RÜZGAR a. (fara rüzigâr, yel, zaman, talih).
1. Bir yüksek basınç alanından alçak basınç alanına doğru yer değiştiren hava hareketi; yel. (Bk. ansiki. böl. Deniz bil. Bot. Iklimbil. ve Mit.)
2. Rüzgâr almak, bir yer sözkonusuysa, rüzgâra açık olmak: Kıyının bu kesimi çok rüzgâr alır. || Rüzgâr avlamak, hiçbir şey elde edememek, boşuna çaba harcamak. || Rüzgâr gelecek delikleri tıkamak, bir işin doğurabileceği sakıncalar için gerekli önlemleri almak.
—Avc. Rüzgâra karşı avlanmak, rüzgârın estiği yöne doğru ilerleyerek ya da rüzgârın estiği yönden gelecek avları bekleyerek avlanmak. || Rüzgârı almak, rüzgâra karşı yürümek.
—Denizbil. Rüzgâr akıntısı, SÜRÜKLENME AKINTISI’nın eşanlamlısı. Rüzgâr çekiği, yüzeysel su kütlesinin rüzgârın etkisiyle açıklara doğru hareket etmesi ve deniz yüzeyinin alçalması. (Alttaki su kütlesinin dengeleyici olarak yükselmesine yol açabilir.) || Rüzgâr yığması, denizde yüzeysel su kütlesinin rüzgârın etkisiyle kıyıya doğru hareket ederek yığılması. (Deniz yüzeyinin yükselmesine ve bunu dengeleyen bir altakıntıya neden olur.)
—Denize. Rüzgâr altı, bir geminin rüzgâra bakan bordasının karşısındaki borda. || Rüzgâr altına düşmek, bir gemiden söz ederken, bordasından esen rüzgârın etkisiyle, seyrettiği rotadan rüzgâr altına doğru kaymak. | Rüzgâr altı kıyı, rüzgâra bakan kıyı. || Rüzgâr altı yapmak, rüzgârı bir bordadan alacak biçimde gemiyi çevirerek, öteki borda boyunca denizde durgun alan oluşturmak. || Rüzgâr azaltmak, sert ve fırtınalı havalarda, yelkenlerin parçalanmaması için, kimi yelkenleri mayna edip, kimilerini camadana vurarak, yüzeylerini küçültüp yelken donanımı üzerindeki basıncı hafifletmek. || Rüzgâr basıncı, rüzgârın bir gemi üzerinde oluşturduğu etki. || Rüzgâr baştan, rüzgârın pruvadan estiğini belirten deyim. || Rüzgâr flaması, direk şıpkasına çekilen ve rüzgârın estiği yönü gösteren ince uzun şerit biçiminde flama. Rüzgâr gülü -GÜL. || Rüzgâr tarafı, rüzgârın estiği yön. || Rüzgâr üstü, bir geminin rüzgâr alan bordası. || Rüzgâr üstüne çıkmak, yelkenle seyreden bir gemiden söz ederken, olabildiğince orsasına çıkarak, rüzgârın estiği yönde seyretmek. || Rüzgâr üstünü korumak, başka bir gemiye göre rüzgâr avantajına sahip olmak. || Rüzgâr yakası, yelkenlerin rüzgârın estiği yönde kalan yakası. || Rüzgâra açık yüzeyler, bir geminin rüzgâr alan öğelerinin (üstyapılar, direkler vb.) tümü. || Rüzgâra baş tutmak, bir gemiden söz ederken, pruvasını rüzgârın estiği yöne çevirerek seyretmek.
