YATAK a.
1. Uyumak ya da dinlenmek için üzerine yatılan eşya: Yatağına uzanmak. (Bk. ansikl. böl. Mobc.)
2. Bu eşyanın sabit bölümünü oluşturan ve üzerine şilte konan karyola, sedir, somya vb.: Tahta yatak. Pirinç yatak.
3. Üzerine yatılan şilte, döşek: Sert bir yatak.
4. Bir yatağı örten çarşaf, yorgan ve örtülerin tümü: Yatağını toplamadan bırakmak.
5. Bir hastanenin, bir otelin, bir konaklama yerinin kapasitesini, hizmete sunulan yer sayısını belirtmek için kullanılan birim: Hastanelerdeki yatak sayısı yetersiz.
6. Yerde üzerine yatılabilecek, uzanılabilecek ve yatak yumuşaklığında olan her- şey: Otları toplayıp yatak yapmak.
7. Herhangi bir maddeden ya da türlü nesnelerden oluşan yatay katman: Kuru, çakıl yatağı.
8. Bir maddenin oluşturduğu yatay ya da düşey doğal katman.
9. A. + yatağı, belli nitelikteki kimselerin, hayvanların vb. çok sayıda ve bir arada bulunduğu yer: Burası kentin serseri yatağıdır. Aslan yatağı.
10. Aranan birini saklayan kimse.
11. Bir makinede devingen bölümleri içine alan devingen ya da durağan parça: Namlu yatağı. Mermi yatağı. Bir parçayı yatağına yerleştirmek.
12. Fideleri gömmek için toprakta açılan çukur.
13. Turunçgiller, yumurta vb. ürünlerin saman içinde korunduğu yer.
14. Yatak çarşafı, yatılan şiltenin üzerine serilen örtü; çarşaf. || (Bir kimseyi) yatak çekmek, bitkin, zayıf düşmek; ayakta duracak hali olmamak. || Yatak odası, yatmak için kullanılan oda. || Yatak odası takımı, karyola, gardırop, tuvalet masası türünden yatak odasına konulan eşyalar bütünü. || Yatak takımı, şilte, yastık ve yorgan kılıflarından oluşan örtülerin tümü; yatak odası takımı. || Yatağa!, gidip yatın. || Yatağını yapmak, yatabilmek için ya da yataktan kalktıktan sonra üzerindeki çarşaf ve örtüleri düzgün bir biçimde sermek. || Yatak yorgan, yatak döşek yatmak -* YORGAN. || Yatağa bağlanmak, yataktan çıkamamak, bir hastalıktan dolayı yatmak zorunda kalmak. || Yatağa, yataklara düşmek, hasta olup yatmak. || Yatağa girmek, yatmak. || Yatağa serilmek, yorgunluktan bitkin bir biçimde yatağa uzanmak. || (Birinin) yatağına girmek, onunla cinsel ilişkide bulunmak. || Yatağında ölmek, kendi evinde doğal bir ölümü olmak. || Yatakta, cinsel davranışlarında (tkz ): Yatakta hiç de fena değil. || Yatağını ayırmak, artık aynı yatakta yatmamak.
—Avc. Kurt yatağı, kurdun yattığı, yavruladığı ve yavrularını büyüttüğü yer.
—Bayınd. Düşüm yatağı, hidrolik bir inşaatın su etkisiyle kazılmasını önlemek için aşağı çığır temellerine yerleştirilen kâ- gir yapı. || Düzenlenmiş yatak, bir akarsuyun şeddeler yardımıyla yönlendirilen yapay yatağı.
—Cev. hazl. Süzücü yatak, özgül kütlesi, ayrılacak minerallerin özgül kütlelerinin ara değerine sahip olan, belli boyutta taneler içeren yatak.
