PAÇAVRA a.
1. Eskimiş kumaş ya da bez parçası; çaput.
2. Çok eskimiş, buruşuk, ütüsüz giysi: Çıkar o paçavrayı üstünden.
3. Değersiz, iğrenç kimse ya da şey.
4. Paçavra gibi, bir şeyin ya da bir kimsenin değersizliğini belirtmek için kullanılır. || Paçavra hastalığı, gribe halk arasında verilen ad. \\Bir şeyi paçavraya çevirmek, paçavrasını çıkarmak, hırpalamak, iler tutar bir yanını bırakmamak, berbat bir duruma sokmak: Üst üste yazdığı yazılarla romanı paçavraya çevirmişti.
—Tar. Paçavra kâğıt, 3 ağustos 1914'te, İngiltere büyükelçisi sir Edvvard Goschen'e karşı, Belçika'nın tarafsızlığını güvence altına alan 1839 antlaşması na uyulmasını isteyen Büyük Britanya'nın, bir paçavra kâğıt için (a serap of paper, çünkü konuşma İngilizce yapılıyordu) akraba bir ulusla savaşmayı düşünebilmesinden yakınan alman şansölye Bethmann-Hollvveg’in kullandığı deyim.
—Tekst. Konfeksiyon sanayisinde kesim sırasında dökülen kumaş artıkları. (Bk. art siki, böl.) || Paçavra didici, paçavraları diden makine. (Eşanl. ŞİFONÛZ) [Bk. ansikl. böl]
—ANSİKL. Tekst. Paçavralar, genellikle ayırma ve temizleme işlemlerinden sonra, bileşen liflerini yeniden elde etmek için didilir; daha sonra bu lifler, iplikçilikte dokunmamış kumaşların üretiminde, kıtık ya da yalıtkan katmanlar oluşturmada kullanılır. Bez ve pamuk paçavralarından kâğıt hamuru hazırlamada da yararlanılabilir; ancak günümüzde bunların yerini, diğer hammaddeler, özellikle de selüloz ve eski kâğıtlar almıştır.
• Paçavra didici. Bir paçavra didici, genel olarak, işlenecek paçavraları, eğik metal dişlerle donatılmış, çok hızlı dönen bir tamburun yanına ağır ağır sürükleyen besleme silindirlerinden oluşur. Bu dişler tarafından kavranan paçavralar didilir ve iplikçilikte yeniden kullanılabilir tekstil hurdalarına dönüşür, iyi bir sonuç elde etmek için paçavraların paçavra didıciden genellikle birkaç kere geçirilmesi gerekir "Garnet makinesi" denilen kimi makinelerde, paçavralar, büyük bir tamburun sert tarak dişleri ile küçük çaplı birçok silindirin dişleri arasında didilir.
Kaynak: Büyük Larousse