Arama

Atmosfer

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 2 Ekim 2018 Gösterim: 12.143 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Kasım 2005       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  atmosfer katmaları.jpg
Gösterim: 4227
Boyut:  60.0 KB

Atmosfer

;HAVAYUVARİ olarak da bilinir, Yer’i çevreleyen gaz (hava) örtüsü. Temel olarak âzot, oksijen, argon, karbon dioksit ve daha az oranlardaki çeşitli gazlardan oluşur. Deniz düzeyinde cm2’ye ortalama 1,033 kg’lik bir basınç uygular; bu da 760 mm yüksekliğindeki cıva sütununun uyguladığı basınca eşittir.
Kabaca 1.000 km olarak kabul edilen bu hava örtüsünün derinliğini kesin olarak belirlemek olanaksızdır. Çünkü, yükseklik arttıkça atmosfer giderek incelir ve sınırları belirsizleşir; öyle ki çok yükseklerde eser halindeki bazı atmosfer gazlarından başka bir şeye rastlanmaz. Atmosferin ağırlık olarak yarısı Yer’den 5,5 km yüksekliğe kadar olan bölümünde, yüzde 99’undan fazlası ise 40 km’lik bölümünde yer alır. 100 km yükseklikte atmosfer, Yer yüzeyinde hava boşluğu olarak nitelenebilecek ölçüde seyrelir. Burada basınç, deniz düzeyindeki basıncın ancak milyonda biridir.
Sponsorlu Bağlantılar

Atmosferde iki tür gaz bulunur. Bunlar, başta moleküler azot (yüzde 78), moleküler oksijen (yüzde 21), argon (yüzde 0,9) olmak üzere karbon dioksit, neon, helyum, kripton, ksenon, hidrojen ve daha az oranlardaki öteki gazlardan oluşan ve miktarları her yerde aynı olan gazlar ile karbon monoksit, kükürt dioksit, ozon ve su buharını da içeren ve yoğunlukları bulundukları bölgeye ve zamana bağlı olarak değişen gazlardır. Büyük bölümü 30-80 km arasında bulunan ozon, Güneş’ten gelen zararlı morötesi ışınlan soğurduğundan, Yer üzerindeki yaşam ve atmosfer süreçleri açısından büyük önem taşır. Su buhan ise atmosferin ilk 10-15 km’lik bölümünde yoğunlaşmıştır. Eğer tümü yoğunlaşır ve yağmur halinde çökelirse Yer yüzeyinde yaklaşık 25 mm’lik bir su katmanı oluşturur. Yer’den buharlaşarak, yükselen su ile yoğunlaşarak yeniden Yer’e düşen yağış miktarları, çeşitli bölgelere göre eşitsiz bir dağılım gösterse de, Yer’in bütünü açısından dengededir.

Atmosferin alt kesimlerindeki ısıl katmanlaşma, ilk kez 19. yüzyılın sonlarında Fransız meteorolog Teisserenc de Bort tarafından saptandı. Paris’te, çeşitli kayıt aygıtlarıyla donatılmış balonlarla 15 km yükseklikte gözlemler yapan de Bort, sıcaklığın yaklaşık 11 km’ye kadar giderek düştüğünü, sonra yeniden yükselmeye başladığını belirledi.

