Arama

Atasözü Nedir?

Güncelleme: 12 Temmuz 2017 Gösterim: 15.530 Cevap: 7
Kral_Aslan - avatarı
Kral_Aslan
VIP MsXTeam
7 Mart 2008       Mesaj #1
Kral_Aslan - avatarı
VIP MsXTeam

atasözü

Ad:  atasözü.JPG
Gösterim: 251
Boyut:  17.5 KB

ATALAR sözü ya da DARB-İ MESEL olarak da bilinir
Sponsorlu Bağlantılar
yaygın düşünce, kanı, inanış, görüş ve özlemleri dile getiren ve özlü, çarpıcı, kalıplaşmış bir yargı içeren deyiş.

Halk edebiyatının bilmece, masal, efsane tekerleme, mâni vb türleri gibi atasözleri de sözlü gelenekten doğmuştur. Bütün ulusların sözlü geleneğinde zengin bir atasözü birikimi vardır. Dünyanın çeşitli yörelerinde doğmuş atasözleri karşılaştırıldığında, farklı kültür ortamlarında çoğunlukla aynı özlü düşüncenin ortaya konulduğu dikkati çeker. Sözgelimi Kitabı Mukaddes’te geçen ve pek çok kültürün paylaştığı “Göze göz, dişe diş” deyişinin, Doğu Afrika’daki Nandiler arasındaki karşılığı şudur: “Keçi postunun bedeli keçi postu, sukabağının bedeli sukabağı”. Her iki deyiş de, geçerli davranış kurallarının bir parçasıdır ve kabileye özgü dünya görüşünün atasözleri aracılığı ile aktarılmasının örneğidir. Aynı atasözü değişik yörelerde birçok değişik biçimde de karşımıza çıkabilir.

Avrupa’da bu durum, bir olasılıkla, ortaçağda Latince atasözlerinin her ülkede kullanılmasının sonucudur. “Avuç içindeki bir kuş, çalılıkta iki kuşa değer” anlamındaki İngilizce atasözünün değişik biçimleri, Rumence, İtalyanca, Portekizce, İspanyolca, Almanca, İzlanda dili gibi başka dillerde de görülür. Ama farklı bir dil öbeğinden olmakla birlikte Türkçede de bu atasözünün bir benzeri vardır: “Bugünkü tavuk, yarınki kazdan iyidir”. Dolayısıyla atasözlerindeki benzerlikler, yalnızca dil ailesi ortaklığından kaynaklanmaz; uluslararası ekonomik, kültürel, siyasal ilişkiler sonucunda da bazı atasözleri bir dilden öbürüne aktarılır. Zamanın para kadar değerli olduğunu belirten atasözünün birçok dilde hemen hemen aynı sözcüklerle karşılığı vardır. Türkçede “Vakit nakittir”, İngilizcede “Time is money”, Fransızcada “Le temps cyest de Vargent”, Almancada “Die Zeit İst Geld” gibi. Bu deyişin ilk kez hangi kültür çevresinde kullanıldığını saptamak olanaksızdır. Kitabı Mukaddes’te geçen çoğu atasözünün benzerine de Eski Yunan’da rastlanır. Örneğin “Yumuşak cevap gazabı yatıştırır” (Süleyman’ın Meselleri 15:1) sözü, Hz. Süleyman kadar Aiskhylos’un da dağarcığında vardır. Hz. İsa’nın bir deyişinde geçen “Ey hekim, kendini iyi et” (Luka 4:23) sözü de Yunanlılarca kullanılırdı.

Dünyanın aynı yöresindeki atasözlerinde belirli üslup benzerlikleri de görülür. Örneğin Ortadoğu atasözlerinde, abartılı ve renkli görsel anlatım biçimlerine çok sık başvurulur. Bunun tipik bir örneği, talihli insanı tanımlayan bir Mısır atasözüdür: “Adamı Nil’e atsan ağzında balıkla çıkar”. Latince atasözlerinin belirgin özelliği ise kısa ve özlü olmasıdır: Praemonitus, prae- munitis (Haberli olan silahlı olur) gibi.

Türkçe atasözlerinin de genel özelliği kısa olmalarıdır; “Ağlatan gülmez”, “Zor oyunu bozar”, “Ava giden avlanır”, “Dertsiz baş olmaz” gibi.

Hemen bütün dillerin atasözlerinde uyak, ses yinelemesi ve çeşitli sözcük oyunları bulunur. Türkçe atasözlerinden “Gelen geçer, konan göçer”, “Çoğu zarar, azı karar”, “Ağır kazan geç kaynar”, “Arık ata kuyruğu yüktür”, “Bir ağaçta gül de biter diken de”, “Deve Kâbe’ye gitmekle hacı olmaz”, “Lafla peynir gemisi yürümez” bunlara örnek gösterilebilir. Ev eşyaları, çiftlik ve ev hayvanları, günlük olaylar, atasözlerini gündelik imgelerle zenginleştirir. Sözgelimi Türkçedeki “Aba vakti yaba, yaba vakti aba”, “Çanağa ne doğrarsan, kaşığında o çıkar”, “Ata da soy gerek ite de”, “Eşek eşeği ödünç kaşır”, “Bülbülün çektiği dili belası”, “Kedinin boynuna ciğer asılmaz” böyle örneklerdir.