—Tiramola manevrası yapan ya da demir üzerinde yatan bir gemiden söz ederken, pruvasını rüzgârın estiği yöne çevirmek. || Rüzgâra kaçmak, yelkenli bir gemiden söz ederken, rüzgârı pupasına ya da laçka borinasına alarak seyretmek. || Rüzgâra sokulmak, bir yelkenliden söz ederken, olabildiğince orsasına seyretmek. || Rüzgân atlatmak, bir bordadan rüzgârı alarak seyreden bir yelkenliden söz ederken, rüzgârı pupa ya da orsasından atlatarak diğer bordasına geçirmek. || Rüzgârı pupadan almak, rüzgârı kıçtan alarak seyretmek. || Rüzgârını almak, bir yelkenli tekneden söz ederken, başka bir yelkenli teknenin rüzgâr üstüne geçerek, bu teknenin rüzgâr almasını önlemek. || Rüzgârını kapamak, yelkenli bir gemiden söz ederken, başka bir gemiye göre rüzgârın geldiği tarafta bulunmak, böylece de o gemiye yaklaşmak ya da o gemiden uzaklaşmak olanağına sahip olmak (yelken dönemi savaşlarında, başarı sağlamanın temel koşuluydu). [Eşanl. RÜZGÂR ÜSTÜNE GEÇMEK.] || Dik rüzgâr yelkenle seyreden bir geminin rotasına dik yönde esen rüzgâr. || Dümeni rüzgâr altına basi, bir geminin rüzgâr alan bordasını değiştirmek amacıyla, serdümene, dümeni rüzgâr altına basması için verilen komut. || Kararlı rüzgâr, hep aynı yönden esen rüzgâr || Kararsız rüzgâr, şiddeti ve esiş yönü sürekli değişen rüzgâr. || Uygun rüzgâr, izlenen rotada rahatça ilerlemeyi sağlayan rüzgâr. || Uygun rüzgâr almak, yelkenli bir tekneden söz ederken, en verimli hıza ulaşabilmek için rüzgâra göre en uygun rotada seyretmek.
—Gökbil. Gökada rüzgârı, gökada diskindeki süpernovaların patlamasından kaynaklanan ve bu diskin yıldızlararası gazının dışarı atılmasıyla ortaya çıkan olay. || Güneş rüzgârı, sürekli olarak güneş tacından gezegenlerarası ortama doğru kaçan ve genişlemesi Güneş'in manyetik alanıyla denetlenen, özellikle protonlar ve nötronlarla yüklü tanecik akışı. (Yer yörüngesi yakınında 200-900 km/sn’lik hızlara ulaşabilen güneş rüzgârı, Güneş’in dönmesinden kaynaklanan gezegenlerarası manyetik alanın sarmal yörüngesini izler. Bu akış, Güneş püskürtülerinin ve taçsal tedirginliklerin etkisiyle hızlı fışkırmalar halinde yerel ve geçici olarak hızlanabilir.) || Kutup rüzgârı, yukarı enlemlerde, iyonos- ferden manyetosferin kuyruğuna doğru kaçan, yüklü taneciklerin oluşturduğu ses- üstü akı. || Yıldız rüzgân, kimi sıcak ve kütlesel yıldızların atmosferinden kaçan taneciklerin sürekli akışı. (Yıldız rüzgârları, bu yıldızların yaşamları boyunca, büyük ölçüde kütle kaybetmesine neden olur.)
—Isıt, havld. Rüzgâr başlığı, bir duman borusunun en yüksek noktasına yerleştirilen ve bir mil üzerinde dönerek çıkış ağzını rüzgâr yönüne yönelten başlık.
—iklimbil. Rüzgârgülü, değişik yönlerden gelen rüzgârların frekansını gösteren diyagramlara verilen ad. (Bk. ansiki. böl.) || Rüzgâr oyuğu - YARDANG.
— İnş. Rüzgâr bağlantısı, bir çatkının ya da bir duvarın biçim değiştirmesini ya da devrilmesini önleyen düzenek (göğüsleme, perde vb.). [Eşanl. KONTRVANTMAN.] (Bk. ansiki. böl.) || Rüzgâr kapısı, soğuğun evin içlerine girmesini önlemek için, kış boyunca mevcut kapının önüne ya da arkasına yerleştirilen geçici kapı.
