OLAY
1. Olan, ortaya çıkan, vuku bulan her şey; hadise, vaka: ilginç bir olayla karşılaşmak. Küçük-bir sınır İhlali olayı.
Sponsorlu Bağlantılar
3. Şaşırtan, dikkati üzerine çeken, olağandışı özellikleriyle ayrıcalık kazanan kimse, şey: fenomen (genellikle bir belirteçle kullanılır): Bach müzik dünyasında başlı başına bir olaydır; ad tamlamasının tamlananı olarak da kullanılır: Bach olayını incelemek.
4. Özgünlüğüyle, sıra dışı kişiliğiyle kimseye benzemezliğiyle ilgi çeken kimse: Bu adam başlı başına bir olay, her an beklenmedik bir şey yapıyor.
5.
- Olay çıkarmak, hoş olmayan, kötü bir durumun doğmasına yol açmak.
- Olay haline getirmek, birini, bir şeyi ya da bir durumu gürültülü, abartılı bir biçimde ortaya koymak: Sen de her şeyi olay haline getiriyorsun.
- Olay kapanmıştır, tartışma, uyuşmazlık bitmiştir, konuşmayı keselim.
—Huk. Hukuksal olay, hukuksal bir sonuç doğuran olay. (Bu olay, bir eylem ya da doğa olayı olabileceği gibi hukuksal bir işlem de olabilir. Bir davada davacı ve davalı bu olaylara dayanarak iddia ve savunmada bulunurlar. Mahkeme de ileri sürülen bu olayları değerlendirerek kararını verir. Mahkemenin hukuksal olayları yanlış değerlendirmesi, kararın bozulmasını gerektiren bir nedendir.)
—Olasıl Kendini bileştiren olanaklardan biri gerçekleştiğinde gerçekleşen bir O evreninin parçası.
—Ruhbil. Bir öznenin iç gerçekliğini değiştirebilecek olan her şey (dış olgular, tasarımlar, vb.).
Kaynak: Büyük Larousse
BAKINIZ Olay, Olgu ve Görüş Cümleleri
Son düzenleyen Safi; 18 Ekim 2016 20:02
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.