışmalı olmakla birlikte, çoğunlukla eski bir kütle sayılan billurlu ve granitik sokulmalarla kesilmiş Kırşehir bloku oluşturur, bölgenin en büyük kısmı Anadolu'nun tektonik ayırımında Anatolid olarak nitelenen birimdir; onu kenet kuşakları ile sınırlanmış olarak K.'de Pontid’ler, G.'de daha karmaşık yapılı To- rid'ler çevreler. Eski temel yer yer meydana çıkar; bunun dışında en geniş yeri, daha eski kayaçları örten, eski ve yer yer linyit ve kayatuzu yatakları içeren yeni tersiyer çökelleri kaplar.

Bu geniş bölgede karasal ve yarıkurak bir iklim, bitki örtüsünü, akarsu rejimini, akaçlama koşullarını, toprak türünü, yerleşme ve tarım alanlarını belirleyerek coğrafi görünüme egemen damgasını vurur. Kışlar soğuk, uzun ve karlıdır; ortalama sıcaklık 0°C'ın altındadır. Bütün bölgede sıcaklık - 30 °C’a,hatta D. kesimlerinde bunun da altına düşebilir. Yazlar kısa, fakat sıcaktır, yaz ortalamaları yörelere göre 20-23°C’lar arasında değişir. En çok yağış ilkbahar ve kışın düşer; yıllık yağış ortalaması bölgenin kenar kesimlerinde 400 mm dolayındadır; ama orta kesime doğru 300 mm’nin altına iner. Bu kesim, yağışın daha da azaldığı bazı yıllarda önemli ekonomik ve sosyal sonuçlara yol açan şiddetli bir kuraklığın etkisine girer (1876, 1916, 1928 kuraklıkları sonucunda yüzbinlerce hayvan ölmüş, birçok köy terk edilerek, halkı daha nemli bölgelere doğru göç etmişti).
Ad:  peri bacaları.jpg
Gösterim: 12037
Boyut:  69.2 KB
Yine iklimin bir sonucu olarak bölgenin G. yarısındaki Konya bölümü ülkenin en geniş kapalı havzasını oluşturur. Bölgenin K. kesimi ise. sularını Kızılırmak ve Sakarya ile Karadeniz’e boşaltır. Çevredeki daha nemli dağlık kesimlerdeki seyrek ve çoğunlukla meşe ve sarıçamdan oluşan ve bölgenin ancak % 7’sini kaplayan ormanlar bir yana bırakılırsa, yarıkurak iç kesimler, ağaçların ancak akarsu boylarında bir şerit oluşturduğu yerler dışında bozkır niteliğindedir. Ama, doğal koşullar bakımından ilksel bozkır alanı, bölgenin Antikçağ'da da ağaçsız yöre (axenia) olarak betimlenen orta kesimidir Günümüzdeki bozkır görünümündeki öteki alanlar antropojen kökenlidir. Bölge düzeyinde nüfus yoğunluğu (35), Türkiye ortalamasına yakındır, ama bu bakımdan büyük yöresel farklar vardır; yarıkurak orta kesim çok tenha olduğu halde nüfus, başlıca yolların izlediği, tarıma daha elverişli, daha nemli çevre kesiminde kümelenmiştir. Nüfus artış oranı bölgenin farklı gelişme düzeyindeki yörelerine göre yılda %o 10- 30 arasındadır. Başlıca büyük kentler, kasabalar da buradadır. Nüfusun % 55 kadarı kentsel yerleşmelerde yaşar. Kentleşme oranı son yıllarda özellikle B. kesiminde hızlı ekonomik gelişmeye koşut olarak artmıştır.

Hayvancılık ve hayvan ürünleri, tarımsal gelir kaynağının % 32,2'sini oluşturarak bölge ekonomisinde çok önemli yer tutar. Türkiye'deki küçükbaş hayvanların 1/3 kadarının yetiştirildiği iç Anadolu bölgesi, en büyük yapağı ve tiftik üreticisidir. Son yıllardaki gelişmelere karşın, Türkiye imalat sanayisinde bölgenin payı yaklaşık % 9 kadardır Bununla birlikte Ankara, Kırıkkale, Konya, Kayseri ve Eskişehir gibi Türkiye’nin sanayi etkinliğinde önemli rolleri olan bazı merkezler burada yer alır. Türkiye topraklarının ortasında bulunan ve yurdumuzun bütün kenar bölgelerini birbirine bağlayan yolların geçtiği iç Anadolu'nun bu konumu, bölgenin tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de önemini artıran ve rolünü belirleyen bir etkendir. Bölgenin doğal güzellikleri (Ürgüp-Göreme yöresi, Ihlara vadisi), kültürel zenginlik ve yapıları (Derinkuyu ve Kaymaklı yeraltı kentleri, mağara kiliseleri, medreseler, kervansaraylar, hanlar, Mevlana ve Hacıbektaşveli türbeleri) giderek yoğunlaşan bir turizm etkinliğinin temelini ve çekiciliğini oluşturur.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 22 Kasım 2016 11:00
SİLENTİUM EST AURUM
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
22 Kasım 2016       Mesaj #6
perlina - avatarı
Ziyaretçi

İç Anadolu Bölgesi Mutfak Kültürü


Bölgenin ülke genelinde tahıl ambarı olarak anılması yöre mutfak kültürünün de bu yönde gelişmesine etki etmiştir.
Özellikle buğday ve darı üretimine müsait toprakları nedeniyle ortaya çıkan ürünlerin un yapımında kullanılması, bölgenin hamur işleri konusunda ön plana çıkmasına neden olmuştur.
Orta Asya’dan gelen Türkler’in yanlarında getirdikleri ve tamamen Türk ismi ile de özdeşleşen yoğurt, bulgur, pastırma ve tarhana gibi ürünler İç Anadolu mutfak kültürü için temel bileşenleri oluşturmaktadır.

Yörenin bu zengin mutfağında farklı kültürlerin etkisi ve bunların günümüze kadar korunarak gelebilmesi etkili olmuştur.
Özellikle Türkler’in Anadolu’ya girişinden beri ilk yurt edindikleri topraklar olması ve farklı Türk devletlerinin birbirlerini takip eder şekilde bu bölgede hüküm sürmesi Türk yeme içme alışkanlıklarının korunmasını ve günümüze kadar ulaşabilmesini sağlamıştır
Selçuklu saraylarında gelişen Mevlevi unsurların birleşmesi ile oluşan Konya mutfağı, mutfak mimarisi, araç gereçleri, pişirme yöntemleri, sofra düzenleri, yemek çeşitleri, servis usulleri, kış hazırlıkları ile çok zengin bir mutfak kültürünü karşımıza çıkarmaktadır.
Dünyada adına ilk anıt mezar yaptırıldığı düşünülen aşçıbaşı Ateşbaz Veli’nin mezarının da bu bölgede olması, mutfak gelişimin nasıl başladığı konusunda bize fikir verebilmektedir.

Bölgenin önemli yöresel lezzetlerine sahip illerinden biri de Kayseri’dir. İlin ismi ile özdeşlemiş ürünler arasında pastırma, sucuk ve mantı başı çekmektedir. Otuza yakın çeşidi ile mantı, yöre mutfağı için özel bir yere sahiptir. tüketilmektedir.
Mantı yöre halkı tarafından o kadar önemli hale gelmiştir ki, ilde bir kızın mahareti, bir kaşığa çok sayıda sığdırabilecek küçüklükte mantı yapması ile de ölçülmektedir.

