Arama

Kara Delik - Sayfa 5

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 28 Nisan 2017 Gösterim: 41.381 Cevap: 45
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
11 Eylül 2012       Mesaj #41
Avatarı yok
Yasaklı
WISE Görevi Milyonlarca Karadelik Buldu

Sponsorlu Bağlantılar
NASA’nın WISE görevi ile (2009’un sonunda Dünya’nın alt yörüngesine fırlatılan bir kızılötesi uzay teleskobu) 29 Ağustos 2012'de duyurulduğu üzere uzayda “milyonlarca” olası süper kütleli karadeliği ve bunun yanında 1.000 tane tozlarla çevrili çok yüksek sıcaklıklara sahip, NASA’nın “Sıcak Köpekler” olarak isimlendirdiği galaksileri buldu. Bu karadelikler belki de evrenin ilk zamanlarında Samanyolu galaksimizin merkezinde bulunan süper kütleli karadeliğe örnek olabilirler.

Evren'in ilk zamanlarında galaksi ve karadelik gibi gökcisimlerinin genç olduğu zamanlarda bunlar gibi süper kütleli karadelikler belki de kuasar diye bildiğimiz hayli parlak objelere enerji kaynağı sağlıyordu.Kaliforniya Pasadena’daki NASA’nın Jet Fırlatma Laboratuvarı'ndan (JPL) WISE karadelik çalışmasının öncü yazarı Daniel Stern şöyle diyor: “Karadelikleri yakaladık. WISE onları tüm gökyüzü boyunca buluyor…”

Bu objeler bundan önce neden görülmemişti? Cevap şu ki, tozlarla kaplılardı ve tozlardan onları göremiyorduk. WISE teleskobu tozdan görebiliyor. WISE’ın açılımını Türkçeye çevirirsek “Geniş Alanlı Kızılötesi Dalga Keşifçisi” (Wide-field ınfrared Survey Explorer). Anlayabileceğiniz gibi teleskop elektromanyetik spektrumun kızılötesi dalga boyuna duyarlı ve o dalga boyunda görüntüler elde edebiliyor. Gece görüş gözlükleri gibi çalıştığı da söylenebilir; gece görüş gözlükleri, objeler tarafından ısı olarak yayılan kızılötesi ışığı yakalıyor. Karadelikler de çevrelerindeki tozu ısıttıkları için kolaylıkla teleskop tarafından görülebiliyorlar.

2009 ve 2011 yılları arasında, WISE teleskobu tarafından kızılötesi üzerinden iki tam gökyüzü taraması gerçekleştirildi. Teleskop gökyüzünün milyonlarca fotoğrafını çekti. Görevdeki tüm veriler halkın ulaşabileceği bir şekilde yayınlandı. Şimdi astronotlar WISE verilerini karadelikler gibi yeni keşifler yapmak için kullanıyorlar.

Yukarıdaki fotoğraf, gökyüzümüzde dolunayın kapladığı alanın 3 katı bir alana yakınlaşıyor. Karadelik adayları –kuasarlara güç sağlama olasılığı olan- sarı dairelerle işaretlenmiş olarak gösterilmekte.Astronotların söylediğine göre bu bulgular onlara galaksilerin ve süper kütleli karadeliklerin merkezlerinden nasıl büyüdüklerini ve birlikte nasıl geliştiklerini anlamalarına yardım ediyor.

Kaynak : EarthSky (02 Eylül 2012)

Son düzenleyen nötrino; 24 Mart 2016 21:04
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
30 Ekim 2012       Mesaj #42
Avatarı yok
Yasaklı
Uzay'ın En Büyük 'Galaksi Çekirdeği'

Sponsorlu Bağlantılar

NASA’nın (ABD Havacılık ve Uzay Dairesi) Hubble Teleskobu, bugüne kadar en büyük çekirdeğe sahip olan galaksiyi tesbit etmiş olabilir. NASA’ya bağlı uzay bilimciler, 21 yaşındaki teleskobun, çekirdeği yaklaşık 10 bin ışık yılı çapında olan elips şeklinde bir galaksi tesbit ettiğini açıkladı. A2261-BCG adı verilen galaksinin, Güneş Sistemi’nin yer aldığı Samanyolu Galaksisi’nden 10 kat daha büyük olduğu, buna rağmen çekirdeğinin beklenmedik derece geniş olduğu ifade edildi. Samanyolu Galaksisi’nin uzunluğu 100-120 bin ışık yılı olarak kabul ediliyor.

Gök bilimciler, galaksinin çekirdeğinin tuhaf biçimde dağınık olduğuna dikkat çekerken, bu durumun iki dev karadeliğin birleşmesinden kaynaklanıyor olabileceğini ifade etti. Araştırmacılar, neredeyse her galaksinin merkezinde yattığına inanılan karadeliklerin, galaksinin çekirdeğinde saklanıyormuş gibi konumlandığını belirterek, A2261-BCG’de durumun farklı olduğunu ifade etti. Space.com sitesine açıklamada bulunan Arizona eyaletindeki Ulusal Optik Astronomi Gözlemevi’nden Tod Lauder, “Her galakside dev bir karadelik bulma olasılığı, her kayısının içinde bir çukur bulunması kadar olası... Hubble’ın yaptığı en son gözlemle, en büyük kayısıyı bulduk ancak çukuru tesbit edemedik... Dev karadeliğin orada olup olmadığından emin değiliz ancak Hubble çekirdekde yıldızlar tesbit edemedi” dedi.

