Arama

ESO - Avrupa Güney Gözlemevi (European Southern Observatory) - Sayfa 6

Güncelleme: 3 Nisan 2016 Gösterim: 47.408 Cevap: 206
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Aralık 2011       Mesaj #51
Avatarı yok
Yasaklı
E-ELT Gerçekliğe Bir Adım Daha Yaklaştı

Sponsorlu Bağlantılar
eso1150a
Gün Batımında E-ELT (The E-ELT at Sunset)

Avrupa Güney Gözlemevi yönetim kurulu, ESO Konseyi, ESO’nun 2012 yılı bütçesini onayladı. Bütçe E-ELT’nin Cerro Armazones’teki yerleşke yolundaki hazırlık çalışmasını ve teleskobun oldukça zorlayıcı bazı optik bileşenlerinin geliştirilmesine başlanmasını da içeriyor. ESO Üyesi Ülkelerin gerekli ek kaynağın üzerlerine düşen kısımlarını taahhüt etmesiyle, tüm E-ELT programı için son onayın 2012 ortasında verilmesi bekleniyor.

7-8 Aralık 2011’de ESO’nun genel merkezindeki bu 124. toplantıda ESO Konseyi E-ELT’nin bazı ilk bölümleri için kaynağı da içeren 2012 yılı bütçesini onayladı. Bütçe Cerro Armazones’teki teleskop yerleşkesine ulaşımın hazırlık çalışmalarını ve zorlayıcı uyarlamalı optik aynaya (M4 yani, teleskoptaki beş aynadan dördüncüsü) dair çalışmaların başlatılmasını içeriyor. Çalışma 2012 başlarında başlayacak. Konsey tarafından tüm E-ELT projesi için nihai kararın 2012 ortasında verilmesi bekleniyor.

Geçtiğimiz birkaç ay süresince E-ELT projesi için süreç mükemmel işledi. ESO ve Şili hükümetinin Ekim 2011 yılında imzaladığı anlaşma ile teleskop yerleşkesi belirlendi ve Şili hükümeti tarafından E-ELT projesine destek verildi. (ESO1139) Ekim 2011 boyunca ayrı bir gözden geçirme E-ELT’nin önerilen 1082 milyon avro (2012 avrosu ile) bütçeyle inşa edilebileceğini onayladı.

Daha önceki detaylı kontrollerde de tasarımın teknik olarak güvenilir olduğu onaylanmıştı. ESO Bilimsel Teknik Komitesi’nin (STC) Eylül 2011 toplantısında E-ELT’ye eklenecek ilk aletlerin kapsamı ve bunların üretim takvimine dair açıklamalı plan uygun bulunmuştu.

Projenin tüm yönleriyle kapsamlı olarak anlatıldığı 264 sayfalık E-ELT İnşa Önerisi şu anda idari özetiyle birlikte kullanılabilir durumdadır.

ESO Üyesi tüm ülkeler E-ELT ile birlikte ilerleme düşüncesindeler ve dev projenin ek bütçelerinin nasıl paylaştırılacağı konusunda hemfikirler. Üç ESO Üyesi Ülke, Çek Cumhuriyeti, İsveç ve Finlandiya şimdiden fazladan kaynak aktarımı konusunda taahhüt verdiler. ESO üyesi en büyük ülkelerden Almanya ve ilave birçok üye ülke projeyi finansal olarak destekleyebilecek durumda olduklarını belirttiler. Proje için gereken fonun üye ülkelerce 2012 yılı ortalarında taahhüt edilmesi ve Konsey tarafından E-ELT projesine tam onayın verilmesi bekleniyor. [1] Bu takvime göre Brezilya’nın da o tarihe kadar ESO üyeliğini onaylayacağı varsayılmaktadır.

“E-ELT gerçek olmaya başladı. Bununla birlikte, bu büyüklükte bir proje için gereken ek masrafların onay süreci ek bir süre daha gerektirmektedir. Aynı zamanda Konsey 2012 yılında projenin inşasına tamamen başlayabilmek için gerekli ön hazırlık çalışmalarına başlanması kararı almıştır,” diye aktarıyor ESO Genel Müdürü, Tim de Zeeuw.

Son zamanlarda teleskop ve parça üretimi için başlıca bazı ulusal fon taahhütleri de ifade edildi. (ann11067)

Toplantıda diğer gelişmelerin yanı sıra, ESO konseyi İspanya’dan Prof. Xavier Barcons’u gelecek toplantıda Konsey Başkanı seçti, ve halen adayların arandığı ESO Proje Müdürü olarak atanmasına onay verdi.

E-ELT projesi ESO tarafından üstlenilen şimdiye kadar ki en büyük projedir ve tarihteki en büyük yer-tabanlı optik/kırmızı ötesi gökbilim projesidir. E-ELT’nin ilk gözlemlerine önümüzdeki on yıl içerisinde başlaması beklenmektedir.

Notlar:

[1] Konsey projenin tamamen onaylanmasının ilave üye ülkelerin % 100 ek fon aktarımı taahhüdünden önce de gerçekleşebileceği hakkında fikir birliğine varmıştır.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Kurumsal Bülten(09 Aralık 2011)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Aralık 2011       Mesaj #52
Avatarı yok
Yasaklı
İlk Kez Bir Süper - Dünya Atmosferi Analiz Edildi

Sponsorlu Bağlantılar
eso1047a
Yıldızının Önünden Geçen GJ 1214b Adlı Gezegen

Uluslararası gökbilimcilerden oluşan bir ekip ilk kez ESO’nun Çok Büyük Teleskobunu kullanarak bir süper-Dünya örneği ötegezegenin etrafındaki atmosferin analizini gerçekleştirdi. GJ 1214b olarak bilinen gezegen, yıldızının önünden geçerken gözlendi ve bu sırada gezegenin atmosferi boyunca ilerleyen bir miktar yıldız ışığı yeryüzünden gözlenmiş oldu. Şimdi bu atmosferin çoğunlukla sudan veya buhardan mı ya da kalın bulutlar ve sisten mi oluştuğunu biliyoruz.

