Arama

Nakış Nedir?

Güncelleme: 25 Aralık 2015 Gösterim: 9.009 Cevap: 3
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
20 Şubat 2008       Mesaj #1
ener - avatarı
Ziyaretçi
nakış -kşı
isim Arapça na®ş
1 . Genellikle kumaş üzerine renkli iplikler veya sırma ve sim kullanarak elle, makineyle yapılan işleme, el işi:
Sponsorlu Bağlantılar
"Kilimi kilim yapan özelliklerden biri de nakış aralarındaki boşlukların düzenidir."- B. R. Eyuboğlu.2 . Özellikle duvar ve tavanları süslemek için yapılan resim:
"Bu hatlar, bu çiniler, bu nakışlar olmasa bu abideler de olmazdı."- O. S. Orhon.3 . müzik Beste ve semainin, dört yerine iki haneli olanı.4 . mecaz Hile.
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
_VICTORY_ - avatarı
_VICTORY_
VIP Silent storM
19 Temmuz 2013       Mesaj #2
_VICTORY_ - avatarı
VIP Silent storM
Nakış
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

Kumaş, halı, kilim, çorap vb. yüzeyine yün, iplik, sim, sırma vb. ile yapılan işleme. Nakışlar bugün makineyle de yapılıyorsa da özgün değerli olanlar elişleridir. Osmanlı mücellitlik ve hat sanatlarının temel ögesi de nakıştır. Seramik, duvar ve tavan süslemeleriyse hemen tümüyle nakışlardan oluşurdu. "Nakşı abi" denen ve suya zamk karıştırılarak yapılan bir resim tekniği yalnızca nakış için değil, genel olarak minyatürlerde kullanılırdı. Kumaş ve çini nakışlarına "nakşı peleng", altın süsleme ve yazılara "nakşı zerkâr" denirdi.

Tesadüfen Zirveye Çıkılmaz... Çıkılsa Bile Durulmaz...
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
28 Temmuz 2013       Mesaj #3
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Nakış Nedir?
MsXLabs.org

Osmanlı sanatında figüratif ya da figürsüz her türdeki resim ürününe verilen genel ad. Ancak günümüzde kumaş üzerine renkli ipliklerle yapılan işlemeler için de bu ad kullanılır.
Nakış yapılarına da nakkaş denir. Osmanlı sarayındaki nakkaşhanede her tür nakkaştan başka hattatlar ve mücellitler de çalışırdı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Aralık 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
NAKIŞ, -kşı a. (ar. nakş).
1.Kumaş zemin üzerine iğne ile pamuk, keten, yün, ipek, reyon ya da metal iplikler kullanarak süsleme motifleri işleme sanatı: Elbisenin önündeki nakışlar çok güzel. Nakışlarla bezenmiş bir masa örtüsü. (Bk. ansikl. böl.)
2. Bu yoldan elde edilen işleme.
3. Nakışçılık.
4. Bir nakışı andıran karmaşık, yoğun bezekler: Nakış gibi işlenmiş bir şiir. Çini bir vazonun nakışları.
5. Esk. Resim, suret.
6. Esk. Hile.
7. Nakış etmek - NAKŞETMEK. || Nakış olmak - NAKŞOLMAK. |j Nakış işlemek, bez ya da kumaş üzerine renkli ipliklerle işleme yapmak.

—Esk. Nakş-bend, süslemeli dokuma yapan kimse; ressam. || Nakş-ı perdaz, nakış yapan sanatçı. || Nakş-tıraz, süslü olarak yapılmış işlemeler. || Nakş-ı ber-ab, sürekli olmayan şey. || Nakş-ı bi-gubar, baskı altında olanların ağlayışı. || Nakş-ı cebin, alın yazısı. || Nakş-ı dil-firib, gönül aldatan suret. || Nakş-ı divar, duvarda yapılmış fresk; ruhsuz, kuvvetsiz kimse. || Nakşı kadem, nakşı pay, ayak izi. || Nakş-ı kül, tüm yaratılış. || Nakş-ı nik, mutlu an. || Nakşı parmur, bal peteği.

—El sant. Nakış ipliği, kumaş üzerine çeşitli motifler işlemek üzere kullanılan pamuk, yün, ipek ya da çeşitli biçimlerde hazırlanan sırma, sim gibi fantezi iplikler.

