Arama

Ay-Yıldız / Bayrağım - Sayfa 3

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 29 Haziran 2016 Gösterim: 619.310 Cevap: 65
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Nisan 2006       Mesaj #21
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Sancak ve Bayraklar

Sponsorlu Bağlantılar
Ordunun sancağı ve bayraklarının/flamalarının olması zorunludur. Sancak ile bayrak arasındaki fark şudur:

Sancak, direğin ucuna bağlanan ve ona sarılandır. Ona عَلَم “alemün” de denir. “Sancak” diye isimlendirilir. Çünkü büyüklüğünden dolayı sarılı durur, gerekmedikçe açılmaz. O büyük bir bayraktır. Ordu emirinin yeri için bir alamettir. Emir nereye giderse o da oraya götürülür.

Bayrak ise, ordu için verilen bir alamettir/nişandır. Ona lakab olarak “ümmül harb” da denilir. bayrak direğe bağlanıp rüzgarın dalgalandırmasına terk edilir.

Rasul (u) zamanında İslâm ordusunun sancak ve bayrakları vardı. Buhari, Enes’ten şunu rivayet etti: “Nebi (u); Zeyd’in Cafer’in, İbn Revaha’nın ölümünü haberleri gelmeden önce insanlara duyurmuştur. Zira şöyle demiştir: أَخَذَ الرَّايَةَ زَيْدٌ فَأُصِيبَ ثُمَّ أَخَذَ جَعْفَرٌ فَأُصِيبَ ثُمَّ أَخَذَ ابْنُ رَوَاحَةَ فَأُصِيبَ “Bayrağı Zeyd aldı, ِldürüldü. Sonra Cafer aldı, ِldürüldü. Sonra İbn Revaha aldı, ِldürüldü.”[1]

- Rivayet edildi ki: “Nebi (u), Sefer ayının sonunda Rum ile sava؛a hazırlanmaları için insanlara delegeler gِnderdi. Usâme’yi çağırıp ؛ِyle dedi: “Babanın ِldürüldüğü yere git. Onlara at hazırla. Seni bu orduya komutan tayin ettim. İbni halkına sabahtan saldır, onların üzerine ate؛ yak. Yolculukta acele et, haberlerden ِnce sen oraya var. Allah sana zafer verirse, onların içinde fazla oyalanma.” اar؛amba günü Rasul (u)’in ağrısı ba؛ladı. Usâme’nin eline sancağı verdi. Usâme onu alıp ulağına teslim etti. askerler bir kayalıkta toplandılar.”

- El-Haris b. Haân el-Bekri’den ؛ِyle dediği rivayet edildi: “Medine’ye geldiğimizde Rasulullah (u) minberde idi. Bilal kılıç ku؛anmı؛ olduğu halde onun ِnünde duruyordu. O ara siyah bayraklar gِründü. Bu bayraklar nedir? diye sordum. Dediler ki: Amru b. آs, gazveden geldi.”

- Sahiheynde Nebi (u)’in ؛ِyle dediği rivayet edildi:

لاعْطِيَنَّ الرَّايَةَ رَجُلاً يُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَيُحِبُّهُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ قَالَ فَتَطَاوَلْنَا لَهَا فَقَالَ ادْعُوا لِي عَلِيًّا “Muhakkak ki bayrağı Allah ve Rasulünü seven, Allah ve Rasulünün de kendisini sevdiği birisine vereceğim. Onu Ali’ye verdi.”[2]

- Nesei de, Enes’ten ؛unu rivayet etti: “Nebi (u)’in katıldığı bazı sava؛larda, İbn Ummü Mektüm’un beraberinde siyah bayraklar vardı.”

Yukarıda geçen rivayetlerle açığa çıkıyor ki Nebi (u) zamanında orduya ait sancak ve bayraklar vardı. Bu nasslar dikkatle incelendiğinde gِrülüyor ki; bayrak, sancaktan küçüktür, sancak bayraktan büyüktür. Sancak ordu komutanı için bağlanır. Bayrak ise orduya verilir. Sancak, karargahta ordu komutanına alamet olarak bulunur. Bayraklar ise tabur ve bِlük komutanlarında ve ordunun çe؛itli birliklerinde bulunur. Dolayısıyla orduda bir çok bayrak vardır. Halbuki ordunun bir sancağı olur. Bu sancak ile bayrak arasındaki fark bakımındandır.

Sancak ve bayrakların renklerine gelince: Rasul (u)’in bayrağının siyah, sancağının beyaz olduğu sabit olmu؛tur.

- İbn Abbas’tan ؛ِyle dediği rivayet edilmi؛tir: “Rasulullah (u)’in bayrağı siyah, sancağı beyaz idi.”

- Cabir’den rivayet edilmi؛tir ki; “Nebi (u) beyaz sancağı ile Mekke’ye girdi.”

- Yukarıda geçen Hâris Hadisinde de ؛u ibare vardı: “O ara siyah bayraklar gِründü.”

Bu Hadisler bayrağın siyah renge, sancağın ise beyaz renge sahip olduğuna delâlet etmektedirler.

Sancak ve bayrağın ؛ekline gelince: Bayrağın dِrtgen ve kuma؛tan olduğu geçmi؛tir.

- Berâ’ b. آzid’den, kendisine “Rasul (u)’in bayrağı ne idi” diye sorulduğunda ؛ِyle dediği rivayet edilmi؛tir: “O basmadan yapılmı؛ dِrtgen siyah bir bayraktı.” “Basmadan” kast olunan, yani ipekten kuma؛ ya da yünden kuma؛tır.

Bayrağın üzerinde لا اله إلا الله محمد رسول الله Kelime-i Tevhid’in yazılı olduğu da rivayet edilmi؛tir.

- İbn Abbas, Ebu ھeyh’in yanında ؛u lafzı rivayet etmi؛tir: “Rasulullah (u)’in bayrağı üzerinde لا اله إلا الله محمد رسول الله yazılı idi.”

Bayrak hakkında sِylenen, sancak hakkında da sِylenir. Zira sancak da kuma؛tan yapılmı؛ dِrtgen olur. ـzerine de لا اله إلا الله محمد رسول الله yazılır. Ancak sancak bayraktan büyük olur ve üzerine siyah yazı ile yazılır. Bayrak ise beyaz yazı ile yazılır.

