ŞAİR (ar. şf'r'öerı şa’ir) Şiirle uğraşan, dizeler oluşturan, düşüncelerini, duygularını sözıu ya da yazılı olarak koşuk biçiminde dile getiren sanatçı.
—Esk. Şair-i azam, şairlerin en büyüğü.
♦ sıf. Gerçekleri düşçü bir ülkücülükle ele alan, duyarlı bir kimse için kullanılır: O, her an coşmaya hazır şair ruhlu bir insandır. Şair yaradılışlı bir genç.
—ANSİkl Din ve Ed. ilkel toplumlarda şair gizli güçlerin sahibi, bilinmezin açıkla- yıcısıydı; tanrısal esinle söylediği uyumlu sözler dinsel törenlere katılanları coştururdu. Tunguzlar’ın şaman, Yakutlar'ın oyun, Altay Türkleri’nın kam, Kırgızlar’ın baksı adını verdiği şaire Oğuzlar ozan diyordu. Dede Korkut öykülerine adını veren kahramanın, "Oğuz’un tamam bilicisi” olduğu açıklanır. Dede Korkut kopuz çalarak şiirlerini söyler; gaipten haber verir, Oğuzlar güçlüklerle karşılaşınca ona danışırlar Delikanlılara ad verir, anlaşmazlıkları gözer, oğuz beylerinin serüvenleriyle ilgili oğuznamelerı düzenleyip çalar, söyler. Kopuz eşliğinde şiir söyleyen ozanın bazı nitelikleri saz şairi (âşık) tipinde devam etmiştir. Tanrısal esin saz şairinin düş görmesi motifinde kendini gösterir. Düşte erenlerin elinden bade içen âşık, onların himmetiyle şiir söylemeye başlar. Kuran hükümlerinin Tanrı sözü değil yalnızca şiir olduğunu ileri süren müşriklere ve hiciv yazan cahıliye şairlerine karşılık İslam dininin ilk döneminde şairin kınandığı görülür {"Şairlere gelince, onlara da sapıklar uyar", Kuran, XXVI. 224 "; "O [Kuran] bir şiir değildir". LXIX. 41; "Biz Muhammet'e şiir öğretmedik ve ona şiir yakışmaz da”, XXXVI, 69). Hz. Muhammet’in de şiiri kınayan hadisleri vardır: "Şiir şeytanın araç olarak kullandığı çalgılardan biridir.'' Ancak daha sonra İslam dinine giren ve İslamlık için çalışan Hassan bin Sabit için “Tanrı sem Ruhülkudüs ile destekleyip güçlendirsin" diyen Peygamberin şu yolda bir hadisi de bulunduğu ileri sürülür: “7ânrı'nın arş altında öyle hâzineleri vardır ki bunların anahtarı şairlerin dilleridir. Tekke şiirinde olduğu gibi tasavvufi divan şiirinde de şairin başlıca konusu tanrısal aşktır. Öte yandan laik nitelikli aşk ve şarap şiirinin, aşk mesnevilerinin sahibi olan şairler de genellikle anlattıklarının tanrısal aşk yönünde yorumlanması için ortam hazırlarlar. Servet-i funün döneminin kılık kıyafetiyle çevresinden farklılaşmış, halka uzak, bireyci şair modeline karşılık Milli edebiyat akımı toplum sorunlarını dile getiren, coşkulu şair tipini yüceltir.
ŞAİR a. (ar. şaeir). Esk. Arpa: Hubz-ı şair (arpa ekmeği).
—Kur. tar Şafr emini -ARPA' EMİNİ Şair aşkı (Dichterlıebe), H. Heine’ın Intermezzo adlı yapıtından alınmış şiirler üzerine Schumann’ın bestelediği 16 lied çevrimi (op. 48, 1840). Piyano prelüdlerı ve postlüdleri, lirizmi ve birliğiyle eşlıklı ezgi türüne yeni bir öğe getiren liedlerle bütünleşmiştir.
Kaynak: Büyük Larousse