SAAT, -ti a. (ar. affa/).
1. Bir gün boyunca yirmi dört kez yinelenen altmış dakikalık zaman birimi: Bir gün yirmi dört saattir Bu işi yapmak için tam iki saatiniz var. Tren bu yolu bir saat on dakikada alır.
2. Yaklaşık olarak bu birime denk düşen zaman dilimi (özellikle bir sayı sıfatı, bir belgisiz sıfat ya da bir niteleme sıfatıyla): Sizi bir saattir bekliyorum. İstanbul'u bir baştan bir başa katetmek birkaç saat sürer.
3. Bir yere ulaşmak için geçen süreye bağlı olarak bir uzaklığın ölçümü (sayı sıfatıyla): Bu kent, İzmir'den trenle 3 saat uzaklıktadır.
4. Aşağı yukarı bu birime denk düşen, bir iş için ayrılmış süre; iş ya da ücret birimi (bir tamlayanla ya da bir tamlananla): Bir ders saati kırk beş dakikadır. Mütalaa saatlerinde kitap okur. Saat hesabıyla ücret almak.
5. Uzlaşmalı bir sisteme dayanarak günün her anını kesin olarak belirlemeyi sağlayan zaman düzenlemesi: Yaz saati uygulamasına geçmek.
6. Günü oluşturan her anın kesin olarak saptanması (gereğinde dakika ve saniye altbölümleriyle): Saat kaç/? —Tam 15.24. Tren sekizde kalkıyor. (Resmi dilde 24 saatlik, günlük dilde gerektiğinde sabah, öğle, öğleden önce, öğleden sonra, akşam, gece sözcükleri eklenerek 12-1-12 saatlik bir bölümlenme temel alınır: Saat 17’de ya da öğleden sonra 5’te randevum var. Televizyon 19’da ya da akşam 7’de açılır)
7. Günün bir etkinliğe, bir işe göre belirlenmiş bir anı: Uyku saatim geldi. )bmek saati.
8. Zamanın akışı içinde herhangi bir an ya da dönem; vakit, zaman: Bu saatte orada kimse olmaz.
9. Tamlayansız, sıfatsız kullanıldığında önceden saptanan, öngörülen, değişmez zaman: Saatinde gelmek. Saatinden önce gelmek.
10. Saat başı, her saatin başladığı ilk dakikalar: Oraya her saat başı tren seferi var. || Saat başı galiba, bir toplantıda herkes konuşurken hep birden susul- duğunda, bunun aynmına varanın söylediği şaka sözü. || Saat bu saat, "bu fırsatı, ele geçen olanağı değerlendirip ondan yararlanmanın tam zamanı" anlamında kullanılır. || Saat tutmak, bir işi yapmanın ,ne kadar süreceğini, saate bakarak belirlemek: Saat tuttum, bu uzaklığı tam üç saatte koştular. || Saati çalmak, bir işi yapmanın ya da ona başlamanın zamam gelmiş olmak. || Saati saatine tam vaktinde tam zamanında. |j (Bir kimsenin) saati saatine uymamak, bir kimsenin durumu, huyu ve davranıştan sık sık değişmek: Bir bakarsın neşelidir, bir bakarsın bedbindir, saati saatine uymaz. || Saatlerce bir işin, bir eylemin, uzun süre uzun uzadıya sürdüğünü belirtir: Saatlerce konuşup dertleştik. || Saatte hız için, bir saatte: Saatte 100’le gitmek. Saatte iki yüz km hızla esen fırtına.
—Esk.
1. Kıyamet: Eşrat-ı saat (kıyamet belirtileri).
2. Saat-be-saat, saatten saate || Saat-i muhtar, uğurlu zaman. | Eşref saati - EŞREF
—Denize. Gerçek saat ya da gerçek zaman saati, Güneş'in gösterdiği saat. || Mevki saat hesabı, geminin bulunduğu m eskideki saati kesin bir doğrulukla belirlemeyi sağlayan bir dizi gözlem (kronometreler buna göre ayarlanır). || Ortalama saat ya da ortalama zaman saati, ortalama Güneş'e göre hesaplanan saymaca saat. || Vardiya saati, her gün gerçek zamana göre öğlenleri ayarlanan gemi saatinin gösterdiği saat. (Köprûüstünde kuldığından bu adla bilinir.) || Vardiya saatini bildirmek, gemideki kampanayla, her yarım saatte bir kez ve saat başlarında iki kez vurarak, vardiyanın başlangıcından itibaren geçen zamanı bildirmek.