Nasslarda geçtiği ؛ekle ve bayrakların vakıasına gِre; hem bayrağın hem de sancağın açıkça dِrtgen olması, enin ِlçüsünün boyunun ِlçüsünün üçte ikisi (2/3) olması, sancağın boyunun 120 cm, eninin 80 cm olması; bayrağın boyunun 90 cm, eninin 60 cm olması gِz ِnünde bulundurulur. Sancak ve bayrakların daha büyük ve daha küçük ِlçülerde olması caizdir. Her tümenin ve her birliğin ؛ekil ve renkte kendisine has bayrağının/flamanın olması, o tümen ve birliğe ait alamet olarak devletin bayrağı ile birlikte direğe çekilmesi güzel bulunan hususlardandır.

Sancak ve bayraklar ordu için kullanıldığı gibi devletin organları ve dairelerinde de kullanılırlar. Hilâfet merkezinde halifenin makamı üstünde sancak çekilir. Devletin bütün devlet daireleri ve komutanlarında bayraklar çekilir. Aynı ؛ekilde tebaanın fertlerine kendi müesseselerine ve evlerine bayraklar asmalarına izin verilir.



Son düzenleyen Mira; 31 Ekim 2014 12:16 Sebep: Kırık resim linki kaldırıldı.
KafKasKarTaLi - avatarı
KafKasKarTaLi
Ziyaretçi
7 Mayıs 2006       Mesaj #22
KafKasKarTaLi - avatarı
Ziyaretçi
BAYRAK
MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar

Devletleri temsil eden renk ve sekli özellestirilmis millî alamet. Arapça raye ve liva kelimelerinin karsiligi olan bayrak ve sancak, umumiyetle dikdörtgen biçiminde ve kumastan yapilir. Bayrak bir milletin varliginin ve bagimsizliginin sembolü, tarihinin hatirasidir. Degeri; pamuk, atlas ve ipekten yapilmasina bagli olmayip, temsil ettigi milletin kiymeti ile ölçülür. Devletin hakimiyetini, bagimsizligini ve serefini temsil ettigi için bayraga saygi gösterilir. Çok eski zamanlarda kurulan devletler ve kavimler, bayrak veya bayraga benzeyen semboller kullandilar. Islam tarihinde ise hicretin birinci yilindan itibaren bayrak kullanilmaya baslandi. Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem hicretin birinci senesinde Sam'dan dönmekte olan Kureys kervanina karsi gönderdigi hazret-i Hamza komutasindaki otuz kisilik kuvvete bayrak seklindeki sembolü ilk defa kendi elleriyle bir mizragin ucuna beyaz bir bez baglayarak askerlerden Ebü Mersed'in eline verdi. Liva-ül-Beyda ismiyle anilan bu bayrak, Hayber gazasina kadar kullanildi. Hayber'den sonra Raye denilen siyah bir bayrak kullanildi. Dört halîfe devri, Emevîler, Abbasîler, Endülüs Emevîleri zamanlarinda da çesitli renk ve sekilde bayraklar kullanildi.

Türklerin ilk kullandiklari bayragin rengi ve sekli hakkinda kesin bir malumat yoktur. Ancak Orta Asya tarihi hakkindaki bilgilere dayanarak Islamiyet'ten önceki Türklerde Tug adi verilen bayrak veya sembollerin kullanildigi bir gerçektir. Siyahtan kirmiziya kadar; mavi, sari, yesit, beyaz gibi çesitli renklerde semboller kullanmis olan eski Türkler, bir mizragin ucuna bagladiklari, umumiyetle ipekten yapilmis bu alametlere batrak, badruk, bayrak gibi isimler verdiler. Dokuzuncu asirdan Itibaren kitleler halinde müslümanligi kabul eden Türkler de çesitli bayraklar kullandilar. Bu bayraktaki en büyük özellik, Islamî motif ve unsurlarin ön plana geçmesiyle birlikte, millî motif ve sembollere de yer verilmesi idi. Ilk müslüman Türk devletlerinden olan Gaznelilerin bayraklarinda, yesil zemin üzerinde beyaz hilal ve kus resimleri vardi. Karahanlilarin bayraklarinda al renk üzerinde dokuz tug resmi bulunuyordu. Diger müslüman Türk devletleri de çesitli renk ve sekilde bayraklar kullandilar. Büyük Selçuklu Devleti'nin ilk yillarinda mavi zemin üstüne beyaz çift kartal sembolü ve siyah çizgili gerilmis yay ve ok resimleri varken, daha sonra siyah renkli bayrak kullandilar. Bu bayrak Anadolu Selçuklulari tarafindan da benimsenmisti. Selçuklularda hanedan rengi olarak kabul edilen al renkti bayraklar da vardi. Haçli seferlerine kahramanca gögüs geren Selahaddîn-I Eyyübî'nin bayragi san renkli olup, üzerinde hilal bulunuyordu. Bu sekil hem bu devletin bayragi, hem de Avrupalilar tarafindan Islamiyetin sembolü olarak kabul edilmistir.

Osmanlilar zamaninda da çesitli renk ve sekillerde bayraklar kullanildi. Osmanlilarda bayrak; padisahi, dolayisiyle devleti temsil ederdi. Zira padisah, devleti temsil etmekteydi Padisah bayrak ve sancaklarim, Emîr-i Alem denilen pasa Ile bunun maiyyetindeki saltanat sancaklanyla mehterhane takimim ihtiva eden bölükler tasirdi. Ayrica her ocagin, her birligin hatta her ortanin (taburun) ayri sancagi vardi. Sancaklar da çesitli renklerde kullanilmistir. Yesil ve kirmizi renklerin hakim oldugu bayrak ve sancaklarda, Osmanogullarinin hanedan rengi kirmizi daha dogrusu al idi. Al renk, dogrudan dogruya Osmanogullarini Isaret ederdi. Sultanlar yani padisah kizlari bile beyaz renkte degil al renkte gelinlik giyerlerdi. Padisahin yorgani, çarsafi, yastigi al renkteydi. Al renk esasinda Selçuklularda da hanedan rengi olarak kabul ediliyordu. Osmanogullari, Selçukogullarinin mesru varisleri olarak bu rengi devralmislardir. Bu husus al renge tamamen bir millî karakter vermistir ki, bugün de devam etmektedir. Selçuklular da bu rengi selefleri olan Karahanlilardan almislardi. Kirmiziyi süsleyen ayin mensei ise destanlar dönemine kadar dayanir. Yildiz ise daha sonraki devirlerde konulmustur.

