Arama

Yazgı Nedir?

Güncelleme: 21 Mart 2016 Gösterim: 13.142 Cevap: 6
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
9 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Yazgı
TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar

isim, din b. (***)

Tanrı'nın uygun görmesi, Tanrı'nın isteği, kader, ezelî takdir, yazı, alın yazısı, hayat, mukadderat, takdiriilahî:
"Benden iş çıkaramayacağını anlayan çocuk, yazgısına razı olarak mukavva tezgâhının başına dönüyor."- A. Ümit.

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Haziran 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YAZGI a.
1. insan yaşamındaki olayları kaçınılmaz ve değişmez bir biçimde düzenlediği düşünülen doğaüstü güç; kader: Başına gelenleri yazgıyla açıklamak. (Bk. ansikl. böl. Fels. ve Mit.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. insan ve toplum yaşamına yön veren ve gizemli bir güç tarafından yönetiliyormuş gibi görünen olayların, durumların tümü; kader: Kendisi değil, yazgısı güzel olsun. Ülkesinin yazgısını değiştiren bir devlet adamı.
3. Genel olarak insan yaşamı; kader: Kendi yazgısını kendi yazmak.
4. Bir şeyin, bir dış olgu ya da kendi doğası tarafından belirlenen geleceği; kader: Bir romanın, bir filmin, bir şirketin yazgısı.

—isi. Allah'ın, evrendeki bütün varlık ve olayların nicelik, nitelik ve zamanını mutlak iradesiyle belirlemesi. (Bk. ansikl. böl.)

—Psikan. Yazgı nevrozu, rastlantı’ ya da alınyazısı sonucu gibi görünen benzer kötü olayların dönem dönem ortaya çıkışıyla belirginleşen, ancak gerçek nedenle- rininin, bilinçdışı süreçler düzeyindeki yineleme zorlaması olduğu çözümsel olarak ortaya konabilen nevroz. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. Fels. Hegel’de yazgı (alm. Schicksat) mantıksal gerçeğin trajik eşdeğerlisidir. Aynı zamanda hem varlığın “başlangıçta” yada "kendinde” ne olduğunu, hem de bu kendindeliğin tarih içinde önce soyut ve zorlayıcı bir nesnellik biçiminde gerçekleşmesini sağlayan çoğu kez engellerle karşılaşan hareketi belirtir: “Zorunluluk, yazgı vb., ne yaptığı, kesin yasaları ve pozitif içeriğinin ne olduğu bilinmeyen şeydir; çünkü bu şey, sezgi yoluyla varlık olarak kavranan salt mutlak kavramdır" (Tinin görüngûbilimi [Die Phâ- nomenologie des Geistes], "Akıl”). “Demek ki zaman, yazgı ve kendi içinde tamamlanmamış tinin zorunluluğu olarak ortaya çıkar” (Tinin görüngûbilimi, "Mutlak bilgi”): tinin ona gömülmesi ve orada kendisini somut evrensellik olarak oluşturarak ona bir anlam kazandırması gerekir.

