Arama

Eskişehir

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 4 Eylül 2013 Gösterim: 35.536 Cevap: 18
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
22 Eylül 2006       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Eskişehir, tarihi dönemler içinde Anadolu'daki ünlü merkezlerden biri olmuştur. Kentin ilk kuruluş yerinin neresi olduğu tartışmalı olmakla birlikte birçok Anadolu şehrinden farklı olarak ilk kuruluş yerini büyük ölçüde değiştirmeden gelişmiştir. İlk ve ortaçağlarda adı Dorylaion (Dorileaum) olan kentin ilk yerleşim yeri hakkında üç bölgeden söz edilir. Bunlar, şimdiki çarşı yakınında sıcak su kaynakları civarı, ovanın ortasındaki Şarhöyük ve güney batıdaki Karacaşehir mevkiidir. Porsuk Çayı'nın yaratacağı taşkınlıklardan ve çevresindeki bataklıkların yol açacağı sıtmadan, ayrıca dışarıdan gelecek saldırılardan korunmak için plato yamacının hemen önünde Odunpazarı adı verilen sahada yeni bir yerleşim yeri oluşmuştur. İlk ve ortaçağda Eskişehir, Batı Anadolu'da büyük bir uygarlık kuran Friglerin egemenliğine girer. Burası bugün Eskişehir, Afyon ve Kütahya illeri arasında kalan dağlık bölgeyi kapsamaktadır.
M.Ö. 334'te Büyük İskender, Anadolu'ya girerek Persleri mağlup ettikten sonra Frigya, İskender'in egemenliğine girdi. Eskişehir il sınırları içinde yer alan Şarhöyük (Doreylaion), Balhisar (Pessinus) ve Karahöyük (Midaion) Frigya'nın önemli kentleri olarak tarihte yerlerini alırlar.
Sponsorlu Bağlantılar
Bu topraklar daha sonraki yıllarda Romalıların eline geçmiştir. M.S. 395'te İmparatorluk Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılınca Eskişehir yöresi Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu sınırları içinde kalmıştır. Hıristiyanlaşma sürecine giren Bizans'la birlikte kentte toplumsal yapıda önemli değişimler yaşanmıştır. Şehir istilalara maruz kalmadığı dönemlerde havasının güzelliği ve sıcak su kaynaklarının varlığı ile Bizans İmparatorlarının avlanma, dinlenme ve sayfiye şehri olmuştur. İmparatorluğun verdiği önemle bu bölge gelişmiş ve bu gelişme içinde Sivrihisar (Justinyanopolis) gibi yeni kentler kurulmuştur. 8.yy'ın başında Arap işgaline uğrayan Eskişehir kısa bir süre sonra tekrar Bizans'ın egemenliğine girmiştir. Selçuklu Sultanı Mesud, 1147'de Eskişehir önünde 2. Haçlı ordusunu yenmiş Türkler 1196'dan sonra yöreye tamamen hakim olmuştur. 13.yy'da zayıflayan Selçuklular Eskişehir ve çevresini Ertuğrul Bey'e vermiştir. Kent daha sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Ertuğrul Bey'in oğlu Osman Bey'in yönetimine girmiş, Bizans'a karşı yürütülen savaşlarda bir üs olmuştur. Bu yönüyle merkezi Eskişehir olan Sultanönü Sancağı Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk yerleşim sahası olmuştur. Ancak Anadolu'da tam bir Osmanlı hakimiyetinin kurulması ile Eskişehir parlak günlerini kaybetmeye başlamış ve Fatih'in ilk zamanlarına kadar Ankara Beyliği'ne bağlı bir sancakken 1451, 1831 yılları arasında Kütahya Beylerbeyliği'ne, 1841'de Bursa Eyaleti'ne bağlanmıştır.
Eskişehir 19.yy ortalarından itibaren değişmeye başlamıştır. Osmanlı Rus Savaşı ardından kente yerleşen göçmenler ve 1894 yılında işletmeye açılan Bağdat Berlin demiryolu bu değişimi yaratan en önemli iki etkendir.
Bu iki olayın etkisiyle nüfus artmış mali alanda gelişmeler kentin büyük bir idari yapıya dönüşmesine yol açmıştır. 2. Meşrutiyet'in ilanından sonra bağımsız sancak olan ve Almanlar tarafından kurulan Cumhuriyet öncesi ilk Cer atölyesi ile sanayi alanında Eskişehir, atılım yapan ender Anadolu kentlerinden biri olmuştur.
Milli mücadele yıllarında şehrin Anadolu'daki tarihsel olarak sahip olduğu stratejik konumu belirleyici olmuş düşman işgalinden kurtarılması zorunluluk haline gelmiş, Türk birlikleri şehri kurtarmış ve Batı Cephesi Komutanlığı'nın karargah yeri Eskişehir olarak seçilmiştir. Şehir çevresinde İnönü, Sakarya, Kütahya gibi Kurtuluş Savaşı'nın önemli çarpışmaları gerçekleşmiş, ancak kent içinde bir çarpışma olmamıştır.
Bir yıldan fazla Yunan işgali altına giren kent 2 Eylül 1922 tarihinde karşı taarruzla tekrar ele geçirilmiştir. Yunanlılar geri çekilirken Çarşı ve Hıristiyan mahallelerini ateşe vermiş, Tuz Pazarı, Taşbaşı, Reşadiye Camii'nin bulunduğu yerler, İstasyon caddesi ve Bağlar caddesi tamamen yanmıştır.
Cumhuriyet döneminde 1925 yılında il olan Eskişehir hızlı bir kentleşme yaşayarak çok yönlü bir kent haline gelmiştir. Kent hem eski alanı hem de yeni alanlar üzerinde büyük mahalleler ile sarılmıştır.
Osmanlı döneminde ilk sanayi kuruluşuna ev sahipliği yapmış olan Eskişehir, Cumhuriyet döneminde de Şeker Fabrikası, DDY Cer Atölyesi, Tayyare Bakım Atölyesi gibi kamu yatırımlarının yanı sıra özel yatırımlarla da gelişmesini sürdürmüştür
Son düzenleyen asla_asla_deme; 13 Ekim 2008 13:46
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
24 Eylül 2006       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
ESKİŞEHİR ili, İçbatı Anadolu Eşiği'nden Sakarya Irmağı'nın doğ­duktan sonra çizdiği büyük yayın doğudaki iç kesimine kadar uzanır. Büyük bölümü İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan Eskişehir ilinin kuzey kesimi Karadeniz Bölgesi'nin, batı ve güneybatıdaki bazı kesimleri de Ege Bölgesi' nin sınırları içine taşar.
Çok eski bir yerleşme alanı olan Eskişe­hir'in Türkiye'nin tarihinde önemli bir yeri
Sponsorlu Bağlantılar

