Arama

Nevşehir

Güncelleme: 6 Şubat 2012 Gösterim: 24.599 Cevap: 14
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
19 Eylül 2006       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın

nevsehrzn5
Sponsorlu Bağlantılar

NEVŞEHİR ili İç Anadolu Bölgesi'nde yer alır. Çok eski bir yerleşim alanı olan bu il, ilginç yüzey şekilleriyle çevresinde bulunan öteki illerden ayrılır. Toprağın kolaylıkla oyulabilecek bir yapıda olması, Nevşehir'de zengin bir yerleşim kültürünün oluşmasına yol açmıştır. Özellikle ortaçağda buraya yer leşen Hıristiyanlar'ın barınmak ve ibadet et­mek için araziyi oyarak yaptıkları çok sayıda yapı, günümüzde Nevşehir'in geniş bir açık hava müzesi durumuna gelmesine yol açmış­tır. Yöredeki doğal ve tarihsel zenginlikler daha çok Avanos-Nevşehir-Ürgüp üçgeni içinde yoğunlaşır. İlin bu kesiminde bulunan 9.576 hektarlık alan 25 Kasım 1986'da Göre­me Tarihi Milli Parkı olarak koruma altına alınmıştır.
Turizmden sağladığı gelir her yıl daha da artan ve birçok turistik tesis yapılmış olan Nevşehir ilinin adı geçince akla hemen dünya­ca ünlü peribacaları gelir.

YÜZÖLÇÜMÜ: 5.467 km2.
NÜFUS: 278.129 (1985).
İL TRAFİK NO: 50.
İLÇELER: Nevşehir (merkez), Acıgöl, Avanos, Derinku-yu, Gülşehir, Hacıbektaş, Kozaklı, Ürgüp.
İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Göreme Tarihi Milli Parkı; Uçhisar, Zelve, Ortahisar, Çavuşin ve Ürgüp tarihsel yerleş­meleri; Kaymaklı ve Derinkuyu yeraltı kentleri; peri-bacaları; Ürgüp'teki St. Basil, Tavşanlı, Karaçalı, Elmalı kiliseleri, Başmelek Manastırı; Nevşehir ve Ürgüp keleleri; Hacı Bektaş Veli Dergâhı; Avanos Ulucamisi; Damat İbrahim Paşa, Taşkın Paşa ve Karavezir külliyeleri; Kaya, Alaeddin, Kızılkaya kö ü. Aşçıbaşı camileri ve Taşcami; Beylik Hanı, Sarıho.n; Kozaklı Kaplıcaları; Nevşehir, Hacıbektaş ve Ürgüp müzeleri; Göreme ve Zelve açık hava müzeleri.


Doğal Yapı

Akarsu vadileriyle yarılmış olan orta yüksek­likteki dalgalı düzlüklerden oluşan Nevşehir ilinde dağlık alanlar fazla yer tutmaz. Kuzey kesimini Kızıldağ, güneydoğu kesimini Hodul Dağı, güney kesimini de Erdaş Dağı engebe-lendirir. 2.000 metreyi aşmayan il toprakları­nın en yüksek noktası, Erdaş Dağı'nın 1.982 metreye ulaşan doruğudur. Geniş bir yayla niteliğindeki bu topraklar, sönmüş birer ya­nardağ olan Erciyas Dağı ile Melendiz-Hasan Dağları'nın uzun jeolojik çağlar boyunca püs­kürttüğü tüf ve lavların birikmesiyle oluşmuş­tur. Daha sonra başlayan akarsu aşındırması, bu volkanik arazide peribacalarının oluşması­na neden olmuştur.
Nevşehir ili topraklarından kaynaklanan sular, Kızılırmak aracılığıyla Karadeniz'e ula­şır. İlin orta kesiminden aşağı yukarı doğu-batı doğrultusunda geçen Kızılırmak'a katılan başlıca küçük akarsular Damsa ve Nevşehir çayları ile Kızılöz ve Çırdıkınözü dereleridir. Kuzey kesimden doğan akarsular da il sınırla­rı dışında, Kızılırmak'ın en uzun kolu olan Delice Irmağı'na katılır. Doğal göle rastlan­mayan Nevşehir ilinde Damsa ve Tatlarin barajlarının ardında suların birikmesiyle olu­şan iki yapay göl vardır.
İç Anadolu Bölgesi'ne özgü kara ikliminin etkisi altında kalan Nevşehir ilinde yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer. İlde yıllık ortalama yağış miktarı 400 milimetreyi bulmaz. Orman varlığı açısından ülkemizin en yoksul illerinden biri olan Nev­şehir yöresinde doğal bitki örtüsü bozkır (step) görünümündedir.

Tarih

Nevşehir ilinin çeşitli kesimlerinde yapılan kazı ve araştırmalarda elde edilen buluntular, yerleşim tarihinin Cilalı Taş Devri'ne kadar uzandığını gösterir. Hattiler'in yurdu olan ve yüzyıllarca Hitit, Frig ve Pers egemenliğinde kalan bu topraklarda, İÖ 4. yüzyıl sonlarında Kapadokya Krallığı kuruldu. İS 17'de Roma' ya bağlanan Kapadokya (bak. KAPADOKYA), Anadolu'da Hıristiyanlık'ın hızla yayıldığı başlıca bölgelerdendi. 7. yüzyılda önce Bi­zanslılarla Sasaniler arasındaki savaşlar, da­ha sonra da Arap saldırıları sırasında Hıris­tiyan Kapadokya halkının bir bölümü, kuytu bir yöre olan Göreme vadisine sığındı. Buraya gelenler kolay oyulabilen arazi ve doğal bir barınak niteliğindeki peribacaların-da birçok konut, kilise ve manastır yaptılar. Bu dönemde Göreme vadisinde 300'ü aşkın kilise yapıldığı sanılmaktadır. Bu kiliselerin günümüze ulaşabilenlerinin duvar ve tavanla­rı Kutsal Kitap'tan alman sahneleri betimle­yen fresklerle, bazıları da doğadan alınan motiflerle süslüdür. İlin güney kesimindeki Kaymaklı ve Derinkuyu'da bulunan, içinde binlerce kişinin yaşayabileceği yeraltı kentle­ri dibe doğru tam sekiz katlıdır. 11. yüzyılda yöreye gelen Türkmenler tarafından yağmala­nan. Haçlılar tarafından yakılıp yıkılan Kapa­dokya yöresi, Anadolu Selçuklulan'ndan son­ra İlhanlılar, Eretna Beyliği, Kadı Burhaned-din Devleti ve Karamanlılar tarafından da yönetildi. İl toprakları 14. yüzyılın sonlarında Osmanlılardın eline geçti. 1402'deki Ankara Savaşfndan sonra Timur'un Karamanlılara geri verdiği Nevşehir yöresi, 1466'da yeniden Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı döne­minin sonlarında Konya vilayetine bağlı Niğ­de sancağının sınırları içinde bir kaza olan Nevşehir, Cumhuriyet döneminde de uzun süre bu yönetsel konumunu korudu, 1954'te ise il oldu.

Ekonomi

İl halkının önemli bir bölümü kırsal kesimde yaşar ve ekonomi tarıma dayalıdır. Hayvancı­lığın fazla gelişmediği ilde yetiştirilen başlıca tarım ürünleri patates, buğday, şekerpancarı, arpa, üzüm, soğan, çavdar, nohut, elma ve karpuzdur. Bağların geniş alanlar kapladığı Nevşehir yöresinin, şarapçılık tarihinde önemli bir yeri vardır. Bu yörede Hititler döneminden beri üzüm yetiştirildiği ve şarap yapıldığı bilinmektedir. Birçok şarap fabrika­sının üretim yaptığı Nevşehir'de Tekel'in rakı fabrikası da yapım aşamasındadır. Birçok un fabrikası olan ildeki en büyük sanayi kuruluşu Sümerbank'ın pamuklu dokuma fabrikasıdır. Küçük çaplı bazı başka sanayi kuruluşları da olan Nevşehir ilinde başlıca geleneksel uğraş­lar halıcılık ve çanakçılıktır. Bu uğraşlar günümüzde turizme yönelik olarak yapılmak­tadır. Turizm Nevşehir ilinde önemli bir gelir kaynağıdır. Dünyanın başka ülkelerinde ben­zerine rastlanmayan peribacaları ile Hıristi-yanlık'ın ilk dönemlerinden kalma birçok tarihsel yapı özellikle yabancı turistlerin bü­yük ilgisini çeker. Tarihte Kapadokya diye adlandırılan geniş bölgenin bir parçası olması­na karşılık, günümüzde yalnızca Nevşehir-Ürgüp-Avanos üçgeninin içindeki bölgeye Kapadokya denmektedir. Bu bölgede birçok turistik konaklama ve hizmet tesisi vardır. Bazı oteller ve lokantalar arazide oyulmuş es­ki yapılarda, bazıları da yeni oyulan yerlerde hizmet verir. Nem oranının yanı sıra sıcaklı­ğın da yıl boyunca değişmeden aynı düzeyde kaldığı bu oyuklardan, patates, elma, beyaz-peynir ve Akdeniz Bölgesi'nden getirilen li­monların depolanmasında da yararlanılır. Uç-hisar yöresinde yoğunlaşan bu depolara "li­monluk" denir. Yeraltı kaynakları açısından oldukça zengin olan Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesi topraklarından çıkarılan ve kaymaktaşı adıyla da bilinen hacıbektaştaşı hediyelik eşya yapımında kullanılır.
Solda: Göreme Tarihi Milli Parkı bir açık hava müzesidir. Sağda: Göreme'deki Elmalı Kilise'nin içindeki freskler.