Kaynak: Büyük Larousse

—isi. Ehl-i sünnet inancında yazgı (kader, Allah’ın ilim, irade ve kudret sıfatlarının yetkinliği ilkesinin zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkan durum diye kabul edilir. Allah bu sıfatları ile tüm evreni, varlık ve olayları kuşatır. Kuran’da bu inancı destekleyen birçok ayet yer alır: “Sizi de, sizin yaptıklarınızı da Allah yaratır” (XXXVII, 96), "Yerde ve gökte zerre kadar bir şey bileTanrı'dan gizli değildir. Bundan daha küçüğü ya da büyüğü kuşkusuz apaçık bir kitaptadır” (XI, 6). Hz. Muhammet de yazgı inancını benimseyen açıklamalar yaptı. Ancak, felsefedeki özgürlük ve zorunluluk tartışmasının benzeri, kelam biliminde de yer aldı. Ehl-i sünnet, yazgıya inanmayı İslam dininin amentü hükümleri arasında "ve bil Kader i hayrihi ve şer- rihi min Allah teâlâ") sayarken, mutezile, bu anlamdaki bir yazgı inancının Allah’ın adaletine aykırı düşeceği düşüncesinden yola çıkarak, insanların dünya ve ahrette sorumlu tutulabilmeleri için, kötü fiillerin işlenmesinde Allah'ın irade ve gücünün etkisi olamayacağı görüşünü savundu; yazgı ile ilgili ayetleri bu görüşün ışığı altında yorumladı. Mutezileye yakın olanlar, görüşlerini bir yandan akli kanıtlara dayandırmaya çalışırlarken, bir yandan da insanın özgürlüğünü gösteren şu ayetlere dayandılar: "Bu yakıcı azap, dünyadayken kendi ellerinizle yaptıklarınızın karşılığıdır. Yoksa, Allah kullarına haksızlık etmez” (III, 182), “Ve de ki, hak Tanrınız’dadır. Artık dileyen iman etsin, dileyen kâfir olsun” (X, 99). “Semud kavmine gelince. Biz onlara doğru yolu gösterdik, ancak onlar sapkınlığı doğru yola yeğlediler (XLII, 30).
Felsefede olduğu gibi kelam biliminde de özgürlük ve yazgı ya da zorunluluk konusundaki sorunlar çözümlenip, tartışmalar kesin bir sonuca ulaştırılamadı. Bununla birlikte, uygulamada bütün müslüman- lar bir yandan yazgıya, Allah’ın irade, bilgi ve gücünün sonsuzluğuna inanır, öte yandan insanların seçenekler karşısında belli ölçüde özgürlüğünü (irade-i cüziye) benimserler.
—Mit. Antikçağ mitolojisinde Yazgı, Eskilerin bir saplantısı olarak değişik biçimlerde kişileştirilmiş ve tanrılaştırılmıştır. Yunanlılar ona Moira ya da Tykhe, Romalılar ise Fatum ya da Fortuna adını verdiler
—Psıkan. Yazgı nevrozu, belirtisiz olması bakımından, karakter ve başarısızlık nevrozlarına benzetilebilir. Genel olarak nevrozlara özgü ve onların etmenleri olan özellikler (suçluluk duygusu, ceza gereksinimi ve yineleme zorlanımı) gösterir, ancak özne başına gelen olayların kökeninde şeytanca dış güçler bulunduğunu düşünür Bu durum özneyi kendi isteğine ve gerçeklik içine yerleştirdiği şeye bağlayan anlayamama özelliğini ortaya çıkarır.
yazgı sevgisi. Fets. Nıetzsche kendi ahlak anlayışını bu formülle (lat. "amor fa- ti") dile getiriyordu. Nıetzsche şöyle der: "Ancak şeylerin zorunluluğu içinde gizli güzelliği he1 gün biraz daha görmeyi öğ- renerektendir ki, her zaman şeyleri güzel- leştırerıleıın safında yeı alabilirim. Yazgı sevgisi: benim sevgim bundan böyle yalnız budur. Çirkinle savaşmak istemiyorum [...] gözümü ondan çevirmekle yetineceğim, bundan böyle benim tek inkârım bu olacaktır! Tek sözcükle, tek büyük sözcükle, diyorum: bugünden başlayarak bir daha hiçbir zaman bir onaylayıcı olmayacağım” (D/e fröliche VVİssenchaft [Neşeli bilgi], 276). "Başsız ve sonsuz dönüş iste niyor: aynı şeyler, aynı zincirleme düşünceler mantığı ya da mantıksızlığı. Bir file zofun erişebileceği en yüksek durum: varlık karşısında dionysosçu tavır; bununla ilgili formülün, yazgı sevgisi'dir" (Der Wil- le zur Macht [Güçlülük istenci]).
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Haziran 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YAZGICI sıf. ve a. Yaşamını, yaşamındaki olayları yazgıya bağlayan kimse; kaderci.

♦sıf. Yazgıcılığa özgü, yazgıcılıkla ilgili: Yazgıcı bir tutum. Yazgıcı bir kuram.


Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Mart 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yazgı
isim
  • Bütün olmakta ve olacak olanları önceden ve değişmeyecek biçimde düzenlediğine inanılan doğaüstü güç, alın yazısı, kader, mukadderat:
"Üçüncü Dünya ülkelerinin yazgısına daha yakınlık duyuyor."- H. Taner.


yazgı (II)
isim, halk ağzında
  • Yaygı.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yazgı ingilizcesi
  • dispensation, ordinance, predestination
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Mart 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yazgıcı
isim, isim
  • Yazgıcılık yanlısı olan (kimse), kaderci, fatalist.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
21 Mart 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
yazgıcı ingilizcesi
  • fatalism; fatalistic
SİLENTİUM EST AURUM