eskisehr1hj9

ESKİŞEHİR İLİNE İLİŞKİN BİLGİLER

YÜZÖLÇÜMÜ: 13.652 km2.
NÜFUS: 597.397 (1985).
İL TRAFİK NO: 26.
İLÇELER: Eskişehir (merkez), Alpu, Beylikova, Çifteler, inönü, Mahmudiye, Mihalıççık, Sarıcakaya, Seyitga­zi, Sivrihisar.
İLGİ ÇEKİCİ YERLER: Fidanlık, Musaözü, Mestan Pınarı, Kalburcu, Çatacık, Şoförler Çeşmesi ve Madensuyu orman içi dinlenme yerleri; Çardak Kaplıcası ve Gümele Ilıcası; Midas kenti ve Yazılıkaya; Pessinus; Seyitgazi Nekropolü; Seyitgazi ve Sivrihisar kaleleri; Seyit Battal Gazi ve Kurşunlu külliyeleri; Alaeddin, Bardakçı köyü, Hoşkadem, Kurşunlu, Hamamkarahi-sar ve Kılıç Mescit camileri; Sivrihisar ve Geçek köyü ulucamileri; Yunus Emre ve Şeyh Edebalı türbeleri; Himmet Dede, Alemşah ve Hoca Yunus kümbetleri; Mülk köyü ve Hazinedar mescitleri; Seyitgazi Ker­vansarayı; Eskişehir Arkeoloji, Eskişehir Etnografya, Eskişehir Atatürk ve Kültür, Yunus Emre, Seyitgazi, Yazılıkaya Açık Hava, Pessinus Arkeoloji müzelerivardır. Osmanlı Devleti'nin temellerinin atıl­dığı bu topraklarda, yüzyıllar sonra Anado­lu'yu işgal eden yabancı ordularla Kurtuluş Savaşı sırasında en kanlı çarpışmalar yapıldı. Bu çarpışmaların en önemlisi Sakarya Savaşı' dır. Birçok kaynak ünlü ozan Yunus Emre' nin bu yörede doğup büyüdüğü ve yaşadığı konusunda birleşmektedir. Yunus Emre'nin türbesi de Mihalıççık ilçesine bağlı Yunusemre köyündedir .

Doğal Yapı

Bir dikdörtgeni andıran Eskişehir ilinde top­rakların büyük bir bölümü orta yükseklikteki
dalgalı düzlüklerden oluşur. Bu topraklar Ege Bölgesi'nin doğusundaki İçbatı Anadolu Eşiği'nin İç Anadolu Bölgesi'nin ortasına doğru alçalmaya başladığı bir alanda yer alır. İlin kuzey kesimini Sündiken Dağlan (1.770 met­re), güneydoğu kesimini de Arayıt Dağı (1.819 metre) engebelendirir. Eskişehir top­raklarının en yüksek noktası, batıdaki Kü­tahya il sınırı yakınlarında 1.826 metreye yükselen Türkmen Dağı'dır. İlin güneybatı sınırı boyunca uzanan yüksek düzlüğe Yazılı­kaya Yaylası denir.
İl topraklarının suları Sakarya Irmağı aracılığıyla Karadeniz'e ula­şır. Sakarya'nın il topraklarını sulayan başlıca kolu Porsuk Çayı'dır. Bu akarsular ile kolları üzerinde çeşitli amaçlara yönelik olarak Sarı-yar, Gökçekaya, Musaözü, Porsuk, Kaymaz, Kunduzlar ve Çatören barajları kurulmuştur. Bu barajların ardında suların birikmesiyle küçüklü büyüklü birçok yapay göl oluş­muştur.
Eskişehir ilindeki başlıca alçak düzlükler Sakarya Irmağı'nın başlangıç kesimindeki ovalar ile Eskişehir Ovası'dır. İnönü (Sarısu) ve Alpu ovaları, Eskişehir Ovası'nın batı ve doğudaki uzantılarıdır. Önemli bir tarım alanı olan Eskişehir Ovası, Sakarya Irmağı'nın yukarı kesimlerindeki ovalara göre daha ve­rimlidir.
Kara ikliminin etkisi altında olan Eskişehir ilinde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk, yağışlı ve daha çok da kar yağışlı geçer. Doğal bitki örtüsünü alçaklarda bozkırlar, dağlık kesimlerde meşe, ardıç, kızıl çam, kara çam ve sarı çam ormanları oluşturur.

Tarih

Eskişehir yöresindeki Demircihöyük'te yapı­lan kazılarda ele geçen buluntular, buraya günümüzden yaklaşık 6.000 yıl önce yerleşil-diğini göstermiştir. Midas kentine ise Erken Tunç Çağı'nda yerleşildiği anlaşılmıştır.
Hititler'in fazla etkili olamadığı yöre, İÖ 13. yüzyıldan sonra Frigler'in yurduydu. İÖ 10. yüzyılda kurdukları krallığın sınırlarını çok genişleten Frigler'in yöredeki egemenliği İÖ 7. yüzyılda başlayan Kimmer akınlarıyla sona erdi. İÖ 7. yüzyılda Lidyalılar'ın, İÖ 6. yüzyılda Persler'in, İÖ 4. yüzyılda Makedonyalılar'ın yönetimine giren yöreye İÖ 3. yüzyılda Avrupa'dan gelen Galatlar yerleşti. Burada devlet kuran Galatlar İÖ 1. yüzyılda Roma'ya bağlandı. 395'ten sonra Bizans İm-paratorluğu'nun sınırları içinde kalan Eskişe­hir yöresi 8. yüzyılda kısa bir süre Araplar tarafından işgal edildi. Daha sonra Selçuklu­lar, Bizanslılar ve Haçlılar arasında el değişti­ren Eskişehir yöresini, Anadolu Selçuklu Devleti 13. yüzyılın sonlarında Osman Gazi' ye verdi. Kısa bir süre Karamanlılar'ın yöne­timinde kalıp I. Murad tarafından gene Os­manlı topraklarına katılan Eskişehir yöresi, 16. ve 17. yüzyıllarda Celali Ayaklanmaların­dan etkilendi (bak. Gelalİ ayaklanmaları). 19. yüzyılda Kırım, Romanya, Bulgaristan ve Kafkasya'dan Trakya ve Anadolu'ya gelen göçmenlerin bir bölümü Eskişehir'e yerleşti­rildi. I. Dünya Savaşı sonrasında ve Kurtuluş Savaşı sırasında İngiliz ve Yunan işgaline uğrayan Eskişehir toprakları birçok savaşa sahne oldu