Karmaşanın Arkasındaki 2 Senaryo

A2261-BCG (Abell 2261 Parlak Galaksi Grubu) galaksisinin genişliği bir milyon ışık yılı. Samanyolu’nun 10 katı uzunluğundaki galaksinin Dünya’dan uzaklığı ise yaklaşık 3 milyar ışık yılı. Galaksinin merkezi, bügüne kadar keşfedilmiş en parlak galaksilerin merkezlerinden bile en az üç kat parlak ve son derece dağınık. Uzay bilimciler, A2261-BCG’nin çekirdeğinde iki dev karadeliğin birleşmiş olabileceğini düşünüyor. Böyle bir durumda, Güneş’in milyarlarca katı yoğunlukta kozmik cismin bir araya gelmiş olabileceği ifade ediliyor. Araştırmacılar, bu durumun iki şekilde oluşabileceğine değiniyor:
*Birinci senaryoda, karadeliklerin birleşmesi yıldızların oluşan girdapta hızla dönerek uzayın boşluğuna saçılmasını sağlamış olabilir. Bu süreçte, iki dev karadelik çarpışarak devasa bir karadelik ortaya çıkardı ve bugün A2261-BCG'nin çekirdeğinde yatan çekirdeği oluşturdu.

*İkinci senaryoda ise karadeliklerin birleşmesi yerçekimsel dalgalar oluşturdu ve uzay-zamanda titreşimler oluşturdu. Yerçekimsel dalgalar, belli bir yöne doğru çok güçlü bir radyasyon akımı oluşturdu ve karadeliği bugünkü haline getirdi.

Uzay Bilimciler Delil Peşinde

Lauer, “Karadelik yıldızlar için çapa gibidir... Eğer onu kaldırırsanız, bir anda kütleyi önemli miktarda azaltırsınız. Böylece yıldızlar bir arada düzenli bir şekilde durmaz ve galaksinin çekirdeğinin genişlemesine neden olur” dedi. Baltimore kentindeki Uzay Teleskobu Bilim Ensititüsü’nden Marc Postman, ‘Karadeliğin galaksinin çekirdeğinden uzanıyor olması teorisi biraz uçuk olsa da, uzay keşiflerini heyecanlı kılan gelişmelere rastlıyoruz. Uzayda her türlü tuhaflıkla karşılaşmaya hazır olmanız gerekir” ifadesini kullandı.

Uzay bilimciler, Astrophysical Journal dergisinde yayımlanan keşifleri üzerinde araştırmalara devam ederek, A2261-BCG'nin karadeliği olup olmadığına yönelik delil arıyor. Bu amaçla, karadeliğe düştüğü varsayılan kozmik cisimlerin oluşturacağı radyo dalgalarının tesbit edilebilmesi için New Mexico eyaletindeki Very Large Aray radyo teleskobu kullanılacak.

Kaynak : Ntvmsnbc / Astrophysical Journal (28 Ekim 2012,13:01)

Son düzenleyen nötrino; 24 Mart 2016 21:05
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
30 Kasım 2012       Mesaj #43
Avatarı yok
Yasaklı
Uzay'ın En Büyük Karadeliği Bulundu

Astronomi tarihindeki en büyük keşiflerden birine imza atan gök bilimciler, Dünya’dan çok uzaklardaki NGC 1277 galaksisinde Güneş'in kütlesinin 17 milyar katına denk gelen bir dev karadelik keşfetti. Normalde karadeliklerin bulundukları galaksilerin yoğunluğunun yüzde 0.1’ini kapsadıkları bilinirken, yeni keşfedilen dev karadelik NGC 1277’nin yoğunluğunun yüzde 14’ünü oluşturuyor.

Space.com’a açıklama yapan ABD’nin Texas eyaletindeki Austin Üniversitesi’nden Karl Gebhardt, “NGC 1277 gerçekten çok tuhaf bir galaksi... Neredeyse tamamı dev bir karadelikten oluşuyor. Galaksi-karadelik sistemlerinde bir ilk keşfedilmiş olabilir” dedi.Dev karadeliğin genişliği, Neptün’ün Güneş’in etrafındaki yörünge hareketinde dolandığı alanın neredeyse 11 katı. Dev karadeliğin yoğunluğu o kadar büyük ki, Remco van den Bosch’un başını çektiği araştırma ekibi, yeni sunulan araştırmanın sonuçlarının doğruluğunu teyit etmek için bir yıl süren değerlendirmeler yaptı.

Space.com’a konuşan Almanya’nın Max Planck Astronomi Enstitüsü’nden van den Bosch, “Dev karadeliğin yoğunluğunu ilk hesapladığımda, bir şeyleri yanlış yapmış olduğumu zannettim. Aynı cihazlarla aynı ölçümü tekrar yaptık, ardından farklı cihazlarla tekrarladık... Ardından, ‘bir şeyler oluyor’ diye düşündüm” dedi.

Bilinen Teoriye Karşı Geliyor

Gök biilimciler, yapılan keşifle, karadeliklerin galaksilerin merkezinde nasıl gelişim geçirdiğine yönelik yeni bilgiler elde edebileceklerini ifade etti.Bilim insanları tarafından kabul edilen genel görüş, galaksilerin merkez bölgesinin, içinde yer alan karadeliklerle ilişkili olduğu. Ancak NGC 1277 galaksisinde bugüne kadar hiç rastlanmamış bir merkez-karadelik oranı bulunması, her zaman kabul edilen görüşü de sarsacak gibi görünüyor.

