Arama

ESO - Avrupa Güney Gözlemevi (European Southern Observatory) - Sayfa 5

Güncelleme: 3 Nisan 2016 Gösterim: 47.408 Cevap: 206
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
29 Kasım 2011       Mesaj #41
Avatarı yok
Yasaklı
Satürn Gezegeninde Dev Fırtına

Sponsorlu Bağlantılar
eso1116a
ESO'nun Çok Büyük Teleskobuyla(VLT) gözlenen Satürn üzerinde dev fırtına (Huge storm on Saturn observed by ESO's Very Large Telescope)

ESO’nun Çok Büyük Teleskobu (VLT) ile NASA’nın Cassini uzay aracı birlikte çalışarak Satürn gezegeninin atmosferinde nadir görülen bir fırtınayı şimdiye dek mümkün olmayan oldukça ayrıntılı bir şekilde görüntüledi.

Normalde Satürn gezegeninin atmosferi sakin ve durgun görünür. Fakat yaklaşık olarak her Satürn yılında bir (yaklaşık 30 Dünya yılı), dev gezegenin kuzeyine bahar mevsimi geldiğinde bulutların altında bir şeyler gezegen-boyunca karışıklığı başlatan çarpıcı bir çalkantıya sebep olmaktadır.(ESO9014)

Buna benzer en son fırtına ilk olarak Aralık 2010’da gezegenin yörüngesindeki NASA’nın Cassini uzay aracının [1] üzerinde bulunan radyo ve plazma dalgaları bilimi aygıtı tarafından tesbit edildi ve aynı zamanda amatör gökbilimciler tarafından da takip edildi. Fırtına şu anda ESO’nun Çok Büyük Teleskobu (VLT) üzerindeki VISIR [2] kırmızı ötesi kamerası ve Cassini üzerindeki CISR aygıtı [3] ile birlikte ayrıntılı olarak inceleniyor.

Bu 1876’dan beri saptanan dev fırtınalardan sadece altıncısı. İlk kez bir Satürn fırtınasının -içindeki sıcaklık değişimlerini görebilmek için- kırmızı ötesinde gözlemi yapılıyor ve bu gözlem ilk kez gezegenin yörüngesinde bulunan bir uzay aracı tarafından gerçekleştiriliyor.

“Satürn’ün kuzey yarımküresindeki çalkantı nedeniyle karmaşık bulut maddesi şiddetli bir patlamayla gezegenin tümüne yayıldı,” diye açıklıyor yeni çalışmanın başyazarı Leigh Fletcher (Oxford Üniversitesi, İngiltere). “VLT ve Cassini’nin aynı anda bu fırtınayı araştırmaları sayesinde Cassini gözlemlerini değerlendirme şansını elde ettik. Bu fırtınalara ait daha önceki çalışmalar sadece gezegenden yansıyan güneş ışığı kullanılarak yapılırken, şimdi ilk kez termal kırmızı ötesi ışığın gözlenmesiyle gerçekleştiriliyor, bu sayede atmosferin gizli bölgelerini açığa çıkarabilir ve bu olayla ilgili sıcaklıkta ve bulutlarda meydana gelen gerçekten önemli değişiklikleri ölçebiliriz.”

Fırtına gök gürültüsünün dev bulutların hareketini tetiklemesine benzer şekilde su bulutlarının içinde meydana gelmiş olabilir: tıpkı sıcak havanın ısınan odada yükselmesi gibi bu gaz kütlesi yukarıya doğru yönelerek Satürn’ün genelde durgun olan üst atmosferine çarptı. Bu devasa çalkantılar doğuya ve batıya doğru hareket eden bulutlarla etkileşerek atmosferin üst kısımlarında çarpıcı sıcaklık değişimlerine sebep olmaktadır.

“Yeni gözlemlerimize göre fırtına atmosferde önemli etkilere sebep oluyor. Fırtına nedeniyle madde ve enerji uzun mesafeler boyunca taşınıyor, -kıvrımlı jet akımları ve dev girdaplar oluşarak- atmosferik bulutlar üzerinde değişimlere neden oluyor ve Satürn’ün yavaş ilerleyen mevsimsel dönüşümü de bozuluyor,” diye ekliyor ekibin diğer üyelerinden Glenn Orton (Jet İtki Lab., Pasadena, ABD).

VISIR ile elde edilen yeni verilerdeki beklenmedik özellikler sergileyen görüntülere stratosferik (kat yuvarı) fenerler adı verildi. Bunlar Satürn’ün stratosferinin (atmosfer tabakası) üst kısmında, atmosferin alt kısmının en üst bölgesinde yer alan bulutlardan 250–300 km yukarıda meydana gelen ve fırtınanın atmosferin içinde ne kadar mesafede etkili olduğunu gösteren çok güçlü sıcaklık değişimleridir. Bu mevsimde Satürn stratosferindeki ortalama sıcaklık normalde -130 santigrat derecedir fakat bu fenerlerin 15–20 santigrat derece daha sıcak oldukları ölçülmüştür.

Fenerler yansıyan güneş ışığında neredeyse tamamen görünmezler, fakat VISIR ile termal kırmızı ötesi ışıkta saptandıklarında gezegenin geri kalanından gelen ışıktan çok daha parlak görünürler. Bu fenerler daha önce hiç tespit edilmedi, bu nedenle gökbilimciler bunların fırtınalara özgü yaygın bir özellik olup olmadığı konusunda emin değiller.

“2011 yılı başlarındaki gözlem tarihini ileri bir tarihe alma olanağı sağlayan ESO sayesinde fırtınayı olabildiğince çabuk görme imkanı yakaladığımız için şanslıydık. Başka bir talih kuşu ise Cassini üzerindeki CIRS aygıtının fırtınayı aynı zamanda gözleyebilmesiydi, böylece VLT ile görüntülemenin yanında karşılaştırmak için Cassini ile de tayf ölçümü yapabildik,” diye aktarıyor Leigh Fletcher. “Kırk yılda bir görülecek olan bu olayı gözlemeye devam ediyoruz.”

