Nüfus ve Yerleşmeyi Etkileyen Faktörler
MsXLabs.org
Dünya üzerinde nüfusun dağılışı son derece düzensizdir. Şehirlerde bir km²'lik alanda birkaç bin nüfus barınırken çöller, kutuplar ve tundra alanlarında birkaç bin km²'lik alana birkaç insan düşmektedir. Nüfus dağılışı kıtalara ve ülkelere göre farklılık göstermektedir.
Nüfusun Dağılışını Etkileyen Faktörler
1. Doğal Faktörler
- İklim
Sıcaklık ve yağış nüfusun dağılışını etkileyen en önemli iklim elemanlarıdır. Ilıman iklim bölgelerinde yeterli yağış alan yerler sık nüfusludur. Yağışın çok az ve sıcaklığın yüksek olduğu çöl bölgeleri ve sıcaklığın yıl boyunca sıfır derecenin altında olduğu kutup bölgeleri ile dağlık alanlar nüfuslanmayan yerlerdir.
* Ülkemizde genel olarak iklim şartlarının elverişli olduğu kıyı bölgelerimiz yoğun nüfusludur.
Buna karşılık, iklimin soğuk olduğu Doğu Anadolu ve diğer bölgelerimizdeki yüksek sahalar seyrek nüfusludur. Ayrıca Tuz Gölü çevresi ve Konya havzası gibi kurak sahalar da seyrek nüfuslu alanlardır.
- Yerşekilleri
Nüfusun dağılışı üzerinde yükselti, eğim, bakı ve dağların denize göre uzanışı etkilidir. Yükseltinin fazla olduğu dağlık alanlar yerleşme için elverişli alanlar değildir. Dünya nüfusunun büyük bir kısmı ova ve benzeri düzlük alanlarda yaşamaktadır. Çünkü yüksek dağlık alanlarda iklim şartlarının elverişsiz olması, tarım alanlarının sınırlı olması ve ulaşımın zor olması nedeniyle yerleşme için tercih edilmemektedir (Himalayalar gibi). Sadece Ekvatoral Bölgede alçak yerlerde nemlilik ve yağış fazla, bitki örtüsü gür olduğu için yüksek yerler (yaklaşık 2000 m civarı) yerleşme için alçak yerlere göre daha elverişlidir.
* Ülkemizde nüfusun dağılışı yüksek ve engebeli sahalar ile ovalar arasında büyük farklılık oluşturur. Türkiye ortalama yükseltisi fazla olan bir ülkedir. Bu nedenle belli bir yükseltiden sonra sürekli yerleşim yerlerine rastlanmaz. Ülkemizde düz veya az eğimli arazilerde özellikle verimli ovalarda yoğun yerleşme görülür.
Kuzey Yarımküre’de yer alan ülkemizde dağların güney yamaçları bakı etkisiyle daha fazla ısındığı için diğer yamaçlara göre daha sık nüfusludur.
Ülkemizde dağ sıraları genellikle doğu-batı doğrultusunda uzanır. Karadeniz ve Akdeniz’de kıyıya paralel uzanan dağlar denizel etkinin iç kesimlere girmesini engellediği için iç kesimler daha az yağış alır ve iç kesimlerle kıyı arasındaki ulaşım zor şartlarda gerçekleşir. Bundan dolayı kıyı bölgeler iç kesimlere göre daha yoğun nüfusludur.
- Su Kaynakları
İçme ve kullanma suyunun temini, tarımda ve sanayide suya ihtiyaç duyulması nedeniyle bir çok yerleşim birimi genellikle su kaynaklarının yakınında kurulmuştur. Afrika Kıtasında Nil nehri, Asya’da Ganj, İndus nehirlerinin havzaları nüfus ve yerleşmelerin yoğun olduğu alanlardandır.
* Ülkemizde ilk yerleşime açılan sahaların Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki yerler ile Göller yöresi ve çevresi olması da bu duruma bir örnektir. Adana (Seyhan), Ardahan (Kura), Amasya (Yeşilırmak), Eskişehir (Porsuk), Hatay (Asi) ve Edirne (Tunca) gibi şehirler akarsu kenarında kurulmuştur.
