Arama

Kabuk Nedir?

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 10 Şubat 2016 Gösterim: 6.090 Cevap: 4
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
14 Eylül 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kabuk -ğu

Sponsorlu Bağlantılar
isim

1 .
Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır:
"Ağaç kabuğu."- .
"Meyve kabuğu."- .
"Midye kabuğu."- .
2 . Ekmeğin pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü.
3 .
(gök bilimi) Bir sıvı veya gazı dıştan saran, sert katman:
"Yer kabuğu."- .
4 . tıp (***) Deri üzerinde bir yaranın veya sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm.
5 .
(hayvan bilimi) Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu örtü, kavkı:
"Herhâlde kabuklu bir deniz hayvanının kabuğu kesmiş olacak."- S. F. Abasıyanık.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • kabuğu dışına çıkmak
  • kabuğuna çekilmek
  • kabuğunu çatlatmak (veya kırmak)
  • kabuk bağlamak (veya tutmak)
  • kabuk gibi
Birleşik Sözler
  • kabuk bilimi
  • kabuk böcekleri
  • kabuk değiştirme
  • kabuk kahvesi
  • kabuk yönetim
  • böcekkabuğu
  • denizkabuğu
  • fındıkkabuğu
  • limon kabuğu
  • meyve kabuğu
  • yer kabuğu

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
14 Eylül 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kabuk (Botanik)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar

Ağaç ve çalıların gövde, dal ve kökleri aynı insan vücudunu saran deri kat­manı gibi kabuk denen bir örtüyle kaplıdır. Odunsu bitkilerde koruyucu bir rol oynayan bu kalınca katmana otsu bitkilerde rastlan­maz; onun yerini ince, zarsı bir örtü almıştır.
Kabuk ağacın su geçirgenliğini ortadan kaldırmasına karşılık, iç dokular ile atmosfer arasındaki gaz alışverişini (solunumu) engel­lemez. Nitekim bir ağacın kabuğuna, örneğin mantar meşesinin kabuğundan koparılan bir parçaya dikkatlice bakarsanız koyu renkli çizgiler halinde dizilmiş solunum kanallarını görebilirsiniz.
Ağaçlar büyüdükçe kabukları kalınlaşır. Ama bu arada, özellikle yaşlandıkça gövdesi de genişlediği için gövdeyi saran kabuk bu gerilime dayanamayıp çeşitli yerlerinden çat­lar ve ilginç bir doku oluşturur. Ağaçtan ağaca değişiklik gösteren bu doku ağaçların tanınmasında çok önemli bir rol oynar. Örne­ğin saplı meşenin kabuğu derin çatlaklıdır, buna karşılık pırnal meşesinin gençken düz­gün kabuğu, ağaç yaşlandıkça levhalar halin­de çatlar.
Bir ağacın dalı yaralandığında yaranın üze­rinde hemen yeni bir kabuk oluşur. Bu aynı parmağımızdaki bir kesiğin üzerinde yeni deri oluşmasına benzer. Her iki olayda da oluşan yeni katman yardımıyla yaraya mikropların girmesi önlenir. Ama, eğer bir ağacın yarası bu biçimde kapanamayacak kadar büyükse yaralı bölgeye mantar ve bakteri gibi hastalık yapıcı canlıları yok edecek bir madde sürül­mesi gerekir. Ağaçlar kabukları soyulduğun­da genellikle ölürler. Tavşan ve geyik gibi ağaç kabuğu yiyen bazı hayvanlar bu yolla ağaçlara çok büyük zararlar verir.
Bitkilerin çoğu organı gibi kabukları da çok çeşitli amaçlar için kullanılır. Örneğin, man­tar meşesinin tümüyle mantarlaşmış kabuğun­dan can yeleği, bardak altlığı ve şişe mantarı yapılır. Salep ve bazı sütlü tatlıların üstüne serptiğimiz hoş kokulu tarçın tozu, Hindistan ve Malezya'da yetişen bir ağacın kabuklarının öğütülmesiyle hazırlanır. Gene başta meşe ağaçları olmak üzere çeşitli ağaçların kabuk­ları toz haline getirildikten sonra kumaş boyamakta ve deri sepilemekte kullanılır. Kınakına ağacının kabuklarından uzun yıllar boyunca kullanılan en etkili sıtma ilaçlarından biri olan kinin bileşiği çıkarılır. Ağaç kabukla­rının ayrıca, bazı yerel kullanımlarına da rastlanır. Örneğin, Kuzey Amerika Yerlileri'nin huşağacının kabuklarından kano, Pasi­fik Adaları'nda yaşayan bazı Yerli halkların da ağaç kabuklarından hâlâ giysi yaptıkları bilinmektedir.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
14 Eylül 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kabuk (Zooloji)
MsXLabs.org & Temel Britannica

