SAÇAK a. (saçmak'tan saç ak).
1. Kimi kumaşların kenarlarındaki iplik salkımları. (Saçak, kumaş kenarından sarkan atkı ipliklerini düğümleyerek ya da genellikle atkı atılmamış çözgü ipliklerini bağlayarak elde edilir. Yatak örtülerinde her iki biçimde saçak yapılırken, halıcılıkta ve havlu üretiminde genellikle çözgüden elde edilen saçaklar kullanılır.) [Bk. ansikl. böl.]
2. Çeşitli giyim eşyalarının, perdelerin, döşemelik kumaşların, yatak ve masa örtülerinin kenarına dikilen, sırma ya da ibrişimden, süslü iplik salkımları.
3. Bir çatının çıkıntı yapan bölümü.
4. Saçak yapmak, bir dokumanın kenarlarını püskül oluşturacak biçimde tarazlamak.
— Çeşitli tekstil malzemelerinin kenarlarına süslü iplik salkımları dikmek.
—Anat. Epiploon saçağı, kalınbağırsağın üzerindeki küçük yağ cisimciklerine verilen ad. || Sinovya saçağı, eklem boşluğu içinde az ya da çok serbest halde yüzen sinovya zarı kıvrımları.
—Biyel. Kıl, diken, pulcuk, kök gibi tutam ya da deste halinde bir arada toplu bulunan şeylere denir.
—El sant. Halının ve öteki dokuma yaygıların iki başında dokunmadan bırakılmış çözgü iplikleri. (Genellikle 4-20 cm arasında bir uzunlukta kesilip düzeltilir. Bazı halılarda saçaklar saç örgüsü vb. biçimlerde bağlanarak bir bezeme öğesi oluşturulur.)
—Inş. Güneş saçağı, camlı açıtlar önünde, yazın pencerelere gölge düşürecek, kışın da güneş ışınlarını serbestçe geçirecek biçimde hesaplanarak düzenlenen cephe çıkıntısı; güneş kontrol öğesi. (Güneş saçağı, perde duvar kullanımının bir sonucudur.)
—Metalürj. Esneklik sınırı çok yüksek olan, yaklaşık bir mikrometre çapında kristalleşmiş doğal ya da yapay elyaf. (Esneklik sınırı, örneğin demir için 1 200 kgf/mm2, bakır için 300 kgf/mm2'dir. Bu özellik, kristal kusurlarının son derece düşük oranda bulunmasına bağlıdır.) || ÇAPAK'ın eşanlamlısı.
—Mim. Saçak silmesi - KORNİŞ.
—Opt. Girişim saçağı - GİRİŞİM.
—Tar. Bayramlarda ve özel günlerde düzenlenen saçak öpme töreni için tahtın yanından sarkıtılan ucu püsküllü kumaş. || Saçak öpme, Osmanlılar’da bayram ve özel günlerde düzenlenen bir tören. (Bk. ansikl. böl.)
—Tüt. Kıyılmış tütünde, tütün şeritlerinin uzunluğu.
—Zool. Solungaç saçağı, kedibalıklarının solungaç yaylarında bulunan ve aort yaylarından gelen kanla beslenen kıkırdaksı uzantılar. (Balığın yüzeyde havayla solumasına yarar.)
—ANSİKL. Saçak kumaşın kenarlarındaki iplikler çekilerek ya da kumaşa veya örgüye tığla iplik geçirerek yapılır; hazır olanlar doğrudan kumaş kenarına dikilir. Atkı ve çözgü iplikleri uzunca tutulup serbest bırakılır ya da çözülmesini önlemek için çeşitli biçimlerde bağlanır. Havluculuk ve halıcılıkta, daha çok çözgüden saçaklar kullanılır. Saçak, bezeme amacıyla yatak örtüsü, perde, masa örtüsü, sehpa takımı vb. eşyanın kenarlarına uygulanır. Saçaklar çeşitli biçimlerde bağlanarak değişik motifler de elde edilebilir. Anadolu' da özellikle Kastamonu'nun saçak bağlamaları ünlüdür. Daha çok yatak örtüleri ve çarşaflara uygulanan saçak bağlamalarında, iplikler değişik motifler oluşturacak biçimde bağlanır.
Şal, atkı vb. eşyanın kenarlarına, iplik demetleri tığ vb. yardımıyla geçirilip, sökülmemesi için düğümlenerek saçak yapılır. Hazır olarak satılan saçaklar da vardır. Bunlar daha çok döşemelik eşyaya dikilir.
—Tar. Saçak öpme töreni sarayda muaye- de (bayramlaşma) salonunda düzenlenirdi. Tören, devlet önde gelenlerinin padişaha bağlılıklarını simgeler nitelikteydi. Tahtın yanından sarkıtılan saçağı, padişahın maiyetinden biri tutar, tebrik için sıraya girenler bunun ucunu öperlerdi. Saçak öpmek, padişahın eteğini öpmek olarak nitelenirdi. Abdülhamit ll'nin saçağını uzun yıllar Gazi Osman Paşa; Mehmet V'inkini başmabeyinci Lütfi Simavi tutmuştur. Mehmet V döneminde, daha ilk bayramlaşmada, başta Ahmet Rıza olmak üzere bazı devlet önde gelenleri saçak öpmeyi kişi özgürlüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle reddettiler ve temenna etmekle yetindiler. Basında da yer alan kimi tartışmalardan sonra bu gelenek giderek ortadan kalktı.
Kaynak: Büyük Larousse