—Etol. İç ya da biyolojik saat, bireyde organizmanın etkinliğinin ritmik dağılımını, fizyolojik alanda olduğu kadar, davranış alanında da sürdürmeyi sağlayan ve eşzamanlaydılar (senkronizör) olmadığı halde etkisi devam eden biyokimyasal ve fizyolojik mekanizmaların tümü. (Bk. ansıkl. böl.)
—Folk, ve Tar. Saat-i muhtar, bir işi yapmak için uğurlu ve uygun sayılan zaman. (OsmanlIlar döneminde önemli törenlerin, savaşların ve toplantıların zamanını, mü- neccimbaşı yıldızlann konumunu gözleyerek saptar; bu zaman yıldızların konumu yorumlanarak uğurlu sayılan bir tarihe denk getirilirdi.)
—Gökbil. Saat çizgileri, bir güneş saatinde, her saat başı milin gölgesinin düştüğü yeri gösteren çizgiler. || Saat koordinatları, belli bir yere göre bir geri sistem içinde, temel düzlemi, ekvator düzlemi, başlangıç doğrultusu ise bu düzlemin o yerin meridyeniyle arakesiti olan ve pozitif kutbu (ya da kuzey kutbu) Kuzey Yer kutbuyla aynı ekvator düzleminde bulunan küresel koordinatlar. I| Bir noktanın saat açısı, bu noktanın izdüşümünün ekvator düzlemi üzerinde, meridyenden başlayarak belli bir yere göre geri yönde hesaplanan açısal uzaklığı.
—Gökbil. ve Denize -?T. radyana, yani 15°'ye eşit düzlem açı ölçüsü birimi.
—Huk. Çalışma saati, resmi işlemlerin yapılmasının olanak içinde olduğu günlük normal çalışma süresi. (Mesai saati de denir.) || Fazla çalışma saati, yasalarca kabul edilmiş günlük normal çalışma süresi ötesindeki çalışma saati. (Fazla mesai saati de denir.) [ ÇALİŞMA ]
—Ida. huk. ve Kronol. Yaz saati, elektrik tüketimini azaltmak için kimi ülkelerde ilkbahar ve yaz mevsiminde uygulanan ve genellikle yılın öteki mevsimlerine göre 60 dakika ileri alınan saat. (Bk. ansikl. böl.)
—İş huk. (Bk. ansikl. böl.)
—İş örgüt. Saat başına maliyet, bir makine ya da bir üretim biriminin bir saatlik çalışmasının yol açtığı giderlerin toplam değeri. (Bir siparişin yerine getirilmesi, söz konusu makinenin ya da birimin kullanımını gerektirdiğinde, saat başına maliyetle kullanım süresi çarpılarak kullanım bedeli bulunur ve bu. sipariş bedeline eklenir.)
—Kronol. Saat dilimleri — DİLİM.
—Ûlçbil. 3 600 saniyeye ya da 60 dakikaya eşdeğer zaman ölçüsü birimi (simgesi sa). [SI sisteminde yer alan bir ölçü birimi olmamasına karşın SI birimleriyle kullanılmaktadır.]
—Spor. Saate karşı, atletizm ve bisiklet sporunda, bir saat süreli yarışma. (Atletizmde, saat rekoru 21 km'dir. Pist üzerinde ve her zaman tek bisikletin katıldığı yarışta rekor yaklaşık 49,5 km'dir.) || Saate karşı yarış birbirlerinden düzenli aralıklarla yarışa başlayan bisikletçilerin katıldığı yol yarışı. Bu yanşta bisikletçiler yarışı çoğu kez çok kısa olan bir sürede tamamlamak zorundadırlar ve her bisikletçinin yarışı tamamlama süresi ayrı ayrı hesaplanır.
—ANSİKL. Etol. İç ya da biyolojik saat. Hayvan ve insan etkinliklerinin zamansal düzenlenmesindeki etkileriyle bilinmektedir. iç saatlerin anatomik yerinin araştırılması araştırmacıları epey bir süre uğraştırdı. Bu çalışma şimdi yerini, omurgalılardaki epifiz ya da eklembacaklılardaki yemekborusu altı bezi bazı salgı bezlerinin ritmik salgı salma etkinliği ile ilgili araştırmalara bıraktı.