Kabuk çeşitli hayvanların gövdesini kap­layan koruyucu, az ya da çok sertleşmiş bir örtüdür. Pek az omurgalı hayvanın kabuğu vardır. Bu hayvanlar arasında en tanınmışı olan kaplumbağanın sert ve kalın kabuğu bağa adıyla tanınır.
Omurgasız hayvanların kabukları temel olarak salgıladıkları maddelerden oluşmuş­tur. Bu madde ıstakoz, böcek, örümcek ve öbür eklembacaklılarda kitin'dir. Adlarını yu­muşak ve peltemsi gövdelerinden alan yumu­şakçalar, genellikle kalsiyum karbonatlı bir kabukla korunmuştur. Gövde ile kabuk ara­sında örtenek (manto) adı verilen bir doku katmanı vardır. Kabuğu oluşturan maddeyi örtenek salgılar.
Yumuşakçaların kabuklarına bazen kavkı denir. Midye ve istiridye gibi kabukları iki parçadan oluşan yumuşakçaların her bir ka­buk parçası kapak ya da çenet adıyla tanınır. Denizde yaşayan yumuşakçaların kabukları, değişik biçim, renk ve desenleriyle dikkat çeker. Bu kabuklar topluca denizkabuğu adıyla tanınır. Denizkabuklarına ilgi duyan ve bunları biriktiren birçok insan vardır. Filipinler'de denizden çıkarılan ve 1960'a kadar başka bir örneği bulunamayan bir deniz sal­yangozunun kabuğu büyük değer ve ün ka­zanmıştır.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Şubat 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
KABUK a.
1. Ağaçların ve öteki çokyıl- lık bitkilerin gövdelerini, dallarını, köklerini ve bazı meyvelerin üzerini (portakal kabuğu) kaplayan ayrılabilir yüzeysel bölüm. (Botanikçiler bu terimi, damarlı bitkilerin genç organlarında (ilk yapı], üstderi ile iç- deri [ya da merkez silindir] arasındaki dokuların tümü için kullanırlar.) [Bk. ansikl. böl. Deric.]
2. Biyol. Bazı hayvanların ve bazı bitkisel organların üstünü kaplayan az ya da çok kalın ve sert örtü: Portakal, muz kabuğu. Salyangoz kabuğu.
3. Deri üzerinde yaralanmadan ya da yüzeye sızan sıvının kurumasıyla oluşan az çok sert plak.
4. Yumurtayı saran sert kısım.
5. Ekmeğin pişme sırasında sertleşen dış bölümü.
6. Bir kimseyi başkalarıyla ilişki kurmaktan uzak tutan şey: Artık kabuğunu kır, hayata açıl. Yavaş yavaş kabuğunu çatlatıyor. Sonunda kabuğundan çıktı.
7. Kabuk bağlamak, kabuk tutmak, üzerinde kabuk oluşmak, üzeri kabukla örtülüp kapanmak: Yarası kısa sürede kabuk bağladı. || Kabuk değiştirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek: Ülke hızla kabuk değiştiriyor. ||Kabuk koparmak, durulmaya yüz tutmuş bir olayı eşeleyerek kötü sonuçların doğmasına yol açmak. || (Kendi) kabuğuna çekilmek, dışarıyla, çevresiyle olan ilişkilerini keserek kimseyle görüşmemek: O olaydan sonra kabuğuna çekilmiş, kimseyle görüşmez olmuştu.

