Arama

ESO - Avrupa Güney Gözlemevi (European Southern Observatory) - Sayfa 13

Güncelleme: 3 Nisan 2016 Gösterim: 47.417 Cevap: 206
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Şubat 2012       Mesaj #121
Avatarı yok
Yasaklı
NGC 3324

Sponsorlu Bağlantılar
eso1207b

Carina Takımyıldızı Yıldız Oluşum Bölgesi, NGC 3324(The star formation region NGC 3324 in the constellation of Carina/ESO1207b.)

eso0905b

Eta Karina Bulutsusu Resim Sayısal Gökyüzü Araştırması.(Digitized Sky Survey Image of Eta Carinae Nebula/ESO0905c.)



Kaynak:MPG/ESO Teleskobu Gözlemi/Görüntülü Bülten(01 Şubat 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Şubat 2012       Mesaj #122
Avatarı yok
Yasaklı
VLT Karina Bulutsusu’nun En Detaylı Kırmızı Ötesi Resmini Çekti

Sponsorlu Bağlantılar
eso1208a

ESO'nun çok büyük teleskobu (VLT) Karina Bulutsusunun gizli sırlarını açıklıyor.(ESO’s VLT reveals the Carina Nebula's hidden secrets.)

ESO’nun Çok Büyük Teleskobu yıldız doğumevi Karina Bulutsusu’nun şimdiye kadar ki en detaylı kırmızı-ötesi görüntüsünü yayınladı. Gaz, toz ve genç yıldızlardan oluşan ihtişamlı gökyüzü manzarası boyunca dağılan, daha önce gizli kalmış birçok özellik bir arada görüntülendi. Bu VLT tarafından şimdiye kadar oluşturulan en etkileyici görüntülerden biridir.

Güney gökküresi Samanyolu’nun merkezinin derinliklerinde Karina Bulutsusu adlı bir yıldız doğumevi bulunmaktadır. Yeryüzünden yaklaşık 7500 ışık-yılı uzaklıkta, Omurga (Carina) takımyıldızı doğrultusunda bulunmaktadır.[1] Bu parıldayan gaz ve toz bulutu, Dünya’ya en yakın büyük kütleli yıldızlara ev sahipliği yapmakta ve bilinen en ağır ve en parlak birçok yıldız içermektedir. Onlardan biri Eta Carinae’dir.

Gizemli ve oldukça kararsız olan yıldız, 1840’larda birkaç yıl boyunca tüm gökyüzündeki en parlak yıldız olmuştur ve astronomik standartlara göre yakın gelecekte muhtemelen bir süpernova patlamasıyla yaşamının bu evresine son verecek. Karina Bulutsusu gökbilimcilerin yıldızların şiddetli oluşumları ve erken yaşamlarını araştırmaları için mükemmel bir laboratuardır.

Bu bulutsu normal görünür-ışık görüntülerinde de (ESO0905) muhteşem görünse de, birçok gizemi kalın toz bulutları ardında gizli kalmaktadır. Bu engeli aşmak için liderliğini Thomas Preibisch’in (Münih Üniversite Gözlemevi, Almanya) yaptığı Avrupalı bir gökbilimciler ekibi ESO’nun Çok Büyük Teleskobu ile birlikte HAWK-I [2] adlı kırmızı-ötesine duyarlı bir kamerayı kullandılar.

Yüzlerce görüntünün birleştirilmesiyle oluşturulan bu mozaik resim, bulutsunun şimdiye kadar çekilen en detaylı kırmızı-ötesi görüntüsü ve VLT tarafından oluşturulan en çarpıcı görüntülerden biridir. Sadece parlak büyük yıldızları değil, aynı zamanda daha önce görülmeyen çok daha sönük yüz binlerce yıldızı da göstermektedir.[3]

Şaşırtıcı yıldız Eta Carinae’nin kendisi bu yeni resimde sol altta görülmektedir. mor-ötesi ışınımın şiddetli etkisi altında ışıldayan gaz bulutlarıyla çevrilidir. Görüntü boyunca ayrıca kırmızı-ötesi ışığı bile geçirmeyen yoğun karanlık birçok madde kabarcığı bulunmaktadır. Bunlar içlerinde yeni yıldızların oluştuğu tozlu kozalardır.

Geçtiğimiz birkaç yüz milyon yıldır gökyüzünün bu bölgesinde hem tek başına hem de kümeler içinde çok sayıda yıldız oluşmuştur. Resmin merkezine yakın olan parlak yıldız kümesi Trumpler 14 olarak adlandırılır. Bu nesne görünür ışıkta iyi görünse de, kırmızı-ötesi görüntüde çok daha fazla sönük yıldız görülmektedir. Ve görüntünün sol tarafına doğru sarı renkli bir yıldız yoğunluğu görülebiliyor. Bu gruplaşma ilk kez yeni alınan verilerle görülmekte olup: bu yıldızlar görünür ışıkta görülemezler. Bu muhteşem panoramada ilk kez gözler önüne serilen birçok nesneden sadece biridir bunlar.

