Arama

Tarihimizden Anekdotlar

Güncelleme: 6 Şubat 2013 Gösterim: 10.945 Cevap: 9
yimake - avatarı
yimake
Ziyaretçi
4 Mart 2008       Mesaj #1
yimake - avatarı
Ziyaretçi
Türkiye Cumhurbaskani, Ekselans Bay Ismet Inönü Ankara
Bay Baskan,
Sponsorlu Bağlantılar
Alman hükümetinin arzu hilafina ve Ingiltere ve Fransa'nin 3 Eylül 1939'daki savas ilani karariyla Alman halkina empoze edilen savasta, Alman Reichi'nin su siradaki hedefi, Avrupa kitasinda Ingiliz nüfuzunu bertaraf etmektir. Bu; yüz yilardan beri devam eden Avrupadaki devletleri birbirine karsi oynayarak yipratma metoduna son vermenin bir kosulunu olusturmaktadir. Ingiltere'nin, Avrupanin çesitli bölgelerinde askeri nüfuz kazanma yolundaki çabalari, Alman Reichi'ni, bu bölgelerde, toprak kazanma yönünde veya siyasi nitelikte herhangi bir baska amaca yönelik olmayan önlemleri almaya zorunlu kilmaktadir.
Bu bakimdan Ekselans, size, Yunan topraklarina yerlesme yolundaki Ingiliz önlemlerinin gitgide tehditkar bir nitelik aldigi su sirada, bu kosullarin gerektigi belirli karsilikli önlemleri almaya karar verdigimi açiklamak isterim.
Bu nedenle Bulgar hükümetinden, Alman Silahli Kuvvetleri'nin bir kisim birliklerine, bu yoldaki belirli güvenlik önlemlerini uygulamak için izin vermesini rica etmis bulunuyorum. Öteden beri Almanya'ya karsi dostluk iliskileri içinde bulunan Bulgaristan, bu iliskileri, Üçlü Pakta katilmak suretiyle daha da takviye etmis ve alinacak önlemlerin Türkiye'ye yönelmeyeceginden emin olarak, bunlarin uygulanmasi için gerekli izni vermistir.
Ben de Ekselans, size bu firsattan yararlanarak resmen bildiririm ki, Almanya'nin bu önlemleri, hiçbir sekilde Türkiye'nin toprak bütünlügüne veya siyasi yapisina yönelmis degildir. Aksine, birlikte yürüttügümüz büyük ve hayati savasin hatiralariyla ve bu savasi izleyen istirapli yillarin hatiralariyla dolu olarak, size, Almanya ve Türkiye arasinda gerçek dostluga dayanan bir isbirligi için gelecekte dahi bütün kosullarin var olduguna kesin olarak inandigimi belirtmek isterim.
Çünkü;
1. Almanya bu bölgelerde hiçbir toprak çikari pesinde degildir. Alman birlikleri, söz konusu tehlikelerin giderilmesinden hemen sonra Bulgaristan ve Devlet Baskani Antenoscu ile uyum içinde Romanya'yi terk edeceklerdir.
2. Savasin sona ermesinden sonra Avrupa'nin yaralarini sarma yolunda baslayacak ekonomik gelisme, Almanya'yi ve Türkiye'yi zorunlu olarak, tekrar yakin iliskiler içine sokacaktir.
Bu alanda önemli bir faktör, Almanya'nin çikarlarini, yalniz kendi endüstri mallarinin satisinda görmedigi, ayni zamanda en büyük alici olma egilimini de tasidigidir.
Bunlarin disinda inaniyorum ki, savastan sonra gerçeklesecek yeni anlayislar düzeni, Almanya'yi hiçbir sekilde Türk hükümetinin hedefleriyle karsi karsiya getirmeyecek, aksine, iki devletin yakinlasmasi, bu alanda hem Türkiye'nin hem de Mihver Devletleri'nin çikarina olacaktir.
Bu bakimdan ben simdi oldugu gibi gelecekte de, Almanya ile Türkiyeyi karsi karsiya getirebilecek hiçbir neden olmayacagi görüsündeyim. Bu düsüncelerle, Bulgaristan'da ilerleyen Alman birliklerinin Türk sinirlarindan, orada bulunmalarinin amaci hakkinda yanlis bir yorum bulunulmasina meydan vermeyecek kadar uzak kalmalarini emrettim. Su kayitla ki, Türk hükümeti, bizi, bu tutumumuzda bir degisiklik yapmaya zorunlu kilacak önlemlere girismeyi gerekli görmesin. Ancak böyle bir durum dahi, Almanya'nin Yunan topraklarina yerlesme amacini tasiyan Ingiliz önlemlerine karsi çikma konusundaki isteginde bir degisiklik yapmayacaktir.
Bu mektubumu Ekselans, Almanya ile Türkiye arasindaki iliskileri hiçbir kosul altinda kötülestirmemek, aksine, mümkün olan her sekilde iyilestirmek ve uzak gelecekte dahi iki taraf için verimli olacak sekilde düzenlemek yolundaki içten istegimin bir dile getirilmesi olarak kabul ediniz.