—Anat. Beyin kabuğu - KORTEKS. ||Lokma kabukları, diz eklemi kapsülünün arka kısmında beliren kalın doku.

—Bes. san. Kabuk çıkarma, içini ortaya çıkarmak üzere, kabuklu meyvelerin kabuğunu taze iken ya da fırında yahut güneşte kuruttuktan sonra soyarak ya da kırarak çıkarma işlemi.

—Boyac. Depolama kaplarının yüzeyinde havayla temas sonucu oluşan çoğunlukla dalgalı, katı tabaka.

—Denizbil. ve Jeotiz. Ara kabuk, Yer kabuğunun, kıta ve okyanus kabukları arasındaki geçiş bölgesinde yer alan bölümü. (Bu kabuğun doğası henüz kesinlikle bilinmemektedir; bu kabuk, okyanus boşluğunun oluşumundan önce kıta kabuğunun incelmesinden kaynaklanabilir) çeşitli kabuk türleri \\Kıta kabuğu, Yer kabuğunun, kıtalar altında yer alan ve okyanus kabuğundan daha kalın (ortalama 30-40 km) olan, çok karmaşık yapılı bölümü (tepelerde çökelek, sonra özellikle asit kayaçlar). ||Okyanus kabuğu, Yer kabuğunun, okyanus derinliklerinde yer alan ve katmanlara dağılmış bileşenlerinin doğası ve yoğunluğuyla kıta kabuğundan farklı olan bölümü. j|Yer kabuğu, Yer'in üst kesimi. (Yer kabuğu, okyanus kabuğu ve kıta kabuğu biçiminde ikiye ayrılır; Yer kabuğu derinliğe doğru MOHO da denilen Mohorovicic süreksizliğiyle sınırlanır.)

—Eczc. Bitkilerin sap, kök, meyve, vb. kısımlarının dış tarafından elde edilen droglara verilen ad (kınakına, turunç, nar kökü kabuğu, vb.).

—Geom. M de (küme içinde) yıldızlı bir E kümesinin bir iç noktası X olduğuna göre [MX] yarıdoğrusuyla E nin sınırının arakesiti olarak elde edilen, sonlu uzaklıktaki noktaların kümesi.

—Ger. day. Eğrilik yarıçapları ve öbür boyutlarına göre birbirine uzaklıkları daha küçük olan iki eğri yüzeyle sınırlı katı. (Kabuklar, ortalama yüzeylerine teğet düzlemdeki içkuvvetleri ve bu yüzeye dik iç- kuvvetleri göz önüne alan bir kuramın konusunu oluşturur.)

—Gezbil. Manyetik kabuk, bir manyetos- feri olan bir gezegen çevresindeki sanal yüzey. (Kabuk üstünde yüklü parçacıklar, fırdönme, sıçrama ve kayma devinimleriyle yer değiştirir.)

—Hayvc. Kabuk yağı, kesim hayvanlarında, gövdenin yüzeyinde ete sıkı sıkıya yapışık bulunan ve düzgün (kesiksiz ve parçasız), kılçıklı (çizgiler halinde) ya da parçalı olarak adlandırılan kalın, orta ya da ince yağ tabakası.

—inş. Genellikle biçimi ve bileşenlerinin özellikleriyle bükülmezlik kazanan, eğrisel yüzeyli, ince, kesintisiz strüktür (XX. yy.). [Bk. ansikl. böl.] ||Kesme kireçtaşlarının yüzünde oluşan patina türü koruyucu katman. (Onarım sırasında yapılan müdahaleler bu doğal koruyucuyu bozar.)