Notlar:

[1] Karina, mitolojide Jason ve Argonauts’un gemisi Argo’nun omurgasıdır.

[2] Uzayın tozlu bölgeleri, mavi renkli kısa dalgaboylu ışığı; kırmızı renkli dalga, uzun dalgaboylu ışığa göre daha çok soğurur ve saçar. Bu etki neden Yeryüzünde güneş batarken gökyüzünün neden kırmızı olduğunu açıklamaktadır, özellikle atmosfer tozlu olduğu zaman. Gökyüzünün bazı tozlu bölgeleri özellikle Karina Bulutsusu gibi yıldız oluşum bölgelerinde bu etki güçlü bir şekilde kendini göstererek görünür ışığın geçmesine izin vermemektedir. Gökbilimciler bu problemin üstesinden gelmek için ESO’nun VLT’sine bağlı HAWK-I gibi özel kameralar ya da VISTA kırmızı-ötesi tarama teleskobu gibi özel aletleri kullanmaktadırlar.

[3] Uzay bilimcilerin buradaki temel amaçlarından birisi de bu bölgede yer alan Güneş’ten daha hafif ve sönük yıldızları bulmaktır. Görüntü kahverengi cücelerin de tesbit edileceği kadar bir derinlik sağlamaktadır.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Görüntülü Bülten(08 Şubat 2012)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Şubat 2012       Mesaj #123
Avatarı yok
Yasaklı
Karina Bulutsusunun VLT Görüntüleri

eso1208b

Kızılötesi Işık Karina Bulutsusu VLT Görüntüsü.(Excerpts from VLT image of the Carina Nebula in infrared light/ESO1208b.)

eso1208c

Karina Bulutsusu Kızılötesi / Görünür Işık Karşılaştırması.(Infrared/visible-light comparison of the Carina Nebula/ESO1208c.)

eso1031c

Carina Takımyıldızında Karina Bulutsusu.(The Carina Nebula in the constellation of Carina/ESO1208d.)

eso0905b

Eta Karina Bulutsusu Görüntüsü Sayısal Gökyüzü Araştırması.(Digitized Sky Survey Image of Eta Carinae Nebula/ESO1208e.)


Kaynak:ESO/VLT Gözlemleri(08 Şubat 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Şubat 2012       Mesaj #124
Avatarı yok
Yasaklı
APEX’in Gözleri Boğa’nın Karanlık Bulutları Üzerinde

eso1209a

Toros bir yıldız oluşum filamanın APEX görüntüsü.(APEX image of a star-forming filament in Taurus.)

Şili’deki APEX (Atacama Kaşifi Deneyi) teleskobu ile alınan bu yeni görüntüde sekiz ışık yılından daha uzun bir kozmik toza ait kıvrımlı iplikçikler görülüyor. Yeni doğan yıldızlar burada gizlenmiş haldeler ve yoğun gaz bulutları daha fazla yıldız oluşturmak üzere çökme sınırındalar. Burası yeryüzüne en yakın yıldız oluşum bölgelerinden birisidir. Kozmik toz tanecikleri oldukça soğuktur, bir milimetre civarındaki dalgaboylarında gerçekleştirilen bu tür gözlemlerde sönük ışımayı tesbit edebilmek için APEX üzerindeki LABOCA kamerası gibi aygıtlar gerekmektedir.

Boğa (Taurus) takımyıldızı doğrultusundaki Boğa Moleküler Bulutu, yeryüzünden yaklaşık 450 ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır. Bulutun bu görüntüsünde Barnard 211 ve Barnard 212 olarak bilinen uzun, ipliksi yapıların iki parçası görülmektedir. İsimlerini Edward Emerson Barnard tarafından 20. yüzyılın başlarında derlenen “gökyüzünün karanlık izleri” adlı fotoğraf atlasından almışlardır. Görünür ışıkta, bu bölgeler yıldızların arasında kaybolarak karanlık şeritler halinde görünürler. Barnard bunu doğru bir şekilde “uzaydaki engelleyici madde” olarak tahmin etmişti.

Bugün bu karanlık izlerin gerçekte yıldızlararası gaz ve toz tanecikleri olduğunu biliyoruz. Toz tanecikleri - çok ince is ve kuma benzer minik parçacıklar - görünür ışığı soğurur, bu nedenle bulutların arkasındaki zengin yıldız alanlarını göremeyiz. Avcı (örneğin ESO1103) benzeri diğer yıldız oluşum bölgelerindeki gibi büyük kütleli yıldızlara sahip olmadığı için Boğa Moleküler Bulutu özellikle görünür dalgaboylarında karanlıktır. Toz taneciklerinin kendileri de sönük bir ışıma yaparlar, fakat yaklaşık -260 santigrat derece gibi oldukça soğuk olduklarından, ışıkları sadece görünür ışıktan çok daha uzun dalgaboylarında görülebilir, yaklaşık bir milimetre civarında (ESO1209b görüntüsüne bakın ve fareyle üzerine gelerek ESO1209ea görüntüsüyle karşılaştırın, görünür ışığın karanlık ve örtülü göründüğü yerde, milimetre aralığının nasıl parlak olduğunu görün.)