Kaynak:Wikipedia

yimake - avatarı
yimake
Ziyaretçi
9 Mart 2008       Mesaj #2
yimake - avatarı
Ziyaretçi
Fatih Sultan Mehmet'ten:
Bilindiği gibi Fatih, genç yaşta padişah olmuştur. Yaşı gençtir ama zekası ve inançları çok kuvvetlidir. Yeni sultan olduğu yıllardır. Birgün bir sefere gidilecekken ordunun başında babasının olmasını ister. Ancak babası bu teklifi kabul etmez. Fatih'in maksadı babasının ilminden ve tecrübesinden yararlanmaktır.
Sponsorlu Bağlantılar
-"Eğer sen padişahsan geç ordunun başına. Yok eğer ben padişahsam emrediyorum ordunun başına geçeceksin!"
Babası Sultan Murat, başka çare bulamaz ve orduya komutanlık yapar.

Osman Yüksel Serdengeçti'den:
Osma Yüksel'in milletvekili olduğu yıllardır. Birgün meclis kürsüsünde kendisine laf atan vekillere dayanamaz ve:
-"Bu meclistekilerin yarısı eşektir!" der ve iner kürsüden.
Bunun üzerine meclis karışır ve herkes kendisinden sözünü geri almasını ister. Arkadaşlarının da ricası ile tekrar kürsüye çıkar ve zekasını gösteren ve vekilleri rahatlatan şu sözleri söyler:
-"Bu meclistekilerin yarısı eşek değildir!"

Kant'tan:
Ünlü Alman eğitimci Emmanuel Kant'ın bir sözü:
-"Her ne kadar ben inanmasam da bir tanrının var olduğunu kabul etmek gerekir."


Kanuni Sultan Süleyman'dan:
Süleymaniye Camiinin inşaası sırasında bir ermeni usta, yanlış duvar yapması sonucu, Kanuni tarafından cezalandırılır. Ermeni usta, sultandan şikayetçi olur. Kadı, ikisini de huzuruna çağırır. Kanuni ve usta, kadının karşısında ayakta beklemektedirler. Karar açıklanır: "Kısas!" yani Kanuni de aynı şekilde cezalandırılacaktır. Ermeni usta, adalete hayret eder ve:
-"Madem dininiz bu kadar adil, hem davamdan vazgeçiyorum hem de müslüman oluyorum"
Davadan sonra Kanuni, kadıya:
-"Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm"
Kadı, oturduğu minderin altından bir hançer çıkarır ve :
-"Sultanım siz de eğer 'ben padişahım' diye kararıma itiraz etseydiniz ben de bu hançeri sizin kalbinize saplardım..."

Bir Derviş:
Garip dervişin biri büyük bir köşkün önünden geçerken evin 'av meraklısı ve zalim' olan beyi, yardımcıları ile ava gitmek için evden çıkıyorlardır. Dervişle selamlaşırlar. Aksilik bu ya o gün hiç birşey vuramadan dönerler. Bey çok sinirlidir:
-"Sabah ava giderken karşılaştığımız o dervişi bulun çabuk! Onun yüzünden işlerim ters gitti. Uğursuzu getirin bana!"
Yardımcıları hemen dervişi bulup beyin huzuruna çıkarırlar. Bey kükrer:
-"Bre uğursuz adam! Senin yüzünden elimiz boş geldik! Hiçbir şey vuramadık! Tiz vurun kellesini!"
Derviş, beye şöyle der:
-"Beyim sabah selamlaştık. Siz hiçbir şey vuramadınız. Ben ise kellemi kaybediyorum. Siz söyleyin, hangimiz daha uğursuzuz?"

Kanuni Sultan Süleyman'dan:
Kanuni, şehzadelerini muhteşem bir törenle sünnet ettirir. Kısa bir süre sonra da veziri İbrahim Paşa'nın oğlu sünnet olur. Törene Kanuni de davetlidir. Birara Kanuni, vezirine der ki:
-"Söyle bakalım İbrahim Paşa. Senin tören mi daha muhteşem, benimki mi?"
-"Elbette benimki sultanım"
Kanuni şaşırır. Sebebini sorar. Vezir:
-"Benim oğlanın düğününe koskoca cihan padişahı davetliydi ve geldi. Sizinkinde böyle bir davetli var mıydı?" der.
__________________
"TÜRK DEMEK, TÜRKÇE DEMEKTİR.TÜRK, TÜRKÇE'YLE TÜRK'TÜR."
yimake - avatarı
yimake
Ziyaretçi
9 Mart 2008       Mesaj #3
yimake - avatarı
Ziyaretçi
Einstein İsmet İnönü'den ne rica etti.94379lk8Dahi bilim adamı Albert Einstein’ın 1933 yılında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı’na hitaben İsmet İnönü’ye yazdığı mektup, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nin katkılarıyla, halen devam eden Einstein Sergisi kapsamında Doğuş OtoMotion İstanbul’da sergileniyor.
Nazi tehdidi altındaki 40 Alman bilim adamının Türkiye’ye kabul edilmesi ile ilgili ricayı içeren mektup ve diğer ilgili dokümanlar, 2 Mart 2008’e kadar açık kalacak Einstein Sergisi kapsamında ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor.

Chicago, Boston, Ottowa, Birmingham gibi şehirlerde milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilen ve Doğuş OtoMotion İstanbul çatısı altında 2 Mart 2008 tarihine kadar ülkemizde de ziyaret edilebilecek olan Einstein Sergisi, tarihi açıdan önem taşıyan bir belgeye yer veriyor.