—Jemorfol. Rüzgâr aşındırması, rüzgârın yer yüzeyindeki etkisi. || Rüzgâr etkisi, rüzgârın etkili olduğu ve bazı yüzey biçimlerinin oluşmasına yol açan süreçler. (Bk. ansiki. böl.) || Rüzgârla aşındırmak, rüzgârın etkisiyle yıpratmak.
—Meteorol. Rüzgâr fırıldağı, bir yapının tepesine yerleştirilen ve bir mil üzerinde dönerek rüzgârın estiği yönü gösteren değişik biçimlerde (ok, kuş, bayrak, vb.) yapılmış hafif levha. (Bk. ansiki. böl.)
—Spor. Rüzgâra karşı sıralanma, bisiklet yarışında, bir gruptaki sporcuların karşıdan gelen rüzgârdan en az etkilenecekimiş varakIBenzer ki bir şikâyeti var rüzgârdan" (Baki, çayırda dökülen yapraklar perişan olup dağılmış. Sanki esen yelden ya da zamandan ve dünyanın halinden şikâyetleri var) (Baki]. Yel anlamıyla sevgilinin saçının kokusunu taşıdığı, haber ulaştırdığı anlatılır. Gezip dolaştığı için divane, önüne kattıklarını süpürüp götürdüğü için lerraş (hizmetçi), sevgilinin saçlarıyla oynadığı için meşşafa'dır (süsleyici). Zaman ve dünya anlamıyla bekleneni vermediği halde ondan yakınılır.
—Iklimbil. Rüzgâr gülü çizmek için önce ana ve ara yönlere göre rüzgârların aylık ya da yıllık ortalama frekansları hesaplanır ve bu frekanslar, uzunluğu bc"1 W' ölçeğe göre belirlenen doğru, dikdörtgen ya da değişik şekillerle gösterilir. Ayrıca çoğu diyagramlarda rüzgârsız günlerin frekansı, gülün ortasındaki daire ya da çokgen içine yazılır. Rüzgâr güllerinin daha karmaşık çeşitleri de vardır. Bunlar, yönünden başka, rüzgârın hızını değişik birimlerle gösterirler.
—Iklimbil. ve Meteorol. Hava kütlesiyle rüzgârı birbirine karıştırmamak gerekir. Rüzgâr gibi hava kütlesi de hareketlidir; ama hava kütlesi büyük boyutlarda (yatay yayılımı birkaç bin kilometredir) bir atmosfer parçasıdır. Rüzgârsa, bir hava kütlesi içinde yer alan, hemen her zaman daha küçük boyutlu bir harekettir. Bölgesel rüzgârlar, bir bölgeyi etkiler (sözgelimi Ege kıyılarında yaz aylarında hâkim olan efazyen, Provence’ta mistral, Akdeniz kıyılarında çölden esen Scirokko gibi). Yerel rüzgârlar'ın alanı daha da küçüktür: bir vadiyi, kenti ya da körfezi etkiler (İzmir’ deki imbat gibi). Sonuç olarak, rüzgârın yönü bütün bir hava kütlesinin hareket yönünü her zaman belirtmez.
Rüzgârları etki merkezleri (antisiklonlar ve alçak basınç alanları) belirler. Rüzgârlar, yüksek basınçlı bölgelerden alçak basınçlı bölgelere doğru eser. Şu halde yönleri, bu merkezlerin konumlarına, yani eşbasınç eğrilerinin biçimine bağlı olarak değişir. Ayrıca, yüzey şekilleri, sapmalara ya da yönelmelere (bundan yalnızca alt hava tabakaları etkilenir) neden olabilir Rüzgârın şiddeti ya da hızı, basınç gradyanı ne kadar çoksa o kadar büyük olur. Bir rüzgârın yönü belirtildiğinde, rüzgârın geldiği yön anlaşılır: örneğin batı rüzgârı, batıdan gelen ve doğuya doğru esen bir rüzgârdır. Saniyede metre, saatte kilometre, deniz mili ya da Beaufort derecesi olarak belirtilen rüzgâr hızı, anemometrey- le ölçülür. Rüzgârların çoğu türbülanslıdır; yani hızları her saniye değişebilir. Hızı hemen hemen hiç değişmeyen rüzgârlara "laminer rüzgâr" denir. Türbülans karadaki engebelere sürtünmenin ve havanın düşey kararsızlığının bir sonucudur.