Osmanlilarin ilk bayragi, Anadolu Selçuklu hükümdari Giyaseddîn Mes'üd tarafindan Osman Bey'e gönderilen hediyeler arasindaki beyaz renkli bayrak idi. On dördüncü asirdan itibaren çesitli renk ve sekilde bayraklar kullanildi. Kamüs-ül-a'lam'da bildirildigine göre, Osmanli sancaginin rengini ve (bugünkü ayyildizli Türk bayraginin) seklini tayin eden, sultan birinci Murad ve Yildirim Bayezîd Handevirlerinde yasayan Tîmürtas Pasa'dir. Bu asirda Osmanli donanmasinda ve azap Kit'alarinda kirmizi; yeniçeri kit'alarinda beyaz bayraklar kullanildigi, Fatih Sultan Mehmed Han' in muasiri olan tarihçi Türsün Bey'in ifadelerinden anlasilmaktadir. On besinci asirda Osmanlilarin kirmizi bayraklar kullandiklari, Asikpasazade'nin Alasehir'de dokunan bir nevî al kumastan bayrak ve hil'at yapildigi hakkindaki kaydinda yer almaktadir. Muhtelif kaynaklarin incelenmesinden anlasildigina göre, Osmanlilar kurulustan Itibaren diger islam ve Türk devletlerinde oldugu gibi, çesitli bayraklar kullandilar. On besinci asirda padisaha aid sancaklardan baska çesitli askerî birliklere ve büyük devlet adamlarina, beylerbeyi, sancakbeyi, donanma kumandani ve reisleriyle azap ocaklari na ve ticaret gemilerine mahsus türlü renklerde bayrak ve sancaklar vardi. Bu bayraklarin ve sancaklarin üzerinde muhtelif sekil ve yazilar bulunurdu. Yeniçeri ocaginin muhtelif ortalarinin (tabur) kendileri ne mahsus nisanlari vardi. Kislalarin kapilarina asilan ortalarin bayraklarina bu alametler naksedilirdi. Bu asirda yeniçerilere ak, sipahîlere kirmizi, silahdar bölügüne san, orta ve asagi bölüklere alaca renkli olarak verilen bayraklar bu birliklere verilen sancak mahiyetinde idi. Çünkü Osman Gazi'den Itibaren Kanunî devri de dahil olmak üzere padisahlara mahsus olan bayrak beyaz renkli idi. Yavuz Sultan Selîm Han'in Çaldiran ve Misir seferlerinde, otaginin önüne hakimiyet alameti olan beyaz ve kirmizi renkli bayraklar dikilmisdi. Ayrica Yavuz Sultan Selim Han zamaninda, bugün Topkapi Sarayi mukaddes emanetler dairesinde bulunan, Peygamber efendimize satlallahü aleyhi ve sellem aid olan Sancak-i serîf Osmanlilara geçti. Çok büyük hürmet ve ihtimam gösterilerek asirlardir muhafaza edilen Sancak-i serif kilif içinde bulundurulur, asla açilmazdi. Sefer-i hümayunlarda padisahlar beraberlerinde götürürlerdi. Halifelik alametlerinden biri olan Sancak-i serif, devleti son derece tehdîd eden hallerde ve isyanlarda padisahin emriyle çikarilir, millet, asilere karsi Sancak-i serifin altinda toplanmaya çagrilirdi. Bu suretle millet birlik içinde hareket ederek isyani bastirirdi.

Yavuz Sultan Selim zamaninda Çaldiran seferinde ilk defa olarak kullanilan yesil renkli bayrak, bu devirden sonra da hemen her zaman sik sik kutlanilmistir. Osmanlilarin, hilafeti de haiz olduklarini göstermek ve Peygamber efendimizin mesru halefleri olduklarini belli etmek için kullandiklari yesil renkli sancak, Barbaros Hayreddîn Pasa ve Utuç Ali Reis'in donanmalarinda da kullanildi. Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem mensüb oldugu Hasimîlere aid olan yesil renkli sancak, sultan birinci Mahmüd Han devrinde donanmanin bayragi kabul edildi.

Kanunî Sultan Süleyman Han devrinde de beyaz, alaca, kirmizi ve san bayraklara siyah ve yesil renkliler de ilave edildi. Dogrudan dogruya padisahin hassa kuvvetini teskil eden kapikulu ocaklarinin tasidiklari bayraklar, umumiyetle saltanat sancaklari sayilirdi. Macaristan seferine çikan ve orduya kumandan tayin edilen sadrazam Ibrahim Pasa' ya; beyaz, yesil ve sari renkte üç sancakla iki kirmizi, iki de alaca bayrak verilmesi bu hususu isbat etmektedir. Toprakli süvarinin yukansi yesil, asagisi kirmizi renkte olmak üzere iki renkli bayragi vardi.

Osmanli ordusunda oldugu gibi, donanmasinda da türlü renk ve sekillerde bayraklar kullanildi. On besinci asirda genellikle kirmizi renkli bayraklar kullanildigi halde on altinci asirda kumandana mahsus bayragin yesil, derya beylerinin ise beyaz, kirmizi, sari, sarikirmizi, ufkî çizgili alaca bayraklar kullandiklari görülmektedir. Bu asirda ticaret gemilerinin beyaz bayraklar tasidiklari da bazi kaynaklardan anlasilmaktadir. Daha sonraki asirlarda da kapdan pasalara mahsus olan bayrak yesil idi. Gemi sancaklarinda en ziyade kirmizi (al) renk kullanilmakla beraber, yesil bayraklar da çöktü. Bunlarin kimlere aid oldugu üzerlerindeki sekillerden anlasilirdi. Sultan birinci Mahmüd Han devrinden sonra donanmada daha çok yesil sancaklar kullanilmaya baslandi.

