TAKİP a. (ar. tackib).
1. Bir kimseyi, bir hayvanı izlemek, onlara ulaşmak, yetişmek ya da yakalamak amacıyla arkalarından gitmek eylemi; izleme: Zorlu bir takipten sonra hırsız yakalandı.
2. Bir kimsenin arkasından gitme ya da gelme: Bu ısrarlı takiplerinden artık usandım.
3. Bir olay ilgili olarak adli organlarca yürütülen işlemler; kovuşturma, takibat.
4. Başlanılan bir işin peşini bırakmama, onu kovalama, sonuçlandırmaya çalışma: iş takibi.
5. Bir kimsenin, bir şeyin (soyut) izinden gitme, onu izleme, ona uyma: Bu ilkelerin takibi gerekir.
6. Bir kimseyi, bir havyanı, bir taşıtı takip etmek, onlara ulaşmak, onları yakalamak amacıyla izlemek, kovalamak: Polis suçluyu takip ediyordu.
Arabayı takip eden motosikletli.
7. Bir şeyi, bir kimseyi takip etmek, zaman, uzam ya da belli bir s.ıraya göre düzenlenmiş bir küme içinde onların arkasında yer almak, arkalarından gelmek, izlemek: Salı, pazartesiyi takip eder.
8. Bir kimseyi, bir hayvanı, bir şeyi takip etmek, onların arkasından giderek aynı yolu izlemek, aynı yoldan geçmek: Önden gidin, ben sizi takip ederim. Fener alayını takip manyetik bir takimetrenin etmek. Anaç tavuğu takip eden civcivler.
9. Bir kimseyi takip etmek, kendisinin haberi olmadan gidiş gelişlerini denetlemek, izlemek: Bir gangsteri takip eden polis. Kocasını takip etmesi için bir dedektif tuttu.
10. Bir kimseyi takip etmek, her gittiği yerde ona eşlik edip göz kulak olmak: Koruyucusu onu her yerde takip ediyor; daha sonra ardından gitmek: Oraya yerleştikten iki ay sonra ailesi onu takip etti.
11. Bir yolu, bir yönü takip etmek, bir kimseden, bir taşıttan söz ederken, belli bir yola, yöne doğru ilerlemek; izlemek: Yoiu dönemece kadar takip edip sağa dönün.
12. Bir şeyi, bir yönü takip etmek, bir yoldan bir hattan söz ederken başka bir yöne koşut bir yön izlemek: Sınırı takip eden ırmak.
13. Bir şeyi (soyut) takip etmek, düşüncesini, tutumunu ona uydurmak, o yönde hareket etmek: Bir düşünceyi, bir planı takip etmek. Biz sadece yönetmeliği takip ettik. Müziği takip etmek.
14. Bir kimseyi takip etmek, onu onaylayarak, eylemini desteklemek, onunla aynı biçimde, aynı yönde hareket etmek: iyice anlatmazsanız, sizi bu eyleminizde kimse takip etmez. Tasarıya önce o karşı çıktı, diğer öğrenciler de onu takip etti.
15. Bir şeyi (hareketi) takip etmek, özdeş bir gelişme göstermek, aynr zamanda, aynı nitelikte, aynı biçimde değişmek; izlemek: Kollar yana doğru açılacak, bacaklar onları takip edecek.
16. Bir şeyi takip etmek, akışı, gelişimi, geçirdiği aşamalar sırasında onunla ilgili sürekli bilgi edinmek, onunla ilgili hiçbir şeyi gözden kaçırmamak: Bu işi çok iyi takip ettiniz. Son siyasi gelişmeleri takip etmek. Konuşmaları takip etmek. Televizyondaki diziyi takip ediyor musun?
17. Bir dersi takip etmek, onu anlamak, geri kalmamak: Matematik dersini iyi takip eden bir öğrenci.
18. Bir kimseyi takip etmek, onunla ilgilenmek, özellikle sağlığına, eğitimine ve gelişmesine uzunca bir süre dikkat etmek, onu yakından izlemek: Çok iyi bir hekimdir, hastalarını tedavileri bittikten sonra bile takip eder. Okula başladığından bu yana ondaki gelişmeyi dikkatle takip ediyorum.
19. Bir öğretimi, bir etkinliği takip etmek, ohu katılmak, onda yer almak, düzenli ve devamlı bir biçimde ona uymak: Dersi hiç takip etmiyorsunuz. Bu filmi gerçekleştirmek için yoğun bir çatışma programı takip ettik.
20. Bir kimseyi, bir şeyi (gözleriyle, bakışlarıyla) takip etmek, gözlerini, hareket eden bir kimseden, bir şeyden ayırmamak: Ufukta giderek küçülen gemiyi dürbünle takip etmek.
—Ask. Bozguna uğrayan düşmana karşı, düzenli bir direnme gösteremediği ve düzensiz bir şekilde geri çekildiği zaman başvurulan yöntem.
—Cez. huK. Takibi şikâyete bağlı suç, dava açılabilmesi suçtan zarar gören kişilerin şikâyetine bağlı olan suç. ( şikayet)
—Huk. Takip hakkı, bir eşya üzerinde ayni hak sahibi olan kişinin bu eşyayı elinde bulunduran herkese karşı bu hakkını ileri sürebilmesi; eşyanın kendisine teslim edilmesini isteyebilmesi.
—İc. ifl. huk. Takip talebi, borcun yerine getirilmesi için alacaklının icra dairesine yaptığı başvuru. (Başvuru yazılı ya da sözlü olarak yapılır. Takip talebinde alacaklı ve borçlunun ad ve adresleri; alacağın niteliği ve tutarı; senet, senet yoksa borcun nedeni; takip yollarından hangisinin seçildiği belirtilir.) || icra takibi.
—iş. örgüt. Takip fişi, üretim sırasında bir parçaya iliştirilen ve onun referanslarını ve hangi üretim aşamasında bulunduğunu gösteren etiket.
—Spor. Takip yarışı, pist üzerinde (amatörler için 4 km, profesyoneller için 5 km) yapılan bisiklet yarışı. (Bu yarışta ikişer ya da dörder yarışçıdan oluşan iki ekip, pistin tam olarak karşıt noktalarından hareket ederek birbirlerine ulaşmaya çalışırlar.)
—fiyat. Takip ışığı -> tarama ışığı.
Kaynak: Büyük Larousse