TEDAVİ a. (ar. deva'dan, tedavi).
1. Bir hastalığı, tıbbi yöntemlerle iyileştirme, sağaltım: Günümüzde veremin tedavisi oldukça kolaylaştı. Tedavisi olmayan bir hastalık.
2. Bir kimseyi, bir hayvanı ilaç ve bakımla sağlığına kavuşturma, iyileştirme işlemi: Yaralıların tedavisi hastanede yapıldı.
3. Bu amaçla alınan önlemlerin ve izlenen tıbbi yöntemlerin tümü: Tedaviye cevap vermeyen bir hastalık.
4. Aksayan bir şeyi düzeltme, iyileştirme.
5. Tedavi etmek, hasta bir kimseyi ilaçla sağaltmak, iyileştirmek, bir hastalığı geçirmek. || Tedavi olmak, sözkonusu hasta bir kimseyse, sağaltılmak, iyileştirilmek.
—Esk. Tedavi bi-l-ineb, üzüm kürü. || Tedavi bi-i-ma, su tedavisi. || Tedavi bin-nazir, tedavi bil-misl, soğuk almış bir hastayı soğukla tedavi etmek. || Tedavi biz-zıt, tedavi bi-n-nâkız, herhangi bir hastalığa zıt tedavi uygulama.
—Ortop. Tedavi jimnastiği, kusurlu hareketleri ve kemik-kas sistemindeki biçim bozukluklarını düzeltmek için ortopedik amaçlarla uygulanan jimnastik.
—Psik. Sanatla tedavi, ruhsal tedavi erekleriyle kullanılan sanatsal anlatım biçimlerinin tümü.
—Psikan. PSİKOTERAPİ’nin eşanlamlısı. || Vücut tedavisi, bedene ilişkin bilincin değişimiyle bireyin kendi kendisi ve başkalarıyla olan ilişkilerini değiştirmeye yönelen psikoterapik amaçlı teknik (gevşeme, masajlar, psikomotris yeniden eğitim vb.). || Ailesel tedavi, üyelerin ruhsal belirtilerinin ortaya çıkmasında, ailenin başlıca rolü oynadığı varsayımından yola çıkarak aynı aile üyeleri arasındaki çatışmaların kolektif tedavisi.
—Sig. Tedavi masrafları sigortası, ferdi kaza sigortalarında, sigortalının kaza sonucu yaralanması durumunda yapılan hastane, doktor, ilaç vb. giderlerini karşılayan sigorta.
—Tip. Hastalıkların iyileşmesini konu alan tıp dalı. (Bk. ansikl. böl.) || Tedavi öncesi bakım, her müdahaleden önce, hastanın genel durumuna, anestezi çeşidine, cerrahi girişimin tipine ve kişinin yaşına göre yapılan bakım.
—ANSİKL. isi. ve. Tasav. Tevekkül anlayışının bir sonucu olarak bazı sufiler tedaviyi tevekküle aykırı görmüşlerdir. Söylentiye göre Ahmet bin Hanbel, tevekküle inananların şurup vb. ilaçlar kullanmak yerine tedaviyi bırakmalarının daha doğru olacağını belirtmiş; ünlü sufilerden Sehl-i Tüsteri de bir kişinin tedaviyi bırakmasının, ibadet niyetiyle bile olsa, tedavi olmasından daha uygun olacağını belirtmiştir. Ancak, bu söylentileri aktaran mutasavvıflardan Ebu Talip el-Mekki ve Gazali bu yaklaşımın yanlış olduğunu da belirtmişlerdir.
Bütün fıkıh bilginleri Kuran’ın “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye sokmayınız" (II, 195), Hz. Muhammet’in "Ey Allah'ın kulları, tedavi olunuz. Çünkü Allah ilacını vermediği hiçbir hastalık yaratmamıştır. Yalnız yaşlılığın çaresi yoktur” yolundaki buyruklarına ve daha birçok dinsel kanıtlara dayanarak tedavinin gerekliliğini önemle belirtmişlerdir.
—Tip. En etkin tedavi, hastalığa neden olan esas etmeni yok etmeye yönelen ve böylece iyileşmeyi sağlayan etyolojik tedavidir. Bu yapılamadığı takdirde belirtisel tedaviye başvurulur, hastalıkların ancak belirtileri tedavi edilir ki, bu da geçici bir önlemdir. (Örneğin yaşamsal işlevleri yapay yolla düzenleyen ve hastanın akut dönemi atlatmasını sağlayan reanimasyon.)
Kaynak: Büyük Larousse