—inş. ve Bayınd. Kabuk dengesi, kabuklar kuramında, kabuğun kalınlığı üstünde yalnızca düzgün yayılı ve kabuğun ortalama yüzeyine belli bir noktada teğet bir düzleme koşut olarak bu noktaya yönelen gerilemelerle gerçekleşebilen denge. (Buna dayanılarak gerilme durumu iki normal gerilme ve kayma gerilmesiyle tanımlanır; demek ki gerilme durumu bir plak öğesinin dengesini belirten üç denklemden yola çıkılarak belirlenebilir; yalnızca statik denklemleriyle çözülür ve biçim değiştirmeleri göz önüne almaz. Kabuk dengesi, kabuğun yerel kuvvetlerin etkisi karşısında gösterdiği dayanımı ortaya koyamaz.)

—Jeotiz. Yer kabuğu denge kuramı -> İZOSTAZİ.

—Jeomorfol. Demirli (ya da boksitli) katılaşma; zırhtan, dokusunun daha gevşek ve sertliğinin daha az olmasıyla ayrılır.

—Mak. san. Kabuk soyma, kimi metallerde sıcak işleme sonunda oluşan yüzeysel kabuğu alma.

—Metalürj. Külçelerde ve kalıplanmış parçalarda bir çatlak yüzünden döküm sırasında parçayla kalıp arasına sızan sıvı metalden ya da dökümün kesilmesinden kaynaklanan döküm özürü. ||Porfaka/ kabuğu, soğuk çekme işleminden sonra ki mi sacların yüzeyinde pürüzler biçiminde görünen özür. (Bu özür başlangıç sacındaki tane iriliğinin belirtisidir.)

—Mutf. Ordövr ya da başlangıç yemeği olarak bir deniz hayvanı kabuğu ya da tek kişilik güveç içinde sunulan sosla kaplı yiyecek. ||Yemeğin yanı sıra sofraya getirilen tereyağının çeşitli sunuş biçimlerden biri olan dürülmüş tereyağı tabakası.

—Müz. Salyangoza benzer hayvanların kabuklarından yapılan ve Asya'nın (şank- ha), Avrupa’nın, Amerika’nın ve Okyanusya’nın çeşitli bölgelerinde ve Madagaskar’da işaretleşmek amacıyla kullanılan üflemeli çalgı.

—Orm. san. Kabuk alma, mantar meşesinin kaba kabuğunu sıyırıp çıkarma işlemi. (Bu işlemle elde edilen kabuk yalıtkan kütle ya da yonga levha yapımında kullanılır.) \\Kabuk odunu, sepici tozu elde etmek için kabuğu soyulduktan sonra yakacak olarak kullanılan meşe odunu.

—Patol. Kökeni iltihap ya da ur olan ve bir organı ya da yapısal elemanı kaplayan sert doku.

—Pedol. ve Jeomorfol. Yeraltı suyu örtüsünün üst sınırında, mineral tuzlar bakımından yüklü suların buharlaşmasıyla oluşan pedolojik kökenli taşlaşma (kireçli, demirli, lateritli, alçıtaşlı kabuk). [Bu terim giderek, özellikle yarıkurak bölgelerde sıkça görülen kireçli katılaşmalar için kullanılmaktadır.] (Bk. ansikl. böl.)

—Petrogr Donmuş kabuk, bir magma so- kulumunun ince taneli ya da camsı saçağı. (Magmanın yantaş kayaçlarıyla temas ederek ani soğuması sonucu oluşur.)

—Seram. Yumurta kabuğu, çok ince, hafif ve yarı saydam hamurdan çin, japon porselen türü. (Çin’de Yongcıng [1723 -1735] ve Çienlong [1736-1796] dönemlerinde ortaya çıktı; genellikle pembe tonlu . emaylarla bezenir, altları kimi zaman rubyback denilen koyu kırmızı renktedir.)