  • Troposfer adı verilen, sıcaklığın giderek azaldığı bu bölge, kutup bölgelerinde yüzeyden 8 km, Ekvator üzerinde ise yüzeyden 17 km yüksekliğe kadar uzanır. Tropopoz olarak bilinen sınırdan başlayarak sıcaklık yeniden yükselir ve 50 km kalınlığındaki ikinci atmosfer katmanı olan stratosfer boyunca bu artışını sürdürür. Troposfer ve stratosferdeki hava dolaşımı sistemleri oldukça değişiktir ve iki bölge arasındaki hava değişimi çok yavaş gerçekleşir. Yer’i etkileyen hava süreçlerinin çoğu troposferde gerçekleşirse de, stratosferin alt katmanlarının da bu süreçlerde bir oranda etkili olduğu sanılmaktadır.
  • Ozonun morötesi ışınları soğurduğu stratosferin üst bölümünde, sıcaklıklar kabaca Yer yüzeyindekilerle aynıdır.
  • Stratopozda en yüksek noktasına ulaşan sıcaklık daha yükseklere çıkıldıkça düşmeye başlar.
  • Mezosfer kuşağı boyunca azalan sıcaklık, yaklaşık 85 km yükseklikte en düşük değeri olan — 100°C’ye iner.
  • Termosfer,Mezosfer ile mezopoz üzerinde yer alan termosferde sıcaklık yeniden yükselerek 1.750°C’ye kadar çıkar. Burada atmosfer, morötesi ışımanın etkisiyle oksijen moleküllerinin ayrışması sonucu serbest kalan bol miktarda oksijen atomu ile helyum ve hidrojen gazlarını içerir. Atmosferin yaklaşık 400 km yükseklikteki dış kenarlarında, seyrek bir dağılım gösteren yüksüz ve yüklü atomlar bulunur.
  • lyonosferin en belirgin özelliği çok miktarda iyon içeren bir bölge olmasıdır; yaklaşık 55 km yükseltide başlar ve Yer yarıçapının birkaç katı kadar yüksekliğe uzanır.
  • Homosfer,Yüzeyden mezosfer ortalanna kadar uzanan bölge homosfer olarak adlandırılır; çünkü, çalkantılı konveksiyon sürecinin etkisi nedeniyle, bileşimindeki gazların dağılımı dengeli ve bölgenin her yerinde aynıdır.
  • Heterosfer, Homosferin üzerinde yer alan heterosferde, yoğunluğun büyük ölçüde azalması nedeniyle, molekül yayınımı süreçleri çalkantılı konveksiyondan daha etkili olur. Bunun sonucunda, bileşimdeki gazların oranlarında değişmeler görülür, özellikle de atom halindeki oksijenin miktarı yüksekliğe bağlı olarak artar ve sonunda 250 km yüksekliğin ötesinde atmosferin temel bileşeni durumuna gelir. Atom halindeki oksijenin oluşturduğu kalın örtünün ötesinde helyum ve hidrojen kuşakları bulunur. Yüksüz (nötr) gazlar için 400-800 km, iyonlaşmış gazlar için 2.000-3.0 km yükseklikler arasında egzosfere geçişe işaret eden kritik bir bölge vardır.
  • Egzosferde atmosferin yoğunluğu o denli düşüktür ki, molekül çarpışmaları giderek yok olur ve buna bağlı olarak da sıcaklık kavramı bilinen anlamını yitirir. Bu bölgede hidrojen ve helyum gibi hafif atomlar, Yer’in kütleçekiminden tümüyle kurtulmalarına yetecek hızlara ulaşabilirler.

Atmosfer, meteorolojide kullanılan basınç birimi; yaklaşık olarak deniz düzeyindeki ortalama atmosfer basıncına ya da 760 mm yüksekliğindeki düşey bir cıva sütununun uyguladığı basınca eşittir. Bu birim, m2 başına 101.325 newton’luk bir kuvvet olarak tanımlanır. Ayrıca bak. milibar.

Kaynak:Ana Britannica

KENCISii - avatarı
KENCISii
Ziyaretçi
21 Kasım 2007       Mesaj #2
KENCISii - avatarı
Ziyaretçi

Atmosfer

; Yerküreyi saran hava tabakası. Yunanca "atnos": buhar ve "sphaira": küre sözcüklerinden oluşur.

Sponsorlu Bağlantılar

Atmosfer Yüksekliğe Göre Değişir


Hayvanlar ve bitkiler ancak atmosfer içinde yaşayabilir, çünkü atmosfer onları dış tehlikelerden (göktaşları, morötesi ve kozmik ışınlar) korur, onlara hem ısı, hem de yaşamaları için mutlaka gerekli olan oksijen gibi maddeleri sağlar. Bunun için astronotlar, sürekli olarak, yapay bir atmosferin yaratıldığı bir kabinde veya uzay elbisesi içinde yaşayabilirler.
Ad:  ATMOSFER GİF.gif
Gösterim: 13458
Boyut:  214.4 KB

Yerden yukarıya yükseldikçe, atmosferin tekdüze olmadığını anlarız: basıncı, yoğunluğu, sıcaklığı ve bileşimi, yükseldikçe değişikliğe uğrar. Yükseklik sıfırken, yani deniz düzeyinde, Dünya'yı saran tüm hava kalınlığının yükünü taşırız. Atmosfer basıncı denilen bu yük oldukça önemlidir: santimetrekareye l kg'dan fazla düşer (l 033 gr). Biz yükseldikçe bu basınç azalır. Bu olayı dağcılar çok yüksek tepelere, örneğin Himalayalar'a (8 000 metre) tırmandıkları zaman daha iyi anlarlar. Astronotlara gelince, uzay giysilerinden çıkacak olsalar, Dünya'da olduğu gibi vücutları her yandan basınç altında bulunmayacağı için düpedüz patlarlar.