Kalyonlarin kiç sancaklari yesil oldugu gibi, amirallere mahsus forslar da yesil zemin üzerinde zülfikar ve hilal sekillerini ihtiva ederdi. Sultan üçüncü Selîm Han zamaninda ordu ve donanmada yapilan yeni düzenlemeler esnasinda bayraklar üzerindeki hilal sekline, sekiz köseli yildiz ilave edildi. Bayrak mes'elesinin muayyen esaslara baglandigi bu devirde, büyük gemilerin muhtelif direklerine çekilecek bayraklar tesbit edildi. Padisaha mahsus gemiye (taht gemisi) çekilecek kirmizi sancagin üstünde sultan üçüncü Selim Han'in tugrasi vardi. Ticaret gemilerinin tasidigi bayraklarin renk ve sekillerinin tesbit edildigi bu dönemde, Cezayir beylerbey inin, üst kösesinde beyaz renkte sarikli bir insan basi bulunan kirmizi bayragi vardi. Bu dönemde kumandan forslari yesit olup, beylerbeylige aid ticaret gemilerinin bayragi; yesil, beyaz, kirmizi üç ufkî parçadan meydana gelmisdi. Tunus ve Cezayir ticaret gemileri ortasi yesil olmak üzere iki mavi, iki kirmizi, bes ufkî parçadan meydana gelen bayraklar tasiyordu, Trablus beylerbeyi île istanbul limanina mahsus sancak, üç hilalli olup yesildi. Sultan üçüncü Selîm Han devrinde kurulan Nizam-i cedîd ordusu kit'alari için ihdas edilen, ortasina sari. sirma ile bir hilal, yahut ortadaki hilalden baska dört kösesine de hilaller islenmis kirmizi veya fes rengi bayraklar kullanildi.

Sultan ikinci Mahmod Han zamaninda da bayrak sekilleri hemen hemen ayniyle devam etti. Ancak bu devirde kalelere ve hükümet binalarina ayyildizli al sancak çekildigi görülmektedir. Yeniçeri ocaginin kaldirîlmasi üzerine bunlara aid hususî bayraklarin kullanilmasina son verildi. Yeniçeriler arasinda çok yayilmis olan yeniçeriligi ve bektasiligi hatirlatan bir takim kelimelerle birlikte bayrak kelimesinin kullanilmasi da yasak edildi. Bunun yerine sancak kelimesinin kullanilmasi için her tarafa emirler verildi.

Yeniçerilerin son zamanlarinda daha ziyade kirmizi renkte, üzerinde beyaz bir pençe, bir zülfikar ve bir daire sekli bulunan çatal uçlu bayraktar kullanildi.

Sultan ikinci Mahmüd Han tarafindan kurulan Asakir-i Mansüre-i Muhammediyye'ye mahsus olarak üzerinde kelime-i sehadet veya fetih ayetleri bulunan siyah bayraklar yapildi. Siyah rengin tercihi Peygamber efendimizin Ukab adli meshur siyah sancaginin rengini taklid etmek maksadiyladir.

Ikinci mesrutiyetin îlanina kadar orduda üzerinde ayetler yazili ve hükümdarlarin ortasi tugrali armalarini tasiyan sirma saçakli çesitli alay sancaktan kullanildi ve ondan sonra da bu adet devam etti. Bu sancaklarin rengi umumiyetle kirmizi idi.

Kirmizi zemin üzerine hilal ve yildiz bulunan bayrak, Osmanlilarda Ilk defa 1793'de devletin resmî bayragi olarak kabul edildi. Ancak bu bayraktaki yildiz, sekiz köseli idi. Bu bayrak Osmanli Devleti'nin resmi ve umumî sembolü olarak kullanildi Sultan birinci Abdülmecîd Han zamaninda 1842'de yildizin bes köseli olmasi kararlastirildi ve Osmanli bayraginin sekli kesinlesti. Bu devirde padisaha aid tugrali sancaktan baska hükümdarin gemileri ziyaretinde kullanilan, ortasinda günes ve dört kösesinde de sualar bulunan bir sancak daha vardi. Kapdan pasaya mahsus sancakta; bir hilal ile sekiz köseli yildiz mevcutlu. Osmanli hakimiyetinde bulunan, Tunus, Eflak, Bogdan beyleri île Sirp prensliginin özet bayraklarinda, Osmanli bayraginin kirmizi rengiyle birlikte mavi, beyaz, san gibi mahallî renkler de kullanilirdi. Tunus beyinin sancaginin, ortasinda kirmizi zemin üzerindeki bir beyaz daire içinde kirmizi hilal ve yildiz sekli mevcuddu. Sirp, Eflak ve Bogdan beylerbeyleriyle Sisam adasina aid hususî bayraklarin üst köselerinde, Osmanli hakimiyetinin sembolü olmak üzere, kirmizi zemin üzerinde beyaz üç yildiz bulunan sari Eflak bayragi Ile mavi Bogdan bayraginda, birincisinde çifte kartal, ikincisinde de bir öküz baci mevcuddu.

Sultan Abdülazîz Han zamanindan baslayarak, padisahlara mahsus kirmizi renkli bayraklarin ortasindaki tugralarin beyaz renkte sekiz suali bir günes içinde alinmasi adet oldu. Sonradan bu bayragin rengi visne çürügü olarak degistirildi ve saltanat sancagi kabul edilen bu bayrak, saltanatin kaldinîmasina kadar devam etti.

Sultan ikinci Abdülhamîd Han zamaninda Cuma namazi münasebetiyle yapilan selamlik resminde hilafete mahsus bir bayrak kullanilirdi. Bu, kirmizi atlas zemin üzerine etrafi beyaz kitapdan ile islenmis dört köse bir çerçeve içinde; bir tarafinda Fetih süresi, diger tarafta ise günes resmi bulunan sirma saçakli ve ucu hilalli bir sancakli.