Doğuş OtoMotion İstanbul’da devam eden Einstein Sergisi kapsamında yer verilen bu özel mektupla birlikte 40 bilim adamının listesi, Başbakanlık tarafından Einstein’a gönderilen Fransızca mektup ve orijinal çevirisi de sergileniyor.
Ünlü Alman fizikçi Albert Einstein’ın 17 Eylül 1933’te kaleme alarak Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı’na hitaben İsmet İnönü’ye yolladığı mektup ve diğer dokümanlar, sergi içerisinde, özel bir alanda ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Günümüzde Başbakanlığa bağlı olan “Cumhuriyet Arşivi”nde muhafaza edilen mektup, Prof. Albert Einstein’ın Nazi tehdidi altındaki 40 bilim adamının karşılıksız olarak ülkemize kabulünün nazik bir dille ricasını içeriyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ün aynı dönemde başlattığı Üniversite Reformu kapsamında ülkemize kabul edilen 40’tan fazla bilim adamı 2. Dünya Savaşı öncesinde Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinin eğitim seviyesinin gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştu.

American Museum of Natural History (AMNH), The Hebrew University of Jerusalem and the Skirball Cultural Center – Los Angeles’ın ve Türkiye Temsilciliği ve Proje Koordinasyonluğu’nu THE PARTNERS’ın üstlendiği sergi, ünlü fizikçi Einstein’ın devrim niteliğindeki bilimsel kuramlarını son teknoloji ürünü etkileşimli objelerle aydınlatıyor ve onun büyüleyici yaşamını el yazması belgelerle keşfetme imkânı tanıyor.
yimake - avatarı
yimake
Ziyaretçi
10 Mart 2008       Mesaj #4
yimake - avatarı
Ziyaretçi
ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 42, Cilt: XIV, Kasım 1998, Türkiye Cumhuriyeti'nin 75. Yılı Özel Sayısı 21 Temmuz Salı günü saat 11.00’de Burhan Göksel’in evinde yapılan röportajın derlemesi olan bu yazıda, Sayın Göksel’in “Atatürk’ü Anekdotlarla Anlamak” başlığı altında anlattığı birkaç anısı derlenmiştir. Bu derlemeyi, 9 Ekim 1998 Cuma günü kaybettiğimiz Burhan Göksel’in anısına yayınlamayı uygun gördük.

Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’ndaki evinde sade bir hayat süren Göksel, tarihin canlı bir tanığı olarak halen ayakta dimdik duruyor ve o günleri anlatırken tekrar tekrar yaşıyor gibiydi. Burhan Göksel’in ağzından Mustafa Kemal ve Türk askeri ile ilgili anekdottan şöyledir;

“Atatürk’ün Sivas’a geldiği bir akşam, Sabiha Gökçen de yanındadır. Akşam yemeğinde Atatürk başlamadan kimse yemeğe başlamıyor. Emir subayı gelir. Atatürk’ün kulağına bir şeyler söyler. Atatürk besmele çeker ve yemeğe başlar. Neyi bekler? Sabiha Gökçen, şöyle der; emir subayı der ki; tüm asker, polis ve erler yemeğe başladı. Maiyetindeki subaylar yemeğe başlamadan o yemek yiyememektedir. Maiyetindeki er, polis ve tüm subayların yattığı yerleri gören Atatürk, onların istirahatı sağlandıktan sonra kendisi de yatıyor. Aksi oldu mu? Olursa, hiç belli etmeden tepkisini belli eder. Yerine yatmıyor ve herhangi bir yere yatıyor.”
yimake - avatarı
yimake
Ziyaretçi
27 Mart 2008       Mesaj #5
yimake - avatarı
Ziyaretçi
INÖNÜ KAHRAMANI FETHI BEY" Yakup Kadri 1923 seçimlerinde Mardin Mebusu olarak seçildiginde Hamidiye Kahramani Basbakan Rauf Orbay ve Disisleri Bakani Ismet Pasa arasindaki çatisma ayyuka çikmisti. Ismet Pasa'yi destekleyen Yakup Kadri söyle diyordu: "Refet(Bele) Pasanin hususi meclislerde Ismet Pasadan her bahis açilista onu öylesine bir alaya alisi vardi ki, bizi, yani Ismet Pasayi sevenleri adeta çileden çikarir ve aramizda epeyce sert tartismalara yol açtigi olurdu" diyor. Refet Pasa, Yakup Kadri'ye Inönü Zaferi'nin gerçek kahramaninin Ismet Pasa degil Fethi Okyar oldugunu da söyler. Yakup Kadri daha sonra Refet Pasa'nin Inönü ile ilgili sözlerinin dogru oldugunu ögrendigini ifade ederek, "ama o zamanlardaki ruh halim içinde ben bunlari bir takim sahsi darginliklarin ifadesi sayarak derin bir üzüntü ile dinlemistim. Çünkü, bana, Istanbul'dan yekpare bir kaya gibi görünen Milli mücadele cephemizde-simdi yakindan bakinca-bu çesit darginliklar yüzünden bir takim gedikler açilmis oldugunu teshis etmeye baslamistim" diyordu.
ALI FUAT PASA OLAYI
Cumhuriyetin ilanindan sonra Halk Firkasi içinde meydana gelen hiziplesmenin bir kanadini Rauf Bey ve arkadaslari, öteki kanadini ise Ismet Pasa taraftarlari teskil ediyordu. Rauf Bey, Kazim Karabekir, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy gibi yakin silah arkadaslarinin Halk Firkasi içinde ayri bir grup teskil etmelerini Atatürk bir komplo olarak niteler. Ordudan ayrilarak Ankara'ya gelen Ali Fuat Pasa'nin, Atatürk'ün Çankaya'daki aksam yemegine gelmemesi dönüm noktasidir. Pasa'nin Çankaya'ya davet edildigi aksam, davetliler arasinda Yakup Kadri ve Saffet Arikan da vardi. Yakup Kadri o aksam Atatürk'ün telasli ve üzgün oldugunu anlatir. Bütün aramalara ragmen Ali Fuat Pasa bulunamamisti. Yakup Kadri, Atatürk'ün, Ali Fuat Pasa'nin Rauf Bey ve Karabekir Pasa'nin oyununa geldigini ve onu alip bulunmayacak bir yere götürdükleri zehabina kapildigini ifade ediyordu.
ATATÜRK'Ü YANLIS BILGILENDIRDILER
Yakup Kadri yillar bonra olayin perde arkasini Ali Fuat Pasa'dan ögrendi. Buna göre Ali Fuat Pasa o aksam Inönü'ye yakin olan Saffet Arikan'in misafiriydi. Ali Fuat Pasa, Atatürk ile Rauf Beyleri baristirmak istiyor, Arikan'dan da bir randevu almasini istemisti. Ancak Arikan, Atatürk'e bunu açmamis, Pasa'nin misafiri oldugunu da saklamisti. Atatürk tertibe düsürülmüstü. Yakup Kadri söyle anlatir: "Biri devlet baskani, öbürü ordu müfettisi payesinde iki eski arkadas o zamanin Ankara'si gibi avuç içi kadar ufak bir kasabada biribirini arayip bulusamiyor. Her ikisi arasinda kalin ve agir bir perde gerili duruyor. Kim germisti bu perdeyi? Hangi gizli eller? Yillar geçmis, su ana degin hiç kimse bunu kesin bir surette bilememistir. Gerçi, o günlerde Meclis kulislerinde dolasan bazi söylentiler bahis konusu bu hadisenin Basvekil Ismet pasanin bir tertibi oldugu süphesi uyandiriyordu. Fakat su var ki, o zamanlar benim için faziletin ve siyasi ahlakin toz kondurulmaz bir örnegi olan Ismet pasanin bu gibi küçük politika oyunlari yapabilecegine asla ihtimal veremezdim".
BASIN KÖRÜKLEDI