—Güz. sant. El yazmalarına, yapıların duvarlarına ve tavanlarına yapılan her türden renkli süsleme. (Nakış, günümüzdeki bezeme ile resim, minyatür gibi sanatları içeriyordu.) || Nakşı âbı, su ve zamkla karıştırılmış boyalarla resim yapma yöntemi, bu yolla yapılan resim. (Doğu minyatürlerinde kullanılan bu yöntemde boyalar mattır ve resimler guvaş resme benzer.) || Nakşı ber âb, sürekli olmayan, çabuk yok olan (Ebrunun su üstünde kalıcı olmayışı gibi.) || Nakşı peleng, çini ve kumaşlarda kullanılan panter, leopar beneklerine benzer süsleme motifi. || Nakşı zerkâr, yaldızla yapılan süsleme.

—Teknol. Nakış makinesi, nakış işleyen makine. (Bk. ansikl. böl.)

♦ sıf. Ciltç. Nakış basma, bir cilt üzerine basılan kabartmalı, oymalı süsleme.

—Müz. Genellikle dört dizeli olan güftesinin, birinci ve üçüncü dizeleri farklı, ikinci ve dördüncü dizeleri tümüyle aynı melodilerle söylenen beste ve semailer İçin kullanılır. (Nakış bestelere oranla nakış semailer daha çoktur. Yürüksemailerin pek çoğu nakış semai biçimindedir. Bu tür semailerde [örn. Tanburi Ali Efendi'nin suzidil ağırsemaisi: Kani yadı lebinle huni dil nûş ettiğim demler] terennüm bölümü oldukça uzun ve İnceliklidir. Nakış beste ve semailerde, terennüm, iki kez yinelendiğinden, bu yapıtlar iki haneli sayılırlar.)

—ANSİKL. Nakış ile dantel arasındaki fark, nakışın önceden hazırlanmış bir zemine uygulanması, dantelin ise zeminiyle birlikte örülmesidir. Üç çeşit nakış vardır: iğne ya da tığ nakışı, küçük bir tezgâh ya da çerçeve üzerinde işlenir; Cornöly türü makine nakışı; büyük sanayi tezgâhlarında üretilen mekanik nakış.
Nakış tezgâh ve araçları beş türdedir:
1. kumaşın iki levent arasına gerildiği ayaklı gergef;
2. işlenecek kumaşın yatay iki çubuğun zıvana deliklerine tutturulan bez şeride gerildiği gergef;
3. Çin kökenli kasnak, işlenecek kumaşın gerildiği tahta bir çember ile üzerine geçirilerek kumaşı sabitleştiren ikinci bir çemberden oluşur;
4. çerçeve, üzerine nakış işlenecek file kumaşın tutturulduğu çelikten bir kare, dikdörtgen ya da çemberdir;
5. pensli tezgâh, dikmelerin uzunluğu yönünde açılan tığlarla donatılmıştır. (Tezgâhın bir tarafına tespit edilen bu tığlar, işlenecek derinin kaymasını önler; diğer taraf indirilerek deri işlenir.) Bu tezgâh, eldiven, çanta vb. üzerine uygulanan nakışlarda kullanılır.

Mekanik nakış, nakış makinesi adı verilen çeşitli makinelerle işlenir; bazıları, doğrudan dikiş makinesinden türemiş ve zincir işi gibi bir dizi iş gerçekleştirebilen "dikiş nakış" makineleri ya da Cornöly türü makinelerdir. İsviçre makinelerinde tek bir yatay çizgi üzerine dizilmiş bir sıra iğne bulunur. Bunlar, hareketli bir şasiye dikey olarak gerilmiş kumaşın işlenecek yüzüne batıp çıkarlar, iğneler hep aynı yönde hareket ettiğinden süsleme motiflerinin elde edilebilmesi için kumaşın, istenen dedival nakışlı bohça sene göre yer değiştirmesi gerekir. Bu tür makineler özellikle döşemecilikte önem taşır.