Anlık değişiklikler (türbülans) hesaba rüzgâr gülü biçimde sıralanması. (Yarışçılar, birbirlerini koruyacak biçimde rüzgâra dik olarak sıralanırlar; rüzgâra açık yer, bisikletçiler tarafından sırayla doldurulur.)
—Teknol. Rüzgâr enerjisi, rüzgâr esintileri sırasında oluşan hava akımlarının taşıdığı ve uygun bir düzenekle mekanik enerjiye dönüştürülebilen kinetik enerji türü. (Bk. ansikl. böl.) || Rüzgâr motoru, rüzgârın kinetik enerjisini, mekanik enerjiye dönüştüren, döner kanatlı ya da palalı sistem; bu mekanik enerji, bir mil üzerinde, bir elektrik makinesini (örneğin bir pompa) ya da bir alternatörü tahrik etmek için kullanılabilir.
♦ sıf. Ayakkc. Rüzgâr ayak, ayakkabıcılığın geleneksel bir el sanatı olma niteliğini koruduğu bazı yörelerde, özellikle Çankırı’da erkek ayakkabısının en büyük numarasına denir.
—ANSİKL. Bot. Rüzgâr bitkilerin yaşamında çok önemli rol oynar. Çiçektozlarının iletilmesine (anemofil döllenme) ya da diyasporların saçılmasına (tohumlar, meyveler, vb.) yardımcı olabilir. Ayrıca odunlu bitkilerin biçimleri üzerinde etkili olur; dallar ancak "rüzgârdan masun" tarafta canlı kalıp gelişebildiğinden az ya da çok belirgin bir bakışımsızlık ortaya çıkar (“bayrak" biçimli ağaçlar, anemomorfoz). Bu etkiler daha çok sert rüzgârların egemen olduğu dağların yamaçlarında ve bazı kıyılarda belirgindir. Bazı ağaçlar diğerlerine göre rüzgâra ve rüzgârla sürüklenen deniz suyu serpintilerine karşı daha dayanıklı olduklarından deniz kıyısına dikilirler; demirhindi, servi ve sıcak ülkelerde fılaos (demirağacı), araukarya. Bunun tersine, ağaçlar, yerleşim yerlerini ve ekili alanları rüzgârın etkisinden ve rüzgârın neden olduğu aşınmadan korumak için kullanılır. Bu durumda, kavak, servi, mazı gibi ağaçlar kullanılarak rüzgâr siperleri yapılır. Güçlü ve sık esen rüzgârlar, ortamın kurumasına (atmosfer, toprak) yol açarak yalnız kurakçıl bitkilerin yaşamasına olanak bırakır.
—Ed. Divan edebiyatında sözcüğün üç anlamı (zaman, dünya, yel) arasında tevriye yapılır: “Baki çemende hayli perişan katılmazsa, rüzgârların ortalama hızı değişmez. Bu rüzgârlar, mekanik kurallarına göre, hızın giderek artmasına neden olan kuvvetlerin etkisiyle başlarlar. Eğer hız sabit kalıyorsa bunun nedeni, rüzgârın esmesine yol açan kuvvetlerin çok çabuk dengelenerek sıfıra inmesi ve hava hareketinin, esmeye başlama evresinden sonra eylemsizlik nedeniyle sürmesidir.
1. Yükseklerde (3 km’nin üstünde) eşbasınç eğrilerine paralel olarak ve yüksek basınçları sağına, alçak basınçları soluna (Buys-Ballot kuralı] alarak hareket eden jeostrofik rüzgârlar eser. Bu tür rüzgâr üç kuvvetin birleşmesiyle oluşur:
a) gradyanın kuvveti, eşbasınç eğrilerinden uzaklaşmayla ters orantılıdır; basınç türevi belirtilir. Yalnızca bu kuvvet etkili olduğunda rüzgâr eşbasınç eğrilerine dikey yönde eser,
b) Coriolis kuvveti (kütle birimi üzerine: 2 (iv sin y>); hava hareketini K. yarıküre’ de sağa, G. yarıkürede sola doğru saptırır;
c) Merkezkaç kuvvet, eşbasınç eğrileri ka- visliyse (en sık rastlanan durum) etki yapar ve havayı eşbasınç eğrilerinin dışına doğru yöneltir.