Notlar:

[1] Cassini-Huygens görevi NASA, Avrupa Uzay Ajansı ve İtalyan Uzay Ajansı’nın birlikte yürüttüğü bir projedir. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’ne bağlı Kaliforniya, Pasadena’daki Jet İtki Laboratuarı, görevi NASA’nın Bilim Görevi Müdürlüğü (Washington) adına yürütmektedir.

[2] VISIR kırmızı ötesinde çalışan bir VLT tayfölçeri ve görüntüleyicisidir. CEA/DAPNIA/SAP ve NFRA/ASTRON tarafından geliştirilmiştir.

[3] CIRS, Birleşik Kırmızıötesi Tayfölçeri (Composite Infrared Spectrometer) anlamına gelmektedir. CIRS ısıl ışımayı analiz etmektedir ve maddenin bileşenlerini ayırt edebilmektedir.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(Science/19 Mayıs 2011)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
30 Kasım 2011       Mesaj #42
Avatarı yok
Yasaklı
Yana Yatmış Bir Gökadanın İki Görüntüsü

Sponsorlu Bağlantılar
eso1115a
Wide-field view of the Meathook Galaxy(Geniş Alan)

Et Kancası Gökadası ya da diğer adıyla NGC 2442 çarpıcı bir şekilde yana yatmıştır. Sarmal kollardan biri kendi üzerine doğru sıkıca katlanmış ve yakın zamanda gerçekleşmiş bir süpernovaya evsahipliği yapmaktadır, diğer kol ise içerisindeki yeni yıldız oluşumları ile çekirdekten dışa doğru uzanmaktadır. 2.2 metrelik MPG/ESO teleskobu ve NASA/ESA Hubble Uzay Teleskobu, bu asimetrik sarmal gökadanın birbiri ile çelişen iki faklı görüntüsünü elde etmiştir.

Bir güney (gökküresi) takımyıldızı olan Uçanbalık (Volans) takımyıldızında bulunan Et Kancası Gökadası ya da diğer adıyla NGC 2442 asimetrik sarmal kolları ile kolayca tanınmaktadır. Gökadanın yana yatmış görüntüsünün geçmişte bir zamanda başka bir gökada ile girdiği kütle çekimsel etkileşimden kaynaklandığı düşünülüyor – buna rağmen gökbilimciler henüz muhtemel sanığı tesbit edemediler.

Gökadaya lakabını veren çift kanca şeklinin açıkça görülebildiği bu geniş açılı görüntü Şili, La Silla'da bulunan 2.2 metrelik MPG/ESO teleskobunun üzerinde bulunan Geniş Alan Görüntüleyicisi ile alındı. Bu görüntü ayrıca NGC 2442'ye yakın diğer birkaç gökada ile birlikte zengin arkaplanda bulunan uzak birçok gökadayı da içeriyor. Yer'de bulunan Geniş Alan Görüntüleyicisi uzaydaki Hubble'ın görüntü netliğine ulaşmasa da tek çekimde çok daha büyük bir gökyüzü bölümünü görüntüleyebiliyor. Bu iki alet genelde gökbilimcilere tamamlayıcı bilgiler sunmaktadır.

NASA/ESA Hubble Uzay Teleskobunun aldığı bu yakın plan görüntüsü (ESO1115b) gökadanın çekirdeğine ve iki sarmal kolunun küçük bir kısmına odaklanmıştır. 1999 yılında bu kolda bulunan yaşamının sonuna gelmiş devasa bir yıldız süpernova olarak patlamıştır. Gökbilimciler, yer tabanlı daha eski gözlemler ile 2001 yılındaki eski Hubble görüntüleri ve 2006 sonlarında çekilen bu görüntüleri karşılaştırarak ölüm döşeğindeki bu yıldıza neler olduğunu detaylı bir şekilde araştırdılar. Bu görüntünün alındığı dönemde süpernovanın kendisi çoktan solmuş ve gözden kaybolmuştu.

ESO gözlemleri aynı zamanda Hubble ile yıldız yaşam döngüsünün diğer muhtemel sonlarını da göstermektedir. Gökadanın büyük bir kısmı özellikle daha uzun olan sarmal kol, pembe ve kırmızı yamalar ile bezenmiştir. Bu renk yıldız oluşum bölgelerindeki hidrojen gazından kaynaklanmaktadır; yeni doğan yıldızlardan gelen güçlü radyasyon, yıldızın oluştuğu bulut içerisindeki gazı uyarır ve parlak kırmızı bir renkte parlamasını sağlar.

Başka bir gökada ile etkileşmesi, Et Kancası Gökadası'na bu alışılmadık asimetrik şeklini vermiş ve büyük olasılıkla bu yakın zamanlı yıldız oluşumunu tetiklemiştir. Gökadanın şeklinin bozulmasına neden olan çekim (gelgit) kuvveti aynı zamanda gaz bulutlarının bozulmasına neden olmuş böylece kütleçekimsel çöküşlerini başlatmıştır.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Görüntülü Bülten(04 Mayıs 2011)


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
1 Aralık 2011       Mesaj #43
Avatarı yok
Yasaklı
Düzensiz Bir Gökada Düeti

eso1114a
Düzensiz galaktik ikilisi NGC 3169 ve NGC 3166 (The disturbed galactic duo NGC 3169 and NGC 3166)

Şili’deki La Silla Gözlemevi’nde bulunan 2.2 metre ayna çaplı MPG/ESO teleskopuyla alınan bu kozmik gökada çifti görüntüsü ilginç bazı özellikler sergiliyor; gökadalar birbirlerine o kadar yakınlar ki, her birinin kütleçekim etkisi diğeri üzerinde bozucu etkiler yapabiliyor. Kütleçekim savaşında gökadalardan biri olan NGC 3169’un sarmal şekli bozulurken, yoldaşı NGC 3166 gökadasının da toz şeritleri parçalarına ayrıldı. Bu sırada görüntüde sağ altta görülen üçüncü ve daha küçük NGC 3165 gökadası da kendinden büyük komşularının kütleçekimsel döndürme ve çekme işlemlerine maruz kalmaktadır.