GJ 1214b gezegeni 2009 yılında Şili’deki 3.6 metrelik ESO teleskobu üzerindeki HARPS aleti kullanılarak keşfedildi (ESO0950). [1]Gezegenin bir atmosferi olduğuna işaret eden ilk bulgular, şimdi ESO’nun Çok Büyük Teleskobu üzerindeki FORS aletini kullanan Jacob Bean (Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi) liderliğindeki ekibin detaylı çalışmalarıyla doğrulanmış oldu.

“Bu, atmosferi analiz edilen ilk süper-Dünya’dır. Bu dünyaları tanımlama sürecinde gerçekten önemli bir aşama kaydettik,” diyor Bean.

GJ 1214b’nin yarıçapı Dünya’nın 2.6 katı ve 6.5 kat daha büyük kütleye sahip, bu da onu, süper-Dünya’lar olarak bilinen ötegezegenler sınıfının tam ortasına koyuyor. Gezegene ev sahipliği yapan yıldız Yılancı (Ophiuchus) takımyıldızı doğrultusunda yeryüzünden 40 ışık-yılı uzaklıkta yer alıyor. Sönük [2] ve aynı zamanda küçük bir yıldız, bunun anlamı, yıldız diski ile karşılaştırıldığında gezegenin boyutu görece büyük, bu da onu çalışmak için kolay bir hedef haline getiriyor. [3]Gezegen yıldızının diski boyunca her 38 saatte bir, iki milyon kilometre uzaklıktaki yörüngesinde, yıldızın çevresindeki turunu tamamlıyor: bu uzaklık, Dünya’nın Güneş’e olan uzaklığına göre 70 kez daha yakın.

Ekip, atmosferi çalışmak için, gezegen yıldızın önünden geçtiği sırada yıldızdan gelen ışığı gözledi. [4] Bu geçişler sırasında, bir miktar yıldız ışığı gezegenin atmosferinden geçerek yeryüzüne ulaşmakta, bu sayede gezegenin kimyasal bileşimine ve hava durumuna bağlı olarak, ışık özel dalgaboylarında soğurulmaktadır. Araştırma ekibi daha sonra bu yeni hassas ölçümleri, olası diğer atmosferik bileşim örnekleriyle karşılaştırmaktadır.

Yeni gözlemlerden önce, gökbilimciler GJ 1214b için üç olası atmosfer önermişlerdi. İlginç olan ilk olasılığa göre gezegen suyla kaplanmış, şayet yıldıza yakınsa atmosferi buhar şeklinde olabilirdi. İkinci olasılığa göre ise, kayalık gezegenin atmosferi çoğunlukla hidrojenden oluşmakta, fakat yüzeyden yüksekteki bulutlar nedeniyle görüş engellenmekteydi. Üçüncü ve son olasılığa göre ise, bu ötegezegen aslında küçük bir kayalık merkeze sahipti ve atmosferin derinliklerinde zengin-hidrojen bulunan, mini-Neptün benzeri bir gezegendi.

Yeni gözlemlere göre, hidrojene ait herhangi bir işaret bulunmuyor ve bu nedenle üçüncü seçenek göz ardı ediliyor. Bununla birlikte, gezegenin atmosferi ya buhar bakımından zengin, ya da Güneş Sistemi’ndeki Venüs ve Titan’ın atmosfer özelliklerinde görüldüğü gibi, bulutlar veya sis örtüsü hidrojene ait izleri gizliyor.

“Henüz tam olarak atmosferin hangi bileşenlerden oluştuğunu söyleyemesek te, bu kadar ötede bulunan bir gezegenin buharlı mı yoksa puslu bir atmosfere mi sahip olduğuna dair seçenekleri daraltma anlamında heyecan verici bir adımdı.” diyor Bean. “Şimdi GJ 1214b’de bulunan atmosferin özelliklerini belirlemek için kızılötesi ışıkta, daha uzun dalgaboylarında takip gözlemlerinin yapılması gerekmektedir.”

Notlar:

[1] Onaylanan ötegezegen sayısı 19 Kasım 2010 tarihi itibariyle 500’e ulaşmıştır. O günden sonra, onaylanan yeni ötegezegenler de olmuştur. En güncel sayım için,buraya bakılabilir:Exoplanet

[2] Eğer GJ 1214’ü Güneş kadar uzaktan gözleseydik, 300 kat daha sönük görünecekti.

[3] GJ1214 oldukça sönük - görünür ışıkta, üzerinde en çok çalışılan iki sıcak Jüpiter ötegezenine ev sahipliği yapan yıldızdan 100 kez daha sönük - olduğundan dolayı, bu ölçümler için yeterli sinyali elde etmede büyük toplama alanıyla Çok Büyük Teleskop kritik bir önemdeydi.

[4] GJ 1214b’nin atmosferi elektromanyetik tayfın yakın-kızılötesi bölgesindeki çoklu cisimlerin oldukça hassas tayfölçümlerini gerçekleştirebilen, Çok Büyük Teleskop üzerindeki FORS aleti kullanılarak çalışılmıştır.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(01 Aralık 2010)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
13 Aralık 2011       Mesaj #53
Avatarı yok
Yasaklı
Zonklayan Yıldız Bilmecesi Çözüldü

eso1046a
OGLE-LMC-CEP0227

Gökbilimcilerden oluşan uluslararası bir araştırma ekibi, ilk kez birbirlerinin önünden geçen biri zonklayan Sefeid değişeni bir çift yıldız sistemini keşfederek on yıllık bir bilmeceyi çözmüş oldular. Çift yıldız sisteminde nadir olarak gerçekleşen iki yıldız yörüngesinin aynı hizaya gelmesi sayesinde Sefeid değişeninin kütlesi eşi görülmemiş hassasiyetle ölçülebildi. Gökbilimcilerin şimdiye kadar Sefeid kütlelerine ilişkin birbiriyle uyumsuz iki teorik tahminleri vardı. Yeni sonuçlara göre yıldız zonklama teorisi sayesindeki tahminler doğru, yıldız evrimi teorisiyle öne sürülen tahminler ise yeni gözlemlerle uyuşmazlık gösteriyor.