Ismet Pasa yanlisi basin Rauf Orbay ve arkadaslari aleyhinde etkili bir kampanya baslatti. "Rauf Bey ve Sürekasi" denilen muhalif grup Atatürk ve Cumhuriyet karsiti, Hilafet ve Saltanat yanlisi olarak itham edildi. Refet Pasa Meclis'te "Bunu reddederim. Ortada yalniz Mustafa Kemal ve arkadaslari vardir" diyordu. Yakup Kadri söyle der: "Refet Pasanin söz ettigi makalelerin bizim Hakimiyet-i Milliye'de ve rahmetli Yunus Nadi'nin kendi gazetesinde yayinlanan yazilarimiz oldugunu itiraf etmek isterim. Bu yazilarda , biz, var kuvvetimizle Ismet Pasayi savunmakta ve çogu muhalefet safina geçmis istanbul basininin hücumlarina karsi koymakta idik."
Sonunda olanlar olur. Rauf Bey ve arkadaslari ayri bir parti kurdu. Parti 1925'de kapatildi. 1926'da Karabekir, Orbay, Cebesoy'un isimleri Atatürk'e Suikast davasina karistirildi. Yakup Kadri'ye göre hiziplesmenin nedeni Atatürk'ün silah arkadaslariyla birlesmesi ve yalniz Ismet Pasaya baglanip kalmamasi idi.