Bir antisiklonda ya da alçak basınç alanında bu üç kuvvetin bileşimi farklıdır; çünkü gradyan birinde eşbasınç eğrilerinin dışına, ötekinde içine doğrudur.
2. Yerde bir dördüncü kuvvet işe karışır: sürtünme. Bu kuvvet önce hızı yavaşlatır, sonra, jeostrofik rüzgârın yönünü alçak basınç alanlarına doğru saptırır. Sürtünmenin az olduğu okyanus yüzeylerinde rüzgârın hızı, yaklaşık olarak jeostrofik rüzgâr hızının % 70’ine eşittir ve yönü, eşbasınç eğrilerine paralel esen jeostrofik rüzgârla 10° - 20°’lik bir açı yapar. Sürtünmenin daha çok olduğu karalarda hız, jeostofik rüzgâr hızının ancak % 40’ına ulaşır. Eşbasınç eğrisiyle rüzgâr yönü arasındaki açı da 40° - 50°’dir. Bu nedenle antisiklonlar ve alçak basınçlar karalar üzerinde denizlerden daha kısa ömürlüdür.
Rüzgârın hızı, basınç gradyanıyla doğru ve enlemin sinüsüyle ters orantılıdır; yani, bütün öteki koşulların eşit olması halinde, alçak enlemlerde daha güçlü eser Tropikal bölgelerde rüzgârların eriştiği aşırı şiddetin nedeni budur.
—Inş. Rüzgârın uyguladığı yatay kuvvet, bütün öteki yatay kuvvetler gibi, yapıların biçim değiştirmesine ya da devrilmesine yol açabilir. Ahşap bir çatkının oynayarak gıcırdaması, göğüsleme gibi rüzgâr bağ lantılarıyla önlenir. Düzlemsel bir çerçeveyi biçim değiştirmez duruma getirmek için eklem yerlerini takviye etmek ya da çapraz öğeler yardımıyla üçgenlere ayırmak gerekir. Birçok düzlem arasında rüzgâr bağlantısı sağlamak için de aynı yola başvurulabilir: ankastre birleştirmeler ve daha genel olarak, kararlılık perde'si ya da bükülmez levhaları olan düzenekler kullanılır. Yüksek binalarda, kararlılığı sağlamak için daha çok düşey borulu strüktür lerden (ya tüm bina boyunca, ya da bir çekirdekle sınırlanmış) yararlanılır.
—Jeomorfol. Rüzgâr, taşıyıcı bir etkendir, ancak bu işlevi geçmişte çok abartılmıştır: gücü oldukça sınırlıdır, çünkü çapı 1 cm’yi geçen kırıntılı maddeleri sürükleyemez; ince parçacıkları, çaplarına göre ha vada ya asıltı halde, ya sıçratarak ya da yuvarlayarak taşır ve bitki örtüsünün sürekli olmaması gerekir. Buna göre rüzgâr, yeri seçici olarak süpürür; taşıyamadığı parçaları yere bırakır: bu iri öğeler yüzey de birikerek çöl kaldırımlarını, regleri oluş tururlar. Bu eleme etkisine, bir de kayaç ların taneli ayrışmasıyla oluşan ince mal
bununla birlikte, bu tür aşınma ancak yere yakın noktalarda etkilidir: bu yolla man- tarkayalar, killi-milli zeminlerde oyulan sırt- çıklarla ayrılmış oluklar (yardanglar) oluşur. Daha olağanüstü olanları, kumullardan (nebka ya da barkan tipi), geniş kumul alanlarına (ergler) kadar çok çeşitli biçim ve genişlikteki kum birikintileridir. Rüzgâr etkisiyle oluşan bu çok sayıda biçim arasında plajların gerisinde yer alan ve nemli bölgelere kadar sokulan kıyı kumullarını da sayabiliriz.