Ayrıca, deniz ulaşımı, turizm ve balıkçılığın etkisiyle bir çok kentimiz deniz kenarında kurulmuştur. (Trabzon, istanbul, İzmir, Antalya gibi)
- Toprak Özellikleri
Ülkemizde elverişli iklim şartlarına sahip verimli toprakların bulunduğu sahalar yoğun nüfusludur. Kıyı kesimlerdeki Çukurova, Silifke Ovası, Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Sakarya, Çarşamba ve Bafra Ovaları ile İç kesimlerdeki Kayseri, Eskişehir, Erzurum, Balıkesir Ovaları gibi verimli tarım alanları yoğun nüfuslu iken, tarıma elverişsiz toprakların bulunduğu Taşeli Platosu, Tuz Gölü çevresi gibi yerler seyrek nüfusludur.
- Bitki Örtüsü
Bitki örtüsünün gür olduğu yerler tarla açma ve yerleşme için elverişli olmadığı için bu yerlerde nüfus seyrektir. Ancak ormanlardan hem inşaat malzemesi ve yakacak temininde hem de sanayide yararlanılması nedeniyle ormanların yakınında çok sayıda kır yerleşmesi bulunmaktadır.
2. Beşeri Faktörler
- Tarihi Nedenler
Ülkemiz coğrafi konumu nedeniyle tarihi çağlar boyunca yerleşime sahne olmuştur. Günümüzdeki birçok şehir ve kasaba eski bir tarihi geçmişe sahiptir. Bu yerleşmelerin bir çoğu önemini kaybetmeden günümüze kadar büyüyerek gelmişlerdir. Örneğin İstanbul, Bursa, Edirne gibi şehirlerde yerleşmeler çok eskiye dayanır.
- Sanayi, Ticaret ve Yeraltı Kaynakları
Ülkemizde bazı yerleşim alanlarının gelişmesinde sanayi ve yer altı kaynakları etkili olmuştur. İskenderun, Karabük ve Karadeniz Ereğlisi’ndeki demir-çelik fabrikaları buraların gelişmesinde etkili olurken, Zonguldak’ın taşkömürü, Batman’ın ise petrol çıkarımı sayesinde nüfusları hızla artmıştır. İstanbul, İzmir, Bursa, Gaziantep, Adana gibi şehirler sanayi üretiminin fazla olması nedeniyle aynı zamanda ticaret merkezleri durumundadır.
- Ulaşım
Günümüzde bir çok yerleşmenin gelişip büyümesinde elverişli ulaşım imkanlarına sahip olması etkili olmuştur. Ulaşım ticari faaliyetlerin gelişmesinde önemli bir faktördür. Kara, demir, hava ve deniz ulaşımına sahip olan kıyı yerleşmeleri gelişerek zamanla büyük kentlere dönüşmüşlerdir. İstanbul, İzmir ve Samsun gibi.
- Tarım
Tarımın yoğun olarak yapıldığı verimli ovalar nüfusun sık olduğu alanlardır.Tarsus, Söke, İnegöl, Rize, Bilecik, Nevşehir ve Amasya gibi küçük ve orta büyüklükteki şehirlerin çoğu tarım şehri karekterindedir.
- Turizm
Özellikle Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinin kıyı kesimleri başta olmak üzere bir çok yerleşim alanı turizm faaliyetlerine bağlı olarak gelişmiş ve nüfus yoğunluğu artmıştır. (Bodrum, Marmaris, Kuşadası ve Antalya gibi.)
Hakkari, Ardahan ve Kars illeri iklimin elverişsiz olması yerşekillerinin engebeli olması, tarım alanlarının yetersiz olması, ulaşım ve sanayinin gelişmemiş olması gibi nedenlerle seyrek nüfusludur. Muğla’da iklim elverişli olmasına rağmen yerşekillerinin engebeli olması, tarım alanlarının sınırlı olması, sanayinin fazla gelişmemesi nüfuslanmayı olumsuz yönde etkilemiştir. Ancak Muğla’nın kıyı kesimlerinde turizme bağlı olarak nüfus yoğunluğu artmıştır. Tuz Gölü çevresi yerşekilleri bakımından elverişli olmasına rağmen iklimin elverişsiz olması (özellikle yağışın az olması) ve toprakların tuzlu olması nedeniyle tarımsal faaliyetler sınırlıdır. Bu yüzden seyrek nüfusludur. İstanbul, Bursa ve İzmir illeri iklimin elverişli olması, sanayi, ulaşım, turizm ve ticaretin gelişmiş olması nedeniyle yoğun nüfusludur.
