NUTUK, -tku a (ar. nutk).
1. Belirli bir işlev yüklenmiş bir konuşmacının, bir topluluğa belirli bir konu üzerinde ya da bir tören nedeniyle yaptığı konuşma, söylev: Atatürk'ün 10. yıl nutku.
2. Esk. Konuşma yetisi
3. Nutuk atmak, nutuk çekmek, bir kimsenin boş, uzun ve sıkıcı, inandırıcılıktan yoksun bir konuşma yaptığını belirtmek için söylenir. || Nutka gelmek, konuşmaya başlamak. || Nutku tutulmak, nutku kurumak, korku, heyecan, öfke gibi nedenlerle birşey söyleyemez duruma düşmek: Onu birden karşımda görünce nutkum tutuldu.
—Esk. Nutuk irat etmek, nutuk vermek, söylev vermek. || Nutku müteazzir olmak, söyleyeceğini şaşırmak, unutmak. || Nutk-ı iftitahi, açılış söylevi: "Emrah Efendi kıyam ile bir nutk-ı iftitahi irad eylemiştir" (İsmail Suphi).
-Ed. - SÖYLEV.
—Ed. ve Tasav. Tarikata yeni giren dervişlere, tarikat derecelerini, tarikat adabını öğretmek için söylenmiş şiir. || Tarikat büyüklerinin belli zamanlarda okunup ezberlenen nazım ya da nesir türündeki yazılmış sözleri. || Nutk-ı ilahi, Tanrı sözleri, tanrısal buyruklar. || Nutuk haklamak, tarikat büyüklerinin buyruklarını itirazsız ve tereddütsüz yerine getirmeye hazır olmak.
Kaynak: Büyük Larousse