Arama

Evren (Kozmos) - Sayfa 2

Güncelleme: 3 Mayıs 2018 Gösterim: 12.760 Cevap: 15
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
4 Nisan 2012       Mesaj #11
Avatarı yok
Yasaklı

Evrenin Sırlarını Çözecek


Dünyaca ünlü bilgisayar firması IBM, dünyanın en büyük radyo teleskobu için veri yönetimi ve analiz teknolojileri geliştirmeye başladı.

Sponsorlu Bağlantılar
SKA teleskobunun, 2024 yılında kullanılmaya başlanması planlanıyor.IBM uzmanları teleskop aracılığıyla elde edilecek bilgilerin, günümüzün sıradan bilgisayarlarıyla analiz edilmesinin imkansız olduğu öngörüsü üzerine kolları sıvadı.

Projedeki IBM uzmanlarından Ton Engbersen, “Bu bir bilgisayar sistemini nasıl inşa edebileceğimiz hakkında bir araştırma projesi” dedi.Hollanda hükümeti, IBM’e ve Hollanda Radyo Astronomi Enstitüsü'ne (ASTRON) sistemin tasarlanması için beş yıllığına 32.9 milyon euroluk hibede bulundu.

Büyük Patlama'nın İpuçlarını Toplayacak
Toplamda 20 resmi kurumdan oluşan bir konsorsiyumun kaynak sağladığı SKA dünyadaki en büyük ve en hassas radyo teleskobu olacak. SKA, bilim insanlarına bundan 13 milyar yıl önce gerçekleşen “Büyük Patlama”nın nasıl meydana geldiği konusunda sağlam ipuçları sunacak.

SKA, her biri sürekli veri akışı sağlayan 3 bin küçük antenden oluşacak. Teleskobun toplayacağı bu verilerin toplam 1 eksabyte yani 1 milyon gigabyte olması bekleniyor. Bu da IBM’in tahminlerine göre dünyadaki günlük internet trafiğinin iki katına tekabül ediyor.

Verilerin Avustralya ya da Güney Afrika’ya yerleştirilecek antenlerden alınarak özetlenip dünya genelindeki araştırmacılara gönderilmesi planlanıyor.

Kaynak : Haber365 (02 Nisan 2012,11:08)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 4 Mayıs 2018 00:27
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
19 Nisan 2012       Mesaj #12
Avatarı yok
Yasaklı

Evreni İnşa Eden Molekül / Evrenin Temel Yapıtaşı


Bilim insanları, evrenin temel yapıtaşlarından biri olarak kabul edilen H3+ molekülünün üzerinde yapılan yeni bir araştırmayla, ilk yıldızların nasıl oluştuğu hakkında yeni bilgiler elde etti.Bilim tarihinde ilk kez, H3+ (üç atomlu hidrojen iyonu) molekülünün titreşim modeli çıkarıldı. Bilim insanları, üç hidrojen atomu ve iki elektrondan oluşan molekülün nasıl bir titreşim modeline sahip olduğunu anlayabilirse, molekülün yaydığı ışının dalga boyları ölçülebilecek. Bu sayede, molekülün her yeni astronomik keşifte ne derece yer edindiği anlaşılabilecek.
Sponsorlu Bağlantılar

H3+, 13.7 milyar yıl önce yaşanan Büyük Patlama’nın ardından evrende en çok bulunduğuna inanılan moleküllerden biri. Arizona Üniversitesi’nden Ludwik Adamowicz, “Evrenin büyük kısmı hidrojenin değişik formlarını içeriyor... Ancak H3+, yıldızlararası uzayda en çok rastlanan iyon. Ayrıca, uzaydaki varlığı en önemli iyonlardan biri” ifadesini kullandı.

Physical Review Letters dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, H3+’nın titreşimi ve ışın yayma kapasitesi, evrendeki ilk yıldızların ısısını uzaya yayarak, yıldızların aşırı ısıdan dolayı parçalanmadan oluşmalarında önemli rol oynamış olabilir.

Araştırmada yer alan yine Arizona Üniversitesi’nden Michele Pavanello, “Oluşmakta olan yıldızların ısısını alan moleküller olmasaydı, yıldızların ortaya çıkması da mümkün olmayacaktı... Gök bilimciler, yıldızların soğumasında özellikle H3+ iyonunun önemli bir rol oynadığını düşünüyor” dedi.

Kuantum Yine Devrede


Adamowicz ve Pavanello, H3+ iyonunun davranışına ait izleri tesbit edebilmek için kuantum mekaniğine dayanan bilgisayar simülasyonu kullandı.Adamowicz, “Rol teorisi, molekülün titreşimlerini bilgisayarda oluşturmak, ardından molekülün nasıl döndüğünü ve dans ettiğini anlamaya dayanıyor” dedi.