Bu gaz ve toz bulutları onların gerisinde bulunan yıldızları gözlemek isteyen gökbilimciler için aslında engel değil. Gerçekte, onların kendileri de yeni yıldızların doğdukları yerlerdir. Bulutlar kendi kütleçekimleri altında çöktüklerinde, kümelenerek parçalanırlar. Bu kümelerin içinde, yoğun çekirdekler oluşabilir, ve burada hidrojen gazı füzyon başlatmak için yeterince yoğunlaşır ve ısınır: ve yeni bir yıldız doğar. Buna bağlı olarak yıldız doğumu görünür ışık gözlemlerini engelleyen yoğun bir toz örtüsü ile kaplanır. Bu nedenle yıldız oluşumunun erken dönemlerinin anlaşılabilmesi için milimetre aralığı gibi daha uzun dalgaboylarında gözlem yapılması gerekir.

Burada sağ üst kısımda gösterilen iplikçik Barnard 211’dir, daha aşağıdaki ise Barnard 213. APEX üzerindeki LABOCA kamerasıyla milimetre aralığında yapılan gözlemlerle, burada turuncu tonlarda görülen kozmik toz taneciklerinin sahip oldukları sıcaklıktan kaynaklanan ışımaları gözler önüne seriyor, arka plandaki zengin yıldız arkaplanı ise görünür ışıkta yapılan gözlemlerle elde edilmiştir, yukarıdaki görüntü hem görünür, hem de kırmızı ötesi gözlemlerin birleştirilmesiyle elde edilmiştir. İplikçiğin üstündeki parlak yıldız φ Tauri’dir, sol tarafta kısmen görülen yıldız ise HD 27482’dir. Her iki yıldız da bize bu iplikçiklerden daha yakındırlar ve onunla bir bağlantıları yoktur.

Gözlemlere göre Barnard 213 kümelere ayrılmış ve yoğun merkezleri oluşturmuş durumda — bunu ışıldayan gazın parlak noktalarıyla görüyoruz — ve yıldız oluşumu başlamış durumda. Bununla birlikte, Barnard 211 şu an evriminin daha erken bir aşamasında; çöküşler ve kümelenmeler halen devam ediyor, ve bunlar gelecekte yıldız oluşumuyla devam edecek. Bu nedenle bu bölge gökbilimcilerin Barnard’ın yıldızların yaşam döngülerinde kritik bir rol oynayan “gökyüzündeki karanlık izlerini” araştırabilmeleri için mükemmel bir yerdir.

Gözlemler Alvaro Hacar (IGN Ulusal Gökbilim Gözlemevi, Madrid, İspanya) ve arkadaşlarınca gerçekleştirilmiştir. LABOCA kamerası 5000 metre yüksekliğe sahip Şili And Dağları’ndaki Chajnantor platosunda bulunan 12-metrelik APEX teleskobu üzerinde bulunmaktadır. APEX şu anda aynı yerde bulunan hem inşası devam eden hem de çalışmalarına başlayan yeni nesil milimetrealtı teleskobu Atacama Geniş Milimetre/milimetrealtı Dizgesi (ALMA) için bir yol göstericidir.

ESO ve APEX Teleskobu

APEX bir Max-Planck Radyo Astronomi Enstitüsü (MPIfR), Onsala Uzay Gözlemevi (OSO) ve ESO ortak projesidir, teleskobun işletilmesini ESO üstlenmiştir.

ALMA projesi Şili Cumhuriyeti ile işbirliğinde bir Avrupa, Kuzey Amerika ve Doğu Asya ortaklığıdır. ALMA Avrupa’da ESO tarafından, Kuzey Amerika’da ABD Ulusal Bilim Vakfı (NSF) ve Kanada Ulusal Araştırma Vakfı (NRC) ile Tayvan Ulusal Bilim Konseyi (NSC) işbirliği tarafından, Doğu Asya’da Tayvan’daki Sinica Akademisi (AS) işbirliği ile Japonya Ulusal Doğa Bilimleri Enstitüsü tarafından desteklenmektedir.

ALMA’nın yapımı ve işletilmesi Avrupa kısmında ESO tarafından, Kuzey Amerika kısmında Üniversiteler Birliği Kuruluşu (AUI) tarafından yönetilen Ulusal Radyo Astronomi Gözlemevi (NRAO) tarafından, Doğu Asya kısmında Japonya Ulusal Gökbilim Gözlemevi (NAOJ) tarafından yürütülmektedir. Birleşik ALMA Gözlemevi (JAO), birleştirilmiş liderliği ve ALMA’nın oluşturulması, idaresi ve işletilmesinin yönetimini sağlamaktadır.