S. Binklev ile ekibinin çalışmaları, omurgalıların genel etkinlik ritminin düzenlenmesinde melatoninin oynadığı rolü ortaya çıkarmayı başardı. Bu madde tıpkı bir "uyku hormonu" gibi etki yapmaktadır: salgılanma ritmi doğrudan fotoperiyot ile kontrol edilmekte ve N-asetiltransferazın sınırlayıcı etmen olduğu enzimsel tepkimeler zincirinin sonucu olmaktadır. Bu enzim 24 saatlik süre içinde, ritmik ya da de ğişmez koşullarda dokunulmamış hayvanda olduğu kadar, in vitro doku kültürlerinde de etkinlik düzeyinin periyodik de ğişmelerini göstermektedir.
Biyolojik saatler bireyin çeşitli etkinliklerinin başlamasını ve durmasını denetler. Etkinliklerin dakikliği senkronizörlerin düzenli olarak ayarlanması (“saatin kurulması”) ile gerçekleşir; bu senkronizörler organizmanın dışında bulunan öğelerdir; bunlar sayesinde, organizma biyolojik ritimlerini belki ancak birkaç dakika şaşabilecek kadar incelikle yerine getirir. Hayvanı zaman gösterici dış işaretlerden yoksun bırakmaya dönük deneyler, sözü edilen iç mekanizma düzenleyicilerinin varlığını ortaya çıkarmıştır (Aschoff kurallarının dayandığı deneyler).
—Ida. huk. ve Kronol. Yaz saatinin kabulü, gündüzün daha uzun olduğu aylarda çalışma saatlerini güneşin doğuşuyla batışı arasına en iyi bir biçimde yerleştirmek amacı taşır. Çalışma saatini güneşin doğma ve batmasına göre ayarlamak, genellikle daha çok gece kullanılan elektriğin tüketiminde önemli ölçüde tasarruf yapma olanağı sağladı. Büyük Britanya parlamento üyelerinden VVİlliam VYİllet tarafından önerilen bu yöntem (elektrikle aydınlanmanın gelişme halinde olduğu 1908 yılında, ilkbahar ve yaz ayları boyunca saatleri ileri almak düşüncesi) önceleri anlayışsızlıkla karşılandı. Yaz saati Fransa’ da, ilk kez, 1916 yılında savaş nedeniyle petrol ve kömür kıtlığı karşısında, aydınlatmadan tasarruf amacıyla, bakan Honnorat’nın önerisi üzerine kabul edildi. Daha sonra kimi Avrupa ülkeleri de bu tür önlemler aldılar: Büyük Britanya 1917’de, Belçika 1922’de vb.
İkinci Dünya savaşı’ndan sonra, İtalya gibi kimi ülkeler dışında, giderek terk edilen yaz saati 1973 yılındaki petrol bunalımından sonra yeniden uygulanmaya başlandı.
—iş huk. iş kanunu’na göre iş süresi, haftada en çok 45 saattir. Bu süre, haftada 6 iş günü çalışılan işlerde günde 7,5 saati geçmemek üzere, cumartesi günleri belli bir saatte ya da tamamen tatil edilen işyerlerinde ise, haftanın çalışılan günlerine eşit olarak bölünerek uygulanır (İş k. md. 61). Örneğin cumartesi tamamen tatil yapan işyerleri için günlük normal iş süresi 9 saattir. Yani günlük çalışma saatleri 7,5 saat ile 9 saat arasında değişebilmektedir. İşçi ve işveren anlaşarak bu haftalık ve günlük iş saatlerini indirebilirler. Ancak üst sınır yasayla belirlendiği için çalışma saatleri yükseltilemez. (Örneğin, işçiler istese bile haftada 50 saat çalıştırılamazlar.) iş kanunu’nun çalışma süreleriyle ilgili hükümleri emredici kural niteliğindedir. Bazı işyerlerinde, yapılan işin gereği 24 saat devamlı çalışılmak gerekir. Bu tür işyerlerinde işçiler 7,5 saatlik postalar halinde çalıştırılabilirler. iş saatleri, çalışılan her gün için, kural olarak, eşit olmalıdır. Yani bir gün 6 saat bir gün 9 saat çalışılamaz. Ancak işin niteliği, iş saatlerinin eşit bir şekilde haftanın çalışılan günlerine bölünmesine olanak vermiyorsa, bu kural bozulabilir. Bu gibi işlerde “Haftalık iş günlerine bölünemeyen çalışma süreleri tüzüğüne göre uygulama yapılır, iş süresinin günün hangi saatinde başlayacağını ve ne zaman biteceğini işverenler saptar. Normal iş süresıîıın günün gece dönemine düşmemesi gerekir. Çünkü gece çalışmaları iş kanunu'nda gündüz çalışmalarından farklı biçimde düzenlenmiştir.