İki araştırmacının gerçekleştirdiği simülasyonlar, H3+ molekülünün spesifik dalga boylarında foton veya enerji yaydığını gösterdi. Eğer teleskoplarla yapılan gözlemler, uzaydaki belli bir toz ve parçacık bulutunda simülasyonda görülen dalga boylarına ait ışınlar tesbit ederse, H3+ iyonu uzayda daha kolay tesbit edilebilecek.Bilim insanları ayrıca, özellikle Büyük Patlama’nın ardından, yıldızların nasıl oluştuğuna dair fiziki açıklamalara da ulaşabilecek.

Pavanello, “H3+ iyonunun soğutma yeteneğini anlayarak, yıldızların nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabiliriz. Ancak ilk önce bu iyonun titreşim tayfını ortaya çıkarmamız lazım... İyonun yaydığı enerji seviyeleri, tesbit ettiğimiz kadarıyla H3+ iyonunun oldukça iyi bir soğutma kapasitesi olduğunu gösteriyor” dedi.

Kaynak : Ntvmsnbc / Physical Review Letters (18 Nisan 2012,17:17)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 4 Mayıs 2018 00:27
DERUNİ - avatarı
DERUNİ
Ziyaretçi
19 Nisan 2012       Mesaj #13
DERUNİ - avatarı
Ziyaretçi

Evrenin Tarihi


Son yıllarda astronomlar evrenin tahmini yaşının 10-15 milyar olduğu konusunda anlaşmaya vardılar gibi gözüküyor. Bu kadar gerilere dayanan bir tarih insan yaşamı göz önüne alındığında düşünülemez bir boyutta olmasına rağmen, evrenimiz daha iyi bir değişle daha yeni doğmuş sayılabilir. Yıllar geçtikçe evrenimiz kendi karakterini çok yavaş ve kısa ölçekte belirsizde olsa değiştirecek ve sonunda bizim zamanımızı belirleyen şekillendiren yıldızlar ve gökadalar tarih sahnesinden tamamen çekilecekler ve donmuş yıldızlara ve galaksi boyutlarında yalnız atomlara yer açacaklar.

Astronomlar kendi çalışmalarında çoğunlukla bugünden milyarlarca yıl sonrasını tartışırlar, örnek vermek gerekirse yıldızsalevrim teorisine göre bizim iyi niyetli güneşimiz şu zamandan 1.1 milyar yıl sonra niyetini değiştirecek ve yaydığı ısıyla dünyayı yaşanamaz bir hale sokacak ayrıca 7 milyar yıl sonra tam anlamıyla kırmızı dev olacak ve birkaç milyon yıl sonrada tamamen patlayarak beyaz cüce haline gelecek. Tabii bu konular ve hesaplar insanın aklına “ Bunlardan sonra ne olacak? “ sorusu getiriyor. Gökyüzündeki bütün yıldızlar bir gün sönecek mi? Bütün yıldızların patlayıp yerlerine hiçbir yıldızın üretilemeyeceği bir zaman gelecek mi?

Bu yıldızsız ortamda da sürebilecek mi? Ve sonunda belki de en son ve en önemli soru: Evrenin gerçek bir sonu olacak mı? Öyle bir zaman ki ondan sonra hiçbir olayın gerçekleşmeyeceği ve her şeyin anlamsız kalacağı. İşte bu soruların ve daha nicelerinin cevabı yavaş yavaş aydınlanmaya başladı.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 4 Mayıs 2018 00:28
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
8 Temmuz 2012       Mesaj #14
Avatarı yok
Yasaklı

Uzayda 'Gizemli' Yok Oluş


Bilim insanları daha önce eşine rastlanılmamış bir olayı gözlemledi. Dünya'dan 450 ışık yılı uzaklıktaki Güneş benzeri bir yıldızın çevresinde trilyonlarca kilometre alanı kaplayan ve içinde gezegenlerin de olduğu sanılan dev bir toz halkası, 2 buçuk yılda ortadan kayboldu. Halka, yaklaşık 10 milyon yıldır oradaydı.

Yapılan araştırma sonuçlarına göre, NASA teleskopları tarafından ilk kez 1983'te Erboğa Takımyıldızı'nda keşfedilen TYC 8241 2652 adlı yıldız, yeni oluşmakta olan ya da oluşumunu tamamlamış kayalık gezegenlerin de yer aldığı dev bir toz halkasıyla çevriliydi. Bu halkanın genişliği Güneş ve Merkür arasındaki mesafe kadardı.

Geçtiğimiz yıllarda yapılan araştırmalarda toz ve kayalık halkası her zaman fotoğraflara yansıdı. Ancak 2010'dan itibaren sıradışı bir kayboluş dikkat çekmeye başladı. Şili'nin La Serena bölgesindeki Gemini Teleskobu'nun en son 1 Mayıs'ta çektiği görüntüde yıldızın etrafında artık hiçbir şey olmadığı, 10 milyon yaşındaki halkanın 3 yıldan kısa bir süre içinde gizemli bir şekilde yok olduğu tesbit edildi.