500 Kilometre Yükseklikte Atmosfer


Sıcaklık da aynı şekilde değişir; önce azalır, sonra yavaş yavaş artarak çok yükseklerde birkaç yüz dereceye ulaşır. Atmosfer, sıcaklık derecesinin düşey doğrultuda değişmesi göz önünde tutularak, şu tabakalara ayrılmıştır: troposfer (yükseldikçe ısı, belli bir oranda eksilir), stratosfer (ısı değişmez denilebilecek bir durumdadır), mezosfer (ısı önce artar, sonra eksilir), termosfer (yükseldikçe ısı artar).

Vazgeçilmez Bir Korunma


Güneş, bizi aydınlatan ışık ışınlarından başka morötesi ışınlar da yayar; ama morötesi ışınlar yaşam için o kadar tehlikelidir ki, eğer bunlar yere kadar ulaşabilseydi yeryüzünde yaşama olanağı bulunmazdı. Neyse ki, 25 kilometre kadar yukarıda, bu ışınları geniş ölçüde durduran bir ozon tabakası vardır. Ama bunların bir kısmı gene de atmosferden sızarak yere ulaşır. Tedbir almadan uzun süre güneş banyosu yapan dikkatsizlerin vay haline! Tüm meteoroloji olayları atmosferde olup biten hareketlerden doğar. Bu hareketlerin yarattığı yağmur yeryüzünde yaşamın sürüp gitmesini sağlar.
Son düzenleyen perlina; 27 Kasım 2016 11:55 Sebep: Düzenlendi.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
30 Mayıs 2011       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Atmosfer


Yerçekiminin etkisiyle dünyayı çepeçevre saran, onu meteorlardan, kozmik ışınlardan ve Güneş'in zararlı ışınımından koruyarak üzerinde yaşamı sağlayan, gaz, buhar ve aerosol parçacıklardan oluşmuş, kabaca küresel zarf ya da hava tabakası.

Dünyanın yüzeyinden yüzlerce kilometre yüksekliğe kadar uzanır. Muazzam kütlesiyle (5.2 x 1018 kg.) yeryüzüne büyük bir basınç uygular. Bileşimi ve birçok fiziksel özelliği yükseklikle birlikte değişir. Toplam kütlesinin dörtte üçü, taşıdığı su buharının ve aerosol parçacıkların onda dokuzu, en alt tabakası olan troposferdedir. Su buharı ve aerosol parçacıklar sayılmazsa, troposferin havası %78 azot, %20 oksijen, %0,9 argon, %0,03 karbon dioksit ve öteki soy gazlar, geri kalan da metan, hidrojen ve azot oksidül karışımıdır. Bulutlar ve öteki meteorolojik olaylar troposferde oluşur. Bunu stratosfer, mezosfer, termosfer (kemosfer) ve ekzosfer tabakaları izler. Aralarında da sırayla tropopoz, stratopoz ve mezopoz adlı geçiş bölgeleri vardır. Stratosfer, üst kesimlerinde yer alan ve morötesi ışınımı soğuran ozon tabakasıyla önemlidir. Kutup ışığı ve manyetik olaylar termosferde meydana gelir. Stratosferden sonraki tabakaları kapsayan iyonosfer, radyo dalgalarını yansıtır.

Atmosferde sıcaklık değişimi ilginçtir. Yukarı çıkıldıkça troposferde düşen sıcaklık (-50°C) stratosferde yükselir (0°C), mezosferde düşerek (-100°C) termosferde yeniden yükselir. Ekzosferle birlikte atmosfer seyrek helyum ve hidrojen gazlarından oluşur ve gezegenlerarası ortama karışır. Öteki gezegenlerin de (muhtemelen Plüton hariç) atmosferleri vardır ama hiçbirinde dünyanınki kadar yaşama elverişli oksijen yoktur.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 27 Kasım 2016 11:09
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
30 Mayıs 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Atmosfer Pencereleri

Atmosferin uzaydan gelen belli dalga boylarındaki elektromanyetik ışınımın girişine olanak veren soğurma boşlukları.

