Arama

Türk Düşmanlığı (Anti-Turkism, Turcophobia)

Güncelleme: 11 Temmuz 2009 Gösterim: 3.811 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
11 Temmuz 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Türk Düşmanlığı
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

Türk düşmanlığı (İngilizce: Anti-Turkism ya da Turcophobia), Türklere, Türk kültürüne, Osmanlı Devleti'ne, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Türk halklarına karşı olan düşmanlık olarak tanımlanır. 19. yüzyıl sonlarında William Gladstone Türkofobiyi, Britanya politikasında Osmanlı İmparatorluğu'na karşı bir politika değişikliği olarak ortaya atmıştır.
Anti-Türkizm her zaman sadece Türk halklarına karşı değil, Balkan müslümanlarına, özellikle Boşnaklar'a, Arnavutlar'a, Pomaklar'a ve etnik Makedonlar'a karşı da hedeflenir. Ayrıca günümüzde Almanya, Belçika, Ermenistan, Fransa, İran ve Rusya gibi ülkelerde Türklerin ırkçı saldırılara uğradıkları bilinmektedir.


Tarihi Gelişim
Birinci Dünya Savaşında Çarlık Rusyanın kullandığı bir propaganda posterinde Kazak'dan kaçan bir Türk
800pxrussianposter

Türkofobyanın kökleri haçlı seferlerine kadar dayanır. Selçukluların Anadolu'yu fethi ve bunu takip eden Bizans'ın umutsuz durumu Papa II. Urban'ı bütün Hıristiyan dünyasını Türklere karşı bir savaşa çağırmasına yol açmıştır. 1400'lerin ortalarında Türklere karşı özel olarak Avrupa'nın her yerinde katolik dini törenler düzenlenmiştir, bu dini törenlerde verilen mesaj Türklere karşı bir zaferin sadece Tanrı'nın yardımıyla kazanılabileceği ve bu yüzden Hiristiyan aleminin Türklerin zalimliğine karşı direncini yitirmemesi gerektiğidir.
Viyana piskoposu Johann Faber (1478 - 1541) şöyle demiştir:
"Dünyada yaş ve cinsiyet ayırımı yapmadan çocuk yaşlı herkesi kesen, hatta ana rahmindeki bebeği bile katleden Türkler kadar acımasız ve kaba bir ırk yoktur."
16. yüzyılda Türk düşmanlığıyla alakalı tüm Avrupa'da 2500 civarında (1000'den fazlası Almanya'da) kitap basılmıştır. Bu kitaplarda özellikle "kana susamış Türk" imajı okurların kafasına sokulmaya çalışılmıştır. Hatta 1480-1610 yılları arasında Amerika'nın keşfi ile ilgili olan kitap sayısının iki katı kadar kitap Türk düşmanlığı için yazılmıştır.
Bu dönemde Osmanlılar Balkanları fethetmiş ve Viyana’yı kuşatmıştır. Bu sebebten dolayı Avrupada Osmanlılara karşı büyük bir korku vardı. Martin Luther'in yakın arkadaşı ve protestanlığın en önemli isimlerinden olan Philipp Melanchthon Türklerin "Kızıl Yahudiler" olduğunu iddia etmiştir. Buna dayanak olarak Türklerde ve Yahudilerde ortak olan erkek çocukları sünnet ettirme ve diğer ortak adet ve görenekleri göstermiştir. Kızıl benzetmesini de Türklerin adeta bir kan tazısı gibi katleden ve savaşan bir millet olmasına bağlamıştır.
Martin Luther, Türkleri papalık makamı ile kilisedeki yolsuzluk ve bozulmaya karşı Hıristiyan dünyasına Tanrı'nın bir cezası olarak görmüştür. 1518'de, 95 Tez'ini açıkladığında Martin Luther, Tanrı'nın Hıristiyanları veba, çatışma ve depremlerle cezalandırması gibi bu sefer de Türkleri yollayarak cezalandırdığını iddia etmiştir. Papa Leo X buna karşılık olarak Luther’i kiliseden atmakla tehdit etmiş, onu Türklere karşı verilen kapitülasyonları savunmakla ve Türklerin avukatlığını yapmakla suçlamıştır.