2012 yılı Avrupa Güney Gözlemevi'nin (ESO) kuruluşunun 50. yılını temsil etmektedir. Avrupa Güney Gözlemevi ESO, Avrupa'daki en önemli hükümetlerarası gökbilim kuruluşudur ve dünyanın en üretken gökbilim gözlemevidir. 15 ülke tarafından desteklenmektedir: Avusturya, Belçika, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Fransa, Finlandiya, Almanya, İtalya, Hollanda, Portekiz, İspanya, İsveç, İsviçre ve İngiltere. Tasarıma, inşaya ve önemli bilimsel keşiflere olanak sağlayan güçlü yer tabanlı gözlem faaliyetlerine odaklanan iddialı bir program yürütmektedir.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Görüntülü Bülten(15 Şubat 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Şubat 2012       Mesaj #125
Avatarı yok
Yasaklı
“Gökyüzünün Karanlık İzlerinde” Yıldız Oluşumu

eso1209b

Sağdaki Gözlemler APEX Teleskobu Üzerindeki LABOCA Kamera İle Yapılmıştır.(The observations on the right were made with the LABOCA camera on the APEX telescope/ESO1209b.)


eso1209c

Toroslar'da Barnard 211 ve Barnard 213 Konumunu Gösteren Diyagram.(Diagram showing the position of Barnard 211 and Barnard 213 in Taurus/ESO1209c.)


eso1209d

Toros Moleküler Bulut Parçası, Görüntü Sayısal Gökyüzü Araştırması .(Digitized Sky Survey Image of part of the Taurus Molecular Cloud/ESO1209d.)


Kaynak:ESO/APEX Teleskobu Gözlemi(15 Şubat 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
1 Mart 2012       Mesaj #126
Avatarı yok
Yasaklı
VLT Yeryüzünde Yaşamı Yeniden Keşfetti / Bu Kez Ay'a Bakarak

eso1210a

ESO'nun Paranal Gözlemevi üzerinde hilal halindeki Ay ve yeryüzü ışığı.

ESO’nun Çok Büyük Teleskobunu kullanan uzay bilimciler uydumuz Ay’ı gözleyerek Evrende yaşamın kanıtlarını buldular. Bize ev sahipliği yapan gezegenimizdeki yaşamı bulmak önemsiz bir gözlemmiş gibi görünse de, uluslararası bir ekibin kullandığı orjinal yaklaşım tarzı gelecekte Evren’in başka yerlerinde yaşamın keşfedilmesine öncülük edebilir. Araştırmanın ayrıntıları Nature dergisinin 1 Mart 2012 sayısında yer alıyor.

“Dünya’ya sanki bir ötegezene bakıyormuş gibi baktık ve Ay’ı gözleyerek yeryüzü ışığını tesbit ettik. Güneş’ten yayılarak yeryüzüne ulaşan ışık Ay’a yansımaktadır. Ay yüzeyi ise dev bir ayna gibi davranarak gelen ışığı geri yansıtır - VLT ile yaptığımız aslında bunu gözlemekti.” diye açıklıyor araştırma makalesinin başyazarı Michael Sterzik (ESO). [1]

Gökbilimciler sönük yeryüzü ışığını analiz ederek Dünya’nın atmosferinde [2] bulunan ve organik yaşamın işaretlerini gösteren belirli gaz bileşimleri için bir takım izler bulmaya çalıştılar. Bu yöntemle gelecekte Güneş Sistemi’mizin ötesindeki diğer gezegenlerde yaşam araştırmaları için Dünya bir ölçü olarak alınıyor.

Geleneksel yöntemlerle yaşamın parmak izlerini ya da biyo-işaretçilerini bulmak oldukça zor. Bu nedenle araştırma ekibi daha hassas yeni bir yaklaşıma öncülük ederek yansıyan ışığın sadece farklı renklerde ne kadar parlak olduğuna bakmadı, bunun yanısıra farklı bir yöntem olan spektro-polarimetri ile kutuplanmayı da [3] inceledi. Bu tekniği VLT’yi kullanarak yeryüzü ışığı gözlemlerine uygulayan ekip, dünyadan yansıyan ışıkta güçlü bir şekilde biyo-işaretçilerin kanıtlarını elde etti.

Yöntemin avantajlarını şöyle açıklıyor araştırma ekibinden Stefano Bagnulo (Armagh Gözlemevi, Kuzey İrlanda, İngiltere): “Uzak bir ötegezegenden gelen ışık, etrafında dolandığı yıldızın ışığı tarafından bastırılmaktadır, o yüzden bu ışığı analiz etmek oldukça zor oluyor - güçlü bir fener ışığında küçük toz taneciklerini aramaya benziyor bu. Fakat gezegenden yansıyan ışık kutuplamıştır, yıldızından gelen ışık ise böyle değildir. Böylece bazı özel teknikler yardımıyla bir ötegezegenden yansıtılan ışığı, yıldızının göz kamaştırıcı ışığından ayırt edebiliyoruz.”