SAAT, -tl a. (öncekiyle eş kökenli).
1. Zaman birimi olarak saati gösteren aygıt: Saatim bozuk, tamire götüreceğim. Kol saati. Duvar saati. Guguklu saat.
2. Bazı nicelikleri ölçmede kullanılan aygıt; sayaç: Elektrik, su saati.
3. Saat gibi, hiç aksatmadan, her şeyi zamanında yapan kimse ya da aksamadan çalışan bir şey için kullanılır. || Saat gibi işlemek, sürekli ve düzenli biçimde çalışmak: Makineyi onardım, şimdi saat gibi işliyor. || Saat on bir buçuğu çalmak, çok yaşlanmış, yaşamının son dönemine gelmiş olmak. || Saat kulesi, üzerine büyük saat yerleştirilmiş kule.
—Denize. Güverte saati, DEKVAÇ’ın eşanlamlısı.
—Elektron, ve Bilş. Elektronik bir sistemde eşzamanlama işaretlerini oluşturan, düzenli aralıklarla darbeler üreten elektronik düzenek. (Daha özel olarak, sayısal sistemlerde, saatler, eşzamanlı öğelerle gerçekleştirilen işlemlerin düzenliliğini sağlar.)
—Elektrotekn. Ters saat yönü, önden bakıldığında, rotoru saat ibresini ters yönünde dönen bir makinenin dönme yönü.
—Ölçbil. Elektrik, su ve havagazı saati - SAYAÇ.
—Saatç. Ana saat, şebeke üzerinde dönemli bir işaret yayımlayarak, saati alıcı ya da ikincil saatlere ileten karşılaştırma saati. || Cep saati, camı metal bir kapakla kapanan ve cepte taşınan saat. || Denklemli saat, yıl boyunca değişen gerçek Güneş zamanını ve saati belirleyen ortalama Güneş zamanını aynı anda gösteren saat. || Duvar saati, duvara asılan ya da tespit edilen büyükçe saat. || Elektrikli saat, bir ağırlığı ya da zembereği kurmaya ya da elektromanyetik olarak, doğrudan osilatö- rün (sarkaç, sarmal balans, metal diyapazon) salınımlarını sürdürmesine olanak veren saat. || Elektronik saat, kuvarslı saatlerde olduğu gibi elektronik bileşenlerle (tranzistorlar. diyotlar, vb.) donatılmış saat. || Eşzamanlı saat, özellikle alternatif şebeke akımını kullanan bir eşzamanlı motor ya da bir başka eşzamanlama düzeneğiyle çalışan saat. || Gökbilim saati, kimi gökcisimlerinin (Güneş, Ay, vb.) hareketlerini ve zaman ölçümüne ilişkin pek çok veriyi gösteren düzeneklerle donatılmış saat. || Guguklu saat - GUGUKLU. || ikincil saat, zamanı bir ana saatten alan saat. || Kol saati, deri, metal, ipek, v|}.'den yapılmış bir kayışla bilekte taşınan saat. || Konuşan saat, özel bir servis tarafından saat “bip"leri yardımıyla telefonla bildirilen saat. || Kum saati — KUM || Kuvarslı saat, osilatörü özel olarak yontulmuş bir kuvars kristali olan hassas saat. || Masa saati, masa üstüne konan ve kimi zaman, günü ve tarihi belirten düzeneklerle donatılan küçük boyutlu saat. || Molekül ya da atom saati, titreşimleri zaman etalonu görevi yapan amonyak molekülleri ya da sezyum, rubidyum ve hidrojen atomlarıyla çalışan, günümüzün en hassas saati. (Bk. ansikl. böl.) || Park saati, paralı park yerlerinde kullanılan ve otomatik olarak tarih ve saati basan saat. || Pnömatik saat, saati sıkıştırılmış hava aracılığıyla bir ana saatten alan ikincil saat. || Sarkaçlı saat, yatay olarak konulan ya da duvara tespit edilen ve zaman aralıkları bir sarkaçla ayarlanan saat. (Bk. ansikl. böl.) || Su saati, eskiden, suyun düzenli akışıyla zamanı gösteren saat.