—Denize. Karaya oturmuş bir geminin, kumda ya da çamurda açtığı oyuk. || Akıntı yatağı, akıntının çok güçlü olduğu yer. || Gemi yatağı, gemilerin güvenlik içinde konaklayabileceği, rüzgâr ve akıntıdan uzak demir yeri, f Rüzgâr yatağı, rüzgârın estiği yön. || Sintine yatağı, kazan ve makinelerin üzerine oturtulduğu, sintinedeki postalara tutturulmuş sehpalardan her biri. || Şaft yatağı, gemi teknesinin içinde ya da dışında yer alan ve pervane şaftına desteklik yapan yatak. || Yan mataforası yatağı, yan mataforalar gemi bordasına birleştirildiğinde, açılmalarını önlemek için mataforaların serbest uçlarının içine oturtulduğu çember.
—Dy. Kama ya da cıvatalar yardımıyla traverse tespit edilen ve gerek rayı, gerek makas dilleri gibi doğrudan travers üzerine oturmayan özel parçaları taşıyan dökme demir ya da çelik parça. (Eşanl. KU- SİNE.) || Bçji ya da bissel yatağı, içinde boji ya da bisselin seyir sırasında istenilen bütün konumları almasını sağlayan bir dönme ve mafsal düzer«ği bulunan parça. || Dingil yatağı, bir demiryolu taşında, dingil ucunu (aksı) taşıyan düzenek. || Rulmanlı yatak, makaralı bir rulman yardımıyla dingil aksı üzerine yerleştirilmiş dingil yatağı.
—Esk. sil. Bir okun dip tarafına, yay ipinin üzerinde durmasını sağlamak için açılmış çentik.
—Eşy. Yatak ısıtıcı, bir yatağın ısıtılması için kullanılan elektrikli ya da elektriksiz aygıt.
—Ev eşy. Yatak örtüsü, yapıldıktan sonra yatağa serilen ve iki yandan sarkan örtü. (Düz, işlemeli kumaştan ya da yün kuştü- yü ya da sentetik elyafla kapitone edilmiş iki kat kumaştan yapılabilir.)
—Foto. Mercek yatağı, bir merceği ya da bir mercek grubunu bir objektifin montü- rüne yerleştirmeyi ve merkezlemeyi sağlayan mekanik parça.
—Geom. Hepsi aynı bir düzlemde bulunan aynı bir ailenin eğrilerinin geçtiği değişmez nokta.
—Hidrol. Bir vadinin dibinde akarsuyun aktığı bölümü. (Irmak yatağı ikiye ayrılır: yalnızca taşkınlar sırasında sularla örtülen büyük yatak ya da taşkın yatağı; normal koşullarda sularla örtülü olan küçük ya da sürekli yatak.) [Bk. ansikl. böl.] || Yatak değiştirme bir akarsu yatağının tamamen ya da kısmen yer değiştirmesi. (Bk. ansikl. böl.)
—Akarsu yatağının, akarsuyun işlevi nedeniyle, çoğunlukla hızlı, hatta ani olarak geçici bir süre için değişmesi.
—Isıl, mot Biyel yatağı sarması, bir pistonlu makinede, yağlamanın herhangi bir nedenle kesilmesi sonucu biyel başındaki sürtünme önleyici yatak metalinin erimesi ve makinenin artık kullanılanmaz duruma gelmesi.
—inş. Kesme taşlardan oluşan bir örgü sırasının üst yüzeyi. || Yatak yüzeyi, bir örgüde yatay derzler. || Eğik yatak, iki kemer taşı arasındaki eğrisel derz. || Üzengi yatağı, bir kemer ya da tonozda, yatakları yatay olan ve konsol çalışmayan kemer taşlarının tümü.
—Kim. müh. Kat kat ayrılmış tabakalar durumunda bulunan ve genellikle pek kalın olmayan madde katmanı. (Yataklar, sabit ve akışkan yataklar olmak üzere ikiye ayrılır.)
—Mad. oc. Tortul bir oluşumun, iki yan- taş (tavan ve taban taşı) arasında kalan mineralleşmiş bölümü. (İşletilebilir bir cevher yatağı birçok cevher katından oluşabilir. İnce kömür yataklarına damar adı verilir.) || işletildiğinde değer kazanabilen cevher oluşumu. || Çatlak dolgulu cevher yatağı, içlerine mineral dolmuş çatlaklardan oluşan cevher yatağı. (“Stockwerk”ler bu tür yataklardandır.) || Filon tipi cevher yatağı, mineralleşmiş bölümleri filon biçiminde bulunan cevher yatağı.