Toplum ve Kültür

Eski bir yerleşim alanı olan Kapadokya, hem toplumsal, hem de kültürel açıdan önemli olaylara sahne olmuştur. Göreme vadisine sığınan Hıristiyanlar'ın yaptığı kiliseler, eski­den Korama adıyla kurulup daha sonra Göre­me olarak anılan eski yerleşim yeri yakınında yoğunlaşmıştır. Zelve'de de benzerleri bulu­nan bu yapıların yer aldığı kesimler açık hava müzesi haline getirilmiştir. Bu yörede tarih içinde ilginç bir dil de oluşmuştur. Yörede oldukça kapalı bir alanda yaşayan Ortodoks Hıristiyanlar zamanla anadilleri yerine Kara­manlı Türkçesi denen bir dil geliştirmişlerdir. Şarapçılık ve ticaretle geçinen, Türkçe konu­şup Yunan harfleriyle yazan bu halk, Lozan Barış Antlaşması hükümlerine göre Yunan sayılarak Yunanistan'a göç etmiştir.
Kültürel açıdan önem taşıyan bir başka yerleşim yeri de Bektaşilik'in merkezi olan Hacıbektaş kasabasıdır. Kasabadaki Hacı Bektaş Veli Dergâhı 1964'te müze haline getirilerek ziyarete açıl­mıştır. Çok sayıda ziyaretçi çeken Hacıbektaş kasabasında her yıl Hacı Bektaş Veli'yi anma şenlikleri düzenlenir.
Yörenin geleneksel el sanatları dokumacı­lık ve çömlekçiliktir. Her iki el sanatının geçmişi çok eskilere uzanır. Dokumacılık Bizans döneminden beri sürdürülmektedir. Günümüzde eski yaygınlığını yitiren bu el sanatının en önemli türü halıcılıktır. Ayrıca bazı yörelerde, kilim, cicim ve battaniye de dokunmaktadır. Günümüzde halıcılığın yay­gın olduğu yerler Avanos ve Ürgüp'tür. Kök­leri Hititler'e kadar uzanan çömlekçilik ise eski önemini yitirmiştir. Bugün en çok Ava­nos ve çevresinde sürdürülen çömlekçilik turistlere yönelik ürünler vermektedir.
Nevşehir ve Ürgüp müzelerinde, yapılan kazılarda elde edilen çeşitli arkeolojik bulun­tular ile yöreden derlenen etnografik yapıtlar sergilenir, tideki başlıca eğitim ve kültür kurumu Erciyes Üniversitesi'ne bağlı Nevşe­hir Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksek-okulu'dur.

İl Merkezi: Nevşehir

Nevşehir kenti, Hititler döneminde Nyssa adıyla anılıyordu. Daha sonraları Nisa adıyla anılan yerleşim yeri bugünkü kentin yakının-daydı. Kale eteğindeki Muşkara köyü ise küçük bir yerleşim yeriydi. 18. yüzyıl başları­na kadar 18 haneli bir köy olan Muşkara'da doğan ve önce Muşkaralı İbrahim adıyla anılan, sonra da Osmanlı sarayına damat olarak girip sadrazam olan İbrahim Paşa, kentin gelişip ilerlemesinde etkili oldu. Da­mat İbrahim Paşa'nın gerçekleştirdiği bayın­dırlık çalışmaları yerleşim yerinin gelişmesine yol açtı. 1718-26 arasında yapılan Damat İbrahim Paşa Külliyesi medrese, Kurşunlu Cami, imaret, sıbyan mektebi, hamam ve handan oluşur. Böylece gelişmeye başlayan yerleşim yerine 18. yüzyılda Osmanlıca "yeni kent" anlamında Nevşehir adı verildi. Cum­huriyet döneminde Rumlar'ın boşalttığı ma­hallelere Balkanlar'dan gelen Türkler yerleş­tirilmek istendi. Göçmenler buralara yerleş­meyince yeni yerleşim yerlerine doğru geniş­leme oldu ve kent kuzey ve kuzeydoğuya doğru büyüdü. Sanayi kuruluşları güneybatı kesimdeki Aksaray yolu kenarında yer alır. Kentin kuzeydoğusunda askeri birliklerin bu­lunduğu alanlar vardır.
İlin güney kesiminde yer alan Nevşehir kenti ulaşım' açısından önemli bir konuma sahiptir. Kırşehir'i Niğde'ye ve Aksaray'ı da Kayseri'ye bağlayan karayolları kentte ke­sişir.
Kentin nüfusu 50.204'tür (1985).

MsxLabs & TemelBritannica

Son düzenleyen asla_asla_deme; 7 Kasım 2008 15:20
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #2
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
GENEL BİLGİLER

Sponsorlu Bağlantılar


Yüzölçümü: 5.467 km²



Nüfus: 289.509 (1990)



İl Trafik No: 50



İLÇELER:



Nevşehir ilinin ilçeleri; Acıgöl, Avanos, Derinkuyu, Gülşehir, Hacıbektaş, Kozaklı ve Ürgüp'tür.



Gülşehir: Nevşehir'e 20 km. uzaklıktadır. Osmanlı Sadrazamı Karavezir Mehmet Seyyid Paşa'nın yaptırdığı külliye; cami, medrese ve çeşmeden oluşmaktadır. İlçedeki Aziz Jean Kilisesi ve Sivasa Gökçetoprak yeraltı şehri görülmeye değer yerlerdendir.



Kozaklı: Nevşehir' in yaklaşık 100 km kuzeyinde yer alan Kozaklı sağlık turizmi açısından önemli bir yere sahiptir. Kozaklı kaplıcaları, Batı Alman kaplıcaları Birliği sınıflamasına göre sodyumlu, kalsiyumlu, klorlu olup A ve C grubu şifalı sular grubuna girmektedir. Kozaklı kaplıcalarından iltihabı olmayan romatizmal hastalıkların, kireçlenmelerin, cilt hastalıklarının, kronik iltihaplı kadın hastalıklarının, damar sertliklerinin, mantar hastalıklarının tedavisinde başarılı sonuçlar alındığı gözlenmiştir.



Acıgöl: Aksaray-Nevşehir yolu üzerinde yer alan ve Nevşehir'e uzaklığı yaklaşık 20 km. olan Acıgöl'de tespit edilebilen en eski yerleşim M.Ö. VIII. yüzyıla aittir. Ağıllı köyü yakınlarındaki Topada Geç Hitit Dönemi'ne ait Hitit hiyeroglifi ile yazılmış kaya anıtında bölgenin siyasi durumu ve liderinin icraatları ile ilgili bilgiler yer almaktadır.



Derinkuyu: Nevşehir-Niğde karayolu üzerinde eski adı Melegobia olan Derinkuyu Nevşehir'e 29 km. uzaklıktadır. Akarsuyu ve gölü bulunmayan bu ilçenin içme suyu 60-70 m derinlikteki kuyulardan temin etmesinden dolayı "Derinkuyu" olarak adlandırılmıştır.İlçede 85 m derinliğinde bir yeraltı şehri bulunmaktadır. Bu yeraltı şehri, bir yeraltı şehrinde bulunan tüm özelliklere sahiptir.



NASIL GİDİLİR?



Karayolu: Karayolu ile Nevşehir'e her yerden ulaşım mümkündür.



Otogar Tel: (+90-384) 213 40 25



Havayolu: Hava Limanı şehir merkezine 30 km uzaklıktadır. Merkezden, otobüs, dolmuş ve taksi ile ulaşmak mümkündür.



GEZİLECEK YERLER



Müzeler ve Örenyerleri



Müzeler



Nevşehir Müzesi

Adres: (384) 213 14 47

Faks: (384) 212 43 38



Hacıbektaş Müzesi

Adres: Nevşehir Cad. Hacıbektaş - Nevşehir

Tel: (384) 441 30 22



Ürgüp Müzesi

Adres: Kayseri Cad. No: 39 Ürgüp - Nevşehir

Tel: (384) 341 40 82



Hacı Bektaş Arkeoloji ve Etnografya Müzesi: Hacıbektaş ilçesinde bulunan arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği müzede, iki eser deposu, laboratuvar ve kütüphane bulunmaktadır.