Grzegorz Pietrzyński (Universidad de Concepción, Şili, Obserwatorium Astronomiczne Uniwersytetu Warszawskiego, Polonya) öncülüğünde gerçekleştirilen araştırma sonuçları Nature dergisinin 25 Kasım 2010 tarihli sayısında yayınlandı.

Grzegorz Pietrzyński dikkat çekici sonuçları şöyle aktarıyor: “ESO’nun Şili’deki La Silla Gözlemevi’nde bulunan 3.6 metrelik teleskobuna bağlı HARPS aletini ve diğer teleskopları birlikte kullanarak, bir Sefeid’in kütlesini önceden yapılan tahminlerden çok daha kesin bir şekilde ölçebildik. Yeni sonuçların hemen ardından Sefeidlerin kütlelerine dair tahmin yürüten, birbiriyle yarışan iki teoriden hangisinin doğru olduğunu görebildik.”

Genellikle Sefeidler olarak adlandırılan, Klasik Sefeid Değişenleri, Güneş’ten çok daha büyük ve parlak kararsız yıldızlardır. [1] Düzenli bir şekilde genişleyip, büzülürler, bu döngülerden herhangi birinin tam bir evresini tamamlaması günler ila aylar sürebilmektedir. Daha parlak olan yıldızların parlaması ve tekrar eski haline gelmesi için gereken zaman, daha sönük yıldızlara göre daha kısa olmaktadır. Bu çarpıcı kesin ilişki Sefeid çalışmalarını yakın gökadalara olan uzaklık ölçümlerini gerçekleştirmek için en etkin yol haline getirmekte ve bu sayede de tüm Evren’in bir ölçümü ayrıntılı bir şekilde planlanabilmektedir. [2]

Önemli olmalarına rağmen, malesef, Sefeidler tamamıyla anlaşılamamıştır. Zonklayan yıldızlar teorisiyle elde edilen kütle tahminleri, yıldızların evrimi teorisiyle elde edilenden % 20 - 30 daha az çıkmaktadır. Bu can sıkıcı farklılık 1960’lardan bu yana bilinmektedir.

Bu gizemi çözmek için, gökbilimcilerin yörüngesi Yeryüzünden tam yandan görülen, sistemdeki yıldızlardan birinin Sefeid olduğu bir çift yıldız sistemi bulmaları gerekiyordu. Bu şartlar altında, örten çift yıldızlar olarak bilinen iki yıldızın parlaklıkları, biri diğerinin önünden geçerken ve yine arkasındayken azalmaktadır. Bu tür durumlarda gökbilimciler yıldızların kütlelerini hassas bir şekilde ölçebilmektedirler .[3]Malesef, ne Sefeidler ne de örten çiftler yaygın değillerdir, bu nedenle bu tür nadir görülen çiftleri bulma şansı çok düşüktür. Samanyolu’nda böyle bir örnek bulunmamaktadır.

Araştırma takımı bulunan Wolfgang Gieren de, çalışma hakkında şunları aktarıyor: “Aslında çok kısa bir zaman önce Büyük Macellan Bulutu yıldızları arasında olduğunu düşündüğümüz bir çift yıldız sistemi bulduk. Her 3.8 günde bir zonklayan bir Sefeid değişen yıldızı içeriyor. Diğer yıldız biraz daha büyük ve soğuk, ve her iki yıldız birbirleri etrafındaki turunu 310 günde tamamlıyor. La Silla’daki HARPS tayfölçeri ile gözlem yaptığımızda nesnenin gerçek çift doğası hemen onaylanmış oldu.”

Gözlemciler OGLE-LMC-CEP0227 [4] olarak bilinen bu nadir nesnenin parlaklık değişimlerini, iki yıldız yörüngede dolanırken ve birbiri önünden geçerken dikkatlice ölçtüler. Ayrıca HARPS ile birlikte diğer tayfölçerleri kullanarak her iki yıldızın yörünge hareketi ile Sefeid’in yüzeyinin kabarırken ve büzülürken içeriye ve dışarıya doğru olan hareketi ile birlikte yıldızların Yeryüzüne olan yakınlaşma ve uzaklaşma hareketlerini ölçtüler.

Tamamlanmış ve detaylı veriler sayesinde gözlemciler iki yıldızın yörünge hareketini, boyutlarını ve kütlelerini yüksek hassasiyetle ölçebildiler - bu, bir Sefeid için şimdiye kadar yapılmamış bir ölçümdür. Sefeid’in kütlesi şimdi % 1hata payı ile biliniyor ve yıldız zonklama teorisiyle yapılan tahminlerle birebir uyuşma gösteriyor. Bununla birlikte, yıldız evrimi teorisinin tahmin ettiği daha büyük kütlelerin önemli ölçüde hatalı olduğu görülmektedir.

Daha geliştirilmiş kütle tahmini sadece bu çalışmanın bir sonucudur, ve araştırma ekibi bu yöntemi daha fazla kullanacakları bu tür kayda değer çift yıldız örnekleri bulmayı ümit etmektedirler. Ayrıca bu tür yıldız sistemleri sayesinde sonuçta, kozmik uzaklık ölçeği bakımından oldukça önemli bir gelişme olacak, Büyük Macellan Bulutu’nun uzaklığını % 1 hassasiyetle saptayacaklarına inanmaktadırlar.

Notlar:

[1] İlk Sefeid değişenleri 18. yy.’da saptanmıştır ve en parlak olanın geceden geceye olan parlaklık değişimi çıplak gözle görülebilmektedir. İsimlerini Kral takımyıldızında bulunan, değişimi ilk kez 1784 yılında John Goodricke tarafından İngiltere’den görülen Delta Cephei’den almaktadırlar. Goodricke aynı zamanda değişen yıldızın başka bir türü olan örten çiftlerin ışık değişimlerini de ilk kez açıklayan kişi olmuştur.