—Eski Atina'da, konuşmacılara verilen süreyi ayarlamak için kullanılan saat. (Bk. ansikl. böl.)
—Teknol. Saat yönü, saat ibresinin hareket ettiği yönde gerçekleşen bir dönme hareketi için kullanılır.
—ANSİKL. Mekanik saat, genellikle bir makine ve kasadan (kutu, kadran, ibreler, kayış) oluşur. Kuvarslı saatler arasında, klasik bir görüntüleme düzeni (ibreler, takvim diskleri) olan örneksemeli ya da ibreli saatler ile görüntülemeyi rakamlar ya da harflerle yapan sayısal saatler ayırt edilir; zaman sayacı görevi yapan bu saatlerde ayrıca alarm ve aydınlatma düzenekleri de bulunabilir. Elektro-ışıldayan diyotlu saatlerin kullanımı, etkin görüntülemenin çok fazla enerji tüketmesi nedeniyle artık terk edilmiştir. Sıvı kristalli saatlerde göz ardı edilebilecek kadar az tüketim yapan sürekli edilgin bir görüntüleme düzeni bulunur. Gün ışığının kullanımı iyi bir kontrast sağlar, ancak karanlıkta küçük bir düğmeyle çalışan bir ampul ışığını gerektirir.
Örneksemeli bir kuvarslı saatte bulunan başlıca bölümler şunlardır:
—pil, elektrik enerjisi sağlar;
—osilatör ya da kuvars, frekans ayarı için seri bağlı trimerle birlikte kullanılır; kimi zaman hiç trimer bulunmaz.
—entegre devre pilin sağladığı akımla beslenir ve şu işlevleri görür: kuvarsın titreşimlerini sürdürmek; başlangıçta 32 768 Hz (2'5 Hz) olan frekansı, elektronik ikili devreler yardımıyla ardışık olarak 2’ye bölerek 15 kademede 1 Hz'e kadar düşürme; adım motorunu dönemsel olarak uyarmak için akım sağlama (motoru döndürmek için bu akımın yükseltilmesi gerekir);
—adım motoru. En çok kullanılanı Lavet tipidir ve bir bobin içeren bir elektromıknatıstan, almaşık akımın yönü ne olursa olsun darbe anında rotoru aynı yönde döndürmeye yarayan dışmerkezli kutup ayaklarıyla donatılmış yumuşak demirden bir statordan oluşur. Değişken çekirdek aralıkları, dinginlik evresinde, çok güçlü çiftkutuplu bir mıknatıs (samaryum-kobalt) olan silindirsel rotorun dönüşünü kararlı kılar. Rotorda, görüntülemeyi gerçekleştiren hız düşürücü çark takımını hareket ettirmeye yarayan bir fener dişlisi bulunur. Her saniyede, akım genellikle 8 milisaniye süreyle almaşık olarak bobinden geçer. Rotorun almaşmalı olarak kutuplanması, rotora önce itimle (aynı adlı komşu kutuplar), sonra çekimle etkir; rotor genellikle adım açısı 180° olan bir dönme yapar (1/2 devir); öbür motorlarda adım açıları 45°, 60° vb. değerindedir;
—çark takımı ve görüntüleme (ibrelerle, kimi zaman da takvim diskleriyle birlikte);
—mekanik kurma düzeneği, saniye ibresine duyarlıkla etki edebilmesi için motorun ve çark takımının durmasını sağlar. Sıvı kristalli sayısal saatler tümüyle elektroniktir ve şu bölümlerden meydana gelir:
—entegre devre binlerce bileşenden oluşur. Kuvarsın titreşimlerini sürdürme, frekans bölme işlevlerinin yanı sıra, entegre devrede kod çözücü bir devre ile seçilen işleve ve belirlenen ana göre gerilim verilmesi gereken görüntüleyicinin parçalarını ya da çubuklarını seçmeye yarayan bir kumanda devresi bulunur. Bellekli bir devre, ayların değişik sürelerini, kimi zaman da artık yılları hesaplayan sürekli bir takvim elde etmeye ve ara zamanlı kronometre işlevlerini gerçekleştirmeye olanak verir;
—sıvı kristalli görüntüleme hücresi aralarında, alan etkisiyle dönen sıvı nematik kristallerinin bulunduğu iki cam levhadan meydana gelir; bu kristaller günümüzde uzun ömürleri ve iyi bir kontrast sağladıkları için kullanılır. Bir polarizör bu cam levhaların dışını kaplar; levhaların içindeyse kalay dioksitten (Sn02> yan yana iki saydam elektrot yer alır. Polarizörler, polarma etkisi yaratmak için birbirine göre 90°'lik açı yapacak biçimde yönlendirilmişlerdir. Nihayet, alt yüzeyde bir yayıcı ya da yansıtıcı, ancak elektrotlarda gerilim olmadığı zaman (saydam bölümlerin ortaya çıktığı duraklama durumu) ışık ışınlarını göndermekle yükümlüdür.