Meşhur olan yiyecekleri ;


  • Akşehir Kirazı (Konya)
    Ad:  iç anadolu yemekleri.jpg
Gösterim: 13308
Boyut:  68.7 KB
  • Beypazarı Kurusu (Ankara)
  • Çubuk Turşusu (Ankara)
  • Develi Cıvıklısı (Kayseri)
  • Eskişehir Çiğböreği (Çibörek)
  • Kadınhanı Tahinli Pidesi (Konya)
  • Kalecik Karası Üzümü (Ankara)
  • Kayseri Mantısı
  • Kayseri Pastırması
  • Kayseri Sucuğu
  • Konya Etli Düğün Pilavı
  • Sivas Köftesi
  • Yamula Patlıcanı (Kayseri)
  • Yozgat Arabaşısı
  • Yozgat Parmak Çöreği
  • Aksaray Yöresel Lezzetleri
  • Katıklı Aş, Aksaray Tava, Höşmerim

Yörelerine göre lezzetler;


Ankara Yöresel Lezzetleri
Toyga Çorbası, Ankara Tava, Beypazarı Baklavası

Çankırı Yöresel Lezzetleri
Tatar Böreği Çorbası, Sarımsaklı Et, Hameyli Tatlısı
Ad:  kayseri-mantisi_b.jpg
Gösterim: 11763
Boyut:  74.6 KB


Eskişehir Yöresel Lezzetleri
Bıt Bıtı Çorbası, Çiğ Börek, Met Helvası

Karaman Yöresel Lezzetleri
Aşlık Çorbası, Salçalı Köfte, Oklavadan Çekme

Kayseri Yöresel Lezzetleri
Mantı Çorbası, Mantı, Nevzine Tatlısı,

Kırıkkale Yöresel Lezzetleri

Yeşil Mercimek Çorbası, Kırıkkale Keskin Tavası, Pelte

Kırşehir Yöresel Lezzetleri
Yoğurt Çorbası, Kırşehir Köftesi, Ahi Helvası

Konya Yöresel Lezzetleri
Ad:  çiğ börek.jpg
Gösterim: 11142
Boyut:  75.8 KB

Bamya Çorbası, Etli Ekmek, Lor Tatlısı,

Nevşehir Yöresel Lezzetleri
Kesme Çorbası, Nevşehir Tavası, Dalaz

Niğde Yöresel Lezzetleri
Ekşili Pırasa Çorbası, Niğde Tavası, Tatlı Dürümü

Sivas Yöresel Lezzetleri
Peskutan Çorbası, Madımak, Sivas Kelle Tatlısı,

Yozgat Yöresel Lezzetleri
Arabaşı Çorbası, Desti Kebabı, Harise
Derlemedir
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
22 Kasım 2016       Mesaj #7
perlina - avatarı
Ziyaretçi

İç Anadolu Bölgesi'nin Tarihi ve Turistik Yerleri

Ad:  tuz gölü.jpg
Gösterim: 11667
Boyut:  112.3 KB


Yüzölçümü bakımından Türkiye'nin ikinci büyük bölgesi olan İç Anadolu'nun denize kıyısı yoktur. Bu nedenle İç Anadolu'da yaz turizmi yapılamamaktadır. Yazların sıcak ve kurak, kışların ise soğuk geçtiği bölgede kış turizmi ve kültür-tarih turizmi ön plana çıkmaktadır. İç Anadolu gezilecek yerler listesi genellik kültür-tarih turizmi ve kış turizmi üzerine yoğunlaşır.

Tuz Gölü

;tam bir flamingo yurdu , mutlaka terlik bulundurun , gün doğumunda fotoğraf çekmek için ideal , müthiş bir doğa .Tuz gölü uçsuz bucaksız bir beyazlık. İlk bakışta kara çok benziyor. Muhteşem bir atmosferi var. Giriş ücretsizdir. Herkes gidebilir. Gün batımına kadar açık. Ayrıca oraya gitiğinizde girişte hediyelik eşyalar, tuz çeşitleri, kremler vb bulabilirsiniz.Çıplak ayakla gezin, faydası olduğu söyleniyor.

Başkent Ankara

'da bulunan Anıtkabir, bölgenin en çok turist çeken yerlerinden biridir. Yine Ankara'da bulunan Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı yerler, kültür-tarih turizmi açısından önemlidir. Konya'da bulunan Mevlana Türbesi, Sivas Divriği Ulu Camii ve Nevşehir Ihlara Vadisi bölgenin önemli turizm noktalarıdır. Tarih boyunca bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmış Anadolu'nun ortasında bulunan İç Anadolu, bu açından farklı kültürel değerlere sahip eserleri bünyesinde barındırmaktadır.

Erciyes

Kayak Merkezi, Kartalkaya Kayak Merkezi, Ilgaz Kayak Merkezi ve Elmadağ Kayak Merkezi İç Anadolu'nun önemli kayak merkezleridir. Kış sezonunda bol kar yağışı alan İç Anadolu Bölgesi, bu özelliği nedeniyle kış turizminin önemli noktaları arasında sayılmaktadır. Özellikle Erciyes Kayak Merkezi, Türkiye'nin en iyi kayak merkezlerinden bir tanesidir.

Göreme

Açık Hava Müzesi, sadece Nevşehir'de gezilecek yerlerden biri olarak değil aynı zamanda Türkiye'nin önemli turizm merkezi olarak da turistlerin ilgisini çekmektedir. Yaklaşık beş bin yıllık tarihi geçmişi olan Nevşehir ilimizin, ilk sahibi olarak Hititler bilinmektedir. O dönemlerde bölgenin sahibi olarak Hititler bölgeye “Nissa” ismini vermişlerdir. Büyüleyici manzaraları ve doğa harikalarıyla sizleri kendisine hayran bırakacak bu şehir, tarihimize de önemli ölçüde ışık tutmaktadır.

Eskişehir

'de Porsuk çayı, Sakarya nehrinin bir uzantısıdır. Çoğu şehirde atık göleti gibi görünen akar suların aksine Porsuk çayı belediye tarafından temizlenmiş ve şehrin modern havasına katkıda bulunmuştur. Özellikle belediye bölgesinden başlayan Adalar bölgesinden Tülomsaş bölümüne kadar devam eden bölüm gerek üzerine yapılan köprülür, gerekse bot gezilerinin yapılması ile turistlik bir amaca hizmet etmektedir. Turistlerin günü birlik gezilerde ziyaret ettiği Eskişehir de porsuk çayı üzerinde bot, gondol gezintisi yapması bir gelenek haline dönüşmüştür. Adalar olarak anılan bölge ise trafiğe kapalı olan porsuk çayının iki yakaya böldüğü, cafelerin ve barların yer aldığı örneği az bulunur bir bölgedir. Her yaş gurubuna hitap eden, öğrenci şehri olarak bilinen Eskişehir’in en cıvıl cıvıl noktalarından biri olan Adalara ulaşım için tranvay ile Çarşı durağında inerek ulaşabilirsiniz

Yozgat Çamlığı

Milli Parkı, Aladağlar Milli Parkı, Göreme Tarihi Milli Parkı, Beyşehir Gölü Milli Parkı ve Alacahöyük Tarihi Milli Parkı ile beraber İç Anadolu'da toplam 5 adet milli park bulunmaktadır. Türkiye'de ormanlık alanların en az olduğu 2. bölge olan İç Anadolu'da doğa turizminin geliştiği söylenemez.

Tarihi yapıları ve yerler


Aizonai Antik Kenti
Aizanoi’nin adı Zeus’un Su Perisi Erato ile efsanevi kral Arkas’ın birleşmesinden meydana gelen Frigyalılar’ın öncüsü Azan isimli mitoloji kahramanından kaynaklanıyor. Aizanoi antik kenti Frigya’ya bağlı yaşayan Aizanitislerin ana yerleşmeleriydi. Zeus Tapınağının çevresinde yapılan kazılarda M.Ö. 3000 yıllarına ait yerleşme tabakaları çıkmış. Ancak kesin kentleşme bulgularına 1. yüzyılın sonlarına doğru rastlanılmakta.

Kent, Roma İmparatorluğu döneminde, tahıl, şarap ve yün üretimi sayesinde zenginleşmiş. Erken Bizans döneminde (M.S. 395) piskoposluk merkezi iken 7.yüzyıldan itibaren önemini yitirmiş. Selçuklu döneminde Çavdar Tatarları tarafından üs olarak kullanılmış (13. yüzyıl), bu yüzden Çavdarhisar adını almış. Kütahya’ya 57 km. uzaklıktaki Çavdarhisar ilçesinde.