KRAL ÖLDÜ YASASIN KRAL

Ismet Pasa, Cumhurbaskani seçilip, Milli Sef ünvani aldiktan sonra Atatürk'ün resimlerini pullardan ve paralardan çikarttirdi. Öte yandanAtatürk'ün yakin çevresindeki pek çok ismi tasfiye etti. Inönü, Atatürk'le ihtilafa düsen ve siyaset disi birakilan ünlü muhaliflerle de baristi. Izmir Suikasti Davasi'nda hapse mahkum edilen Rauf Orbay'in itibari iade edildi. Rauf Bey, Kazim Karabekir, Refet Bele ve Hüseyin Cahit Yalçin CHP'den milletvekili seçtirildi. Ali Fuat Cebesoy Ulastirma, Fethi Okyar Adalet Bakanligi'na getirilir. Hem Karabekir hem Cebesoy, Ismet Pasa döneminde TBMM Baskanligi yapti. Cebesoy 1950-1960 arasinda DP Milletvekiliydi.
IHTILAF VE NIFAK KISISELDI
Yakup Kadri, Ismet Pasa'nin, Atatürk'le ihtilafli isimlerle barismasini söyle niteler: "Ismet Pasa eski muarizlarini kanadi altina almakla onlarin memlekette önemli bir çogunluk teskil eden taraftarlarina 'görüyorsunuz ya; bunlar bana degil, Atatürk'e karsi idiler O öldükten sonra , iste, muhalefetten eser kalmadi' demek istemis ya da Okyar'i Adalet, Cebesoy'u Ulastirma bakanligina getirmekle hala Atatürkün arkasindan aglayan Türk milletine Onun açtigi büyük devrin devam etmekte oldugu hissini vermek maksadini gütmüstür." Inönü ise söyle der: "Atatürk'ün ölümünden sonra ilk is olarak dahilde emniyet tesisinin lazim oldugunu gördüm. Eski muhaliflerin teskini, mümkünse kazanilmasi, kiymetli bir sey idi. Ihtilaf ve nifak esasen sahsiyetten dogmus idi" diyerek açikliyordu.
INÖNÜ'YE SUIKAST
Atatürk ve silah arkadaslarinin arasinin açilmasinin kaynagi sayilan Ismet Pasa, 1937'de Basbakanliktan azledildi. Atatürk ve Ismet Pasa arasindaki ayrilik hakkinda pek çok iddia ortaya atildi. Inönü'ye suikast yapilacagi bile konusuldu. Abdi Ipekçi, Inönü ile yaptigi bir söyleside, "Atatürk ile aranizin açilmasinda etrafindakilerin, sofradakilerin telkinleri mi etkili olmustur" sorusunu soruyordu. Inönü, Atatürk'ün sihhatinin bozuklugu ve alkolün tesiriyle meydana gelen degisikliklerin, aralarindaki iliskiyi olumsuz etkiledigini belirtir. Atatürk'ün Inönü'nün yerine Basbakan yaptigi Celal Bayar ise, Inönü'nün sözlerini yalanlar. Bayar'a göre, Atatürk, Inönü'yle dargin öldü. Öte yandan Atatürk'ün son günlerinde "Karabekir Pasa'yi getirin helalleselim" demesine ragmen bu istegi de yakin çevresi tarafindan yerine getirilmedi.
drzombie - avatarı
drzombie
Ziyaretçi
15 Nisan 2008       Mesaj #6
drzombie - avatarı
Ziyaretçi
Kendinizi Türklere Emanet Edin
16. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin gelişme yolu üzerinde direnmiş ve Türk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolay Katolik Avrupa tarafından kendisine "Hıristiyanlığın şövalyesi" ünvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefan'ın ölüm döşeğin de, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde: "Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız Asla Rus'a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler" diyerek nasihat ettiğini …(2)
Talan Edilen Mirasımız
Şanlı Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazinin mübarek anası Hayme Hatunun Domaniç'teki türbesini ulu hakan Abdülhamid Han'ın, ecdadına hürmetinin ifadesi olarak büyük bir itina ile tamir ettirip pencerelerini atlas perdelerle kaplattırdığını ve zeminini de Hereke dokuması muhteşem bir halı ile, döşettiğini . . . Daha sonraları iş başına gelen Halk Partisi döneminde ise o muhteşem halının türbeden gasp edilerek, partinin İnegöl ilçe yöneticilerinin kapılarına paspas yapıldığını ve atlas perdelerinin de kaymakamlık binasında kullanıldığını... (3)
Ecdadımızın Silinmez İzleri
1976 yılında Suudi Arabistan'ın Cidde şehrinde, deniz suyunu tatlı suya çeviren bir tesisin açılışından sonra meslektaşları ile sohbete girişen dönemin Türkiye Büyükelçisi Necdet Özmen'in bir ara söze: "Bu Suudi Arabistan'ın ilk tuzdan arıtma tesisidir" diye başlaması üzerine Fransız Büyükelçisinin hayretler içinde kalarak:"No... Sör... Bu Suudi Arabistan'ın ilk tuzdan arıtma tesisi değildir. İlki Osmanlılar'ın 1800.lü yılların sonunda yaptığıdır" diyerek ecdadımızın eşsiz mirasından habersiz yaşayan elçimizi mahcup ettiğini ,,(4)
Bitmeyen Osmanlı Sevgisi
Balkanlar'dan Orta Doğu'ya kadar büyük bir coğrafyanın 1. Cihan Savaşından sonra elimizden çıkmasına rağmen, o topraklarda yaşayan halkın hala büyük bir hasretle "Osmanlı, Osmanlı " diye sayıkladığını .. Budapeşte'den gelen bir yazarımıza bir Boşnak,ın'. "Madem ki İstanbul'a gidiyorsun Allah aşkına o şehrin toprağını benim için öp Allah benim canımı İstanbul'u görmeden . alması!" dediğini Trablusgarp'daki ihtiyar Cezayirlilerin , boyunlarına muska diye Osmanlı parası taktıklarını…(5) Biliyor muydunuz.
Avrupa'da Akıncı Korkusu
1534 yılında Viyana'daki St. Stephen Katedrali'nde. Osmanlı akıncılarının yaklaştığını görüp çan çalarak haber vermekle vazifeli bir memuriyetin ihdas edildiğini ve bu memuriyetin ancak 1956 yılında, Viyana Belediye Meclisince. Artık bir Osmanlı tehlikesi kalmadığından, bu vazifenin lüzumu yoktur" diye bir karar alınarak iptal edildiğini...Msn Demon
Cennette Yer
Osmanlı Devleti'nin zirvelerde şahlandığı, akıncılarının Avrupa içlerinde at oynattığı bir dönemde. kilisede bir papazın vaaz verirken"Dünya hakimiyetinin Türklere fakat Cennet'in de kendilerine ait olduğunu... " söylemesi üzerine. bu taksime aklı yatmayan cemaatten bazılarının büyük bir ümitsizlik içinde: "Dünyada bizi yurtlarımızdan çıkaran Türkler hiç Cennet'te yer bırakırlar mı?" dediklerini...(7)
Batışın Remzi
Yükseliş dönemimizin ruhunu yansıtan mütevazı Topkapı Sarayına karşılık, yıkılışımızı remzeden Varsay taklidi Dolmabahçe Sarayının Avrupa'dan borç alınan para ile, 9 ton altın ve 41 ton gümüş kullanılarak inşa edildiğini... Msn Note
Şefzade'nin Dolmabahçe Sefası
İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde, oğlu Ömer İnönü nün gerek talebelik gerekse daha sonraki yıllarda koskoca Dolmabahçe Sarayını ikametgah olarak kullanıp, yattığı bir oda için bütün sarayın kaloriferlerini yaktırdığın ve ayrıca bu şefzadenin sarayda kadınlı kızlı gece alemleri düzenlediğini... Bütün bu olanların dönemin Millet Meclisinde ciddi tartışmalara yol açtığını ve o gün mecliste bulunan baba İnönü nün kulaklığı takılı olduğu halde müzakereleri işitmemezlikten geldiğini (9)
Ağaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın. günlerce dolaşıp yıllık zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak Cağaloğlu'ndaki bir ağaca asıp, üzerine de: "Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye yazdığını.. Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını (10)
peaceful - avatarı
peaceful
Ziyaretçi
5 Ekim 2008       Mesaj #7
peaceful - avatarı
Ziyaretçi
YAVUZ SULTAN SELİM VE İRAN ŞAHI