NGC 1277’nin karadeliği, sahip olduğu özellikle NGC 4486B galaksisinde keşfedilen karadeliğe de rakip olmayı başardı. NGC 4486B’deki karadeliğin, galaksinin yoğunluğunun yüzde 11’ini oluşturduğuna inanılırken, galaksinin merkezindeki gazların yüzde 59’unu kapsadığı düşünülüyor. Dev karadeliğin kütlesi ise 6-37 milyar Güneş kadar.


5 Tane Daha Keşfedildi

Alman gök bilimci van den Bosch ve ekibi, NGC 1277 yakınlarında dev karadeliklere sahip beş galaksi daha keşfetti. Van den Bosch, “Uzayda her zaman bir tuhaflıkla karşılaşmayı umabilirsiniz... Şu an karşımızda bunlardan altı tane var... Böyle keşiflerde bulunmayı düşünmüyorduk çünkü karadeliklerin ve galaksilerin birbirlerini etkilemediğine inanıyorduk” dedi.Van den Bosch, Nature dergisinde yayımlanan araştırmalarında, “en büyük karadeliği, dev karadelikleri keşfetmek için yaptıkları incelemelerde keşfettiklerini” ifade etti.

Gök bilimciler, ışığı yakalama gücü çok yüksek olan Austin McDonald Gözlemevi’ndeki Hobby-Eberly Teleskobu’nu kullanarak, içlerindeki kozmik cisimlerin oldukça hızlı bir şekilde hareket ettiği küçük galaksiler tesbit etti. Yıldız ve diğer kozmik cisimlere sahip, ortalama 9.784 ışık yılı genişliğindeki galaksilerdeki kozmik cisimlerin saniyede 350 km hızla hareket ettiği belirtildi.

Karadelikler Kendilerini Gösterdi

Gök bilimciler, kozmik cisimlerin beklenenden yüksek olan hızlarına dayanarak, bu galaksilerin dev karadeliklere sahip olduğunu düşündü. Hubble Uzay Teleskobu’nun NGC 1277’ye ait arşiv bilgileri kullanılarak yapılan gözlemlerle, en büyük dev karadelik bulundu.Araştırma ekibi, NGC 1277 galaksisindeki yıldızların hepsinin yaşlı olduğunu fark etti. En genç yıldızın 8 milyar yıl yaşında olduğu belirtilirken, galaksideki yıldızların birçoğu Güneş’in iki katı yaşında. Dünya’mıza hayat veren Güneş, 4.57 milyar yaşında.
Van den Bosch, buldukları karadeliklerin, yer aldıkları galaksilerde erken zamanlarda oluşmuş olabileceğini belirtti: Bu şey (karadelik) Büyük Patlama’nın zamanından beri orada duruyor olabilir... Belki de 13.7 milyar yıl önce yıldız ve galaksi oluşumu buna benziyordu” dedi...

Kaynak : Ntvmsnbc / Nature (29 Kasım 2012,16:23)
Son düzenleyen nötrino; 24 Mart 2016 21:05
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
24 Mart 2016       Mesaj #44
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Kara Delik Nedir?

Ad:  Kara Delik-3.jpg
Gösterim: 1108
Boyut:  137.4 KB

Kara Delikler terminolojik olarak John Michell ve Pierre- Simon Laplace tarafından birbirlerinden habersiz olarak daha 18. Yüzyılda keşfedilmiştir.

O zamanlar ilk tahmin kaçış hızı ışık hızından fazla olsa dahi ışığın çekim gücünden kaçamayacağıydı ve buna bağlı olarak kozmik cisimlerin varlığıydı. Işığın kara deliklere çekilmesi olgusunda bir güçten ziyade Einstein dengelemesi, Kızıla kayma ve çekimsel kızıla kayma gibi adlarla belirtilen ışığın çekim alanları etkisine bağlı bir değişim söz konusudur. Çekim alanı etkisiyle oluşan bu değişim veya dengelenmeye maruz kalan ışınlar kara delik potansiyel kuyularından çıkmaya çalışan enerji bütünlüğünü kaybeder ve ışık içinde geçerli bir kural olan kara deliğe çekilmeye başlarlar. Hiçbir cisim ve hiçbir partikül o kara delikten kurtulamayacaktır. Cismin bu ışık kaybı ise bu doğa olayının ‘kara’ olarak adlandırılmasının sebebi olmuştur.

Astrofizikçilerin ‘Ütopik Senaryoları’ ve Kanıtlanan ‘Kara Delik’ Kuramları
Ad:  Cygunus_1.jpg
Gösterim: 300
Boyut:  34.5 KB
CYGNUS x-1

18. yüzyılın sonlarına doğru Newton'un ‘evrensel çekimler kanunuyla Kara Deliklerkanıtlayamdıysa da bu kozmik cisimlerin varlığı fikri doğmuştu. 20. yüzyılda Albert Einstein'ın "Genel görelilik kuramıyla" ise kara delikleri fantastik bir kavram olmaktan çıkarmıştır. Einstein'ın çalışmalarının yayınlanmasından kısa bir süre sonra Karl Schwarzchild, 1960 yılında "Einstein'ın genel görelilik kuramının çözümleri" adlı bir yazıyı yayınlamıştır. Merkezi bir kara deliğin varlığını içeren çözüm ilk temel olarak kara deliklerin varlığını kanıtlayan ilk belgedir. İlk gözlem 1971 yılında UHURU Uydusu tarafından yapılmıştır. Uydu "kuğu takım yıldızlarının" en parlak yıldızı olan ‘CYGNUS x-1 çift yıldızının bir X ışını kaynağı olduğunu saptamıştır. Fakat kara delik terimi daha önceden 1960'lı yıllarda Amerikalı fizikçi Kip Throne tarafından ortaya atılmıştır. Bu terimin terminolojiye yerleşmesinde daha önce ‘kara delik’ için Schwarzchild cismi veya kapalı yıldız terimi kullanılırdı.