Suluca-Karahöyük kazılarından ele geçen buluntular Eski Tunç, Assur Ticaret Kolonileri, Hitit, Phryg, Roma, Doğu Roma Çağı eserlerinin yanı sıra çeşitli etnografik eserler teşhir edilmektedir.



Göreme Açık Hava Müzesi: Nevşehir'e 13 km. uzaklıkta ve Göreme kasabasının 2 km. doğusunda yer alan bir kaya yerleşim yeridir. M.S. 4. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar yoğun bir şekilde manastır hayatı yaşanmıştır. Hemen her kaya bloğunun içinde kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve oturma mekânları mevcuttur. Bugünkü Göreme Açık Hava Müzesi manastır eğitim sisteminin başlatıldığı yer olarak kabul edilir. Soğanlı, Ihlara, Açıksaray aynı eğitim sisteminin daha sonraları görüldüğü yerlerdir.



Kiliseler, 2 tür teknikle boyanmıştır. Birincisi, doğrudan doğruya kaya yüzeyi düzeltilerek üzerine yapılan boyama; ikincisi ise, kaya üzerine yapılan secco (tempera) ve fresko tekniği ile yapılan boyamadır. Kilisede işlenen konular İncil ve Hz. İsa'nın hayatından alınmıştır.



Göreme Açık Hava Müzesi'nde Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basil Kilisesi, Elmalı Kilise, Aziz Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise bulunmaktadır.



Örenyerleri



Nevşehir Müzesi

Zelve - Avanos - Aktepe

Çavuşin Kilisesi - Avanos - Çavuşin

Kaymaklı Yeraltı Şehri - Kaymaklı Kasabası

Derinkuyu Yeraltı Şehri - Derinkuyu

Açıksaray - Gülşehir

St. Jean Kilisesi - Gülşehir

Özkonak Yeraltı Şehri - Avanos - Özkonak Kasabası

Mazi Yeraltı Şehri - Ürgüp

Tatlaring Kilisesi - Acıgöl

Paşabağları - Avanos - Çavuşin



Ürgüp Müzesi

M. Paşa Kiliseleri - Ürgüp - Mustafapaşa

Pancarlı Kilisesi - Ürgüp - Mustafapaşa

Üzümlü Kilise ve Çev. - Ürgüp - Ortahisar

Hallaç Manastırı - Ürgüp - Ortahisar

Sete. Teodore Kilis. - Ürgüp - Yeşilöz

Hacı Bektaşi Veli Kültür Müzesi

Suluca Karahöyük - Hacıbektaş

İlicek Höyük - İlicek Köyü

Kayaaltı Höyük - Kayaaltı Köyü

Abdal Kalesi - Kızılöz Çiftliği

Kalehöyük - Karaburma



Paşabağları ve Zelve Ören Yeri : 1 km. uzaktaki peribacaları en iyi Zelve ören yerinden görülmektedir. Burada ayrıca Aziz Simeon adına yapılmış şapel ve birçok kaya mekânları bulunmaktadır. Paşabağları'nın daha ilerisinde Göreme-Avanos karayolundan 2 km. içerde olan ve 3 vadiden oluşan Zelve ören yeri, peribacalarının en yoğun olduğu yerdir. 9. ve 13. yüzyıllarda Hıristiyanların önemli yerleşim ve dini merkezlerinden birisi olmuştur. Balıklı, Üzümlü ve Geyikli kiliseler vadinin en önemli kiliseleri olup ikonoklastik dönem öncesine aittir.



1952 yılına kadar iskân edilmiş vadide manastırlar, kiliseler, yerleşim yerleriyle, tünel, değirmen, cami gibi yapılar bulunmaktadır.


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #3
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Roma İmparatoru Augustus zamanında Antik Dönem yazarlarından Strabon 17 kitaplık ‘Geographika’ adlı kitabında (Anadolu XII, XIII, XIV) Kapadokya Bölgesi’nin sınırlarını güneyde Toros Dağları, batıda Aksaray, doğuda Malatya ve kuzeyde Doğu Karadeniz kıyılarına kadar uzanan geniş bir bölge olarak belirtir. Bugünkü Kapadokya Bölgesi Nevşehir, Aksaray, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerinin kapladığı alandır. Daha dar bir alan olan kayalık Kapadokya Bölgesi ise Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden ibarettir.

Nevşehir, İç Anadolu Bölgesi'nde 38º 12' ve 39º 20' kuzey enlemleri ile 34º 11' ve 35º 06 ' doğu boylamları arasında kalır. Konya kapalı havzasında kalan Derinkuyu ilçesi dışında, bütünüyle Orta Kızılırmak Havzası'na giren Nevşehir,konum itibariyle Türkiye’nin tam ortasında olup, yüzölçümü 5.467 km²'dir. Ülke topraklarının binde 7'sini kaplar.

Kızılırmak vadisinin güney yamacına kurulmuş olan il merkezinin rakımı 1.150 metredir. İl alanı, yöresel açıdan, doğudan Kayseri'nin Yeşilhisar, İncesu ve Merkez, kuzeydoğudan Yozgat'ın Boğazlıyan ve Şefaatli, güney, güneybatı ve batıdan Niğde, Aksaray merkez ve Ortaköy ilçesi ile çevrilidir. Yüzey şekilleri açısından ise, ilin doğusunda Hodul dağı ve uzantıları, kuzeyinde Delice Irmak vadisi, güney ve güneybatısında Erdaş dağı ve uzantıları vardır.

Kullanım bakımından % 97'si tarıma elverişlilik gösteren il topraklarının yeryüzü şekillerine göre dağılımında en büyük pay, plotalarındır. İl alanının % 56,6'sı plotalarla, %24,9'u ovalarla, % 18,5'i ise dağlarla kaplıdır.
GusinapsE - avatarı
GusinapsE
Ziyaretçi
20 Eylül 2006       Mesaj #4
GusinapsE - avatarı
Ziyaretçi
Nevşehir 'İn Gezilip Görülücek Yerleri
Avanos
Nevşehir'in 18 km kuzeyinde olan Avanos'un antik dönemdeki adı Venessa'dır. Çok sayıda çanak çömlek atölyesi bulunan ilçede seramik yapım geleneği Hititlerden beri süregelmektedir. Kızılırmak'ın getirdiği kırmızı toprak ve milden elde edilen seramik çamuru, Avanoslu seramik sanatçılarının elinde şekil almaktadır.

Çömlekçilik

Avanos'ta da Hititler'den beri çarkla çanak-çömlek yapıldığı bilinmektedir.Bu el sanatı kavimden kavime,babadan oğula geçerek günümüze kadar gelmiştir. Avanos'un dağlarından ve Kızılırmak'ın eski yataklarından yumuşak ve yağlı kil topraklar elenir ve iyice yoğurularak çamur haline getirilir.Çark adı verilen ve ayakla döndürülen tezgah üzerindeki çamurun maharetle şekillendirilmesiyle istenilen çanak yapılmış olur.İşlik denilen atölyelerde üretilen çanaklar önce güneşte,daha sonra da gölgede kurutulduktan sonra,saman ve talaşla yakılan fırınlarda 800 dereceden başlayıp 1200 derece sıcaklık arasında özenle pişirilir.
Yörede yemek kapları,su testileri,kışlık yiyecek saklamak için çömlekler ve küpler,su kükleri tanınan çanak ürünleridir. Avanos,günümüzde "Kapadokya'nın el sanatları ve alış-veriş merkezi"olarak tanınmaktadır.

Ürgüp

Nevşehir'in 20 km doğusunda olan Ürgüp Kapadokya Bölgesinin en önemli merkezlerindendir. Göreme'de olduğu gibi tarihsel süreç içerisinde çok sayıda isme sahip olmuştur. Bizans Döneminde Osiana (Assiana), Hagios Prokopios; Selçuklular Dönemi'nde Başhisar; Osmanlılar zamanında Burgut kalesi; Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de Ürgüp adıyla anılmıştır.

Hacıbektaş

Nevşehir-Kırşehir yolu üzerinde Nevşehir'e 45 km uzaklıkta olan Hacı Bektaş, ilçe merkezinde yapılan kazılar sonucunda Eski Tunç Çağı, Hitit, Frig, Hellenistik ve Roma Dönemi'ne ait ele geçen eserler, Hacıbektaş Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.
Hacı Bektaş yakınlarındaki Karaburna köyü yakınlarında Topada ve Sivasa'da olduğu gibi Geç Hitit Dönemi'ne ait Hitit hiyeroflifi ile yazılmış Karaburna kaya anıtı bulunmaktadır.