Bu durumda yörüngede birbirleri etrafında dolanan iki yıldızın birbirlerinin önünden geçmesi, çiftin toplam ışığında bir azalmaya sebep olmaktadır. Araştırma ekibi tarafından gözlenen bu nadir durumda, sistem hem örten çifttir hemde yıldızlardan biri Sefeid’dir. Klasik Sefeid’ler büyük kütleli yıldızlardır, zonklayan daha düşük kütleli benzer yıldızlardan farklı olarak aynı evrimsel tarihi paylaşmamaktadırlar.

[2] Sefeidler için dönem - aydınlatma gücü ilişkisi, 1908 yılında Henrietta Leavitt tarafından keşfedilmiştir, bu Edwin Hubble tarafından, şimdi gökadalar olarak bildiğimiz nesnelerin uzaklıklarına ilişkin ilk tahminleri yapmak için kullanılmıştır. Son zamanlarda Hubble Uzay Teleskobu ve Paranal’daki ESO VLT teleskopları ile birçok yakın gökadanın yüksek hassasiyetli uzaklık tahminler için Sefeidler gözlenmiştir.

[3] Özellikle, gökbilimciler her iki yıldız da benzer parlaklığa sahip olduğunda onların kütlelerini yüksek hassasiyetle ölçebilmekte ve her iki yıldıza ait tayf çizgileri, bu nesnenin durumunda olduğu gibi, iki yıldız birarada iken gözlenen tayfında görülebilmektedir. Bu sayede Doppler etkisi yardımıyla her iki yıldızın yörüngede iken yeryüzüne olan uzaklaşma ve yakınlaşma hareketlerinin kesin ölçümü yapılabilmektedir.

[4] OGLE-LMC-CEP0227 ismi ilk kez OGLE kütleçekimsel mikromerceklenme araştırmasında değişen yıldız olarak keşfedildiği için verilmiştir. OGLE hakkında daha detaylı bilgi=>OGLE


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(25 Kasım 2010)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Aralık 2011       Mesaj #54
Avatarı yok
Yasaklı
Başka Bir Gökadaya Ait Gezegen Keşfi

eso1045a
Gökadalararası kökenli İlk gezegen (First planet of extragalactic origin)

Galaktik yamyamlık sayesinde gökada dışından bir ötegezegen gökbilimcilerin erişim sahasına girmiş oldu.

Avrupalı gökbilimcilerden oluşan bir ekip ESO’nun Şili’de bulunan La Silla Gözlemevi’ndeki 2.2 metrelik MPG/ESO teleskobunu kullanarak başka bir gökadadan Samanyolu gökadamıza giriş yapan bir yıldızın etrafında dolanan yeni bir ötegezegen keşfettiler. Jüpiter benzeri gezegenin durumu oldukça ilginç, etrafında dolandığı yıldız yaşamının son anlarını yaşıyor, genişleyen yıldızın içinde neredeyse kaybolan gezegen, kendi gezegen sistemimizin gelecekteki kaderi hakkında da ipuçları içeriyor.

Gökbilimciler geçtiğimiz 15 yıl içerisinde kozmik komşularımız olan yakın yıldızların etrafında dolanan 500’e yakın gezegen tesbit ettiler, fakat bunlar içinden hiçbirisi Samanyolu dışından değildi. [1]

Bununla birlikte, şimdi, yıldız kendisini gökadamız içinde bulsa da, kökeni gökada dışı olan bu yıldızın etrafında, minimum kütlesi Jüpiter’in 1.25 katı [2] olan bir gezegen keşfedildi. Yıldız, Helmi akışı denilen - yaklaşık 6 ila 9 milyar yıl önce gökada kökenli yamyamlık sırasında gökadamız Samanyolu tarafından yutulan cüce bir gökadaya ait yıldızlar grubu - nun bir parçasıdır. Araştırma sonuçları Science Express’te yayınlandı.

Araştırma için seçilen yıldızlardan sorumlu olan Rainer Klement (Max-Planck Gökbilim Enstitüsü - MPIA) şunları aktarıyor: “Keşif heyecan verici. Gökbilimciler ilk kez gökada dışından kaynaklanan bir yıldız akışı içerisinde bir gezegen sistemi tesbit ettiler. Aradaki muazzam uzaklık nedeniyle, diğer gökadalarda tesbit edilen bir gezegen bulunmuyor. Fakat bu kozmik birleşme, gökada dışı bir gezegen bulmamızı sağlamıştır.”

HIP 13044 olarak bilinen yıldız, yeryüzünden yaklaşık 2000 ışık-yılı uzaklıkta, güney takımyıldızlarından Ocak (Fornax) doğrultusunda bulunmaktadır. Gökbilimciler HIP 13044 b olarak adlandırılan gezegeni, gezegenin kütleçekim etkisinin sebep olduğu, yıldızın küçük yalpalama hareketi sayesinde keşfettiler. Bu hassas ölçümler için, araştırma ekibi, ESO’nun Şili’deki La Silla Gözlemevi’nde bulunan 2.2 metrelik MPG/ESO teleskobu [3] üzerindeki yüksek çözünürlüğe sahip FEROS tayfölçerini [4] kullandı.

Ev sahibi yıldızın merkezindeki hidrojen yakıtını tükettikten sonra şiddetli bir şekilde genişleme evresini sağ salim atlatan HIP 13044 b gezegeni, yıldız evriminde kırmızı dev dönemi olarak bilinen bu aşamayı geçiren, nadir gezegenlerden biridir. Tekrar büzülen yıldız, şimdi merkezindeki helyum yakıtını kullanmaktadır. Şimdiye dek, yatay kol yıldızları denilen bu yıldızlar gezegen avcıları için büyük ölçüde keşfedilmemiş bölge olarak kalmaktaydı.

Yine MPIA’den araştırmayı yürüten Johny Setiawan şunları aktarıyor: “Bu keşif düzenli olarak yaşamlarının son anlarını yaşamakta olan yıldızların etrafında dolanan gezegenleri aradığımız çalışmanın bir parçası. Aslında bu çalışma kendi gezegen sistemimizin geleceğini de göz önüne aldığımızda oldukça ilgi çekici, çünkü Güneş’in de yaklaşık beş milyar yıl içinde bir kırmızı dev olması bekleniyor.”