Peki ama bilim insanlarının bu denli heyecanlandıran Kara Delik terimi nedir ? Astrofizikte Kara delik, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve ısının kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan ve kütlesi büyük bir kozmik cisimdir. Kara delik uzayda belirli bir nicelikte maddenin bir noktaya toplanması ile meydana gelen bir nesnedir de denebilir. Kara deliklerin tekillikleri dolayısıyla üç boyutlu olmadıkları sıfır hacimli oldukları kabul edilmekle birlikte bu oluşum içinde zamanın ise yavaş aktığı veya akmadığı tahmin edilmektedir. Kara delikler Albert Einstein’ın Genel Görelilik kuramıyla tanımlanmıştır. Kara delikler doğrudan gözlenememekle birlikte çeşitli dalga boylarını kullanan dolaylı gözlemleme teknikleri ile keşfedilmişlerdir, bu teknikler aynı zamanda çevrelerinde sürüklenen cisimlerin de incelenmesine olanak sağlamıştır. Örneğin bir Kara deliğin ‘potansiyel kuyusunun’ çok derin olması nedeniyle yakın çevresinde oluşacak yığılma riskiyle üzerine düşen maddeler diskin çok yüksek sıcaklıklara erişmesine neden olacak bu da diskin yayılan x-ışınları sayesinde saptanmasını sağlayacaktır.

Doğrudan gözlemlemek imkansızdır; çünkü görünmezler, ışık saçmaz veya kendisine gelen ışığı yansıtmazlar bunun başlıca sebebi kara deliklerin çok yakın geçen ışık süzmelerini dahi yutmalarıdır. Bununla birlikte varlığı çevresi üzerindeki çekim şiddetinden de anlaşılır. Özellikle kara delik üzerine düşen yakınlardaki maddenin son derece ışınım almasından ve güçlü bir şekilde x ışını yaymasından anlaşılmaktadır. Bu tür gözlemlerin kapsadığı ve genel görelilik kuramına uyan cisimler yalnızca kara deliklerdir.

Kara deliğin çevresindeki bir çemberin iki yay biçimindeki görünüşü ‘çekimsel mercek etkisi’ etkisiyle oluşmuştur, yukarıda belirtilen yıldızlar arası (milyarlarca kilometre) uzaklıkları söz konusu olduğunda bir kara delik herhangi bir kozmik cisim üzerinden kendisiyle aynı kütleye sahip cisimlerden daha fazla bir çekim kuvveti uygulamaz, yani kara delikleri karşı konulamaz kozmik bir aspiratör olarak düşünmek gerekir. Mesela güneşin yerinde onunla aynı kütleye sahip bir kara delik bulunsaydı güneş sistemimizdeki gezegenlerin yörüngelerinde herhangi bir değişiklik söz konusu olmazdı.

Günümüzde kara deliklerin varlığı, ilgili bilimsel topluluklar (astrofizikçiler ve kuramsal fizikçilerden oluşan) ve hemen tüm kurumlar tarafından onaylanarak kesinlik kazanmış durumdadır.

Olay Ufku (Event Horizon) Nedir? Olay ufku herhangi bir fiziksel incelemede bulunamadığımız bir uzay parçasının adıdır. Ne olay ufkunun ötesini bilinen yasalarla açıklama olanağı vardır ne de orada ne olup bittiğini bilmenin bir yolu vardır. Bir yıldızın ‘olay ufku’ yıldızın çökmeden önceki kütlesiyle orantılıdır, örneğin kütlesi 10 güneş kütlesi olan bir yıldız içe çöküp kara delik haline geldiğinde çapı 60 km olan olay ufkuna sahip olacaktır. Kara Delik cisimleri yuttukça olay ufku genişler, olay ufku genişledikçe daha da güçlü çekim alanına sahip olur. Kara deliğin olay ufkunda olmak dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkmaya benzer, tıpkı sizin akıntıya karşı boşa kürek çekmeniz gibi. Aynı şekilde olay ufkuna kapılan bir cisim uzaktan incelendiğinde kara deliğin etkisiyle cismin ışık kaybettiği ve daha kızıla döndükçe gözden kaybolacağı gözlemlenecektir. ‘Yıldızsal Kara Deliğe’ yaklaşan bir Astronot olay ufkuna varmadan parçalanacağı gibi ‘Dev Kara Deliğe’ kapılan bir astronot daha sonra gelgit etkileriyle yok edileceğine rağmen hiçbir zorlukla karşılaşmadan olay ufkuna ulaşabilecektir.