Ayrıca, hem ibreli hem sıvı kristal göstergeli olan saatler de vardır.
•
Molekül ya da atom saati. Zaman ölçümünde elde edilen duyarlık, periyotları sayılan osilatörün ı> frekansının belirlenmesindeki kararlılığa bağlıdır. En duyarlı frekanslar atom ya da molekülle ilgili olaylarda gözlemlendiğinden, saatlerin duyarlığını artırmak için bunlara başvurmak doğal sayılmalıdır.
Bir atom ya da molekül, rezonans olayı yasalarına göre olanaklı iki kuvantum hali arasında bir geçiş yaptığı zaman, buna atomun yalnızca göz önüne alınan her iki durumdaki W2 ve Wı enerji düzeyleriyle belirlenen, u,2 = (W2- Wğ Ih (h, Planck değişmezi) frekanslı elektromanyetik bir dalganın yayımı ya da soğurulması eşlik eder. Geçiş frekansları genellikle hiperfrekanslar bölgesinde hatta kızılaltında yer aldığından enerji düzeylerinin ve v12 frekansının belirlenme duyarlığı son derece büyük olabilir.
Bir saat yapımında bu frekansın kullanılması sürekli çalışan bir osilatör yapımını gerektirir. Bu da iki şekilde elde edilir. Birinci yöntem bir maser yapımına dayanır. Genellikle huzme halinde bulunan atomlar aynı fazda kalarak, uyumlu bir biçimde, önceden yer aldıkları W2 üst enerji halinden Wt alt enerji düzeyine geçmeye zorlanır. Bu geçişler sırasında yayımlanan enerji, alışılagelmiş elektronik yöntemlerle algılanan bir elektromanyetik dalga oluşturur. Böylece tipik örneğini hidrojen maşerinin oluşturduğu etkin bir sistem elde edilir.
Daha çok kullanılan bir başka yöntem, genellikle, kuvarslı bir osilatörden çıkan bir işaretle, frekans çoğullamasından sonra bir atom topluluğunu uyarmaya dayanır; burada osilatörün frekansı geçiş frekansına yakındır. Bu dalganın etkisiyle, atomlar enerji soğurarak Wı alt enerji halinden W2 üst enerji haline geçerler. Algılanabilen bu soğurma, uyarma frekansı geçiş frekansına eşit olduğunda çok yüksek bir maksimumdan geçer. Kuvarslı osilatör frekansının az çok bağımlı olduğu bir parametrenin değişimlerine otomatik olarak kumanda etmek için, algılama işareti kullanılırsa osilatörün frekansı sabit olarak tutulabilir. Bu klasik bir geri beslemeli otomatik denetim sorunudur. Günümüzde,
piyasaya sürülen atom saatlerinin birçoğunda bu sistem kullanılır.
1955'te yapılan ilk atom saatinde amonyak gazı molekülünün geçiş frekansı kullanıldı. Günümüzde genellikle alkali atomların (sezyum, rubidyum) aşırıince geçişlerinden yararlanılır. Rezonans olayını gözlemlemekte atom huzmesi yöntemi ya da optik pompalama yöntemi kullanılır.