Yavuz Sultan Selim zamanında, İran şahı kıymetli mücevherlerle
süslü bir


sandık hediye gönderiyor Sultan Selim'e.


Sandık açılıyor. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli
atlas,

kadife kumaşlar çıkıyor.Fakat bir de pis bir koku
yayılıyor.

Dehşet bir koku, herkes burnunu
tıkıyor.

Neyse en alttaki bÜzgünümadan insan pisliği çıkıyooooor..


Yani Osmanlıya acayip bir hakaret!!!!!

Cihan padişahı
emir veriyor,

"herkes düşünsün, buna ince bir şekilde cevap
vermeliyiz"

Ve cihan padişahı yine çözümü kendisi buluyor.

Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir
sandık

hazırlatıyor.

İçine o zamanın Osmanlı
İstanbul'unda imal edilen gül kokulu

en nadide lokumlardan bir
kutu hazırlatıyor, en altına da

küçük bir pusula ve bir satır
yazı. Gönderiyor...

Şah sandığı açıyor. Açtıkça güzel bir koku
ve en altta bir kutu lokum.

Anlam veremiyorlar tabii. Bizim elçi
yiyor önce, sonra oradakilere

ikram ediyor.

Kutunun
içindeki pusulayı Şah okuyor:

"Herkes yediğinden ikram eder" !!!!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2008       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Misir Sefİrİ'nİn Fesİ

Bİr Kisim Sefİrlerİn Ve Devlet Erkaninin Da BulunduĞu Bİr Zİyarette Misir Sefİrİ BaŞindakİ Fesle Ter İçİnde KalmiŞti. Atatürk Ona Döndü:

- Bu BaŞinizdakİ SerpuŞun Bu Kadar Sikintili OlduĞunu Sİzde Kabul Edersİnİz Tabİ...
Sefİr Hazretlerİnİn BaŞindakİnİ Aliniz...

Derhal Bİrİsİ Fesİ Aliyor. Bİr GümüŞ Tepsİye Konan Fesİ Frakli Bİr Garson Uçura Uçura Salondan DiŞariya Götürüyor. Sefİr Bİr Aralik Ne YapacaĞini ŞaŞiriyor. Hatta Bİr An Salonu Terk Etmeyİ Bİle Tasarliyor, Fakat İngİlİz Sefİrİnİn Tavsİyesİ üzerİne Harekete Geçmİyor.

Mesele Az Kalsin Bİr Dİplomatİk Hadİse Olmak GelİŞmesİnİ Gösterİyor, Fakat Kapaniyor. Neden Sonra öĞrendİk Kİ Misir Hükümetİ Sefİre GönderdİĞİ Dİrektİfte:

"gazİ, Bütün Şark Alemİnİn Rehberİdİr. O'nun Hareketlerİne Bİr Dİplomatİk Hadİse DeĞİl, Bİr MürŞİt İkazi Aramak Daha Münasİptİr" Gİbİ Bİr Cümle Sarf EdİlmİŞtİr

Em.tümg.muzaffer Erendİl,
İlgİnç Olaylar Ve
Anekdotlarla Atatürk



Alıntıdır...
peaceful - avatarı
peaceful
Ziyaretçi
21 Ekim 2008       Mesaj #9
peaceful - avatarı
Ziyaretçi
2qamr1j
_GüzelikMeleği_ - avatarı
_GüzelikMeleği_
Ziyaretçi
6 Şubat 2013       Mesaj #10
_GüzelikMeleği_ - avatarı
Ziyaretçi
Tarihimizden Anekdotlar