Atasözlerinin çoğu anonim kaynaklardan gelir ve bunları ilk çıkış yerine kadar izlemek çok güçtür. Türkçe atasözlerinin bir bölümü, geçmişte yaşanmış ve bir nükteyle noktalanarak halkın belleğinde iz bırakmış olaylardan, bir bölümü de Nasred- din Hoca fıkralarından kaynaklanır. Örneğin “Denize düşen yılana sanlır” atasözünün Padişah II. Mahmud’a ait olduğu söylenir. II. Mahmud Osmanlı topraklarına göz diken Mısır valisi Mehmed Ali Paşa’ya karşı koyabilmek için Rus çan I. Nikolay’ dan yardım istemek zorunda kalmış, bu davranışının doğru olmadığını ileri süren bir devlet adamına da yukardaki yanıtı vermiştir. Ama yalnızca yerleşmiş bir atasözünü de kullanmış olabilir. Öte yandan “El elin eşeğini ıshk çalarak arar”, “Parayı veren düdüğü çalar”, “Üzümünü ye, bağını sorma” gibi atasözleri, Nasreddin Hoca fıkralarına dayanan atasözlerine örnek gösterilebilir.

Eski atasözleri halk arasında kullanıla kullanıla yenileri doğabilir. Örneğin Türklerin ilk yazılı belgeleri olan Göktürk Yazıtlarında geçen “Yufka olanın delinmesi kolaymış, ince olanı kırmak kolay; Yufka kalın olsa delinmesi zormuş; İnce yoğun olsa kırmak zormuş” atasözü, sonraki dönemlerde “Kaim (yoğun) incelene kadar, ince üzülür” biçimini almıştır.
Günümüzde hâlâ kullanılan birçok atasözü, aslında gözden düşmüş geleneklere ve inanışlara dayanır. Sözgelimi “Abanın kadri yağmurda bilinir” atasözünde geçen “aba”, eskiden giyilen bir çoban giysisidir. Atasözleri bazen bir boşinanı (“Ayı görmeden bayram etme”), bazen hava durumuna ilişkin bir bilgiyi (“Dut yaprağını açtı, soyun, döktü giyin”, “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır”), bazen de sağlıkla ilgili bir öğüdü (“Can boğazdan gelir”, “Erken kalktım işime, şeker kattım aşıma”) dile getirir.

Yazılı kültüre geçmiş toplumların çoğu, sonraki kuşaklara aktarmak amacıyla atasözlerini toplamıştır. Eski Mısır’dan, İÖ 2500 kadar eski bir tarihe uzanan atasözü derlemeleri bugüne ulaşmıştır. Sümer yazıtlarında, atasözü biçiminde yazılmış dilbilgisi kuralları görülür. Eski Çin’de ahlak eğitiminde atasözleri kullanılır. Hindistan’ın Veda metinlerinde de felsefi düşünceleri açıklamak için atasözlerinden yararlanılırdı. Kitabı Mukaddes’in geleneksel olarak Hz. Süleyman’a atfedilen “Meseller” kitabı, daha eski derlemelerden alınmış deyişleri de içerir.

Türkler arasında, edebiyat ve söylevlerde atasözlerine yer verme geleneğinin köklü bir geçmişi vardır. Bunun ilk örnekleri
Göktürk Yazıtlan’nda (8. yy) görülür. 11. ve 12. yüzyılın temel yapıtlarından, Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’i ile Edip Ahmed Yükneki’nin AtabetüT-Hakayık'ı atasözleriyle zenginleştirilmiştir. Necati, Nabî, Sabit, Ragıb Paşa, Şeyh Galib gibi divan şairleri, pendnamelerinde, dinsel ve ahlaki mesnevilerinde, destan ve şiirlerinde, atasözlerine edebi bir söyleyiş

kazandırmışlardır. Halk edebiyatında da “nasihat destanları” ya da “atalarsözü” ya da “atalarsözü destanları” gibi yapıtlarda, atasözleri hece ölçüsüne göre özgün biçimi bozulmadan kullanılmıştır. Levnî’nin “Atalarsözü Destanı” bu türün en başarılı örneğidir. Türkçe atasözü örneklerini derleyen ilk kitap, Kâşgarlı Mahmud’un Araplara Türkçe öğretmek amacıyla hazırladığı Divanü Lügati’t-Türk'üdür (11. yy). Sonraki yüzyıllarda, eğitim amacıyla çeşitli yapıtlarda kullanılabilmesini sağlamak üzere, atasözleri elyazmaları biçiminde de derlenmiştir. Türkçe atasözlerinin sistemli olarak derlenmesine ise Tanzimat’tan sonra başlanmıştır. Bunlar arasında, Şinasi’nin Durub-ı Emsal-i Osmaniye (1863; Ebüzziya Tevfik’in eklemeleriyle, 1885), Ahmed Vefik Paşa’nın Müntehabat-ı Durub-ı Emsal (1852), Ahmed Midhat’ın Atalar Sözü, Tür kî Durub-ı Emsal (1871) adlı yapıtları anılabilir. Cumhuriyet döneminde, özellikle harf devrimin- den sonra yapılan başlıca derlemeler şunlardır: Veled Çelebi, Atalar Sözü (1936); Ferit Birtek, En Eski Türk Savları (1944); Dehri Dilçin, Edebiyatımızda Atasözleri (1945, 1. kitap); Mustafa Nihat Özön, Ata Sözleri (1952); F. Fazıl Tülbentçi, Türk Atasözleri ve Deyimleri (1963); Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü (1971-77, 3 cilt); Aydın Oy, Tarih Boyunca Türk Atasözleri (1972).