HIP 13044 b yıldızının çok yakınında dolanıyor. Elips yörüngenin yıldıza olan en yakın noktasında, gezegenin yıldızın yüzeyinden olan uzaklığı, yıldızın çapından daha az (Güneş-Yer uzaklığının 0.055 katı). Yörüngedeki bir turunu sadece 16.2 günde tamamlıyor. Setiawan ve grubun diğer üyelerine gezegenin ilk yörüngesi daha büyüktü fakat zamanla, yıldız kırmızı dev aşamasındayken, gezegen içeriye doğru göç etti.

Daha yakın başka bir gezegen bu kadar şanslı olamayabilirdi. “Yıldız yatay kol yıldızlarına göre daha hızlı dönüyor. Yıldızın kendi etrafındaki dönme hareketinin bu kadar hızlı olması, HIP 13044’ün daha içeride bulunan gezegenleri yutması ile açıklanabilir.” diyor Setiawan.

HIP 13044 b şimdiye kadar iç gezegenlerin başına gelenlerden kurtulmuş olsa da, yıldız, yaşamının bir sonraki evresinde tekrar genişlemeye başlayacak. Sonunda HIP 13044 b gezegeni de kaçınılmaz olarak yıldızı tarafından yutulacaktır. Güneş yaşamının sonuna geldiğinde, bu bizim - Jüpiter gibi - dış gezegenlerimizin de ölümünü haber vermektedir.

Gezegenli diğer yıldızlara göre, hidrojen ve helyumdan daha ağır çok az element içeren yıldız, ayrıca dev gezegenlerin nasıl oluştuklarına dair ilginç soru(n)lar da ortaya çıkarmaktadır. “Geniş kabul gören gezegen oluşum teorisine göre bu kadar az miktarda ağır element içeren bir yıldız nasıl olur da bir gezegen oluşturur, bu bir bilmecedir. Bu tür yıldızların etrafındaki gezegenler büyük olasılıkla başka bir şekilde oluşmuş olmalılar.” diyor Setiawan.

Notlar:

[1] Gezegenin daha uzaktaki bir yıldızın önünden geçerken, zayıf fakat tesbit edilebilir bir “parlama” meydana getirdiği “kütleçekimsel mikromerceklenme” olayları ile gökada dışı gezegenlerin tesbit edilmesine dair belirsiz iddialar olabilir. Bununla birlikte, bu yöntem tekil bir olaya - uzak bir ışık kaynağı ile gezegen sisteminin ve Yeryüzü’nün aynı doğrultuda olmasına - bel bağlamaktadır ve bu tür bir gökada dışı gezegen tesbiti henüz onaylanmamıştır.

[2] Dikine hız yöntemini kullanan gökbilimciler gezegenin sadece minimum kütlesini tahmin edebilirler. Çünkü kütle, yörünge düzleminin görüş doğrultusuyla olan bilinmeyen eğimine de bağlıdır. Fakat istatistiksel bakış açısıyla, bu minimum kütle tahminin çoğunlukla gezegenin gerçek kütlesine yakın olduğu söylenebilir.

[3] La Silla gözlemevindeki 2.2 metrelik teleskop 1984 yılından bu yana kullanılmaktadır ve Max Panck Derneği (Almanca Max Planck Gessellschaft ya da MPG) tarafından süresiz olarak ESO’ya ödünç verilmiştir. Teleskobun yönetimi ve işletilmesi ESO’nun sorumluluğunda olsa da, teleskop zamanı MPG ve ESO gözlem programları tarafından paylaşılmaktadır.

[4] FEROS, Fiber-beslemeli Geniş Oranlı Optik Tayfölçer anlamına gelmektedir.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(18 Kasım 2010)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Aralık 2011       Mesaj #55
Avatarı yok
Yasaklı
Ötegezegenin Diğer Görüntüleri

eso1045b

Gökadalararası kökenli İlk gezegen (First planet of extragalactic origin/ESO1045b.)

eso1045c

Gezegen HIP 13044 b merkezli geniş açılı görüntü (Wide-field image centred on the exoplanet HIP 13044 b/ESO1045c.)


Kaynak:MPG/ESO Teleskobu Görüntüleri/Bilim Bülteni(18 Kasım 2010)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Aralık 2011       Mesaj #56
Avatarı yok
Yasaklı
Karadeliğin Yemeği Hızla Yaklaşıyor

eso1151a

Samanyolu'nun merkezinde karadeliğe yaklaşan gaz bulutu simülasyonu. (Simulation of gas cloud after close approach to the black hole at the centre of the Milky Way.)

ESO’nun Çok Büyük Teleskobunu kullanan gökbilimciler Dünya’nın kütlesinden birkaç kat daha büyük bir gaz bulutunun Samanyolu’nun merkezindeki karadeliğe doğru hızlı bir şekilde ivmelendiğini keşfettiler. Şimdiye dek bir bulutun süper kütleli bir karadeliğe doğru yaklaşıyor oluşu ilk kez gözleniyor. Sonuçlar Nature dergisinin 5 Ocak 2012 sayısında yayınlanacak.

20 yıllık bir program boyunca ESO teleskopları kullanılarak Almanya Max-Planck Garching’teki Yer Ötesi Fiziği Enstitüsü’nden (MPE) Reinhard Genzel’in liderlik ettiği gökbilimci ekibi Gökadamızın merkezindeki süper kütleli karadelik civarındaki yıldızların hareketlerini takip ederek (ESO0846). [1], karadeliğe yakalaşan yeni, eşsiz bir cisim keşfetti.

Geçtiğimiz yedi yıl boyunca bu cismin hızı saatte 8 milyon km’yi geçerek neredeyse iki kat artmıştır. Oldukça basık bir yörüngede [2] ve 2013’ün ortalarında karadeliğin olay ufkundan yalnızca 40 milyar kilometre yani 36 ışık saati uzaklıktan geçecektir. [3] Bu astronomik koşullarda süper kütleli bir karadelikle son derece yakın bir karşılaşma olacaktır.