ABD'deki California Üniversitesi'nden araştırmaya katılan Carl Melis, "Sanki bir sihirbaz hareketi gibiydi. Az önce vardı, ancak şimdi yok. Astronomik mesafeler açısından bakılırsa, bu yok oluş göz açıp kapatmak ile aynı sürede gerçekleşti. Bir güneş sistemini doldurmaya yetecek kadar tozun aniden kaybolmasından bahsediyoruz. Ne olduğunu anlamaya çabalıyoruz" dedi.

Verileri inceleyen gökbilimcilerden Ben Zuckerman, "Bu toz kütlesinin bu kadar çabuk nereye gittiğini kesinlikle bilmiyoruz. Keşif, güneş sistemlerinin ve gezegenlerin oluşumu sürecindeki fikirlerimizi yeniden elden geçirmemiz gerektiğini gösterebilir" açıklamasını yaptı.
Kaynak : Gençbilim (06 Temmuz 2012,09:04)
Son düzenleyen Safi; 4 Mayıs 2018 00:29
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
27 Eylül 2012       Mesaj #15
Avatarı yok
Yasaklı

Evrenin 13.7 Milyar Yıl Önceki Görüntüsü


Uzayda sürdürdüğü görevinde 22 yılı geride bırakan Hubble Uzay Teleskobu, bilim dünyası için yaptığı sayısız keşfin ardından, bu sefer evrenin bugüne dek elde edilen en ‘derin fotoğrafını’ çekti.Hubble Teleskobu’nun evrenin en uzak noktalarına ait binlerce fotoğrafı bir araya getirilerek, milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki galaksiler ilk kez en detaylı ve geniş ölçekli bir şekilde görüntülendi.

“eXtreme Deep Field” (XDF) adı verilen fotoğraf, Hubble’ın son 10 yılda çektiği fotoğrafların bir araya getirilmesinden oluşuyor. Bugüne dek görüntülenen en uzak galaksilerin ‘ortaya çıkarılabilmesi’ için, Hubble’ın yaptığı sayısız gözlemde biriken ışıktan yararlanıldı. Milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki galaksilerin birçoğu insan gözünün algılayabileceği ışığın 10 milyarda biri seviyesindeki ışıkta kaldığı için, aynı bölgeler üzerinde yapılan sayısız gözlemin biriktirdiği ışıkla aydınlatılmaları gerekti.

Hubble’ın XDF benzeri ilk çalışması, 2003-2004 yılları arasında çektiği fotoğraflardan oluşturulan “Hubble Ultra Deep Field” olmuştu. Bu fotoğrafta Hubble, uzak galaksilerin aydınlanabilmesi için uzun saatler boyunca aynı bölgeler üzerinde gözlem yaparak ışığın toplanmasını sağlamıştı. Hubble Ultra Deep Field, 13.2 milyar yıl öteye gitmeyi başarmıştı. XDF’nin ise bu rekoru kırarak, evrenin 13.7 milyar yıl önceki haline ulaştığı düşünülüyor. California Üniversitesi’nden gök bilimci Garth Illingworth, “XDF, evrenin bugüne dek elde edilen en derin fotoğrafı. En uzak ve en silik galaksileri bizlere görünür kıldı... XDF sayesinde zamanda her zamankinden daha geriye gitmeyi başardık” dedi.

5.500 Galaksi Ortaya Çıktı
XDF, Samanyolu gibi spiral galaksilerin dışında, galaksilerin çarpışmasından oluşan kırmızı renkli lekelere benzeyen galaksileri de ortaya çıkardı. Aynı zamanda, milyarlarca yıl sonunda dev galaksiler halini alabilen, son derece küçük ve silik galaksiler de gözlemlendi. XDF, Fornax takım yıldızının güneyinde kalan küçük bir alanın portresini sunuyor. Dolunay’ın kapladığı kadar gökte ufak bir alanı temsil eden bu bölgede, Hubble Teleskobu tam 5.500 galaksi keşfetmeyi başardı. Bu galaksilerin birçoğu, evrenin oluşmasını sağladığına inanılan Büyük Patlama’dan hemen sonra ortaya çıktı.

Dünya’dan en uzak mesafede bulunan galaksiler gezegenimizden 13.2 milyar ışık yılı mesafede bulunuyor. Bu da, söz konusu galaksilerden yayılan ışığın Hubble’ın kamerasına ulaşması için 13.2 milyar yıl geçtiği anlamına geliyor. NASA, yaptığı açıklamada, “Geçmişteki kozmik olaylara ait ışık Dünya’ya henüz ulaşıyor. Kısaca, XDF’nin bir zaman tüneli olduğunu söyleyebiliriz... XDF’de yer alan en genç galaksi, Büyük Patlama’dan sadece 450 milyon yıl sonra oluştu” ifadesi kullanıldı.