1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti tarafindan saltanatin kaldirilarak, hilafet makami ihdas edilmesi üzerine halîfeye mahsus olarak, yesil zemin ortasinda sekiz suali beyaz bir günes içindeki kirmizi zeminde beyaz ay yildizi ihtiva eden bir sancak kabul edildi ve saltanata mahsus bayrak kaldirildi. Lakin daha önceki millî bayrak muhafaza edildi. Cumhuriyet idaresinin kurulmasindan ve halifeligin kaldirilmasindan sonra 25 Tesrin-i Evvel 1925'de bir sancak talimatnamesi çikari larak, harb ve ticaret gemileri hakkinda muayyen esaslar kabul olundu. Bu talimatname millî bayragin seklini tesbit etmekle beraber, daha ziyade donanmanin ihtiyaçlarina göre yapildigindan, az çok hususî bir mahiyet arz ediyordu Bunun üzerine 29 Mayis 1936 tarih ve 2994 sayili kanunla Türk bayraginin sekli ve ölçüleri kesin bir sekilde tesbit edildi. 28 Temmuz 1937 tarih ve 2/7175 sayili kararnameye ilisik 45 maddelik bir tüzük (Türk bayragi nizamnamesi) ile de Türk bayraginin kullanilisi nizam altina alindi.

Osmanlilar döneminde, devleti, hanedani, milletin hükümranligim temsil eden bayrak kesin olarak kutsal sayilirdi. Yere düsürmemek, düsmana birakmamak, manevi haysiyetine dokunacak bir duruma sokmamak için ölüm dahil her türlü fedakarlik göze alinirdi. Bayrak ve sancagina hakaret ettirmek en büyük milli serefsizlik olarak kabul edilirdi. Bayraga hakaret, padisaha hakaret suçu ile ayni derecede tutulurdu. Bayragin kutsalligi muharebe meydaninda en yüksek mertebesini bulur, bayragi düsürmemek için nice vezirlerin en küçük bir tereddüd göstermeden sehîdligi göze aldiklari ve ard arda sehîd olduklari görülürdü. Zîra bayragin düsmesi hezîmete ugrama ve maglüb olma alameti idi.

Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Kasım 2013 14:27 Sebep: sayfa düzeni
KafKasKarTaLi - avatarı
KafKasKarTaLi
Ziyaretçi
19 Mayıs 2006       Mesaj #23
KafKasKarTaLi - avatarı
Ziyaretçi
AL BAYRAKbayrak
Al bayraklarla süslendi baştan başa ülkem
İsterim ki ömrü vatan yolunda tüketem

Meş'um bir el al bayrağı vurdu yerden yere
Lâkin daha çok yükseldi bayrağım göklere

Aldatılmış gençler hiç mi sızlamadı vicdanınız
Halbuki bayrakla sembolleşiyor millî andınız

Bu göklere ay-yıldızlı Türk bayrağı yakışır ancak
Düşürülmedi yere düşürülemez asla bu sancak

AB uğrunda ABD'ye karşılıksız dostlukta
Başka değil bulunur yer ancak en arka kuyrukta

Nitekim AB ve ABD'nin arka çıkması sonucunda
Vatan sözde sahte bayrakımsı paçavraların kıskacında

Yırttılar perdeyi kaldırdılar aradan gizi
Sizi gidi vesvasi'l-hannas şeyatinler sizi

Sızıp yığınların arasına üflüyorlar sinsice
Aslında biz sizinleyiz diyorlar arkadan gizlice

Korkutuyor başbaşa vermiş olan bu ikiliyi Türkiye
Birbirinden kurnaz tilki de olsalar bu hususta nafile

İçlerinde var ne hikmetse iflâh olmaz Türkiye korkusu
Ne yapsalar olmuyor yine de onların kaçıyor uykusu

Menfur gayeleri Türkü Kürde Kürdü Türke karşıkışkırtmak
Akılları sıra iki pehlivanı birbirine kırdırtmak

Yok öyle yağma Türk-Kürt asırlardır ayrılmaz kardeştir
Aramıza fitne sokan hainler elbette kalleştir

"İnneme'l-mü'minîne ihvetün" diyor ilahî yüce âyet
Kim bu gerçeği ortadan kaldırabilir ki doğrusu hayret

İşte bu kat'iyyen kopmayacak olan "urvetü'l-vüska"
Denen ip oldukça arada hiç korku yok bu hususta

Onların rağmına bu ülke daha da kenetlenecek
Onların rağmına bu ülke daha da kuvvetlenecek

Çünkü bilsin onlar "Bir şem'a ki Mevlâ yaka"
Kimin haddine düşmüş onu peşine taka
*
Dünyada var m'ola böyle bir nazlı bayrak
Kalbleri onun gölgesinde rahat bırak

Kalk da Türkiye'ye yukarıdan bir bak
Milletin kalbine bir yıldız gibi ak

Bu millete kefen biçen irili ufaklı soytarılar
Çiçek çiçek gezen değil de sanki zehir saçan arılar

Önceden bu günler için denirdi hep boş kehanet
O gün dudak bükenler gördü bugün nedir ihanet

Çocuklarımız yabancı ellerde oluyor oyuncak
Ne dersiniz beyler bu gidişatın sonu ne olacak

Yanlış hesap her zaman Bağdattan döner derler ya
Hani insanı yaptığına pişman ederler ya

Elbette oturur taşlar zamanla yerli yerine
Yoksa tarih affetmez gafilleri çeker derine

Tarih boyunca ne ihanetler gördü millet
Son bayrak olayı bunlardan biri nihayet

Fakat ne acı ki kendi öz yurdunda
Dağında taşında kuşunda kurdunda

Nefretle anılacak varsa bir şey eğer
Elbette milletin şahlanmasına değer

İstiklâl ve Cumhuriyetin bayraktır ilân-nâmesi
Ona el kaldıranın artık hiç okunmaz esamesi

Bayrak deyip geçme o bu milletin varlık sebebi
İstiklâl Marşı'nın henüz kurumadı mürekkebi

Uğrunda kan dökülür can verilir o bayrağın
Altını üstüne getirsen kan kokar toprağın

Bırak yerin üsttekilerini sahip çıkar alttakiler
Boşuna mı öldük derler vefasız sözde müttakîler

Tarihte bindörtyüz yıllık bilinen geçmişi var
Ay-yıldızlı bayrak sürecek kıyamete kadar

Günümüzde daha yeni bulundu Göktürklerin parası
Gelsin beri tüm Türklerle gerçekten iyi olan arası