Ekonomi

Eskişehir, Türkiye'nin ekonomik açıdan ge­lişmiş illerindendir. Nüfusun üçte ikisinden çoğu kasaba ve kentlerde yaşar. İl halkı geçimini genellikle sanayi ve tarım etkinlikle­rinden sağlar. Eskiden beri İstanbul'u Anado­lu'nun öteki kesimlerine bağlayan çeşitli yol­ların birleştiği bir kesimde yer alan Eskişe­hir'in daha 19. yüzyılda demiryoluyla ulaşım olanağına kavuşmuş olması, gelişmesini sağla­yan başlıca etmendir. 20. yüzyıl başlarında un, tuğla ve kiremit fabrikaları ile bir uçak onarım atölyesi kurulması, 19. yüzyıl sonla­rında demiryolu araç ve gereçlerinin bakım ve onarımı amacıyla kurulan Cer Atölyesi il sa­nayisinin temellerini oluşturdu. İldeki başlı­ca sanayi kuruluşları lokomotif ve motor, dokuma (basma), çimento, tuğla ve kiremit, yem, kâğıt, orman ürünleri, süt ürünleri, şeker ve ispirto, un ve unlu ürünler fabrikala­rıdır. Ayrıca Hava Kuvvetleri'nin jet bakım ve onarım tesisleri vardır.
Tarımın büyük ölçüde makineleştiği Eski­şehir ilinde buğday, şekerpancarı ve arpa başta gelen tarım ürünleridir. Ayrıca patates, soğan, baklagiller ve nohut da yetiştirilir. Eskişehir ilinde çok sayıda koyun, Ankara keçisi ve sığır beslenmektedir. Hayvansal ürünler et kombinası ve süt ürünleri fabrika­sında değerlendirilir. İlde büyük tavuk çiftlik­leri de kurulmuştur.
İl topraklarında magnezit, bor mineralleri, eskişehirtaşı olarak da adlandırılan lületaşı yatakları vardır. Bor mineralleri Etibank'ın kurduğu bir işletmede değerlendirilir. Eski­den ham olarak yurtdışına satılan lületaşını günümüzde Eskişehirli zanaatçılar işlemekte­dir. "Beyaz altın" da denen lületaşından yapılan çeşitli hediyelik eşyalar yurtiçi ve yurtdışında aranan, ülkeye önemli ölçüde dö­viz kazandıran bir üründür.Yörede yaşayan geyikleri korumak için Mihalıççık ilçesindeki Çatacık'ta bir av koru­ma ve üretme alanı kurulmuştur.

Toplum ve Kültür

Kafkas, Kırım, Balkan göçmenlerinin, Türk­menler ve Yörükler'in kendilerine özgü yaşa­ma biçimlerini koruyarak gelenek ve göre­neklerini sürdürmeleri Eskişehir'in toplumsal yapısına renkli bir görünüm kazandırır. Eski­şehir'e yerleştirilen bu göçmen toplulukları ile "manav" adı verilen yerli halk arasında yoğun bir kültür alışverişi olmuştur.

eskiehirty3

İlin başlıca geleneksel el sanatları dokuma­cılık ve daha kısa bir geçmişi olan lületaşı işlemeciliğidir. Karakeçili Yörükleri'nin do­kuduğu halılar, çoraplar ve eldivenler renk ve desen açısından ilgi çeker. Sarıya çalan beyaz renkte olan ve yerin derin katlarından çıkartı­lan lületaşından, yumuşak ve kolay işlenebilir olduğu için çeşitli süs eşyaları yapılır. Ayrıca lületaşı, nikotini emme özelliğinden ötürü çubuk, sigara ağızlığı ve pipo yapımında da kullanılır.
Kurtuluş Savaşı'nın sonunda Yunanlılar'ca yakılan Eskişehir kentinin yalnızca Odun Pazarı semtinde bazı eski konutlara rastlanır. Tarihsel Eskişehir evlerinin bulunduğu bu semt koruma altına alınmıştır. Bu semtte etnografya müzesi olarak düzenlenen Yeşil Efendi Konağı'nda yöreden derlenen etno-grafik yapıtlar sergilenir.

İl Merkezi: Eskişehir

Eskiçağda Frigya Krallığı'nın başlıca kentle­rinden biri, bugünkü Eskişehir kentinin ku­zeydoğusunda kurulduğu sanılan Dorylaion' du. Tarih boyunca yöreyi ele geçirmek iste­yenlerin saldırılanna uğrayan bu kentin surlan pek çok kez onarılmış ya da yeniden yapılmış­tır. İS 8. yüzyılda yöreye gelen Araplar bu kente Düriliya ya da Druliya adını verdi. Daha sonra Anadolu Selçukluları, Bizanslılar ve Haçlılar arasında savaşlara neden olan Dorylaion, 12. yüzyıl sonlarına gelindiğinde yıkıntı durumunda eski bir kent görünümün­deydi. Yöreyi ele geçiren II. Kılıç Arslan Dorylaion'un güneyinde yeni bir kent kurdur­du. Artık Dorylaion "eski şehir" diye adlandı­rılıyordu. Bir söylentiye göre, zamanla yeni kent de "eski şehir" diye adlandırılmaya baş­ladı ve böylece kentin adı Eskişehir olarak yerleşti. Sonraları bir konaklama ve ticaret merkezi olarak gelişen kent, 19. yüzyılda de­miryolunun gelmesiyle daha da önem kazan­dı. I. Dünya Savaşı sonrasında Anadolu'nun paylaşılması sırasında demiryolunu denetleme bahanesiyle 1919'da kenti işgal eden İngi­lizler 1920'ye kadar Eskişehir'de kaldı. 20 Temmuz 1921'de Yunan ordularının eline ge­çen Eskişehir kenti, 2 Eylül 1922'de işgalden kurtulduğunda, 750 yıl önceki Dorylaion gibi yanmış ve yıkılmış bir durumdaydı.
İstanbul-Ankara, Kütahya üzerinden Balı­kesir ve İzmir, Afyonkarahisar üzerinden Kon­ya demiryolları Eskişehir kentinde birleşir. Türkiye'nin bu illerini birbirine bağlayan ka­rayolları da kentten ve Eskişehir ili toprakla­rından geçer. Önemli bir sanayi, ticaret, hiz­met ve kültür merkezi olan kentte Hava Kuv-vetleri'nin çeşitli tesisleri vardır. Ankara, Kon­ya ve Kayseri'den sonra İç Anadolu Bölgesi' nin dördüncü büyük kenti olan Eskişehir ken­tinde birçok eğitim, kültür ve sağlık kurumu vardır. Eskişehir'in en büyük eğitim ve kültür kurumu Anadolu Üniversitesi'dir.
Kentin nüfusu 366.765'tir (1985).