—Meteorol. Meteoroloji istasyonlarındaki rüzgâr fırıldakları bir kanatla donatılan ve yatay bir eksen çevresinde dönebilen bir oktan oluşur. 1850'ye doğru, rüzgâr fırıldağından alınan işaretler elektriksel olarak meteoroloji istasyonlarına iletilmeye başladı Havaalanlarında bunun yerine rüzgâr torbası kullanılır.
—Mit. Yunanlılar, rüzgârların Eolie adalarında, Aiolos'un gözetiminde tulumlar içinde hapsedildiğini ve ancak Zeus ya da Poseidon’un buyruğuyla salıverildiğini anlatırlardı. Başlıca iyi rüzgârlar şunlardı: kuzeyin hırçın rüzgârı Boreas; güney batı rüzgârı Euros; güney rüzgârı Notos; batıdan esen hafif yel Zephyros.
—Teknol. Rüzgâr enerjisi.
•
Tarihçe. Tekne ve gemilerin hareket ettirilmesi için kullanımından bağımsız olarak, rüzgâr enerjisi, insanoğlunun işlettiği en eski enerji kaynaklarından biridir. Örneğin Persler'in, zamanımızdan yaklaşık 2 000 yıl önce, buğday değirmenlerini tahrik etmek için, düşey eksenli rüzgâr motorları kullandıkları bilinmektedir. Batı dünyasında, rüzgâr ya da yel değirmenlerinin ortaya çıkışı XII yy. başlarına rastlar. XIII. yy.’da yel değir menleri, tüm Avrupa'da yaygın olarak kullanılmaya başladı. XIV. yy.'da, özellikle mühendis Jan Adriaenszon sayesinde; Hollan- dalılar'ın teknik üstünlüğüne tanık olundu. Bu üstünlük yel değirmenlerini, deniz seviyesi altındaki topraklardan suyu yetkin ve güvenilir bir biçimde akaçlayabilecek bir sisteme dönüştürme gereksiniminden kaynaklanıyordu. XVI. yy.'da, yel değirmenleri, özellikle İngiltere'de, sanayi makinelerini tahrik etmede kullanıldı. Buhar makinesinin ortaya çıkışı bu uygulamaya son verdi, ancak, rüzgâr motorları, XX. yy. başına dek, tarımda, su pompalama işlerinde yaygın olarak kullanıldı. Elektrik ağlarının ve Diesel üreteçlerin gelişimiyle birlikte, rüzgâr motorlarının bu tarımsal kullanımı etkinliğini yitirdi. Bununla birlikte 70'li yılların başındaki enerji darboğazı, gerek geleneksel uygulamalar (su pompalama), gerek yeni kullanımlar (kırsal bölgelere elektrik sağlanması ya da bir elektrik ağının beslenmesine katkı) için rüzgâr enerjisini yeniden gündeme getirdi.
•
Rüzgâr enerjisinin potansiyeli. Rüzgâr enerjisi, güneş enerjisinin dolaylı bir biçimidir çünkü, rüzgârlar, atmosferin güneş ışımasını soğurmasıyla oluşan sıcaklık ve basınç farklarıyla harekete geçer. Yer'in aldığı güneş enerjisinin, yaklaşık % 2'sinin, rüzgârların kinetik enerjisine dönüştüğü sanılmaktadır, ilişkin enerji miktarı inanılmaz düzeydedir: yılda yaklaşık 30 milyon TWsa, yani 1975'teki dünya enerji tüketiminin 500 katı. Bu enerjinin yalnızca % 10’unun yer yüzeyi yakınlarında kullanılabileceği göz önüne alınsa bile, sözkonu- su enerji potansiyeli yine de çok büyüktür. Durumun böyle olmasına karşın, günümüzde, bu potansiyelin önemli bir bölümünü işletmek oldukça zordur. Gerçekten de, bu enerjiden verimli bir biçimde yararlanabilmek için, açık denizlerdeki kara parçalarını ve deniz yüzeylerini çok büyük rüzgâr motorlarıyla donatmak gerekmektedir. Bu koşullarda, rüzgâr enerjisi uygulamalarının uzun süre, ulaşımı güç bölgelerde yerel kullanımlarla (birkaç kilovvatt’la onlarca kilovvatt arasında değil ulaşan guç uuzeyıerınoe) sınırlı kalacağı sanılmaktadır. Büyük rüzgâr motorlarının kurulmasına en elverişli alanlar, sürekli rüzgârların düzenli olarak estiği kıyı bölgeleri ve büyük steplerdir. Gerçekte, 30 km/sa'ten (Beaufort ölçeğinde 5 kuvvetinde) büyük bir ortalama rüzgâr hızı gereklidir.
