Ziyaretçi
Anadolu'nun Biyolojik Çeşitliliği
Avrupa ile Asya arasında, üç tarafı, nitelikleri birbirinden oldukça farklı olan denizlerle çevrili, üç kıta arasında köprü görevi yapan, 779.000 km2 'lif bu yarımada, tomografik özellikleri nedeniyle, kısa mesafelerde değişik iklim kuşaklarını bünyesinde bulundurmaktadır.
Anadolu'nun tomografik yapısı çok farklı olduğu ve özellikle çok kısa mesafelerde ekolojik faktörleri çok büyük ölçülerde değiştiği için, bulundurduğu canlılar, evrimsel olarak zengin bir şekilde çeşitlenmeye uğramış tür ve alt türler cennetini meydana getirmiştir.
Anadolu Jeolojik dönemlerde (yaklaşık 300 milyon yıl önce) tropikal iklim özelliği göstermiş, daha sonra subtropikal iklim özelliği göstermiş (yaklaşık 70 milyon yıl önce) olup, bunun devamında da şimdiki iklim özellikleri oluşmaya başlamıştır (yaklaşık 30 milyon yıl önce).
Bugün kuzeyde; yağışlı, nemli ve ılıman iklim, doğuda kışları soğuk ve kurak bir çeşit Sibirya tipi iklim, güneydoğu kesiminde sıcak ve kurak bir çeşit çöl iklimi, iç kısımda yazları yağışsız, kurak ve sıcak, kışları ise karlı ve soğuk bir iklim; batıda ve güneybatıda yazları sıcak ve kurak, kışları yağmurlu Akdeniz iklimi hâkimdir.
Tüm bu bölgelerin kapsadığı alanların içerisinde, deniz düzeyinden yükseklik ve alçaklığa bağlı olarak iklim farklılıkları görülmektedir. Ör; Doğuda Iğdır ovası bir çeşit Akdeniz iklimi özelliği gösterirken, hemen yanı başında bulunan ünlü Ağrı dağı ve platosu bir çeşit Sibirya iklimine sahiptir.
Anadolu, birçok canlının geçmişte ve bugün yayılışını önleyen, zoocoğrafik açıdan büyük önemi olan, dağ silsilelerinden oluşmuş birçok bari yere sahiptir. Bu bari yerler sadece Türkiye'deki canlıların çeşitlenmesini sağlamamış, kıtalar arasında da biyolojik bileşim bakımından önemli farkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Anadolu'nun flora ve fauna bakımından tür zenginliği de bu nedene dayanmaktadır. Birçok canlı grubunun evrimsel olarak farklılaşması bu bari yerlerin etkisiyle gerçekleşmiştir. Özellikle buzul dönemlerinde ve buzul sonrası dönemlerde, bu bari yerler, geçişleri büyük ölçüde önlediği için, populasyon farklılaşmalarına ya da yayılışların sınırlanmasına neden olmuştur.
Türkiye diğer biyolojik çeşitliliklerinin yanı sıra omurgasızslar bakımından da bir cennettir. Sadece tür sayısı bakımından değil, varyasyonlarının çeşitliliği bakımından da dikkati çekecek bir yapıya sahiptir. Anadolu hem yatay hem dikey tarandığında, akıl almaz derecede bir biyolojik zenginlikle karşılaşılır. Bunların önemli bir kısmını endemik türler oluşturmaktadır.
Anadolu bir çok yerde koni şeklinde yükselmiş dağlara, ya da platolara sahip olduğu için, yüksek enerjili ışınlardan dolayı, mutasyon oranında ve dolaylı olacakta çeşitlenmede olağan üstü artmalar meydana gelmiştir.
Sponsorlu Bağlantılar
Anadolu'nun tomografik yapısı çok farklı olduğu ve özellikle çok kısa mesafelerde ekolojik faktörleri çok büyük ölçülerde değiştiği için, bulundurduğu canlılar, evrimsel olarak zengin bir şekilde çeşitlenmeye uğramış tür ve alt türler cennetini meydana getirmiştir.
Anadolu Jeolojik dönemlerde (yaklaşık 300 milyon yıl önce) tropikal iklim özelliği göstermiş, daha sonra subtropikal iklim özelliği göstermiş (yaklaşık 70 milyon yıl önce) olup, bunun devamında da şimdiki iklim özellikleri oluşmaya başlamıştır (yaklaşık 30 milyon yıl önce).
Bugün kuzeyde; yağışlı, nemli ve ılıman iklim, doğuda kışları soğuk ve kurak bir çeşit Sibirya tipi iklim, güneydoğu kesiminde sıcak ve kurak bir çeşit çöl iklimi, iç kısımda yazları yağışsız, kurak ve sıcak, kışları ise karlı ve soğuk bir iklim; batıda ve güneybatıda yazları sıcak ve kurak, kışları yağmurlu Akdeniz iklimi hâkimdir.
Tüm bu bölgelerin kapsadığı alanların içerisinde, deniz düzeyinden yükseklik ve alçaklığa bağlı olarak iklim farklılıkları görülmektedir. Ör; Doğuda Iğdır ovası bir çeşit Akdeniz iklimi özelliği gösterirken, hemen yanı başında bulunan ünlü Ağrı dağı ve platosu bir çeşit Sibirya iklimine sahiptir.
Anadolu, birçok canlının geçmişte ve bugün yayılışını önleyen, zoocoğrafik açıdan büyük önemi olan, dağ silsilelerinden oluşmuş birçok bari yere sahiptir. Bu bari yerler sadece Türkiye'deki canlıların çeşitlenmesini sağlamamış, kıtalar arasında da biyolojik bileşim bakımından önemli farkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Anadolu'nun flora ve fauna bakımından tür zenginliği de bu nedene dayanmaktadır. Birçok canlı grubunun evrimsel olarak farklılaşması bu bari yerlerin etkisiyle gerçekleşmiştir. Özellikle buzul dönemlerinde ve buzul sonrası dönemlerde, bu bari yerler, geçişleri büyük ölçüde önlediği için, populasyon farklılaşmalarına ya da yayılışların sınırlanmasına neden olmuştur.
Türkiye diğer biyolojik çeşitliliklerinin yanı sıra omurgasızslar bakımından da bir cennettir. Sadece tür sayısı bakımından değil, varyasyonlarının çeşitliliği bakımından da dikkati çekecek bir yapıya sahiptir. Anadolu hem yatay hem dikey tarandığında, akıl almaz derecede bir biyolojik zenginlikle karşılaşılır. Bunların önemli bir kısmını endemik türler oluşturmaktadır.
Anadolu bir çok yerde koni şeklinde yükselmiş dağlara, ya da platolara sahip olduğu için, yüksek enerjili ışınlardan dolayı, mutasyon oranında ve dolaylı olacakta çeşitlenmede olağan üstü artmalar meydana gelmiştir.