Kaynak: Msxlabs & Temel Britannica

Son düzenleyen asla_asla_deme; 13 Ekim 2008 14:00
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
bergstockholm - avatarı
bergstockholm
Ziyaretçi
11 Nisan 2007       Mesaj #3
bergstockholm - avatarı
Ziyaretçi
eskişehir büyükşehirlerimizden biridir. Porsuk nehrinin şehri bölmesi çok güzel manzara oluşturur. Özellikle kış aylarında soğuk rüzgarlı havaların olmasına Porsuk nehri dayanamaz ve donar insanlarımız da üstüne yazılar yazarlar. Yeni olarak tramvayın şehir ulaşımındaki yardımı büyüktür. Efsane 54 e binip tüm Eskişehirin bi kısmını öğrenci iseniz 75 ykr ile dolaşabilirsiniz. Msn Happy
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
25 Mayıs 2007       Mesaj #4
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Eskişehir

esk0pf3

esk1xl1

esk4gl2

esk5sw4

esk6ps0

esk9iq0
Son düzenleyen asla_asla_deme; 27 Aralık 2008 23:11 Sebep: Kırık Link
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
29 Mart 2009       Mesaj #5
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Eskişehir tarihi eserler ve turistik bilgiler hakkında bilgi



E skişehir, târihî eserler ve tabiî güzellikler bakımından zengindir. Şifâlı kaplıca ve içmeleri ve modern konaklama te’sislerine sâhiptir.

Sivrihisar Kalesi: Bizanslılar tarafından yaptırılmıştır. Altı adet kapısı olan bu kalenin ancak yeraltı depoları, sarnıç ve yer üstü tahıl anbarı günümüze ulaşabilmiştir.

Alâeddîn Câmii: İl merkezinde bulunan câmi, Selçuklu Sultânı Birinci Alâeddîn Keykubat tarafından 1220’de yaptırılmıştır. 1262’de Gıyâseddîn Keyhüsrev’in tâmir ettirdiği bu câmi, ilk yapıldığı devirden günümüze kadar çok tâmirâtlar görmüş, sâdece minâresi tâmir edilmeden gelmiştir.

Kurşunlu Câmi ve Külliyesi: Odunpazarı semtindedir. Kânûnî Sultan Süleymân Han devrinde yaptırılmıştır. Vezir Mustafa Paşa tarafından yaptırılan külliye, câmi, kütüphâne, aşhâne ve medreseden meydana gelmiştir. Mîmâr Sinan’ın eseri olduğu tahmin edilmektedir. Câminin yanında 20 odalı medrese, bir kütüphâne ve aşhâne vardır. Büyük kubbesi kurşunla kaplı olduğundan bu isim verilmiştir.

Ulu Câmi: Sivrihisar’da Selçuklu devrine âit kıymetli bir eserdir. 1275’te Selçuklu Emiri Mikâil bin Abdullah yaptırmıştır.Anadolu Selçuklu sanatının en güzel eserlerindendir.

Haskadem Câmii: Sivrihisar’da 13. asır sonlarında, Anadolu Selçuklu hazinedârlarından Necibüddîn Mustafa tarafından hanımı için yaptırılmıştır. Minâresi Anadolu’nun ilk Selçuklu eserlerindendir.

Kurşunlu Câmi: Sivrihisar’da 1343’te Hoca İbrâhim tarafından mescid olarak yaptırılmıştır. 1492’de Şeyh Yusuf tarafından genişletilerek câmi hâline getirilmiştir.

Şeyh Edebâli Türbesi: Odunpazarı mezarlığındadır. Osman Gâzinin kayınpederi olan Şeyh Edebâli’nin türbesidir. On üçüncü asırda yapılmış olup, 19. asırda tâmir ettirilmiştir. Şeyh Edebâli’nin türbesinin Bilecik’te olduğu kabûl edilmektedir.

Seyyid Battal Gâzi Türbesi ve Külliyesi: Türbe, câmi, medrese, imârethâne gibi bölümlerden ibârettir. Tepe üzerindedir. Emevîler zamânında İslâm ordularının başında Bizans’a karşı insan üstü kahramanlıklar gösteren ve “Nakaleia” önünde şehid düşen bir İslâm büyüğüdür.Türkler Nakalein’e Seyitgâzi ismini vermişlerdir. Câmi ve külliyeyi 13. asır başında Gıyâseddîn Keyhüsrev yaptırmış ve 1511’de İkinci Bâyezîd zamânında esaslı bir şekilde onarılmıştır. Seyyid Battal Gâzi Medrese ve İmârethâne Müzesi olarak kullanılmaktadır.

Yûnus Emre Türbesi: Mihalıççık’ın Yûnusemre köyündedir.Yûnus Emre’ye âit olduğu söylenen kabir, Yunanlılar tarafından yıkılmıştır. 1949’da türbe ve çeşme yeniden yapılmıştır. Türbenin kıyısından demiryolu geçmesi üzerine 1971’de bugünkü türbesi yapılarak buraya nakledilmiştir.

Yazılıkaya (Midas Şehri): Han ilçesinin Yazılıkaya köyündedir. Çok sayıda yazılıkaya anıtları, yeraltı geçitleri vardır. Kral Midas’ın mezarının burada olduğu söylenmektedir. Dünyâca meşhur bir yerdir.

Pessinus (Ballıhisar): Sivrihisar ilçesine 16 km uzaklıkta Ballıhisar köyündedir. İzmir’i, Ankara’ya bağlayan (kara yolu) üzerinde Frigler ve sonrasına âit eserler vardır. Bölgede Frig (Kybele) Tapınağı, Bizans Kilisesi ve tiyatro harâbeleri bulunmaktadır.

Mesîre yerleri: Eskişehir’de mesîre yerleri oldukça fazladır. Barajlar, akarsu kenarları ve orman içi dinlenme yerlerinden faydalanılmaktadır.

Orman fidanlığı: İl merkezine 7 km uzaklıkta Karacaşehir köyü kenarındadır. Fidanlığın ortasından geçen Porsuk Çayı bölgeye ayrı bir güzellik vermektedir.

Musaözü: İl merkezine 21 km uzaklıkta orman içi dinlenme yeridir. Bölgede bir sulama barajı bulunmaktadır.

Sakarbaşı: Çifteler ilçesi yakınındadır. Sakarya Irmağının kaynağıdır. Birbirine yakın beş kaynak vardır. Kaynak suları küçük fakat derin bir su meydana getirir.

Kalabaksuyubaşı: Türkmen Dağı eteklerindedir. Şehrin içme suyu olan Kalabaksuyu buradan çıkar. Çam ormanları ve çağlayanları ile güzel bir mesîre yeridir.

Çatacık Ormanları: Sündiken Dağlarındaki yaylalarda bulunan bol içme sulu ve Orta Anadolu’nun en güzel manzaralı ormanlarıdır.

Şöförler Çeşmesi: İl merkezine 17 km uzaklıkta orman içi dinlenme yeridir. Çok güzel soğuk içme suyu vardır.