70 milyon ışık-yılı uzaklıkta, Altılık takımyıldızında yer alan bu gökada grubu, 1783 yılında İngiliz gökbilimci William Herschel tarafından keşfedilmiştir. Modern gökbilimciler NGC 3169 (solda) ve NGC 3166 (sağda) arasındaki uzaklığın hassas bir şekilde sadece 50 000 ışık yılı olduğunu ölçmüşlerdir, bu uzaklık Samanyolu gökadasının yarıçapı kadardır. Böylesine küçük bir bölgede kütleçekimi gökadaların yapısında bozulmalara yol açabilmektedir.

NGC 3169 ve NGC 3166 gibi sarmal gökadalar parlak merkezleri etrafında dönen düzenli yıldız ve toz girdapları oluşturma eğilimindedirler. Bununla birlikte çevredeki diğer büyük kütleli nesnelerle olan yakın karşılaşmalar, sık sık, gökadaların birleşerek daha büyük bir gökada oluşturması esnasında bozucu bir başlangıç sebebi olarak bu klasik yapılanmayı karıştırabilmektedir. Şimdiye kadar NGC 3169 ve NGC 3166 özelliklerinden bir kısmını yitirdi. NGC 3169’un büyük, genç, mavi yıldızlardan oluşan parlak kolları liflerine ayrıldı ve ışıldayan gazlarının büyük bir kısmı diskten atıldı. NGC 3166’da ise genellikle sarmal kolların dış hatlarını belirleyen toz şeritleri düzensiz bir şekil aldı. Mavi renkli eşinin tersine NGC 3166’da yeni yıldız oluşumu daha az miktarda gerçekleşiyor.

NGC 3169’un bir farkı daha var, sönük sarı nokta karanlık bir toz örtüsü boyunca sadece sola doğru ışıldamaktadır ve gökadanın merkezine yakındır. [1] Bu parlama 2003 yılında tespit edilen bir süpernovadan kalmıştır ve SN 2003cg olarak bilinmektedir. Tür Ia olarak sınıflandırılan bu tür bir süpernova, -güneşimiz gibi orta büyüklükte bir yıldızın kalıntısı olan- beyaz cüce denilen sıcak ve yoğun bir yıldızın kütleçekim etkisiyle yakın yoldaş yıldızından madde (gaz) çekmesiyle meydana gelmektedir. Sonunda eklenen bu yakıt yıldızın kontrolden çıkan birleşme (füzyon) reaksiyonuyla patlamasına sebep olmaktadır.

Burada sunulan dikkat çekici hareketli gökada düetinin yeni görüntüsü Igor Chekalin’in ESO’nun Gizli Hazineler 2010 astrofotoğrafçılık yarışması için seçtiği verilere dayanmaktadır. Chekalin yarışmada birinci seçildi ve bu görüntü ise yaklaşık 100 başvuru arasında en yüksek ikinci oyu aldı. [2]

Notlar:

[1] Burada ışığın NGC 3169'un merkezinin altından sola, sarmal kolun sonuna doğru uzananması gibi, çok daha dikkate değer bir başka nokta da, Samanyolu içindeki yıldızların şans eseri teleskoplarımız ve gökadalar arasındaki gözlem hattına çok yakın düşmesidir.

[2] ESO'nun Gizli Hazineler 2010 yarışması amatör astronomlara ESO'nun geniş astronomi veri arşivlerini araştırma olanağı tanıyarak katılımcıların gizli kalmış hazineleri ortaya çıkarması beklenmiştir. Gizli Hazineler hakkında daha fazla bilgi=>ESO


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Görüntülü Bülten(20 Nisan 2011)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Aralık 2011       Mesaj #44
Avatarı yok
Yasaklı
Ölen Yıldızlardan Gökyüzü Gösterisi

eso1113a
NGC 3582

NGC 3582 bulutsusunun bu görüntüsü ESO’nun Şili’de bulunan La Silla Gözlemevi’ndeki 2.2 m’lik MPG/ESO teleskobunun Geniş Alan Görüntüleyicisi tarafından yakalanmıştır. Görüntüdeki dev gaz düğümleri Güneş’teki fışkırmalara oldukça benzemektedir. Bu düğümlerin ölen yıldızlar tarafından fırlatıldığı düşünülmekte, bununla birlikte bu yıldız doğumevi içerisinde yeni yıldızlar da doğmaktadır. Bu enerjik genç yıldızlar yayınladıkları şiddetli morötesi ışınlarla bulutsudaki gazı ısıtarak parlamasını sağlarken bu kıpkırmızı, parlayan görüntüyü oluşturmaktadırlar.

NGC 3582, Samanyolu'ndaki RCW 57 olarak bilinen geniş yıldız oluşum bölgesinin bir parçasıdır. Güney yarımküreden gözlenen Carina takımyıldızında (Jason'ın gemisi Argo'nun omurgası), Samanyolu'nun merkezi düzlemine yakın bir yerdedir. John Herscel bu parlayan gaz ve karanlık toz bulutlarından oluşan karmaşık bölgeyi ilk kez 1834'te Güney Afrika ziyaretinde görmüştür.

NGC 3582 gibi bölgelerde oluşan yıldızlardan bazıları Güneş'ten çok daha ağırdır. Bu canavar yıldızlar çok büyük miktarlarda enerji yayınlar ve çok kısa süren ömürlerini süpernova patlamalarıyla sonlandırırlar. Bu etkileyici olaylardan sonra fırlatılan maddeler civardaki gaz ve tozda balonlar oluşturur. Görüntüdeki düğümlerin muhtemel sebebi de budur.

Bu görüntü çok sayıda filtre kullanılarak elde edilmiştir. Geniş Alan Görüntüleyicisinden kırmızı filtre kullanılarak alınan veriler burada yeşil ve kırmızı ile gösterilmiş ve hidrojenin özelliği olan kırmızı parlamayı izole etmek için kullanılan filtreyle elde edilen veriler de yine kırmızı ile gösterilmiştir. Sayısallaştırılmış Gökyüzü Taraması'ndan (Digitized Sky Survey) elde edilen ek veriler ise mavi ile gösterilmiştir.