Hubble, “Advanced Camera for Surveys” ve “Wide Field Camera 3” kameralarını kullanarak, 2 milyar saniyeyi aşkın poz süresi boyunca aynı bölgelerin 2 bin fotoğrafını çekti. Böylece, aynı karede ışığın yoğunlaşması ve silik galaksilerin ortaya çıkması sağlandı. NASA’nın Nisan 1990’da uzaya gönderdiği Hubble, o tarihten bu yana astronotlar tarafından beş kez bakım-onarımdan geçti. NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ortak çalışmasıyla görevine devam eden Hubble’ın merceklerinin hala çok güçlü olduğu ve 2018’e kadar görev yapabileceği ifade edildi.
Kaynak : Ntvmsnbc (26 Eylül 2012,19:57)
Son düzenleyen Safi; 4 Mayıs 2018 00:29
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
29 Ocak 2014       Mesaj #16
Avatarı yok
Yasaklı

Evren Ne Kadar Büyük?


Teknolojinin gelişmesi sayesinde astronomlar, Büyük Patlama’dan sonra meydana gelen olayları daha derinlemesine inceleme fırsatı bulabildi. Ancak bu, evren ile ilgili her bilgiye sahip olduğumuz anlamına gelmiyor. Evren’in sonsuzluğu, şekli ve genişliği gibi değişik nedenlere göre değerlendirilir. Peki, evren ne kadar büyük? Bilim adamları, henüz tam bir rakam veremiyor.

Gözlemlenebilen Evren


Astronomlar, evrenin yaşının 13,8 milyar olarak hesaplıyor. Işık hızı ve mesafe arasındaki bağdan dolayı yalnızca Dünya'dan 13,8 milyar ışık yılı uzaklıktaki mesafe gözlemlenebiliyor. Yani okyanus ortasındaki bir gemiden nasıl yalnızca belli mesafeler gözlemlenebiliyorsa astronomlar da teleskopları ile ancak Dünya'dan 13,8 milyar ışık yılı uzaklığı gözlemleyebilir. Dünya’nın neresinden gözlem yapılırsa yapılsın Dünya yarıçap kabul edildiği için her noktadan ancak 13,8 milyar ışık yılı mesafe gözlemlenir.

“Gözlemlenebilir” kelimesinin kullanılmasından anlaşılacağı gibi, daha uzağın gözlemlenememesi orada bir şey olmadığı anlamına gelmez; yalnızca gözlemleyemediğimiz için bilmeyiz.Gözlemlenebilir küre çap olarak 28 milyar ışık yılı mesafede görünse de aslında daha büyüktür. Bilim adamları, evrenin genişlediğini biliyor. Bilim adamları, Büyük Patlama esnasında Dünya’dan 13,8 milyar ışık yılı uzaklıktaki bir noktayı gözlemleyebilirken, bugün aynı nokta 46 milyar ışık yılı uzaklıktadır. Bu da gözlemlenebilir çapın 92 milyar ışık yılı mesafe olduğunu kanıtlar.

Dünya’yı Evren’in merkeziymiş gibi düşünerek gözlemlenebilir alanın belirlenmesi, insanlığı Evren’in merkezine koymak gibi görünebilir. Okyanus’taki gemiden kara görünmemesi o geminin okyanusun tam ortasında olduğu anlamına gelmez. Bu örnekte olduğu gibi Evren’in kenarını göremiyor olmamız Evren’in merkezinde olduğumuz anlamına gelmez.

Evren'in Şekli


Evren’in büyüklüğü, büyük oranda şekliyle ilişkilendirilir. Bilim adamları, evrenin şeklinin kapalı (sonlu) ve küresel, açık (sonsuz) ve eyer şeklinde ya da kağıt gibi düz ve sonsuz olduğunu tahmin ediyor.Sonlu bir Evren’in büyüklüğü sonlu olduğundan ölçülebilir; aynı durum kapalı, küresel Evren için de geçerlidir. Ancak sonsuz Evren’i ölçmek mümkün değil. Çünkü sonsuzu ifade eden bir ölçüm mevcut değil.NASA, 2013 yılında Evren’in 0,4 hata payıyla düz olduğunu duyurdu. Düz bir evren, sonsuz bir evren demek. Sonsuz evren’in büyüklüğü ise sonsuz.
Kaynak: SPACE
Son düzenleyen Safi; 4 Mayıs 2018 00:30

Benzer Konular

18 Haziran 2012 / _Yağmur_ Ziraat