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar
Dünya üzerinde nüfusun dağılışı son derece düzensizdir. Şehirlerde bir km²'lik alanda birkaç bin nüfus barınırken çöller, kutuplar ve tundra alanlarında birkaç bin km²'lik alana birkaç insan düşmektedir. Nüfus dağılışı kıtalara ve ülkelere göre farklılık göstermektedir.
Nüfusun Dağılışını Etkileyen Faktörler
- Doğal faktörler
- Beşeri faktörler
1. Doğal Faktörler
- İklim
Sıcaklık ve yağış nüfusun dağılışını etkileyen en önemli iklim elemanlarıdır. Ilıman iklim bölgelerinde yeterli yağış alan yerler sık nüfusludur. Yağışın çok az ve sıcaklığın yüksek olduğu çöl bölgeleri ve sıcaklığın yıl boyunca sıfır derecenin altında olduğu kutup bölgeleri ile dağlık alanlar nüfuslanmayan yerlerdir.
* Ülkemizde genel olarak iklim şartlarının elverişli olduğu kıyı bölgelerimiz yoğun nüfusludur.
Buna karşılık, iklimin soğuk olduğu Doğu Anadolu ve diğer bölgelerimizdeki yüksek sahalar seyrek nüfusludur. Ayrıca Tuz Gölü çevresi ve Konya havzası gibi kurak sahalar da seyrek nüfuslu alanlardır.
- Yerşekilleri
Nüfusun dağılışı üzerinde yükselti, eğim, bakı ve dağların denize göre uzanışı etkilidir. Yükseltinin fazla olduğu dağlık alanlar yerleşme için elverişli alanlar değildir. Dünya nüfusunun büyük bir kısmı ova ve benzeri düzlük alanlarda yaşamaktadır. Çünkü yüksek dağlık alanlarda iklim şartlarının elverişsiz olması, tarım alanlarının sınırlı olması ve ulaşımın zor olması nedeniyle yerleşme için tercih edilmemektedir (Himalayalar gibi). Sadece Ekvatoral Bölgede alçak yerlerde nemlilik ve yağış fazla, bitki örtüsü gür olduğu için yüksek yerler (yaklaşık 2000 m civarı) yerleşme için alçak yerlere göre daha elverişlidir.
* Ülkemizde nüfusun dağılışı yüksek ve engebeli sahalar ile ovalar arasında büyük farklılık oluşturur. Türkiye ortalama yükseltisi fazla olan bir ülkedir. Bu nedenle belli bir yükseltiden sonra sürekli yerleşim yerlerine rastlanmaz. Ülkemizde düz veya az eğimli arazilerde özellikle verimli ovalarda yoğun yerleşme görülür.
Kuzey Yarımküre’de yer alan ülkemizde dağların güney yamaçları bakı etkisiyle daha fazla ısındığı için diğer yamaçlara göre daha sık nüfusludur.
Ülkemizde dağ sıraları genellikle doğu-batı doğrultusunda uzanır. Karadeniz ve Akdeniz’de kıyıya paralel uzanan dağlar denizel etkinin iç kesimlere girmesini engellediği için iç kesimler daha az yağış alır ve iç kesimlerle kıyı arasındaki ulaşım zor şartlarda gerçekleşir. Bundan dolayı kıyı bölgeler iç kesimlere göre daha yoğun nüfusludur.
- Su Kaynakları
İçme ve kullanma suyunun temini, tarımda ve sanayide suya ihtiyaç duyulması nedeniyle bir çok yerleşim birimi genellikle su kaynaklarının yakınında kurulmuştur. Afrika Kıtasında Nil nehri, Asya’da Ganj, İndus nehirlerinin havzaları nüfus ve yerleşmelerin yoğun olduğu alanlardandır.
* Ülkemizde ilk yerleşime açılan sahaların Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki yerler ile Göller yöresi ve çevresi olması da bu duruma bir örnektir. Adana (Seyhan), Ardahan (Kura), Amasya (Yeşilırmak), Eskişehir (Porsuk), Hatay (Asi) ve Edirne (Tunca) gibi şehirler akarsu kenarında kurulmuştur.