Kaplıca ve İçmeler: Eskişehir, kaplıca ve içmeler bakımından oldukça zengindir. Bu kaplıca ve ılıcalar muhtelif hastalıklara iyi gelmektedir. Bunların başlıcaları şunlardır:

Eskişehir Kaplıcası: İl merkezinde, Porsuk Çayının güneyinde 5 kaynaktan meydana gelir. Tabiî sıcaklıktadır. Şehir merkezindeki hamamlar bu sıcaksu kaynağından faydalanmaktadır. Bu su varis, kırık ve çıkık ağrılarına ve böbrek taşlarına karşı faydalıdır.

Sakarya Ilıcası ve Mâden Suyu: İl merkezine 32 km uzaklıkta, Mihalgâzi ilçesine bağlı Ilıca köyündedir. Mîde, barsak ve idrar yolları rahatsızlıklarına ve romatizma hastalığına faydalıdır.

Uyuz Hamamı: Alpu ilçesine bağlı Uyuz Hamamı köyündedir. İçme ve banyo kürleriyle faydalanılan kaplıca suyu deri hastalıklarına iyi gelmektedir.

Çardak Hamamı: Günyüzü ilçesi yakınlarındadır. 35°C sıcaklıktaki suyu deri hastalıklarına iyi gelmektedir.
Quo vadis?
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
29 Mart 2009       Mesaj #6
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
Eskişehir'de geçmişten günümüze yaşayan medeniyetler hakkında bilgi verir misini Frig Vadisi: Antik kent Eskişehir'e 90 km. uzaklıkta Han ilçesine bağlı olan Yazılıkaya Köyü bitişiğinde yer almaktadır. Vadide Frig Krallığı, Lidya Krallığı ve Pers İmparatorluk döneminde üç ayrı yerleşme evresinin bulunduğuna ilişkin birçok temel ve yapı kalıntısına rastlanmıştır. Diğer yandan, Midas Anıtı'nın çevresinde akropol üzerinde bir kentin varlığına ilişkiler bulgular saptanmıştır.
Kayalık bir platform üzerine kurulmuş ve Erken Tunç Çağlarında yerleşim görmüş olan Midas (Yazılıkaya) Friglerin dini merkezi olmuştur. Antik şehirde Hitit kültürüne ait kendi stilleri ile yaptıkları kaya kabartmalarına rastlanmıştır. Hititlerden sonra Frig kenti olarak gelişen Yazılıkaya'da Frig kültürüne ait kale duvarları, yerleşim yerleri, kaya kabartmaları, kaya anıtları, su sarnıçları, sunak yerleri, karlıklar, kaya mezarları, basamaklı anıtlar, nişler, antik yollar olmak üzere 33 adet eser bulunmaktadır. Bunlar doğa koşullarından dolayı yıpranmış olsalar da günümüze ulaşabilmişlerdir. Roma ve Bizans çağlarında Frig yapıtlarının çoğu dini amaçlarla tahrip edilmiş, yerlerine kaya barınakları ve kaya mezarları yapılmıştır. Kaya yüzeyine bir tapınağın cephesi biçiminde işlenen Frig kaya anıtları, sembolü, kutsal hayvanı aslan olan Frig dini, tek tanrısı ana tanrıça Kybele'ye adanmıştır. Vadinin ormanlık kısmında, Çukurca Köyü'nden Kümbet Köyü'ne kadar uzanan bölgede 25'e varan anıt, kült anıtları, açık hava ve doğa tapınakları, kale, mezar ve diğer eserler bulunmaktadır.
Pessinus: Ana tanrıça Kybele'ye ithafen Sivrihisar İlçesi'nin Ballıhisar Köyü'nde kurulmuş bir şehirdir. Tapınak kenti olarak bilinen Pessinus Romalılar döneminde de kutsallığını ve önemini korumuştur. Bugün kente ait stadyum, tiyatro, tapınak, su kanalı ve nekropola ait kalıntılar bulunmaktadır. Antik kentte 1967 yılından beri arkeolojik kazılar yapılmaktadır. Kazıdan çıkan eserler Ballıhisar'daki müzede sergilenmektedir.
Doryleaum: Helenistik, Roma ve Bizans Çağlarını yaşamış Höyük kentin kuzey bitişiğinde ve Muttalip Köyü'nün doğusunda yer almaktadır. Höyüğe ve eteklerinde yer alan temel hafriyat sırasında çıkarılan Helenistik, Roma ve Bizans Çağlarına ait eserler Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.
Karacaşehir: Roma ve sonra Bizans Çağı'nda yapılmış, Osmanlılar tarafından takviye edilmiş kale kenti olarak anılan Antik Kent Eskişehir'e 6 km. uzaklıkta, Karacaşehir Köyü'nün güneybatısında yer almaktadır. Günümüzde, kentin müdafaa surları tamamen yıkılmış, yalnızca doğu ve batı girişindeki kulelerden küçük parçalar kalmıştır. Kalenin içerisinde karargah binaları, sarnıç ve sokaklar, ev harabeleri görülmektedir.
Midas Anıtı: Yazılıkaya platformunun kuzeydoğu yamacında doğuya bakan cephede yer alan anıt bazılarınca Yazılıkaya, bazılarınca da Midas Anıtı olarak adlandırılmıştır. Antik kent adını bu anıttan almıştır. Kentin en önemli yapıtı olan anıt, Frig kaya anıtlarının en görkemlisi, bölgenin ve dünyanın en önemli eşsiz yapıtlarındandır.
Külliye ve Türbeler
Kurşunlu Camisi'nin batısında yer alan Şeyh Şahabattin Türbesi ve Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Bey'in kayınpederine ait Şeyh Edebalı Türbesi Eskişehir'in önemli türbeleridir.
Yunus Emre Külliyesi ve Türbesi: Eskişehir Mihalıcçık İlçesi Yunus Emre Beldesi'nde (Sarıköy) dir. Eskişehir-Ankara demiryolu yakınından geçmektedir.
Yunus Emre bu dünyada yaşayan insanları sevgiye, birlik ve beraberliğe çağıran bir halk aşığıdır. Mezar taşının ön cephesinde yazılı olan "gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz." sözlerinde Yunus Emre'nin yaşam felsefesi özetlenmektedir.
Seyit Battal Külliyesi: Seyitgazi İlçesinde, 150 metre yüksekliğinde Üçler Tepesi'nin doğuya bakan yamaçları üzerindedir. Bu külliye Seyyit Battal Gazi' ye ithafen yaptırılmıştır (1207 - 1209).
Korunan Alanlar
Geyik Alanı
Yeri: Eskişehir
Özelliği: 200-400 yaşlarında ve 38-45 m boylarında, düzgün ve dolgun yapıdaki sarıçam ağaçlarından oluşmuş 10,5 hektarlık alan.
