Arama

Sergi Nedir?

Güncelleme: 19 Ekim 2015 Gösterim: 9.221 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Sergi

Sponsorlu Bağlantılar
isim

1 .
Alıcının görmesi, seçmesi için dizilmiş şeylerin tümü ve bu nesnelerin serildiği yer:
"Bir karpuz sergisi açabilmek için projeler yapmakta idi."- S. F. Abasıyanık.
2 . Halkın gezip görmesi, tanıması için uygun biçimde yerleştirilmiş ürünlerin, sanat eserlerinin tümü:
"Resim, heykel, seramik, el işleri sergisi ne olursa gidiyorum."- H. Taner.
3 . Bir yerin, bir ülkenin veya çeşitli ülkelerin kendine özgü tarım, sanayi vb. ürünlerini tanıtmak için bunların uygun bir biçimde gösterildiği yer.
4 .
(halk ağzında) Yaygı, kilim.


Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • sergi açmak
  • sergi sermek
Birleşik Sözler
  • sergievi
  • sergikarası
  • sergi salonu
  • karma sergi
  • kişisel sergi
  • tersane sergisi

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Ekim 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SERGİ a.
1. Satışa sunulmak üzere bir yere dizilen, yığılan, sıralanan ürünlerin tamamı; bu ürünlerin sergilendiği tabla: a Meyve, sebze sergisi
Sponsorlu Bağlantılar
2. Gezip görülmek üzere sergilenen ürünlerin, sanat yapıtlarının tümü; bu tür şeylerin sergilendiği yer: Fayans sergisi Resim, seramik sergisi. Karikatür sergisi. Bir sergiye gitmek. (Bk. ansiki. böl. Ikt. ve Güz. sant.)
3. Kimi ürünlerin güneşte kurutulmak üzere serildiği, dizildiği yer: Tütün sergisi.
4. Halk. Yaygı, kilim.
5. Sergi açmak, bir sanatçıdan söz ederken, yapıtlarını bir yerde sergilemek: Ünlü seramikçi beşinci sergisini açtı. || Sergi sarayı, içinde belli zamanlarda sergi açılan büyük yapı. || Sergi sermek, bir şeyi göstermek, bir ürünü kurutmak amacıyla düz bir yere dizmek, sermek.

—Balıkç. Balıkçının oltarını sıraladığı direk ya da gergi. (Eşanl. SERGEN.)

—İkt. tar OsmanlI devletinde Hazine'den alacaklı olanlara verilen ve ödenecek paranın miktarını gösteren belge, (ikinci meşrutiyet’e kadar [1908] olan dönemde, mali sıkıntı içinde olan Hazine, borçlarını parça parça ödemek üzere alacaklılarına "sergi’’ adlı bir belge vererek ödeme yapıldıkça borç miktanndan düşüyor, borçların tümü ödenince verilen sergi geri alınıyordu.) || Sergi ferçi, Hazine'nin birden çok alacaklı için düzenlediği ve üzerinde her alacaklıya olan borç miktannı ayn ayn gösterdiği sergi. || Sergi halifesi, sergi kaleminde çalışan memurlara verilen ad. || Sergi kalemi, sergileri hazırlamak ve bunlarla ilgili işlen yapmakla görevli daire || Sergi nazın, sergi kalemim yönetmekle görevli kişi.

—Tekst. Açık havada mal satan tüccarlann, mallarını korumak için kullandıklan kalın örtü bezi. (Kendir ya da jütten yapılmış kaba dokumalardır.)

—ANSİKL.
• Ikt. ve Güz. sant. Büyük sergiler bölgesel, ulusal ya da uluslararası özel (belli bir sanayi dalı, belli bir iktisadi kesim ya da belli bir grup) ya da evrensel (tüm ülkelerin etkinliklerinin tümüne açık) olabilir. Sergiler ayrıca açılış sıklıklarıyla da tanımlanabilir (yılda bir, iki ya da üç yılda bir düzenlenen vb.).
Türkiye'de ekonomik alanda açılan ilk sergi, Sergii umumii Osmani'dir (1863). XIX. yy.'ın ikinci yarısında, Avrupa'nın büyük kentlerinde ardı ardına açılan ve moda haline gelen sergilerden esinlenerek düzenlenen ve zamanında hayli yankı uyandıran bu serginin hazırlanmasında dönemin Maarif nazırı Mustafa Fazıl Pa şa'nın önemli katkıları oldu. Sultanahmet meydanı'nda 30 bin İngiliz lirasına mal olan bir sergi binası yaptırıldı ve yurdun her köşesinden isteklilerin sergiye katılımı nı sağlayabilmek için çeşitli kolaylıklar sağ' landı. Ayrıca Avrupa ülkelerinden sergiye katılacak olanlara da gümrük bağışıklığı tanındı. Beş ay süreyle açık tutulan sergi on üç bölümden oluşuyordu. Bu bölüm lerde her çeşit tanm ürünleri, yağ, bal, un, şeker ve tatlılar; ham ve külçe maden örnekleri; altın ve gümüş işlemeler; kanaviçe, çevre oya, sırma süslemeleri gibi çeşitli el işlemeleri; deri, sahtiyan, kösele, kürk örnekleri; çeşitli yayın ve harflerle taş baskısı kitap, risale, cilt ve hakkâk işleri vh bulunuyordu. Bu sergiden sonra Sultan ahmet sanayi mektebi’rıde (1874), Çem berlitaş'ta Maarif dairesi’rıde (1875) daha küçük çapta olmak üzere birer sergi da ha açıldı. Bu arada, OsmanlI devleti yurt dışında da 1851 ve 1862 Londra sergile ri, 1865 Paris sergisi, 1893 ve 1905 tarih terinde ABD’de (Chicago) açılan tanm ve sanayi ürünleri sergileri gibi birçok sergi ye katıldı. Cumhuriyet dönemindeyse ilk sergi 1923’te toplanan İzmir İktisat* kongresinde alınan karar üzerine, aynı yıl iz mir'de açılan "9 eylül yerli mallar sergisi” oldu. Her yıl yinelenen ve ticari açıdan önemli bir yeri olan bu sergiden başka,
1927’de Ankara'da açılan ve daha çok kültürel ve sosyal amaçlara yönelik etkinliklere ilişkin olan ders araçları sergisi, is metpaşa kız enstitüsü erişleri sergisi, kitap sergisi vb. sergiler düzenlendi. İzmir yerli mallar sergisinin 1933'te ulusal bir fuar, daha sonra da uluslararası bir fuar niteliği kazanmasını izleyen yıllarda tarım ve sanayi ürünlerini tanıtma amaçlı sergiler belirli aralıklarla düzenlenmekle birlikte, ülkenin birçok yerinde il ya da bölge düzeyinde açılan ticari amaçlı fuarlar giderek önem kazandı.

• Uluslararası sergiler. Sergilere yabancı mallar kabul etmeyen fransız korumacılığına karşın, serbest dolaşıma İngiltere sınai gelişimine uygun olan Birinci uluslararası ve evrensel sergiyi (Londra, 1851) düzenlemiştir Tıpkı Eiffel kulesi gibi Crystal Palace da ilk evrensel sergileri simgeleyen büyük mimari yapıtlarından biridir.
XX. yy.’da ülke ya da firmalara ayrılmış olan ve çoğunlukla oldukça iddialı prestij yapıtları görünümündeki pavyonlar uygulaması ortaya çıkmıştır (1929'da Barcelo- na'da Mies van der Rohe’nin alman pavyonu, 1958'de Brüksel'de Le Corbusier’ nin Philips pavyonu vb) Konuların "İnsanların dünyası” (Montröal, 1967) ya da "İnsanlık için gelişme ve uyum" (Osaka, 1970) gibi genel konular olmasına rağmen, bu sergilerde çoğunlukla uluslararası düzeyde ancak birbirlerine rakip güç lü sanayi grupları yer almaktadır.
192fi’rie kurulan ve 1948’de değişikliğe (Paris konvansiyonu) uğrayan Uluslararası sergiler ofisi tarihleri saptar. Uluslararası bir serginin süresi altı aydır; aynı ülkede yapılacak ve çağrı yapılan ülkelerin pavyon kurmaya zorunlu oldukları birinci kategori (ikinci kategoride kabul isteğe bağlıdır) sergiler arasında on beş yıllık bir süre geçmesi gereklidir.
1851 yılından bu yana düzenlenmiş büyük uluslararası sergiler şunlardır; New York (1853), Paris (1855), Londra (1862), İstanbul (1863), Dublin (1865), Porto (1865), Paris (1867; Champ-de-Mars'ta ve Billancourt adasında; Sen nehri üzerindeki ilk gezinti tekneleri seferleri), Londra (1871), Lima (1872), Viyana (1873), Şili -Santiago (1875), Phıladelphia.(1876), Paris (1878; Trocadöro sarayı nın yapılması), Sydney (1879), Melbourne (1880), Amsterdam (1883), Louisville (1883), Boston (1883), Arrvers (1885), New Orteans (1885 -86), Manchester (1887), Bombay (1887), Adelaide (1887), Yekaterinburg (1887), Bar celona (1888), Kopenhag (1888), Melbourne (1888), Brüksel (1888), Paris (1889; 33 milyon ziyaretçi; Makineler galerisinin ve Eiffel kulesi'nin yapılışı), Londra (1890), Moskova (1891), Chicago (1893), Anvers (1894), Madrid (1894), San Francisco (1894), Brüksel (1897), Paris (1900; Atexandre-lll köprüsü’nün, Champs Elysöes’de ki Grand Palais ve Petit Palais'lerin yapılışı), Glasgovv (1901), Hanoi (1902), Saint Louis (ABD) [1904; Louisiana'nın alınışının yüzüncü yılı nedeniyle düzenlenmiştir ve "Louisiana Purchase Exposition" diye bilinir], Liöge (1905), Milano (1906), Brüksel (1910), Gent (1913), San Francisco (1915; Panama kanalı'nın inşaatının ta mamlanmasını kutlamak amacıyla), Riga (1921), Rio de Janeiro (1922-23), Paris (19ku, ıııoden. endüstrilere ve dekoratif sanatlara ayrılmıştır), Philadelphia (1926) Barcelona (1929), Liöge ve Anvers (1930), Chicago (1933-34), Brüksel (1935), Paris (1937; Grand Palais'deki Buluşlar sara yı'nın açılması), San Francisco (1939), New York (1939-1940), Brüksel (1958), Montreal (1967), Osaka (1970), Sevilla (Amerika'nın keşfinin 500. yıldönümü dolayısıyla Keşifler çağı sergisi, 1992)

• SanaTsergilefi. Gerçek anlamda ilk sâ nat sergileri 1667'de Fransa'da düzenlenmeye başladı. Bu tür sergiler XVIII. yy.’lar- da giderek gelişti. (SALON). Sanayi devrimiyle birlikte fuar ve sergiler yaygınlık kazandı ve ülkelerin birbirleriyle yanş- tıkları, bilgi alışverişi yaptıkları bir yer haline geldi. Böylece uluslararası bir nitelik kazanan sergilerde sanatlara aynlmış özel bölümler açıldı. XIX. yy.'ın sonuna doğru, yeni müzecilik olanaklarıyla donatılmış bilimsel nitelikli sergilerde belli bir sanatçı, bir dönem ya da bir üslup konusunda el- dekilerin tümünü bir araya getirerek, tarihsel ve eleştirel bir incelemeye tabi tutma eğilimi ortaya çıktı; bu eğilim XX. yy.'da gelişerek sürdü. Bu tür sergiler sanat eseri ya da dehaya körükörüne tapma yerine karşılaştırma yoluyla yapıttan, sanatsal, toplumsal, siyasal ve tarihsel çevrelerine oturtma olanağını sağladı. Çağdaş sanat alanında, belirli aralıklarla yinelenen sergiler açılmaya başladı: 1895’ten bu yana iki yılda bir düzenlenen Venedik sergisi ya da dört yılda bir Kassel'de açılan sergi (öncü bir nitelik taşıyan Kassel sergisi, 1955’ten sonra Documenta adını aldı) Günümüzde galeriler sanat pazarını ele geçirmeye ve geliştirmeye çabalamaktadır; müzeler ise geniş kapsamlı öğretici sergilere yönelmiştir. Öte yandan, sanat ve sanatın işlevi konusunda çok farklı görüşleri savunan ve eskinin manifesto sergileri çizgisini sürdüren karma sergiler düzenlenmektedir.
Türkiye’de Mühendishanei berili hümayun'un kurulması (1795), Türkiye'de Batı ya dönük resim anlayışının çekirdeğini oluşturur Sanayii nefise mektebi'nin (sonra Güzel sanatlar akademisi) kurulu şuna (1882) değin geçen süre içinde, bu radan yetişen ve. bir bölümü de eğitim için Avrupa'ya gönderilen “asker ressamlar” tarafından düzenlenen ilk karma serginin 1873'te açıldığı biliniyor. Bu sergide Şeker Ahmet Paşa, Halil Paşa ile Mühendishane ya da Harbiye çıkışlı olmayan Osman Hamdi Bey gibi tûrk ressamlardan başka, bazı yabancı sanatçıların yapıtları da bulunuyordu. Bu sanatçılar iki yıl sonra ikinci toplu sergilerini açmış, 1880'de de İstanbul’daki azınlıkların kurduğu ABC adlı bir kulübün düzenlediği sergilere katılmışlardır. Ancak, 1873’ten önce de doğrudan doğruya resimle ilgili olmayan birtakım sergilerin açılmış olduğu bilinmektedir. 1863'te açılan Sergii osmani'yi sonraki yıllarda kız rüştiyeleriyle Darülmualli- mat mezunlarının elişi sergileri izlemiştir.
XIX. yy.'da Sanayii nefise mektebi’nin ilk mezunlarını vermesinden sonra açılan diğer karma sergiler dikkate alınmazsa, Türkiye'de ilk kişisel resim sergisini açan yine Şeker Ahmet Paşa oldu. 1900'de Pera Palas otelinde açılan bu sergi, doğal olarak öteki sanatçıları da harekete geçirdi. 1908'de kurulan OsmanlI ressamlar cemiyeti, yayımladığı dergi aracılığıyla resim zevkinin ve kültürünün daha geniş halk kesimlerine ulaştırılmasına çalışırken, bir yandan da GalatasaraylIlar yurdu'nda (daha önce Italyanlar'ın Societâ operaia derneğinin lokali) 1914'ten başlayarak açtığı düzenli sergilerle yeni arayışların, yeni akımların ve yeni tekniklerin tanınmasına büyük ölçüde olanak sağladı. Elde kesin bir bilgi olmamakla birlikte İstanbul dışındaki ilk resim sergisi, Cumhuriyetin ilanından sonra, Müstakil ressamlar ve heykeltıraşlar birliği’nce Ankara'daki Etnografya müzesi'nde açılan (1927) sergi olarak kabul edilmektedir. Bu sergi toplu bir estetik görüşü yansıtmaktan çok, çeşitli eğilimlerin oluşturduğu serbest bir sanat' kürsüsü niteliğindeydi. 1933 yılının eylül ayında Zeki Faik Izer'in öncülüğünde kurulan "D grubu", ilk sergisini 8 ekimde Beyoğlu'nda Narmanlı hanı altındaki bir mağazada açtı. Altı sanatçının katıldığı sergi, daha sonra yeni sanatçıların gruba girmesiyle genişleyerek Dağcılık kulübü, GalatasaraylIlar yurdu, Komedi tiyatrosu, Fransız konsolosluğu gibi çeşitli yerlerde düzenli aralıklarla yinelendi. Ancak, çağdaş sanatın çeşitli akımlarını temsil etmelerine karşın tek ve ortak bir sanat anlayışına bağlı olamayan D grubu sanatçıları, 1947'de açılan sergiden sonra dağıldılar.
Güzel sanatlar akademisi resim bölümü başkanı olan Löopold Lövy'nin atölyesinde çalışan bazı genç sanatçılar da (Nuri İyem, Ferruh Başağa, Avni Arbaş, Selim Turan, Fethi Karakaş, Haşmet Akal vb.) 1940 yılı başlarında “Yeniler grubu”nu oluşturdular ve ilk sergilerini 28 martta Gazeteciler cemiyeti'nin Beyoğlu'ndaki lokalinde açtılar. Bu sergide yer alan yapıtların hemen tümü aynı konuyu (İstanbul limanından görünümler) işledikleri için bu sanatçılar sonradan "Liman ressamları", sergileri de "Liman sergileri" diye anıldı. Yeniler, 1950'li yılların ortalarına değin on kadar sergi açmalarına karşın ilk başlarda savundukları toplumcu gerçekçi çizgiden yavaş yavaş ayrıldılar. Üyelerinden Avni Arbaş, Selim Turan, Nejat Devrim Paris'e gitti, bazıları da başlangıçtaki sanat anlayışlarının tam tersi sayılan soyut ve fi- gürcü olmayan uygulamalara yöneldiler.
1940 sonrası türk resmini etkileyen bir olay da İstanbul'da bir Devlet resim ve heykel müzesi'nin açılması, ardından Devlet resim ve heykel sergisi'nin gerçekleştirilmesidir. 1936 yılında Güzel sanatlar akademisi'nde açılan Elli yıllık türk resim ve heykel sergisi, bu alanda bir müze gereksinimini gündeme getirmişti. Bunun üzerine Atatürk’ün buyruğuyla Dolma- bahçe sarayı'nın veliaht dairesi bu amaçla düzenlenerek, 20 eylül 1937'de Devlet resim ve heykel müzesi olarak açıldı. Daha önce, Cumhuriyetin onuncu yılı dolayısıyla, ekim 1933’te Ankara’da Kurtuluş savaşı ve devrimler konusunda bir "inkılap sergisi" düzenlenmişti. Ancak, tanınmış ressamların yapıtlarına yer veren bu sergiden sonra CHP hükümetlerinin, halkevleri politikası kapsamında yurdun çeşitli yörelerine gönderdiği ressamların ürünlerini ödüllendirdiği sergiler de açılmıştı. Böylece plastik sanatlar alanında devlet desteğinin önemi ön plana çıktı, sonuçta Ankara sergievi’nde ilk Devlet resim ve heykel sergisi açıldı (ekim 1939). Bu ilk sergiye katılan sanatçılardan Zeki Kocamemi'ye birincilik, Turgut Zaim'e ikincilik ödülü verildi. Devlet sergisi ödülleri kısa zamanda sanatçılar arasında bir prestij konusu haline geldi Ancak 1970'lerden başlayarak önemini gittikçe yitirdi. Düzenlemede ortaya çıkan aksaklıkların ve bürokratik engellerin yanı sıra seçici kurulların sanatsal ve nesnel ölçütlerden uzaklaşması, özellikle de ödüllerin parasal değerinin özendirici olmaktan çıkması gibi nedenlerle sanatçıların büyük bir bölümü özel kuruluşlarca'düzenlenen sergilere yönelmeyi yeğledi.
Yine 1940'larda halkevleri sanat kollarının öncülüğünde Ankara ve İstanbul'da ilk toplu karikatür sergilerinin açıldığı görülür. Bu sergiler genellikle Ramiz Gökçe ve Cemal Nadir Güler ağırlıklıydı. Sonraki yıllarda genç sanatçılar da eşit biçimde temsil edilme olanağını bulmuşlardır. 1966'da Paris Türk kulübü'nün aracılığıyla Paris Güzel sanatlar akademisi salonunda ilk kez yabancı ülkede bir sergi gerçekleştirildi. ikinci sergi, Pakistan'daki turizm ataşeliğinin girişimiyle açıldı. Karikatürcüler derneği'nin kurulması (1970) üzerine türk karikatürcüler uluslararası karma sergilere daha sık katılmaya ya da yabancı ülkelerde kişisel sergiler açmaya başladılar.
Günümüzde reklam ve tanıtma amacıyla aynca yabancı ülkelere giden deniz, hava ulaşım araçlarında da resmi ya da özel kuruluşlar tarafından değişik konularda seyyar sergiler düzenlenmektedir.

Kaynak: Büyük Larousse


Benzer Konular

4 Aralık 2014 / _EKSELANS_ Spor ww