ŞEHİT a. (ar. şahadetten şeihld).
1. Dinsel inançları ya da kendini adadığı bir dava uğruna savaşırken ölen kimse: Kurtuluş savaşı şehitleri.
2. Şehit düşmek, şehit olmak, ülkesi ya da inancı uğruna savaşırken ölmek. || Bir kimseyi şehit etmek. ülkesi ya da inancı uğrunda savaşmakta olan bir kimseyi öldürmek.
—Esk. Şehid-i Kerbela, Hz. Hüseyin.
—İsi. Kutsal inanç ve değerler uğruna savaşırken ölen müslüman kişi. (Bk. ansikl. böl.)
—isi. huk. Şehid-i hükmi, boğularak, yanarak, deprem, salgın hastalık vb nedenlerle ölen kişi.
—ANSİKL. Müslümanlığın ilk yıllarından başlayarak din, ülke, namus, mal ve müslümanlar.n egemenliği gibi kutsal ve dokunulmaz sayılan maddi ve manevi değerlerin düşman saldırısına uğraması durumunda bunların savunulması en büyük görev sayıldı; bu uğurda savaşmalarına karşı hayatta kalanlar gazi, ölenler ise şehit diye adlandırıldılar. Hz. Muhammet, çeşitli hadislerinde şehitliğin yalnız din uğruna değil, belirtilen öteki değerler uğruna ölenleri de kapsadığını çeşitli nedenlerle açıkladı. Şehitlerin Tanrı katındaki derecelerinin yüceliği konusunda pek çok ayet ve hadis vardır. Kuran, şehitlere "öldü" denilmesini bile yakışıksız bulur ve onların Tanrı katında “diri" olduklarını belirtir (II, 154; III, 170); değerlerinin üstünlüğü dolayısıyla peygamberlerle birlikte cennette onurlandıracaklarını bildirir (IV, 69). Şehitler, Tanrı katındaki bu üstünlükleri dolayısıyla yıkanmadan ve savaştaki giysileriyle birlikte gömülürler.
Bazı hadislerde boğulma, yangın, salgın hastalık gibi yıkımlardan dolayı ölenlerin de şehit sayılacakları belirtilir. Ancak bunlar, yalnızca ahret hükümleri bakımından şehit sayıldıklarından cenazeleri yıkanır ve kefenle gömülürler.
Kaynak: Büyük Larousse