Bu cisim çevredeki yıldızlardan çok daha soğuktur (yalnızca 280 derece) ve çoğunlukla hidrojen ve helyumdan oluşmaktadır. Dünya’dan ortalama üç kat daha büyük kütleli toz ve iyonize gaz bulutudur. Bulut Samanyolu’nun kalabalık kalbinde onu çevreleyen sıcak yıldızlardan yayınlanan güçlü morötesi ışınımla parıldamaktadır.

Bulutun yoğunluğu karadeliği çevreleyen sıcak gazdan çok daha yüksektir. Fakat bulut aç canavara yaklaştıkça artan dış basınç bulutu sıkıştıracaktır. Aynı zamanda Güneş’ten dört milyon kat daha büyük kütleli karadeliğin büyük çekimi içe doğru hareketini ivmelendirmeye devam edecek ve bulutu yörüngesi boyunca uzatacaktır.

Makalenin baş yazarı Stefan Gillessen (MPE) şöyle açıklamaktadır: “Bir astronotun bir karadeliğe yaklaşarak spagettiye benzer şekilde uzadığı bilim kurgudan alışkın olduğumuz bir fikirdir. Fakat şimdi, bunun yeni keşfedilen bulut için gerçek olduğunu görebiliriz. Bu deneyimden kurtulamayacak.”

Bulutun kenarları çoktan parçalanmaya ve dağılmaya başlamıştır ve gelecek birkaç yılda tamamen parçalanması beklenmektedir. [4] Gökbilimciler şimdiden 2008 ile 2011 arasındaki dönemde bulutun dağılmasının arttığına dair açık işaretleri görmüşlerdir.

2013’te karadeliğe doğru yaklaştıkça maddenin daha çok ısınması ve muhtemelen X-ışınları yayınlaması beklenmektedir. Şu anda karadelik yakınlarında çok az madde bulunmaktadır. Bu yüzden yeni gelen bu yemek gelecek yıllarda karadelik için baskın yakıt olacaktır.

Bulutun oluşumuna ilişkin bir açıklamaya göre bulut maddesi güçlü rüzgarlarla çok hızlı bir şekilde kütle kaybeden genç, büyük kütleli yıldızlardan gelmiş olabilir. Böyle yıldızlar resmen gazlarını uzaklara fırlatırlar. Merkezdeki karadelik etrafında dolandığı bilinen bir çift sistemden gelen çarpışan yıldız rüzgarı bulutun oluşmasını sağlamış olabilir.

Reinhard Genzel, “Gelecek iki yıl çok ilginç olacak ve böyle dikkate değer büyük kütleli cisimler civarında maddenin davranışı hakkında son derece değerli bilgi sağlayacaktır.” şeklinde sonuçlandırıyor.

Notlar:

[1] Samanyolu'nun merkezindeki karadelik Sgr A* (Sagittarius A yıldız olarak telaffuz edilir) olarak bilinir. Şimdiye kadar bilinen en yakın süper kütleli karadeliktir ve bu yüzden detaylı karadelik çalışmaları için en iyi yerdir.

[2] Gözlemler Şili'deki ESO Çok Büyük Teleskobuna bağlı kızılötesi uyarlanabilir optik kamerası NACO ve SINFONI kırmızı-ötesi tayfçekerinin her ikisiyle birlikte yapılmıştır. Samanyolu'nun merkezi, görünür ışığın saçıldığı ve sönümlendiği kalın toz tabakasının arkasında kalır ve bulutların daha geçirgen oldukları kırmızı-ötesi dalgaboylarında gözlenmelidir.

[3] Işık saati, ışığın bir saatte aldığı mesafedir. Bu, Güneş ile Jüpiter gezegeni arasındaki mesafeden çok az daha fazladır. Karşılaştırırsak Güneş ile en yakın yıldız arasındaki mesafe dört ışık yılından daha fazladır. Bulutun karadelikle buluşacağı yerin uzaklığı Güneş ile Neptün arasındaki uzaklığın on katından daha az olacaktır.

[4] Bu etki akışkanlar fiziğinden oldukça iyi bilinir ve bir bardak sudaki şurup örneğinde görülebilir. Şurubun suyun içinde aşağı doğru akışı bozulacak ve damla parçalanacak ve sudaki şurup etkin bir şekilde seyrelecektir.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Bilim Bülteni(14 Aralık 2011)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Aralık 2011       Mesaj #57
Avatarı yok
Yasaklı
Karadelik Tarafından Parçalanan Bulut VLT ile Tesbit Edildi


eso1151b

Samanyolu'nun merkezinde karadeliğe yaklaşan gaz bulutu simülasyonu. (Simulation of gas cloud after close approach to the black hole at the centre of the Milky Way/ESO1151b.)

eso1151c

Samanyolu'nun yeni keşfedilen ve hızla hareket eden bir bulut gösteren merkezi.(The centre of the Milky Way showing a newly discovered and rapidly moving cloud/ESO1151c.)



Kaynak:ESO/VLT Teleskobu Gözlemleri/Bilim Bülteni(14 Aralık 2011)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Aralık 2011       Mesaj #58
Avatarı yok
Yasaklı
Barış Atomları: Hareket Halindeki Bir Gökada Çarpışması

eso1044a

Barış Atomları: Hareket Halindeki Bir Gökada Çarpışması (Atoms-for-Peace: a galactic collision in action.)

Avrupa Güney Gözlemevi (ESO) gökbilimcileri ünlü Barış Atomları gökadasının (NGC 7252) muhteşem yeni bir görüntüsünü elde ettiler. Gökadaların birbirleriyle çarpışmaları sonucu oluşan bu tür gökadasal kazalar, yani birleşmeler, gökbilimciler için Evren’in evrimini nasıl etkiledikleri konusunda önemli fırsatlar sağlamaktadırlar.