Paranın üstünde var ap açık üç ay-yıldız
Belli ki İslâmdan önce de biz Hak yoldayız

Bayrak aynı zamanda gösteriyor bizlere millî inancı
Aklını başına al hisseden kendini bayrağa yabancı

Milletin müşterek çatısıdır dalgalanan al bayrak
Gölgesinde şerefimiz ana sütü gibi ak mı ak

Bayrağa uzanan menfur eller millet gözünde talancı
Yazık böylelerine ki ecdada karşı olmuş yalancı

Bir gelin gibi süslendi ala döndü tüm yurdum
Asırlarca düşmana ben onunla karşı durdum

Ey mavi göklerin ilahî görkemli yıldızı
Yurdumun semalarını süsleyen nazlı kızı

Bayrağımız ta asırlar ötesinden gelen baş tacı
Ona kem gözle bakanlar düşündürmeli acı acı

Rengi şehit kanından alınmıştır ay-yıldızı gökten
Kim indirebilir ki onu o ilahî yücelikten
*
Korkma sakın Al-Bayrak hiç düşmez asla yere
Tarihe bir baksana hep yükselmiş göndere

Olmuş bu millet şanlı Peygambere asırlarca Bayraktar
Kalbimiz adı güzel kendi güzel Muhammed için atar

Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Kasım 2013 14:31 Sebep: kırık link
NihLe - avatarı
NihLe
Ziyaretçi
5 Haziran 2006       Mesaj #24
NihLe - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  Resim1sdw.jpg
Gösterim: 1563
Boyut:  28.8 KB
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Temmuz 2006       Mesaj #25
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ayyildiz

Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Kasım 2013 14:41 Sebep: kırık link
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
7 Ağustos 2006       Mesaj #26
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Türk Bayrağı'nın Tarihi

Bir söylence göre, 1. Kosova Savaşı sonrasında savaşta ölen Türk askerlerin kanının bir çukurda toplanması sonucunda, Ay ve Yıldız'ın yan yana gelmesi ile oluştuğu söylenmektedir. Yapılan tüm varsayımlar arasında, 1. Kosova Savaşı'nın sebep olması en büyük ihtimallerden biridir, lâkin bu savaşın akşamında gökyüzünde Jüpiter ve AySırpMurat Hüdavendigar'a Sırp savaş planlarını vereceği taahhütü ile yaklaşmış; hançeri ile Osmanlı İmparatorluğu galibiyeti ile sonuçlanan savaş sonrasında şehit edilmiştir. Yerine büyük oğlu Yıldırım Beyazıt geçmiştir. yan yana nadir anlarından birini yaşamıştır. Bu savaş sonunda ele geçirilen bir askeri, dönemin padişahı
1. Kosova Savaşı sırasındaki, Kosova'da gökyüzündeki görüntüye ulaşmak için örnek resimlerde Stellarium isimli ücretsiz planetarium programı kullanılmıştır. Planetarium programımızı 1. Kosova Savaşı tarihine (28 Temmuz 1389), ve KosovaAy ve Yıldız'ın aslında Ay ve Jüpiter olduğu ortaya çıkar. koordinatlarına (Lat: 43.41 , Long: 25.65) alırsak ; gökyüzündeki
14. yüzyılda, Astronomi konusunda dünyaca ilerleyememiş olmamız; halen dünyanın yuvarlak olamaması gibi vahim sorunlar yüzünden, kan çukurunda gözüken yıldıza benzeyen parıltı da doğal olarak yıldıza benzetilmiştir. Jüpiter her ne kadar eski zamanlardan beri bilinmesine rağmen, ilk olarak 1610 yılında Galilei tarafından Jüpiter'e ait 4 Ay keşfedilmiştir. Jüpiter'in gözükebilen 4 ay'ının da etrafında kısmen parlaması (basit bir teleskopla gözükebilir, ancak çıplak gözle en iyi ihtimal Jüpiter'e yakın bir parıltı gözükür); büyük bir ihtimal Jüpiter'i köşeli bir yıldıza benzetilmesini sağlamıştır. Lâkin, Güneş'in herhangi bir gezegen üzerindeki yansımasının Dünya'daki insanlar tarafından parlak bir yıldıza benzetilerek de izlenebilir. Uranüs gezegeni de, bu süre içerisinde Jüpiter'e olan yakınlığı (her ne kadar çıplak gözle gözükmesi çok zor olsa da, küçük bir parıltı olarak gözükebilir); Jüpiter etrafında farkedilebilir 5 köşe gözükmesine sebebiyet verir.
Eğer ki bu yansımayı, olası bir kan çukuru üzerinde düşünürsek de; bize Türk Bayrağı'nın şu anki hali gözükür. Bunun için gece yarısı saatlerindeki gökyüzü görüntüsünü, dikey ve yatay olarak tersine çevirirsek (Ayı arkanıza alarak kan çukuru üzerindeki yansımayı izlemek isterseniz) karşımıza aşağıdaki resimdeki gibi bir görüntü çıkar, ve Türk Bayrağı ile arasında müthiş bir benzerlik vardır.
Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Kasım 2013 14:42 Sebep: aktif linkler
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ağustos 2006       Mesaj #27
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
21kkldk
Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Kasım 2013 14:43 Sebep: kırık link
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Ağustos 2006       Mesaj #28
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bayrakları bayrak yapan, Nevruz’u bahane edip terör örgütü PKK bayrakları ile kutlama yapanları, terörist başına her vesile ile alkış tutanları,“Türkiye'nin bir çok yerinde üç gün boyunca hiçbir kayda değer şiddet gösterisine yol açmaksızın, kendilerini ve kültürlerini ifade etmeleri...”olarak görüp, objektif bakıyorum derken, “kalıcı körlük” hastalığına yakalanmamaktır.

Bayrağı “bez parçası” sanıp küçümseyenlerden, aşırı milliyetçiliklerinin mevzisine dönüştürenlerden ve hamasetle dalgalandıranlardan korumak gerekiyor. Çünkü bayrak “doğru anlamlarla” bezendiği, topluma, insanımıza güven kökleştiği, özgüvenimiz sağlamlaştığı zaman “ortak” simgemiz ve değerimiz olur. Bu ülkenin gönderinde ve yüreğinde dalgalanan "bayrak", hepimizin bayrağıdır.