Kara Delik Türleri


1)-Yıldızsal kara delik: Bir yıldızın çekimsel (kendi üzerine) düşmesiyle oluşan kara delik türüdür.
2)-Dev kara delik: Galaksilerin merkezinde bulunan ve birkaç milyar güneş kütlesine kadar çıkabilen bir kütleye sahip kara deliklerdir.
3)-Orta kara delikler: Kütle bakımından bu iki tür arasında bir kütle ve birkaç bin güneş kütlesine benzer olan kara delik türüdür.
Ad:  werner_israel.jpg
Gösterim: 391
Boyut:  4.3 KB
Werner Israel

NOT: Doğrulanmış olmamasına rağmen en düşük kütleli kara delikler kozmos tarihindeki BİG BANG (Büyük Patlama) sonucundan oluştukları düşünülen kara deliklerdir.

Kara delikler diğer astrofizik cisimler gibi değildirler, doğrudan gözlemlenmesinin çok güç olmasıyla ve merkezi bölgesinin fizik kurallarıyla tatminkar bir biçimde tanımlanamaz oluşuyla nitelenir. Merkezi bölgesinin tanımlanamayışındaki en büyük etken merkezinde bir çekimsel denklem içeriyor olmasıdır, bu çekimsel tekillik ancak bir kuantum çekirdeği kuramıyla tanımlanabilir ve maalesef günümüzde böyle bir kuram bulunmamaktadır. Kara delikler çok az sayıdaki parametrelerle tanımlanırlar ve bakıldığında çok şaşkınlık verici nesnelerdir, kara deliklerin tanımlanmasında üç parametre kullanılır bunlar: Kütle, elektriksel yük ve açısal momentum’dur. Bir gezegenin tanımlanmasında yüzlerce parametre kullanılırken 1967 yılından beridir kara delikler bu üç parametreye göre tanımlanmaya çalışılmaktadır. Bu üç parametreyi ise 1967 yılında Werner Israel tarafından ortaya atılan “saçsızlık kuramına” borçluyuz.

Schwarzchild Kara Deliği

Bir kara deliğin kütlesi her zaman sıfırdan büyüktür. Açısal momentum ve elektrik yükü sıfır olan kara deliklere Schwarzchild Kara Deliği” denmektedir.

Reisser Nordström Kara Deliği

Kara deliğin elektrik yükü sıfır olmayıp açısal momentumu sıfır olduğu taktirde ise bu kara delik Reisser Nordström Kara Deliği” ismini alır; fakat bilinen hiçbir süreç böyle bir cisim üretme olanağı vermediğinden bu tür kara delikler astrofizikte pek ilgi odağı olamamaktadır. Bu elektrik yüklü kara delik, çevresinden alacağı zıt elektrik yüklerinin emilmesiyle zamanla dağılabilir, sonuç olarak “Reisser Nordström kara deliği” doğada mevcut olma olasılığı pek bulunmayan teorik bir cisimdir.

Kerr Kara Deliği
Kara deliğin açısal momentumu olup elektrik yükü olmadığı takdirde Kerr Kara Deliği türü söz konusu olur, bu terim 1963 yılında bu tür cisimleri tanımlayan formülün mucidi olan Yeni Zellanda’lı Matematikçi Ray Kerr’in adına ithafen verilmiştir. “Reisser Nordstörm” ve “Schwarschild” kara deliklerinin aksine Kerr Kara Deliği astrofizikçiler tarafından büyük ilgi odağı olmuştur.

Bununla birlikte bu kara deliğin açısal momentumlarının iyice zayıfladığı hallerde doğal olarak ‘Scwarzschild’ kara deliğini andırması mümkündür.

Kerr-Newman
‘Kerr kara deliği’ elektriksel yüke sahip bir türde ise ‘Kerr-Newman’ kara deliği adını alır. Bu tür de var olma olasılığı pek mümkün olmadığından çok ilgi görmemektedir.

Kara deliklerin oluşum ve evrim örneklerinde bu oluşumun çevresindeki cisimleri bir yığılım diski aracılığıyla emme eğiliminde oldukları ve maddenin yığılım diskini kara deliğin dönüş yönünde spiral çizerek döndürdükleri gözlenmektedir. Böylece cisim kendisini yutan kara deliğin açısal momentumuyla bir ilişki halinde olmaktadır, bu durumda astronominin ilgilenebileceği kara delikler Kerr kara delikleridir.

Kara Delikler İle İlgili Komplo Teorileri


Kaybolan Malezya hava yollarına ait uçağın bulunamaması akıllarla uçak kara delik tarafından mı yutuldu sorularını akıllara getirmişti. Bir sosyal paylaşım platformunda soruları cevaplayan ABD Ulaştırma Bakanlığı sözcüsü eski genel müfettişi Mary Schiavo küçük bir kara deliğin değil Malezya uçağını Dünyamızı da yutabileceğini kaydederek kara delik şüphesinin mantıkdışı olduğunu söyledi.

Çoğu astrofizikçi der ki tek bir evren yoktur! Bu düşünceyi savunların çoğu aynı zamanda kara deliklerin bu evrenlere geçmek için birer kapı olduğunu da savunurlar. Sthephen ve Lucy Hawking'in "The Secret Key Of Univerce (Evrene Açılan Anahtar)" kitabında yazdığı bir teoriye göre kara deliklerden çıkmak yaklaşık 5 milyon yıl sürdüğü için çıktığımızda kendimizi 5 milyon yıl ilerdeki bir paralel evrende buluruz. ( Dünya zamanına göre). Kara deliklerin içinin inanılmaz sıcaklık derecelerine ulaştığı tahmin edilirse ve yıldızları gezegenleri parçaladığı varsayılırsa bir cismin bir kara deliğin girdabından tek parça çıkması pek mantığa uymuyor.