—Sütç. Peynirin su kaybederek az ya da çok sertleşmiş dış kısmı.

—Şarapç. Üzüm çekirdeği kabuğu. (Bk. ansikl. böl.)

—Tekst. Kenevir sapının üzerini kaplayan sert bölüm. (Çin'de, eskiden sandalet yapımında kullanılırdı.)

—ferz. - KARPUZ ÇEKİRDEĞİ.

—Yerbil. Mineral maddelerin çökelmesi sonucunda bir nesne üzerinde oluşan katman. (Kireçli kayaçlardan geçen su, çözünebilen kalsiyum bikarbonatı yüklenir ve bunu, yerel karbondioksit açığı olan yerlerde, çözünmeyen kalsiyum karbonat biçiminde geri verir. Bu karbonat, kaynağın çevresinde bulunan bitkiler [tüf oluşumu] ya da herhangi bir nesne üzerinde kabuklaşır) \\Ekmek kabuğu biçiminde yanardağ bombası, genellikle iğ biçiminde ve yüzeyinde büzülme çatlaklan bulunan yanardağ bombası.

—Zool. Eski kabuk, eklembacaklılarda her kabuk değişiminden sonra atılan eski kutikula.

♦ sıf. Metalürj. Kabuk kalıp yöntemi, iki yarı kokilden oluşan ince bir kalıpta kalıplama yöntemi. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. Deric. Birçok bitkinin kabuğunda tanen vardır. Meşe kabuğu, XIX. yy.’ın sonuna kadar, ayakkabı sayası ve tabanı için deri ve kösele üretiminde kullanılan tek bitkisel sepileme maddesiydi. Günümüzde bile "yavaş sepileme" ya da “havuz sepilemesi" denilen eski sepileme yöntemiyle çalışan sepiciler meşe kabuğu kullanmaktadırlar. Meşe kabuğu bu işte öğütülerek toz halinde kullanılır. Orta Avrupa'nın dağlık ülkelerinde ladin kabuğu, başka ülkelerdeki meşe kabuğunun yerini tutar. Batı Akdeniz ülkelerinde ha- lep çamının ve mantar meşesinin kabuğu da aynı amaçla kullanılır. Natal’de, geniş çapta yetiştirilen Avustralya kökenli bir akasya türünden (Acacia decurrens) elde edilen ve °/o 35 oranında tanen içeren kabuk, dünyanın en önemli sepileme maddelerinden biri durumuna gelmiştir. Tanen bu kabuktan özütlenerek çıkarılıp kullanılır. Kanada göknarından (Abies canadensis) elde edilen kabuk, ABD’de başlıca sepileme maddelerinden biridir. Finlandiya’da, İsveç’te, Norveç’te ve özellikle Rusya’da söğüt ve huş kabuğu kullanılır. Hindistan'ın kuzeyinde Acacia arabica kabuğu "babul" adıyla kullanılır. Bazı mangrav türlerinin (rhizophora, bruguiera, ceriops ve carapa) kabukları °/o 40’a kadar varan tanen içerir. Ancak bu tanen, iyi görünüşlü ve kaliteli bir deri vermez. Yalnızca düşük miktarda ve karışım yapılarak kullanılır. Okaliptüs türleri arasında bazılarının kabuğu tanence çok zengindir. Eucalyptus occidentalis var. astringens % 40 oranında iyi kaliteli tanen içerir. Ne yazık ki bu tur okaliptüs anavatanı olan Avustralya dışında yetiştirilememiştir. Eucalyptus sideroxyloriun kabuğu da tanence zengindir. Bu ağaç Fas'ta iklim koşullarına alıştırılmıştır, ama taneni ötekilerde olduğu gibi kaliteli değildir.