Ayrıca, deniz ulaşımı, turizm ve balıkçılığın etkisiyle bir çok kentimiz deniz kenarında kurulmuştur. (Trabzon, istanbul, İzmir, Antalya gibi)
- Toprak Özellikleri
Ülkemizde elverişli iklim şartlarına sahip verimli toprakların bulunduğu sahalar yoğun nüfusludur. Kıyı kesimlerdeki Çukurova, Silifke Ovası, Bakırçay, Gediz, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Sakarya, Çarşamba ve Bafra Ovaları ile İç kesimlerdeki Kayseri, Eskişehir, Erzurum, Balıkesir Ovaları gibi verimli tarım alanları yoğun nüfuslu iken, tarıma elverişsiz toprakların bulunduğu Taşeli Platosu, Tuz Gölü çevresi gibi yerler seyrek nüfusludur.
- Bitki Örtüsü
Bitki örtüsünün gür olduğu yerler tarla açma ve yerleşme için elverişli olmadığı için bu yerlerde nüfus seyrektir. Ancak ormanlardan hem inşaat malzemesi ve yakacak temininde hem de sanayide yararlanılması nedeniyle ormanların yakınında çok sayıda kır yerleşmesi bulunmaktadır.
2. Beşeri Faktörler
- Tarihi Nedenler
Ülkemiz coğrafi konumu nedeniyle tarihi çağlar boyunca yerleşime sahne olmuştur. Günümüzdeki birçok şehir ve kasaba eski bir tarihi geçmişe sahiptir. Bu yerleşmelerin bir çoğu önemini kaybetmeden günümüze kadar büyüyerek gelmişlerdir. Örneğin İstanbul, Bursa, Edirne gibi şehirlerde yerleşmeler çok eskiye dayanır.
- Sanayi, Ticaret ve Yeraltı Kaynakları
Ülkemizde bazı yerleşim alanlarının gelişmesinde sanayi ve yer altı kaynakları etkili olmuştur. İskenderun, Karabük ve Karadeniz Ereğlisi’ndeki demir-çelik fabrikaları buraların gelişmesinde etkili olurken, Zonguldak’ın taşkömürü, Batman’ın ise petrol çıkarımı sayesinde nüfusları hızla artmıştır. İstanbul, İzmir, Bursa, Gaziantep, Adana gibi şehirler sanayi üretiminin fazla olması nedeniyle aynı zamanda ticaret merkezleri durumundadır.
- Ulaşım
Günümüzde bir çok yerleşmenin gelişip büyümesinde elverişli ulaşım imkanlarına sahip olması etkili olmuştur. Ulaşım ticari faaliyetlerin gelişmesinde önemli bir faktördür. Kara, demir, hava ve deniz ulaşımına sahip olan kıyı yerleşmeleri gelişerek zamanla büyük kentlere dönüşmüşlerdir. İstanbul, İzmir ve Samsun gibi.
- Tarım
Tarımın yoğun olarak yapıldığı verimli ovalar nüfusun sık olduğu alanlardır.Tarsus, Söke, İnegöl, Rize, Bilecik, Nevşehir ve Amasya gibi küçük ve orta büyüklükteki şehirlerin çoğu tarım şehri karekterindedir.
- Turizm
Özellikle Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinin kıyı kesimleri başta olmak üzere bir çok yerleşim alanı turizm faaliyetlerine bağlı olarak gelişmiş ve nüfus yoğunluğu artmıştır. (Bodrum, Marmaris, Kuşadası ve Antalya gibi.)
Hakkari, Ardahan ve Kars illeri iklimin elverişsiz olması yerşekillerinin engebeli olması, tarım alanlarının yetersiz olması, ulaşım ve sanayinin gelişmemiş olması gibi nedenlerle seyrek nüfusludur. Muğla’da iklim elverişli olmasına rağmen yerşekillerinin engebeli olması, tarım alanlarının sınırlı olması, sanayinin fazla gelişmemesi nüfuslanmayı olumsuz yönde etkilemiştir. Ancak Muğla’nın kıyı kesimlerinde turizme bağlı olarak nüfus yoğunluğu artmıştır. Tuz Gölü çevresi yerşekilleri bakımından elverişli olmasına rağmen iklimin elverişsiz olması (özellikle yağışın az olması) ve toprakların tuzlu olması nedeniyle tarımsal faaliyetler sınırlıdır. Bu yüzden seyrek nüfusludur. İstanbul, Bursa ve İzmir illeri iklimin elverişli olması, sanayi, ulaşım, turizm ve ticaretin gelişmiş olması nedeniyle yoğun nüfusludur.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!