Bu görüntü, ESO'nun Gizli Hazineler 2010 astrofotoğrafçılık yarışmasına [2] Amerika'dan katılan Joe DeOasquale [1] tarafından tanımlanan gözlemsel veri kullanılarak ESO tarafından işlenmiştir. Yarışma, profesyonel teleskoplar kullanılarak elde edilen astronomik verileri kullanarak gece gökyüzünün güzel görüntülerini oluşturmaktan hoşlanan herkes için Ekim – Kasım 2010 tarihlerinde ESO tarafından düzenlemiştir.

Notlar:

[1] Joe, ESO'nun arşivlerini taramış ve veri setlerini belirleyerek kendi istediği şekilde NGC 3582'nin görüntüsünü oluşturmuştur. Yarışmada 100 başvuru arasında 10. olmuştur. Çalışmasını buradan görebilirsiniz.

[2] ESO Gizli Hazineler


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Görüntülü Bülten(13 Nisan 2011)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
3 Aralık 2011       Mesaj #45
Avatarı yok
Yasaklı
Yıldız Oluşumunun Gül Kırmızısı Işıldaması

eso1111a
Yıldız Kümesi ve Bulutsu NGC 371(The Star Cluster and Nebula NGC 371)

ESO'nun Çok Büyük Teleskobu ile elde edilen bu yeni resimdeki keskin kırmızı bulut NGC 371 yıldız kümesini saran ışıldayan hidrojen bölgesidir. Bu yıldızımsı bölge komşu gökadamız Küçük Macellan Bulutu'nda bulunmaktadır.

Görüntüye hakim olan nesne taşkın kan ile dolu bir havuza benzeyebilir, fakat ölümle bağlantılı olmasından ziyade, HII olarak bilinen iyonize olmuş hidrojenin yüksek oranda yeni doğmuş yıldızlardan meydana gelen yıldız oluşum bölgeleridir. Bu bölgelerin bir örneği de bir bulutsu tarafından sarılmış NGC 371 açık kümesidir. Açık kümelerdeki yıldızların hepsi aynı HII bölgesinde oluşurlar, zamanla hidrojenin çoğu yıldız oluşumu tarafından harcanır ve resimde görüldüğü gibi geride hidrojen kabuğu ile sıcak genç yıldızların yer aldığı bir küme kalır.

NGC 371'e ev sahipliği yapan cüce Küçük Macellan Bulutu gökadası, yaklaşık 200 000 ışık yılı uzaklıkta yer almaktadır bu nedenle, Samanyolu'na komşu en yakın gökalardan biridir. Ayrıca, Küçük Macellan Bulutu'ndaki NGC 371 içinde yüksek parlaklıkta yıldızlardan, ölü yıldızların süpernova kalıntılarına kadar gelişimlerinin her evresinde yıldıza rastlamak mümkündür. Bu enerjik gençler, her yönde yüzlerce yıl genişleyen renkli parlaklıkta yanan, ebeveyn bulutsularından geriye kalan hidrojen gibi etrafı saran gazın neden olduğu büyük miktarlarda morötesi ışınım yayarlar. Bu olay, ESO'nun Çok Büyük Teleskobu üzerindeki FORS1 cihazı kullanılarak çekilen bu görüntüde güzel bir şekilde resmedilmiştir.

Açık kümeler kesinlikle nadir değildirler; kendi Samanyolu'muzda pek çok güzel örneği var. Yine de, NGC 371'e içerdiği beklenmedik biçimde büyük miktarlarda değişken yıldızlardan dolayı özel bir ilgi vardır. Bunlar zamanla parlaklıklığı değişen yıldızlardır. Değişken yıldızın özellikle yavaşça zonklayan B yıldızları olarak bilinen ilginç bir türü, astrosismoloji [1] yoluyla yıldızların iç kısımlarını incelemek için kullanılabilir ve NGC 371 içinde bunlardan çok miktarda tesbit edilmiştir. Değişken yıldızlar astronomide hayati bir rol oynarlar: bazı türleri çok uzak gökadalara olan uzaklığın ve Evrenin yaşının belirlenmesinde çok önemlidirler.

Bu görüntünün verileri Gizli Hazineler yarışmasının [2] bir parçası olarak Manu Mejias tarafından ESO arşivinden seçilmiştir. Manu'nun resimlerinden 3 tanesi ilk yirmiye girdi; NGC 371 resmi yarışmada altıncılık aldı.

Notlar:

[1] Astrosismoloji, salınım yaptıkları farklı frekanslara bakarak yaşayan yıldızların içsel yapısının incelenmesidir. Bu, depremlere ve onların salınımlarının gezegenin içlerine doğru nasıl gittiklerine bakarak Dünya'nın yapısının incelenmesine benzer bir yaklaşımdır.

[2] ESO'nun Gizli Hazineler 2010 yarışması amatör astronomlara ESO'nun büyük astronomik veri içeren arşivlerinde başvuranlar tarafından aydınlatılmaya ihtiyaç duyan iyi gizlenmiş şeyleri bulma ümidiyle araştırma yapma fırsatı verdi. Katılımcılar neredeysa 100 başvuru yaptılar ve on tecrübeli kişi oldukça etkileyici ödüller ile ödüllendirildi yarışmanın birincisi dünyanın en gelişmiş teleskoplarına ev sahipliği yapan Şili Cerro Paranal'daki ESO'nun Çok Büyük Teleskop gözlemevi seyehati kazandı. On kazanan katılımcı toplamda 20 resim gönderdiler ve bu resimler yarışmadaki 100'e yakın resim arasındaki en yüksek sırlamayı aldılar.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Görüntülü Bülten(31 Mart 2011)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Aralık 2011       Mesaj #46
Avatarı yok
Yasaklı
Oldukça Soğuk Kahverengi Cüce Çifti

eso1110a
Kahverengi Cüce Çifti (The coolest pair of brown dwarfs)

Avrupa Güney Gözlemevi'ne ait Çok Büyük Teleskoba ek olarak başka iki teleskop ile yapılan gözlemler, bilinen en soğuk yıldız için yeni bir aday olduğunu gösterdi; ikili bir sistemde bulunan ve yeni hazırlanmış kahve sıcaklığı ile aynı sıcaklığa sahip bir kahverengi cüce – insanlar için sıcak, ancak bir yıldız yüzeyi için sıradışı bir şekilde soğuk. Bu cisim, küçük soğuk yıldızları, büyük sıcak gezegenlerden ayıran o, belli belirsiz çizgiyi geçmeye başlayacak kadar soğuk.