Bazı ilahiyatçılara göre Türk kelimesi "torquere"den ("torture", işkence) gelmektedir, bir diğer popüler teoriye göre Türkler, zalim bir ırk kabul edilen İskitlerle aynı ırktandır.
Avrupa'da Türklere karşı olan bu negatif imajın sorumlusu biraz da Kurt-Türk hikâyeleridir. Bu hikâyelerde Kurt-Türk karışımı, insan yiyen, yarı insan (Türk), yarı kurt, kurt kafası ve kuyruğu olan gerisi insan biçiminde bir yaratığın varlığı iddia edilir. Askeri güç ve acımasızlık Türklerin kökeni hakkında yapılan bu iddialarda defalarca tekrar eden bir özelliktir.
İsveç'te Türkler Hıristiyanlığın ana düşmanı olarak gösterilirmiştir. Bu net olarak Erland Dryselius tarafından yazılan ve 1694’te basılan "Luna Turcica eller Turkeske måne, anwissjandes lika som uti en spegel det mahometiske vanskelige regementet, fördelter uti fyra qvarter eller böcker" ("Muhammed’in dört parçaya ve kitaba bölünmüş olan tehlikeli kanununu ayna gibi yansıtan Türk hilali") adlı kitapta görülebilir. Dinsel konuşmalarda, Türklerin nasıl fethettikleri yerleri sistematik olarak yakıp yıktığı, acımasızlığı ve kana susamışlığı hakkında vaazlar verilirmiştir. İsveç'te 1795 yılında yazılan ve okullarda okutulan bir kitapta İslam "Büyük düzenbaz Muhammed tarafından uydurulan, günümüzde Türklerin tamamen kabul ettiği sahte din" olarak tarif edilmiştir.
Avrupa'da 2004 yılında Cyrille Fijnaut, Letizia Paoli tarafından yazılan "Organize Suçlar" adındaki kitabın "Avrupa Birliği ve Dışındaki Kavramlar, Gidişat ve Kontol Politikaları" adındaki bölümde (sayfa 206) Türk düşmanlığı hakkında şöyle denir:
"Üçüncü yapılsal problem Osmanlı İmparatorluğu'nun her yerinde egemen olan etnik hiyerarşi ile ilgilidir. Selçuklu dönemimde, devlet otoriteleri İranlıları, Gürcüleri ve Slavları üst düzey milletler olarak görürken Türkleri ve Türkmenleri en alt seviye milletler olarak görmüşlerdir. Türkçe sadece sıradan halk tarafından konuşulan bir dildi ve Selçuklu yazıtlarında bile Türklere karşı düşmanca yazılar bulmak zor değildi:
'Kana susamış Türkler [...] ellerine şans geçtiğinde yağmalar düşmanın geldiği görüncede kaçar'.
Osmanlıda da devletin Türkerden oluşan saray tarafından yönetilmesine rağmen işler pek farklı değildi. Anadolu isyanları hakkında bir kitap yazan Osmanlı tarihçisi Naima, Türkler hakkında şu benzetme terimleri kullanır:
Türk-i bed-lika (Çirkin yüzlü Türk), nadan Türk (Cahil Türk) ve eirak-i bi-idrak (hiçbir şey bilmeyen Türk)."

Deyimler
Dünyada pek çok kötü özellik Türklerle özdeşleştirilmiştir. Bunlara örnek bazı deyimler şöyledir:
  • İtalyanca'da "bestemmia come un Turco" (Türk gibi küfretmek) ve "puzza come un Turco" (Türk gibi pis kokmak) deyimleri sıklıkla kullanılır. En kötü şöhretli İtalyanca deyim (manşetlerde de sıkça kullanılır) yakın bir tehlikeyi belirtmek amacıyla kullanılan "Mamma li Turchi!" (Anneciğim, Türkler geliyor!) deyimidir. Ayrıca İtalyanlar "Fumare come un Turco" (Türk gibi sigara içmek) deyimini de sık sık kullanırlar. Almanca ve Sırpça'da da "Türk gibi sigara içmek" anlamına gelen deyimler vardır.
  • Fransızca'da "Turc" kelimesi eskiden "C'est un vrai Turc" (Gerçek bir Türk) gibi meşhur deyimlerde kaba ve acımasız insanları belirtmek için kullanılırdı.
  • Bir İspanyol biriyle ilgili küçük düşürücü bir yorum yapmak istediğinde "turco" derdi.
  • Avusturya'nın kırsal kesimlerinde hala çocukların "Es ist schon dunkel. Türken kommen. Türken kommen" (Hava çoktan karardı. Türkler geliyor. Türkler geliyor.) diye tekerleme söylediği duyulabilir.
  • Farsça'da "Tork-e khar" (Türk aptalı/eşeği), Türkçe konuşan İranlı Azerilere karşı kullanılan aşağılayıcı bir sözdür.
  • Almanca'da "Liegt ein Turke tot in Keller, waren die deutschen wieder schneller" (Bodrumda ölü bir Türk yatıyor, Almanlar yine Türklerden hızlıydılar) şeklinde bir deyim vardır.
  • Rusça'da "Незваный гость хуже Татарина" (İstenmeyen misafir Tatardan kötüdür) şeklinde bir deyim vardır.
  • Yunanca'da "Εγινε Τούρκος από το θυμό του" (Öfkesi onu Türk haline getirdi), birine ya da bir şeye aşırı öfkeye ifade eder.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

2 Şubat 2007 / virtuecat Telefon
16 Mayıs 2008 / asla_asla_deme Psikoloji ve Psikiyatri
7 Haziran 2007 / thedoctor_611 Taslak Konular
15 Mayıs 2012 / ThinkerBeLL X-Sözlük