YAPAY sıt.
1. Doğal olmayıp insan eliyle yaratılmış olan şey için kullanılır; yapma, suni: Barajın oluşturduğu yapay bir gibi.
2. Doğal olmayan, ekinsel alışkanlıklardan kaynaklanan şey için kullanılır; suni: Reklamlann yarattığı yapay gereksinimler.
3. Yapmacık.
—Ask. Yapay anza, askeri bir harekât alanında, harekâtı engellemek amacıyla bölgede yaşayanlar tarafından aslına benzer biçimde yapılmış yerleşim, endüstri bölgeleri ile tahkimat tesisleri.
—Çekird. fiz. Yapay radyoaktiflik, doğal elementlerin yüklü parçacıklarla ya da nötronlarla ışınlanması sırasında oluşan ve belli sayıda kararlı atomun radyoaktif atomlara dönüşmesinden kaynaklanan radyoaktiflik. (Yapay radyoaktifliği, alüminyumun parçacıklarıyla bombardımanı sırasında radyofosfor oluştuğunu ortaya çıkaran i. Curie ve F. Joliot bulmuşlardır.)
—Dağc. Yapay tırmanış, doğal tutanak noktaları olmadığı zaman kullanılan tırmanma yöntemlerinin tümü. (Bu durumda piton ve ip merdivenler, düz ve dik ya da dışa çıkıntılı yüzeyleri tırmanmayı sağlar. Güçlükler kayanın niteliğine, çatlakların yoğunluğuna göıe dört derecede (A1' den A4'e kadar) değerlendirilir.
—Der. hast. Yapay deri hastalığı, mekanik, fiziksel ya da kimyasal zararlı bir etkenin neden olduğu deri lezyonu. (Bk. arr- siki, böl.)
—Deric. Yapay deri, doğal derinin yerine kullanılan ve deri liflerinin, lateks ya da reçine ya da bireşinısel elastomerin sıvı halde dağılımı yoluyla toplaşması sonucu elde edilen taklit deri.
—Dilbil. Yapay dil, evrensel anlaşmayı sağlamak için bir kişi ya da bir topluluk tarafından dizgeli bir biçimde yaratılan dil. (Bk. ansikl. böl.)
—Fels. Yapay fikirler, Descartes'ta zihnin ortaya koyduğu fikirler. Bunlar, doğuştan fikirlerin ve dıştan fikirlerin karşıtıdır.
—Gökbil. Yapay gezegen, Güneş çevresinde yörüngeye oturtulmuş yapay uydu.
—Götölçm. Yapay ufuk, bir cıva banyosuyla oluşturulan ve yıldızları yansıma yoluyla gözlemlemeyi sağlayan ufuk.
—Süslem. sant. Doğaya öykünerek ya da ondan esinlenerek değişik gereçlerle yapılan çiçekler, bitkiler ya da meyveler için kullanılır.
—ANSİKL. Der. hast. Mekanik, fiziksel ya da kimyasal herhangi bir etken, ne kadar zararsız olursa olsun, belirli koşullarda bir deri lezyonuna neden olur. Bundan ötürü de kendiliğinden oluşan deri hastalıkları ile yapay deri hastalıkları arasındaki sırım saptamak olanaksızdır. Sadece etkenlerden bazılan bunu daha sık yapar. Yapay deri hastalıkları, deri hastalıklarının en basitinden en ağırına kadar her biçiminde görünebilirler.
—Dilbil. Kimi kişiler doğal dil sayısı ve çeşitliliği karşısında (tüm dünyada birkaç bin), dilsel alınganlıkların engeline takılmayacak ve usçul yöntemlerle yaratıldıklarından daha düzenli olacak ve daha kolay öğrenilebilecek bir dil yaratma sorunu üzerinde durmuşlardır. Daha 1629'da Descartes "öğrenmesi, söylemesi ve yazması çok kolay evrensel bir dil" tasarlamıştır. XIX. yy.'ın sonundan beri çok sayıda yapay dil (uluslararası yardımcı diller de denir) önerisi yapılmıştır: bu diller arasında, volapük (1879), esperanto (1887), interlingua (1903,1950'ye doğru yenilenmiştir), ido (1907), novial (1928) sayılabilir. Bu dillerin tümünde çıkış noktası bir dil ya da dil öbeğidir ve bunlardan en yaygın sözcük kökleri, türetme yöntemleri ve dilbilgisel yapılar aktarılmıştır. Genelde, günümüzde bu tür girişimlerin başarısızlığa uğradığı görülmüştür: örneğin esperanto, tüm dünyada 100 000 kişi tarafından konuşulur. Bu sayı küçümsenemez, ancak temel amaç göz önünde tutulunca hiçbir önem taşımadığı kolaylıkla anlaşılır.
Kaynak: Büyük Larousse