Sezyumun aşırıince geçişinden yararlanan atom saatinin dakiklik, kararlılığını uzun süre koruma ve farklı koşullarda yi- nelenebilirlik gibi birçok niteliği olduğu ortaya çıkmıştır. Atom saati bu nitelikleri yüzünden 1967'den bu yana, en eski çağlardan beri gökbilim hareketlerine bağlı olduğu bilinen zaman birimini belirlemek için kullanılmaktadır. Böylece, saniye, “sezyum 133 atomunun temel halinin aşı- rıince iki düzeyi arasındaki geçişe denk düşen ışınımın 9 192 631 770 periyotluk süresi" olarak tanımlanmıştır. Sezyum saatinin uzun süreli kararlılığı günümüzde 10-13'ü geçer; bu da saatin 500 yüzyıl çalıştıktan sonra 1 saniyeden daha az ileri gideceğini ya da geri kalacağını gösterir.
Hidrojen maşeriyle çalışan atom saatinin kararlılığı en azından birkaç gün için sezyum saatininkinden 10 kat daha bü yüktür.
Atom saatleri uçakların konumlarını büyük bir duyarlılıkla belirlediğinden çarpışma önleyici sistemlerde kullanılır. Bu saatler, Einstein'ın görelilik kuramının kimi yasalarını doğrulama olanağını da sağlamıştır. Günümüzde yapılmakta olan çalışmalar, kızılaltında hatta optik bölgede yer alan atom ve molekül tayf çizgileriyle saat yapma olanağının doğabileceği umudunu vermektedir.
•
Sarkaçlı saat. 1657'de Huygens sarkaç ilkesini saate uyguladı; dengeli bir sarkaçla donatılan bu saate sarkaçlı saat adı verildi. Bu mekanizma gittikçe basitleştirildi ve sarkaçlı saat bir konsol ya da şömine üzerine yerleştirilen bir kutuya dönüştü. Louis XIV döneminde, sarkaçlı saatler marketrilerle bezendi; Louis XV döneminde çin işiyle ve rokay bezemelerle donatılmış, yaldızlı bronzdan yapıldı ve duvara tespit edildi; Louis XVI döneminde ise mermer, porselen ve yaldızlı bronzdan yapılmış sarkaçlı saatler ortaya çıktı. Kimi zaman saatin ve dakikaların yanı sıra, günü, mevsimleri, o günkü tarihi, Ay’ın evrelerini gösteren sarkaçlı saatler de yapıldı. imparatorluk döneminde, porfir ve yaldızlı bronzdan oldukça görkemli sarkaçlı saatler yapıldı. 1830'a doğru yenıgotik üslupta yapılmış örnekler ortaya çıktı.
•
Su saati Mısırlılar yalnızca gündüz kullanılabilen gnomonun yanı sıra, özellikle geceleri zamanı ölçmek için su saatlerinden yararlanıyorlardı, iç bölümünden saati gösteren bir ölçekle donatılmış kap suyla doldurulur ve kabın alt bölümüne açılmış bir delikten saatlerce su akardı. Bu aygıtı Amenofis I ile aynı çağda yaşamış olan Amenemhat’ın bulduğu sanılmaktadır. Aygıtın kurulmasında iki güçlük vardı; her şeyden önce, kabın içinde su düzeyinin değişmesine karşın sabit bir akış sağlamak gerekiyordu; bu yüzden kabın ağzı geniş, alt bölümüyse dardı. Bununla birlikte Eskiler bu hata kaynağını ortadan kaldıracak bir biçim bulamamıştı, ikinci güçlük "takvim" gününü, Güneş’in doğuşu ile batışı arasında 12 gündüz saati ve Güneş’in batışı ile doğuşu arasındaki 12 gepandül balans ayar organı ce saatini, aralarında eşit olmayan 24 saate bölmekten kaynaklanıyordu. Gündüz saatleri ile gece saatleri ancak ılım noktasında birbirine eşitti ve farkları mevsimlere göre değişiyordu. Dolayısıyla saat ölçeklerini değiştirmek gerekiyordu. Antikçağ mühendisleri bu ikinci güçlüğün üstesinden gelebilmek için büyük beceri gösterdiler. Nihayet, saat ölçeği suyun aktığı kaptan suyun toplandığı kaba takıldı, ikinci kabın silindir biçiminde yapılmasında hiçbir sakınca yoktu. Böylece, şamandıralar su düzeyinin yüksekliğini ve buna denk düşen saatleri ölçmeye olanak veriyordu. Su saatlerinin kullanımı Roma İmparatorluğu döneminde Yunanistan'da ve tüm Batı’da yaygınlaştı.