Tesis Tarihi: 03.11.2000
Mağaralar
Sarıkaya Mağarası
Yeri: Eskişehir, Mihalıççık İlçesi, Yalınkaya Köyü
Eskişehir Mihalıççık yolundan ayrılan Büyüdüz-Sasa-Yalınkaya yönüne gidilerek Yalımkaya köyüne ulaşılır. Yalınkaya'dan Domya deresinin derin kanyonu içerisinden bir saatlik yürüyüşle gidilir.
Özellikleri: Toplam uzunluğu 591 m. olan mağaranın iki girişi vardır. Birbirine bağlı üç kattan oluşur. Tabanında kum, çakıl ve molozlar bulunan mağaranın alt katı nemli olduğundan damlataşlarca zengindir. Oluşumları devam eden bu damlataşlar sarkıt, dikit, sütün, duvar ve perde damlataşı, damlataş havuzları çoğunlukla siyah ve kahve renklidir. Üst katlar fosil şekildedir. Damlataş yönünden fakirdir.
Mağaranın soğuk ve nemli bir havası vardır. Üst kat 13ºC, yüzde 80 neme, alt kat 10ºC, yüzde 90 neme sahiptir.
Mağara, Prehistorik ve tarihi dönemlerde insanlar tarafından kullanıldığını gösteren Çakmaktaşı yongaları seramik ve tuğla parçaları ve insan kemikleri gibi buluntu ve şekillere sahiptir.
Yelinüstü Mağarası
Yeri: Eskişehir, Günyüzü İlçesi, Kayakent Beldesi
Sivrihisar ile Günyüzü Sakarya Nehri arasında uzanan Sivrihisar Dağlarının güneydoğusunda yer alır. Ankara-Eskişehir veya Ankara-Polatlı-Yunak kara yolların Kayakent Beldesine gidilebilir. Mağara Kayakent Beldesinin hemen yakınındadır.
Özellikleri: Toplam uzunluğu 420 m. olan mağaranın girişe göre son noktanın derinliği -90 m.dir. Mağaranın giriş bölümünün sağ tarafından ayrılan küçük inişleri olan dar bir galeri ile ikinci bölüme geçilir. İri bloklarla kaplı salonun içinde değişik damlataş oluşumları bulunmaktadır. Bu salondan aynı oluşumlara sahip diğer iki faklı salona açılır.
Yağışlı dönemlerde tavandan damlayan dönemler dışında bütün mevsimlerde kurudur. Eski dönemlerde, bu suları toplamak amaçlı sarnıç ve havuzlar yapılmıştır. İçeride sıcaklık ortalama 20ºC, nem yüzde 70'dir.
Yelini Mağarası ile benzer özellikler gösteren bu mağarada da uzun dönemler insanlar tarafından kullanıldığını gösteren şekil ve kalıntılar mevcuttur.
Yelini Mağarası
Yeri: Eskişehir, Günyüzü İlçesi, Kayakent Beldesi
Yelinüstü Mağarasının güneyinde yeralan Mağara Sivrihisar ile Günyüzü Sakarya Nehri arasında uzanan Sivrihisar Dağılarının güneydoğusundadır. Mağaraya, Ankara-Eskişehir veya Ankara-Polatlı-Yunak Karayollarından gidilebilir.
Özellikleri: Toplam uzunluğu 271 m. olan Mağaranın en derin noktası, girişe göre -26 metredir. Damlataş ve tavan düşen iri bloklarla bir çok salon ve odaya bölünen mağara, görünümleri son derece güzel damlataşlar ile kaplıdır. Genel olarak girişten sona doğru sıcaklık azalarak nem artmaktadır. Girişte sıcaklık 25.5ºC, yüzde 45 nem, son salonda 16.1ºC sıcaklık, yüzde 79.5 nem oranına sahiptir.
Yelinüstü Mağarası ile benzer özellikler gösteren bu mağarada uzun dönemler insanlar tarafından kullanıldığını gösteren şekil ve kalıntılar mevcuttur. Mağara önünde, yamaç ve tarlalarda çakmak taşı, yonga, balta, mızrak uçları bulunmuştur. Girişte toprakta değişik alet, kemik, çanak çömlek parçaları bulunmuştur. Salonda ise tuğladan yapılmış derinliği 2 metreyi geçen havuzlar ve sarnıçlar bulunmaktadır.
Kaplıcalar
Sarıcakaya - Sakarılıca Termal Turizm Merkezi
Yeri: İç Anadolu Bölgesinde Eskişehir İli Mihalgazi ilçesindedir.
Ulaşım: Eskişehir'e 33 km. uzaklıktadır.
Suyun Isısı: 56°C
PH Değeri: 7,6
Özellikleri: Hipertermal, hipotonik bir maden suyudur. Bikarbonat, sodyum, magnezyum, kalsiyum, sülfat, nitrat
Tedavi Ettiği Hastalıklar: Diabet, şişmanlık, gut gibi hastalıklarda kanda birikmiş unsurları, bu arada şeker ve yağları temizler, asit ürik fazlalığının idrarla atılmasını sağlar, böbrek taşlarının büyümesine engel olur.
Konaklama Tesisleri: Belediye Tesisleri (150 oda, 400 yatak), Aytaç Turistik Tesisleri ( 20 Oda, 40 Yatak)
Hava Sporları
Türk Hava Kurumu Eğitim Merkezi' nin bulunduğu bu kampta dünya standartlarında eğitici ve öğreticilerinin eşliğinde her türlü hava sporunu yapılabilmektedir.
Kuş Gözlem Alanı
Türkmenbaba Dağı,Aliken,Balıkdamı,Sarıyar Barajı ve Hamam Dağı Kuş Alanları Eskişehir ilde bulunmaktadır.
Sakarya Havzası
COĞRAFYA
Eskişehir'in topografik yapısını, Sakarya ve Porsuk havzalarındaki düzlükler ile bunları çevreleyen dağlar oluşturur. Havza düzlüklerini kuzeyden Bozdağ, Sündiken sıradağları, batı ve güneyden ise İç Batı Anadolu eşiğinin doğu kenarında yer alan Türkmen Dağı,Yazılıkaya Yaylası ve Emirdağ kuşatır.
İlin dörtte birini çam, meşe, gürgen, ardıç, katran ve köknar ağaçlarının oluşturduğu ormanlar teşkil eder. Orman olmayan arazilerde, su kenarlarında söğüt,ahlat ve kavak ağaçlarına rastlanmaktadır.
Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi'nde olduğundan karasal iklime sahiptir. Yazları sıcak ve kurak,kışları soğuk ve yağışlı geçmektedir.
TARİHÇE
Eskişehir'de (Doryleaum) ilk yerleşim M.Ö.3500 yıllarına dayanır. Şehir Hititlerin, Friglerin, Perslerin, Romalıların, Bizanslıların, Selçukluların ve Osmanlıların hakimiyetine geçmiştir.
Quo vadis?
sanar - avatarı
sanar
Kayıtlı Üye
29 Mart 2009       Mesaj #7
sanar - avatarı
Kayıtlı Üye
luleanim