Kara delikler Paralel evrene açılan bir kapı ise bunun geri dönüşünün de olması gerekmez mi? Beyaz delik oluşumları ve varlığı kanıtlanmasa dahi araştırılmaya devam edilmektedir. Görebildiğimiz en yakın galaksi 14 milyar ışık yılı uzakta olabiliyorken 50 milyar ışık yılı uzaktaki gezegenler dahi biz varlıklarını kanıtlayamasak da olabilirler. Bilimin engin ışığı parlamaya ve keşifler devam ettikçe Evren daha birçok bilinmezliklerle şaşırtmaya devam edecektir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 28 Nisan 2017 13:39
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
24 Mart 2016       Mesaj #45
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Kara Delik


Vikipedi, özgür ansiklopedi
Ad:  Kara Delik-5.jpg
Gösterim: 880
Boyut:  137.9 KB
Sadece 75 kilometre genişliğinde olmasına rağmen 10 adet Güneş kadar maddeye sahip olan ve dönmeyen bir kara deliğin 600 kilometre uzaklıktan görünüşü. Eğer bu fotoğraf gerçekten 600 kilometre uzaklıktan çekilmiş olsaydı kara delik tarafından yutulmamak ve aynı yükseklikte durabilmek için, uzay gemilerinin Dünya'dan kalkış yaparken harcadıkları enerjinin 400 milyon katı gerekirdi.
Ölen bir yıldız, eğer güneşimizin üç mislinden daha ağırsa, nötron yıldızı seviyesinde kalamaz, çekirdeğindeki tepkime ve yoğunluk artması devam eder ve "kara delik" haline gelir. Eğer güneşimizi 1cm³(santimetreküp) hacmime sıkıştırabilseydik, 1cm³'lük karadelik yapmış olurduk. Bir an için bu yapmış olduğumuz 1cm³'lük sıkıştırma işleminin karadeliğe dönüşmediğini düşünelim; en azından 1cm³'lük cisim, güneşle aynı ve eşdeğer kütleye,yoğunluğa ve kütle çekim kuvvetine eşit olacaktır. Bu bile muazzam bir durumdur. Güneş sistemindeki diğer sekiz gezegende 1cm³'ün çekim kuvvetinde yörüngede döneceklerdir. Karadelikler evrendeki en kararlı ve en uzun ömürlü kavram olmalarına rağmen sonsuza kadar yaşayamazlar, çünkü Hawking Işıması yaparak çok yavaşça enerjilerini kaybederler. Hawking Işıması elimizdeki teknoloji ile tespit edilebilecek bir ışınım değildir. Kara delikler özellikleri gereği başka ışıma yapamazlar çünkü yüzeylerinden kaçış hızı ışık hızından yüksektir. Kara deliğin yüzeyinde bir fener yakabilseydik, fenerin ışığı yerçekiminin etkisi ile kara delik yüzeyine geri bükülecekti.

Devamı için lütfen tıklayınız.>> Kara Delik (Vikipedi)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen _Yağmur_; 28 Nisan 2017 13:43
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
28 Nisan 2017       Mesaj #46
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

Kara Delik

Ad:  Kara Delik-3.jpg
Gösterim: 539
Boyut:  59.0 KB

Bilim adamlarının, 12 Aralık 1970 tarihinde Kenya kıyılarından ilk X-ışın uydusu "Uhuru" yu uzaya fırlatmaları ile, astronominin uğraşı alanı daha da genişledi. Uydu, kısa bir zaman içinde düzinelerce X-ışın kaynağı bulmasına rağmen bu sayıyı ilk iki yıl içinde 339 a çıkarttı. Bulunan bu kaynakların çoğunun şiddeti düzenli iken, az miktarda bulunan diğer X-ışın kaynaklarının şiddeti oldukça düzensiz idi.

Astronomlar yeni kaynakları anlamaya çalıştılar. Onlar için sorun, X-ışınlarının kaynağının ne olduğu idi! X-ışın gözlemlerinden elde edilen koordinatların optik yolla gözlenmesi ile çift yıldızların böyle bir elektromanyetik ışınıma neden olabileceği anlaşıldı. Bununla birlikte gözlemler çift yıldızlardan birinin oldukça sönük olduğunu gösteriyordu. Teorisyenler, X-ışınlarının açıklanabilir bir modelini kısa bir zamanda formülize edip, ortak bir tahminde birleştiler. Görünür yıldızın yüzeyindeki madde, görünmeyen bileşeninin etrafındaki bir yörüngeye çekiliyordu. Çekilen bu madde helozonik bir yol ile görünmeyen bileşenin üzerine ışık hızına yakın bir hızla düşerek, X ışın üretimine neden oluyordu.

Ama görünmeyen bu bileşenler neydi? Astronomlar o zamanlara kadar yeni birkaç "nötron" yıldızı bulmuşlardı. Bu nötron yıldızları Güneş'in kütlesinin 1.4 ile 3 katı arasında bir kütleye sahipken, genişlikleri birkaç kilometreyi geçmiyordu. Buradan anlaşılacağı gibi, böyle büyük bir kütlenin, böyle küçük bir hacime sığması ile yıldız yoğunluğu inanılmaz bir şekilde artıyordu. Bu da çevresinde oluşturduğu inanılmaz çekim kuvvetini açıklayabiliyordu. Bu yolla yapılan açıklamalarla X-ışın çiftlerinin doğasının çözüldüğü zannedildi.

