PAZAR a. (fars. bâzâr).
1. Satıcıların belirli günlerde yiyecek maddelerini ve kimi malları (giysi, kap kacak vb.) satmak için bir araya geldikleri kamuya ait alan: Pazara gitmek. Burada haftada iki gün pazar kurulur. (Bk. ansikl. böl. Tic.)
2. Alım satım, alışveriş: iyi pazarlari
3. Tek tip malın satıldığı üstü kapalı ya da açık yer: At pazarı. Çiçek pazarı.
4. Bir ürünü satın alan ya da satın alma gücünde olan ya da olduğu düşünülen topluluk, ülke; piyasa: Bir pazarı ele geçirmek. Ortadoğu pazarı.
5. Bir malın alıcısı olduğu düşünülen kesim; bir malın sürüm alanı; piyasa: Bu tip eşyanın pazarı yok.
6. Haftanın yedinci ve son günü: Pazar günleri genellikle çalışılmaz. Her pazar bizi görmeye gelir. (Bk. ansikl. böl. Hırist.)
7. Pazar kayığı gibi, aşırı ölçüde yolcu ve yük almış taşıtları nitelemek için kullanılır. || Pazar ola, “satışın bol olsun, iyi alışverişler” anlamında satıcılara söylenen iyi dilek sözü. || Pazara çıkarmak, bir şeyi satılığa çıkarmak. || Halk pazarı, ucuz satış yapılan yer. || Sabit pazar, küçük dükkânlardan oluşan ve haftanın her günü alışveriş yapılabilen, belediyeye ait yer.
—Esk. denize. Pazar kayığı, yedi çifte kürekle yürütülen yük kayığı.
—Mil. muhs. Pazar katsayısı, girdi-çıktı tablolarında, x dalı üretiminin, y dalına “ihraç" edilme oranı.
—ANSİKL. Hırist. Modern toplumda pazar günü genellikle iş haftasını sona erdiren, haftanın yedinci günü olarak kabul edilir; özellikle, Uluslararası standartlar örgütü' nün (ISO) pazartesiyi haftanın ilk günü sayan, haftaların sıralanmasıyla ilgili bir tavsiye kararı vardır. Hıristiyanlara göre "Tanrı'nın günü", zaman kavramının kalktığı edebi istirahat gününü ve kudas ayiniyle İsa'nın görkemli dönüşünü haber verir. Pazar günü, II. yy.'dan itibaren, Yahu- diler'in şabbat'ııjı izleyen gün oldu (yahudi kökenli hıristiyan cemaatleri bir süre daha bu ibadetlerini sürdürdüler). O dönemde paganların kullandığı güneş takvimindeki güneş günü de pazar günüyle çakışıyordu (pazar günü bazı ülkelerde her zaman "güneş günü" olarak adlandırılmıştır [Sunday, Sonntag vb.]). İmparator Cons tantius, 321 'de güneş günü' nde adaletle ilgili konuları ve koigücü gerektiren her türlü çalışmayı yasaklamıştı, ama pazar günü çalışmama alışkanlığı ancak yavaş yavaş yerleşmiştir. Hıristiyan devletlerin yasalarında da aynı gelişme görülür.
Anglosakson ülkelerinde, özellikle de İngiltere’de, püriten fikirler yüzünden pazar, uzun süre eğlencesiz bir gün olarak geçirildi. Ingiliz hukukunda da, pazar günü yapılacak işler titizlikle düzenlenmiştir (1677 ve 1871 yasaları). 1931'de yayımlanan hafifletici hükümlere rağmen, pazar günü yapılacak eğlencelerle ilgili yasaklamalar hâlâ vardır; bununla birlikte, iskoçya ve Wales ülkesi dışında, ingilizler'in pazar günü de “Kıta Avrupası”nın pazar gününe benzemeye başlamıştır; gene de dans ve tiyatro salonları pazarları kapalıdır.
—Huk. Pazar tatili, 27 mayıs 1935 tarih ve 2739 sayılı kanun'la, daha önce cuma günü olan hafta tatili pazar günü olarak değiştirildi. (HAFTA TATİLİ.)
—Tic. Gerek büyük kentlerin çeşitli semtlerinde, gerekse küçük yerleşim merkezlerinde, genellikle, haftanın belirli bir gününde kurulan pazarlarda besin maddeleri ve bazı dayanıksız tüketim maddeleri satılır. Pazarlar için bir yer (pazaryeri) tahsis etmek ve buralarda satılan malların nitelik ve fiyat bakımından denetimini yapmak belediyelerin görevidir. Bu satış yerlerinde, yakın yörelerden gelen küçük üreticiler kendi ürettikleri malları, pazarcılığı meslek edinen kişiler de toptancı halinden aldıkları malları satarlar. Satıcıların giderlerinin çok az olması nedeniyle satılan malların fiyatları da düşük olmakta, bu da, geniş bir tüketici kitlesi için pazarları oldukça çekici kılmaktadır.
Kaynak: Büyük Larousse