Kahverengi cüceler asıl olarak başarısız olmuş yıldızlardır: kütleçekiminin, yıldızların ışıldamasını sağlayan nükleer tepkimeleri başlatabileceği kütleden yoksundurlar. Yeni keşfedilen ve CFBDSIR 1458+10B olarak adlandırılan kahverengi cüce, Yer'den 75 ışık yılı uzaklıkta bulunan bir çift kahverengi cüce sisteminin en soluk üyesidir. [1]

ESO'nun Çok Büyük Teleskobundaki güçlü X-nişanlayıcı tayfölçeri, bu bileşik cismin kahverengi cüce standartlarına göre oldukça soğuk olduğunu göstermek için kullanıldı. "Bu cismin oldukça düşük sıcaklığa sahip olması bizi çok heyecanlandırdı, ancak bunun bir çift sistem olabileceğini ve daha ilginç hatta daha soğuk bir bileşeni olacağını tahmin edemezdik," diyor Grenoble Gezegenbilim ve Astrofizik Enstitüsü'nden Philippe Delorme, kendisi ayrıca bu makalenin yazarlarından biridir. CFBDSIR 1458+10, bugüne kadar keşfedilmiş en soğuk kahverengi cüce çiftidir.

İki cüceden daha sönük olanının yaklaşık 100 santigrat derece – suyun kaynama noktası – sıcaklıkta olduğu bulundu, ki bu da bir saunanın sıcaklığından farklı değil. [2]"Bu sıcaklıkta, kahverengi cücenin daha önceden bilinenlere nazaran farklı ve dev dış gezegenlere benzer özelliklere sahip olmasını bekleriz – hatta atmosferinde su bulutları dahi bulunabilir," diyor, bu çalışmayı açıklayan makalenin baş yazarı, Hawaii Üniversitesi Astronomy Enstitüsü'nden Michael Liu. "Aslında, yakın gelecekte, Güneş benzeri yıldızların etrafında bulunan gaz devi gezegenlerin görüntülerini çekmeye başladığımız zaman, birçoğunun CFBDSIR 1458+10B' ye benzediğini göreceğimize inanıyorum."

Bu eşsiz cismin gizemlerini aydınlatmak için üç değişik teleskobun güçleri kullanıldı. CFBDSIR 1458+10, Hawaii'deki Keck II Teleskobunda bulunan Lazer Rehber Yıldızı Uyarlanabilir Optik sistemi kullanılarak keşfedilmiş ilk çift yıldız sistemidir. [3] Liu ve ekibi, daha sonra, yine Hawaii'de bulunan Kanada – Fransa – Hawaii Teleskobuyla çalışmalarını sürdürerek, kızılötesi bir kamera yardımı ile kahverengi cüce ikilisinin uzaklığını belirlemeye çalıştılar. [4] Son olarak, cismin kızılötesi tayfını çıkartmak ve sıcaklığını ölçmek için ESO VLT tesisi kullanıldı.

Soğuk cisim arayışı oldukça aktif bir astronomi konusu. Spitzer Uzay Teleskobu da yakın zamanda, bilinen en soğuk kahverengi cüce adaylarından diğer ikisini belirledi ancak sıcaklıkları henüz kesin bir şekilde ölçülmedi. Gelecekteki gözlemler, bu cisimlerin CFBDSIR 1458+10B'ye kıyasla ne derecede olduğunu belirleyecek. Liu ve ekibi, özelliklerini daha iyi belirlemek ve çift sistemin yörüngesini haritalamak için CFBDSIR 1458+10B'yi tekrar gözlemeyi planlıyorlar ki yaklaşık 10 yıllık bir incelemeden sonra gökbilimciler bu ikili sistemin kütlesini hesaplayabilecekler.

Notlar:

[1] CFBDSIR 1458+10, ikili sistemin adıdır. Bileşenler CFBDSIR 1458+10A ve CFBDSIR 1458+10B olarak bilinmektedir. İkinci bileşen daha sönük ve soğuktur. İkili arasındaki mesafe, Yer ile Güneş arasındaki mesafenin yaklaşık üç katıdır ve birbirleri etrafında yaklaşık 30 yıllık bir dönem ile dönmektedirler.

[2] Karşılaştırma amaçlı; Güneş'in yüzey sıcaklığı yaklaşık 5000 Santigrat derecedir.

[3] Uyarlanabilir optik, Yer'in atmosferik girişiminin büyük bir kısmını engelleyerek görüntünün keskinliğini 10'un katı mertebesinde arttırır ve ikili arasındaki kısa mesafenin çözümlenmesini sağlar.

[4] Gökbilimciler, Yer'in Güneş etrafındaki yörüngesinde yer değiştirmesi nedeniyle oluşan, kahverengi cücelerin, daha uzak yıldızlardan oluşan arkaplan üzerindeki görünür hareketlerini ölçtüler. Paralaks olarak bilinen bu etki, gökbilimcilerin kahverengi cücelerin uzaklığını hesaplamalarını sağladı.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(23 Mart 2011)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
6 Aralık 2011       Mesaj #47
Avatarı yok
Yasaklı
VLT En Hızlı Dönen Yıldızı Buldu

eso1147a
VFTS 102: Hızlı Dönen Yıldız (VFTS 102: The Fastest Rotating Star)

ESO'nun Çok Büyük Teleskobu şimdiye kadarki en hızlı dönen yıldızı ortaya çıkardı.Bu büyük parlak genç yıldız Dünya’dan 160,000 ışık yılı kadar uzaklıktaki komşu galaksimiz, Büyük Magellan Bulutu içinde yer almaktadır.Astronomlar yıldızın şiddetli bir geçmişe sahip olabileceğini ve patlayan ortağı tarafından ikili yıldız sisteminden atılmış olduğunu düşünüyorlar.