Zeus Tapınağı
Tapınağın olduğu yer şehrin ana kutsal alanı ve dünyadaki Zeus adına yapılmış tapınakların en sağlam örneği. Tapınağın İmparator Hadrian döneminde yapıldığı duvardaki kitabeden anlaşılıyor. Tapınak 53 x 35 m. ölçülerindeki podyum üzerine yapılmış olup, kısa yanların her birinde 8, uzun yanlarında 15’er İyon Sütunu var.

Gordion
Yassıhöyük (Gordion) Frigya'nın başkenti ve Büyük İskender'in Asya'nın anahtarını elde etmek için Kör Düğümü kestiği yer. Burada Kral Midas'ın tümülüsünü ziyaret edebilirsiniz. Civarda, hala kazı çalışmaları devam eden Gordion antik kentinin kalıntıları ve küçük müze görülmeye değer.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Mahmut Paşa Bedesteni ile Kurşunlu Han; Atatürk'ün bir "Eti Müzesi" kurulması isteği üzerine, Ankara Arkeoloji Müzesi olarak ziyarete açılmış. Müzede, Anadolu Arkeolojisi, Paleolitik çağdan başlayarak, Neolitik, Eski Tunç, Asur Ticaret Kolonileri, Hitit, Frig, Urartu dönemlerine ait, Karain, Çatalhöyük, Hacılar, Canhasan, Beyce Sultan, Alacahöyük, Kültepe, Acemhöyük, Boğazköy Gordion, Pazarlı, Altıntepe, Adilcevaz, Patnos kazılarından gelme çeşitli koleksiyonlar ve çeşitli dönemlere ait örnekler sergileniyor. Sikke koleksiyonları, mutlaka görülmeli.
Merkez. (Ankara) Müze Tel : (+90-312) 324 31 60 - 312 62 48 Ziyarete saatleri : 08.30 - 17.30 Ziyarete günleri : Pazartesi hariç her gün.

Boğazköy-Hattuşaş
Ad:  iç anadolu tarih.jpg
Gösterim: 27916
Boyut:  45.1 KB

Anadolu'da ilk organize devleti kuran Hititlerin başkenti olan Hattuşaş'ın Anadolu arkeolojisinde önemli bir yeri var. Bugün Tarihi Milli Park olarak ilan edilen Boğazköy'de görülecek başlıca yerler; Aşağı Sevir'deki Büyük Mabed, şehir surları ve üzerindeki anıtsal kapılar,Yukarı Sevir'de sayıları 31'e ulaşan tapınak, Krallık sarayı ve Büyük Kale. Frig Çağı'na ait en önemli yapılar ise Bastion ile Güney Kale. Ayrıca, Boğazköy'deki yerel müzede ören yerinin önemli buluntuları sergileniyor. Çorum, Boğazkale ilçesinde yer alan Boğazköy (Hattuşaş) Ankara'ya 208 km. Çorum'a ise 82 km. uzaklıkta.

Yazılıkaya
Hitit İmparatorluk Dönemi'nin benzersiz bir kalıntısı olan Yazılıkaya Açıkhava Mabedi Boğazköy'ün 2 km. kuzeydoğusunda yer alıyor. Kayaların doğal durumlarına uygun olarak düzenlenmiş olan büyük ve küçük galeri iki mekandan oluşmakta. Büyük galerinin sağ duvarında tanrıçalar, sol duvarında ise tanrı kabartmaları yer alıyor. Galerinin en büyük kabartması olan Kral IV. Tuthaliya'nın kabartması doğu duvarında yer alıyor. Bu odada bahar bayramlarının kutlanışı tasvir ediliyor. Küçük galeriye giriş dar bir koridorla sağlanmakta. Burada sağa doğru ilerleyen 12 Tanrı, Meç Tanrısı ve IV. Tuthaliya kabartmaları bulunuyor.

Alacahöyük
Çorum'a 45 km. uzaklıkta, Alaca İlçesi Höyük Köyü yerleşim alanı içerisinde yer alan Alacahöyük; görkemli sfenksli kapısı, ilginç mimarlık eserleri ve mahalli müzesiyle, Boğazköy ve Yazılıkaya'yı ziyaret edenler için aynı gün gezilebilecek önemli bir arkeolojik ören yeri.

Gök Medrese
Yapıya taç kapı üzerinde yükselen tuğla örgülü iki minaresindeki mavi çinilerinden dolayı Gök Medrese deniliyor. Anadolu Selçuklu Beyliği baş veziri ve "Hayrat Babası" (Ebu'l Hayrat) Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından 1271 yılında devrin astronomi ilminin okutulduğu medrese olarak yapılmış. Plastik sanatın şaheserlerinden olan taç kapıdaki mermer malzeme nedeniyle ışık gölge sistemi belirgin. Ön cephede yer alan çeşme, pencere, berkitme kuleleri ve iki minaresi taç kapıya daha da önem kazandırıyor.

Çift Minareli Medrese
Dikdörtgen planlı medresenin günümüzde sadece ön yüzü ve minareleri ayakta. İlhanlı veziri Sahip Şemseddin Mehmet Cüveyni tarafından 1271 yılında yaptırılmış. Anadolu'daki medreseler içinde en büyük portale sahip.

Kültepe
Kültepe ören yeri, yüksekliği 22 m. çapı 500 m.yi bulan bir höyük tepe ile onun etrafını çeviren Karum adı verilen aşağı şehirden ibaret. Yapılan kazılarda Kültepe'de, Asur, Genç Hitit, Roma-Pers ve Tabal dönemlerine ait eserler ve bulgular elde edilmiş. Bu eserlerin en önemlileri Asur dilinde yazılmış çivi yazılı tabletler. Tabletler Anadolu'nun en eski yazılı belgeleri.

Döner Kümbet
Selçuklu eserlerinin Kayseri'deki en güzel örneklerinden. Prenses Şah Cihan Hatun adına yapılmış olan bu kümbet, kendisine has özellikleriyle dikkati çeken bir eser. Çokgen şeklindeki kümbetin, her bir yüzüne çeşitli geometrik şekiller, efsanevi yaratıklar kabartma olarak yapılmış.

Çatalhöyük
Çatalhöyük, Çumra ovasını sulayan Çarşamba Çayı’nın kıyısına kurulmuş, yaklaşık 450x275 m. boyutlarında büyük bir höyük. Bugüne kadar yapılan kazılarda 14 yapı katı/tabaka ortaya çıkarılmış. Çatalhöyük’ün öyküsü yaklaşık 9000 yıl öncesine kadar gidiyor. Duvar resimlerinden bu bölgede Neolitik çağ boyunca aralıksız 800 yıl süren bir yerleşimin var olduğu tahmin ediliyor. İlk yerleşmelerden birisi olması nedeniyle, insanlık tarihi açısından büyük önem taşıyan Çatalhöyük’te yıllar süren kazılar sonunda ortaya insanlığın ilk barınma biçimleri, ev mimarisi ve toplumsal ritüellerine dair bir hazine çıkıyor. Ortaya çıkarılan ve genellikle 2 oda, depo, mutfak ve kilerden oluşan Çatalhöyük evleri bugün hala kullanılan evlere benzemekle kalmıyor, kullanılan kerpiç malzeme de aradan geçen binlerce yıla karşın neredeyse hala aynı.
Çatalhöyük, Konya’nın 52 km. güneydoğusunda, Çumra ilçesinin 11 km. kuzeyinde.

Mevlana Türbesi ve Dergahı
Türbenin temeli 1230 yılında, Mevlana'nın babası Sultan-ul Ulema Bahaeddin Veled’in vasiyeti üzerine buraya gömülüp, üzerine basit bir türbe yapılmasıyla oluşmuş. Mevlana'nın ölümünden sonra ise Pervane Muiniddin ve karısı Gürcü Hatun tarafından buraya bir türbe yaptırılmış. Türbe daha sonra dini ve sosyal işlevli mimari eklemeler yapılarak günümüzdeki şekliyle bir Mevlevi dergahı haline getirilmiş. Müzede Mevlana ve diğer Mevlevilere ait ya da çeşitli yollarla dergaha gelmiş değerli yazmalar, hat ve tezhip örnekleri, maden, cam ve ahşap eserler ile Mevlevi musikisi enstrümanları, halı ve kilimler sergilenmekte. Mevlana'nın ölüm yıldönümlerinde, Şeb-i Aruz (Düğün Günü) olarak adlandırılan günlerde havuz etrafında sema töreni yapılıyor.