Çeşitli nakış türleri vardır. Beyaz ış adı verilen nakış eskiden hep beyaz üzerine beyaz iplikle uygulanırdı. Bugün renkli olarak da uygulanmaktadır, ancak kullanılan işler değişmemiştir; sarma, İngiliz puanı, fisto, madeira, richelieu, colbert, rönesans işi vb. Ajur nakışı ’nda iplik çekerek kenar suları oluşturulur. Fantezi nakışlar, kumaş üzerine pamuk, yun, ipek iplikler, kordonet, kaytan sutaşı, ayrıca sırma, sim, bakır, alüminyum iplikler, boncuk, payet vb. malzemeler uygulanarak işlenir Bu nakışlar, cinslerine, kökenlerine, kullanılan malzemeye ve uygulanan işin türüne göre değişik adlar alırlar: oyulgama, düz dikiş, çin iğnesi, sap işi, düğüm işi, kum iğnesi, aplike, payet işi, boncuk işi vb. Sûzeni, gergef üzerinde, tığla, elde gerçekleştirilir Yapımında çeşitli işler kullanılır. Beauvais nakışı ise, zincir işini andırır, ancak daha kısa ilmiklerle gerçekleştirilir.
Ayrıca sayabileceğimiz nakış türleri: lame nakış, çift delikli yassı bir iğneyle uygulanır. Metal nakış, askeri rütbe işaretlerinde, kol işaretlerinde ve bayraklarda kullanılır; kilise eşyası nakışı, ipek üzerine çin iğnesi,aplike, sırma ve sim kaplama, doldurma zemin üzerine sırma işi ile uygulanır (bu tür nakışlarda bir konu işlenir ve yüz degradelerini belirtebilmek için bazı nakış makinelerinin işlediği çok ince sırma ipliklerden yararlanılır); iğneleme tekniğiyle yapılan halıcılık. Bu nakışların tümü her zaman elde gerçekleştirilir.

• iğne, önceleri bitki dikenleri ya da balık kılçığından yapılıyordu; sonradan tahta, fildişi ve sonunda metalden yapıldı; tarihin ilk çağlarından bu yana altın iplik kullanıldı; ama kronolojik sıralamaya göre yün ipliği, keten ve pamuk ipliğinden önce gelir. İ.Ö. 1200 yıllarında Çin'de kullanılan ipek iplik, Persler'de ve Mısır'da hı- ristiyanlık çağından az önce tanındı, Ba- tı'da ise Sezar dönemine kadar bilinmiyordu. Antikçağ'da en ünlü nakış üretim merkezi Babil idi. Bizans'ta sivil ve dinsel kıyafetler, atların koşumları bile nakışlarla süsleniyordu, ikonakırıcılık bunalımı bizanslı nakışçıların İtalya'ya göç etmesine yol açtı, böylece bu sanat tüm Batı'ya yayıldı. XII. yy.’a kadar ayırtedici özelliği, kumaşların ağırlığı, ipliğin kalınlığı, desen çizgilerinin kabalığı, renklerin ve uygulanan işlerin az çeşitliliğidir. Haçlılar tarafından getirilen nakış örneklerinin etkisiyle bu sanat giderek zarifleşti (din ve şövalyelik konuları, derebeylik bayraklarındaki armalar, flamalar, belde taşınan keselerdeki nakışlar). İslam nakışları büyük ün kazanmıştır, en eski örnekleri bile çok parlaktır (özellikle Araplar döneminde Sicilya' da). Daha sonra Safeviler döneminde İran'da ve Osmanlılar'da giysiler, örtüler, döşemelik kumaşlar, eyerler, tirkeşler vb. üzerinde parlak nakış örneklerine rastlanır. Mağrib'de Tunus, Cezayir, Tetuan, Fas, Azemmur Şali, Rabat'taki sayısız atölyede, halk arasında yaygın, ama çok ince nakışlar üretilmiştir.