Barış Atomları, Kova Takımyıldızı’nda yer alan ve 220 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunan, etkileşen ve birleşen bir gökada çiftine verilen ilginç bir isimdir. NGC 7252 ve Arp 226 olarak ta bilinir ve amatör gökbilimciler tarafından oldukça sönük küçük bulanık bir leke gibi görülecek kadar parlaktır. Oldukça derin bu görüntü ESO’nun Şili’deki La Silla Gözlemevi’nde bulunan 2.2 metrelik MPG/ESO teleskobu üzerindeki Geniş Alan Görüntüleyicisi ile elde edilmiştir.

Bir gökada çarpışması Evrenimizin nasıl evrimleşeceğini etkileyen en önemli süreçlerden biridir ve bunların araştırılması gökadaların ataları hakkında önemli ipuçları ortaya koymaktadır. Neyse ki, bu tür çarpışmalar yüz milyonlarca yıl süren olaylar olduğundan, gökbilimcilerin onları gözleyebilmeleri için yeteri kadar zamanları vardır.

Tüm karmaşıklığıyla çarpışmadan bir kareyi temsil eden, Barış Atomları’nın bu görüntüsü, uzak gökadaların zengin arka planına karşı koymaktadır. Karmaşık kütleçekimsel etkileşimlerin sonuçları, yıldız, gaz ve toz akışından oluşan kuyrukların şekillerinde görülebilmektedir. Görüntüde ayrıca çarpışan gökadalardan savrulan ve birleşen çekirdeğin etrafına dolanan, gaz ve yıldızların oluşturduğu inanılmaz kabuklar da görülmektedir. Maddenin çoğu uzaya atılmış olsa da, sıkıştırılan diğer bölgelerde yıldız oluşumunun patlama kıvılcımları saçılmaktadır. Çarpışma sonucunda küresel kümelerin ataları olarak düşünülebilecek 50 ila 500 milyon yıl yaşlarında oldukça genç yüzlerce yıldız kümesi oluşmuştur.

Barış Atomları belki bizim gökadamızın kaderine de işaret etmektedir. Gökbilimciler üç ila dört milyar yıl içinde, Samanyolu ve Andromeda Gökadası’nın, Barış Atomları’nda olduğu gibi çarpışacağı tahmininde bulunuyorlar. Fakat endişelenmeye gerek yok: bir gökada içindeki yıldızların arasındaki uzaklık oldukça büyüktür, bu nedenle birleşme esnasında Güneş’imizin bir başka yıldızla çarpışarak yok olması ihtimali çok düşüktür.

Bu garip ismin tarihte ilginç bir hikâyesi vardır. Aralık 1953’te, Başkan Eisenhower Barış Atomları adını verdiği bir konuşma yapmıştır. Konu - o zamanlar oldukça hararetli olan - nükleer gücün barışçıl amaçlarla kullanılmasının teşvik edilmesine ilişkindi. Bilim çevrelerini hareketlendiren bu konuşma ve beraberindeki konferans, NGC 7252’nin Barış Atomları gökadası olarak isimlendirilmesine kadar gitmiştir. Garip bir şekilde bu, birçok yönden uygun düşmektedir: iki gökadanın, yeni ve büyük bir şey oluşturmak üzere birleşmesi sonucunda görebildiğimiz garip şekil, nükleer kaynaşmada olan şeye benzemektedir. Ayrıca, dev sarmallar atomik çekirdeğin etrafında dolanan elektronları gösteren bir ders kitabı çizimini andırmaktadır.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Görüntülü Bülten(10 Kasım 2010)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Aralık 2011       Mesaj #59
Avatarı yok
Yasaklı
Barış Atomları: Hareket Halindeki Bir Gökada Çarpışması

eso1044c

NGC 7252 çevresindeki alanın geniş açılı görünümü:Galaksi barış atomları.(Wide-field view of the field around NGC 7252: the Atoms-for-Peace galaxy/ESO1044c.)


eso1044b

Kova takımyıldızında bulunan bir galaktik çarpışma.(A galactic collision in the constellation of Aquarius/ESO1044b.)



Kaynak:MPG/ESO Teleskobu Gözlemleri/Görüntülü Bülten(10 Kasım 2010)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Aralık 2011       Mesaj #60
Avatarı yok
Yasaklı
EVALSO: Şili Gözlemevlerine Yüksek Hızlı Yeni Veri Bağlantısı

Şili’nin şiddetli Atacama Çölü’ne döşenen ve 100 kilometre boyunca uzanan yeni veri kablosu Cerro Armazones ve ESO’nun Paranal Gözlemevi için yeni fırsatlar oluşturuyor. Buradaki tesislerin Latin Amerikan ana bilimsel veri hattına bağlanmasıyla gözlemevleri ve Avrupa arasındaki yüksek-hızlı bağlantı boşluğu da giderilmiş oldu.

Bu yeni kablo Trieste Üniversite’si tarafından yürütülen, ESO, Cerro Armazones Gözlemevi (OCA, Ruhr-Bochum Üniversitesi’ne ait), Şili akademik ağı REUNA ve diğer organizasyonları da içeren, Avrupa Komisyonu FP7 [1] ile finanse edilen EVALSO (Latin Amerikan Güney Gözlemevlerine Sanal Bağlantı Fırsatı) projesinin [2] bir parçasıdır. Kablonun kendisine ek olarak EVALSO projesi Paranal bölgesinden Almanya, Münih yakınlarındaki ESO genel merkezine olan yüksek bantgenişlikli bağlantıyı tamamlamak için mevcut altyapının yanı sıra satın alabilme gücünü de ihtiva etmektedir.

Proje yürütücüsü Lieollo Fernando: “Bu proje konsorsiyum üyeleri arasında mükemmel bir işbirliği sağlamıştır. İki gözlemevine hızlı bağlantı verilmesinin yanı sıra, hem Avrupa hem de Latin Amerikalı akademik çevrelere daha geniş faydalar sağlayacaktır.” diyor.

Yüksek rakımları, açık havaları ve ışık kirliliğinden uzak olmalarından dolayı Paranal ve Armazones yerleşkeleri gökbilim gözlemleri için idealdir. Fakat bu, yerleşkelerin var olan herhangi bir iletişim altyapısından oldukça uzak oldukları anlamına gelmektedir. Şimdiye kadar bilimsel veriler mikrodalga bağlantısı ile Antofagasta yakınlarındaki bir baz istasyonuna gönderiliyordu.