Hacı Bektaş-i Veli Ve Bektaşlık

Asıl adı Muhammed bin Musa olan ve doğum ölüm tarihi kesin belli olmayan Hacı Bektaş-ı Veli'nin 1209 - 1210 tarihlerinde doğup,1270 -1271 tarihlerinde öldüğü sanılmaktadır.Anlatılan menkıbelere göre Nişaburludur.Çocukluk ve gençliği Horasan'da geçmiş, Hoca Ahmet Yesevi Ocağında felsefe, sosyal ve müsbet ilimler öğrenmiştir. Hacıbektaş, Selçukluların siyasi ve iktisadi düzenlerinin bozulduğu,yönetimde bölünmelerin ortaya çıktığı bir dönemde Horasan'dan Anadolu'ya gelmiş; köy köy, şehir şehir gezerek Türk birliğinin sağlanması, Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşması için çaba harcamıştır. Eski adı Sulucakarahöyük bugünkü adıyla Hacıbektaş İlçesinde kurduğu okulda öğrenciler yetiştirmiş; Türk dili ve kültürünün yabancı etki ve yozlaşmalardan korunması için çalışmıştır. Onun hoşgörü ve insan sevgisine dayalı düşünce sistemi kısa sürede geniş halk kitlelerine ulaşarak benimsenmiştir. "İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır", "Kadınları okutunuz", "Eline, diline ve beline sahip ol", "Araştırma açık bir sınavdır", "Her ne ararsan kendinde ara", "Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız".
Yukarıdaki özdeyişler Hacı Bektaş-ı Veli'nin felsefesini en güzel biçimde açıklamaktadır. Onun dünya görüşü 1948 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile aynı anlayışı aksettirmektedir.

Göreme
Göreme Tarihi Milli Parkı
Göreme Kiliseleri
Mustafapaşa (Sinasos

Ürgüpün 6 km. güneyinde yer alan Mustafapaşa, 20. yüzyılın başlarına kadar Rum ve Türklerin birlikte yaşadığı bir kasabadır. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarına tarihlenen eski Rum evleri oldukça zengin taş işçiliği arz ederler. Mustafapaşanın batısında yer alan Gömede Vadisi morfolojik açıdan Ihlara Vadisinin küçük bir benzeridir. Ihlara Vadisinde olduğu gibi kaya oyma kiliselere, barınaklara ve vadinin içinden geçen bir dereye sahiptir. Mustafapaşadaki önemli kilise ve manastırlar; Aios Vasilios Kilisesi, Sinasos Kilisesi, Alakara Kilisesi, Aios Nichole Manastırı, Konstantin-Helena Kilisesi, Manastır Vadisi kiliseleri ve Basil Kilisesidir. Ayrıca Osmanlı döneminde inşa edilmiş güzel taş ve ağaç işçiliği gösteren bir kervansaray da bulunmaktadır.

Ihlara Vadisi

Aksaray'a 40 km. uzaklıktadır. Vadiye, Aksaray-Nevşehir karayolunun 11. km.sinden sapılarak gidilir. Hasandağı'ndan çıkan bazalt ve andezit yoğunluklu lavların soğumasıyla ortaya çıkan çatlaklar ve çökmeler kanyonu oluşturmuştur. Bu çatlaklardan yol bulan kanyonun bugünkü halini almasını sağlayan Melendiz Çayına ilk çağlarda Kapadokya ırmağı anlamına gelen 'Potamus Kapadukus" denilmekteydi. 14 km. uzunluğundaki vadi Ihlara'dan başlar, Selime'de son bulur. Vadinin yüksekliği yer yer 100-150 m.dir. Vadi boyunca kayalara oyulmuş sayısız barınaklar, mezarlar ve kiliseler bulunmaktadır.Bazı barınaklar ve kiliseler yeraltı şehirlerinde olduğu gibi birbirlerine tünellerle bağlantılıdır.

Kaymaklı

Nevşehir' in 20 km güneyinde bulunan yeraltı şehridir. VII. - IX. yüzyıllar arasında arap saldırılarına karşı korunmak ve Hıristiyanlığın yayılmasına karşı engelleri önlemek için sığınak olarak yapılmıştır. Karışık tünellerle 4 kat aşağısına kadar inilebilmektedir. 5.- 8. katlar açık değildir. Tünellerle yatak odalarına, mutfaklara, şarap depolarına, dolaplara ve tapınaklara gidilebilmektedir. Tüneller ve katlar arası değirmen taşları ile kapatılarak şehrin dış dünya ile ilgisi kesilebilmektedir. Bütün şehrin havalandırılması büyük bir baca ile yapılmaktadır.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 7 Kasım 2008 15:09
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Nisan 2007       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Tarihçe

Kent, Orta Çağ ve Yeni Çağ'da, Seandos; Nissa ve Muşkara adıyla anılıyordu. Anadolu, Büyük Selçuklu Devleti'nin elindeyken eski adı Nissa'nın yerinde Muşkara adında bir köy vardı. Muşkara sağlam yapılı anlamındadır. 18 evlik küçük bir köy olan Muşkara, Ürgüp'e bağlıydı.

Tarihçi Charles Texier'e göre; 12. yüzyıl sonlarına doğru, yani Selçuklular zamanında, Nissa şehri halkı yavaş yavaş şehirden ayrılarak, başka bir yere göç etmişlerdir. Çevre ile ilgili bilgi veren tarihçiler, bu yeni göç yerinin Muşkara olduğunu yazarlar.

Osmanlılar döneminde ise; Muşkara yerine Nevşehir kullanılmaya başlandı. II. Beyazıt'ın oğlu Şehzade III. Ahmet'in sır katibi, Muşkaralı İbrahim, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olarak sadrazamlığa getirildiğinde, doğduğu kent olan Muşkara'da büyük bayındırlık hareketine girişti. İmaretler, camiler, medreseler, hamam ve çeşmeler yaptırdı. Muşkara adını değiştirerek, kente Yenişehir anlamına gelen Nevşehir adını verdi.

Çok eski çağlardan beri bir köy olmaktan ileriye gidemeyen bu yere Türkler Muşkara olarak isim verirlerdi. Bu köyden yetişen sadrazam ve sultana damat olan Damat İbrahim Paşa, birçok eser yaptırarak bu köyü genişletmiş ve yeniden inşa ettirmiştir. Yeni şehir manasına gelen Nevşehir ismini almıştır. Muşkara isminden önceki ismi Nissa olup, bu isim Hititler tarafından verilmişti.

Turistik yerleri

Nevşehir Kalesi
On ikinci asırda Selçuklular tarafından yapılan kaleyi Damat İbrahim Paşa tamir ettirmiştir. İl merkezinin güneybatısında yüksek bir tepe üzerindedir. Yontma taştan yapılan kale iki kapılıdır.

Damat İbrahim Paşa Külliyesi
On sekizinci asırda Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılan külliye; cami, medrese, kütüphane, sıbyan mektebi imaret ve hamamdan meydana gelmiştir. Caminin kubbesi kurşun olduğu için Kurşunlu Camii olarak da bilinir. Caminin mihrabı mermer işçiliğinin çok güzel örneklerindendir. Minberi çok güzeldir. Müezzin mahfilinin altı, altın yaldızla işlemelidir. Medrese 1961'de Vakıflar Genel Müdürlüğünce tamir ettirilerek Kütüphane olarak halka açılmıştır. İmaret kısmı 1949'da müzeye çevrilmiştir. Sibyan mektebinde minyatür, arkeolojik ve etnografik eserler sergilenir. Kütüphane kısmında çok kıymetli 40.300 eser bulunmaktadır. El yazması olan eserler çok değerlidir.

Kara Camii
Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından 1715'te yaptırılmıştır. Kesme taştan sade bir yapıdır. Minaresi 19. asırda yaptırılmış olup tek şerefelidir.
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
1 Ocak 2010       Mesaj #6
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Nevşehir İli, İç Anadolu Bölgesindedir. Şehirde ilk dikkat çeken değişik yüzey şekillerinin bulunmasıdır. Geçmiş dönemlerde bölgenin elverişli olmasından faydalanılarak bir çok yapı yapılmıştır, ve bunlar şuan açık hava müzesinde sergilenmektedir. Bu eserlerin bir kısmının bulunduğu Göreme Milli Parkı bulunmaktadır. Nevşehir turistik açıdan oldukça gelişmiştir. Bölgeye gelen turistlerin en önemli uğradıkları yer şüphesiz Peribacalarıdır. Nevşehir ilinde gezilecek yerler Derinkuyu Yeraltı Kenti, Nevşehir Ortahisar, Göreme Milli Parkı, Damat İbrahim Paşa Heykeli, Elmalı Klisesi, Başmelek Manastırı, Nevşehir Kalesi, Hacı Bektaş Veli Dergahı, Sarıhan Kaplıcaları bulunmaktadır.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
24 Haziran 2010       Mesaj #7
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Milli Parklar ve Korunan Alanlar

Nevşehir - Göreme Tarihi Milli Parkı

Yeri: İç Anadolu bölgesinde , Nevşehir ili sınırları içerisinde yer almaktadır.
Ulaşım: Milli Park alanında ; batı ve güney yönünde Ankara-Adana karayolu, Aksaray 'dan Nevşehir'e ulaşan karayolu , doğu ve kuzeydoğudan Kayseri'den Ürgüp'e gelen karayolu ile ulaşılır.
Özelliği: Milli Park orta Anadolu 'nun Hasan Dağı-Erciyes Dağı volkanik bölgesinde kalmaktadır. Saha; platolar ovalar küçük dağ bitkileri , yüksek tepeler, alüvyonla dolmuş dere ve ırmak vadileri, drenaj havzaları ve erozyonlu dik yamaçlı vadilerde birbirinden ayrılan yüksek düzlüklerden oluşmuştur. Erciyes ve Hasan Dağının büyük volkanik konileri , kuzeyden Kızılırmak vadisinin bir kısmı, bazıları bazaltla kaplı aşınmış tüf yatakları araziye hakim özelliktedir.

