YOKSUL sıf. ve a. Geçinmekte güçlük çeken, maddi olanakları kısıtlı olan bir kimse bir topluluk için kullanılır; fakir: Yoksul bir kadın. Yoksul ailelere yardım etmek. Yoksulların oturduğu mahalle.
—Tat. ve Sos. huk. Yoksullar yasası (poor laws),İngiltere'de 1563'ten itibaren uygulanan ve 1601 'de bir düzene bağlanan, yoksullara yapılacak yardımlara ilişkin çeşitli yasalara verilen ad. (Bk. ansikl. böl.)
♦ sıf. Çoğunlukla yoksul insanların yaşadığı bir yer için kullanılır; fakir: Yoksul bir ülke, çevre.
—Çağ. sant. Yoksul sanat (ital. artepovera), çağdaş sanatta 60'lı yılların ikinci yarısında gelişen ve sanatsal yaratımda geleneksel tekniklerin ve pahalı gereçlerin yadsınmasıyla belirginleşen eğilim. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Çağ. sant. 1967’de İtalyan sanat eleştirmeni Germano Celant’ın adını koyduğu yoksul sanat İtalyan sanatçılarının (M. Merz, Gilberto Zorio [doğm. 1925], Giovanni Anselmo [doğm. 1934], M. Pistoletto, Jannis Kounellis [doğm.
1936] araştırmalarını bünyesinde toplar, antiform ve process art adıyla tanınan alman (Beuys, Reiner Ruthenbeck [ddğm.
1937] ) >/e amerikan (R. Morris, R. Serra, Bruce Nauman [doğm. 1941]) akımlarıyla ya da Fransa'da Ben, Sarkis gibi sanatçıların çalışmalarıyla bütünleşir. Bu sanatçıların ortak noktası, estetik amaçlı imge ve biçimi yadsımaları ve yapıtı oluşturan ilişkiler zincirinin merkezine düşünce sürecini koymalarıdır. Böylece fiziksel (sanatsal nitelik taşımayan ve çoğu kez kaba olan, çelik, yağ, çuha, tuğla, çimento gibi gereçlerin ilkelliği) ve kavramsal (gereçlerin yoğunluk, katılık, işlenebilirlik, iletkenlik gibi fiziksel ve maddesel özelliklerinin vurgulanması) iki kutup arasında geniş bir deney alanı ortaya çıkar. Tanımı çok geniş tutulan yoksul sanat, anlatımcılığı, ye- nidadacılığı, "fluxus"u ya da minimalci ve kavramsal öğeleri dışlamaz.
—Tar. ve Sos. huk. Yoksullar yasası. İngiliz toplum yaşamını iki yüzyıl boyunca etkileyecek olan Elizabeth II dönemi yasalarıyla aşağıdaki ilkeler açık biçimde ortaya konmuştur: bedensel özrü olmayan herkes için çalışma zorunluluğu; sakatlara yardım yükümlülüğü: krallık adına, ancak dinsel cemaatlerin yönetim çerçevesi içinde tek tip bir örgütün gerekliliği; yardımları karşılamak için vergi alınması zorunluluğu.
Fler dinsel cemaatte sulh yargıcı, yoksulların çocuklarına iş verilmesi, hiçbir geliri olmayan kimselere iş sağlanması, çalışamayacak durumda olan sakatlara yardım edilmesini sağlamak ve bu amaçla toprak ve mülk sahiplerini vergilendirmekle görevli iki müfettiş atıyordu. 1601 tarihli Poor Relief Act'ın uygulanması için work- house adı verilen çalışma evleri kuruldu. 1782’de, yoksullar yasası geçirdiği değişikliklerle tam anlamıyla bir yardım yasası haline geldi. Önce devrimci Fransa, sonra imparatorluk Fransası ile girişilen savaşların neden olduğu ekonomik ve sosyal bunalım yıllarında ücret baremi ve asgari ücret esası getirilerek (1795), yoksullar yasası vergisi, işçi ve gündelikçilerin acınacak durumdaki ücretlerini yükseltmek amacıyla kullanıldı. O tarihten itibaren yoksullar yasasına karşı şiddetli bir kampanya (bu kampanyalarda Malthus ateşli konuşmalarıyla dikkati çekti) başlatıldı; daha katı bir hale gelen ve ancak XIX. yy. sonlarında daha insani bir çerçeveye kavuşturulan yasa, sonunda tümüyle kaldırıldı.
Yokaul bir gencin romanı (te Roman dün jeune homme pauvre), Octave Feuillet'nin romanı (1858). Champcey d'Haute- rive markisi olan babası Maxime Odiot' nun sanıyla birlikte borçlarını da devralmış olan delikanlı, Morbihan'da Laroque ailesinin yanında kâhya olarak çalışmaya başlar. Evin kızıyla aralarında umutsuz bir aşk doğar: sonunda tüm engeller ortadan kalkar ve her şey mutlu bir biçimde sonuçlanır.
Kaynak: Büyük Larousse