•
Rüzgâr enerjisini dönüştürme teknikleri. V(m/sn) hızıyla esen bir rüzgârı S(m2) kesitiyle alan bir rüzgâr motorunun sağladığı P (kW) gücü, 1927’de transız mühendis Betz'in çıkardığı formülle verilir: P = k- S • V3. ideal bir rüzgâr motoru için k katsayısının değeri 0,37’dir; bu durumda, gelen rüzgârın kinetik enerjisinin % 59,3'ü gerçekten geri kazanılır. Gerçekte ise, k katsayısı doğal olarak, 0,37'den küçüktür ve kullanılan rüzgâr motorunun tipine ve gücüne bağlı olarak, genellikle 0,1 ile 0,3 arasında değişir.
Eksenlerinin konumuna (yatay ya da düşey) göre farklılık gösteren iki büyük rüzgâr motoru kategorisi ayırt edilir: eskiden beri en yaygın olanları, yatay eksenli Rüzgâr motorlarıdır. Bunların eksenlerini, rüzgârın doğrultusuna koşut kalacak biçimde, sürekli olarak yönlendirmek gerekir. Gerçekten de, ancak böyle yapılırsa, kanatlar ya da palalar sürekli olarak rüzgâr etkisinde kalır Yatay eksenli küçük.rüzgâr motorları (0,5 ile 50 kW arasında değişen güçler), çoğu kez, çok sayıda kanatla da natılmıştır. Bu durumda bu rüzgâr motorları, gerçekte, Balöares değirmeni (6 kanatlı) ya da yunan değirmeni (12 kanatlı) gibi çok sayıda geleneksel değirmeninde ait olduğu, "amerikan tipi" değirmenler grubuna girer. Bu rüzgâr motoru tipi, zayıf rüzgârlarda çalışabilme üstünlüğü gösterir.
Yatay eksenli büyük rüzgâr motorlarında 3 ya da günümüzde olduğu gibi ça ğu kez 2 palalı pervaneler kullanılır. Bu "pervaneli değirmen"lerde, çok büyük palaların (100 m uzunluğa dek) gerçekleştirilmesi için, havacılık tekniklerindeki gelişmelerden yararlanılmıştır ve bunlar, 100 kW ile birkaç MW arasında değişen yüksek güçler sağlayabilir. Bunlar, ancak orta ya da yüksek kuvvette rüzgârlar estiğinde çalışabilmelerine rağmen, verimleri mükemmeldir. Yapı öğelerinin mekanik yorulmasından kaynaklanan ve birçok deneysel rüzgâr motorunda, palaların kopmasına neden olan aksaklık, bunların başlıca problemini oluşturur.