Alan;volkanik tüften oluşmuş ilgi çekici manzara yapısı içerisinde Bizans Kilise mimarisi ve dinsel sanat tarihinden önemli bir devri sergilemektedir. Bölgenin özelliklerinden burada yaşayanlar savaşların etkilerinden,merkezi idarenin otoritesinden uzak kalmayı başarabilmişlerdir.

Ana ulaşım yollarına uzaklığı ve engebeli bir alan olması ,gizlenmek isteyen veya dini inzivaya çekilenler için uygun korunma yeri olmuştur. Manastır hayatı 3. yüzyıl sonları ile 4. yüzyıl başlarında başlamış ve hızla yayılmıştır. Manastırlar, kiliseler, şapeller,yemekhaneler ve keşiş hücreleri ,depo ve şarap yapım yerleri bulunan mekanlar oyulmuş,duvar resimleri ile süslenmiştir.

Ayrıca saha içerisinde , Ürgüp ,Avcılar, Üçhisar, Çavuşini, Yeni Zelve yerleşimleri, Göreme yöresinin geçmişteki kültürüne uygun tarım ve köy hayatını yansıtan tarihi ve doğal bütünlüğü sağlayan sahaları teşkil eder.
Yukarıda anlatılan; Göreme'nin eşsiz jeomorfolojik oluşumu , estetik manzara yapısının görsel değeri ile tarihi ve etnolojik yapısı Milli Parkın kaynak zenginliğinin ana başlıkları sayılabilir.

Görülebilecek Yerler: Volkanik tüften oluşmuş ilgi çekici manzara yapısını oluşturan Peribacaları aynı zamanda Bizans kilise mimarisi ve dinsel sanat tarihini sergilemesi açısından başta görülmesi gerekli yerlerdendir.
Ayrıca Ürgüp , Avcılar, Uçhisar, Çavuşini ve Yeni Zelve yerleşimleri, Göreme yöresinin geçmişteki kültürüne uygun tarım ve köy (kırsal) hayatını yansıtan yerleşimler olması nedeniyle ziyaretçilerin ilgisini çekecek niteliktedir.

Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Milli Parkın ziyaretçileri için en uygun dönemi 15 Mart-15 Kasım ayları arasındadır.

Milli Park içerisinde, hem doğal hem kültürel değerlerinin farklı bir yaklaşımla gezilebilmesi amacıyla tracking(yürüyüş)hatları belirlenmiştir.
Ziyaretçiler, Milli Park içerisinde ve yakınındaki yerleşimlerindeki çok sayıdaki otel ve pansiyonlarda konaklanabilir.

Balonla Seyahat
Kapadokya’nın simgelerinden biri olmaya başlayan balonlarla yapılan turlar, bölgenin eşsiz güzelliğini görmenin en etkili yoludur. Gökte ağır ağır süzülerek yaklaşık 15 dakika süren balon tur, Kapadokya uygarlığının ve doğal güzelliğinin yürüyerek ulaşılamayan en uzak noktalarına kadar götürür.

COĞRAFYA
Nevşehir il alanı, Orta Anadolu'da, Erciyes, Melendiz ve Hasan dağları gibi eski yanardağların kül ve lavlarının birikmesiyle oluşmuş çok geniş bir plato üzerinde yer almaktadır. Bu platoyu, ülkenin en uzun akarsuyu olan Kızılırmak, doğu-batı doğrultusunda derinliğine oymuştur. Ayrıca bu alan, Kızılırmak nehrine kuzeyden ve güneyden karışan yan suların açtığı derin vadilerle de sık bir şekilde parçalanmıştır. İl merkezi, Kızılırmak platosu adıyla anılan bu geniş ve yüksek düzlüklerin batı yamaçlarında kurulmuştur.
Nevşehir, yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı geçen tipik karasal iklim özelliğine sahiptir.

Peribacalarının Oluşumu
Vadi yamaçlarından inen sel sularının ve rüzgarın, tüflerden oluşan yapıyı aşındırmasıyla 'peribacası' adı verilen ilginç oluşumlar ortaya çıkmıştır. Sel sularının dik yamaçlarda kendine yol bulması, sert kayaların çatlamasına ve kopmasına neden olmuştur. Alt kısımlarda bulunan ve daha kolay aşınan malzemenin derin bir şekilde oyulması ile yamaç gerilemiş, böylece üst kısımlarda yer alan şapka ile aşınmadan korunan konik biçimli gövdeler ortaya çıkmıştır. Daha çok Ürgüp civarında bulunan şapkalı peribacaları konik gövdeli olup, tepe kısımlarında bir kaya bloku bulunmaktadır. Gövde tüf, tüffit ve volkan külünden oluşmuş kayaçtan; şapka kısmı ise lahar ve ignimbrit gibi sert kayaçlardan oluşmaktadır. Yani şapkayı oluşturan kaya türü, gövdeyi oluşturan kaya topluluğuna oranla daha dayanıklıdır. Bu, peribacasının oluşumu için ilk koşuldur. Şapkadaki kayanın direncine bağlı olarak peribacaları uzun veya kısa ömürlü olmaktadır.

Kapadokya bölgesinde erozyonun oluşturduğu diğer peribacası tipleri ise, konili, mantar biçimli, sütunlu ve sivri peribacalarıdır. Peribacaları en yoğun şekilde Ürgüp-Üçhisar-Avanos üçgeni arasında kalan vadilerde, Ürgüp-Şahinefendi arasındaki bölgede Nevşehir Çat kasabası civarında görülür. Peribacalarının dışında vadi yamaçlarında yağmur sularının oluşturduğu ilginç kıvrımlar bölgeye ayrı bir özellik katmaktadır. Bazı yamaçlarda görülen renk armonisi, lav tabakalarının ısı farkından dolayıdır. Bu oluşumlar Üçhisar, Çavuşin-Güllüdere, Göreme-Meskendir, Ortahisar -Kızılçukur ve Pancarlıkta görülür.

TARİHÇE
Tarihi M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanan ve tarih öncesi çağlardan beri bir çok yerleşmeye sahne olan kent tarihte Kapadokya Krallığı adıyla anılmıştır. Nevşehir'de Hititler, Persler, Makedonyalılar, Selevkoslar, Roma, Bizans, Selçuklu, Dulkadiroğulları ve Osmanlılar hüküm sürmüştür.


NE YENİR?
Yöre üzümünden yapılan pekmez, Avanos'un çömlek kebabı, Acıgöl'ün kabak tatlısı, Ortahisar'ın mağaralarında depolanan limon ve greyfurtlar, Ortahisar nefis kayısıları mutlaka tadılmalıdır.

NE ALINIR?
Yöreden alınabilecek hediyelik eşyalar çömlek işi kapkacaklar, deri işleri, halıcılık, onyx taşından yapılmış süs eşyaları yöreden alınabilecek hediyelik eşyalardır.

YAPMADAN DÖNME
Nevşehir kaya kiliselerini, Bizans duvar fresk sanatlarını görmeden,
Türk-İslam sanatı örneklerinin sergilendiği Hacıbektaş Müzesini gezmeden,
Nevşehir merkezindeki Damat İbrahim Paşa Cami ve Külliyesini görmeden,
Acıgöl'deki Hitit kaya kitabesini ziyaret etmeden,
Çanak-çömlek, bakır ve oniks taşından yapılmış süslemeler, deri işleri hediyelik eşya almadan,
Avanos'ta çanak-çömlek atölyelerinde ayakla çevrilen tezgahların başına geçerek, seramik kap yapmadan....Dönmeyin.

Kaynak:Nevşehir Belediyesi
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
24 Haziran 2010       Mesaj #8
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Yeraltı Şehirleri

Özkonak Yeraltı Şehri:
Avanos'a 14 km. uzaklıktaki Özkonak kasabasında bulunan yeraltı şehri, İdiş Dağı'nın kuzey yamaçlarında volkanik, granit bünyeli tüf tabakalarının oldukça kalın olduğu bir yerde yapılmıştır. Yeraltı şehri henüz tam olarak temizlenmemiş olup temizlendiği kadarıyla ziyarete açılmıştır.

