NADAS a.
1. Toprağın kuvvetlenmesi için tarlayı sürerek ya da sürmeden dinlenmeye bırakma. (Bk. ansikl. böl.)
2. Geçici olarak ekilmeyerek dinlenmeye bırakılan toprak.
3. Nadas etmek, bir tarlayı temizlemek, dinlendirmek; ertesi yıl ekim için toprağı hazırlamak. || (Toprağı, tarlayı) nadasa bırakmak, toprağı dinlenmeye bırakmak.
—ANSİKL. Birkaç yıl ekilip su ve besleyici maddece fakirleşen tarlanın bir yıl ekilmeden dinlendirilmesi, Akdeniz ülkelerine özgü bir tarım tekniğidir. Homeros’un ünlü llyada destanında da sözü edilen bu yöntem Akdeniz yöresinden yavaş yavaş Kuzey Avrupa'ya yayılmış, bazı bölgelerde pek geç olarak tanınmıştır (iskoçya: XVIII. yy.). Toprak hiç sürülmeden, işlenmeden, olduğu gibi bırakılırsa buna “kara nadas" adı verilir. Bunun yararı pek azdır. Buna karşılık anız bozularak yapılan nadasın (anız nadası) yararı daha çoktur: henüz nemli ve yumuşak olan toprak kolay sürülür, havalandırılır, yüzeydeki yabani otlar ve bunların tohumları toprağa gömülerek çimlenir ve tarla bir daha sürüldüğünde kolayca yok edilirler. Kabarık toprak suyu bol emebildiğinden tarla su bakımından zenginleşir. Topraktaki besin maddeleri ufalanarak bitkilere yararlı hale gelir, istenilen sonucun alınabilmesi için hasattan hemen sonra toprak derin olarak değil, yüzden sürülür. Kıştan önce ikinci bir kez daha derince, ilkbahar ve yaz aylarında kültivatör, diskli tırmık ya da toprak frezesiyle yüzeyden birkaç defa daha sürülmeli ve kaymak meydana gelmişse kırılmalıdır. Bir de "yarım nadas” yahut yeşil nadas vardır ki, ilkbaharda sürülen tarla ekim ayına kadar kendi haline bırakılarak dinlendirilir. Anız nadası bu nadasların en yararlısıdır.
Toprağın az olduğu ülkelerde toprağı güçlendirmek ve her yıl ekilmesini sağlamak amacıyla nadas yerine başka yöntemlere başvurulur.
Kaynak: Büyük Larousse