Türkiye Cumhurbaskani, Ekselans Bay Ismet Inönü Ankara
Bay Baskan,
Alman hükümetinin arzu hilafina ve Ingiltere ve Fransa'nin 3 Eylül 1939'daki savas ilani karariyla Alman halkina empoze edilen savasta, Alman Reichi'nin su siradaki hedefi, Avrupa kitasinda Ingiliz nüfuzunu bertaraf etmektir. Bu; yüz yilardan beri devam eden Avrupadaki devletleri birbirine karsi oynayarak yipratma metoduna son vermenin bir kosulunu olusturmaktadir. Ingiltere'nin, Avrupanin çesitli bölgelerinde askeri nüfuz kazanma yolundaki çabalari, Alman Reichi'ni, bu bölgelerde, toprak kazanma yönünde veya siyasi nitelikte herhangi bir baska amaca yönelik olmayan önlemleri almaya zorunlu kilmaktadir.
Bu bakimdan Ekselans, size, Yunan topraklarina yerlesme yolundaki Ingiliz önlemlerinin gitgide tehditkar bir nitelik aldigi su sirada, bu kosullarin gerektigi belirli karsilikli önlemleri almaya karar verdigimi açiklamak isterim.
Bu nedenle Bulgar hükümetinden, Alman Silahli Kuvvetleri'nin bir kisim birliklerine, bu yoldaki belirli güvenlik önlemlerini uygulamak için izin vermesini rica etmis bulunuyorum. Öteden beri Almanya'ya karsi dostluk iliskileri içinde bulunan Bulgaristan, bu iliskileri, Üçlü Pakta katilmak suretiyle daha da takviye etmis ve alinacak önlemlerin Türkiye'ye yönelmeyeceginden emin olarak, bunlarin uygulanmasi için gerekli izni vermistir.
Ben de Ekselans, size bu firsattan yararlanarak resmen bildiririm ki, Almanya'nin bu önlemleri, hiçbir sekilde Türkiye'nin toprak bütünlügüne veya siyasi yapisina yönelmis degildir. Aksine, birlikte yürüttügümüz büyük ve hayati savasin hatiralariyla ve bu savasi izleyen istirapli yillarin hatiralariyla dolu olarak, size, Almanya ve Türkiye arasinda gerçek dostluga dayanan bir isbirligi için gelecekte dahi bütün kosullarin var olduguna kesin olarak inandigimi belirtmek isterim.
Çünkü;
1. Almanya bu bölgelerde hiçbir toprak çikari pesinde degildir. Alman birlikleri, söz konusu tehlikelerin giderilmesinden hemen sonra Bulgaristan ve Devlet Baskani Antenoscu ile uyum içinde Romanya'yi terk edeceklerdir.
2. Savasin sona ermesinden sonra Avrupa'nin yaralarini sarma yolunda baslayacak ekonomik gelisme, Almanya'yi ve Türkiye'yi zorunlu olarak, tekrar yakin iliskiler içine sokacaktir.
Bu alanda önemli bir faktör, Almanya'nin çikarlarini, yalniz kendi endüstri mallarinin satisinda görmedigi, ayni zamanda en büyük alici olma egilimini de tasidigidir.
Bunlarin disinda inaniyorum ki, savastan sonra gerçeklesecek yeni anlayislar düzeni, Almanya'yi hiçbir sekilde Türk hükümetinin hedefleriyle karsi karsiya getirmeyecek, aksine, iki devletin yakinlasmasi, bu alanda hem Türkiye'nin hem de Mihver Devletleri'nin çikarina olacaktir.
Bu bakimdan ben simdi oldugu gibi gelecekte de, Almanya ile Türkiyeyi karsi karsiya getirebilecek hiçbir neden olmayacagi görüsündeyim. Bu düsüncelerle, Bulgaristan'da ilerleyen Alman birliklerinin Türk sinirlarindan, orada bulunmalarinin amaci hakkinda yanlis bir yorum bulunulmasina meydan vermeyecek kadar uzak kalmalarini emrettim. Su kayitla ki, Türk hükümeti, bizi, bu tutumumuzda bir degisiklik yapmaya zorunlu kilacak önlemlere girismeyi gerekli görmesin. Ancak böyle bir durum dahi, Almanya'nin Yunan topraklarina yerlesme amacini tasiyan Ingiliz önlemlerine karsi çikma konusundaki isteginde bir degisiklik yapmayacaktir.
Bu mektubumu Ekselans, Almanya ile Türkiye arasindaki iliskileri hiçbir kosul altinda kötülestirmemek, aksine, mümkün olan her sekilde iyilestirmek ve uzak gelecekte dahi iki taraf için verimli olacak sekilde düzenlemek yolundaki içten istegimin bir dile getirilmesi olarak kabul ediniz.


Kaynak:Wikipedia
Fatih Sultan Mehmet'ten:



Bilindiği gibi Fatih, genç yaşta padişah olmuştur. Yaşı gençtir ama zekası ve inançları çok kuvvetlidir. Yeni sultan olduğu yıllardır. Birgün bir sefere gidilecekken ordunun başında babasının olmasını ister. Ancak babası bu teklifi kabul etmez. Fatih'in maksadı babasının ilminden ve tecrübesinden yararlanmaktır.
-"Eğer sen padişahsan geç ordunun başına. Yok eğer ben padişahsam emrediyorum ordunun başına geçeceksin!"
Babası Sultan Murat, başka çare bulamaz ve orduya komutanlık yapar.

Osman Yüksel Serdengeçti'den:
Osma Yüksel'in milletvekili olduğu yıllardır. Birgün meclis kürsüsünde kendisine laf atan vekillere dayanamaz ve:
-"Bu meclistekilerin yarısı eşektir!" der ve iner kürsüden.
Bunun üzerine meclis karışır ve herkes kendisinden sözünü geri almasını ister. Arkadaşlarının da ricası ile tekrar kürsüye çıkar ve zekasını gösteren ve vekilleri rahatlatan şu sözleri söyler:
-"Bu meclistekilerin yarısı eşek değildir!"

Kant'tan:
Ünlü Alman eğitimci Emmanuel Kant'ın bir sözü:
-"Her ne kadar ben inanmasam da bir tanrının var olduğunu kabul etmek gerekir."