Kaymaklı Yeraltı Şehri: Nevşehir'e 20 km. mesafede bulunan Kaymaklı kasabasındadır. 8 katlı olup ilk katı erken dönem tarihlenmektedir. Roma ve Bizans dönemlerinde de diğer alanların oyularak genişletilmesi suretiyle yeraltı şehri haline dönüştürülmüştür. Bugün 4 katı ziyarete açıktır.
Tüf kayalara oyulmuş bu yeraltı şehri, bir kitlenin geçici olarak yaşayabilmesi için gerekli barınma şartlarına haizdir. Dar koridorlarla birbirlerine bağlanan oda ve salonlar, şarap depoları, su mahzenleri, mutfak ve erzak depoları, havalandırma bacaları, su kuyuları, kilise ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehlikeyi önlemek için kapıyı içten kapatan büyük sürgü taşları vardır.


Derinkuyu Yeraltı Şehri: Nevşehir- Niğde karayolu üzerinde ve Nevşehir'e 30 km. uzaklıkta bulunan Derinkuyu ilçesindedir. Kaymaklı yeraltı şehrinde olduğu gibi burada da büyük bir topluluğu içinde barındıracak ve ihtiyaçlarını karşılayacak mekânlar vardır. Bu yeraltı şehri 8 katlıdır. Kaymaklı yeraltı şehrinden farklı olarak burada misyonerler okulu, günah çıkartma yeri, vaftiz havuzu ve ziyaretçilerin ilgisini çeken kuyu mevcuttur.
Yeraltı şehirleri sadece Kappadokia bölgesinin jeolojik oluşumlarına özgü yapılar olup diğer bölgelerde bu tür örneklere rastlanmamaktadır.

Mazı Yeraltı Şehri: Antik adı "Mataza" olan Mazı köyü, Ürgüp'ün 18 km. güneyinde, Kaymaklı yeraltı şehrinin ise 10 km. doğusundadır.
Değişik yerlerde 4 girişi tespit edilebilmiştir; asıl girişi düzensiz taşlarla örülmüş koridor sağlamaktadır. Kısa koridordaki iri sürgü taşı, yeraltı şehrinin giriş çıkışını kontrol altına almaktadır. İç kısımdaki küçük oda, sürgü taşının rahat bir şekilde hareket etmesi için yapılmıştır. Yeraltı yerleşiminin geniş alanlarına yayılan ahırlar, diğerlerinden farksızdır. Ahırlardan kısa bir koridor vasıtasıyla yeraltı şehrinin kilisesine ulaşılmaktadır. Bu mekânın girişi sürgü taşı ile kapatılabilmektedir. Kilise apsisi, köşeye oyulmuştur ve cephesi kabartmalarla süslüdür.

Özlüce Yeraltı Şehri: Eski adı "Zile" olan Özlüce köyü merkezindeki yeraltı şehri, Nevşehir- Derinkuyu karayolu üzerindeki Kaymaklı kasabasının 6 km. batısındadır.
Girişte bazalttan yapılmış, birbirine geçmeli iki kemerli mekân bulunmaktadır. Daha sonra yine moloz taşlarla örülü 15 m. uzunluğunda bir geçit vasıtasıyla asıl tüf kayaya ulaşılmaktadır. Yeraltı şehrine girişi sağlayan taştan yapılmış mekânlar, asıl yeraltı şehrini oluşturan kaya oyma mekânlara nazaran daha yenidir. Bu koridorun bitiminde 1.75 m. çapında sert granit taştan yapılmış sürgü taşı bulunmaktadır.
Girişteki ana mekân, yeraltı yerleşiminin en geniş alanı olup iki bölümden ibarettir. Büyük mekânın sağında erzak depoları, solunda ise oturma odaları bulunmaktadır. Oldukça uzun olan galerilerin kenarlarında hücre tipi odalar, tabanlarda ise tuzaklar yer alır. Henüz ziyarete açılmamıştır.

Tatlarin Yeraltı Şehri: 1991 yılında ziyarete açılan yeraltı şehri ise, mekânlarının büyüklüğü, erzak depolarının sayısının ve kiliselerin çokluğu nedeniyle askeri garnizon ya da manastır kompleksini akla getirir. Yeraltı şehri oldukça geniş alanlara yayılmış, ancak küçük bir kısmı temizlenebilmiştir. Halen iki katı gezilebilen yeraltı şehrinin en önemli özelliği diğer yeraltı şehirlerinde pek bulunamayan tuvalete sahip olmasıdır.

Kaleler

Nevşehir Kalesi: Selçuklular döneminde, Bağdat'a giden kervan yolunun korunması amacıyla inşa edilmiştir. Nevşehir'in eski yerleşim yerinde, sağlam bazalt kütleli bir tepenin üzerinde bulunan kale, Osmanlı döneminde Damat İbrahim Paşa tarafından onarılmış ve cumhuriyet döneminde de yeniden restore edilerek tahrip olmaktan korunmuştur. Sur duvarları genelde sağlam olup, kale girişi güneybatı yönündedir.

Uçhisar Kalesi: Nevşehir merkezine 10 km. uzaklıkta bulunan Uçhisar, doğal konumu nedeniyle bir hisar görünümündedir. Kapadokya manzarasına hâkimdir. Doğu Roma döneminde, korunaklı yapısı ile Arap akınlarına karşı kolayca savunma sağlamıştır. Kalenin içerisine oyulmuş eski bir mağara bulunmaktadır. Mağaraya üç yol ile girilir ve bu yollar geniş bir salonda birleşir. Yolların birinde taş kapı, ardında da nöbetçi odası mevcuttur. Kalenin içerisinde başka dehlizler de bulunmakla birlikte, bunların bazıları çökmüş bazıları ise molozla dolmuştur.

Ortahisar: Ürgüp-Nevşehir yolunun güneyinde bulunmaktadır. Yerleşimin ortasında kayalardan oyma evlerle çevrelenen doğal bir kale bulunmaktadır. Ortahisar’ın en önemli özelliği, bünyesindeki yeraltı kentleridir. Kolayca şekillendirilebilen bir kaya yapısına sahip olan kalede yerin altına oyulmuş doğal soğuk hava depoları da bulunmakta olup, bu depolarda günümüzde narenciye saklanmaktadır.


Kaplıca ve İçmeceler

Kozaklı Termal Turizm Merkezi
Ürgüp İçmece ve Kaplıcası: Su kaynağı, ilçe merkezinin 5 km. doğusunda bulunmaktadır. Kaplıca suyunun ısı derecesi 14 °C olup, tuzlu, kokusuz, gazsız sular gurubundan sayılmaktadır. Deri hastalıklarının tedavisinde su banyosundan ve kaynağın az ilerisindeki kükürtlü çamurdan yararlanılır.


Bahçeli İçmecesi: Kaynak, Bahçeli köyünün kuzeybatısındadır. Suyu 18 °C olan bu içmece fazla gazlı, kokusuz, bikarbonatlı sofra sularını ihtiva eder. Hazmı kolaylaştıran ve böbrekleri temizleyen bu su aynı zamanda sofra suyu olarak da kullanılır.

Çorak ve Karakaya İçmeceleri: Nevşehir-Avanos karayolu üzerindeki bu içmecelerden; Çorak İçmecesi il merkezine 5 km., Karakaya İçmecesi de 13 km. uzaklıktadır. Alkali düzeyi yüksek, tuzlu ve bikarbonatlı olan Çorak suyu, içme olarak değerlendirildiğinde sindirimi kolaylaştırıcı etki yapmaktadır. Sodyum bikarbonatlı ve alkalik sulardan olan Karakaya İçmecesi de mide ve bağırsak rahatsızlıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.

Gümüşkent İçmecesi: Gümüşkent kasabasının hemen yakınında bulunan bu içmece, kısmen doğal, betonlaşmış bir havuzun içinde kaynamaktadır. İkinci bir havuzda toplanan su, bahçe sulamasında kullanılmaktadır. Gümüşkent İçmecesi, toprak alkali, bikarbonatlı ve bol karbondioksitli bir maden suyudur. İçme olarak değerlendirildiğinde metabolizma hastalıklarında karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında yararlı olmaktadır.

Cami ve Kiliseler

Kurşunlu Cami (Damat İbrahim Paşa Külliyesi-Merkez): XVIII. yüzyılda Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın yaptırdığı külliye; cami, medrese, kitaplık, sübyan mektebi, imaret ve hamamdan oluşmaktadır. Külliyenin güneydoğusunda olan cami, 1726 yılında yapılmıştır. Dıştan yalın görünüşlü caminin içi, Lale Devri özelliğini yansıtan kalem işi nakışlarla bezelidir.