—Mak. san. Döner bir mili desteklemeye ve kılavuzlamaya yarayan organ. (Bk. ansikl. böl.) || Kılavuz yatak, yalnızca dönme eksenine dik kuvvetleri karşılamak zorunda olan bir mili kılavuzlayan yatak. || Kılavuzlama yatağı, takım tezgâhlarında (özellikle torna ve taşlama tezgâhları), çapına oranla uzun bir dönel parça işlenirken, bunun, takımın uyguladığı kuvvet etkisiyle eğilmemesi için kullanılan aygıt. (Kılavuzlama yatağı, döner parçayı çevreleyen ve parçanın dayandığı sert parmaklar [dayanak] ya da tekercikler taşıyan bir kafes ya da bir kollar bütününden oluşur. Makinenin tablası ya da kızak yollan üzerine bağlanan sabit kılavuzlama yatağı ve parça silindirsel olduğunda, takım taşıyıcı arabaya bağlı olan ve daha duyarlı bir işlemeye olanak veren gezer kılavuzlama yatağı ayırt edilir.)
—Metalürj. Yatak alaşımı, yumuşak bir ana .evre (matris) içine sert bir ikinci fazın karıştırılması yoluyla hazırlanan ve sürtünme önleyici özellikler taşıyan kurşun, antimon, kalay, bakır alaşımı. || Yatak pirinci, bileşiminde % 60 bakır, % 1,5 alüminyum, % 1 mangan, % 1 demir ve % 36,5'e dek çinko bulunan pirinç. || Yatak tuncu, yapısında % 5-20 kalay, % 0-20 kurşun ve çok az miktarda fosfor bulunan tunç. || Döküm ya da kum yatağı, dökümcülükte kalıbın üzerine yerleştirildiği kum katmanı. (Buna kalıp yatağı da denir.)
—Mim. Yatak hücresi, bir odanın duvarı ya da ahşap bölmesi içinde yatak yerleştirmek için bırakılan niş.
—Nük. müh. Yakıt yatağı, sodyumla soğutulan hızlı nötronlu bir reaktörde yakıt ve verimli madde demetlerini taşıyan yapı. (Bu yapı genellikle, gergi çubuklarıyla bir araya getirilmiş ve demetlerin ayaklarının girmesi için delikler açılmış yatay iki çelik levhadan oluşur.)
—Oto. Yatak sarması, yağlama eksikliğinden kaynaklanan ısınma nedeniyle, biyel yataklarını kaplayan beyaz metal alaşımın eriyerek aşınması (seyrek rastlanan bir arızadır).
—Örg. Örme tezgâhlarında, paletli iğnelerin yerleştirildiği, eşit aralıklı yuvalar içeren parça. (Yatak, doğrusal, silindirsel ya da çembersel olabilir; çembersel olduğunda yuvalar radyal olarak yerleştirilir.)
— Gagalı iğneli tezgâhlarda, iğnelerin sabit- leştirildiği parça.
—Petr. sşın. Belirli bir jeolojik malzemenin biriktiği yer. || Hidrokarbonları tutmaya elverişli jeolojik bir oluşum içindeki birikim. (Bk. ansikl. böl.)
—Saatç. Sabit ya da hareketli parçaların destek yüzeyi. (Eşanl. YUVA.)
—Sil. Çekirdek yatağı, silindir biçimindeki bölümüyle mermi üzerine oturan bir kovanın daralan bölümü. || Dürbün yatağı, bir aygıtı (örneğin bir nişan aygıtı) taşınması için eğri bir yüzey üzerine yerleştirilmiş düz yüzey. || Kapsül yatağı, fişek kapsüllerinin dip bölümlerinin ortasında yer alan kabarıklık. (Kapsül yatağının üstünde bulunan kapsül horoz tarafından itilir) || Kasatura yatağı, bir tüfek namlusunun ön bölümünde bulunan ve tüfek çatmayı sağlayan çıkıntı. || Mermi yatağı, ateşli bir silahın namlusunun arkasında bulunan ve ateşlemeden önce içine fişek ya da barut yerleştirilen yuva. || Rulmanlı kule yatağı, bir tank kulesinin gövde üzerine oturmasını sağlayan, bilyalı rulmanlı düzenek.