Ekip, Yeryüzü’nden Ay’a yansıyan ışığı sanki bir ötegezegenden geliyormuş gibi hem renk hem de kutuplanma açısına bakarak inceledi. Dünya atmosfererinin kısmen bulutlu, yüzeyindeki bazı bölgelerin okyanuslarla kaplı olduğunu ve — aslında oldukça önemli olan — bitki örtüsünün varlığını tesbit etmeyi başardılar. Hatta farklı zamanlarda Yeryüzünün farkı bölgelerinen Ay’a yansıtılan ışığı inceleyen araştırmacılar bitki örtüsü ve bulut miktarlarındaki değişim miktarını da tesbit etmeyi başardılar.

“Güneş Sistemi dışında yaşamı tesbit edebilmek iki şeye bağlı: öncelikli olarak yaşamın varlığı, ve onu tesbit edebilecek teknik kapasiteye sahip olmak,” diye ekliyor araştırmada yer alan Enric Palle (Kanarya Astrofizik Enstitüsü, Tenerife, İspanya). “Bu çalışma o kapasiteye erişebilmek için önemli bir adım.”

“Kutuplanma yöntemiyle yapılan ışık ölçümleri eninde sonunda — fotosentetik süreçlere dayalı — basit bitkisel yaşamın Evren’in herhangi bir yerinde olup olmadığını bize söyleyebilir. Fakat biz kesinlikle küçük yeşil adamı veya akıllı yaşamın kanıtlarını araştırmıyoruz.” diye sonuçlandırıyor Sterzik.

E-ELT (Avrupa Aşırı Büyük Teleskobu) gibi gelecek nesil teleskoplar, uçsuz bucaksız uzayda yaşamın sadece Dünya üzerinde sınırlı kalmadığını gösteren olağanüstü yenilikler sunabilir — ve belki de anahtar yöntem polarimetrik tayf ölçümleridir.

Notlar:

[1] Yeryüzü ışığına bazen yeni Ay'ın kollarındaki eski Ay da denilir ve çıplak gözle kolayca görülebilir, dürbünle ise muhteşemdir. En iyi, yeni Ay evresinden yaklaşık üç gün önce veya sonrasında Ay ince bir hilal halindeyken görülür. Ay gökyüzünde ve parlak bir hilal halindeyken, yüzeyinde geride kalan yerler de görülür ve buralar parlak Yeryüzü tarafından hafifçe aydınlatılır.

[2] Dünya'nın atmosferinde biyolojik olarak üretilen başlıca gazlar oksijen, ozon, metan ve karbon dioksittir. Fakat bunlar bir gezegenin atmosferinde yaşamın varlığı olmadan da doğal olarak bulunabilir. Sadece yaşamın varlığı ile uyumlu miktarlarda aynı anda bulunan gazlar biyo-işaretleri meydana getirmektedir. Eğer yaşam aniden ortadan kalksa ve bu gazları daha fazla üretmese bunun sonucunda reaksiyona girerek tekrar bir araya gelirler. Bazıları hızlı bir şekilde yok olur ve karakteristik biyo-işaretçiler de onlarla birlikte yok olmaya başlar.

[3] Işık kutuplanınca, sahip olduğu elektrik ve manyetik alan bileşenleri özel bir yönelim gösterirler. Kutuplanmamış ışıkta alaların yönelimi rasgeledir ve tercihli bir yönlenme yoktur. Bazı 3-boyutlu sinemalarda yapılan işin sırrı kutuplanmış ışıktır: kutuplanmış farklı ışıklarla meydana gelen birden fazla görüntü, ışığı kutuplayan filtreler kullanan gözlüklerle sağ ve sol gözümüze gönderilir. Araştırma ekibi kutuplanmayı özel bir yöntemle VLT üzerindeki FORS2 aygıtını kullanarak ölçmüştür

Daha Fazla Bilgi

M. Sterzik ve arkadaşlarınca "Biosignatures as revealed by spectropolarimetry of Earthshine" başlıklı bir makale ile aktarılan araştırma Nature dergisinin 1 Mart 2012 tarihli sayısında yayınlanmak üzere sunulmuştur.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(29 Şubat 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
1 Mart 2012       Mesaj #127
Avatarı yok
Yasaklı
VLT(Very Large Telescope) İle Ay Gözlemi

ut13atsmoonvenus4906

Şili'de bulunan Paranal Gözlemevi'ndeki VLT'de, bir akşamüstü üç Yardımcı Teleskop ve BT1'in üzerindeki Ay ve Venüs manzarası. Ay ve Venüs’le Birlikte BT1/ESO1210b.

eso1210c

Ay gökyüzünde ince bir hilal şeklinde görüldüğünde, genellikle diskin geriye kalan kısmının da hafifçe parladığı görülür. Bu olaya yeryüzü ışığı diyoruz. Yeryüzünden yansıyan güneş ışığı ay yüzeyini aydınlatıyor. Resimde bir gökkuşağı şeklinde gösterilen ışığın özellikleri Dünya'dan yansıdıktan sonra önemli ölçüde değişmektedir.