Lületaşı


Efsaneye göre lületaşını ilk bulan ve bu taşın yer altı yolunu ilkortaya çıkarının bir köstebek olduğu söylenir. Anlatılan efsane şöyledir: Bir gün genç bir çoban bölgenin Karatepe yöresindeki köylerine gitmektedir. Genç çoban yorgun düşer, acıkır, oturur, azığını çıkarıp yemeğini yemeye başlar. O sırada, topraktaki bir delikten bir canlının ak taş toprakları yüzeye çıkarmaya çalıştığını görür. Çoban bunlardan birine eline alır ve çakısıyla yontmaya başlar. İlk çakı darbesiyle taş birdenbire ayın on dördü gibi güzel bir kız oluverir. Kız dile gelir ve "Ah insanoğlu bana kıymasaydın!" diye bağırarak köstebeğin açtığı delikten içeri girip kaybolur. Delikanlı da kızın ardından başlar deliği eşelemeye. Günler geçer delikanlıdan haber alınamaz. Delikanlıyı arayan köylüler yerin yedi kat altında bu daracık kuyudaboğulmuş olarak bulurlar. Elinde sıkı sıkı tuttuğu ak taşları ile birlikte avuçlarında sımsıkı tuttuğu bir parça lületaşı vardır. O günden beri her lületaşı parçasında, çobanın ölümüne sürüklendiği sevdanın izlerini görmüş köylüler.


Lületaşı

38861luletasi24

On bin yılı aşkın geçmişiyle Eskişehir, Sakarya nehri (Sangarius) ile Porsuk Çayı'nın (Tembris) çevrelediği verimli topraklarda, bir yandan günümüz Türkiyesi'ne kaliteli kentleşme örneği sergilerken, diğer taraftan pipo kültürü ve bezeme sanatı açısından dünyanın en değerli minerallerinden biri olan 'deniz köpüğü'ne (lületaşı) hak ettiği değeri yeniden kazandırabilme gayretini sarf ediyor.
meerschaum

Kentin güneyindeki tepelerde sit alanı olarak korumaya alınmış Odunpazarı semti, ahşap süslemeli, cumbalı evleri, kıvrımlı yolları, çıkmaz sokakları ile deniz köpüğü sevdalılarını içine çeker. Etaplar halinde sürdürülen restorasyon ve kentsel dönüşüm çalışmaları sonucunda, bir zamanlar metruk halde yıkılmayı bekleyen tarihi Atlıhan, artık avlusuna bakan atölyelerde hayalin ve maharetin bembeyaz köpüklerde anlamlı çizgilere dönüşmesine tanıklık ediyor.

38861luletasi08

DENİZ KÖPÜĞÜ MÜ LÜLETAŞI MI?

Eskişehir'de beşbin yıldır deniz köpüğüyle hayaller demleniyor. Uygur Türkçesi'nden günümüze ulaşan biçimiyle 'Taloy Köfigi' yani 'Deniz köpüğü' adı, birçok yabancı dile bu anlamıyla çevrilmiş ve yaygın olarak 'Meerschaum' olarak anılır hale gelmiştir. Bilim dünyasındaysa, mürekkepbalığının 'sepio' kemiğine benzetilmesi sebebiyle, yine denizden gelen ilhamla 'sepiolit' olarak adlandırılır. Deniz köpüğünün lületaşı adıyla benimsenmesi, Osmanlı toplumunun tütünle tanıştığı 1600’lü yıllara rastlar. Kolay işlenebilirlik, yüksek emicilik ve hafiflik gibi nadide özellikleriyle 'çubuk' denilen zamane kil lülelerin yerini almış ve ilk pipoların işlenmesinde kullanılmaya başlanmıştır. Işığı adeta içine hapseden bu değerli taş, bir yandan dünyanın en iyi pipo malzemesi olarak nam salarken, diğer yandan keyif içindeki zihinlerde 'Lüle' ile özdeşleşerek 'Lületaşı' adını alır.

luletasi

YUMUŞACIK BİR MİNERAL

Lületaşı, sanki canlı bir organizmaymış hissini uyandıran doğal bir davranış tarzına sahiptir. Bilimsel anlamda, magnezyum hidrosilikat bileşiminde alkali bir mineraldir ve düzensiz bağlanmış kristalleriyle mikroskobik süngersi bir doku oluşturur. Yerin farklı katmanlarında irili ufaklı yumrular halinde bulunan lületaşı, oluşumunu sağlayan zeolitik su ve tepkimeler dolayısıyla, çıkarıldığında nemli ve yumuşaktır. Kolayca ve incelikle yontulabilir. Doğrudan veya işlendikten sonra kurutulan lületaşı, kaybettiği nem oranında hafiflerken, fiziki etkilere karşı direnç; sıvı ve gazlara karşı yüksek emicilik özelliği kazanır. Kurutulmuş lületaşı suya konduğunda kısa sürede yeniden doğal yumuşaklığına kavuşur.

800pxgrandbazaaristanbu

BİR YENİÇERİ KEYFİYDİ

Yüzlerce yıllık lületaşı işlemeciliğimizin tarihi serüveni, günümüzde sahip olduğumuz çoğu yeraltı cevherinin hazin işletmecilik hikâyeleri ile neredeyse özdeştir. Osmanlı tarihinin baş aktörlerinden olan Yeniçeriler, 1683 yılında Viyana kapılarına dayandıklarında kuşatmadan umduğunu bulamasa da, muharip faaliyetlerden arta kalan zamanlarda tüttürdükleri lületaşı çubuklar sayesinde, farkında olmadan hayli yüksek hacimli uluslararası lületaşı pipo sektörünün doğmasına sebep olurlar. Çok kısa zamanda talebi karşılamak üzere, lületaşının tam kapasiteyle ham olarak ihracatına başlanmıştır. İhraç edilmeden önce, çırpma, saykal, kaba alımı, arış, perdah, tandırlama, ıslak aba, ovma, yağlı aba, parlatma, tasnif ve kutulama (sandıklama) işlemlerinden geçirilmek üzere birçok atölye kurulur. Avrupa'dan gelen ham taş talebinin ulaştığı boyut, Eskişehir'den başlayarak İznik, İstanbul, Sofya, Belgrad, Budapeşte üzerinden Viyana'ya uzanan 'Lületaşı Yolu'nun oluşmasını sağlar.