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 12 Temmuz 2017 21:47
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2011       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Atalarımızın, uzun denemelere dayanan yargılarını genel kural,bilgece düşünce ya da öğüt olarak düsturlaştıran ve kalıplaşmış biçimleri bulunan kamuca benimsenmiş sözlerdir.”
Türk kimliğine ait ilk atasözü kitabı, Fatih'teki Millet Kütüphanesi'nde bulunan “Teshil” adlı tıp kitabın sonuna eklenmiş el yazısı ile kaydedilen bir risalede yer almaktadır.Toplam 698 adet olup; yazılış tarihi itibariyle hicri 885,miladi 1420 yıllarına denk düşmektedir.
Sponsorlu Bağlantılar
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
21 Mayıs 2011       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Atasözü
Toplumların yüzyıllar boyunca geçirdikleri denemelerden doğmuş, toplumun ortak düşünce, kanı ve tutumunu belirten, ait olduğu ulusun bireylerine yol gösteren söz.

Atasözleri kalıplaşmış, kısa ve özlü yargılar biçimindedir. Toplumların yaşama biçimlerinden çıkarılmış davranış kuralları oldukları gibi, o toplumun inanışlarını, töre ve geleneklerini, dünyaya bakış biçimini de yansıtırlar. Osmanlıcada mesel (çoğulu emsal) ve darb-ı mesel (anlamı mesel getirmek, çoğulu durub-i emsal) sözcükleriyle karşılanan atasözü için Divan-ı Lugati't Türk'te sav sözcüğü geçer.

Ayrıca atasözleri toplumun tarihsel gelişimi boyunca kimi değişikliklere uğrarlar ya da kimileri kullanılıştan düşer. Divan edebiyatında atasözlerinden yararlanarak öğüt vermek amacıyla yazılan yapıtlara nasihatname, pendname adı verilmiştir. Birçok şair de atasözlerinden bol bol yararlanmıştır. Böylesi kullanımlarda atasözlerinin kalıbının aruz ve kafiye zorlamasıyla çoğu kez bozulduğu, sözcüklerin yerlerinin değiştirildiği ya da yeni sözcükler eklendiği görülür. Halk edebiyatında destan geleneğinin canlı olduğu çağlarda, destanın girişinde ya da bir sırasını düşürüp içinde, anlamca birbirini bütünleyen bir sıra atasözü kullanılmıştır. Dede Korkut Kitabı'nın girişinde rastlanan söz katarları ile âşıkların öykü anlatırken başvurdukları tekerlemelerin böyle bir gelenekten kaldığı sanılmaktadır.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Safi; 12 Temmuz 2017 21:40
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
3 Mayıs 2014       Mesaj #4
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Atasözü nedir, ne demektir?
Atasözleri; geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. Türkçe'de "sav" ve "irsal-i mesel" olarak da adlanılır. Atasözleri bir toplumun duygu, düşünce inanç ve kültür yapısını yansıtır. Atasözlerinin kim tarafından ne zaman söylendiği bilinmez. Yani atasözleri anonimdir. Bu sözler topluma mâl olmuş, toplum tarafından benimsenmiş ve yüzyılların düşünce ve mantık isteminden geçerek günümüze ulaşmış kısa ve özlü sözlerdir. Atasözleri, bir düşünce açıklanırken ya da savunulurken tanık olarak da gösterilirler. Atasözleri, halkın yalnızca ortak duygu ve düşüncelerini değil ortak dil zevkini de yansıtır.
Son düzenleyen Safi; 12 Temmuz 2017 21:40
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Mart 2016       Mesaj #5
Avatarı yok
Yasaklı
ATASÖZÜ ya da DARBIMESEL, Halk içinden çıkan, bir öğüdü, sağduyusal bir gerçekliği ya da deneyime dayalı bir gözlemi dile getiren ve halkın ortak kullanımına giren kısa özlü söz.

Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Mart 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
atasözü
isim
  • Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiş ve halka mal olmuş söz, darbımesel: Ayağını yorganına göre uzat. Atsan atılmaz, satsan satılmaz vb.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Mart 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Atasözleri
  • Ulusların özel dilvarlığı" Bir öğüdü, bir davranış kuralını, bir yargıyı kısa ve kesin bir dille anlatan ve eskiden beri söylenigelen ilkeleşmiş tümceler
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
30 Mart 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
atasözü ingilizcesi
  • proverb
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

29 Şubat 2016 / Misafir Edebiyat
2 Mart 2016 / Misafir Edebiyat