Derlemedir
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 22 Kasım 2016 14:10
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
22 Kasım 2016       Mesaj #8
perlina - avatarı
Ziyaretçi

İç Anadolu Yöresel Giyim Kuşam

Ad:  iç anadolu.jpg
Gösterim: 13015
Boyut:  45.5 KB

Sivas


Orta Anadolu'nun giyim-kuşam özellikleri Sivas yöresinde de belirgindir. Özellikle erkek giyimi her dönemde bu etkiye göre biçimlenmiştir.
Kadın giyiminde ise yerel özelliklerden kaynaklanan bir çeşitlilik görülür. Merkezlerde kimi değişmelere karşın, kadın giyim kuşamında geleneksel özellikler yer yer korunmaktadır.

Geleneksel Kadın Giyimi :

Fes yörenin yaygın başlık türüdür. Önüne ipekli yemeni-krep dikilir yada bağlanır. Uçları yandan sallanır. Günlük giyimde her zaman fes kullanılmaz. "Değirmi" denen düz, "hindi" denen renkli ve desenli tülbentler bağlanır. "İşlik" denen iç giysileri de ak bezdendir, elde dikilir. Üstte omuzlardan ve belden "kırmalı" üç etek biçiminde "peşli" denen entarileri giyilir. Kollar geniş ve "dilmeli" dir. Peşlerin ikisi öne, birisi arkaya gelir, aradaki "sayvanlı" dır, (astarlı). Kara yünden yada ketenden yapılmış, nakışlı, çevresi oyalı önlükler bağlanır. Ayrıca madeni kemerler, el örmesi yün kuşaklarda kullanılır.

Bazı yerlerde kadife atlas üzerine sim işlemeli bindallılar giyilir. Kolların yırtmaçlısı da yırtmaçsızı da geniş ve sarkıktır. Entarilerin tümü yakasız, önden göğüs altına dek düğmelidir. Özel günlerde sırmalı ve işlemeli cepken de giyilir. Kadife üstüne sırmalılara "kadama" denir. Alta bel ve parçaları uçkurları "tuman" (şalvar biçimli, bol dikmeli don) giyilir. Parçalar çoraba dek uzanır. Renkli ve desenli çoraplar mevsimine göre ince yada kalın yünden örülür.

Dışarılık giysi olarak çarşaf, Cumhuriyet sonrasında da uzun süre kullanılmıştır. Günlük yaşamada tülbent, baş örtüsü kullanılmaktadır. Buna yaşmaklamak denir. Yaşlı kadınlar "namazlık" denen uzunca bir baş örtüsü kullanır. Son zamanlarda, atkı-manto biçimi üst giyiminde yaygınlaşmıştır. Kelik, yemeni, çarık geleneksel kadın ayakkabılarıdır. Bunların yerini giderek kara lastik ve plastik ayakkabılar almıştır. Kentlerdeyse kundura giyilmektedir.

Geleneksel Erkek Giysisi

: Poşu yada "hindi" bağlanmış fes, erkek giyim-kuşamında da yaygın başlık biçimidir. İnce ak ipekten, ketenden yakası düz, omuzdan düğmeli "işlik" üstüne, kolsuz yelek giyilir. Bele şal bağlanır; kalçadan büzgülü "şayak" yada "zıvga" denen pantolonlar kalın kumaştandır. Ak-kara, kırçal çoraplar nakışlıdır. Tokalı çarık, kulaklı yemeni, yüksek ökçeli ve sivri burunlu "iskarpin" yaygın ayakkabı türleridir.

Gürün Şalları : Hint ve İran şallarının desen ve dokuma tekniğini, Türk kumaşlarının desen ve dokuma tekniğini Türk kumaşlarının desen ve dokuma tekniğiyle birleşmiş, Avrupa’nın taklit şallarının özelliklerini Anadolu insanının zevk ve giyim ihtiyaçlarıyla kaynaştırarak orijinal bir sentez meydana getirmiştir.
Dokuma Tekniği ve Motifler : Gürün şalları el tezgahlarında dokunmuştur. Bu tezgahlar, Jakar tarafından ıslah edilmiş, Gürün'de de Jakar tezgahlarından yararlanılmıştır. 2.52 m. boyunda ve 1.20 m. eninde kesilme yerleri belli edilerek top halinde dokunmuştur.
Gürün şallarında sadelik ve zeminde beyaz renk hakimdir. İran (Acem) şallarında ise süs ön plandadır. Zemin dışında kırmızı-sarı veya kırmızı-mavi renkler bol miktarda kullanılmıştır. Yün iplikler bitki boyalarıyla boyanmıştır.

Serpme Motifli Şallar
: Ana motifi badem veya pençe adı verilen motiftir. Bu motif halk arasında günümüzde "şal deseni" diye tanınmıştır. Bademler aralıklı veya verev şeklinde dizilmiştir. Bademlerin arasında küçük çiçekler ve yapraklar, dalcıklar seyrek olarak da çintemani motifleri doldurulmuştur. Bademlerin içi boş bırakıldığı gibi çiçekler ve yapraklarla da bezendiği olmuştur.

Motifleri Birbirine Bağlı Şallar
: Bu tür şallara "sarmaşıklı şal" da denir. Badem motifleri kumaşa serpme olarak yerleştirilmiş, ancak bademler bir dalla birbirine bağlanmaya çalışılmıştır. Kadın elbiseleri genellikle bu şallardan yapılmıştır.

Motifleri birbirine geçme şallar : Motifleri asma dalları gibi birbirine geçmiş kavisli dallardan oluşmuştur. Bu yüzden halk arasında "Asma dalı desenli şal" olarak tanınmıştır. Kadın elbisesi yapımında tercih edilmiştir.

Ad:  images.jpg
Gösterim: 11466
Boyut:  50.0 KB
Çubuklu, yollu şallar
: Çubukların enleri ve araları dokuyanına göre dar veya geniş tutulmuştur. Çubukların gerek içleri, gerekse araları serpme veya bağlı badem, çiçek, yaprak, asma dalı, koç boynuzu, saç bağı motifleriyle doldurulmuştur yaygın Gürün şalları bunlardır. Başlık ve kuşak olarak kullanılmıştır.

Eskişehir


Bölgedeki yerleşim yerleri ve coğrafi konum nedeni ile giyimde değişiklikler gözlenmektedir. Eskişehir, Ege, Marmara ve İç Anadolu Bölgelerinin kavşak noktasındadır. Bu konumundan dolayı çevre bölgelerden Ankara, Bilecik, Kütahya ve Konya giyiminden etkilenmeler görülür.Bölgedeki yerleşim yerleri ve coğrafi konum nedeni ile giyimde değişiklikler gözlenmektedir. Yöredeki kadın giysileri genel olarak ağır esvap diye adlandırılır.

Yörede giyilen giysilerin hemen hemen tümü cepken-şalvar biçimindedir. Cepkenler biçim olarak birbirinden farklılık göstermesine karşın, şalvarlar biçim olarak birbirinin aynıdır. Sadece kumaş ve işleme olarak birbirinden farklılık gösterir. Yörede giyilen giysiler ile göçmen olarak yöreye yerleşen muhacirlerin getirdiği giysiler, biçim olarak, hatta motif olarak oldukça benzerlik göstermektedir. Rumeli giysilerinin yapımında atlas kumaş daha çok kullanılmıştır. Atlas, yüzü ipek, tersi parlak yüzlü, düz bir kumaş türüdür. Üzerine işleme yapılmaya çok uygundur. Bursa ipeklileri içinde kırmızı ve yeşil renkli atlaslar çok değerlidir. Osmanlı sarayında kışın giyilen giysi ve kürklerde atlas çok kullanıldığından kış mevsimine sarayda “Atlas Mevsimi” denmiştir.
Yörede 12 çeşit yöresel kadın giysisi bulunmaktadır. Bunlar Sarka-pesent, Canfes, altıparmak, cezi, hint kumaşı, sevai, kıron, elmasiye, bindallı, tamaşa, dizbağlı, meydani olarak adlandırılmaktadır
Tüm giysiler birbirini andırmaktadır ve bunların en değerlisi, en çok seçileni sarka-pesent’tir.

