TABU
a. (ing. taboo; polinezya dilinde yasak, kutsal anlamına gelen tabu sözcüğünden).
Sponsorlu Bağlantılar
2. Toplumsal, dinsel, kültürel baskılar yüzünden bir sözcüğün kullanımına konan yasak.
3. Söz edilmemesi gereken, toplum ve ahlak kurallarına göre çağrıştırılması, anımsatılması yakışıksız, uygunsuz sayılan şey: Tabuları yıkmak. Cinsellik artık tabu olmaktan çıktı.
♦ sıf. Dinsel bir yasağı olan, tabu sayılan şey için kullanılır.
—ANSİKL. XIX. yy.’dan başlayarak antropoloji, tabu kavramını, özellikle totemcilikle olan bağıntıları bakımından derinliğine inceledi; çünkü totem hayvanlar ya da nesneler yasaklara bağlanmıştı. Frazer, Durkheim ve Mauss’tan sonra tabu, hatta dinin ya da kutsallık düşüncesinin temeli olarak bile kabul edilebildi. Bu kavram altında, çok değişik olaylar bir araya getirildi. Bu nedenle antropologlar, eskiden tabu adıyla bir araya getirilen şeyleri adlandırmak için, “yasak" terimini yeğlemeye başladı. Daha yansız ve daha kapsayıcı bir nitelik taşıyan bu terim, yasaklama olaylarının karmaşıklığını daha iyi açıklıyordu.
Yasaklamada, toplumsal bir kurallar ve yaptırımlar alanıyla, bu kural ve yaptırımların daha çok “mistik" ya da "büyüsel-dinsel" bir nitelik taşıdıkları bir başka alan arasında bir ayrım yapmak genellikle çok güçtü. Örneğin yakınıyla yatma konusundaki evrensel yasakta (eskiden tabu deniliyordu) durum, böyleydi. Yakınıyla yatma yasağının Lövi -Strauss, her türlü değiş tokuşun, dolayısıyla her türlü toplumun kurucusu olma özelliği taşıdığını ortaya koymuştu. Ancak Françoise Heritier, bütün toplumlar için yakınıyla yatma yasağının, yerel kişi (kan, ruhlar vb.) ve toplumsal ve “mistik” kalıtım kuramlarıyla sıkı bağlılaşımını da orrtaya koydu.
Nitekim Taboo (1956) adlı yapıtında etnolog Franz Steiner, tabu kavramıyla son derece benzeşmez nesnelerin adlandırıldığını ileri sürdü ve bunları şöyle sıraladı:
1. bir ayin anlamı taşıyan bütün saygı gösterme mekanizmaları;
2. tehlikeli durumlarda gösterilmesi istenen özgül ve kısıtlayıcı davranışlar;
3. bu tehlikedeki bireylerin korunması;
4. bu tehlikedeki, dolayısıyla tehlikeli (antropolog Mary Douglas’ ın gösterdiği gibi, kirlenme durumunda) bireyler toplumunun korunması.
Tabu kavramı
aslında polinezya dünyasına uygun bir kavramdır. Polinezya toplumunda her yerde, değişik biçimler altında bu terimle (kaptan Cook'un betimlediği gibi, tabu, tapu, tafu) karşılaşılır. Kaldı ki sözkonusu alanda da bu kavram, son derece çokanlamlı bir kavramdır Örneğin, B. Malinovvski’nin betimlediği Trobriandlılar arasında, tabu teriminin üç anlamı vardır:
1. kutsal, yasak;
2. soy büyükleri, atalar totemler;
3. babanın kız kardeşi ve anlam genişlemesiyle cinsel ilişkilerde bulunmaya izin verilen kadın. Öteki polinezyalı toplumlarda, tabu kavramının paradigması olarak başkanın kişiliği kabul ediliyordu. Edmund Leach'in Trobriandlılar konusunda ortaya koyduğu gibi, mantığını yakınıyla yatma ve dıştanevlilikle ilgili yerel kurallara dayandıran ve bugün de birçok antropolojik tartışmaya yol açan bu kavramın, büyük bir karmaşıklık taşıdığı görülmektedir.
Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 1 Şubat 2019 02:38
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Hayatın ne anlamı var.. Yanımda sen olmayınca....