SABAN a.
1. Hayvanla çekilen ve pulluktan farklı olarak toprağı, açtığı çukur çizginin iki yanına atan toprak işleme aleti (pulluk toprağı altüst eder). [Bk. ansikl.
böl.]
2. Saban burnu,
sabân demirinin sivri ucu. || Saban demiri,
sabanın taban parçasını oluşturan ya da bu parça ağaç- tansa ona takılan ucu sivri demir. || Saban kulağı,
sabanda toprağı iki yana açmaya yarayan bölüm. || Saban ökçesi,
tabanı arkaya doğru uzun olan sabanlarda, gerektiğinde sabanın iyice toprağa gömülmesi için ayakla basılan taban çıkıntısı. || Saban sürmek, sabanla toprağı altüst etmek; güreşte yüzükoyun yatan hasmı- nı ayaklarından çekerek yerde sürüklemek.
—Mad. oc. Ayak arını boyunca mekanik biçimde aşağı yukarı hareket ettirilerek, arından kesip kopardığı cevheri otomatik olarak üzerinde kaydığı konveyöre boşaltan kazı makinesi. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Saban, çatısının bakışıklığıyla, uçdemirinin kesici değil sivri ya da konik olmasıyla, bir de keskisiz ve ön arabasız oluşuyla pulluktan ayrılır. Saban, genellikle dip kısmı eğri uzun bir ok ile bir taban ağacından ve bu ikisini birbirine belli bir açıda bağlayan bir gergi tahtası ile en arkada bu çatıya bağlı bir tutaktan oluşur. Taban ağacının ucuna çoğunlukla bir uç- demiri giydirilir (saban demiri). Saban toprağı altüst etmeksizin yırtarak iki yana dağıtır ve çok derine gidemediği için toprağı yüzeysel olarak işler. Bazı yerlerde, daha önce kabartılmış tarlalarda tohumu örtmek için; saban demirine “kanat" denilen yanlamasına iki parça eklenir.
Sabandan ilk defa, I.Û. IV. binyıl'ın ikinci yarısında Mezopotamya'da (Sümerler) söz edilmektedir; buna bakılırsa sabanın burada icat edildiği düşünülebilir. İ.Ö. 3000 yılından sonra sabana Mısır'da da rastlanmaktadır; Avrupa’ya girişi İ.Ö. 2000 ile 1500 yılları arasında olabilir. Sabanın güneye doğru yayılması, miladın başlarında Yemenden giden topluluklarla başlamış ve Büyük Sahra ile Etyopya’da duraklamıştır. Saban doğuya doğru, kesin olmayan bir tarihte, fakat herhalde milattan birkaç yıl önce Hindistan ve Çin’e kadar yayılmıştır. Çin'den Mançurya ve Kore’ye, oradan da uzun bir zaman sonra Japonya’ya ulaşmıştır; Güney Asya ülkelerinin büyük bir bölümüne Hindistan'dan geçmiştir.
Büyük bir olasılıkla, saban başlangıçta bir toprak işleme aleti olmaktan çok bir tohum ekme aracı olarak kullanılmıştır. Bugün bile Hindistan’ın kuzey-batı bölgelerinde, Yakın Doğu’nun bazı yerlerinde tohumların, iz içerisine düşmesini sağlayan düşey bir boru ile donatılmış bir ekim sabanı kullanılmaktadır. Bu tip bir ekim sabanının Mezopotamya'da, İ.Ö. 2000 yıllarında var olduğu saptanmıştır. Savurarak ekme tekniğinin üstün tutulduğu Batıda tohumlar öteden beri sabanla örtülerek toprağa gömülür.
—Mad. oc. Ayak arını boyunca çift yönlü kazı yapabilen saban, kazı uçlarıyla donatılmış sağlam çelik bir rendedir. Aygıt, güçlü bir ya da motorla çekilen sonsuz zincirli bir olukla hareket ettirilir. Oluğa bağlı pnömatik pistonlar, arın önünden her geçişinden sonra, sabanı arına doru iter. Zincirli oluk kazılan fazla miktardaki cevheri hızlı bir biçimde aktarmayı, sabanın 0,5 ile 2 t arasında değişen yan basıncını almayı ve sabanı kazılan yerde kalan boşluğa doğru itmeyi sağlar. Saban kullanımı, maksimum yüksekliği yaklaşık 1 m olan gevşek ve çatlaklı kayaçlarla sınırlıdır.
Kaynak: Büyük Larousse