Uzay bilimciler yeryüzü ışığını gözleyerek Dünya'dan yasıyan ışığın özelliklerini sanki bir ötegezegenden gelen bir ışıkmış gibi inceleyebilmekte ve yaşamın işaretlerini araştırabilmekteler. Yansıyan ışık ayrıca bariz bir şekilde kutuplanmış olduğundan, farklı renklerin yoğunluklarına ek olarak kutuplanmayı da araştırmak yaşamın varlığı için çok daha hassas testleri yapma olanağı veriyor.
Yeryüzü ışığı:Ay Dünya’yan yansıyan ışıkla parlıyor/ESO1210c.


eso1210d

Oldukça gerçekçi olan bu görüntüdeki bilgiler NASA'nın Ay Yörünge Kaşifi (LRO) ile ay yüzeyinden aldığı detaylı yansıtma ve yükseklik bilgilerine dayanmaktadır. Parlak hilal doğrudan Güneş tarafından aydınlatılmakta fakat diskin geri kalan kısmı Dünya'dan yansıyan yeryüzü ışığı ile hafiçe parlamaktadır. Yeryüzü ışığını gösteren Ay uyarlaması/ESO1210d.


Kaynak:ESO/VLT Gözlemleri/Bilim Bülteni(29 Şubat 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Mart 2012       Mesaj #128
Avatarı yok
Yasaklı
Birbirlerine Gittikçe Yaklaşan Gökadalar

eso1211a

Herkül gökada kümesinin VST görüntüsü.

ESO’nun Şili’de bulunan Paranal Gözlemevi’ndeki VLT Tarama Teleskobu (VST) Herkül gökada kümesinde bulunan büyüleyici, etkileşimli bir gökada topluluğu görüntüledi. Üç saatten kısa bir gözlemle elde edilen oldukça detaylı yüzlerce gökadanın ve yeni görüntünün netliği, yakın evrenin keşfinde VST’nin ve onun devasa kamerası OmegaCAM’in büyük gücünü doğrulamaktadır.

Abell 2151 olarak da bilinen Herkül gökada kümesi 500 milyon ışık yılı uzaklıkta Herkül takımyıldızında bulunmaktadır. Burası, pek çok açıdan diğer yakın gökada topluluklarına benzemiyor. Oldukça düzensiz şekline rağmen, özellikle genç, yıldız oluşumlu küresel gökadaların bulunduğu, görünürde büyük oval gökadaların bulunmadığı, farklı gökada çeşitlerini içermektedir.

Bu görüntü ESO’nun Şili’de bulunan Paranal Gözlemevi’ne yeni kurulan VST teleskobu ile alındı. (ESO1119) VST, 268-megapiksel çözünürlüğe sahip, gökyüzünde çok geniş bir alanı görüntüleyebilen OmegaCAM ile donatılmış bir tarama teleskobudur. Normal olarak, sadece küçük teleskoplar buradaki gibi tek bir çekimde geniş alanları görüntüleyebilir, fakat 2.6 metrelik VST, çok geniş bir alana sahip olmasının yanısıra, çok keskin ve derin görüntüleri aynı anda ve hızlı bir şekilde elde edebilmek için Paranal’daki mükemmel şartlardan da yararlanmaktadır.

Görüntüde kütleçekim etkisiyle birbirlerine gittikçe yaklaşan ve çarpışarak tek bir gökada haline gelen gökada çiftleri ile çarpışma sonrası daha da büyüyen gökadalar görülebilmektedir. Sayısız etkileşim ve kümede bulunan gaz bakımından zengin çok sayıda sarmal gökada Herkül kümesindeki üyeleri uzak Evrendeki genç gökadalara benzetmektedir. [1] Bu benzerlikten dolayı, gökbilimciler Herkül gökada kümesinin nispeten genç bir küme olduğuna inanmaktadır. Burası gelecekte normal gökada komşularımızdan biri olan, daha yaşlı gökada kümelerine benzer bir yapıya dönüşecek canlı ve dinamik bir gökada topluluğudur.