Üç atmosfer penceresi vardır. Optik pencere, görünebilir tayfın tümünü (dalga boyu yaklaşık 760-400 nanometre) ve dalga boyu 200 nanometrenin üzerindeki morötesi ışınımı geçirir; 200 nanometreden küçük dalga boylu ışınımsa, stratosferdeki ozon tabakasınca soğrulur. Kızılötesi pencere, atmosferdeki su buharınca kızılötesi ışınımın soğrulmadığı bölgeye karşılık düşen 8-11 mikrometrelik dalga boylarını, radyo pencere de 8 mm. -20 m. arasındaki kısa dalga boylu radyo dalgalarını geçirir.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 27 Kasım 2016 11:09
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
27 Kasım 2016       Mesaj #5
perlina - avatarı
Ziyaretçi

F katmanı

, iyonosferin en üst bölümünü oluşturan bölge. Yer’den yüksekliği yaklaşık 160 km ve daha üstüdür. Serbest elektron yoğunluğunun en yüksek olduğu iyonosfer bölgesi olan F katmanındaki yüklü parçacıklar temel olarak, elektron ve artı yüklü atomlara ayrılmış nötr atomlardan oluşur. İyonlaşma derecesi geceleri fazla değişmemekle birlikte, iyon dağılımında belirli bir değişiklik ortaya çıkar.

Gündüzleri iki farklı katman durumunu alır. Bunlar ince Fı katmanı ile onun üstünde yer alan ve iyonlaşmanın daha gelişkin olduğu F2 katmanıdır (Appleton katmanı). Geceleri her iki katman F2 katmanı düzeyinde birleşir. Bu bölge, frekansı 30 mHz’ye kadar olan radyo dalgalarını yansıtır. F katmanının elektron yoğunluğu normal olarak cm
3’te 106 elektron dolayındadır. Ama bu yoğunluk güneş lekeleri çevrimine bağlı olarak değişir, bu nedenle de katmanın yansıtabileceği frekans düzeyindede değişiklikler ortaya çıkar.

Kaynak:Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
27 Kasım 2016       Mesaj #6
perlina - avatarı
Ziyaretçi

ATMOSFER VE ÖZELLİKLERİ


İklimi meydana getiren hava olayları atmosfer içinde gerçekleşir.Bu nedenle öncelikle atmosferi, özelliklerini ve etkilerini öğrenmek gereklidir.Yerin etrafı çeşitli gazlardan oluşan bir tabakayla çevrilidir.Yerin katı ve sıvı yüzeyini kaplayan bu gaz tabakasına atmosfer adı verilir. Atmosfer içinde bulunan gazlar, canlıların yaşayabilmesi için ihtiyaç duyulan gazlardır.Bu gazların büyük bir bölümünün atmosfer içindeki oranları değişmez.Ancak miktarlarında değişme olabilir. Atmosferdeki gazların oranları şöyledir :
  • Azot: %78
  • Oksijen: %21
  • Asal Gazlar: (helyum, neon, argon kripton, vb.) %0,96
Ayrıca, atmosferde oranları ile miktarları yere ve zamana göre değişen su buharı, karbondioksit ve ozon gibi bazı gazlar da yer alır. Bunlar arasında iklim açısından en önemlisi su buharıdır.

Ad:  atmosfer.gif
Gösterim: 2485
Boyut:  865.7 KB
Uyarı: Atmosfer içinde, atmosfer kirleri adı verilen toz, is, kimyasal tuzlar ve bazı mikroorganizmalar da bulunur.