SARKA - PESENT:

Biçim olarak birbirinden fazla bir farklılık göstermemelerine karşın motif işlemelerine göre değişik çeşitleri vardır. Genelde sarka altına giyilen işlemeli şalvara pesent denir. Bu şalvara çakar, don, kasnak da denmektedir. Sivrihisar yöresinde sarka altına Sefavıl (sevai) şalvar giyilir. Giysiler arasında en ağır işli olan cepken modelidir. Uzun kollu ve önü açıktır. Yörenin değişik alanlarında motif, renk (kırmızı, mor, lacivert, vişne çürüğü, siyah) ve işleniş açısından farlılık gösterir. Sözgelimi merkezde giyilen sarkalarla, Sivrihisar yada İnönü bölgesinde giyilenler farklıdır. Bir de İzmir Sarkası denen örneği vardır. Pesent, eskiden adı kasnak olan bir şalvar modelidir. Sarkadan bir iki ton açık bordo ipekten yapılır. Kırmızı ve pembe renkleri de vardır. Pesentin tümü sim, pul ve boncuklarla işlenmiştir. Tüm desen aynı motifin yan yana sıralanmasından oluşmuştur. Motifin ortasına yeşil ipek aplike edilmiş, etrafına sim tırtıllarla çiçek ve yaprak desenleri işlenmiştir. Bunun çevresinde ise blonga iğnesi tekniği ile işlenmiş yaprak ve dal motifleri vardır. Motifin büyük dallı yapraklı ve çiçekli kısımları mavi, beyaz, sarı, yeşil, pembe kordonlarla birbirine tutturularak dantel gibi hazırlanan bordür geçirilmiştir. Kumaş önce astarla duble edilmiş, nakış ondan sonra işlenmiştir. Daha sonra pesentin içi beyaz mermer şahi ile astarlanmıştır. 8-10 metre kumaştan yapılır.

Erkek
Eskişehir’de geleneksel erkek giysileri potur, dokuma gömlek ve cepkendir. Seyitgazi İlçesi Kırka yöresindeki giyim kuşam diğer yörelere göre biraz farklılık göstermektedir.Dizbağlı olarak adlandırılan bu yöresel kıyafet günümüzde de düğünlerde kullanılmaktadır.

Yörenin geleneksel erkek giyimi zeybek giysisidir. Zeybek giysisi eskiden yörede yaz, kış giyilen bir günlük giysiymiş. Siyah ve mavi renkte olanları varmış. Bunlar dimiden yapılırmış. Alta, dizlere kadar örülmüş yün çoraplar giyerlermiş. Bu giyimle ilgili bir gelenek de donun paçalarına,ilgi duydukları kızların ördükleri oyaların çekilmesiymiş. Zeybek giysisi eskiden günlük bir giysiyken, bugün bir tören giysisi durumundadır. Zeybek oyunu oynanırken giyiliyor.
Sivrihisar’da Sarka don,uzun entari, maher, futa,bindallı gibi tamamen Sivrihisar işi kıyafetler bulunmaktadır.Bu kıyafetler özellikle düğünlerde, özel günlerde giyilmektedir.

Konya-Aksaray

Ad:  islemeli-sivas-kıyafeti.jpg
Gösterim: 12217
Boyut:  80.2 KB

Her ulusun, her şehrin hatta her kasaba ve köyün kendine göre gelenek halinde devam ettire geldiği bir giyiniş şekli vardır. Konya'nın Cumhuriyetten önceki yıllarda özel bir biçimde bir giyim, kuşam, görenek ve adetleri vardır. Konya'nın bu kıyafeti Akşehir'de biraz değişmekte buna karşılık şehrin hemen kıyısında bulunan Sille Bucağının tamamen değişik bir biçimde kıyafeti vardır. Şimdi de Konya'nın kadın, erkek kıyafetleri üzerinde duralım : Konya kadının ev içi ve dışarıya giyilmek üzere iki kıyafeti vardır. Başta bir çember, üstünde işlik, alta (don) şalvar, ayağında ince yemeni biçiminde terlik veya örme patik bulunurdu. Bu kadının normal günlük iş kıyafetiydi. Konya kadının dış kıyafeti şu parçalardan meydana gelmektedir.

KADIN KIYAFETLERİ

a)İç çamaşır :
Eskiden kadın ve erkek için, iç çamaşırı bükme iplikten, ev tezgahlarında dokunarak, çamaşır bezi denilen kıvrık pamuklu bezden yapılırdı. Buna kıvratmada denilirdi. İç gömleklerin yakaları yoktur. Erkek ve kadının kol uzunluğu bileklerine kadar uzanmaz, etekler ise diz kapakları üzerine varırdı. Göğüs kısmı açık olurdu. İç çamaşırı kol ağızları ve boğaz kenarları kadınlarda oyalarla süslenirdi. İç don belden topuk üzerine kadar uzundu, paçaları çok dardı. Bel kısmı uçkur ile bağlanır, geniş olarak dikilirdi. Dış elbiseler ise, kadınbaşına koyu kırmızı bir fes giyerdi. Bu fesin kirlenmemesi için, fesin içine kellepoş denilen kısa kenarlı takke giyilirdi. Fesin etrafına ipekten ince bir şifon sarılır. Bunun üzerine ayrıca bir yazma dolanırdı. Şifonun faydası, başa iğne takıldığı zaman, iğne ağırlığının dengesini sağlar, fesin üzerine iki ucu sağ ve sol omuzda bulunan renkli çember örtülürdü.
b) Entari :
Konya'dan eskiden entariye pek ilgi gösterilmezdi. Ancak gelinler, birde yaşlı kadınlar entari giyerlerdir. Çünkü işlik ve şalvar entariden daha çok giyilirdi.
c) İşlik :
İşlik vücuda yapışırcasına sıkıca dikilen bir dış giyecekti. Yakadan göğüs boşluğu üzerine uzanır, buraya kadar düğmeli ve kapalı idi. Kolları bileklere kadar uzun olup, burada kol genişliği bir düğme ile daraltılarak giderilirdi. İşliklere, ala, kadife, pazen, basma, kutmişetari, şelaki, astar, kaput, humayun, yandım alamadım ve alpaktı. Renkleri ise, mevsimine göre seçilirdi. Bahar ve yazın yeşil, koyu yeşil, beyaz, açık sarı, nar çiçeği rengi ile açık mavi beğenilirdi. Sonbahar ve kışın ise koyu renklere ilgi gösterilir. Bunlar, koyu gri ve koyu mavi idi.
d) Şalvar :
Bir kadının giydiği şalvar 8-9 metre kumaştan yapılırdı. Akşehir ve çevresinde 14 metre kumaştan bir takım elbise yapıldığı söylenir. Şalvar, belden topuklara kadar uzanır, gayet bol dikilir, çekme payı buna eklenmektedir. Paçalar oldukça dar olup, vücudun hatları şalvarın kıvrımları arasında belirsiz hale gelmektedir.
e) Hırka :
Hırkanın içi astar, üstü şelaki ve diğer kumaşlardan yapılır. İçerisine pamuk döşenerek aynı yorgan biçimi dikilmektedir. Etekleri kalçaya kadar uzun olup, bir çeşit cekete benzer.
f) Salta :
Yünlü kumaştan dikilen, kollu ve ön kısmı açık, etekleri kısa, yarım ceketi andıran bir yelektir. Saltalar çok süslü yapılır. Sırma ve kaytanlarla çeşitle bezemeler yapılır. Saltalara ayrıca madeni parlak pullarda dikilir.
g) Kebe :
Bir çeşit salta olup kolları ve göğüs kısımları işlemelidir.
h) Ayakkabı :
Deve derisinden yapılmış, parlak arka kısmı açık pabuç, yanları lastikli uzun konçlu, bir çeşit topuklu kunduradır. Ayrıca mestle de giyilirdi.
i) Süs ve Takılar :
Fesin üzerine veya göğsüne elmas iğne takılırdı. Ayrıca boğaz kısmına inci mahmudiye, hamidiye, beşibiryerde altınlar ile altın kordonlu cep saati takılırdı. Parmaklarda kıymetli taşlı yüzükler, kulaklarda elmas küpeler takılırdı. Fakat bu takılar her kadında bulunmazdı. Kollardaki çeşitli bilezikler kadının en önemli ziğnetini ve süsünü meydana getiriyordu.