Ama inanıyorum ki yaşananlar üzerine durup “düşünenler”, bayrağın ne olduğunu daha iyi anlayacaklar: Çünkü bayrakları bayrak yapan akıldır, basirettir, sağduyudur. Uyanık durmaktır. Bayrağı bayrak yapacak, bayrağı yerinde tutacak olan da bunlardır.

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
17 Ağustos 2006       Mesaj #29
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
BAYRAĞIMIZIN TARİHÇESİ
MsXLabs.org

Bayragin hangi devirde hangi millet tarafindan ilk defa kullanildigina dair kesin bir tarih gösterilemiyor.Çesitli kaynaklar ilk bayragn Yahudiler, Iranlilar, Misirlilar ve Çinliler tarafindan kullanilmis olmasi ihtimalini ileri sürmektedir.Fakat hicretten 2813 yil önce Misirlilarin kullandigina dair kesin kayitlar vardir.Iskenderin Dara ile olan savaslarinda da uzun gönderler üzerine büyük bayraklar bagladigida bilinmektedir.

--------------------------------------------------------------------------------

Sekline ve anlamina gelince; bir millet veya cemiyetin sembolü olarak kullanilan dört köse düz yada çesitli renkler tasiyan, bazilarinda özel isaretler ve resimler bulunan bir bezdir.Önemi olan resmi bayraklarla askeri kitalarda kullanilanlarla ve gemilerin arka taraflarina çekilen bayrakalra Sancak denilir.

--------------------------------------------------------------------------------

Bayrak kelimesinin asli mizrak anlamina gelen batrak sözünden gelmektedir.Zamanla T harfi düsmüs yerini Y harfi almistir.Eski Türkler savaslarda mizraklarinin ucuna kirmizi bir ipek kumas parçasi takarlardi bunlara Kutas denirdi, mizraklara kumas yerine yaban öküzü kuyrugu takarlardi ki bunlara da Yak denirdi.

--------------------------------------------------------------------------------

Çesitli Türk topluluklari arasindaki bu deyimler daha sonradan Selçuk ve Osmanli Türkleri arasinda bayraklarin biçimlerine göre ayri ayri adlar almistir.At kuyrugundan olanlar Tug, kumastan olanlar Bayrak, ince uzun olanlara Yalav bayraklarin tepesine takilan kuyruklara Perçem veya Beçkem, alemlerede tanuk denilmistir.

--------------------------------------------------------------------------------

Araplarin kullandigi bayrakalrin küçüklerine liva büyüklerine urayet denilmektedir.Türk topluluklarinda Ilhanlilarin kullandigi bayragin rengi beyazdir.Selçuk Türkleri hem siyah hemde beyaz bayrak kullanmislardir.Selçuklular çifte bayrak, Iranlilar günesli ve arslanli, Timur da ejderli bayraklar kullanmislardir.

--------------------------------------------------------------------------------

Osmanlilardan zamanimiza kadar kullanilan bayraklara gelince; Osman gazinin kurdugu büyük beylik toprak kazançlariyla hizla büyüyüp gelistigi devrede devleti temsil eden tek renkli ve tek sekilli bir bayrak yoktu.Anadolu Selçuklu hükümdari Giyasettin Mesut tarafindan osman gaziye egemenlik alameti olarak gönderilenler arasinda bir de beyaz bayrak vardir.Türk akinlarinda ordunun basinda bu bayrak dalgalanmistir.Bu tarihten önce yani beyaz bayrak gönderilmeden Osman gazi savas bayragi olarak kirmizi bayragi seçmistir.Osman gazinin kirmiziya karsi özel bir alkasi oldugu bilinmektedir.Bu yüzden kirmizi çuhadan serpus giymistir.Asiret halki da kirmizi rengi pek sevdiklerinden kirmizi keçeden yapilmis küahlar giymislerdir.

--------------------------------------------------------------------------------

Osman gaziye emaret verilmesinden sonrada kirmizinin yerini beyaz bayrak almistir.Takii XV.y.y la kadar bu tarihten sonra Osmanlilarin beyaz bayrak yerine kirmizi bayrakda kullandiklari anlasiliyor.Bu devirlerde bayrak yine tek renk ve tek sekilde degildir.Devletin çesitli askeri ve sosyal kademelerinde türlü renk ve sekillerde bayraklar kullanilmistir.Bunlar hükümdarlara, kapikulu ocaklarina, devlet büyüklerine, beylerbeyi, sancak beylerine mahsus türlü renk ve sekilde bayraklardir.

--------------------------------------------------------------------------------

Yeniçeri ocaginin çesitli ortalarininda özel bayragi vardir.Bunlarin sekilleri ve renkleri ayri ayridir.Üzerlerine Çapa, balik, anahtar, tavsan v.s. gibi her ortamin alameti bulunurdu.Topçu, humbaraci, lagamci gibi askeri örgütlerde bayraklari üzerine kendi alametleri olan top, humbara resimleri koyarlardi.

--------------------------------------------------------------------------------

XVI. y.y.da yeniçeriler ve sipahiler ayri ayri renk ve sekillerde bayraklar kullanmislardir.Yeniçeriler ak, sipahi bölükleri kirmizi, silahtar bölükleri sari, orta ve asagi bölüklerde alaca bayrak kullanmislardir.Bu bayrak renkleri Kanuni Sulta Süleyman devrsnde yediye kadar çikmistir.Bu konuda yazilan bir eserde su bilgiler yer almaktadir."Kanuni Süleyman zamaninda veziriazam fenk Ibrahim Pasa nemceye karsi savasa memur edildigi zaman Türk imparotorlugunun bayraklarinin adedi artirilmistir.O vakte kadar ancak dört çesit bayrak bulunuyordu.Bunlardan birisi beyaz ikisi yesil idi üzerlerine altin sirma ile kuran islenmisti.Buna üç bayrak daha ilave edildi.Hasanbey zadenin rivayetine görede bayraklardaki yildiz adedi yedi idi.Birisi beyaz, birisi yesil üçüncüsü sariydi diger dört adetten ikisi kirmizi ikisi de alaca renkli idi". Eser sahibinin verdigi bu bilgiler Osmanli kaynaklarindaki kayitlara uymaktadir.Yalniz yesil renk denizciler tarafindan kullanilmis ve gazilik alameti sayilmistir.Hükümdarlarin kullandigi beyaz bayragi devletin timsali sayabiliriz.