Hacı Bektaş Veli Dergahı ve Külliyesi (Hacı Bektaş): Hacı Bektaş Veli, XIII. yüzyılda yetişmiş ünlü bir Türk-İslam düşünürüdür. Üstün zeka ve kişiliğe sahip olan Hacı Bektaş Veli, ilk eğitimini büyük Türk düşünürü Türkistan Piri, Hoca Ahmet Yesevi'nin kültür ocağında almış ve o dönemde ün yapmış çok sayıda Türk bilim adamının yetiştiği Horasan'da engin bir bilgi birikimine, geniş bir dünya görüşüne sahip olmuştur. Orta Anadolu'yu şehir şehir, köy köy dolaştıktan sonra, yaşayan Türk gelenek ve göreneklerini korumaya çalışarak Suluca Karahöyük'te İslâm inanç ve öğreti merkezi kurmuş çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Yeniçeri ocağının da Piri olarak bilinen Hacı Bektaş Veli, Anadolu'daki Türk-İslam birliğinin sağlanmasına yardımcı olmuştur.

Dergah ve Külliye (Hacı Bektaş): XIV. yüzyılda Hacı Bektaş Veli'nin yaptırdığı Kızılca Halvet (Çilehane) ile çevre yapılarına sonraki yıllarda yenileri eklenmiştir. XIX. yüzyılda onarılan Dergah, 1959-1964 arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce yeniden elden geçirilmiş, 1964'te müze olarak açılmıştır.

Hacı Bektaş Veli Türbesi (Pir Evi-Hacı Bektaş): Türbenin cephesi, yan yana üç kemerli bir eyvandan meydana gelmektedir. Pir Evi'ne ortadaki büyük kemerin altındaki demir parmaklıklı, çift kanatlı kapıdan girilir.

Tokalı Kilise (Göreme): Göreme Vadisi'nde, bölgenin bilinen en büyük kaya kilisesi olup Tek Nefli Eski Kilise, Yeni Kilise, Eski Kilisenin altındaki kilise, yeni kilisenin kuzeyindeki yan şapel olmak üzere dört mekandan oluşur. X. yy. başlarına tarihlenen Eski Kilise, bugün Yeni Kilisenin giriş mekanı şeklinde ise de orijinal olup tek nefli, beşik tonozlu bir yapıdır. Aziz tasvirleri, müjde, ziyaret, bakireliğin ispatı, Beytüllahim'e yolculuk, doğum, üç müneccimin tapınması, masum çocukların katliamı, Mısır'a kaçış, İsa'nın mabede takdimi, İsa'nın cehenneme inişi, İsa'nın göğe çıkışı vb. gibi tasvirler bulunmaktadır.
Yeni kilise, enlemesine dikdörtgen planlı, basit beşik tonozludur. Beşik tonozlu nefinde İsa'nın siklusu kronolojik sıraya göre daha çok kırmızı ve mavi renkler kullanılarak işlenmiştir. Lapis mavisi, Tokalı Kiliseyi diğer kiliselerden ayıran en önemli özelliktir.
Enlemesine nefte Aziz Basil'in hayatı çeşitli azizlerin tasviri ve çoğunlukla İsa'nın mucizelerine ait sahneler yer alır. Kilise X. yüzyılın sonuna ve XI. yüzyılın başına tarihlenmektedir.

Rahipler ve Rahibeler Manastırı (Göreme): Göreme Açık Hava Müzesi girişinin solunda yer alan 6-7 katlı kaya kütlesi "Rahibeler Manastırı" olarak bilinir. Bu manastırın birinci katındaki yemekhanesi, mutfağı, bir kaç odası, ile ikinci kattaki yıkık şapel de gezilebilir durumdadır. Üçüncü kattaki (bir tünelle ulaşılan) kilisesi çapraz kubbeli, dört sütunlu üç apsislidir. Kilisede doğrudan kaya üzerine yapılan İsa freskinin yanında kırmızı bezemeler görülür.

St. Basil Şapeli (Göreme): Göreme Açık Hava Müzesi'nin girişindedir. Kilise XI. yüzyıla tarihlenmektedir. İsa portresi, yanında Meryem ve çocuk İsa, Aziz Theodore, at üzerinde ejderle savaşan Aziz George tasvirleri bulunmaktadır.

Elmalı Kilise (Göreme): Göreme Açık Hava Müzesinde, basit planlı bir kilisedir. Günümüze gelmiş fresklerin altından ikonoklastik dönemde yapılmış geometrik bezekler çıkmıştır. Bundan Kilisenin 2. dönemde de kullanıldığı anlaşılmaktadır.
Fresklerde İsa'nın yaşamından bölümler görülmektedir. Mavi, al ve tonları, kahverengi, sarı, ak renkler kullanılmış, giysi kıvrımları ince işlenmiştir.
İsa'nın vaftizi, çarmıha geriliş, değişim, son yemek, Lazarusun dirilişi, İsa'nın göğe çekilişi tasvirlerde işlenen başlıca konulardır. Sütunlar, sütun başlıkları vb. mimarı öğeler üzerinde de İncil'i yazan azizlerin ve kimi peygamberlerin betimleri vardır. Adını çevresindeki elma bahçelerinden alan kilisenin freskleri II. yy.a tarihlenmektedir.

Çavuşin Kilisesi (Göreme): Göreme-Avanos yolu kenarında, Göreme'ye 2.5 km. uzaklıktadır. Tek nefli, beşik tonozlu, 3 apsisli olup narteksi yıkılmıştır.
İmparator Nicephorus Phocas adına yapılan Çavuşin Kilisesi 964-965 yıllarına tarihlenmektedir. Kilisede işlenen konular diğer kaya kiliselerinde olduğu gibi İncil ve Hz. İsa'nın hayatından alınmıştır.

Yılanlı Kilise (Göreme): Göreme Açık Hava Müzesindedir. Kapadokya'da saygın olan Azizlerin tasvirleri bulunan kilise, XI. yy.a tarihlenmektedir. Tasvirlerden bazıları şunlardır. İncil tutan İsa ve yanında Kilisenin Banisi, Aziz Onesimus, Ejderle savaşan Aziz George ve Aziz Theodore, çıplak uzun saçlı ve önünde palmiye ağacı bulunan Aziz Onuphrius.

Karanlık Kilise (Göreme): Göreme Açık Hava Müzesindedir. Narteksteki küçük bir pencereden ışık alan kilise oldukça karanlıktır. Bu yüzden Karanlık Kilise adıyla bilinir. Yapı tümüyle fresklerle bezenmiştir. Yöredeki kiliselerden freskleri en sağlam kalmış olanıdır.
Kilisedeki fresklerde işlenen konulardan bazıları şunlardır:
İsa'nın gömütünün meleklerle korunması, çarmıha gerilişi, İsa'nın yakalanışı, dirilişi, 12 havari ile son akşam yemeği, incili yazan dört azizle İsa birlikte, İsa'nın doğumu ve vaftizi vb.

Azize Catherine Şapeli (Göreme): Karanlık Kilise ile Çarıklı Kilise arasında yer alan Azize Catherine Şapeli'nde, hem narteks, hem de naos serbest haç planlı, merkezi kubbelidir; haç kolları beşik tonozlu ve apsis templonludur. Narteks zemininde mezar bulunmaktadır. Şapelin sadece naos kısmında figürler vardır. Pandantifler kabartma geometrik süslemelerle bezenmiştir.

Çarıklı Kilise (Göreme): Göreme Açık Hava Müzesindedir. İsa'nın göğe yükseliş sahnesi altında bulunan ayak izlerinden dolayı kiliseye "Çarıklı Kilise" adı verildiği sanılmaktadır. Kilise XII. yy. sonu, XIII. yy. başına tarihlenmektedir. İsa'nın hayatını konu alan Siklus, İbrahim Peygamberin misafirperverliğini gösteren Tevrat sahnesi, Aziz Bani tasvirleri iyi muhafaza edilmiştir. Elmalı ve Karanlık Kiliseye benzemekle beraber, İsa'nın çarmıha gidişi ve çarmıhtan alınışı sahneleri kilisenin farklı özelliğidir.
Kilisede, doğum, üç müneccimin tapınması, vaftiz, Lazarusun dirilişi, başkalaşım, Kudüs'e giriş, ihanet, kadınlar boz mezar peşinde, İsa'nın göğe çıkışı ve aziz tasvirleri bulunmaktadır.

Aziz Barbara Şapeli (Göreme): Elmalı Kilisenin bulunduğu kaya bloklarının arkasındadır. Duvarlara ve kubbeye zengin geometrik motifler, mitolojik hayvanlar ve askeri semboller resmedilmiştir. Duvarlarında taş izlenimi veren motifler ayrıca, İsa Pantokrator (Dünya hakimi) ile Azizlerden Georgia, Theodoros ve Barbara'nın tasvirleri yer almaktadır. Kilise, II. yy.ın ikinci yarısına tarihlenmektedir.