Daha sonra, kaynakların farklı olduğu görüldü ve herşey değişti. Astronomlar, keşfedilen bir X-ışın kaynağının, 9. kadirden HDE 226868 adlı mavi bir yıldızla ilişkisini keşfettiler. Paul Murdin ve Louise Webster gözlemlerden yıldızın kütlesini, Güneş kütlesinin (Mo) 23 katına eşit olduğunu buldular. Bu yıldız, bir çift yıldız sisteminin parçasıdır. Sistem, Güneş'ten 8,200 ışık yılı uzaklıkta bulunmakta ve sistemin üyeleri birbirleri etrafında 5.6 günlük bir peryot ile dönmektedirler.

Astronomlar sistemin görünmeyen bileşeninin kütlesini, HDE 226868'nin gözlemlerden elde edilmiş kütle değeri ile dönme peryodundan itibaren hesapladılar. Bu görünmeyen bileşenin kütlesi, Güneş kütlesinin 10 katına eşitti. Bulunan bu değer bir nötron yıldızının kütlesinden oldukça büyüktü. O zaman bu bir "kara delik" olmalıydı!

Elde edilen bu değer astronomları heyecanlandırdı. Kara delik veya en azından yoğun görünmeyen yıldızlar, 1784'de İngiliz astronom John Michell tarafından önerilmişti. Ama böyle yıldızların var olabileceği ise 1939'da Robert Oppenheimer ve onun öğrencisi Hartland Snyder tarafından gösterilmişti.

Oppenheimer, araştırma sonuçlarının bilim dünyasında yayınlamasıyla, çevresinden büyük tepkiler gördü. Kara deliklerin sahip oldukları bu özellikler o güne kadar bulunan fizik teorilerine oldukça ters idi. Peki neydi bu farklı özellikleri? Büyük kütleli yıldızlar korlarındaki yakıtlarını bitirmeleriyle, koru dengede tutan nükleer kuvvet ve dolayısıyla iç basınç kaybolur. Böylece yıldızın korunda bulunan ağır elementlerin çekim kuvveti üstün gelerek yıldızın kendi içine çökmesine yol açar. Çekimsel çökme kaçınılmaz sona doğru ilerledikçe yıldızda üretilmiş olan ışık ışınları yıldızın yüzeyine doğru çekilir. Sonunda çökme öyle kritik bir aşamaya ulaşır ki, artık yıldızdan hiçbir ışık ışını kurtulamaz. Çöken yıldızın ışığının bile kaçamayacağı boyutlara değin büzüldüğünde yıldız, kendi "olay ufkunun" altında kalır. Olay ufku, ardında ne olup bittiğini bilmediğimiz bir duvar gibidir. Bu ufkunun içinde kalmış madde ve enerji sanki, evrenden izole olmuştur ve buradan hiçbir şey kaçamaz.

Astronomlar uzun araştırmalardan sonra ilk kara delik adayı olan Cyg X-1 i Uhuru uydusunun gözlemleri sayesinde keşfettiler. Onlara göre X-ışınları, çift sistemin dev yıldızının yüzeyinden gelen maddenin kara delik adayı Cyg X-1 in yüzeyine düşmesi ile oluşuyordu. 1970'lerin başlarında, X-ışın kaynaklarının çoğunun hala tam olarak ne olduğu belirlenememişti. 1978'de Nasa'nın, Einstein X-ışın uydusunu uzaya yerleştirmesi ile astronomlar o güne kadar keşfedilmemiş 1000 yeni X-ışın kaynağı buldular. Bulunan bu kaynakların bazıları şüphesiz kara delik olabilirdi ama astronomların bu kaynaklar hakkındaki çalışmaları onların birer nötron yıldızı olduğunu gösteriyordu. Nötron yıldızlarının sayıları bu gözlemlerle günden güne artarken, kara delik adaylarının sayısı Cyg X-1 ile sınırlı kalıyordu.

Neden şimdiye kadar kara deliklerden daha çok nötron yıldızı bulundu? Karadeliğin oluşması için, nötron yıldızlarının kütlesinden daha fazla bir kütleye ihtiyaç vardır ki bu miktarda en az 3Mo olmalıdır. Ama bir yıldızın evrimi boyunca ve çökme esnasında kaybettiği kütle, yıldızın son kütlesinin önemini arttırmaktadır. Böyle bir karadeliğin oluşması için yıldızın başlangıç kütlesinin en az 10Mo veya bu limitten daha fazla bir kütle içermesi gerekmektedir. Bununla birlikte yapılan hesaplar, astronomlar tarafından bulunan her bir kara delik için 3 tane nötron yıldızının bulunması gerektiğini göstermektedir ki bu durumda bazı şeyler yanlış olabilir!

Cyg X-1'nin bulunmasından beri astronomlar iki yeni kara delik adayı buldular. Bu adayların belirlenmesi süreci içinde 500 den fazla nötron yıldızı bulundu. Cyg X-1 hala en iyi kara delik adayıdır. Fakat keşfinden 20 yıl geçmesine rağmen bazı astronomlar Cyg X-1'in, bir kara delik adayı oluğundan şüphelenmektedirler.