Gökada kümeleri, daha küçük kümelerin kütleçekimsel kuvvetlerinden dolayı bir araya gelmeleriyle oluşur. Bu gruplar bir araya geldikçe küme daha yoğun ve şekil olarak daha küresel hale gelmektedir. Bu sırada gökadalar birbirlerine daha da yakınlaşmakta ve pek çoğu etkileşime geçmektedir. İlk grupta sarmal gökadalar baskın olsalar bile, sonuç olarak çarpışmalar gökadaların küresel yapısını bozarak, gaz ve tozlarını çıkartıp pek çok yıldız oluşumunu bastırmaktadır.

Herkül gökada kümesinin şu anda daha büyük bir yapının parçası haline gelen en az üç adet küçük kümeden ve gökada gruplarından oluştuğu düşünülüyor. Bununla birlikte, kümenin kendisi de diğer başka büyük kümelerle birleşerek bir süper gökada kümesi oluşturur. Bu büyük küme toplulukları, Evrendeki en büyük yapılardan bazılarıdır. VST’deki OmegaCAM’ın geniş görüş açısı ve görüntü kalitesi, kümeler arasında yeterince anlaşılamamış etkileşimlerin yer aldığı gökada kümelerinin çevresindeki yapıları çalışmak için idealdir.

Bu güzel görüntü sadece Herkül kümesindeki gökadaları göstermekle kalmıyor, ayrıca arka fonda yer alan ve aslında bizden çok uzakta bulunan mat ve belirsiz gökadaları da gözler önüne seriyor. Ön tarafta bize daha yakın pek çok parlak Samanyolu yıldızının yanısıra poz süresi boyunca kameraya yakalanarak kısa izler bırakan bazı asteroidler de görüntüde yer alıyor.

Notlar:

[1] Çok uzak evrendeki cisimler çok daha gençken görülebilmektedir, çünkü ışıkları bize ulaşana kadar milyarlarca yıl geçmektedir.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Görüntülü Bülten(07 Mart 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Mart 2012       Mesaj #129
Avatarı yok
Yasaklı
VST Genç Gökada Kümesindeki Çarpışmaları Yakaladı

eso1211b

VLT Tarama Teleskobu (VST) ve OmegaCAM kamerasıyla genç Herkül gökada kümesinin yeni görüntüsünde öne çıkan kısımlar, çok çeşitli etkileşimli gökadaları göstermektedir. Kümedeki sayısız etkileşim ve çok sayıdaki gaz-zengini yıldız oluşumlu sarmal gökadalar, Herkül kümesindeki gökadaların daha uzak Evrenin genç gökadaları gibi görünmesini sağlamaktadır. Herkül gökada kümesinin VST görüntüsünde öne çıkanlar/ESO1211b.

eso1211c

Bu tablo Herkül takımyıldızındaki Herkül gökada kümesinin konumunu göstermektedir. Bu harita uygun koşullar altında alet kullanmadan gözle görülebilen çok sayıda yıldızı göstermektedir ve gökada kümesinin konumu kırmızı bir daire ile işaretlenmiştir. Kümedeki yalnızca birkaç tane gökada büyük bir amatör teleskopla sönük parıltı olarak görülebilir.Herkül gökada kümesinin konumu/ESO1211c.

eso1211d

Herkül kümesi gökadaları etrafındaki alanın görünür bölgedeki bu geniş-alan görüntüsü mavi ve kırmızı filtrelerle alınan fotoğraflarla oluşturulmuştur. Bu geniş görüş alanı, Sayısal Gökyüzü Taraması 2'nin bir kısmını oluşturmaktadır. Gökada kümesi, görüntünün merkezine yakın sönük bir gökada yığını olarak görülmektedir. Herkül gökada kümesinin geniş-alan görüntüsü/ESO1211d.


Kaynak:ESO / VLT Tarama Teleskobu (VST) Gözlemleri / Görüntülü Bülten (07 Mart 2012)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Mart 2012       Mesaj #130
Avatarı yok
Yasaklı
Genç Gökadaların Beslenme Alışkanlıkları

eso1212a

Uzak evrende genç galaksiler.

ESO’nun Çok Büyük Teleskobu ile yapılan yeni gözlemler genç gökadaların büyüme süreçlerinin anlaşılması konusunda önemli bir katkı sağladı. Kendi türündeki en büyük tarama olan çalışmada gökbilimciler gökadaların gençlik çağlarında beslenme alışkanlıklarında değişikliğe gittiklerini buldular - zaman olarak bu Büyük Patlama’dan yaklaşık 3 ila 5 milyar yıl sonrasına karşılık geliyor. Gökadalar bu sürecin başlangıcında abur cubur olarak gazları tercih ederken, sonrasında çoğunlukla daha küçük başka gökadaları yutarak büyümeye devam ediyorlar.