Durmuş Kadir Kilisesi (Göreme): Bazilika tipinde olan kilise, ortasında Papaz tahtı, iri dikdörtgen sütunları, vaftiz yeri, birinci bölmedeki duvarlara oyulmuş irili ufaklı mezarlardan oluşmaktadır. Kaya kabartma süslemelerinin en güzel örneklerine sahip olan bu kilise VI. ve VII. yy. ara tarihlenmektedir.

El-Nazar Kilisesi (Göreme): Göreme-Müze yolunun sağında, yoldan yaklaşık 800 m uzaklıkta El-Nazar vadisindedir. Kilise X. yy. sonlarına tarihlenmektedir. Kilisede, müjde, ziyaret, doğum, üç müneccimin tapınması, Mısır'a kaçış, İsa'nın mabede takdimi, Elizabeth'in takip edilişi, vaftiz vb. tasvirler bulunmaktadır.

Saklı Kilise (Göreme): 1957 yılında bulunduğundan dolayı "Saklı Kilise" adı verilmiştir. El-Nazar Kilisesinin yakınındadır. Kiliseyi süsleyen resimler sıva üzerine değil, doğrudan ana kaya üzerine yapılmıştır.
Kilisenin etrafında boyalı bez parçaları bulunmuş, yapılan analizler sonucu ise bu bezlerin kilisenin boyamasında fırça yerine kullanıldığı saptanmıştır. Saklı Kilise'nin mimarisi, Mezopotamya kilise mimari geleneğine benzemektedir. Kilisede, müjde, Doğum, İsa'nın mabede takdimi, vaftizci Yahya'nın görevlendirilmesi, başkalaşım. vb. tasvirler bulunmaktadır.

Kılıçlar Kilisesi (Göreme): Kılıçlar Vadisinde, Göreme Açık Hava Müzesinin yaklaşık 600 m kuzeydoğusundadır. Oldukça zengin bir şekilde fresklerle süslenmiş olup, uzun bir İncil siklusunu içermektedir. IX. yy. sonu ile X. yy. başlarına tarihlenmektedir. Kilisede, peygamberlerin görünümü, müjde, ziyaret, Yusuf'un Meryem'i suçlaması, doğum, Yusuf'un rüyası, Mısır'a kaçış, vaftiz, İsa ve Zakkeus, kör adamın iyileştirilmesi, ayakların yıkanması, ihanet vb. tasvirleri bulunmaktadır.

Meryem Ana Kilisesi (Kılıçlar Kuşluk Kilisesi-Göreme): Tokalı Kilisenin arkasındaki sırtta açık hava müzesine yaklaşık, 250 m uzaklıkta, Kılıçlar Kilisesi'nin güneyindeki dik yamaçta yer alır. Kilise, aziz figürleri ve İncil siklusunun dört sahnesini içermektedir. Kilisede, deesis, Beytüllahim'e yolculuk, doğum, İsa çarmıhta, Meryem'in ölümü ve aziz tasvirleri bulunmaktadır.

Aziz Eustathios Kilisesi (Göreme): Tokalı Kilise ve Meryem Ana Kilisesi arasındadır. Kilisede İncil kaynaklı freskler mevcuttur. X. yy. başlarına tarihlenen kilisede, kazıma tekniği ile yazılmış 1148-1149 tarihi bulunmaktadır.

Tatlarin Kilisesi (Acıgöl): Tatlarin yeraltı şehrinin bulunduğu tepenin yamacında yer alır. Oldukça iyi korunmuş olan fresklerdeki sahneler betonlarla birbirinden ayrılmıştır. Zeminde koyu gri, tasvirlerde ise mor, hardal ve kırmızı renkler kullanılmıştır.
Kilisede, Meryem ve çocuk İsa, başkalaşım, İsa'nın cehenneme inişi, Kudüs'e giriş, 9 adet aziz tasviri vb. bulunmaktadır.

Tağar Kilisesi (St. Theodora Kilisesi-Ürgüp): Ürgüp ilçesinin Yeşilöz köyünde Ürgüp-Kayseri yolunun 16.5 km uzağında bulunmaktadır. Üst katta bulunan galeriye bir merdivenle çıkılmaktadır. Bu nedenle Kapadokya kiliseleri içinde tek örnektir. Genelde freskleri iyi korunmuş olan kiliseyi üç sanatçı kendi stiline göre süslemiştir. Aziz Theodora adına yapılmış olan kilise XI. - XIII. yy.a tarihlenmektedir. Kilisede, peygamberlerin görünümü, havarilerin görünümü, deesis, müjde, İsa çarmıhta ve madalyonlar içinde aziz tasvirleri bulunmaktadır.

Aziz Jean Kilisesi (Gülşehir): Gülşehir ilçe merkezi girişindedir. Kilise, 2 katlıdır. Alt katında şarap mahzenleri, su kanalları ve mezarlar bulunmaktadır. Üst katı ise kilise olup duvarları İncil'den alınmış sahnelerle süslenmiştir. 1995 yılında restore edildikten sonra bugünkü haline gelmiştir.

Ortodoks Kilisesi (Derinkuyu): 1858-1860 yılları arasında yaptırılmıştır. Derinkuyu yeraltı şehri bitişiğinde bulunan kilisenin çevre düzenleme ve restorasyonu çalışmaları sürdürülmektedir.

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
2 Ağustos 2011       Mesaj #9
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
ÜRGÜP

Nevşehir iline bağlı ilçe ve bu ilçenin merkezi olan kasaba. İl merkezinin 16 km. doğusunda, Avanos-Nevşehir-Ürgüp üçgeni içinde yoğunlaşan volkan tüfleri ve bunlar içinde oluşmuş olan kendine özgü peyzajın (yeraltı yerleşmeleri, peribacaları, güvercinlikler vb.) başlıca merkezlerinden biridir. İlçe ekonomisi tarıma (özellikle meyvecilik) ve turizme dayanır.
  • Yüzölçümü 574 km2,
  • ilçe nüfusu 33.459,
  • merkez nüfusu 13.295 (1997).

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
24 Ağustos 2011       Mesaj #10
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Aşık Edebiyatı


Nevşehir ve Çevresinde, aşıklar geleneği yoğun bir taassuptan dolayı kurallarını ve kurumlarını oluşturamamış ve fert seviyesinde kalmıştır. Aşıklar geleneğinin temel unsuru olan, usta- çırak, baba- oğul ilişkisi oluşmamıştır. Toplumsal anlayış bakımından da, aşıklar saygın bir konum elde edememiştir. Neticesinde bu gelenek ürünlerini ancak toplumun yasak kabul ettiği, ortam ve mekanlarda verebilmiştir. Söz konusu ortamlarda en önemlisi toplumca “Oturak Alemi” olarak adlandırılan eğlence biçimidir. Kendine özgü kuralları bulunan, “Oturak Alemi” bazı aşıkların yetişmesine vesile olmuştur. İlimizin yetiştirdiği bazı aşıklar: Aşık Mahfi, Aşık Fethibaba,Aşık yahya (Sertbakan) Refik Başaran, Aşık şuayip Şahin, Aşık Mehmet, Selehaddin Küçükdağ

Aşık Edebiyatından iki örnek:


Kozaklılı Akkuş Şuayip Şahin’den:
Kış yurdundan kervanlar yüklenir.
Kafileler birbirine eklenir.
Türkmen kızı türlü libas giyinir.
İncisin boynuna dizer yollarda.

Seher vakti develeri çan döver.
Kafile başları yörük, at kovar.
Uzun yayla diye durmadan iver.
Sakın size nazar değer size yollarda.

Şahini kolunda beyler ok atar.
Göçten ayrılması ne kadar beter.
Türkmen kızı elde ak maya eder.
Ufuklar seraba benzer yollarda.

İncifar vaktinde kuşlar dillenir.
Herkes devesini sarar yollanır.
Bad’ı saba zülfünde tellenir.
Genç gelinler mahsun gezer yollarda.

Sabah olur güneş doğar bağlara.
Başı bölük bölük karlı dağlara.
Bir can sesi çöker o ovalara.
Şahin destanini yazar yollarda

Suvermezli Aşık Mehmet’den:
Bir güzel geliyor döndümde baktım.
Ben onun uğrunda bu canı yaktım.
Zalım ne naz ile bir güzel gözlüm.
Gönlümün tacını giymiş dalına.
Bir güzel çocuğu almış yanına.
Herkesin takısını takmış koluna.

Ayağına giymiş bir mavi yemeni.
Acep nasıl ana doğurdu seni.
Hiç kimseye gösterme o beyaz teni.
Ben dahi gözümü kapadım.

Zalım ne naz ile bir güzel gözlüm.
Çığ düşmüş de sabahları çok ayaz.
Mübarek Allah şu güzeli bana yaz.
Elmadan kırmızı pamuktan beyaz.
Zalım ne naz ile bir güzel gözlüm.



Nevşehir İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.