Türkler, Araplar ve İranlIlar uzun süre güneş, kum ve su saatlerini kullandılar. Evlerde su ve kum; cami, medrese, rasathane, kitaplık vb. yapılardaysa daha çok güneş saati yeğ tutuluyordu. İslam saatlerine ilişkin ilk bilgilere Einhardt’ın Annales adlı yapıtında rastlanmakta; burada Charlemagne’ın elçisi Radbert 806 /807’de öldüğünde, halife Harunurreşıt’ in elçisi Abdullah’ın beraberinde çok güzel bir saat getirdiği belirtilmektedir. Saatlere ilişkin bir başka önemli yapıt, artuklu sarayının başmühendisi El-Cezeri’nin El -Câmi beynel-ilm ve'l-ameli'n-nâfi li sina'ati'l-hiyal'öır. Bu kitapta çok çeşitli saatlere ilişkin bilgiler verilmektedir. Bir başka önemli yapıt, Rıdvan bin Muhammet el-Horasani'nin Şam'daki Gayrun kapısı’n- da bulunan saatle ilgili kitabıdır. Çarklı madeni saatler Doğuya ancak XVI. yy.’da ulaşmıştır.
Belgelerden öğrenildiğine göre, OsmanlIlarda mekanik saatlerin yapımı XVI yy. sonlarında, XVII. yy. başlarında gerçekleşmiştir. Günümüze ulaşan en eski örnekler de XVII. yy. ortalarındandır (Abdurrahman, Galatalı Şahin). Topkapı sarayı müzesi’nde XVII.-XIX. yy. osmanlı saatlerinden örnekler bulunmaktadır. Belgelerde adlarına rastlanan türk saat ustalarının yapıtlarından çok azı günümüze ulaşmıştır. Dönemlerine göre değişik formları ve teknik özellikleri olan bu saatler arasında.
XVII. yy. örneklerinin geleneksel usturlap formunu sürdürdükleri dikkati çeker. XVIII. yy.’da, daha çok İngiliz saatlerinin etkisinde, değişik formlarda saatler yapılmıştır. XIX. yy., türk saatçiliğinin en önemli dönemidir; özellikle rat üzerine konmak üzere hazırlanmış, ağırlıkla işleyen saatler çoğunluktadır. XIX. yy. saatleri arasında iskelet saatler de önemli bir grup oluştururlar. Bu türe ilginin, fransız kültürüne ve sa natına hayranlık duyan Selim III döneminde başladığı sanılmaktadır. Mahfazası ya da zarfı bulunmayan bu saatlerde tüm mekanik parçalar bir cam fanus içindedir. Ustalar bu tür saatlerin yapımında, tekniğin yanı sıra estetik görünüme de önem veriyorlardı. Mevlevi ustalarca gerçekleştirilen bu saatler, özgün formlarının yanı sıra, ustaların imzalarını taşımaları ve yapım tarihlerinin bulunması açısından da önemlidirler. Bu imzalardan ve tarihlerden, yapımın babadan oğula ya da hocadan öğrencisine geçtiği öğrenilmektedir. Mahmut II döneminde yaşamış ve yapıtları günümüze ulaşmış olan ünlü saat ustaları: Esseyit elhac Dürri, Ahmet Gülşeni üt -Mevlevi, Ahmet Eflaki Dede ve oğlu Hüseyin Haki’dir. Bu alanda en çok ün yapan, Ahmet Eflaki Dede’dir. Abdülmecit, Abdülazız ve Abdülhamit II dönemlerinin ustaları arasında Mehmet Şükrü, Mustafa Refik ve Süleyman Leziz belirtilebilir. Ahmet Eflaki Dede'nin öğrencisi olan Mehmet Şükrü biri alaturka, ötekisi avrupa saatim gösteren iki kadranın yanı sıra, bir de saniye kadranı kullanmıştır. Süleyman Leziz ise, saatlerinde XIX. yy.’da Avrupa'da yaygın olan dubleks eşapmanı yeğlemiştir. Bu dönemde sultanlar, devletin önde gelenleri ve varsıl kişiler için değerli taşlarla süslü, ince işlemeli, kimi zaman hareket edebilen figürler ya da orglarla donatılmış, özel saatler de yapılmıştır. Altın bir köstekle yeleğin cebine takılan cep saatlerinin de zengin süslemek, değişik formlarda örnekleri vardır (saat yeleğin sağ cebine, köstek ise sol üst cebe konurdu). Altın köstekli cep saati, uzun süre varsıllığın simgesi durumundaydı.
Kaynak: Büyük Larousse