--------------------------------------------------------------------------------

Buggünkü kirmizi bes köseli ayyildizli bayraga dogru ilk adim ikinci Mahmut zamaninda atilmistir.Ayla beraber yildiz seklinin kullanilmasi ise XVIII. y.y sonlarinda ve III. Selim devrinde görülür.Yalniz o zaman ki yildiz sekli 8 kolludur kol adedi sekizden bese Abdülmecit zamaninda indirilmistir.Böylece XIX. y.y.'in ilk yarisindan itibaren bugünkü sekli ile ay yildizli bayrak Osmanlilarin devleti temsil eden resmi ve milli bayragi oldu.Ayrica padisahlara mahsus olan bayraklarin üzerlerinde tugra gibi özel isaretler vardi.

--------------------------------------------------------------------------------

1922 yilinda saltanatin kaldirilmasi üzerine günesli ve tugrali bu özel bayraklar yerine hilafete mahsus yesil zemin ortasinda sekiz suali beyaz ayyildizli bir sancak kabul edildi.Hlafetinde kaldirilmasiyla Cumhuriyet hükümetince 1925 yilinda bir bayrak talimatnamesi yapildi.Böylece milli bayrakla savas ve ticaret gemilerine mahsus bayraklarin sekli tesbit edilmistir.

Sonradan milli bayraga ve bunun sekline daha kesin ve resmi mahiyet verilmek üzere B.M.M' since 29 Mayis 1936 tarihinde bir kanu kabul edildi.1937 yilinda da bu kanunun uygulama seklini tesbit eden Türk bayragi nizamnamesi nesredildi ve böylece bugünkü ayyildizli bayragimiz kesin seklini almis oldu.
Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Kasım 2013 14:47 Sebep: sayfa düzeni
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
17 Ağustos 2006       Mesaj #30
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bayrak ve milliyetçilik
MsXLabs.org


Bayrak bir milletin şeref sembolü ve her insanın özerklik güvencesidir. Hiç unutmuyorum, bir siyasi partinin genel kurulunda beyaz sakallı yaşlı bir delegeye ekranı ve mikrofonu çevirerek sordular;
"Dede bayrak nedir?" cevap kesin ve kısa;
"Atalarımızın kanından renk almış, namus ve şerefimizdir."
"Peki Atatürk kimdir?"
"Bu bayrağı, bu minareleri ve ezan sesini bize armağan eden kahramandır."
İşte biz bu dedelerin torunuyuz, bayrak orduların öncüsü, hür milletin güvencesidir. Bayrağı görmek için dimdik durup gözlerimizi göklere çevirerek baktığım an, mutluluk ve ümitle dopdolu olduğumu yaşadım ve yaşamaya da devam edeceğim.
Olaya bir anımla devam etmek istiyorum. Eğer yanılmıyorsam 1989 yıllarında bir ameliyat için ABD'ye gitmiştim. Her tarafta bayraklar asılıydı; bir-iki gün herhalde bir bayramları için bayrak asıyorlar düşüncesiyle normal karşıladım. Ama aradan bir hafta geçti bayraklar inmediği gibi, daha da arttı. Bürolar, fabrikalar, ticarethaneler, evler, bayrağın asılabileceği her yerde Amerikan bayrağı asılıyordu, bu sefer merak edip sordum;
"Bu bayraklar nedir?"
Amerikalı dostumun verdiği cevap beni şaşırtmıştı;
"Birkaç gün önce üniversite öğrencileri hükümetin bir uygulamasına kızarak Amerikan bayrağını yaktılar. Bizim yasalarımızda bayrağı koruyan bir hüküm yok, halkın bayrak asarak tepki göstermesi bundandır."
Ameliyat olup Türkiye'ye döndüm ve 5-6 ay sonra gazetelerde bir havadis gördüm. ABD, bayrağı korumaya alan yasal bir uygulamayı meclisten geçirmiş ve başkan yasayı onaylamıştı.
Asırlar boyu şanla, şerefle başımızda dalgalanmış bayrağımıza sahip çıkan kurum ve kuruluşları ve özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Dr. Kadir Topbaş ve emeği geçenleri kutluyorum. Buna "siyasal milliyetçilik" diyenlerin düne kadar viski masalarında demlenip işçi ve fakirlere solculuk dersi verdiklerini de biliyoruz.
Bayrağını, vatanını, milletini seven insanları bağnaz, mütecaviz ve ağzı köpüklü diye tarif edenler kendi geçmişlerine baksınlar mutlaka bir kamburları vardır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi şehri yeşillik, alt üst geçitle donatıp, laleler diktiğinde de buna karşı çıkanlar hatta laleleri koparıp götürenler veya yol kenarına atanlar çok oldu. Ama bakın, güzelliklere inanmaya ve onları korumaya başladık.
İnsanoğlu güzelliğe, mutluluğa, rahatlığa çabuk alışır, milletimiz bayrağı ile mutlu olmuştur. Bu mutluluğu, milliyeti ve bayrağı ile özümsemeyen zavallılar hiç olmazsa saygı ve kişisel terbiye hudutlarını aşmamalıdırlar.
Biz onların çarpık, hedefsiz, idealden yoksun dünyalarını kabul etmek zorunda değiliz.
Sayın Topbaş siz ve kadronuzu kutlarım. Bir sözüm daha var, bende ilk fırsatta evimin önüne koca bir bayrak asıp onunla gurur duyacağım.
Bu şerefli sembolden gurur payı alamayanlar başlarını göğe kaldırmak yerine yere eğerek yürüyebilirler.
Son düzenleyen _Yağmur_; 18 Kasım 2013 14:46 Sebep: sayfa düzeni

Benzer Konular

4 Nisan 2013 / Ziyaretçi Soru-Cevap
25 Kasım 2010 / Misafir Soru-Cevap
10 Ocak 2009 / TiglonBoYs Spor tr