—Sine. Kamera ya da gösterici merceğinin arkasından geçişi sırasında filmi yönlendirmeye yarayan parça
—Taşoc. ve Mad. oc. Kayaç kütlesinin, yatay ya da eğik bir doğrultuya göre katmanlar halinde doğal ayrılması. || Yatak yüzü, tortul kayaçlarda çökel yüzeyine koşut olan yön. || Yatağında kesilmiş, yataklara koşut olarak kesilmiş bir döşeme taşı için kullanılır (Böyle bir taşın ezilmeye karşı direnci, yatağa düşey olarak kesilmiş bir taşın direncinden genellikle daha çoktur.) || Sert yatak, gevrek yatak, katmanın karşılıklı olarak üst ve alt yüzleri.
—Tıp. Mekanik yatak, yükseltme düzeneği olan yatak. (Sırtüstü hareketsiz yatma zorunda olan hastalar ve yaralılar, çamaşır değiştirmek, pansuman yapmak ve doğal gereksinimlerini yerine getirmek üzere bu yatakta gerektiği gibi kaldırılırlar). || Ortopedik yatak, hastaların istenilen durum ve eğimde yatırılmasını sağlayan ve özellikle kırıkları olan yaralıların tedavisinde kullanılan yatak.
—Yerbil. Tortul bir oluşumun en küçük li- tolojik bölümü. || Cevher yatağı, işletilmeye elverişli mineral yatağı.
—Zootekn. Kolan yatağı, evcil dörtayaklı- larda, döş ile karın arasında, göğüskemiğinin arka kısmına denk gelen gövde bölgesi.
♦ sıf.
1. Yatak biçiminde.
2. Yatak liman, büyük gemi ve donanmaların uzun süre kalmalarına elverişli liman.
—ANSİKL. Eski Türkler'de hayvancılık önde gelen bir uğraş olduğundan yatak yapımında koyun yününden yararlanılıyor, bir torbanın içine doldurulmuş yün ya da keçe yataklar kullanılıyor, üste de keçe örtülüyordu. Göçebe yaşamdan yerleşik düzene geçişle bugünkü anlamda yataklar kullanılmaya başlandı. Saraylarda, varlıklı evlerde taranmış ince yünden, ince kıtık ya da kuştüyünden yapılmış yataklar kullanıldığı da bazı kaynaklarda belirtilmektedir Göçebe yaşam sürdüren topluluklarda taşınması kolay keçe, kilim vb. örtüler ve ot yataklar sözkonusuydu. VIII. yy.'dan sonra, özellikle IX. ve X. yy.'larda değerli kumaşlarla kaplanmış, üzeri işlemelerle bezenmiş yün yataklara rastlanır. Selçuklular döneminde de yastık başları, üzeri ve yorganı işli yatak takımları kullanılıyordu. OsmanlIlar döneminde, pamuk yün ya da kuştüyünden yapılan yataklar, örtüleri ve işlemeleriyle birer sanat yapıtı niteliği kazandı. Yorgan yüzü olarak ince kadife, atlas, yazma vb. kullanıldı, yatak örtüleri simler ve hatta değerli taşlarla bezendi. Dantel, oya vb. de yatak takımı süslemelerinde önemli rol oynadı. Anadolu’ da daha çok ot, saman, kıtık, yün ya da pamuk yataklar kullanıldı Bugün geleneksel yatak tipleri yanında içi yaylı, sünger vb. maddelerden yapılmış yataklar da vardır.