Atmosferde bulunan oksijen, yanma ve canlıların solunum olaylarını gerçekleştirir. Azot, bitkiler aracılığı ile toprakta tutularak, bitkilerin beslenmesinde temel madde görevini üstlenir. Karbondioksitin ise hem bitkilerin fotosentezinde kullanılması, hem de sıcaklığı tutması açısından son derece önemli bir yeri vardır.Yağışların oluşması, atmosferin sıcaklığı tutması, alt kanatların ısınması, sıcaklığın uzaya kaçmasının engellenmesi gibi olaylar da su buharı sayesinde gerçekleşir. Atmosferin etkileri şu şekilde sıralanabilir:
  • İçinde bulundurduğu oksijen sayesinde canlıların yaşamasına olanak sağlar.
  • İklim olaylarının meydana gelmesini sağlar.
  • Yer Yuvarlağı'nın aşırı ısınmasını ve soğumasını engeller.
  • Yer Yuvarlağı ile birlikte dönerek sürtünmeden doğacak olan yanmayı engeller.
  • Güneş'ten gelen ve canlı yaşamı için zararlı olan ışınların yeryüzüne ulaşmasını engeller.
  • Uzaydan gelen meteorların parçalanmasını sağlar.
  • Güneş ışınlarının dağılmasını sağlayarak gölgelerin tam karanlık olmasını engeller.
  • Işığı, sesi ve sıcaklığı dağıtarak iletilmelerini sağlar.
  • İçinde oluşan hava hareketlerine (rüzgarlara) bağlı olarak, yeryüzünde sıcaklığın dengeli dağılmasını sağlar.
Atmosfer, yer çekimi etkisiyle Yer Yuvarlağı'nı bir örtü gibi kaplar.Bu nedenle, atmosferin de şekli de dünyanın şekline benzer. Yer Yuvarlağı'nda olduğu gibi, atmosferin de ekvatorun üstüne rastlayan kısmı basıktır. Bunun nedeni; ekvatorda ısınan havanın genişleyip yükselerek burada atmosfer kalınlığını artırması, kutuplarda ise soğuyan havanın yoğunlaşıp alçalarak atmosfer kalınlığını azaltmasıdır. Atmosferin üst sınırının kesin olmamakla birlikte 10 000 km kadar yüksekte olduğu sanılmaktadır.Ancak yeryüzünden 180-200 km yüksekte, atmosferi oluşturan gazlar iyice seyrekleşmekte ve atmosferin özellikleri büyük ölçüde bozulmaktadır.

Atmosferin Katları


Atmosfer; yoğunlukları, bileşimleri,sıcaklıkları ve hareketlerinin türü bakımından farklı katmanlardan oluşur.