Astronomlardan oluşan uluslararası bir ekip Şili’deki Paranal Gözlemevi’nde bulunan ESO’nun Çok Büyük Teleskobunu Büyük Magellan Bulutu’ndaki Tarantula Bulutsusu’nda bulunan (ESO1117) en ağır ve en parlak yıldızları araştırmak için kullanmaktaydılar. Ekip bu yıldız yuvasındaki pek çok parlak yıldız arasından VTFS 102 [1] adlı, saatte iki milyon kilometreden daha hızlı dönen – Güneş’ten [2] üç yüz kat daha hızlı ve merkezkaç kuvvetlerinden dolayı parçalanabileceği noktaya çok yakın olan – bir tanesini tesbit ettiler. VFTS 102 bugüne kadarki bilinen en hızlı dönen yıldızdır. [3]

Astronomlar aynı zamanda yıldızın, Güneş’ten 25 kat daha fazla kütleli ve yaklaşık olarak yüz bin kat daha parlak, boşlukta komşularından [4] belirgin bir şekilde farklı hızda hareket ettiğini buldular.

“Fark edilebilir dönüş hızı ve etrafını saran yıldızlara göre sıradışı hareketi yıldızın sıradışı bir erken hayata sahip olmuş olup olmadığını merak etmemize neden oldu. Bundan şüpheleniyorduk” diye açıklıyor sonuçları sunan bildirinin baş yazarı Philip Dufton (Queen’s Belfast Üniversitesi, Kuzey İrlanda, Birleşik Krallık).

Hızdaki bu fark VFTS’nin kaçak bir yıldız olduğu anlamına gelebilir – süpernova olarak patlamış ortağından sonra ikili yıldız sisteminden çekilmiş bir yıldız. Bu fikir sonraki iki ipucu tarafından desteklenmektedir: bir pulsar ve yakınında bununla ilişkili bir süpernova kalıntısı. [5]

Araştırma ekibi bu çok sıradışı yıldızın olası geçmiş hikayesini daha da geliştirdi. Bir ikili yıldız sisteminin bir bileşeni olarak hayata başlamış olabilirdi. Eğer iki yıldız birbirine çok yaklaşmış ise, ortağındaki gaz etrafa dağılmış ve bu işlemde gittikçe daha hızlı dönmüş olabilirdi. Bu tek bir sıradışı gerçeği açıklıyordu – neden o kadar hızlı döndüğünü. Yaklaşık olarak on milyon yıllık kısa bir yaşam süresinden sonra, büyük ortak süpernova olarak patlamış olabilirdi – ki bu, yakınında bulunan süpernova kalıntısı olarak bilinen gaz bulutunun özelliğini açıklıyordu. Patlama aynı zamanda yıldızın sistemden atılmasına neden olmuş olabilirdi ve üçüncü anormalliği açıklayabilirdi – bölgedeki diğer yıldızlarınki ile kendi hızı arasındaki farkı. Çökerken, büyük ortak, bugün gözlenen ve bulmacanın çözümünü tamamlayan, bir pulsara dönüşmüş olabilirdi.

Her ne kadar astronomlar tam olarak ne olduğundan henüz emin olamıyorlarsa da, “Bu ilgi çekici bir hikaye çünkü görmüş olduğumuz sıradışı özelliklerin herbirini açıklıyor. Bu yıldız bize kesinlikle en ağır yıldızların kısa ama dramatik yaşamlarının beklenmedik özelliklerini gösteriyor” diye sonlandırıyor Dufton.

Notlar:

[1] VFTS102 adı ESO'nun Çok Büyük Teleskobu üzerinde yer alan Fiber Büyük Dizi Çok Elemanlı Tayfölçer ( FLAMES ) kullanılarak yapılan VLT-FLAMES Tarantula Araştırmasına karşılık gelmektedir.

[2] Bu hızda seyahat eden bir hava aracının Dünya'nın etrafını ekvator çizgisi üzerinden dolaşması yaklaşık olarak 1 dakika alırdı.

[3] Bazı yıldızlar yaşamlarına VFTS 102'den daha hızlı bir şekilde dönen pulsarlar gibi yoğun cisimler olarak son verirler ([5] no'lu nota bakın) ama aynı zamanda daha küçük ve daha az yoğundurlar ve normal yıldızlar gibi termonükleer reaksiyonlar tarafından parlamazlar.

[4] VFTS 102 kabaca saniyede 228 kilometrelik bir hızla hareket etmektedir ki bölgedeki diğer benzer yıldızlardan saniyede yaklaşık olarak 40 kilometre daha yavaştır.

[5] Pulsarlar süpernovaların sonucudur.Yıldızın merkezi, çok hızlı bir şekilde dönen ve radyasyonun güçlü fışkırmalarını emen çok küçük ölçekte bir nötron yıldızını oluşturacak şekilde çöker.Bu fışkırmalar Dünya'dan görüldüğü gibi yıldız kendi ekseni etrafında dönerken düzenli bir "atma" oluşturur. İlişkili süpernova kalıntıları yıldızın bir nötron yıldızına çökerken ortaya çıkan şok dalgaları tarafından uzağa üflenen gaz bulutunun karakteristik bir özelliğidir.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(05 Aralık 2011)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
6 Aralık 2011       Mesaj #48
Avatarı yok
Yasaklı
En Hızlı Dönen Yıldız;ESO VLT Görüntüleri

eso1147b
VFTS 102:ESO1147b

eso1147c
VFTS 102:ESO1147c

eso1147dtv
VFTS 102:ESO1147d


Kaynak:ESO VLT Görüntüleri/Bilim Bülteni(05 Aralık 2011)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
7 Aralık 2011       Mesaj #49
Avatarı yok
Yasaklı
VISTA’nın Gözü Mavi Deniz Kulağı’nın Derinliklerinde

eso1101a
Lagoon Bulutsusu VISTA kızılötesi görünümü (Messier 8)[VISTA's infrared view of the Lagoon Nebula (Messier 8)]

Mavi Deniz Kulağı Bulutsusu’na ait bu yeni kızılötesi görüntü Samanyolu’nun beş yıllık gözlem programının bir parçası olarak ESO’nun Şili’deki Paranal Gözlemevi’nde bulunan VISTA teleskobu ile elde edildi. Bulutsuyu çevreleyen çok daha büyük bir alanın sadece küçük bir kısmını temsil eden bu bölge dev taramanın sadece bir parçasına karşılık gelmektedir.