—Hidrol. Irmak dinamiğinin bütün etkileri ırmak yatağının sınırları içinde kalır; yatağın nitelikleri hem akış hızını, türbülansı, akıntıların sürükleme güçlerini ve katı cisimlerin taşınmasını etkiler, hem de onların sonucunda biçimlenir, iki çeşit ırmak yatağı vardır: büyük yatak ya da taşkın yatağı ve küçük ya da sürekli yatak.
• Irmak yataklarının çeşitli tipleri. Normal ırmak yatakları üç büyük öbeğe ayrılır. Pe tekli yataklar debilerine oranla çok geniş olur, tek ıslak yatakları vardır; üstelik çoğu kıvrıntılıdır. İkinci öbektekiler hem bük- lümsüzdür hem de normal debileriyle aktıkları sırada çok daha geniş olurlar. Değişken ve bazen belirsiz kenarları arasında, çoğunlukla su düzeyi üstünde kalan kum ya da çakıltaşı yığınları ve sığlıkları bulunur; bu engebeler, sulu, büklümlü ve değişken yatakları birbirinden ayırır; iç sapmalı bu çok geniş yatakların, sürükleme gücü çok yüksek akıntıların ve, çoğunlukla dağlardan kopup gelen iri gereçlerin çokluğu nedeniyle bir dolma eğiliminin etkisiyle oluştukları sanılır.
Son olarak, oldukça dengeli birçok kolun birbirinden ayrıldığı ırmak kesimleri dışında, tarım yapılabilen ve insanların sürekli yaşayabildiği, kanallarla birbirinden ayrılan adaları da unutmamak gerekir: sözgelimi Viyana’nın çıkışında Tuna üzerindeki adalar; daha aşağıda Slovak- ya ile Macaristan arasında bu ırmağın kollarıyla kuşatılan iki büyük ada.
• Akarsu yataklarında bağıntılı şekiller. Çeşitli nedenler (aşağı kesime doğru akan sıvı kütlelerinin kıvrımlar çizme eğilimi; ırmak yataklarında görülen oyma ve doldurma eylemlerinin enine profilde her yerde aynı olmaması) ırmağın kıvrımlar çizerek akmasına yol açar; hatta yatakları geniş olmayan bütün düz çığırlı ırmakların içinde bile kıvrımlı akışlara rastlanır. Büyük hızla ilerleyen sular almaşık olarak ırmağın bir o kenarına bir bu kenarına yaklaşır. Kıyılar dayanıklı gereçlerden oluşmamışsa hızlı akıntılar kıyılardan birini aşındırır; oysa daha yavaş akan ve daha yüklü sular öbür tarafı doldurmaya başlar. Bu etkiler yaklaşık olarak ırmak yatağının başlangıçtaki genişliğini koruyarak geliştiğinde kenarlar (dolayısıyla da normal yatak) kıvrımlı hale gelmesine ve menderesler oluşmasına yol açar.
Ote yandan, çok geniş düz yataklarda suyla dolu her kanal kıvrımlar çizme eğilimi gösterir. XIX. yy.'daki bazı mühendisler (özellikle de fransız Fargue), yatağın ya da sadece en hızlı akıntının kıvrımlı olmasının, ırmak profiliyle dipleri sistemli biçimde etkileyen "bağıntılı şekiller"in ortaya çıkmasına neden olduğunu kanıtladılar.
Eğrilerin bulunduğu yerde enine profiller, yandan gelen etkilerle sarplaşmış, içbükey kenarların uzağında olmayan, dışarıya doğru derinleşen bakışımsız üçgenler oluşturur. Yatağın bu kesiminde "muylar" oyulur. Bir eğriyle onu izleyen ters yandaki eğri arasında, aşağı yukarı bakışımlı enine profillerle eşikler oluşturan dipler sığlaşır.
Birçok bol sulu ırmakta, suların çekik zamanındaki maksimum derinlik, eşiklerde genellikle 1,5-3 m arasında değişirken muylarda 7-15 m'yi bulur.