• Türk nakışları'na ilişkin ilk bilgilere Orta Asya Türkleri’nde rastlanır. Hun Türkleri' nin örgü, işleme ve nakış işlerinde usta oldukları bilinmektedir. Bizans elçilerinden tarihçi Priskos, Attila’nın sarayında kadınların elbiseleri üzerine işlemeler yaptıklarını ve bunların ince ve göz alıcı işler olduğunu belirtir. Orta Asya'da göçerkonar bir yaşam sürdüren Türkler'in çadırlarında, her tür örtü ve eşyalarında, atlarının kolanlarında yün iplik ve İpekle yapılmış nakışlar olduğu bilinmektedir. Gergef ve kasnağın da o dönemlerinden günümüze ulaşan işleme gereçleri olduğu öne sürülür. Nakış sanatının doğduğu yer olarak kabul edilen Doğu ülkelerinin, özellikle çin işlemelerinin izlerini taşıyan Orta Asya türk işlemelerinden günümüze ulaşan örnek yok gibidir. Bu konuda gezginlerin notlarından, duvar resimlerinden vb. kaynaklardan bilgi edinilebilmektedir.
Gelişmiş bir dokuma tekniğine sahip olan Selçuklular'da da nakış tekniğinin gelişmiş olduğu ve motiflere kumaş desenlerinin kaynaklık ettiği öne sürülür.
Türk işlemelerinin bugüne ulaşmış en eski örnekleri, XVI. yy.'a aittir. Birçok başka sanat dalında olduğu gibi işlemecilikte de en yüksek düzeye bu yüzyılda erişilmiştir. XVI. yy.'ın sonundan başlayarak türk nakışlarının giderek özgünlüğünü yitirdiği, XVIII. yy.’da yoğunlaşan batı etkisiyle gerek motif gerek renk bakımından değişikliğe uğradığı görülür.
XVI. yy. nakış motifleri, çoğunlukla XV. yy. kumaş örneklerinden alınmıştır. Elde örnek olmamakla birlikte, XVI. yy.'daki gelişmiş işleme tekniğinin XV. yy.'da başladığı ve XVI. yy.'a ortam hazırladığı öne sürülür. XV. yy. kumaş desenlerinde çok sık görülen lale ve nar motiflerinin XVI. yy. işlemelerinde çok kullanılması da bunu kanıtlar niteliktedir. Bu dönemde nakış yapılan kumaşla motifler arasında sıkı bir bağ yardır ve motifi, kumaşın özelliği belirler. işlemede kullanılan renkler sınırlıdır. Çoğu kez üç ya da dördü geçmez. En fazla kırmızı, yeşil, mavi ve krem ya da açık sarı kullanılmıştır. Renklerin düzenlenmesinde doğaya bağlı kalınmamış, işleyenin beğenisine göre biçimlendirilmiştir. Desenler serbest ve karışık motifler olmak üzere ikiye ayrılır. Serbest motifler bir eşyanın ortasını ya da bordürünü başlı başına kaplayan motiflerdir Bunlarda genellikle madalyon biçimli motifler enginar, nar ya da oval olarak işlenmeye uygun biçimde düzenlenmiş meyve desenleri kullanılmıştır. Bazen bu motiflerin iç ve dışı çiçek dallarıyla bezenmiş, stilize motiflere de yer verilmiştir. Yaprak, çiçek, meyve ve kozalak motifleri de bu dönemde sık kullanılan serbest motiflerdendir Çiçek motifleri içinde en sık görülen küçük kıvrık bir sapın ucunda bulunan gül ve tırtıllı yaprak, değişik biçimlerde işlenen lale (arap harfleriyle yazıldığında "Allah" ve "kale” sözcüklerinde aynı harflerin bulunması islamda bu çiçeğe mistik bir anlam verilmesine neden olmuştur) ve bir dal çevresine sıralanmış sümbüldür. Bunlardan gül motifinin çok eski çağlardan bu yana kullanılmış bir türk motifi olduğu ve bu nedenle Türkler'in egemen olduğu yörelerde de çok kullanıldığı öne sürülür. Ayrıca “gül" ün tasavvufi bir anlamı da vardır. Tasavvufta "gül”ün üç sıra halindeki yapraklarından birinci sıradaki ilk beş yaprağın islamın 5 şartına, ikinci sıradaki altı yaprağın imanın 6 rüknüne, üçüncü sıradaki yedi yaprağın da Fatiha suresi'nin yedi ayetine işaret olduğu belirtilir. Karışık motifler çiçek, yaprak, meyve ya da bunların arasına karıştırılmış başka motiflerden oluşur, işlemeci dönemin yaygın motiflerini belli bir düzen içinde birlikte kullanarak deği