09fd07aee629b81dc9facfc

DENİZ KÖPÜĞÜNÜN YOLCULUĞU

Lületaşı sanatçısının eline aldığı her bir taş bambaşka bir hikâye, bir öncekinden farklı bir mücadele anlatır. Kendini uysalca ustasının eline teslim etmiş olsa da, fazladan bir bıçak dokunuşu ile beyaz altına işlenen tüm emek uçup gidebilir. Ustalığın temel sırrı ustanın elinde yetişmekte saklıdır. Pipo dışında, satranç takımı, büst, rölyef, bilezik, kolye, küpe ve benzeri aksesuarlarda da zarafetini sergileme imkânı bulur. Sanatçılar, özgün olarak biçimlendirdikleri yaklaşık elli çeşit bıçak ve benzeri alet çeşidiyle lületaşı üzerinde her türlü bezeme hünerini şekillendirebilirler. Taşın en az fireyle değerlendirilmesi için doğal biçimine ve cinsine en uygun model seçilir. Bedenine kavuşan lületaşı dolaylı ısıtmayla uzun sürede kurutulur ve en küçük kusuru gösterecek mükemmellikte çok ince zımparalanır. Beyazlatılmış ve yeteri kadar ısıtılmış balmumuna batırılarak cilalandıktan sonra yüzeyden itibaren sıcak balmumu emdirilmiş lületaşı eserler ovularak parlatılır. Sonunda ışık ve gölgenin, üzerinde en cilveli oyunlarını oynadığı lületaşı, tüm görkemi ve benzersiz fildişi görünümüyle kendine yaşam ortağı bulmaya hazırdır.

38861luletasi05

DÜNYADA LÜLETAŞI ÜRETİMİ

Bugün aralarında ABD, Avusturya, Hollanda, Belçika ve Almanya'nın bulunduğu birçok ülkeye yılda en az 1-1.5 milyon dolarlık lületaşı ihracı gerçekleşiyor. Türkiye dışında Yunanistan, İspanya, Rusya, Fransa, Fas, ABD, Madagaskar ve Kenya'da da lületaşı ve benzeri minerallerin üretimi yapılıyor. Dünyanın beyazlık, hafiflik ve verimlilik yönünden en kaliteli sepiyolit mineraliyse Eskişehir'dedir. Bu sebeple deniz köpüğü ya da lületaşı adı kullanıldığında, anlatılmak istenen mutlaka ‘Eskişehir taşı’dır. Eskişehir'den geçen fay hatlarının ve buna bağlı kaplıca oluşumlarının bu bölgedeki taşın kalitesini artırdığı düşünülüyor. Eskişehir civarında Nemli, Yakaboyu ve Karatepe bölgeleri başta olmak üzere yerin 380 metreye kadar muhtelif derinliklerinden lületaşı çıkarılıyor.

(Alıntı)

sanar - avatarı
sanar
Kayıtlı Üye
29 Mart 2009       Mesaj #8
sanar - avatarı
Kayıtlı Üye
Eskişehir'in Deniz Eksiğini Giderecek Proje : KENT PARK

Başkan Büyükerşen’in tasarımlarıyla şekillenen ve Eskişehirlilerin merakla beklediği, Kent Park Projesi tamamlanma aşamasına geldi. Alışılagelmiş park anlayışının ötesinde her şeyi ile Eskişehir’in yeni yüzünü yansıtan Kent Park’ta 350 metrelik yapay plaj yer alıyor. Eskişehir gibi Anadolu bozkırında yer alan kentlerin, deniz ve plaj özlemini giderebilecek bir büyük proje ilk kez şehrimizde hayata geçirildi. Paris, Viyana kentleri gibi içinden çok büyük nehirlerin geçtiği kentlerde halkın “su kenarında yaz aylarında güneşlenmek için oluşturulan, fakat suyunda yüzülmeyen yapay plajların yüzülebilecek olanı, Büyükerşen’in düşüncesi olarak, Eskişehir’de gerçekleştirildi. 1998 yılında Şeker Fabrikası önünde konut yapılmak üzere planlanarak temeli atılan yaklaşık 300 dönümlük arazi 1999-2004 yılındaki Büyükşehir Belediye Meclisi’nce yeşil alan ilan edilmiş ve Kent Park Projesi olarak programa alınmıştı. Başkan Büyükerşen konu ile ilgili şunları söyledi: “Bizler çocukluğumuzda yüzmeyi Porsuk Çayı’nda öğrenmiştik. O zamanlar Porsuk Çayı’nda 1970’lerde başlayan kirlenme yoktu. Porsuk’ta balık tutardık. Başkan olarak seçildikten sonra, Porsuk’un tekrar eski günlerine döndürülerek, yaz tatillerinde deniz kenarlarına gidemeyen ailelerin bugünkü ve gelecekteki çocukları bizlerin 40 yıl önce yaptığı gibi Eskişehir’de ve daha güvenlikli koşullarda yüzme öğrensinler ve şehrin yaz aylarındaki bunaltıcı sıcağından kurtulmak isteyen hemşehrilerimiz de deniz özlemlerini bu şehirde oluşturulacak bir plajda gidersinler istedim. Bugünkü Tepebaşı ve Odunpazarı Belediyeleri’nden Büyükşehir Belediye Meclisi’ne gelen üyelerin finansman konusundaki bütün engellemelerine rağmen, çok şükür ki, Eskişehirliler, çocuklarımız ve gençlerimiz için bugün bu hayalimi de gerçekleştirdim. Çok bahtiyarım.” şeklinde konuştu. Kent Park’ta Porsuk’tan bir kol alınarak oluşturulan Plaj, yaz aylarında klorlanan artezyen suyu ile yüzmek için sağlıklı hale de getiriliyor. Başkan Büyükerşen’in her ayrıntısı ile bizzat ilgilendiği Kent Park’ta Eskişehirliler’in yazın deniz keyfini yaşabilecekleri 350 metre uzunluğunda yapay plaj, açık ve kapalı yüzme havuzları, restoranlar, büyük bir gölet, çocuk oyun alanları, at binme alanları gibi bir çok sosyal donatı da yer aldı.

(Alıntı)


eskisehirdeniz


Eskişehir

Eskişehir

Eskişehir

Eskişehir

Eskişehir

Eskişehir

Eskişehir

getimageh
sanar - avatarı
sanar
Kayıtlı Üye
29 Mart 2009       Mesaj #9
sanar - avatarı
Kayıtlı Üye
Eskişehir - Gece Fotografları

isiklandirma01

isiklandirma03

eskisehir1

6310kuzeykodak445ag7




Benzer Konular

11 Eylül 2008 / Bia Eğitim Bilimleri
26 Ocak 2012 / GüNeSss Türkiye Coğrafyası