ERKEK KIYAFETLERİ


Konya'nın erkek kıyafetleri, birbirinden farklılık arz eder. Her erkeğin görevine göre kıyafeti de vardır. Kıyafetlerinden o kişinin ne olduğu kolayca anlaşılırdı.
1) Ulema Kıyafeti :
Başta kırmızı veya deve tüyü rengi bir fes, üzerine açıldığı zaman bir adam boyu uzunlukta beyaz tülbent sarık bulunurdu. Fesin altında aynı kadın kelleposu gibi erkeklerin giydiği ve adına terlik denilen takke vardı. Başka bir çeşidi de üç peşli, astarlı entari giyilirdi. Sonradan bu usul terk edildi. Bu entari üzerinde de şal kuşak kuşanırdı.
2) Esnaf Kıyafeti :
Bu tip kişiler orta yaşlı kimselerden oluşurdu. Başlarında genellikle kırmızı fes, üzerine yazma sarık, sırtta koyu renklerin hakim olduğu salta, meydani işlik, ilmiye sınıfına benzeyen şalvar, ayakta beyaz yün çorap ve yemeni belde silahlıkla şal kuşak bulunurdu.
3) Efe (Hovarda) Kıyafeti :
Başta açık kırmızı, uzun sivri fes, arkada uzun koca püskül üzerinde kırmızı ince cemberli sarık işlik dar ve uzun kollu, yaka kapalı, karın boşluğuna kadar etek çapraz düğmeli ve ilikli, vücuda sıkı oturmuş bir çeşit gömlek. Bu gömlek pamuklu bezden yapılır, dokunuş çizgilerine göre isim alırdı. İnce meydan, beşparmak, meydai gibi işliğin üzerine kol uçları bileklerden dört parmak yukarıda dar vaziyette, içi astarlı ön kısımları kavuşmayan salta giyilirdi.
a) Cepken :
Etek, kol, yaka ağızları kaytanla süslü olan bir çeşit saltaya benzeyen cepkendi. Cepkenin yaka ve etek kısımları işlemeliydi.
b) Kuşak ve Silahlık :
Kuşaklar, gürün, trablus, acem, kesmiş, Tosya şallarından yapılır. Arasına yumuşak deriden yapılmış, bir çeşit cep görevini gören kat kat bulunan silahlık kuşanılır.
c) Şalvar :
İlmiyle (Ulema) sınıfından farklıydı. Diz kapaklarından aşağıya kadar uzanırdı. Bu sebeple adına şalvar yerine "dizlik" denilirdi. Ayaklarında kundura ve yün örgü çorap bulunurdu.
Cumhuriyet devrinde erkek kıyafetlerinde büyük çapta bir değişiklik olmakla beraber, kadınların giyiminde fazla bir değişiklik olmamıştır. Özellikle köylerde ve kasabalarda yaşayan kadınların en önemli giysisi şalvar, işlik, yelek ve poşudan oluşmaktadır. Ayaklara kışın mest ve lastik, yazın ise çorap ve lastik ayakkabı giyilir.
4) Abdestlik :Çuhadan, softan veya kıldan yapılmış bir çeşit pardesü olup, cep yerleri olmakla beraber cep keseleri yoktu.
a) Cübbe :Kaşmir kumaştan yapılırdı. Aynı abdestlik biçiminde olup, ceplerin hem yeri, hem kesecikleri vardı.
b) Lata :Yakası kalkıkça, iç göğüslerde cepleri vardı. Ağır kumaştan yapılan lata cübbeye benzerdi. Yakasından çapraz bulunan bir çeşit pardesü denilebilecek biçimdeydi.
c) Biniş :Kol ağızları çok geniş bir çeşit cüppedir. Ayakkabılar, kalloş kundura ve mestten ibaretti.

Çankırı


Kadın:
1-Baş giysileri : Yemeni/ çember, fes, taç, erkeklerde poşu
2-Üst Giysiler : Harmani, salta, çuha, hırka, fermane, erkeklerde Cepken, yelek, içki/mintan.
3-Alt Giysiler : Şalvar, don, erkeklerde; zıvka, çakşır
4-Bütün Giysiler : Çarşaf, üç etek, kaftan, bindallı, entari, cübbe feraca.
5-Ayak Giysileri : sarı pabuç, çedik yemeni, çarık, mest, çepik, lapçin, merkap ve çorap
6-Takılar : Kemer, iğne, kremise, küpe, yüzük, bilezik, beşibirlik.

Erkek:
Poşu- Her iki ucu sarkacak şekilde başa sarılır. Çizgili renkli ve ipekli kumaştan mamüldür.
İçlik/İşlik/İç Gömleği- Üzeri simli ipekli kumaştan yapılmıştır.
Cepken/Cepkin-Lacivert veya koyu renkli kolsuz sırma veya sim işlemelidir. Kol kısmı omuzdan bileklere kadar uzanır.
Avcı yeleği biçiminde sırta giyilir. Kolların kısım kenarları çeşitli motiflerle işlenmiş, ön kısımda iki ayrı yanda iki büyük vazo çiçek desenli sırtta ise büyükçe vazo ve çiçek stilize edilmiştir.
Vızka/Zıvka- Paçası dar, orta ve arka kısmı kabarık yan kısımları siyah şeritle süslü, önü arkası büzmeli şalvar.
Don- Lacivert renkli, önü arkası büzmeli, cepleri yandan ve cep üstleri simli paça çevresi sarı çiçek motifli ve işlemeli uçkurlu donun sağ ve sol dış kenarları belden aşağı kadar üç sıra işlemeli.
Çakşır- Bir nevi don, pantolon karışımı giysi
Şalvar- Bel kısmı uçkurla tutturulmuş ayak bileği kısmı dar, ortası geniş pantolon yerine giyilen giysi.
Cübbe- Boydan boya giyilen, düğmesiz, genelde koyu renkli
Mintan- Pamuk yada ipekten mamül, ön kısmı açık, kaytanla çaprazvari tutturulmuş.
Şal/Kuşak- Değişik renkli, ipekten dokunmuş, Selçuklu motifli, uçları püsküllü, bele sarılır.Tosya kuşkağıda denir.
Yelek- Omuz başları boyun ve kol çevreleri sarı sim işlemeli, önde etrafı çiçek motifli iki cep ve altta altı düğme bulunur.Çuval/keten kumaşından mamul lacivert renklidir.
Silahlık- Bele sarılır.
Çedik- Ayak burunları kalkık ve topuksuz ayakkabı
Çarık- ham deriden mamul, tasmayla büzülmüş ayakkabı,
Yarım Topuk Kundura- Hafif ve altı köseleden yapılmıştır.
Bunlardan başka Mestlapin-Mest-Lapçin-Merkop-Kundura adları verilen çeşitli ayakkabılar giyilir.

GELENEKSEL ERKEK GİYSİSİ
Başta fes üstüne ince ve renkli kumaştan mamul poşu, kışın sadece gözlerin görüldüğü örme. Sırta ise işlemeli kumaştan yapılmış keten içlik/göynek/gömlek, avcı yeleği biçiminde koyu renkli ceket yerine giyilen kolsuz yakaları ve kenarları sırmalı cepken. Ceket veya kollu fermane. Altta ise Şalvar/zıvga/ zıpka adı verilen önü arkası büzmeli şalvar/pantolonumsu giysi. Ayaklarda yünden örülmüş dizlere kadar uzanan renkli veya beyaz desenli çorap. Esnaf ise belde Tosya kuşağı, topuk kısmı basık efe işi yemeni.

KADIN GİYSİLERİ
Saçlar-Uzun ve tek örgülü
Fes genelde kırmızı renkli, ön taraf bütün alının hizasına gelecek şekilde altın ile kaplı. Üstüne oyalı yemeni veya çevre örtülür. Fesin püskülü bele kadar iner, fesin alt bölümünün olduğu gibi ön üst bölümündü altınla çevrilidir. Üst ile alt ön boşluk kısımda takı vardır.
Yazma- püsküllü, pullu fes üstüne örtülür.
Yemeni/Çember/Çevre-Etrafı oyalı, siyah renkli genelde gençlerin beyaz, yaşlıların siyah renkte kullandığı kenarları işlenmiş baş örtüsü, altına fes giyilir.
Taç/Tavus kuşu biçimli kartondan kesilir. Düğünlerde kaftan ve bindallı ile birlikte giyilir. Ortasına elmas veya mücevher dikilir.
Hermani/Salta-Kadife veya çuhadan yapılır. Üzeri sırma işlemelidir. Üç etek üzerine belden yukarı giyilir. Boyu bele kadar uzanır. Kol ağızları ve yakalar özenle sırma işlemelidir.
Bindallı-Yörede en hakim giysilerden birisidir.Tek parçalı ve belden kesiksizdir. Mor veya bordo kumaştan yapılmış üstü altın renkte sim veya sırma ile işlenmiştir. Gümüş ve altın kemer aksesuarını oluşturur. Yaka kısmı biraz açık ve kollar bilek kısmında genişler.
Telli-Entari türü giysilerdendir. Kendinden simli, desenli ve ipek kumaştan yapılmıştır. Gümüş veya altın kemer aksesuarı tamamlar.
Okkalık- varlıklı aile giysilerindendir. İşlemleri altın veya gümüştendir.
Fermane-siyah, bordro,mor renklerden oluşan kadifeden dikilir. Üç eteğin üzerine giyilir. Sırma ve simle işlenir, motifler oldukça albenilidir. Kollar uzun, yaka ise diktir.Önden açık ve yakalar kapalıdır.
Çuha-üç etek üzerine giyilir.
Çuha hıka-üç etek üzerine giyilir.
Çarşaf/Ferace-Çoğunlukla siyah renklidir. İki parçadan oluşur, bütün vücudu örter.
Gömlek-Hakim yakalı, sol omuzlar düğmeli, önde yaka altında dört adet düğme ve düğme çevresi ile kollar kurşuni işlemeli,patiskadan mamül olup kolları düğmesizdir.
İçlik-ipekli veya pamuktan mamül iç giysi.
Kuşak-Günlük kıyafette bele sarılır, uçlarında bağlamaya yarayan bağcıklar bulunur.
Şal-Çeşitli desenlere sahip bir nevi geniş kuşaktır.
Kaftan-Bindallı- Boy uzunluğunda, boydan boya giyilir. Baştan aşağı sırmalarla işlenmiştir.
Önlük-Kuşak üzerine bağlanır, genelde koyu renkli ve üst uçlarında bağcıkları vardır.
Don-Genelde basmadan mamül ve renklidir. Üç eteğin altına giyilir. Paça kısmı dar diğer kısımlar geniştir. Bele uçkurla tutturulur.
Üçetek-Arkası düz önü iki parçalıdır.Arkadaki düz parça topuklara kadar sarkar, öndeki iki parça ise bele dolanır. Hint kumaşından yapılmış üzeri altın veya gümüş sırma işlemelidir. Dantellere harç adı verilir. Gümüş yada altın kemer aksesuarını oluşturur. 1960’lı yıllara kadar giyiliyordu.
Şalvar-Renkler canlı, canfes denilen ağır ve sade ipekli kumaştan yapılır. Üzeri işlemelidir. Uçkurla bele ve bağcıklarla bacağa tutturulur.
Çoraplar-Yazlık olanlar tiftikten, kışlık olanlar ise yünden örülür. Beyaz yünden örülenler genelde uzun boyludur.
Ayakkabılar-Yemeni – Altı ince kösele topuksuz ayakkabı
Sarı Pabuç-kenarsız ve ökçesiz ayakkabı
İskarpin-Siyah renkli kösele ayakkabı

Kayseri


İlde genel olarak İç Anadolu'ya özgü giysiler benimsenmekle birlikte, Kayseri'de geleneksel giyim kuşam ilçeler arasında farklılıklar gösterir. Kadın ve erkek giysilerinde el işlemelerinin önemli bir yeri vardır. Giysiler, zaman içerisinde değişmekle birlikte, kadın giyiminde, başlıklarda, yeleklerde bu özellik konulmaktadır. Son yıllarda kır ve kent arasındaki keskin farklılıkların yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlamasıyla birlikte giyim kuşamdaki değişim de hızlanmıştır. Başta Kayseri Şehri olmak üzere, ilçe merkezlerinde kadın giyiminde ev içinde geleneksel, dışarıda ise günün modasına uygun kıyafetler tercih edilmektedir. Buna karşılık erkek giyimi daha sade olup kır-kent ayrımı daha sınırlıdır.

Geleneksel kadın giyimindeki çeşitlilik başlık türlerinde belirgindir. Tepelik ya da fes en yaygın başlıklar arasındadır. Fes altına ince, tülbendi andırır ve genellikle yeşil renkte "kıvrak çeki" adı verilen bir örtü bağlanır. Kimi yörelerde kanaviçeli ve çevresi pullu çekiler kullanılır, "Çora bürük" veya "bürüncek" denilen uzun örtülerse bir yerden bir yere giderken örtünülür. İl merkezi ve Develi dolaylarında çar ya da silgi denilen örtüler yaygındır.
Zıhın, üçetek, bağlama şalvar ve kundura geleneksel giyimin öğeleridir. Adi bezden yapılan önlüklere "uğurcalık" denir. Don (tuman), paçalık, çakşır yanında çeşitli kumaşlardan dikilen geniş bağlama şalvar günümüzde de kullanılmaktadır. Şehir kadınları ise maddi imkanlarına göre şal-ipekli-basma-pazen vs. gibi kumaşlardan mamul, göğsü kapalı parmak yakalı, kolları uzun düz veya robalı entari giyerler, bellerine şal veya dokuma kuşak bağlarlar. Genç ve ihtiyarlar başlarına yazma yemeni, yazma başörtü ve dölbend (tülbent) örterler ve bunları sallayıp, başları üzerine atarak uçları aşağı sarkar. Kışın üzerine boy hırkaları, ayaklarına iskarpin bez giyilir. Cumhuriyet öncesinde geleneksel erkek giyiminde fes ve külah biçimli başlıklar kullanılmaktaydı. Gençler düz, eşraf, din adamları, medrese öğrencileri ve ulema sarıldı fesleri yeğlemekteydi. Günümüzde de kırsal kesimde yer yer çeşitli biçimde başlıklara rastlanırsa da, şapka inkılabından sonra fes, sarık vb. başlıklar ortadan kalkmıştır.

Nevşehir


Her yörede olduğu gibi giysiler ev,sokak,ziyaret giysileri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kadın Giyimleri:Başta; el işlemeli ,oyalı yemeni veya tülbent bulunur. Şalvar(Dimi):Genellikle koyu renk zemin üzerinde küçük çiçekli ve motifli basmalardan yapılır.Çoğunlukla yine koyu renkte kahve renklere uyumlu çift renk kullanılarak hazırlanmış dimilerin belleri uçkurlu veya lastiklidir.Son zamanlarda geleneksel bu tip kıyafetler yerini pardüse ile başörtüsüne bırakmıştır.

Erkek Giyimleri: Eskiyen geleneksel kıyafetler içinde altta tek tip şalvar,belde uçkur ve lastikli içten yanlara doğru cepli üzerine kuşak sarılmıştır. Üstte yakasız , uzun kollu göynek giyerlerken günümüzde modern tipte diyebileceğimiz üstte gömlek,ceket ile altta pantolon tercih edilir.

Kırşehir
Ad:  sivas.jpg
Gösterim: 10993
Boyut:  78.6 KB

İç Anadolu Bölgesi'nin güzide bir şehri olan Kırşehir'de insanlar bozkır bölgesinin kültürel mirasına sahip çıkıp, kendi giyim kuşam tarzlarını oluşturmuş ve halen bazı bölgelerde geleneksel toplantılarda bu giysiler giyilmekte, bu kıyafetler tekrar gün yüzüne çıkmaktadır.

Kadın Giysileri
ÜÇ ETEK: Bıçak burnu yada zincirli diye adlandırılan kumaştan yapılır. Etek üç parçalıdır. Parçaların kenarları işlemeli olduğu gibi düzde olabilmektedir. Kollar ya uzundur ya da kolsuzdur. Kol ağızları düz veya listikli olabilir. Eteğin önündeki parçaları kıvrılarak kuşağın altına sokulur.
KUŞAK: Üç eteğin üzerinden bele bağlanır. Yerine göre Trablus kuşak geniş tokalı ve deri, madeni kemerle kullanılır. Kuşak uçlarında püskül şeklinde ponçak denen karışık renkli püskül bulunmaktadır.
ŞALVAR (don): Genellikle koyu renkli zemin üzerine küçük çiçekli ve kendinden yollu kadife kullanılır. Belleri uçkurlu, paça ağızları düğmeli ya da lastikli olur. Peyik kısmı genişçe, parçalar bol bir şekilde dikilir.
YAZMA (Tülbent): Fesin üzerine değişik renklerde pullu tülbent ya da oyalı yazma örtülür. Ayrıca tülbentler kenarları pulu değişik renklerde boncuklarla bezenmiş şekildedir. Tülbent, arka uçlarının birisi alınır, çene altından başın üzerine atılarak toka ile tutturulur. Orta yaşlılar ve yaşlılar bunun üzerinden siyah renkte ayrı bir tülbent bağlarlar.
AYAKKABI (Yemeni): Altı kösele uç kısmı kıvrıktır. Alçak topukludur. Genellikle siyah, kahverengi ve kırmızı deriden yapılır. Zenginler ve yaşlılar (lapçin) denilen topuklu ve içiçe iki ayakkabı giyerler. Ayağa işlemeli iplik ya da yün çorap giyerler.
GELİNLİK ENTARİ: Giysi keten kumaştan yapılır. Genellikle koyu renktedir. Entarinin üzerine kuşak bağlanır. Başa fes giyilir. Üzerine tülbent ve poşi bürünülerek duvak şekline sokulur. Yüz kapatılır. Duvağın üzerine büyükçe bir örtü örtülüp üzerinden yan tarafa doğru çekilip bağlanır. Ayağa çorap ve kundura giyilir. Entarinin önü göğüs kısmına kadar açıktır. Entarinin üstüne çeşitli altın ve boncuklar takılır.

Erkek Giysileri:
GÖYNEK: Genellikle ketendir. Bazen ipeklidir. Zemin beyaz, gri ya da siyah düz desenlidir. Yakasız astarlı, uzun kollu sedef düğmelidir.
DELME YELEK(Cemadan): Siyah, lacivert ya da koyu yeşil renkli çuhadan yapılır. Kolsuzdur. Üç ya da dört düğme ile iliklenir. Göğüs üstü karın üstüne kadar açıktır. Sade olduğu gibi işlemeli de olabilir.
ŞALVAR: Kumaşı yelekle aynıdır. Uçkurlu ve astarlı olarak dikilir. yandan cepli paça kısmı dardır. normal peyiklidir.
KUŞAK: Beyaz yünden üç-dört metre uzunluğundadır. Bir ucu püsküllüdür. Şalvar ve gömleğin üzerinden bele bağlanır. Sağ taraftan şalvarın üzerine sarkıtılır.
ÇORAP: Ayağa beyaz yün çorap giyilir. Bu çorap, iş zamanlarında ve oyunda şalvarın üzerine çekilir. Diz altından uçları püsküllü yün bağıyla bağlanır.
TAKILAR: Erkeklerde boyunda muska ya da murtlak, kuşak arasında tütün ve para kesesi, yelek üzerinde gümüş köstek ve saat, yelek cebinde ayna, tarak, enfiye kutusu gibi takılar bulunur.

Kadınlarda gerdanlık ve kolye, bileklerde gümüş ve altın bilezikler, parmaklarda yüzük kulaklarda küpeler takı olarak kullanılır.
Merkezlerde satre pantolon üstüne hasse kumaştan "sako" denen geniş ve bol ceketler giyilir. Gömlekler yakaksız ve bol olup, üstüne giyilen "kara aba" yeleği andırır. Erkek giyiminin diğer öğeleri olan; şalvar, çeşitli kuşaklar, ayakta yemeni, çarık gibi giyecekler günümüzde tümüyle ortadan kalkmıştır.

Yozgat


Kadın Kıyafetleri: Yozgat Yöresinde kadınlar eskiden şu parçalardan oluşan kıyafetleri giyerlerdi;
Fes : Düz keçe dövülerek üçgen şekline getirilip başa oturtulur. Üzerine beyaz kumaş kare şeklinde kesilip, iğne ile işlenip yukarıya doğru daraltılır. Fesin ön kısmı altın paralar, işlemeler ve boncuklarla süslenir. Merkeze bağlı köylerde feslerin önünün ay yıldızla da süslendiği görülmektedir. Üzerine de kıvrak bağlanır.
Cepken : Yuvarlak yakalı ve uzun kolludur. Önü açıktır. Her tarafı Gümüş, Altın veya düz simle işlenir. Genelde Şalvarla aynı renkte olup, birlikte giyilir.
Şalvar : Şalvar üç etek altına giyilen ve cepken altına giyilen olmak üzere iki çeşittir. Çepken altına giyilen şalvar, çepkenle aynı kumaştan olup çepkendeki işlemeler şalvarda da vardır. Üç etek altına giyilen şalvar, tek renk olabileceği gibi işlemelide olabilir. Şalvarın bel kısmında bir iple bağlanabilmesi için iki parmak kalınlığında uçkurluk vardır.
Entari : Üç eteğin içine giyilir. Yaka ağızları ve kollar kanefiçe denilen işleme ile süslenir. İşlemelerde kök boya ile boyanmış ipler ve canlı renkler kullanılır.
Bel Boncuğu : Bel kuşağının incesi olup, boncuklarla ve püsküllerle süslenerek yapılmış ve kuşağın ucuna takılan bir parçadır.
Çorap : Beyaz yün veya renkli yünlerden işlemeli çoraplardır.

Günümüzde bu parçalardan oluşan kıyafetler sadece özel günlerde giyilmekte olup, kadın kıyafetleri boydan elbise ve etek ceket olarak görülmektedir.

Erkek Kıyafetleri: Erkek Kıyafetleri de kadın kıyafetleri gibi eskiden şu parçalardan oluşurdu;
Fes : Dövülmüş düz keçe külah şekline getirilerek elde edilir. Üzerine “Poçu” veya “Kıvrak” bağlanır.
Cepken : Kilim tezgahlarında dokunan kabaca kumaşlardan dikilir. Önü tamamen açıktır. Kollar uzundur. İlik ve düğme bulunmaz. Kol ağızları yırtmaçlı ve işlemelidir.
Potur : Genel olarak keçeli kalın kumaştan dikilir. Bel kısmında iki parmak kalınlığında uçgurluk bulunur. Uçgurluk iple bağlanır. Poturun paça kısımları aşağı doğru daralır, kalça kısmı toplu bir şekilde genişçe dikilir.
Bel Kuşağı : El tezgahlarında renkli ve düz olmak üzere iki şekilde dokunmuş eni 20-30 cm arasında değişen uzun kuşaktır.
Çorap : Beş şişle örülen yünden çoraplardır.
Çarık : Tabaklanmış deriden yapılır. Üst kısmı Deri veya iple büzülerek ayakta kalıplanarak giyilir.
Yağlık : Bel kuşağına tutturularak yana bağlanan mendil.

Derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 22 Kasım 2016 16:53
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
22 Kasım 2016       Mesaj #9
perlina - avatarı
Ziyaretçi

İç Anadolu Tanıtımı



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.

Benzer Konular

19 Kasım 2016 / kompetankedi Türkiye Coğrafyası
26 Kasım 2016 / Misafir Türkiye Coğrafyası
26 Kasım 2016 / Misafir Türkiye Coğrafyası
19 Şubat 2013 / Misafir Soru-Cevap
15 Ocak 2014 / Misafir Cevaplanmış