Düşey eksenli rüzgâr motorları, eksenlerine hiçbir yönlendirme uygulamak gerekmediğinden, çalışma basitlikleri nedeniyle, kuşkusuz, kullanılmış en eski rüzgâr motoru tipidir. Bu arada bunların verimi, yatay eksenli rüzgâr motorlarınınkinden daha düşüktür. 70’li yıllarda, ABD ve Kanada'nın, 1925'te transız mühendis Darrieus'un geliştirdiği, yeni bir düşey eksenli rüzgâr motoru tasarımını gözden geçirmeye başlamalarıyla birlikte, yaygınlığını ve güncelliğini oldukça yitirmiş olan bu rüzgâr motoru tipi, yeniden gündeme geldi. Söz konusu rüzgâr motoru, palaları, bir yumurta çırpıcısının hareketli bölümüyle aynı biçimde hareket eden bir değirmenden oluşur. Darrieus rüzgâr motorlarının, 50 kVV'tan küçük güçlerin üretimi için uygun olabileceği sanılmaktadır.
Rüzgâr enerjisi zaman içinde değişken olduğundan, en ayrıcalıklı uygulama alanı, herhangi bir anda gerçekleştirilebilen ve gereksinim ile enerjinin kullanılabilirliği arasında bir kayma sözkonusu olduğunda basit bir depolamaya olanak veren su pompalama işleridir; bu durumda, pompalanan suyu bir depolama tankında toplamak yeterlidir Elektrik üretimi için, iki durum ayırt edilir: bağımsız küçük da nanımlar ve bir şebekeye eşleştirilmiş büyük donanımlar. Küçük donanımlar -yenilenebilir bir enerji kaynağından yararlanan tüm öbür bağımsız üreteçler gibi bir aküların, üretilen elektriği depolayan bir sisteme gereksinimleri yoktur: gerçekten de, bunların bağlı oldukları ağ, değişken bir elektrik üretimini, en azından bu üretim, toplam kapasitesinin küçük bir bölümü kadar olduğu sürece soğurabilir.
• Yürürlükteki programlar Günümüzde, dünyada, özellikle ABD'de, tarımsal uygulamalara yönelik yüz binlerce küçük rüzgâr motoru hizmet verir. Buna karşın, büyük rüzgâr motorları hâlâ, araştırma ve geliştirme programlarının konusudur. Bununla birlikte, bu güçlü rüzgâr motorlarına ilişkin incelemelerin kökeni, ancak yarım yüzyıl öncesine dayanmaktadır: Rus- lar'ın, 1931'de Balaklava'da (Kırım) hizmete soktukları, pervanesi 31 m çapında olan 100 kVV’lık bir rüzgâr motoru ve Amerikalıların 1941'de Vermont eyaletinde kurdukları, 1 250 kVV'lık bir anma gücü veren, 53 m çapındaki bir rüzgâr motoru, Fransa'da Fransa Elektrik kurumu (EOF), 1960'ların başında, sırasıyla 130 kW, 800 kW ve 1 000 kVV'lık güçler verebilen 21 m, 30 m ve 35 m çaplarında üç rüzgâr motorunu denedi. Bununla birlikte, bu transız girişimi 1966'da -1980'de Ouessant adasına kurulan 100 kVV'lık bir rüzgâr motoru dışında (bu aygıt kısa sürede büyük sıkıntılarla karşılaşmıştır) son buldu. 1973'ten başlayarak ABD, büyük rüzgar motorlarıyla yeniden ilgilenmeye başladı. 1975 ile 1978 arasında, 38 m çapında pervanelerle donatılmış "Mod-0" tipi üç rüzgâr motoru hizmete sokuldu. 2 000 kW gücünde ve 60 m çapında bir rüzgâr motoru (Mod 1), 1978'den bu yana Boone'de (Kuzey Karolina) çalışmaktadır ve Mod-2’ye ait daha da güçlü bir rüzgâr motoru (91 m çap 2 500 kW) gerçekleştirilmiştir. Amerikalı uzmanların eka nomik tahminleri, yüz kadar büyük rüzgâr motorundan oluşan bir dizinin, geleneksel enerji kaynaklarıyla rekabet edebilir düzeyde bir fiyatla elektrik üretebileceği umudunu vermektedir. Ote yandan, Kanada, Danimarka, Hollanda ve Almanya gibi ülkelerde, rüzgâr enerjisinden yararlanmaya yönelik büyük çabalar harcanmaktadır.
Kaynak: Büyük Larousse