Gökbilimciler şu anda Samanyolu'nun merkez bölgesini, değişim gösteren nesneleri tesbit etmek ve gökadanın şimdiye kadar yapılmış en detaylı yapısını ortaya çıkarmak için ESO'nun Görünür ve Kızılötesi Gökbilim Tarama Teleskobunu (VISTA) kullanıyorlar. Bu devasa tarama Samanyolu'ndaki VISTA Değişenleri (VISTA Variables in the Via Lactea (VVV)) olarak adlandırılıyor.[1] Bu taramanın bir parçası olarak çekilen bu kızılötesi yeni görüntüde Yay takımyıldızı doğrultusunda, yaklaşık 4000 - 5000 ışıkyılı uzaklıkta yer alan Deniz Kulağı Bulutsusu (Messier 8 olarak da bilinir, ESO0936) denilen yıldız doğumevi gösterilmektedir.

Kızılötesi gözlemleri gökbilimcilere toz perdesinin görünür ışıkta görüntülenmelerini engellediği cisimleri gözleyebilme imkanı verir. Toz parçacıklarıyla aynı büyüklükte dalgaboyuna sahip görünür ışık, güçlü bir şekilde dağıtılır, fakat daha uzun dalgaboyuna sahip kızılötesi ışık toz boyunca büyük ölçüde sağ salim geçebilir. 4.1 metrelik aynasıyla -dünyadaki en büyük tarama teleskobu- VISTA, yakın-kızılötesi dalgaboylarında derin gökyüzünün geniş alanlarını hızlıca taramaya adanmış bir teleskoptur. Bu nedenle yıldız doğumlarını araştırmak için çok uygundur.

Yıldızlar genellikle kendi ağırlıkları altında çöken büyük gaz ve toz molekül bulutları içinde oluşurlar. Bununla birlikte, Deniz Kulağı Bulutsusu, Bart damlacıkları olarak adlandırılan, oldukça yoğun çok sayıda çökmüş gaz ve toz bölgesine de ev sahipliği yapmaktadır. [2] Bu karanlık bulutlar çok yoğundur, kızılötesi ışıkta bile, arka fondaki yıldızlardan gelen ışığı engelleyebilirler. Bulutsudaki en ünlü karanlık bölge, ona ismini veren, parlayan gaz bulutu boyunca kıvrılan deniz kulağı şekilli toz şerididir.

Bulutsunun parıltısından yoğun morötesi ışık yayan sıcak, genç yıldızlar sorumludur. Deniz Kulağı Bulutsusu aynı zamanda çok daha genç bebek yıldızlara da evsahipliği yapmaktadır. Bulutsuda halen doğum anına ait çöküntü diskleri ile çevrili olan çok genç yeni doğmuş yıldızlar tesbit edilmiştir. Bu tür yeni doğmuş yıldızlar bazen kutuplarından madde jetleri püskürtürler. Dışarıya atılan madde yıldızı çevreleyen gazın içine nüfuz ettiğinde, yeni doğan yıldızları kolaylıkla tesbit etmeye yarayan, Herbig-Haro nesneleri denilen kısa yaşam süreli parlak izler oluşur.[3] Geçtiğimiz beş yıl içinde Deniz Kulağı Bulutsusu içinde birçok Herbig-Haro nesnesi tesbit edilmiştir, demek ki bebek patlamaları burada halen devam ediyor.

Notlar:

[1] Şu anda devam eden altı VISTA taramasından biri olan bu çalışmada beş yıllık bir dönem boyunca Samanyolu'nun merkezi kısımları görüntülenecek ve çok sayıda yeni, değişen nesneler tesbit edilecektir.

[2] Bart,kariyerinin büyük bir kısmında Birleşik Devletler'de ve Avustralya'da bulunan bir Alman-Amerikan gökbilimcidir. Yıldız oluşum bölgelerinde, yıldız oluşumunun en erken evreleriyle ilişkili olduğu düşünülen, şimdi adıyla anılan karanlık lekeleri ilk kez fark etmiştir. Gizli bebek yıldızların doğrudan gözlemi, on yıllar sonra kızılötesi görüntüleme mümkün olduğunda gerçekleştirilmiştir.

[3] Bu tür nesneleri ilk görenler olmasalar da, George Herbig ve Guillermo Haro bu gizemli nesnelerin tayflarını detaylı olarak çalışan ve onların sadece ışığı yansıtan gaz ve tozların parçaları olmadığının, aynı zamanda yıldız oluşumuyla ilişkilendirilen yeni tür bir nesne olduklarının farkına varan ilk gökbilimcilerdir.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Görüntülü Bülten(05 Ocak 2011)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
8 Aralık 2011       Mesaj #50
Avatarı yok
Yasaklı
ESO’nun Gizli Hazineleri Gün Yüzüne Çıktı

eso1102a
ESO'nun Gizli Hazineleri 2010 Yarışması Kazananları (The Winners of ESO’s Hidden Treasures 2010 Competition)

ESO’nun Gizli Hazineleri 2010 gökbilim fotoğrafçılığı yarışmasına yaklaşık 100 adet başvuru yapıldı. Gizli Hazineler amatör gökbilimcilere ESO’nun kozmik gizli cevherlerini barındıran derin gökbilim verileri arşivine erişim ve araştırma fırsatı tanıdı. Rusya’dan gökbilim meraklısı Igor Chekalin bu zorlu fakat ödüllü yarışmada birinciliği elde etti ve ESO’nun Şili, Paranal’da bulunan Çok Büyük Teleskop Gözlemevi’ne bir gezi kazandı.