Kanuni Sultan Süleyman'dan:
Süleymaniye Camiinin inşaası sırasında bir ermeni usta, yanlış duvar yapması sonucu, Kanuni tarafından cezalandırılır. Ermeni usta, sultandan şikayetçi olur. Kadı, ikisini de huzuruna çağırır. Kanuni ve usta, kadının karşısında ayakta beklemektedirler. Karar açıklanır: "Kısas!" yani Kanuni de aynı şekilde cezalandırılacaktır. Ermeni usta, adalete hayret eder ve:
-"Madem dininiz bu kadar adil, hem davamdan vazgeçiyorum hem de müslüman oluyorum"
Davadan sonra Kanuni, kadıya:
-"Eğer ben padişahım diye benim lehimde bir karar verseydin, seni bu kılıcımla öldürürdüm"
Kadı, oturduğu minderin altından bir hançer çıkarır ve :
-"Sultanım siz de eğer 'ben padişahım' diye kararıma itiraz etseydiniz ben de bu hançeri sizin kalbinize saplardım..."

Bir Derviş:
Garip dervişin biri büyük bir köşkün önünden geçerken evin 'av meraklısı ve zalim' olan beyi, yardımcıları ile ava gitmek için evden çıkıyorlardır. Dervişle selamlaşırlar. Aksilik bu ya o gün hiç birşey vuramadan dönerler. Bey çok sinirlidir:
-"Sabah ava giderken karşılaştığımız o dervişi bulun çabuk! Onun yüzünden işlerim ters gitti. Uğursuzu getirin bana!"
Yardımcıları hemen dervişi bulup beyin huzuruna çıkarırlar. Bey kükrer:
-"Bre uğursuz adam! Senin yüzünden elimiz boş geldik! Hiçbir şey vuramadık! Tiz vurun kellesini!"
Derviş, beye şöyle der:
-"Beyim sabah selamlaştık. Siz hiçbir şey vuramadınız. Ben ise kellemi kaybediyorum. Siz söyleyin, hangimiz daha uğursuzuz?"

Kanuni Sultan Süleyman'dan:
Kanuni, şehzadelerini muhteşem bir törenle sünnet ettirir. Kısa bir süre sonra da veziri İbrahim Paşa'nın oğlu sünnet olur. Törene Kanuni de davetlidir. Birara Kanuni, vezirine der ki:
-"Söyle bakalım İbrahim Paşa. Senin tören mi daha muhteşem, benimki mi?"
-"Elbette benimki sultanım"
Kanuni şaşırır. Sebebini sorar. Vezir:
-"Benim oğlanın düğününe koskoca cihan padişahı davetliydi ve geldi. Sizinkinde böyle bir davetli var mıydı?" der.
__________________

"TÜRK DEMEK, TÜRKÇE DEMEKTİR.TÜRK, TÜRKÇE'YLE TÜRK'TÜR."

Einstein İsmet İnönü'den ne rica etti.
94379lk8
Dahi bilim adamı Albert Einstein’ın 1933 yılında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı’na hitaben İsmet İnönü’ye yazdığı mektup, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nin katkılarıyla, halen devam eden Einstein Sergisi kapsamında Doğuş OtoMotion İstanbul’da sergileniyor.
Nazi tehdidi altındaki 40 Alman bilim adamının Türkiye’ye kabul edilmesi ile ilgili ricayı içeren mektup ve diğer ilgili dokümanlar, 2 Mart 2008’e kadar açık kalacak Einstein Sergisi kapsamında ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor.

Chicago, Boston, Ottowa, Birmingham gibi şehirlerde milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilen ve Doğuş OtoMotion İstanbul çatısı altında 2 Mart 2008 tarihine kadar ülkemizde de ziyaret edilebilecek olan Einstein Sergisi, tarihi açıdan önem taşıyan bir belgeye yer veriyor.

Doğuş OtoMotion İstanbul’da devam eden Einstein Sergisi kapsamında yer verilen bu özel mektupla birlikte 40 bilim adamının listesi, Başbakanlık tarafından Einstein’a gönderilen Fransızca mektup ve orijinal çevirisi de sergileniyor.
Ünlü Alman fizikçi Albert Einstein’ın 17 Eylül 1933’te kaleme alarak Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı’na hitaben İsmet İnönü’ye yolladığı mektup ve diğer dokümanlar, sergi içerisinde, özel bir alanda ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor. Günümüzde Başbakanlığa bağlı olan “Cumhuriyet Arşivi”nde muhafaza edilen mektup, Prof. Albert Einstein’ın Nazi tehdidi altındaki 40 bilim adamının karşılıksız olarak ülkemize kabulünün nazik bir dille ricasını içeriyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ün aynı dönemde başlattığı Üniversite Reformu kapsamında ülkemize kabul edilen 40’tan fazla bilim adamı 2. Dünya Savaşı öncesinde Türkiye Cumhuriyeti üniversitelerinin eğitim seviyesinin gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştu.

American Museum of Natural History (AMNH), The Hebrew University of Jerusalem and the Skirball Cultural Center – Los Angeles’ın ve Türkiye Temsilciliği ve Proje Koordinasyonluğu’nu THE PARTNERS’ın üstlendiği sergi, ünlü fizikçi Einstein’ın devrim niteliğindeki bilimsel kuramlarını son teknoloji ürünü etkileşimli objelerle aydınlatıyor ve onun büyüleyici yaşamını el yazması belgelerle keşfetme imkânı tanıyor.
ALINTI