—İnş. Kabuk, betonarme, metal, ahşap ya da plastik, eğrisel bir plaktır. Kâgir tonozların tersine, çekmeye çalışabilir. Eğri, basit (ince kabuk), tek yönde çift eğrilikli (küre ve türevleri) ya da ters eğrilikli (paraboloitler) olabilir. Kabukların bir modüle göre geliştirilebilmesi inşaat sırasında büyük kolaylıklar sağlar. Bu strüktürler birçok sanat yapıtının gerçekleştirilmesine ve örtülerde geniş açıklıkların geçilmesine olanak vermiştir.

—Metalürj. Isılsertleşir bir reçine katılmış kum, 200 ile 240 °C arasında ısıtılmış bir plakmodel üstüne dökülürse (Croning C yöntemi) ya da püskürtülürse (Dietert D yöntemi), topaklaşarak birkaç mm kalınlığında (30 sn'de 3-6 mm, 50 sn'de 8-12 mm) bir yarı-kabuk oluşturur. Sıcaklık yetersizliği yüzünden topaklaşmayan artık kum dökülür ve yeniden kullanılabilir. Yarı kokil kalıp, daha yüksek sıcaklıkta (350' °C ile 400 °C'ta 1 ile 5 dakika) polimerleştirilerektam sertleştirilir. Plakmodel söküldükten sonra, iki yarı-kabuk yapıştırılır ve tek bir kabuk kalıp elde edilir. Aktarma ve depolama kolaylığı, bükülmezlik, boyut duyarlığı (mm'de -^0,002 ile 0,005) ve yüzey durumu kabuk kalıp yönteminin en önemli üstünlüklerini oluşturur; bu yöntem bütün metallerin dökümüne elverişlidir, ama özellikle dökme demirde kullanılır. Aynı yöntemle maça yapmak için, ısıtılmış metal maça kutuları kullanılır ve topaklaşmamış kumu boşaltarak içi boş maçalar elde edilir. Kabuk kalıp yöntemini sanayi alanında ilk kez alman Johannes Croning uyguladı; patenti 1943-44'te alındı ve 1948'den sonra geliştirildi; ancak bulucusunun adı genellikle Croning maça yapım yöntemi için kullanılır. Sertleştirici katkılı ya da katkısız kullanılan reçineler, kalıp bozucu ürünler, sıcaklıklar ve ısıtma süreleri, sanayide özel hallere göre değişir.

—Pedol. ve Jeomorfol. Genellikle, kalsiyum karbonatın, kalsiyum sülfatın ve silisin çökelmesine yol açan olay buharlaşmadır. Kabuklar, biçimleri çok iyi korudukları için, yer biçimlerinin evrim aşamalarını saptamakta yararlı göstergelerdir, ancak bunların paleoklimatik önemi ihtiyatla yorumlanmalıdır.

—Şarapç. Üzüm çekirdeğinin kabuğunda tanen, fosforik asit vb. maddeler bulunur. Bu nedenle çekirdek kabuğu özellikle şaraba renk vermede önemli rol oynar, içerdiği antosiyanlı maddeler, maserasyon esnasında yayılarak şaraba renk verir Kabukta bulunan aroma maddeleri de taze şaraba hoş bir koku verir. Bu koku, üzümün cinsine göre değişir. Fakat bu kokuyu, şarapta uzun zamanda meydana gelen “büke" ile karıştırmamak gerekir.

Kaynak: Büyük Larousse
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
10 Şubat 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
kabuk ingilizcesi

1. outer covering.
2. bark.
3. rind, peel, skin, hull (of a fruit); pod, husk (of a vegetable or grain); shell (of a nut).
4. (shellfish) shell.
5. eggshell.
6. crust.
7. scab (of a wound).
8. anat. cortex.
– baðlamak to form a crust or scab.
–una çekilmek to withdraw into one´s shell; to refuse to associate with others.
–unu soymak /ýn/ to peel, strip, skin.

Benzer Konular

30 Ekim 2009 / Alvarez Ocean Coğrafya
26 Kasım 2010 / KisukE UraharA Rüya Tabirleri
6 Mart 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük