Arama

Afyonkarahisar'ın ilçeleri - Sayfa 2

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 16 Mart 2017 Gösterim: 9.165 Cevap: 21
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
9 Şubat 2012       Mesaj #11
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Emirdağ - Afyonkarahisar
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Emirdağ, Afyonkarahisar'a bağlı ilçe.
Sponsorlu Bağlantılar

Konum
Ege Bölgesinin kuzeydoğusunda, İç Anadolu sınırında yer alır. Afyonkarahisar' a 73 km, Eskişehir' e 110 km , Ankara' ya 186 km, İzmir' e 396 km, İstanbul'a 440 ,Konya' ya ise 225 km uzaklıktadır.
Batısında Afyonkarahisar İli Bayat İlçesi, güneyinde Bolvadin, Sultandağı İlçeleri ve doğusunda Konya İli Çeltik İlçesi, güneydoğusunda Yunak İlçesi, Kuzeyinde Eskişehir İli Sivrihisar ve Çifteler İlçeleri, Kuzeybatısında Han İlçesi ile komşudur.
Tarihçe
8.Yüzyıla kadar
Emirdağ yöresinde Hititler, Lidyalılar, Persler, Eski Yunanlılar, Romalılar ve Bizanslılar hüküm sürdü. İlçe merkezine 13 km. uzaklıkta, Hisarköy'de bulunan Amorium, ilçede bulunan en önemli tarihi yerleşimdir. Bizans İmparatorluğu hanedanlarından Amorian hanedanı, Amorium kökenliydi. Antik dönemde Aura, Roma ve Bizans dönemlerinde Amorium olarak anılan tarihi kentin kalıntıları Emirdağ'a 13 km. mesafede yer almaktadır.
Amorium, İstanbul'u ele geçirmek için saldıran Arap ordularının yolu üzerindeydi. Harun Reşit’in ikinci oğlu Mu’tasim, 838 yılında kenti ele geçirdi ve yıktırdı. Kent, Arapların geri çekilmesinden sonra eski canlılığını bir daha kazanamadı.
Orta Anadolu’da Türklerin varlığına ilk kanıt olarak, 838’de Amorium (Hisarköy - Emirdağ)’un kuşatılması gösterilmektedir. Çünkü şehri alan ve kuşatan annesi Türk olan Abbasi Halifesi al-Mu’tassim (أبو إسحاق المعتصم بن هارون, ʾAbū ʾIsḥāk al-Muʿtaṣim ibn Hārūn)'in ordusu, Türk komutanları tarafından komuta ediliyordu ve büyük çoğunluğu Türk askeri kuvvetlerinden oluşuyordu.
Türk yerleşimleri
İlk yerleşim
Amorium, Malazgirt savaşı öncesinde Anadolu'ya akınlar düzenleyen Türkmen beylerinden Ahmet Şah ve Emir Afşin tarafından 1068 yılında bir süre zaptedildi. Ancak bölgeye geniş çaplı yerleşimi ve bölge nüfusunun Türkleşmesi, Anadolu Selçuklu devleti ile Bizans arasında 1116 yılında yapılan Bolybotum (Bolvadin) savaşından sonra cereyan etmiştir. Bu savaş esnasında dönemin Selçuklu sultanı Müizzeddin Melikşah'ın bir süre çekildiği Bolvadin güneyindeki dağlara Sultandağı, komutanlarından Emir Mengücek'in çekildiği dağlara ise Emirdağı ismi verilmiştir.

15.Yüzyıl
Daha büyük bir Türk yerleşimi 1522 yılında Osmanlı İmparatorluğu'na dahil olan Dulkadiroğulları beyliği topraklarındaki Türkmenlerin bölgede iskan edilmesiyle gerçekleşmiştir. 1691-1696 yılları arasında Karabağlı oymağı yörede iskana tabi tutulmuştur. Daha çetin bir süreç içinde vuku bulan bu iskan ile bu oymak, Davulga, Bademli,Daydali ve diğer merkezlere yerleşmiş, toplam 28 köy kurmuştur.

17.Yüzyıl
1729 yılından itibaren de bu kez, Musul vilayetinin Rakka sancağından Anadolu’ya gönderilen bu oymak Musul’dan geldiği için, bir kısım oymak iskan kayıtlarında Muslucalı ismi ile geçmiştir. Oymak kışın Emirdağ yaylalarında yazın Çankırı'da yaylamak kaydı ile buraya gelmiştir. 1752 tarihli 701 numaralı oymak iskan defterinde bu oymağın konar göçerlikten men edilip, yerleşmesi ferman buyrulmuştur.

Merkeze yerleşimler
Gacerli (Kacerli/Kaçarlı), Çilli, İncili, oymakları şimdi de aynı ismi taşıyan ilçe merkezindeki mahallelere yerleşmiştir. Bu mahalleler Musacalı Aşireti'ne bağlı olup Bozulus'un Dulkadir kolundandır.

Köylere yerleşimler
Averen (Öşili, Evşili), Hacıfakılı (Türkmenköy) Musacalı aşiretine bağlı, Bozulus'un Dulkadir kolundan, Pörnek ve Hamzahacılılar, Bozulus'un Diyarbakır kolundandır.
Oşulu, Caberli, Tanburacı ve Hacıfakılı oymakları da köylere yerleştirilmiştir. Bunları yine Halep Türkmenlerinden Alcı, Kılıçlı, Boynuyoğunlu, Ünlü ve Demircili oymakları ve Karakeçili, Sarıkeçili, Horzumlu, Alkaevli, Yüreğirli oymaklarının muhtelif köylere dağıtılması izlemiştir.
Yörede ilk merkez olarak Kemerkaya (Çuğu) veya Avdan mevkileri, veya Eskigömü veya Yozgatören köylerinin düşünüldüğü bilinmektedir. Ancak Cırgın Türkmenlerinin yerleşmiş bulunduğu yörede karar kılınmıştır.

18.Yüzyıl
Emirdağ 1851 yılına kadar Cırgın kariyesi ve bir süre boyunca da Musluca nahiyesi olarak anılmış, 1864 yılında ise, Sultan Abdülaziz tarafından çıkarılan yeni vilayet kanunu ile eyalet sistemine son verilmesi üzerine, ve 1867'de Hüdavendigar vilayetinin kurulmasıyla ilçe statüsü kazanmış, Sultan Abdülaziz’e atfen Aziziye ismini almıştır.

Cumhuriyet dönemi
Eylül 1921’de Yunan işgaline giren ve 22 Eylül 1922’de Kurtuluş Savaşı'nda Yunan işgalinden kurtulan ilçenin adı, 1932 yılında güneyindeki dağlardan esinlenilerek Emirdağ olarak değiştirilmiştir.
Önemli yerler
Amorium
Amorium, Emirdağ ilçe merkezine 13 km. uzaklıkta Hisarköy'de bulunan antik bir kenttir. Ve tarihi eserler mevcuttur.

Dandindere
260 Ha. büyüklüğündeki tabiatı koruma alanlarıdir. Emirdağ'a 30 km dir. "Toros sediri (Cetrus Libani) ormanının korunması amacı ile tabiatı koruma alanı statüsüne alınmış olup, Toros Sediri, Boylu Ardıç, Kokara ardıç, Katran ardıç ve Saçlı meşe türleri ile tilki, kurt, porsuk, domuz, tavşan, keklik, bıldırcına rastlanmaktaır.

Yaylalar
Emirdağ'ın özellikle Bolvadin tarafında bulunan kısmındaki Emirdağları eteklerinde Seki Yayla, Göğüs Yaylası, Gedik Yayla, Tekneçukuru Yaylası, Oluklu, Domuz Alanı, Alacaören, Geyik Güneyi, Kurt tepesi, Kızdoğdu, Elmalı, Alıçlı, Kütüklü, Sinekli, Gökuyu, Gölcük gibi eskiden aktif olarak gidip yaşanan yaylaları bulunmaktadır.

Gurbetçilik
1960 yıllarının başında Avrupa'ya başlayan göç hareketinde Emirdağ'dan ilk göçmenler ağırlıkla Belçika'ya gitmiştir. Buna bağlı olarak ilçeden Belçika'ya göç sürekli artarak devam etmiştir. Avrupa ülkeleri ve özellikle Belçika'da Emirdağ ve civar köylerinden göç etmiş kalabalık bir Emirdağlı topluluğu bulunmaktadır.
Bu yoğun göç hareketi nedeniyle Emirdağ merkez ilçe nüfusun son 40 yılda sadece 10 bin civarında artmıştır (1960 nüfusu 10.069). Öte yandan, Avrupa'da yerleşik Emirdağlı kitlesi özellikle yaz aylarındaki ziyaretlerinde ilçenin nüfusunu kalabalıklaştırır. Bir yandan Avrupalı Emirdağlılar Emirdağ'da ev yaptırır ve imara katkıda bulunurken, bir yandan da Emirdağlıların Avrupa'ya göçü, özellikle evlilikler yoluyla, sürmektedir. Ayrıca Belçikada yaklaşık olarak 100 bin Emirdağ kökenli vatandaşımızın yaşadığı tahmin edilmektedir.

Yerel politika
AKPARTİ' li başkan adayı Cengiz Pala 133 oy farkla Mart 2009 seçimlerini kazanarak Emirdağ'ın yeni belediye başkanı olmuştur.
Önceki dönemler Belediye Başkanları:
  • Lütfi İhsan Dağ AKPARTİ (2004-2009)
  • İsmet Güler SHP-CHP (1994-2004) (2 Dönem)
  • Ali Kocaman DYP (1989-1994)
  • Ömer Faruk Pala SODEP-SHP (1985-1989)
  • Erol Sarıer ANAP (1984-1985)
  • Hacı Ali Kılıçalp AP- (1968 - 1982)

Belde Belediyeleri
İlçenin 5 tane belde belediyesi vardır. Belediyeler ve belediye başkanı isimleri:
  • Adayazı Cemal Güçlü (CHP)
  • Aşağı Piribeyli Recep Çelik (MHP)
  • Bademli Musa Karamanlı (MHP)
  • Davulga Salih Gündoğan (AKPARTİ)
  • Gömü Hakkı Tekin (AKPARTİ)
Kültür
Düğün
Emirdağ'da düğünler, geleneksel olarak devam etmektedir. Perşembe ikindi sonu Bayrak Kaldırma Töreni yapılır. Cuma ve Cumartesi günleri Emirdağ halkına ve uzak mesafelerden düğüne konuk olarak gelenlere düğün yemeği ikrâm edilir. Uzaktan gelen misâfirler, düğün sahibinin evinde ve yakınlarının evinde konuk edilir. Düğünün yapıldığı mekânda gelin damat evine gelinceye kadar 3 gün 3 gece-gündüz yemek servisleri devam eder. Perşembe veya Cuma akşamı sarma sarması (yaprak dolması) için kadınlar, düğün evine davet edilir.
Damat,düğün boyunca her gittiği mekâna sağdıçla beraber gider. Sağdıç damadın ayakkabısının çalınmaması için gayret sarfeder. Eğer ayakkabısı çalınırsa, çalan kimseye mükâfât verilerek ayakkabı geri alınır.
Gelinin çeyizi evinden,damat evine yüklenirken yastığı gözü açık düğüne katılan misafilerden birisi tarafından kaçırılır. Kaçıran yastığı damada götürür. Damat yastığı alır ve kaçırana mükâfat verir.
Gelinini damat evine getirecek taksinin önüne hediye olarak el dokuması kilim bağlanır. Düğün konvoyuna katılan araçlara ise hediye olarak kumaş veya havlu bağlanır. Gelin, araca anne babasına ve yakınlarına vedâ ederken, ağabeyi tarafından veya yakın bir erkek tarafından bindirilir. Gelinin yanında iki refekatçı bayan damat evine gider. Refekatçılardan birisi ön tarafa bindirilir ve kucağında tutması için büyük bir ayna verilir.
Gelin damat evine girerken kapıda kurban kesilir. Damatın annesi ve babası gelinin bulunduğu taksinin önüne davet edilir. Gelinin kayınbabası ve kayınvâlidesi geline verecekleri hediyeleri ismen arzederler. Gelin araçtan inmeden önce yine dua edilir. Damat gelini koluna takarak araçtan indirir ve gelin odasına kadar refekât eder.
Damatın ve gelinin nikâhları yatsı namazından önce yetkili bir zât tarafından kıyılır. Nikâhtan önce damada ve geline gerekli bazı bilgiler verilir. Damat, sağdıçla birlikte yatsı namazını kılmaya götürülür. Yatsı namazını kıldıktan sonra tekbirlerle gelin odasına getirilir. Orada bekleyen gençler, Damadın gelin odasına girişi sırasında sırtına yumruk vurmaya çalışırlar.

Emirdağ türküleri
Türküleri ile ünlü bir yöredir.
Bazı Emirdağ türküleri:
  • Al Fadimem,
  • Emirdağ'ı Birbirine Ulalı,
  • Harmana Sererler,
  • Suvermez Diyorlar,
  • Zalım Poyraz,
  • Dabandan,
  • Düz Oyun,
  • Pancar Ektim Emirdağ'ın Düzüne
  • Ağıl Ören,
  • Yoğurt Çaldım Kazana,
  • Yalanmıydı Yaşar
  • Ekizce Üstünde Bir Karabulut
  • Emirdağ'ın Güzelleri
  • Kuşburnu Pürlenirmi
  • Ta Yaylanın Yükseğinde Evleri
  • Erzurumdan Çevirdiler Yolumu
  • Eylülde Gel(Fakı Edeer)
  • Emirdağına Vardım Sabaha Karşı (Fakı Edeer)

Yöresel yemekler
  • Bükme: Tercihan mercimekli börek
  • Tutmaç Aşı: Ev eriştesi ve mercimek ile yapılır, sarımsaklı yoğurtla birlikte yenir. Çorba kıvamından koyudur. "Sakala sarkan" adıyla da bilinir.
  • Dolgulu köfte: İçli köfte diye de bilinir. Yörede kıymalısı da yapılsa da, genellikle kuyruk yağı kullanılarak yapılır.
  • Dumbul: Bir cesit Karabag yemegidir
  • Arabaşı: Un ve su ile kaynatılarak karıştırılır. Belli bir süre sonra tepsilere dökülür ve soğutulur. Soğuyan hamurlar genelde baklava dilimleri gibi kesilir. Çorbası ise, özel olarak hazırlanır. Arabaşı hamuru kaynatılan tencerenin içine un, su,tuz ve önceden hazırlanmış ve ufak parçalara ayrılmış, tavuk eti atılır. Kıvama gelinceye kadar kaynatılr. Çorbanın içine kurutulmuş acı biber ilave edilir. Çorba, derin çorba kaplarında servis edilir. Çorbaya limon suyu ilave edilir ve hamur kaşıkla çorbaya daldırlılarak, çiğnenmeden yutulur.
  • Toğga: Yoğurt, yarma ve nane ile hazırlanan, genellikle bayramlarda misafirlere ikram etmek için hazırlanan çorba.
  • Katmer: Genellikle haşhaşla yapılan bir tür gözleme.
  • Oymaç: Yağda kızartılmış yumurtaya kuru yufka doğranarak yapılır.
  • Bulgur pilavı: Mercimekle yapılır, yörede birden fazla yufka üzerine dökülür, kaşıksız yenir.
  • Tarhana çorbası:Yoğurt,nohut ve düğür karışımından yapılan bir tür yemek. Bilinen tarhana çorbasından farklı olup, Türkmen tarhanası diye de anılır.
  • Pişi: Mayalı hamurun kızgın yağda kızartılması ile yapılır.
  • Paça: Küçükbaş hayvanların ayak bölgesinden yapılır. İçine kızarmış ekmek ve sarımsaklı yoğurt dökülerek yenir.
  • Emirdağ Güveci: Et, Patlıcan ve Soyulmamış sarımsak temel malzemeleridir. Toprak kap içerisinde fırında pişirilir.
  • Emirdağ Pidesi: Sade yumurtalı pidedir.

Türkmen geleneğinden izler
Çocukluğunda büyüklerinden tekerleme şeklinde aşağıdakileri duymamış çocuk azdır.
Parmakların isimlendirilmesi: Başparmak, badi parmak, ortadirek, gülağacı, güccükbacı.
"Elin ortasında bir kuş varmış; (parmaklar gösterilerek) Başparmak tutmuş, badiparmak yolmuş, ortadirek pişirmiş, gülağacı yemiş, güccükbacı da hani bana hani bana demiş" diyerek büyükler çocukları eğlendirir.
Ayrıca ölülerin ardından hala ağıtlar yakılması, şaman geleneklerinden kalma en önemli kültürel faaliyetlerinden biridir.
Yaylak ve Kışlak adetleri bazı köylerinde hala görülmektedir.
Topakev denilen Türkmen ve Yörük çadırları hala bazı köylerinde görülmektedir.
Baba/Ağabey: Ağa, Kızkardeş: Bacı, Hala: Bibi

Emirdağ Vakıf ve Dernekleri
  • Eskişehir Emirdağlılar Vakfı- Emirdağlılar Sosyal Dayanışma ve Eğitim Vakfı
  • EYAD- Emirdağ Yöresi Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
  • Belçika Emirdağlılar Vakfı (EYAD'dan farklıdır.)
  • Topakev Media Kültür Folklor Derneği(Belçikada faliyet gösteren Medyave Emirdağ Kültürüne yönelik faliyetlerinde bulunan Dernek)

GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
9 Şubat 2012       Mesaj #12
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Hocalar - Afyonkarahisar
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bilgiler
  • İlçe nüfusu: 10.895
  • Şehir nüfusu: 2.295
  • Köy ve belde nüfusu: 8.600
  • Nüfus itibariyle: 2011
  • Nüfus Kaynak: TÜİK
  • Koordinatlar 38°34′00″N, 30°00′00″E
Genel bilgiler
  • Ülke: Türkiye
  • Coğrafi Bölge: Ege
  • İl: Afyonkarahisar
  • Posta kodu: 03580
  • Alan kodu: 0272
  • Plaka: 03
Afyonkarahisar ilinin bir ilçesidir.
Sponsorlu Bağlantılar
Nüfus
İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 12824'dir. Bunun 2646'si ilçe merkezinde, 10178'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.
İlçe merkezine bağlı; 15 köy ve 3 mahalleden oluşmaktadır.Köyleri; Akçadere, Avgancık, Çalca, Çepni, Davulga, Devlethan,Güre, İhsaniye, Kocagöl, Kozluca, Örencik, Örtülü, Uluköy, Yağcı, Yeşilhisar. Mahalleleri; Hürriyet mahallesi, Şafak mahallesi, Yeni mahalle

Kuruluşu
Kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte Hocalar’ın 1300’lü yıllarda bir yerleşim merkezi olduğu tahmin edilmektedir. Hocalar isminin verilmesiyle ilgili bir rivayet vardır: O dönemde bu yerleşim yerine ilk olarak üç kardeşin geldiği ve buraya yerleştiği bunların babaları Hoca (ulema) olduğundan, dışardan bu merkeze gelenler, “nereye gidiyorsun?” diye sorulduğunda “Hocagil’e gidiyorum.” Buradan dışarı gidenlere sorulduğunda “Hocagil’den” geldiklerini belirttiklerini zamanla bu yerleşim yerindeki nüfusun çoğalması ve dışarıdan bu yere başkalarının da gelmesi sonucu Hocalar adı altında bir yerleşim merkezi meydana gelmiştir. Hocalar ilçesi, il merkezinin güneyinde kurulmuş olup, güneyinde Sandıklı, batısında Denizli, kuzeybatısında Uşak ili, kuzeydoğusunda Sincanlı ilçesiyle çevrilidir. Hocalar’ın toplam yüzölçümü 537km2’dir. Yerleşim yeri olarak İç Ege Bölgesi’nde olan Hocalar, çevre yerleşim yerlerine nazaran orman ve fundalıklarla kaplıdır.
İlçemiz Afyon iline 100km uzaklıkta olup 1990 yılında ilçe olmuştur. Sandıklı ve Banaz ilçelerinin karayolu üzerinde Sandıklı’ya 38km, Banaz’a 35km uzaklıktadır. Anadolu eski çağlardan bu tarafa pek çok medeniyetlerin beşiği olmuştur. Bu topraklar üzerinde kurulmuş olan yerleşim yerlerinden birisi de Hocalar ilçesidir. Ahır Dağları’nda bulunan Bronz Hitit heykeli yörenin çok eski dönemlerden beri önemli bir yerleşim merkezi olduğu izlenimini vermektedir.
Kuruluşu: Anadolu toprakları eski çağlardan bu yana çeşitli uygarlıkların beşiği olmuştur. Hocalar ilçesi de diğer Anadolu toprakları gibi Frig, Lidya ve Pers akınlarına uğramıştır.
I-Frigyalılar: MÖ 1200’lerde bu topraklara yerleşmişlerdir. Frigya epiktet içinde ve Akmonya ilçesine bağlı Diyokliya Kasabası, Hocalar ilçesi Ahırhisar Kasabası olduğu köy camii kapısı içindeki bir şehir yazıtından anlaşılmıştır.
II-Lidyalılar: MÖ 670 yıllarında Frigya krallığını yıkarak bu topraklara sahip olmuşlardır. Tarihte ilk madeni parayı basıp kullananlar Lidyalılardır.
III-İlçe Topraklarının Türklerin Eline Geçmesi: Emir Afşinin Eskihisar VE Honoz kalelerini ele geçirdiği dönemde Bizans, Türkleri Anadolu’dan çıkarmak üzere harekete geçti. Malazgirt Savaşı’nda Bizans orduları yenilince 1071’de Anadolu Selçuklulara açılmış oldu ve Afyonkarahisar, Akdağ kesimine dek Dolathan (Hocalar Devlethan Köyü) ve Emersanduk kuvvetlerince ele geçirildi. Böylece ilçe toprakları Türklerin eline geçmiştir.
1113 yıllarında I. Kılıçaslan’ın oğlu Mesut zamanında Türkmen oymakları Anadolu’ya yerleşmeye başlamışlardır. Bunlardan Çepni oymağı, Hocalar Çepni köyüne yerleştirilmiştir.
1243’de Kösedağ Savaşı’nda Anadolu Selçukluları Moğollara yenilince Anadolu’nun siyasi birliği bozuldu, çeşitli beylikler ortaya çıktı. Bu beyliklerin çoğu Moğollara ağır vergiler ödüyordu. Bu beyliklerden Sahipata Beyliği Afyonkarahisar’da kuruldu. Daha sonra Eşrefoğulları Beyliği ve Germiyanoğulları Beyliği hüküm sürmüştür.
IV-Osmanlılar: İlçe toprakları 1429’da Germiyan hükümdarı Yakup Bey’in vasiyeti ile II. Murat zamanında tamamen Osmanlıların eline geçti. Osmanlı Dönemi’nin sonlarında Trablusgarp savaşı (1911–1912), Balkan Savaşı (1912–1913), I. Dünya Savaşı (1914–1918)’ndaki Kafkas, Çanakkale, Filistin, Suriye, Irak ve diğer Yemen, Medine, Makedonya, Galiçya cephelerinde ilçelerimizden birçok şehit verilmiştir.
V-Cumhuriyet Dönemi: İlçemiz 1939 yılında bucak olmuş ve aynı yıl nahiye müdürü atanmıştır. 1942 yılında mahkeme kurulmuş ve ilk defa Sulh Ceza Mahkemesi hizmet vermeye başlamıştır. 1964 yılında mahkeme kaldırılmış yine bucak olarak yerini almıştır. 5 Haziran 1972 tarihinde belediye kurulmuş ve 20 Mayıs 1990 tarihinde ilçe olarak yerini almıştır. Genç Türkiye Cumhuriyeti İlke ve İnkılaplarına bağlı olarak varlığını sürdürmektedir.
İlçemiz Afyon iline 100km uzaklıkta olup 1990 yılında ilçe olmuştur. Sandıklı ve Banaz ilçelerini birleştiren karayolu üzerinde Sandıklı’ya 38km, Banaz’a 35km uzaklıktadır.
Anadolu eski çağlardan bu tarafa pek çok medeniyetlerin beşiği olmuştur. Bu topraklar üzerinde kurulmuş olan yerleşim yerlerinden birisi de Hocalar ilçesidir. Ahırdağları’nda bulunan Bronz Hitit heykeli yörenin çok eski dönemlerden beri önemli bir yerleşim merkezi olduğu izlenimini vermektedir.

GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
10 Şubat 2012       Mesaj #13
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
İscehisar - Afyonkarahisar
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bilgiler
  • İlçe nüfusu: 24.112
  • Şehir nüfusu: 12.013
  • Köy ve belde nüfusu: 12.099
  • Nüfus itibariyle: 2011
  • Nüfus Kaynak: TÜİK
  • Yüzölçümü: 485 km²
  • Rakım: 1080 metre
  • Koordinatlar 38°51′43″N, 30°45′01″E
Genel bilgiler
  • Ülke: Türkiye
  • Coğrafi Bölge: Ege
  • İl: Afyonkarahisar
  • Posta kodu: 03750
  • Alan kodu: 0272
  • Plaka: 03
İscehisar (docimeion), Afyonkarahisar ilinin bir ilçesidir. iscehisar antik roma döneminde "docimeion"adıyla bilinmekte olup o dönem de kendi adına para bastırmış olan yerleşim yerlerindendir.

Nüfus
İlçenin nüfusu 2007 genel nüfus sayımına göre 24.114'dür. Bunun 11721'i ilçe merkezinde, 12393'ü ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.
Merkez dışında ilçeye bağlı 2 belde, 10 köy ve 10 mahalleden oluşmaktadır. İlçe Merkezi Afyonkarahisar'a 23 km uzaklıktadır. İlçede bulunan mermer ocaklarından çıkarılan mermerler (Docimeion mermeri) dünya mermer literatüründe 1. sınıf olarak kabul edilmektedir. İlçede 350'nin üzerinde irili ufaklı mermer fabrikası bulunmaktadır. Bu fabrikalarda çeşitli ölçülerde döşemelik, basamak, denizlik, mutfak tezgahı, mozaık, fayans vb.üretilmekte olup atölyelerde ise vazo, kül tablası, sütun, trabzan, eviye, şamdan, hayvan figürleri, heykel, fıskiye, mimber, mihrap, kurna vb.yapılmaktadır. İlçede 3 adet Sağlık Ocağı ve 1 tane de 25 yataklı devlet hastanesi bulunmaktadır. İlçe Ankara-Afyonkarahisar Karayolu üzerinde olup ulaşım sorunu yoktur. İlçede üç adet lise (anadolu öğretmen,çok programlı ve anadolu lisesi) ve AKÜ'ye bağlı 1 adet MYO bulunmaktadır. Küçük Sanayi sitesi, İlçe çıkışında yapılmış olup alt yapısı devam etmektedir. Antik Roma döneminde buradan çıkarılan mermerler Roma' daki ünlü Colessium da kullanılmıştır. Ayrıca günümüzde yine buradan çıkarılan mermerler Anıtkabir ve Kocatepe Camii' nin inşaatlarında da kullanılmaktadır. Yurt dışına da (İtalya, ABD, Fransa, Hollanda, Güney Afrika, İsrail, Çin, Avustralya vb.) ihraç edilmektedir.
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
10 Şubat 2012       Mesaj #14
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Kızılören - Afyonkarahisar
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bilgiler
  • İlçe nüfusu: 2.701
  • Şehir nüfusu: 1.635
  • Köy ve belde nüfusu: 1.066
  • Nüfus itibariyle: 2011
  • Nüfus Kaynak: TÜİK
  • Yüzölçümü: 228 km²
  • Koordinatlar 35°15′29″N, 30°09′06″E
Genel bilgiler
  • Ülke: Türkiye
  • Coğrafi Bölge: Ege
  • İl: Afyonkarahisar
  • Posta kodu: 03560
  • Alan kodu: 0272
  • Plaka: 03
Kızılören, Afyonkarahisar ilinin bir ilçesidir. Türkiye'nin en küçük 10 ilçesi arasında yer alır.Dinar'a 26 kilometre, Ankara asfaltına 3 km açıkta ve Afyonkarahisar'ın gelişmemiş bir ilçesidir.Dinar'ın il olması için verilen kanunda Dazkırı,Başmakçı, ve Evcilerle ,Dinar'a bağlanması planlanmıştır.
Maddi sıkıntılar nedeniyle özellikle Denizli ve Antalyaolmak üzere çevre illere bir hayli göç vermiştir. Nufusu 2.600 civarındadır. Göçler genelde yurt dışına ve şehirlere olmaktadır. 1990 yılında ilçe olmuştur. Kendisine bağlı 4 köyle (Gülyazı, Ekinova, Yenibelkavak, Türkbelkavak) beraber Afyonkarahisar ilinin en küçük ilçesidir. Bu ilçe geçimini sanayileşme olmadıgı için hayvancılık ve çifçilikle idame ettirmektedir.

Nüfus
İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 4132 kişidir. Bunun 2556'si ilçe merkezinde, 1576'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.
İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; 0 belde, 4 köy ve 2 mahalleden oluşmaktadır.
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
10 Şubat 2012       Mesaj #15
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Sinanpaşa - Afyonkarahisar
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Bilgiler
  • İlçe nüfusu: 41.712
  • Şehir nüfusu: 3.862
  • Köy ve belde nüfusu: 37.850
  • Nüfus itibariyle: 2011
  • Nüfus Kaynak: TÜİK
  • Yüzölçümü: 853 km²
  • Rakım: 1050 metre
  • Koordinatlar 38°44′40″N, 30°14′34″E
Genel bilgiler
  • Ülke: Türkiye
  • Coğrafi Bölge: Ege
  • İl: Afyonkarahisar
  • Posta kodu: 03850
  • Alan kodu: 0272
  • Plaka: 03
Sinanpaşa Afyonkarahisar ilinin bir ilçesidir. Afyon-Uşak ve Afyon-Antalya karayolları arasında, il merkezine 33 km uzaklıkta bulunmaktadır. 1953 yılında ilçe olmuştur.

Tarih
Kendi adını taşıyan ovasında doğu-batı ve kuzey-güney uzantılı, günümüzde izleri görülen antik yolların kavşağında, Cidyessuz (Küçükhöyük) adıyla kurulmuş, Hitit dönemine kadar uzanan önemli bir merkezdir. İlçenin M.Ö. 4000 yıllarından günümüze kadar çeşitli uygarlıklara sahne olan yerleşim yeri olduğu, yapılan tarihsel araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır.
Sincanlı ovasının ortasında bulunan Küçükhöyük Kasabasında yapılan yüzey araştırmalarında, M.Ö. 3000 yıllarında buralarda insanların yerleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Zaman içerisinde Hititler, Romalılar, Bizanslılar egemenliği altında kalan yöremiz, XII. yüzyılda Türklerin eline geçmiştir.
Osmanlı döneminde, Fatih Sultan Mehmet, II. Beyazıt ve Yavuz Sultan Selim zamanlarında önemli bir devlet adamı olan Hersekzade Ahmed Paşa şimdi kendi adı ile anılan Ahmet Paşa Kasabasına 1517 yılında yerleşmiştir. Mezarı kasaba mezarlığı içerisindedir.
Sincanlı ilçe merkezine adını veren Sinan Paşa, Akkoyunlu Devleti'nin ileri gelen beylerinden Mehmet Bey'in küçük oğlu olup, 1473 yılında Fatih Sultan Mehmet ile, Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan arasında yapılan Otlukbeli Savaşından sonra, babasıyla Fatih Sultan Mehmet'e sığınmış, sarayda ve Enderun'da eğitim görmüştür. Pek çok sefere katılan ve sancaklarda görev yapan Sinan Paşa ihtiyarlığı yüzünden emekli olmuş, Rumeli'deki arpalık geliri köylerine karşılık, Sincanlı ovasında Çathöyük ve Küçükhöyük köyleri kendisine arpalık olarak verilmiştir. Çathöyük köyü, yani şimdiki Sinanpaşa Kırka ve Ahmetpaşa köyleri arasında olduğundan, bu köy arazisi içinde kurduğu çiftliğinde ve saraçiçi mevkiinde cami, imaret, okul ve hamam yaptırmıştır. Çiftliğine 10 kadar hizmetkarını yerleştirmiştir. Çathöyük halkı, sonradan cami etrafında birer ikişer yerleşerek köyü terk etmiş ve(çiftliğin bulunduğu yerin ismi Sincanlı abat olarak Sinanpaşa Vakıfnamesinde belirtildiğinden,)buraya yerleşmişlerdir.Sincanlı abat ismi Sultan Abdülhamit dönemine kadar kullanılmıştır.Daha sonra Sinanpaşa'nın adına izafeten Sinanpaşa nahiyesi olarak 1894 yılında değiştirilmiştir.Kurtuluş savaşı esnasındada tekrar köy statüsüne geçmiş ve bu durum 1934 ylına kadardevam etmiştir.Bu tarihde tekrar nahiye merkezi olmuştur.1947 yılında da Belediyelik yapılmıştır.6068 sayılı kanunla da 1953 yılında ilçe merkezi olmuş ve adını ilk ismi olan Sincanlı ile adlandırılımıştır.Bu durum posta hizmetlerinde çok kargaşa yaratmakta idi.Merkezin adı Sinanpaşa ilçe ismi Sincanlı olduğundan,tek isme ise 2004 yılında çıkarılan 5180 sayılı kanunla SİNANPAŞA olmuştur.

Kültür
İlçede 40 ilköğretim okulu, 3 ortaöğretim okulu bulunmaktadır. Bu okullarda okuyan 7.299 öğrenciye, 305 öğretmenle eğitim verilmektedir.
Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü, açılan mesleksel kurslarda kursiyerlere makine nakışları, giyim, bina içi pratik elektrik tesisatçılığı, bilgisayar operatörlüğü, el sanatları, çiçekçilik, okuma-yazma ve daktilograf becerileri kazandırmaktadır.
İlçedeki Çıraklık Eğitim Merkezinde, doğrama, mobilya, oto elektrik, oto motor tamiri, radyo-TV tamiri, kaynakçılık ve pastacılık başta olmak üzere çeşitli branşlarda da eğitim verilmektedir.

Giyim kuşam
Kadınlar şalvar,göynek,kuşak,önücek,yaşmak,tirşe,başbezi,gazeke ve sıkma denilen giysileri giyerler.Bazıla şu an giyilmese bile düğünlerde öncelikdedir.Bilhassa pullu sıkma denilen giysi mutlaka giyilir.

Yöre yemekleri
Sinanpaşa yöresinde yapılan yemekler:1-katmer.2-arabaşı,3-mantı,4-kısır yemeği,5-karahelva,6-cızdırma,7-keşkek,8-Tarhana çorbası,9-özel günlerde bişi yemekleri çok leziz olrak özenle yapılmaktadır.

Sağlık
İlçenin 25 yataklı 1 Devlet Hastanesi, 13 Sağlık Ocağı, 9 Sağlık Evi halkın sağlık ihtiyaçlarını karşılamaktadır. İlçede 500 kişi kapasiteli bir stadyum ve 12 spor kulübü bulunmaktadır.

Turizm
Sinanpaşa sınırları içerisinde 1525 yıllarında AMASYALI mimar Mustafa'ya yaptırmış olduğu cami ve külliyesi(imaretleri)hamamı osmanlı mimari özellikleri taşımaktadır.Ahmetpaşa kasabasında Herzekzade Ahmet paşanın (Stepan) hanımı fatma sultanın ve kendisinin mezarları bulunmaktadır. Boyalı köyünde Akkoyunla boyundan gelme kureyş babanın külliyesi ,Selçuklu devrinde ve selçuklu mimarisinde yapılmış bir eser olup,İzmir-Afyon karayoluna 3 km.dir.Tınaztepe kasabamızda otuziki inler diye anılan ve buram buram tarih kokan kalıntılargörülmeye değerdir.Tazlarve çataloluk piknik alanları bir tabiyat harikasıdır.Afyon-Antalya-izmir kavşağında tarihi ve milli parklar müdürlüğü tarafından işletilen botanik park ve büyük taarruz şehitliği,Çiğiltepe Albay reşit bey anıtı ve şehitliği,Yıldırım kemal köyümüzde milli mücadelede kahramanlıkları ile bir efsane olmuş 5.nci kolordu subaylarından yıldırım kemal şehitliği,kırka ve serban göletleri vardır.Ayrıca her yıl düzenlenen merkezde zafer haftası şenlikleri,tazlar köyünde ayran şöleni,çatkuyuda yörük ayranı şenlikleri,güney kasabasında bezelye şenlikleri görülmeye değerdir.

Coğrafya
İlçe, kuzeyden Kütahya'nın Altıntaş ve Afyon Merkez ilçesi, batıdan Uşak ilinin Banaz ve yine Kütahya ilinin Dumlupınar ilçesi, Güneyden Sandıklı ve Hocalar, doğudan Afyon Merkez ilçesi ve Şuhut ilçeleriyle çevrilidir.
İlçe ovalık bir arazi üzerinde kurulmuştur. İlçe arazilerinin % 45'i ova niteliğindeki düzlüklerden oluşmaktadır. Arazinin % 31'i orta meyilli, % 21'i dik, % 3'ü sarptır.
Sincanlı ve Sandıklı ilçeleri arasında uzanan Ahır dağları, Uşak ilinin Banaz ilçe sınırlarını da kaplar. Her iki yüzü de çam ormanlarıyla kaplıdır. Güneybatıda yağcı ormanları ve Devlet Orman İşletmesi vardır.

İklim
İklim karakteri kara step özelliği arz eder. Kışları soğuk ve kar yağışlı, yazları kurak ve sıcak geçmektedir.

Nüfus
İlçenin nüfusu 2007 yılı genel nüfus sayımına göre, 42.651'dir. Bunun 4.013'ü ilçe merkezinde, 38.638'i köy ve kasabalarda yaşamaktadır. Yüzölçümü ise 853 km²'dir.
İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; 12 belde, 23 köyden oluşmaktadır.

Otel & Pansiyon
İlçe Merkezinde konaklama imkânı bulunmaktadır. bkz. PaşaPansiyonu

Ekonomi
İlçe de ekonominin temelini tarım oluşturur. Yüzölçümünün 72.000 hektarlık bölümü tarıma elverişlidir. Bunun 14.000 hektarı sulanabilir niteliktedir. Sulama, %80 oranında toprak-su kooperatifleriyle, kalanı ise, vatandaşların kendi çabaları ve sondajla yapılmaktadır. Yetiştirilen başlıca ürünler haşhaş, buğday, arpa, pancar, patates, ayçiçeğidir. Meyve olarak daha çok elma ve vişne yetiştirilmektedir.Ekilenlerin arasında geçim kaynağı olarak halkın bütcesine en fazla katkıyı kuru fasulye, bezelye ve salatalık yapmaktadır.
İlçe ekonomisinde hayvancılık önemli bir yer tutar. Ova kesiminde büyükbaş hayvan besiciliği yanında, kültür ırkı süt inekçiliği de gelişme safhasındadır. Dağlık bölgelerde daha ziyade küçükbaş hayvancılığı yapılmakta, koyun ve keçi yetiştirilmektedir. İlçede kök boyalı kilim ve halı dokumacılığı da yaygındır.
Orman varlığı açısından, ilçe, Türkiye ortalamasının üzerindedir. Akören-Gecek Gediği, Merkez Çiğiltepe, Taşoluk, Güneyköy Kasabaları ile Yıldırım Kemal Köyünde ağaçlandırma çalışmaları yapılmıştır. Ağaçlandırma çalışmalarının tamamından olumlu sonuçlar alınmıştır. İlçenin genelinde yeşillik ve verimli topraklar hakimdir.İlçe'ye 2006 yılında kurulan ve Sinanpaşa Meslek Yüksekokulu adını alan okul ile ilçe çevre ilçlere göre çok daha hızlı bir gelişme göstermeye başlamıştır.

Beldeleri
  • Ahmetpaşa
  • Akören
  • Düzağaç
  • Güney
  • Kırka
  • Küçükhüyük
  • Nuh
  • Savran
  • Taşoluk
  • Tınaztepe
  • Tokuşlar
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
10 Şubat 2012       Mesaj #16
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Sultandağı - Afyon
MsXLabs.org & Vikipedi, Özgür ansiklopedi

Sultandağı, Afyonkarahisar ilinde, Afyonkarahisar şehrinin 68 kilometre doğusunda bulunan bir ilçesidir.
Ad:  sultandağı 1.JPG
Gösterim: 521
Boyut:  34.8 KB
Konumu
Sultandağı, Afyon İli'nin doğusunda, Ege Bölgesi ile İç Anadolu Bölgesi'nin birleştiği yerde, Konya ve Isparta illerinin sınırında bir ilçedir. Kuzeyinde Bolvadin, güneyinde Yalvaç, doğusunda Akşehir, batısında Çay ilçeleri ile komşudur. Batısında Deresenek (2.9 nm) ile Yakasenek (2.8 nm), kuzeyinde Ortakarabağ (9.5 nm), doğusunda Kavakçiftliği (3.8 nm) ile Taşköprü (4.0 nm) ve güneyinde Borazan (Geyik üretim çiftliği) (2.5 nm) ile Kırca (1.9 nm) gibi yerleşim yerleri bulunur.

İsim kökeni
İshaklı, Selçuklu uç (eski Türkçe: sınır, kenar) beylerinden İshak Bey tarafından kurulmuştur. 1958 yılına kadar Bolvadin ilçesine bağlı İshaklı adında bir nahiye aynı yıl içinde Çiftlik beldesi ile idari olarak birleştirilip Sultandağı adıyla ilçe statüsü verilmiştir. 1972 yılında, ilçenin kuruluşuna 1958 yılında dahil edilen Çiftlik yeniden ayrılmış ve Yeşilçiftlik adıyla belde olarak yeniden ihdas edilmiştir.
1116 yılında Bizanslılarla Selçuklular arasında cereyan eden Bolybotum (Bolvadin) Savaşı'nda, Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Müizzeddin Melikşah (Arapça: ملكشاه الثاني بن بركياروق ) ordusunu güneydeki dağın yamacına, Emir Mengücek ise ordusunu kuzeydeki dağın yamacına yerleştirmiş, işte bu durum üzerine sultanın çekildiği dağa Sultan dağı, Emir Mengücek'in çekildiği dağa da Emir dağı adı verilmiştir.

Tarih
Sultandağı, Tunç Devrine kadar geriye giden çok eski bir geçmişe sahiptir.

Eski tarihi dönemler
Sultandağı, M.Ö. 2,000 - 700 yüzyılları arasında Hitit (Hittite) sınırları içinde, M.Ö. 750 - 600 yüzyılları arasında Yanık Frigya (Phrygia Paroreius) sınırları içinde, Akşehir (Philomelium) ve Çay ile birlikte yönetim birimi olmuştur. Julia (Ipsus) eski bir Frigya (Phrygia Paroreius) kentidir, eski İmparatorluk döneminde adı Julia olarak değiştirilmiş, bu kent büyük bir olasılıkla bugünkü İshaklı'da veya yakınında, şimdiki Sultandağı denilen dağ eteklerinin kuzey-doğu uçunda olduğu tahmin edilir
Sultandağı, M.Ö. 680 - 546 yüzyılları arasında Lidya (Lydian) sınırları içinde, M.Ö. 547 - 330 yüzyılları arasında Pers İmparatorluğu sınırları içinde, M.Ö. 356 - 323 yüzyılları arasında Büyük İskender İmparatorluğu sınırları içinde, M.Ö. 323 - 30 yüzyılları arasında Helen İmparatorluğu sınırları içinde ve M.Ö. 30 - M.S. 395 yüzyılları arasında Roma İmparatorluğu sınırları içinde kalmıştır.

Bizanslılar ve Selçuklular dönemi
Sultandağı, Bizanslılar ve Selçuklular zamanına kadar batı ve doğunun yol uğrağıdır. Ayrıca Anadolu - Bağdat İpek Yolu'nun Sultandağı'ndan geçmesi de ticarî bir önem kazanmıştır. İshaklı Anadolu Selçukluları zamanında "Karahisar-ı Devle" ismiyle anılan şimdiki Afyonkarahisar'a bağlı 10 kadılıktan birisi olan Bolvadin'e bağlı olan bir nahiye imiş. Sâhipataoğulları Beyliği'nin hüküm sürdüğü bu bölgeye Orta Asya’dan göç eden Oğuz ve Türkmen boyları yurt edinmiş ve kaldıkları mezra ve köylere kendi boy ve oymaklarının isimleri vermişlerdir. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Rükneddin Mesud (Arapça: ركن الدين مسعود‎, Rukn al-Dīn Mas'ūd) döneminde Afyonkarahisar ve çevresinde 300 yerleşim bölgesi tespit edilmiş, Türk Boyları buralara iskan edilmiştir.

Selçuklular döneminden kalan miraslar
Selçuklular döneminden kalma bir Kervansaray, bir Cami ve bir de Hamam vardır. Anadolu Selçuklu Mimarisinin güzel örneklerinden olan İshaklı Hanı 1249 (Hicrî 647) yılında Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından yaptırılmış olduğu avlu taçkapısındaki ve kapalı bölüm taçkapısındaki yazıtlardan anlaşılmaktadır. Kuzeydoğu – güneybatı yönünde konumlanan kervansarayın yakın çevresinde güneybatı yönünde XV. yy. Osmanlı Döneminde yaptırılan Çifte Hamam[6], Cami, Karamanoğlu İbrahim Bey zamanında 1458 yılında yaptırılmıştır. 1912 tarihinde yıktırılarak yerine şimdiki Ulu Cami (Çarşı Camii-Aşağı Camii) inşa edilmiştir. Eski camiden sadece minare ile kitabesi kalmıştır[7], güneyinde ise Lâleli Çeşme bulunmaktadır. Ulu caminin cephe duvarında bulunan kitabede, (Hicrî 863, Milâdi 1458) yılında ve Karamanoğullarından İbrahim bin Mehmet bey zamanında konmuştur. Yazısı sülüstür[8]. "Bu cami Mehmet bin Halil, Mehmet bin Hamza ve ali bin Şeyh isimlerinde üç kişi yaptırmıştır." Ayrıca Ulu Cami'de Ashab-ı Kiram ya da Eshab-ı Kiram'lardan alınan kutsal emanetlerden olan Sakal-ı Şerif saklanır. 13. yüzyılda Anadolu'ya gelen Horasan Erenlerinden Ahmed Remzi Tahranî (Aḫmad Ramzī al-Tahranī veya halk dilinde Ahmed-i Remzi)'nin türbesi ilçede Akşehir yolunun sol tarafındadır. Diğer erenlerden Ahi Ömer Çavuş'tur.

Osmanlı dönemi
Kanuni Sultan Süleyman döneminde Mühimme Defterlerinde İshaklı nahiyesine bağlı:

Köyler
Ak-Evlü, Ahi Hoca, Ak Koyunlu, Burhan, Çelik, Çiftlik, Çukur, Dereçine, Dere Hasan, Durud, Eber, Ecem, Ecem Hasanek, Elvanbeyli, Gedil, Hasenek, Kınık, Kırca, Küçük Hasene, Mes’ud Paşa, Oğuz, Salur, Taşköprü, Yaka Hasenek (şimdiki Yakasenek), Yan köy, Yavi ve Yazı Çeliği gibi köylerden bazıları Eber Gölü'nün su seviyesinin en yüksek olduğu dönemde su altında kalmış, bazıları terk edilmiş, isimleri değişmiş veya günümüzde komşu ilçelere bağlanmıştır.

Mezralar
Yenice, Ada Çal, Altı Ahur, Arpa Çukuru, Aygır Ovası, Bağra, Bağı, Benk Öyüğü, Boğaz, Boğaz tatar, Çay Ayağı, Çiftlik Viran, Çukur Ağıl, Derbent Baş, Dibek Kuyu, Deniz Ovası, Eski Kışla, Gövercinlik, İt Burnu, Kafir Viran, Kara Pınar, Kasım Fakih, Kaş Kuyusu, Kırk Sarnıç, Köpek Kışlası, Mamad, Obacılar, Sofular, Uslu Burnu, Üçkuyu, Üçöyük, Yarım Dam, Yenice Kuyu ve Ziyaret Höyük gibi mezralardan bazıları zaman içinde köy yerleşim yerlerine dönüşmüştür.
Başbakanlık Arşivinde mevcut bulunan ve Surre Emini tarafından 1837 yılında hac yolculuğu esnasında, Surre-i Hümâyûn Alayı'nın gidiş ve dönüşte oluşan yolculuk masraflarının kaleme alındığı bir defter[9]'de (Arapça: در مرحله إشَكلو, der merhale-i İshaklu) İshaklı o dönemde Hacc yolu güzergahı üzerinde bir konaklama yeri idi. 1890 yılında Friedrich Sarre ismindeki bir Alman Doğu bilimci, Kazıbilimci, Sanattarihçisi Anadolu'yu gezmiş, Reise in Kleinasien ismindeki kitabında İshaklı ismini kullanmış, kitabında birkaç tane İshaklı'dan resimler bulunmaktadır.

Coğrafya
Sultandağı, 38° 31′ 52″ kuzey paraleli ile, 31° 13′ 41″ E doğu meridyenin kesiştiği noktada Afyon - Konya karayolunun 68.km'sinde Sultandağları'nın eteğinde kurulmuştur. Sultandağı yerleşim olarak Ege bölgesi ile İç Anadolu bölgesinin kesişim noktasına yakın bir alandadır. Özgün yeri, Göller Bölgesi olarak da adlandırılan alanın kuzeyinde Eber - Akşehir Gölleri ile Batı Torosların İç Anadolu`daki uzantısı olan Sultandağı'nın eteklerinde yer almaktadır. Kuzeyinde Bolvadin ilçesi, güneyinde Isparta ili Yalvaç ilçesi, doğusunda Konya ili Akşehir ilçesi, batısında ise Çay ilçesi ile sınır komşusudur.

Dereçine kasabasında bulunan Buzluk Mağarası da turistlerin oldukça ilgisini çekmektedir.
Sultandağı ilçesi 1. derece deprem bölgesinde bulunmaktadır. 03.02.2002 tarihinde Mw ölçeğine göre 6,0 şiddetinde yaşanan Sultandağı - Çay depreminde ilçe, belde ve köyleri çok ağır hasar görmüştür, ayrıca Sultandağları boyunca 170 km. uzunluğunda fay üzerindedir. Orta Çağ'larda böylesi depremlerde olmuştur.
İlçenin toplam ormanlık ve fundalık alanı ortalama 17.817 hektardır. Yüzölçümü ise 983 km²'dir. Dort Deresi Asmalı mevkiindeki orman sahasında Geyik Üretim Merkezi bulunmaktadır. Bu geyik üretim merkezinde geyikler koruma altındadır.
Ad:  sultandağı nüfus.JPG
Gösterim: 493
Boyut:  40.5 KB
Eğitim
İlçede 12 ilköğretim okulu, 3 ortaöğretim okulu bulunmaktadır. Ayrıca ilçede 1 Meslek Yüksekokulu olup, 643 öğrenciye 4 öğretim görevlisiyle eğitim hizmeti verilmektedir.
Merkez ve kasabalarımızda halk kütüphaneleri mevcuttur.
İlçede 2 semt sahası ve 2 spor kulübü vardır. Çiftlik Kasabasında 1 halı saha bulunmaktadır.

Sağlık
İlçede, 50 yataklı 1 Devlet Hastahanesi, 1 Sağlık Ocağı, 1 Sağlık Evi ve 1 Sağlık Meslek Lisesi bulunmaktadır.

İdari Durumu
İlçe merkez dahil 7 belde , 7 köy ile 31 mahalleden oluşmaktadır. Buna göre merkez ve kasabaların mahalleleri ile köylerin adları şunlardır.

Mahalleler
Sultandağı Merkez İlçe Mahalleleri: a. Çavuş Mahallesi b. Kayran Mahallesi c. Pazaraltı Mahallesi d. Selçuk Mahallesi e. Yıldırım Mahallesi f. Gazi Mahallesi

Beldeler
Dereçine Kasabası:
a. Camikebir Mahallesi b. Ortamescid Mahallesi c. Hacıbostan Mahallesi d. Kavaklı Mahallesi e. Karaman Mahallesi f. Kemal Mahallesi
Karapınar Kasabası:
a. Cumhuriyet Mahallesi b. İnönü Mahallesi c. Selçuk Mahallesi
Üçkuyu Kasabası:
a. Çınarlı Mahallesi b. Pınarlı Mahallesi c. Yeşilyurt Mahallesi
Yakasenek Kasabası:
a. İmam Aziz Mahallesi c. Ulupınar Mahallesi b. Ortamescid Mahallesi d. Yeni Mahalle
Yeşilçiftlik Kasabası:
a. Akpınar Mahallesi b. Aşağı Mahalle c. Sıra Mahalle d. Tepebaşı Mahallesi e. Yıldız Mahallesi f. Yukarı Mahalle
Kırca Kasabası:
a. Bahçelievler Mahallesi b. Hisar Mahallesi c. Çağlayan Mahallesi

Köyler
  • Akbaba
  • Çamözü
  • Çukurcak
  • Doğancık
  • Karakışla
  • Taşköprü
  • Yenikarabağ

Ekonomi
Sultandağlarının etekleri ile demiryolu ve Akşehir Gölü arasında kalan sulanabilir alanlarında meyvecilik, ilçenin diğer bölümlerinde ise hububat ve hayvancılık yapılmaktadır. Sanayi ve el sanatları pek gelişmemiştir, ilçemizin kuzeyinde bulunan dağlık ve kırsal alandaki halkın geçim kaynağı çok zor sartlarda yapılan kuru tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır (Göç olayının en hızlı oldugu yerleşim birimleride bu alanlardadır).
İlçenin sulanabilir arazileri üzerinde ise meyvecilik önde gelmektedir. Kiraz, Vişne, Elma üretimi ilçe ekonomisinin temelini oluşturmaktadır. Kiraz üretiminin %80'i ihracata gitmekte olup, elma ve vişne daha ziyade iç piyasaya sürülmekte, kalan kısmı da ilçede bulunan Morello meyve suyu ve konservecilik fabrikalarında değerlerdirilmektedir. Dünyanın en güzel ve en kaliteli Napolyon (ziraat900) kirazı, Fransa, Hollanda, İngiltere, Almanya ve Belçika'ya ihraç edilmektedir. Ayrıca Yurtdışı sermayeli Karl Kühne KG (GmbH & Co.) Sirke Fabrikası mevcuttur.
Ekilebilir arazi 18.260, nadasa bırakılan 12.630, meyvelikler 33.156, sebzelik arazi ise 22 hektardır. Buna bağ sahası da eklenince tarıma elverişli arazi toplamı 35.579 hektardır. Çayır ve mera alanı 14.967, tarım dışı arazi 7.477 hektardır.
İlçede meyveciliğin yanında daha çok buğday, arpa, mercimek, fasülye, haşhaş, nohut ve kimyon üretimi yapılmaktadır. Hayvancılık olarak koyun, kıl keçisi, sığır, tavuk ve arıcılık yapılmaktadır.
Son düzenleyen Efulim; 7 Ekim 2013 12:14 Sebep: İçerik zenginleştirildi.
Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
7 Temmuz 2012       Mesaj #17
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
Afyonkarahisar iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasaba. İl merkezinin 34 km. kuzeyinde kurulmuştur. İlçe toprakları hafif dalgalı bir araziyi kaplar. Afyonkarahisar-Haydarpaşa demiryolu üzerinde istasyonu vardır. Haşhaş ve şekerpancarı ekilir, tahıl tarımı ve hayvancılık gelişmiştir. Yüzölçümü 909 km2, ilçe nüfusu 32.631, merkez nüfusu 2.859 (1997).

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
7 Temmuz 2012       Mesaj #18
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
İhsaniye
Vikipedi, özgür ansiklopedi

İhsaniye, Afyonkarahisar ilinin bir ilçesidir. 2012 Haziranında Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de düzenlenen Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda kadınlar 3000 metre engelli finalinde altın madalya kazanan Gülcan Mıngır'ın memleketidir.

Beldeleri
  • Ayazini
  • Bozhüyük
  • Döğer
  • Gazlıgöl
  • Gazlıgölakören
  • Karacaahmet
  • Kayıhan
  • Yaylabağı

Nüfus
İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 33220'dir. Bunun 4466'si ilçe merkezinde, 28754'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır.
İlçe bağlısı olarak merkez hariç olmak üzere ilçe merkezine bağlı; 8 belde, 23 köy ve ? mahalleden oluşmaktadır.
In science we trust.
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
6 Ağustos 2012       Mesaj #19
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Sandıklı, Afyonkarahisar
MsXLabs.Org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Afyonkarahisar iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasaba. İlçe toprakları düz alanları kaplar. Ekonomi tarım ve hayvancılığla dayanır (özellikle biralık arpa, baklagiller, nohut). Fırınlanmış leblebileriyle ünlüdür. Tarihî yapıları Ulucami, Küçükcami ve Hüdai Camii olup kasaba yakınındaki Sandıklı Kaplıcası (Hüdai Hamamı) ünlüdür. Kasaba Afyonkarahisar-Burdur-Antalya karayolu üzerindedir. Yüksekliği 1.100 m., yüzölçümü 1.969 km2, ilçe nüfusu 74.391, merkez nüfusu 36.160 (1997).

SANDIKLI TARİHİ
Anadolu'muz eski çağlardan beri pek çok devletlere ve uygarlıklara sahne olmuştur. Bu topraklar üzerinde kurulan yerleşim merkezlerinin ve uygarlık merkezlerini adedi hayli kalabalıktır. İşte Sandıklı bu uygarlık merkezlerinden birisidir.

SANDIKLI ADI NEREDEN GELİYOR?

Mahalli ve tarihi tetkiklere göre SANDIKLI isminin verilmesinde bazı rivayetler vardır:
Birincisi ilçenin coğrafi durumu itibariyle düz bir ovada, etrafı dağlarla çevrili ve kısmen çukur bir sahada kurulmuş olduğundan, bu durumun sandık manzarası göstermesinden dolayı SANDIKLI denildiği yolundadır.
İkincisi ise Hititler Sandıklı'ya SAMUKA adını vermişlerdi. O dilde bu kelimenin anlamı SANDUK imiş. Sonradan İonların istilasına uğramış Samuka da Mukaddes Sandık manasına gelen APAMİYAKİVATOS ismini almış.
Üçüncü rivayette ise Sandıklı, Selçuklu komutanlarında Emir Sanduk Bey tarafından 1072 yılında fethedildiği için Emir Sanduk'tan dolayı SANDIKLI denilmiştir.

SANDIKLI TARİHİ

Anadolu'nun en eski yerleşim merkezlerinden birisi olan Sandıklı'nın ilk kuruluşunun hangi çağlarda olduğu tespit edilememiştir.
Sandıklı'nın bilinen en eski tarihi bakır, tunç ve demir devri dönemlerine kadar gitmektedir. Bakır çağında M.Ö.2700-2000 yıllarında Sandıklı'ya 13 km. mesafede bulunan Kusura Kasabasında başşehri Kusura olan Etiler (Hitit) İmparatorluğunun mayası olan Kussar (Kursora) Krallığı hüküm sürmüştür.İngiltere Oxford Üniversitesi adına arkeolog Dr. Winifred Lamb tarafından 1935, 1936 ve 1937 yıllarında Kusura'da yapılan kazılarda, halen Afyon Arkeoloji Müzesinde sergilenen üç ayrı döneme Kalkolitik, Bakır Çağı ve Eti Çağlarına ait buluntular elde edilmiştir.
Hititlerden sonra bu bölgede Frigyalılar devletinin kurulduğunu görüyoruz. Prof.Dr. W.M. Ramsey'in 1890 yılında yazmış olduğu " Küçük Asya'nın Tarihsel Coğrafyası " isimli kitap da ; Sandıklı'nın "Pentapolis" adı altında Frigya arazisi içerisinde bulunduğu ve Pentapolis bölgesinde Otrus (Çorhisar), Bruzus (Karasandıklı), Eucarpeia (Emirhisar), Hierapoeis (Koçhisar) ve Stectorion (Menteş) adında 5 büyük şehrin olduğu ve bu şehirlerde merkezlerinde sikkeler basıldığını bilmekteyiz.
Sandıklı'nın Frigyalı'lar döneminde M.Ö. 1300-1400 yıllarında adı " Apemie Kivatos" dur. Apemie Kivatos Aziz Minanın Sandukası demektir.
Frigyalıların Kimmarler tarafından yıkılmasıyla bu bölgede Lidyalıların egemenliğini görüyoruz. Bu dönemde Sandıklı hakkında fazla bir bilgi bulamıyoruz. Perslerin Anadolu'ya egemen olduğu yıllarda Sandıklı, kervanlarla ulaşım yapanların konaklama yeri olarak önem kazanmıştır.
Sandıklı MÖ.72 yılından MS.395 yılına kadar 470 yıl Romalıların egemenliğinde kalmıştır. Sandıklı MS.395 yılından 1072 yılına kadar Bizans yönetiminde kalmıştır.
1071 yılında Malazgirt Savaşını kazanan Sultan Alparslan'ın orduları Anadolu'da pek çok şehir, kasaba ve kaleyi ele geçirir. Emir Sanduk adında bir Bey Afyon ve civarını 1076 yılında fetheder ve 1115 yılında da Selçuklu Sultanı 1. Kılıç Aslan Afyon ve kalesini, Germiyanoğulları da Sandıklı havalesini kendi topraklarına dahil eder.
Rivayete göre, Germiyanoğullarından Sahibataoğulları, Sandıklı'nın Bizanslıların elinde bulunduğu bir zamanda tahmini 1115 yılında Bizans beylerinden birisinin düğününe katılır. Düğüne gidilir iken, hediye götürüldüğü süsü verilerek 40 deveye yüklenen 80 sandık içerisine 80 yiğit konulur. Herkes zevk-i alemde iken bu yiğitler sandıklarından çıkar ve ufak bir çarpışmadan sonra Sandıklı'yı fethederler. Bu nedenle de bu yere Sandıklı adı verilir.
2.nci Kılıç Aslan, 1018 yılında Çarı Bey ile başlayan ve Büyük Selçuklu Devletinin kuruluşundan Malazgirt savaşına kadar süren savaşlar sonunda ve 1176 yılında, Bizanslıları, Miryakefelon adı verilen ve Homa İlçesinden Kızılören Kasabasına doğru gelen Düzbel geçidinden sonra Sandıklı Ovasına kadar uzanan Durucasu Deresini de içine alan bölgede bozguna uğratarak Anadolu'da Türk hakimiyetini kesin olarak kurmuştur. Türk'ün Anadolu tarihinde İkinci Malazgirt Zaferi olarak bilinen bu savaştan sonra Sandıklı ve güney yöresine Uç Beyi olarak Emir Sungur, kuzey yöresine de (Sincanlı, Altıntaş, Kütahya) Uç Beyi olarak Emir Cafer görevlendirilmiştir.
Germiyanoğulları döneminde Kadim Höyük üzerine inşa edilen ve halen bir bölümü ayakta duran "Hisar Kalesi" nin mevcut kitabesinden anlaşıldığına göre; Kale, 1325 miladi yılında Germiyan sultanı olan Çelebi Hüsameddin Yakup bin Umur Bey tarafından, Mimar Çoban'a yaptırılmış olup, o dönem Sandıklı'sının "Bolluk ve bereket içerisinde bir kaza ..." olduğundan bahsedilmektedir. Aynı dönemde, Alamescit Köyü ile Yavaşlar Kasabasında birer cami ile Sandıklı'da Küçük Hamam adı ile bilinen hamam ve Yeni (Keçi) Camii avlusundaki han yapılmıştır.
Günümüzden 110 sene kadar önce Sandıklı'yı ziyaret eden Şemsettin Sami Kamus-u Alem adlı kitabında Sandıklı'yı " Bu kazanın 6515 nüfusu, 3 camisi, 4 medresesi, 3 tekkesi, 1 rüştiyesi, 1 iptida-i mektebi, birkaç mahalle mektebi, 1240 okuyucusu, 5 hanı, Şehli ( şimdiki Çivril ilçesi ), Geyikler ( şimdiki Dinar ilçesi ) ve Dazkır ( şimdiki Dazkırı ilçesi ) adlı üç nahiyesi, 215 köyü, cem'an 74 990 nüfusu vardır " şeklinde anlatmaktadır.
1860 yılında Padişah Abdülmecit devrinde yeniden yapılan Osmanlı İdari Taksimatında, Hüdavendiğar (Bursa) Vilayetine bağlı bir kaza durumuna getirilen ve Şehli (şimdiki Çivril ilçesi), Geyikler (şimdiki Dinar ilçesi) ve Dazkır (şimdiki Dazkırı ilçesi) isimli üç nahiyesi ile 215 adet köyü olan Sandıklı, 1869 yılında belediye teşkilatı ile teşkilatlandırılmıştır.
Edip Ali Baki Bey'in yazdığı " XVIII. Asırda Meçhul Halk Tarihi " adlı kitapta, " Sandıklı kaza meclisinin, vali ve mutasarrıfların ağır vergisi ile ilgili şikayetinden bahisle, o yılda ( ki miladi 1745 senesi ) şikayetin kabulü ile, verginin her taksitinden 25 kuruş tenzil edildiğini öğreniyoruz. Bu belgeden Sandıklı'nın 250 yıldan beri kaza merkezi olduğu meydana çıkmaktadır.
Sandıklı'nın Kurtuluş Savaşında önemli bir merkez olduğu, Osmanlı Ordusunun Beşinci Hassa Alayının kışlası olan ve " Yanık Kışla " (Halen Hükümet Konağı, Askerlik Şubesi, Jandarma Karakolu, Orman İdaresi ile Sümerbank'ın bulunduğu alan) olarak anılan askeri kışlanın, Yunan Ordusu tarafından Kurtuluş Savaşında yakılmış olması ile ortaya konulmaktadır.
Sandıklı'da ilk Yunan işgali ve geri alınması 08 Ağustos 1921 - 09 Ağustos 1921, ikinci Yunan işgali ve geri alınması 11 Ağustos 1921 - 12-13 Ağustos 1921, son işgal ve kurtuluş ise 07 Eylül 1921 - 12 Eylül 1921 tarihleridir.
Büyük Taarruzun ünlü komutanlarından Miralay Reşat Bey, vefatını takiben Sandıklı Şehir Mezarlığına defnedilerek adına anıt mezar yaptırılmıştır. Miralay Reşat beyin naaşı, tüm İstiklal Harbi şehitleri ve gazileri ile birlikte Ankara'da yaptırılan Devlet Mezarlığına kaldırılmış, ancak Sandıklı'daki anıt mezarı yerini korumuştur.
Atatürk 13 Mart 1930 tarihinde Antalya'dan Ankara'ya döner iken Sandıklı'ya uğramış ve Sandıklı'da bir müddet kalmıştır.
Sandıklı, Türkiye tarihinde adına ilk defa altın basılan bir kazadır (İstanbul dışında adına altın basılmış bir yer de yoktur). Bu altınların Sultan II. Mahmut döneminde (1808 yılında) basıldığı, "Osmanlı Altınları" adlı kitapta belirtilmektedir. Bu altınlar da üç ayrı tiptir: Bunlar;
  1. Sandıklı Altını (870 ayar 3,40 gram)
  2. Sandıklı Altını (870 ayar 1,70 gram)
  3. 1/2 Sandıklı Altını (870 ayar 0,85 gram)
Bu altınlar halen günümüz Altın Borsasında işlem görmektedir.
Kurtuluş Savaşını takiben 1925 yılında kurulan Türk Hava Kurumunun o yılda " Kendi Uçağını Kendin Al Kampanyası " na en önde katılan Sandıklı, ilki 1926 yılında, diğeri de 1927 yılında olmak üzere " Sandıklı Uçağı " adı verilen uçaklarını Türk Hava Kurumuna hediye etmiştir. Türk Hava Kurumu da buna mukabil olarak bu uçakların maketini Sandıklı'ya teşekkür mahiyetinde göndermiştir.
1934 yılında kadınlarımıza münhasır seçme ve seçilme hakkı veren Yasanın yürürlüğe girmesini müteakip 1935 yılında yapılan ilk belediye başkan ve meclis üyeleri seçiminde, Sandıklı'da Cemile Yaman adlı bayan belediye meclis azası olarak belediye meclisine girmiştir
Sandıklı'da, 1934 ile 1935 yıllarında Afyon Karakuyu Tren Hattının yapımına başlanılmış ve Sandıklı Garından ilk tren 22 Ocak 1936 tarihinde geçmiştir. Sandıklı'dan geçen Afyon Karakuyu Tren Hattının 25 Mart 1936 tarihinde yapılan açılış törenlerine dönemin Başvekili (Başbakanı) İsmet İnönü ile Nafıa (Bayındırlık) Bakanı Afyonkarahisarlı Ali Çetinkaya katılmışlardır.
Sandıklı'nın ortasından geçen ve halen üzeri kapalı olan çayın kenarında yaklaşık 110 sene kadar önce 7 adet tabakhane bulunduğu ve bu tabakhanelerde Uşak, Afyonkarahisar, Isparta, Burdur ve Sandıklı civarından toplanan derilerin işlenip ihtiyaç fazlalarının yurt dışına ihraç edildiği bilinmektedir.
Sandıklı'da Osmanlı Bankası 1880 yılında, Ziraat Bankası da 1890 yılında açılmış ve 1885 yılında Ticaret Odası kurulmuştur.
Halen ilçe olan Dinar (Geyikler), Dazkırı, Sinan Paşa (Sincanlı), Kızılören ve Hocalar önceki yıllarda Sandıklı'ya bağlı birer nahiye iken sonraki yıllarda birer ilçe olmuşlardır.

Sen sadece aynasin...
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
3 Eylül 2012       Mesaj #20
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Şuhut, Afyonkarahisar
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi


Afyonkarahisar iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasabadır. İlçe toprakları Göktepe Dağları (2.250 m.) ile, kuzeyindeki Şuhut Ovası'nı kaplar. Önemli akarsuyu Kalı Çayı'dır. Tahıl, şekerpancarı, haşhaş ekimi ve hayvancılık (tiftik keçisi) yapılır. Kasaba, il merkezine 33 km. uzaklıktadır. Yüzölçümü 1.182 km2, ilçe nüfusu 62.670, merkez nüfusu 19.411 (1997).
theMira

Benzer Konular

26 Ağustos 2011 / Misafir Türkiye Coğrafyası
1 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap
26 Aralık 2010 / Misafir Soru-Cevap
4 Eylül 2014 / Misafir Cevaplanmış