ESO’nun yayınlarında görülen Evren’in resimleri oldukça ilgi çekicidirler. Bununla birlikte, teleskoplarla elde edilen ham gri tonlu verilerin bir araya getirilerek bu renkli görüntülere dönüştürülmesi, istenmeyen aletsel izlerin ve bozuklukların düzeltilmesi ve astronomik verilerin içerdiği detayların ortaya çıkarılarak geliştirilmesi, yetenekli ellerle saatler süren bir çalışma gerektirmektedir. ESO profesyonel bir görüntü işleme takımına sahiptir, fakat ESO’nun Gizli Hazineleri 2010 yarışması için, uzmanlar gökbilim ve fotoğraf meraklılarına ESO arşivlerinde bulunan muazzam miktarda veriyle, dünyaya ne yapabileceklerini gösterme fırsatı verdiler.

Meraklılar yapılan çağrıya toplamda yaklaşık 100 başvuruyla cevap verdiler - doğal olarak yarışmanın zorluğundan dolayı, beklentileri aşan bir başvuru gerçekleşti. “Yarışma için gönderilen görüntülerin hem kalitesi hem de sayısı bizi oldukça şaşırttı. Gelişmiş veri işleme bilgisi ve sanatsal bir bakış gerektirdiği için, yarışma dolayısıyla, kabiliyetli birçok insanı keşfetmiş olmanın da heyecanı içerisindeyiz,” diyor ESO’nun Eğitim ve Halkla İlişkiler Bölümü Başkanı Lars Lindberg Christensen.

Yarışmacılar oldukça geniş profesyonel gökbilim verisinin içinde gezinirken Evren’imizin gizli güzelliğini gözler önüne seren göksel nesnelerin bir dizi gri tonlu görüntülerini tanımlamak zorundaydılar.

En çok oylanan görüntüler, kazananların ortak telifi ile, Görüntülü Bültenler veya Haftanın Görüntüleri şeklinde ESO adresinde tüm dünya ile paylaşılacak.

Jüri başvuruları verileri işleme kalitesine, görüntünün orjinalliğine ve genel estetik görünüşüne göre değerlendirdi.En üst seviyedeki görüntüler aynı kişiler tarafından sunulduğu için, daha çok kişinin ödül alma fırsatı bulması ve yeteneklerinin ödülledirilmesi için, jüri ödülleri en yetenekli on katılımcıya verme kararı aldı.

Yarışmayı Kazanan 10 Katılımcı:

*Birincilik ödülü: Paranal’a gezi(Paranal Gözlemevi’nde bulunan Çok Büyük Teleskop tesisine bir seyahat, rehberli turlar ve gözlemevinde bir gece gözlemlere katılma fırsatı) + diğer ödüller: Igor Chekalin (Rusya).
*İkincilik ödülü: 1 iPod Touch + diğer ödüller: Sergey Stepanenko (Ukrayna).
*Üçüncülük ödülü: VLT lazer küp modeli + diğer ödüller: Andy Strappazzon (Belçika).
*Dört ila onunculuk ödülleri: Gökyüzünü İzleyen Gözler Kitabı + DVD + diğer ödüller: Joseph (Joe) DePasquale (ABD), Manuel (Manu) Mejias (Arjantin), Alberto Milani (İtalya), Joshua (Josh) Barrington (ABD), Oleg Maliy (Ukrayna), Adam Kiil (İngiltere), Javier Fuentes (Şili).

Yarışmayı Kazanan 10 Katılımcının En Çok Oylanan 20 Görüntüsü:

1. M78 Igor Chekalin.
2. NGC3169 & NGC3166 and SN 2003cg Igor Chekalin.
3. NGC6729 Sergey Stepanenko.
4. The Moon Andy Strappazzon.
5. NGC 3621 Joseph (Joe) DePasquale.
6. NGC 371 Manuel (Manu) Mejias.
7. Dust of Orion Nebula (ESO 2.2m telescope) Igor Chekalin.
8. NGC1850 EMMI Sergey Stepanenko.
9. Abell 1060 Manuel (Manu) Mejias.
10. Celestial Prominences NGC3582 Joseph DePasquale.
11. Globular Cluster NGC288 Alberto Milani.
12. Antennae Galaxies Alberto Milani.
13. Sakurai's Object Joshua (Josh) Barrington.
14. NGC 1929, N44 Superbubble Manuel (Manu) Mejias.
15. NGC 3521 Oleg Maliy.
16. NGC 6744 Andy Strappazzon.
17. NGC 2217 Oleg Maliy.
18. VIMOS.2008-01-31T07_16_47j Adam Kiil.
19. NGC 2647 - number 2 Josh Barrington.
20. Haffner 18 and 19 Javier Fuentes.

Paranal gezisini kazanan Igor Chekalin şunları ifade ediyor: “İnsanı şaşırtan bu verilerle çalışmak benim için oldukça büyük bir deneyim ve zevkti. Bir amatör gökbilim fotoğrafçısı olarak, bu benim şimdiye kadar yaptığım en zor görüntü işleme ve indirgeme işi oldu. Gizli Hazineler yarışmasına katıldığımda yeni yazılım kurmaktan, yeni yöntemler çalışmaya ve hatta daha önce bilmediğim işletim sistemlerini kullanmaya kadar birçok zorlukla karşılaştım.”

ESO’nun Gizli Hazineleri 2010 yarışmasının başarısı ve yetenekli yarışmacıların merakı sayesinde bunu takip edecek yeni bir yarışmaya karar vermek zor olmadı. ESO’nun Gizli Hazineleri 2011 yarışması hakkındaki haberler için ESO adresine bakılabilir.

ESO'nun En İyi 100 Görüntüsü


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Kurumsal Bülten(12 Ocak 2011)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

4 Aralık 2014 / Misafir Uzay Bilimleri
16 Eylül 2008 / virtuecat Coğrafya
27 Nisan 2009 / HipHopRocK Siyasal Bilimler
27 Nisan 2009 / HipHopRocK Siyasal Bilimler