KÂHYA a. (fars. ked. ev, ve tjüda, sahip' ten ked-f)üda, ev sahibi’nden).
1. Bir kimsenin mülkünü (konak, çiftlik, vb.) yönetmekle görevlendirilmiş kişi: Çiftliğin bütün işlerini kâhyasına bıraktı. Kilerin anahtarları kâhyada dururdu. Ağanın kâhyası. Çiftlik kâhyası.
2. Motorlu taşıt duraklarında ve park yerlerinde düzeni sağlayan kimse; değnekçi.
3. Kendisini ilgilendirmediği halde başkasının işine karışan kimse: Kâhyam mısın, ne karışıyorsun, ben yapacağımı bilirim. Başıma kâhya mı kesildin. Keyfimin kâhyası mısın.
4. Esk. Esnaf örgütlerinde lonca başı: Bakırcılar kâhyası.
—Kur. tar. Kâhya kadın, osmanlı sarayındaki cariyelerin yöneticisi olan kadın. (Bk. ansikl. böl.)
—Tar. Esnaf loncalarının yöneticisi olan kimse. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Kur. tar. Kâhya kadın, saraya acemi olarak alınan, küçük kalfalık ve oda kalfalığı yapan cariyeler arasından seçilirdi. Valide sultan dairesindeki cariyelerin terbiyesinden, kuralları öğrenmelerinden ve saray yaşamı konusunda bilgilenmelerinden sorumluydu. Padişah kadınları bile ona uyardı. Kâhya kadının yöneticilik belirtisi, elindeki gümüş kaplı bir değnek
ile padişah dairesindeki bazı eşyaları mühürlediği mührü hümayundu. Padişah kâhya kadına, huzuruna çıkarken ve resmi günlerde giymek üzere kadife ya da ipekli kumaş üzerine kenarı sırma işlenmiş salta ile beş yapraktan oluşan beş mücevher iğne verirdi. Ayrıca sadrazam, vezir ve birçok yöneticinin evinde harem bölümünü yönetmek için kâhya kadınlar bulunurdu.
—Tar. Kâhyalık, esnaf loncalarının kuruluşuyla birlikte ortaya çıkan ve 1908’e kadar devam eden yarı resmi bir görevdi. Kâhya, esnafla yönetim arasındaki ilişkiyi kurardı. Bu nedenle tayin ve terfilerine dikkat edilir, görevden alınmaları tartışmalara yol açardı. Genellikle esnaf arasından seçilir memuriyetleri kadı tarafından onanırdı. Bu işe emekli bir devlet görevlisinin de getirildiği olurdu. Abdülhamit II döneminde mabeyn erkânından ve hademelerden bazılarına kâhyalık verildi, ikinci meşrutiyet’te (1908) geçici olarak kaldırılan kâhyalık kurumuna, daha sonra bir yönetmelikle son verildi (1912). Ancak esnafla ilişkileri iyi tutmak ve ondan yararlanmak isteyen yönetim, “kâtibi mesul" adıyla kâhyalığı yeniden canlandırdı (1915).
Kaynak: Büyük Larousse