Irmağın yukarı kesimiyle aşağı kesimi arasındaki en derin noktalardan geçen çizgiler, bu nedenle bir çeşit sinüzoitler çizer. Yatay doğrultuda yatakta görülen bu küçük topografya şekilleri, serbest akış sırasındaki iç ulaşımın düzenlenmesi sırasında hesaba katılması gereken başlıca olgudur. Sonuç olarak bunlar yerel eğimler oluşturur ve eşiklere oranla muylar üzerinde akış hızını azaltır; çünkü eşikler, belli bir ölçüde, üzerinde gerçek ivintilerin oluştuğu birer baraj görevi yapar. Debi arttıkça yerel boyuna eğim ve akıntıların hızı, genel eğimi yeterince değişmeden kalan her kesim boyunca giderek eşit hale gelir.
• Başka olaylar Irmak yataklarının özelliklerini etkileyen, ırmak dinamiği ve jeomorfolojiyle ilgili başka olaylar da vardır; menderesler, alüvyonlarla yatağın yükselmesi, sapma değiştirmeler, çığır değişiklikleri ve son olarak da ırmakların enine profilleri.
• Yatak değiştirme. Yatak değiştirme genellikle çok sığ bir yataklanmanın ve sürüklenip gelen bol miktarda dolgu malzemesinin yatakta tabanını alüvyon ovasına göre yükseltmesi sonucu oluşur Önceden başka bir suyun açıp terk ettiği bir geçit ya da komşu bir akarsuyun açtığı yol yeni yatağın oluşmasını kolaylaştırır. En önemlileri Huanghu nehrinde görülür. 1887'de gelişen bir yatak değiştirme olayı birkaç milyon insanın ölümüne yol açmıştı.
—Mad. oc. Yeraltı işletmesi ya da açık işletme yöntemleriyle işletilen maden yatakları oluşumlarındaki farklılıklar nedeniyle çok çeşitli biçimlerde (birkaç cm kalınlığındaki ince bir damardan, birkaç milyon ton ağırlığındaki cevher bloklarına kadar) bulunabilir. Bununla birlikte, işletme yönünden yataklar, geometrik olarak üç grupta toplanır:
1. kalınlığı birkaç metreyi geçmeyen ve genellikle oda-topuk yöntemiyle işletilen az eğimli yataklar (büyük yatay açıklıklar sözkonusudur);
2. kalınlığı birkaç metreyle sınırlı olan ve genellikle dolgulu yatay dilimlerle ya da ambarlı yatak yöntemiyle işletilen, çok eğimli yataklar (düşey boyutlar ağır basar);
3. boyutları çok büyük olan yataklar, bu tür yataklarda üretim büyük boşluklarla, blok göçerime ya da dolgulu, dilim yöntemleriyle gerçekleştirilir (cevherin her üç boyutu da büyüktür)
—Mak. san. Yataklar kaymalı ya da rulmanlı olabilirler.
• En basit kaymalı yatak milin eksenine koşut bir tespit tabanı içeren dökme demir bir gövdeden oluşur; tekparça ya da çokparçalı (kapalı yataklar) olabilir. Mili taşıyan yüzeyler yumuşak dökme demirden ya da bronzdan yapılan ve genellikle bir beyaz* metalle kaplanan iki yatak yastığından oluşur. Yastıklar rijit ya da küre mafsallı biçimde takılabilirler; birinci durumda yatak ekseninin yönü değişmez; ikinicı durumda yastıkların uygun biçimde sabit bir oyuk içinde oynayan küresel bir dış taşıyıcısı bulunur; bu düzenleme yastıkların yön değiştirmelerini ve bükülen milin biçim değiştirmelerini izlemelerini sağlar. Yağlama* bir büretle ya da gresle, ya da bir yağlama halkası ile sürekli besleme yoluyla gerçekleştirilir: yatağın alt tarafında bulunan bir yağ deposuna daldırılmış bulunan ve mil tarafından döndürülen halka, yağı "örümcek ayağı" adı verilen ve yağın dağıtımını sağlayan oluklarla donatılmış bulunan yastıkların üst tarafına çıkarır. Yağ oluklar içine bir pompa aracılığıyla da gönderilebilir (özellikle içten yanmalı motor yataklarının basınç altında yağlanması). Yataklann aşınması ile oluşan boşluk montaj sırasında yastıkların arasına yerleştirilen kalınlık parçalannın ayarlanmasıyla ya da birbirlerine birleştikleri düzlemden malzeme kaldırılarak giderilir.