Büyük problemin en iyi adayını yıldızın kütlesi belirlemektedir. Astronomlar iyi bir adayın en azından 3Mo kütlesine sahip olması gerektiğini bilmektedirler. Ama astronomlar, bir çift sistemin içinde bulunan bir kara delik adayının kütlesini nasıl bulabilirlerdi? Bunun için astronomların görünür yıldızın kütlesini ve çift sistemin yörüngesinin eğimini bilmeleri lazımdır. Hemen hemen bütün adaylar için bu parametreler bilinmemektedir. Örneğin, kütlenin bulunmasında en önemli parametre olan yörüngenin eğimi, çoğu kara deliklik adayında bulunamamıştır. Çünkü kara delik adaylarının içinde bulunduğu sistem, bir örten çift yıldız sistemi değildir. Peki en iyi kara delik adayı olan Cyg X-1 in yörünge eğimi nedir? Bunun için yapılan teorik hesaplar sistemin eğimini 30o olarak göstermektedir. Buradan itibaren görünmeyen bileşenin kütlesi 7Mo olarak hesaplanmıştır.

HDE 226868 nin kütlesi tam olarak bilinemediğinden Cyg X-1 e olan çekimsel etkisi de tam olarak anlaşılamamaktadır. Gözlemler, HDE 226868 nin büyük, mavi bir dev olduğunu gösterir. Astronomlar bu özellikleri taşıyan yıldızların spektrel tiplerinden itibaren kütle değerlerini bilmektedirler ama buradaki, belirsizlik kara delik adayının bu yıldızdan çaldığı madde miktarıdır. Çalınan madde miktarı hakkında yapılan bir araştırmada Charles T.Bolton ve Douglas R.Gies HDE 226868'nin çok az bir kütle kaybettiğini buldular. Bu çalışmadan başka Bohdan Paczynski ve John Bahcall, Cyg X-1'in kütlesini HDE 226868'in kütlesinden bağımsız hesaplayarak Cyg X-1 in yaklaşık 10Mo e sahip olduğunu buldular. Astronomlar çok kuvvetli delillere sahip olsalar bile henüz Cyg X-1'in kesinlikle bir kara delik olup olmadığını bilememektedirler

Cyg X-1'in diğer kara delik adayları ile karşılaştırılması, astronomlara yardım edebilir. Diğer en iyi aday, Büyük Magellan Bulutsusu'nda yer alan LMC X-3 diye bilinen X-ışın kaynağıdır. Anne Cowley, David Crampton ve Jonh Hutchings LMC X-3 ün en kuvvetli kara delik adayı olduğunu gösterdiler. Cowley ve çalışma arkadaşları, 1970'li yılların ortasında Magellan Bulutsusunda X-ışın kaynakları aramaya başladılar. Bu astronomların birkaç kara delik adayının spektrumlarını elde etmiş olmalarına rağmen onların kara delik olabileceğine dair sağlam deliller gösteremediler. Sonra, Einstein uydusu daha uzakta bulunan kaynakların pozisyonunu belirledi. Bu uydudan gelen yeni verilerin indirgenmesi ile Cowley, kaynaklardan birinin spektrumunda iki ayrı yerde farklılıklar gördü.

Cowley, bazı şeylerin yanlış olduğundan emindi. Bundan dolayı bu farklılığı bulmaya karar verdi. Birçok gözlemin tekrar incelenmesi ile cismin spektrumda gerçekten farklılıklar görüldü. Spektrel çizgiler kaymıştı. Bir çift sistem vardı ve bileşenlerden biri görünmüyordu. Görünen bileşen 17. kadirden bir anakol yıldızı olup yörüngesi üzerinde 235 km/sn lik inanılmaz bir hızı vardı. Böyle bir hızla görülen bileşen yörüngesi üzerindeki bir turunu 1.7 günde tamamlıyordu. Acaba görünmeyen bileşen bir kara delik miydi?

Cowley ve Crompton heyecanlandılar. Çalışmalarını baştan aşağı kontrol edip görünmeyen bileşenin kütlesini 9Mo olarak buldular. O halde bu bir kara delik adayı idi. Diğer kara delik adaylarında olduğu gibi, bu çalışmada da bazı tereddütler vardı. Bunlarında hesaba katılması ile elde edilen sonuç, görünen bileşenin 3Mo sine sahip olduğunu gösteriyordu ki, bu da bir kara delik olmak için yeterli bir miktardı. Onlara göre en iyi kara delik adayı 3Mo ile 11Mo kütlesine sahip yıldızlardır.

Üçüncü kara delik adayı ise A0620-00 diye bilinen ve 1980 li yılların ortasında Jeffrey McClintock ve Roland Remilland tarafından keşfedilmiş olandır. Çalışmayı yaptıkları sistemde bulunan görünmeyen bileşen, görünen bileşenden daha fazla bir kütle içeriyordu. Bu yüzden McClintock görünmeyen bileşenin etrafındaki yörüngede dönmekte olan küçük kütleli yıldızla çalışmak istedi. Çünkü bu durumda görünmeyen bileşenin kütlesini daha kesin bulabileceğini tahmin ediyordu.

Kaynak :Astronomy
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

12 Ağustos 2017 / Gabriella Uzay Bilimleri
13 Nisan 2010 / Daisy-BT Mimarlık
25 Aralık 2011 / _Yağmur_ Ziraat
27 Kasım 2009 / _KleopatrA_ X-Sözlük