şik kompozisyonlar yaratır. XVI. yy. bordür motifleri de oldukça değişiktir. Bunlardaki ince geometrik şekillerin, çiçek motiflerinin yerini aldığı sanılmaktadır. Bordü- rün ana desenle uyumlu olması esastır.
XVII. yy.'da türk nakışlarının XVI. yy.'daki özgünlüğünü ve sadeliğini yitirdiği görülür. Kullanılan renkler giderek çeşitlenmiş, ana renkleri daha belirginleştirmek amacıyla siyah ibrişim, sırma, sim de kullanılmaya başlanmıştır. Ana renkler kırmızı, mavi ve yeşil, yardımcı renkler krem, açık sarı ve tonlarıdır. En çok kullanılan bu renklerin yanı sıra siyah, kahverengi vb. başka renklere de yer verilmiştir Gene de temel renk sayısı altıyı geçmez. Motiflerde aynı dönem kumaş desenlerinin etkisi belirgindir. Bunda özellikle tezgâhta dokunan kılaptanlı, simli ve ipekli kumaşların pahalı olması nedeniyle bu kumaş örneklerine öykünerek yapılan işlemeler etkili olmuştur. Motifler XVI. yy.’daki özelliklerini korumakla birlikte bitki motiflerinin giderek stilize olduğu görülür. XVI. yy.'da kullanılan serbest ve karışık motifler bu yüzyılda da işlenmiş, desenler normal büyüklüklerine yakın boyutlarda tutulmuştur. Bordür ve zemin motifi arasındaki uyuma özen gösterilmiş, küçük parçalarda daha çok basit ve zarif motifler yeğlenmiştir Motiflerin düzenlenmesinde işlenecek kumaş ve işlevi göz önünde bulundurulmuş, yastık, bohça türü eşyalarda yüzeyi kaplayacak iri motifler seçilirken mendil, kuşak vb küçük eşyalarda stilize çiçek motifleri, geometrik desenler kullanılmıştır.
XVI. ve XVII. yy.'larda en çok kullanılan nakış türleri hesap işi, dolgulu hesap işi, türk işi, ince iş, pesent, zerduz, sırma işi, anavata, sarma, balıksırtı ve aplikedir.
Batı etkisinin giderek yoğunlaştığı XVIII ve XIX. yy.’da türk nakışlarının da gerek renk, gerek desen olarak çeşitlendiği ve belirgin biçimde batı işlemelerinden izler taşıdığı görülür. Kadife üzerine sırma ve simle yapılmış nakışlar çok yaygınlaşmış akla gelen her motif desen olarak kullanılmıştır. Arma biçiminde desenler, ev, cami, selvi vb. bu dönem motiflerindendir. Temel renklerin sayısı artmış, bunların tonları da kullanılmaya başlanmıştır. Nakışlarda inci ve mercan kullanma da çok yaygındır.
Bu dönemde en çok kullanılan işleme türleri hesap işi, muşabak, mürver, atma, türk işi, sarma, çiniğnesi, zincir, dival, anavata ve sırmalı nakışlardır. XIX. yy.’dan sonra geleneksel türk işlemeciliğinin giderek özgünlüğünü yitirdiği ve XVI. ve XVII. yy.'larda esas olan yalınlığın yerini gösteriş öğesinin aldığı görülür.
Günümüzde geleneksel tür nakışlarının özgün biçimiyle yaşatılması ve tanıtılması amacıyla çeşitli resmi ve özel kuruluşlar çaba göstermektedir.
Topkapı sarayı müzesi’nde eski türk işlemelerinin XVI. yy.'dan başlayarak pek çok örneği sergilenmektedir.

—Teknol. İlk mekanik nakış makinesi, yatay olarak dizilmiş ucu kanca biçiminde olan tığlar yardımıyla kumaş üstüne bir sıra çiçek işliyordu. Bu makineyi gerçekleştiren transız makinecinin adı bilinmemektedir, ama bu düşünceden yeniden esinlenildi ve bugün, Heilmâpn nakış makinesi (1834) ve özellikle Cornâly nakış makinesi gibi bir çok nakış işleyen az ya da çok otomatik makineler vardır. Cornöly nakış makinesi kısmen otomatiktir.

Kaynak: Büyük Larousse

Benzer Konular

17 Ağustos 2009 / asla_asla_deme Sağlıklı Yaşam
23 Eylül 2013 / aydan8 Soru-Cevap
21 Mart 2008 / P.u.S.u Meslekler
7 Mart 2016 / mürvet yüce Taslak Konular
8 Mart 2010 / BrookLyn Rüya Tabirleri