Troposfer
  • Atmosferin yeryüzüne temas eden en alt katıdır.
  • Kalınlığı 6-16 km arasında değişir.
  • Bu kalınlık ekvatorda daha fazla (16 km), kutuplarda daha azdır(6 km).
  • İklimin konusuna giren hava olayları, troposferin 3-4 km'lik alt kısmında gerçekleşir. Çünkü hava olayları üzerinde etkili olan su buharı troposferin alt katlarında yoğunlaşmıştır.
  • Atmosferi meydana getiren gazların yaklaşık %75'i troposfer katında bulunmaktadır.
  • Troposfer katmanında yükseltikçe, sıcaklık her 100 merede 0,5 C azalır.
  • Troposferin üst sınırında sıcaklık -50 C'nin altına düşmektedir.
  • Yatay olarak da sıcaklık ekvatordan kutuplara gidildikçe azalır.
Stratosfer
  • Troposferin üst sınırından başlayarak 25-30 km yüksekliğe kadar olan atmosfer katmanıdır.
  • Bu katman troposfere göre daha durgun olup, yatay hava hareketlerinin görüldüğü bir kattır. Hava, çok kuru ve hemen hemen bulutsuzdur.
  • Sıcaklığı ekvator üzerinde -80 C, kutuplar üzerinde -50C'dir.
  • Stratosferin üst kısımlarında 19.km'den itibaren ozon gazlarının oluşturduğu tabaka başlamaktadır.
Şemosfer
Ad:  Gunes_isinlarinin_dagilimi.jpg
Gösterim: 3383
Boyut:  43.3 KB
  • Stratosferin üst kısmından başlayıp 80-90 km yüksekliğe kadar uzanır.
  • Bu tabakada gazların miktarı iyice azalmış olup, hava hareketleri görülmez.
  • Stratosferin üst katı ile şemosferin alt katı arasında (19-45 km'ler arası) kalan bölüme ozon tabakası veya ozon katı denilmektedir.
  • Bu katta oksijen, ultraviyole ışınlarının etkisiyle ozon (O3) gazına dönüşür.
  • Ozon katı, mor ötesi (ultraviyole) ışınların canlılar için zararlı olacak kadarını tutar.
  • Ayrıca ozon gazı, bakterileri öldürdüğü için havanın sağlığa elverişli olmasını sağlar.
  • Gelişen teknolojiyle bitlikte bazı kimyasal maddeler yaygın olarak kullanılmaktadır.
  • Bu maddeler, ozon tabakasına ulaşarak, buradaki ozon gazlarını ayrıştırmaktadır.
  • Buna bağlı olarak ozon tabakasında incelme olmuştur.Bu yüzden, yeryüzüne ulaşan mor ötesi ışınlarda artış meydana gelmiştir.
  • Bu artış sıcaklıkların yükselmesine, bitki örtüsünde değişmelere ve çeşitli hastalıklara yol açmıştır.
  • Ozon tabakasına zarar veren kimyasal maddelerin kullanımı birçok ülkede yasaklanmıştır.
İyonosfer
  • Şemosferin üst sınırından başlayarak 250-300 km yüksekliğe kadar uzanan atmosfer katmanıdır.
  • Gazların son derece seyrek olduğu bu katman oksijen, helyum ve hidrojen iyonlarından oluşmuştur.
  • Bunlar, Güneş'ten gelen ışınların etkisiyle iyonlaşarak elektrik iletkeni haline gelmişlerdir.
  • Bu nedenle iyonosfer, radyo ve televizyon dalgaları için yansıtıcı görev yapar.
  • Atmosferdeki gazların ancak %3 kadarı bu katmanda yer alır.
Eksosfer
  • Atmosferin en üst ve en dış katmanını oluşturur.
  • Bu katmanda gazlar çok seyrektir.
  • Çok hafif gazlar bulunur.
  • Gazlar üzerinde yer çekiminin etkisi çok azdır.
  • Bu yüzden, eksosferdeki bazı gaz molekülleri uzaya kaçmaktadır.
  • Buna bağlı olarak, üst sınırı kesin olarak bilinemez.
  • Eksosferin, dolayısıyla atmosferin dış yüzeyinin 10 000 km yüksekliğe kadar ulaştığı tahmin edilmektedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 27 Kasım 2016 11:50 Sebep: Düzenlendi.
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
27 Kasım 2016       Mesaj #7
perlina - avatarı
Ziyaretçi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
2 Ekim 2018       Mesaj #8
Avatarı yok
Yasaklı

2. Dünya Savaşı Bombardımanlarının Dünya'nın Üst Atmosferinde Değişikliğe Neden Olduğu Belirlendi!


Ad:  thumbs_b_c_c15f31d81efae2e160c081f50aae09db.jpg
Gösterim: 1495
Boyut:  35.8 KB
İkinci Dünya Savaşı'nda yapılan bombardımanın neden olduğu şok dalgalarının, bazı radyo dalgalarını yansıtan iyonosfer adı verilen atmosferin üst katmanını zayıflattığı tespit edildi. Araştırmacılar, İngiltere’nin Slough kasabasında Radyo Araştırma Merkezi’nde 1933-1996 yıllarında iyonosfere dair tutulan kayıtları inceledi. Araştırmada büyük bombardıman baskınları esnasında elektron yoğunluğunun azaldığı saptanırken, bombardımanlardan yayılan şok dalgalarının üst iyonosferi ısıttığı ve iyonlaşma kaybına neden olduğu tespit edildi.

Uzay ve atmosfer fiziği profesörü Chris Scott, şimdiye dek bu bombaların Dünya atmosferinde yol açtığı etkilerin fark edilmediğini belirterek, insan yapımı bombaların atmosferi bu şekilde etkilediğini görmenin şaşırtıcı olduğunu ifade etti. Scott, her bir bombardımanın en az 300 yıldırım kadar enerji açığa çıkardığına işaret etti. Araştırma sonucunda elde edilen ilgili bulguların, yıldırım, volkan patlamaları ve deprem gibi doğal olayların, atmosferin üst bölümlerini nasıl etkilediğiyle ilgili daha fazla bilgi edinilmesine yardımcı olacağı belirtildi.

Kaynak: Annales Geophysicae (1 Ekim 2018)

Benzer Konular

27 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış
19 Mart 2011 / Misafir Soru-Cevap
13 Aralık 2007 / KisukE UraharA Taslak Konular
15 Ocak 2012 / Misafir Taslak Konular
18 Mayıs 2012 / ThinkerBeLL Kimya