Büyük yüklerin sözkonusu olduğu ya da yüksek hızların ya da büyük duyarlığın gerektiği hallerde, akışkan yataklar kullanılır; bunlarda mili, bir pompa ile (hidrostatik yataklar) ya da karşı karşıya bulunan yüzeylerin bağıl hareketi ile (hidrodinamik yataklar) basınç altında tutulan ince bir yağ katmanı taşır. Ayrıca yatağın ısınması ve temizlik problemleri ortaya çıkıyorsa, aynı ilkeye dayanan, ama yağ yerine gaz halinde bir akışkan kullanılan, gazlı yataklar'a başvurulur. Özel uygulamalar için (uzay gemileri, bir deniz fenerini besleyen rüzgâr motoru, kinetik enerji akümülatörü), milin elektromanyetik kuvvetler tarafından taşındığı, manyetik yataklar kullanılabilir. Bu tür yataklarla çok büyük devir sayılarına (50 000 dev/dk) çıkılabilir.
• Geniş bir kullanma alanı bulunan rulmanhı (bilyalı, masuralı, iğneli) yataklar, kaymanın yerini yuvarlanmanın alması nedeniyle enerji kayıplarının büyük ölçüde azalmasını sağlarlar. Çok yüksek dönme hızlarına dayanan rulmanlı yataklar çok büyük yüklerde kullanılamazlar. Bir yatak aynı anda eksenel bir yük taşımak zorunda ise büte adını alır; düşey bir milin alt ucuna yerleştirilmişse düşey yatak ya da eksenel yatak adını alır.
—Mobc. Kauçuk yatak, sıcakta kalıplanan lateks köpüğünden ya da genellikle sentetik polyester köpüğünden elde edilir; kalıplama işleminden önce, dövme yoluyla köpüğe katıştırılan hava kabarcıkları, yoğunluğunu ve esneklik derecesini belirler. Yaylı yatak, birçok yay içeren metal bir iskeletten oluşur; yaylar silindirsel ve esnek, ya da iki yüzleri koni biçiminde ve daha serttir, iskeletin ve yayların üzerine, yayların çıkıntılarını örten çok sağlam bir bez kılıf ve ayrıca birkaç kat tekstil geçirilir; bu kaplamalar, esneklikleriyle yatağa rahatlık kazandırdıkları gibi, yalıtkanlık görevi de görürler.
—Petr. san. Yeraltında, gözenekli ve ge- çirimli bir hazne kayacın boşlukları normal olarak suyla doludur; bu suyun büyük bir bölümünün yerini, indirgenemez su bakımından yalnız kısmi bir doymaya yol açan hidrokarbonlar aldığında, petrol yatağından söz edilir. Böylece yatak, içindeki gözenekli bölümleri sürekli bir evre oluşturan hidrokarbonlarla dolu bir kayaç hacmine denk düşer; yatağın tavanı geçirimsiz bir örtüyle, tabanı su düzlemiyle sınırlıdır; bu su düzleminin altındaki boşluklar tamamen suyla kaplıdır. Ayrıca su düzlemi, normal olarak yataydır (hidrostatik rejim bakımından), ancak eğimli de olabilir (hidrodinamik rejim bakımından). Hidrokarbonlar sıvı ya da gaz halinde bulunur; eğer hem sıvı hem de gaz halindeki hidrokarbonlar bir arada bulunursa, daha hafif olan gaz, ham petrolün üstünde yer alır. Bir yatak, kapan denilen jeolojik bir geçirimsiz örtü
bir hidrokarbon yatakının şematik kesiti sapma içerir; bu sapma yatağa, bulunduğu yerdeki konumunu, biçimini ve hacmini verir. Aynı jeolojik birime ait olan birçok yatak bir saha oluşturur.
Kaynak: Büyük Larousse