Gökbilimciler şimdiye dek evrendeki en erken gökadaların şu anda tüm evreni dolduran etkileyici sarmal ve eliptik gökadalardan çok daha küçük olduklarını düşünüyorlardı. Evrenin yaşamı boyunca gökadaların kilo alma alışkanlıkları belliydi, fakat yiyecekleri, beslenme alışkanlıkları halen gizemli bir şekilde duruyor. Özenle seçilen bazı gökadaların gençlik yıllarını araştıran yeni bir gökyüzü taraması, Büyük Patlama’dan 3 ila 5 milyar yıl sonrasındaki bazı gökadaları gözlemeyi hedefledi.

Uluslararası bir ekip ESO’nun Çok Büyük Teleskobu üzerindeki son teknoloji ürünü aygıtları kullanarak gerçekte ne olduğunu görmeye çalıştı. 100 saatten fazla süren gözlemlerle ekip şimdiye dek gaz-zengini gökadaların gelişimlerinin erken dönemlerine ait en büyük gözlem setini topladı. [1]

“Büyüyen gökadalar iki farklı şekilde rekabet ediyor: büyük gökadalar küçükleri yediklerinde meydana gelen şiddetli çarpışma olayları, ya da gökadaların üzerine daha düzgün ve sürekli gaz akışı. Her iki yöntemde de yeterince çok yıldız oluşumu gözleniyor,” diye açıklıyor araştırmaya liderlik eden Thierry Contini (IRAP, Toulouse, Fransa).

Yeni sonuçlar Evren 3 ila 5 milyar yıl yaşındayken gökadaların yaşamlarındaki büyük değişime işaret ediyor. Evrenin oldukça erken dönemlerinde düzgün gaz akışı (ESO1040) gökadaların oluşumunda büyük bir faktör gibi görünüyor, sonrasında ise gökada çarpışmaları önemli hale geliyor.

“Gökadaların nasıl büyüdükleri ve geliştiklerini anlamak için onları oldukça ayrıntılı olarak incelememiz gerekiyor. ESO’nun VLT’si üzerindeki SINFONI aygıtı genç ve uzak gökadaları incelemek için dünyanın en güçlü aletlerinden biri. Bir mikroskobun bir biyolog için yaptığı şeyi bizim için yapıyor.” diye ekliyor Thierry Contini.

Taramada gözlenen uzak gökadalar gökyüzünde sadece küçük bir nokta şeklindeler, fakat VLT ile birlikte kullanılan SINFONI aygıtı [2] ile elde edilen yüksek görüntü kalitesi gökbilimcilerin gökadaların farklı kısımlarının nasıl hareket ettiklerini ve hangi maddelerden oluştuklarını bir gözlem haritası üzerinde görmelerini sağlıyor. Burada bazı sürprizler ortaya çıkıyor.

“Bana göre en büyük sürpriz gazlarının dönme hareketi yapmadığı çok sayıda gökadanın keşfedilmesi oldu. Bize yakın çevrede bu tür gökadalar gözlenmiyor. Şu anki teorilerin hiç biri bu cisimlerle ilgili bir tahmin yürütemiyor,” diyor ekibin üyelerinden Benoît Epinat.

“Ayrıca gözlediğimiz genç gökadaların çoğunun dış kısımlarında beklenmedik miktarda ağır element varlığı tesbit ettik — bugün gökadalarda gördüklerimizin tam tersi bu” diye ekliyor Thirry Contini.

Araştırma ekibi gözlemlerini ancak yeni analiz etmeye başladı. Gelecekte VLT’nin yanısıra bu gökadaları ALMA gibi tesislerle de gözlemeyi planlıyorlar, böylece soğuk gazların yerlerini tesbit edebilirler. Gelecekte ise Avrupa Aşırı Büyük Teleskobu bu tür çalışmaların erken Evrenin derinliklerine doğru genişletilmesinde oldukça önemli bir role sahip olabilir.

Notlar:

[1] Gökyüzü taramasının adı MASSIV: VVDS'de SINFONI ile Kütle Üzerinden Tarama. VVDS ise VIMOS-VLT Derin Taraması. VIMOS, VLT tesisinde kullanılan Çoklu Nesnelerin Görünür Bölge Tayfölçeri olarak adlandırılan güçlü bir kamera ve tayfölçer. MASSIV taramasında gökadaları bulmak, uzaklıklarını ve diğer özelliklerini araştırmak için kullanıldı.

[2] SINFONI Yakın Kırmızı-Ötesinde Bütünleyici Alan Gözlemleri Tayfölçeri'dir. MASSIV taramasında kullanılan VLT üzerindeki bir aygıttır. SINFONI, görüntü kalitesini yükseltmek için uyarlamalı optik teknolojisini kullanan bir yakın kırmızı-ötesi (1.1-2.45 µm) bütünleyici alan tayfölçeridir.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(14 Mart 2012)

Benzer Konular

4 Aralık 2014 / Misafir Uzay Bilimleri
16 Eylül 2008 / virtuecat Coğrafya
27 Nisan 2009 / HipHopRocK Siyasal Bilimler
27 Nisan 2009 / HipHopRocK Siyasal Bilimler