ESO’nun Paranal Gözlemevi’ndeki teleskoplar, sıkıştırıldıktan sonra bile, her gece 20 DVD’den fazlasına karşılık gelen yaklaşık 100 gigabyte veri üretmektedir. Şu anki bağlantı Çok Büyük Teleskoba (Very Large Telescope - VLT) bağlı şimdiki nesil aygıt verilerini taşımaya yeterli gelse de, VISTA teleskobu (Görünür ve Kızılötesi Gökbilim Gökyüzü Tarama Teleskobu,(ESO0949) veya VLT’ye önümüzdeki yıllarda eklenecek aletlerden elde edilecek verilerle başa çıkmak için yeterli bant genişliğine sahip değildir.

Bunun anlamı Paranal’da elde edilen verilerin büyük bir kısmını ESO Genelmerkezi’ne pratik bir şekilde göndermenin tek yolu, bunların hard disklere kaydedilerek havayolu ile gönderilmesidir. Bu VISTA gözlemlerinin analizlere hazır olması için günler veya haftalar beklenmesi anlamına gelmektedir.

Bağlantıyı mümkün olduğunca etkili kullanmak için dikkatlice dağıtılmış ve gelişmiş veri yönetimi gerçekleştirilmiş olsa da, yoğun zamanlarda bağlantı bazen doyma noktasına gelebilmektedir. Şu anda bu önemli bir problem teşkil etmese de, bağlantının kapasitesine ulaştığını göstermektedir.

ESO Genel Müdürü Tim de Zeeuw : ESO’nun Paranal’daki gözlemevi yeni gelen teleskop ve aletlerle büyüyor. Bilimsel olarak birinci sınıf gözlemevlerimiz son model altyapılara gereksinim duyuyor”. diyor.

16 megabit/s (ev kullanımı benzeri ADSL genişbant) veri aktarım hızına sahip şu anki bağlantı noktasında EVALSO 10 gigabit/s’lik çok daha hızlı veri akışı imkanı sağlayacaktır - tam bir DVD filmi saniyeler içinde transfer edecek kadar hızlı. [3]

Avrupa Komisyonu’nda Gelişen Teknolojiler ve Altyapılar Yöneticisi Mario Campolargo: “Avrupa gökbilimciler topluluğunun ESO Gözlemevlerine mümkün olan en iyi şekilde erişim sağlamaları stratejik olarak çok önemlidir: bu Avrupa Birliği’nin Latin Amerika’daki bilimsel yerel altyapının konuşlanmasını ve GEANT [4] ve diğer AB e-altyapılarla olan bağlantıları destekleme nedenlerinden biridir” diyor.

Bant genişliğindeki olağanüstü artış Paranal verilerinin uzaktan kullanımını gerçek zamanlı olarak arttrıcaktır. VISTA teleskopunun performansını kolaylıkla görüntülemeyi, VLT verilerine daha hızlı erişmeyi ve kalite kontrolün duyarlılığının artmasını sağlayacaktır. Ve genişletilmiş bant genişliği ile gökbilimcilerin ve teknisyenlerin Şili’ye gitmek zorunda kalmadan yüksek çözünürlüklü video konferans toplantılarına katılabilmeleri gibi yeni fırsatlar doğuracaktır. Buna ek olarak, yeni bağlantının önümüzdeki yıllarda yeni ve yoğun-bant genişliği ihtiyacı olan aletler kullanıma girdikçe Paranal ve Armazones’ten gelen ve sürekli artan bilgi miktarına yeterince ayak uydurması beklenmektedir.

Verilere hızlı bir şekilde uzaktan erişmek sadece, paradan kazanmak ve gözlemevini daha etkin kullanılır hale getirmek değildir. Gama ışın patlamaları gibi beklenmedik ve öngörülmeyen olaylarda, çoğunlukla gökbilimcilerin gözlemevlerine gitmek için yeterli zamanı olmamaktadır ve EVALSO ile uzmanlar bu olaylar üzerinde sanki gözlemevindeymiş gibi uzaktan çalışabilme imkânı yakalayacaklardır.

Notlar:

[1] FP7 (Avrupa Komisyonu Araştırma ve Teknik Kalkınma Yedinci Çerçeve Programı), Avrupa Birliği’nin araştırmaları finanse ettiği ana aracıdır. Amacı AB’yi, bilim ve teknoloji alanlarındaki önceliklerinde dünya lideri haline getirmek ve bunu sürdürmektir.

[2] EVALSO, Avrupa Komisyonu FP7 ve Trieste Üniversitesi (İtalya), Ruhr-Bochum Üniversitesi (Almanya), GARR (Gestione Ampliamento Rete Ricerca, İtalya) Konsorsiyumu, Leiden Üniversitesi (Hollanda), Ulusal Astrofizik Enstitüsü (İtalya), Londra Üniversitesi, Queen Mary (İngiltere), Latin Amerikan Gelişmiş Ağlar İşbirliği (CLARA, Uruguay), ve Ulusal Üniversite Ağı (REUNA, Şili) işbirliği tarafından finanse edilmektedir.

[3] Yeni döşenen kablonun bantgenişliği 10 gigabit/s’dir. Paranal ve Almanya’daki ESO Genelmerkezi arasındaki tüm ağ altyapısının teorik olarak veri taşıma kapasitesi maksimum 1 gigabit/s’dir.

[4] GÉANT, Avrupa Birliği’nin araştırma ve eğitim topluluğuna tahsil ettiği veri ağıdır. 40 ülke genelinde 40 milyon kullanıcıyı birbirine bağlamaktadır.


Kaynak:ESO Basın Açıklaması/Kurumsal Bülten(04 Kasım 2010)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

4 Aralık 2014 / Misafir Uzay Bilimleri
16 Eylül 2008 / virtuecat Coğrafya
27 Nisan 2009 / HipHopRocK Siyasal Bilimler
27 Nisan 2009 / HipHopRocK Siyasal Bilimler