Sol Nedir?

SOL sıf.
1. Bir insana göre, kalbinin tarafında bulunan bir organ, bir şey için kullanılır: Sol göz. Sol ayak. Sol kol. Giysimin sol cebi.
2. Bir yere, bir şeye bakan, bir yol, bir akarsu boyunca ilerleyen bir insana göre, onun sol tarafında bulunan şeyler için kullanılır: Tablonun sol alt köşesi zarar görmüş. Araba yolun sol kenarında durdu. Nehrin sol yakası.
3. Sol eli beklemek, yemeğe beklenen ya da geç kalan kimseye bunu anımsatmak için söylenir. || Sol tarafından kalkmak, yerli yersiz huysuzluk edenler, aksilik çıkaranlar için söylenir; işleri ters gitmek, aksiliklerle karşılaşmak.

—Ask. tar. Sol kol ağası, osmanlı ordusunda kıdemli yüzbaşı karşılığında kullanılan rütbe (Asakiri mansurei Muhammediye ordusunun kuruluşunda konulan bu rütbe Cumhuriyet döneminde kaldırıldı.)

—Ceb. Çarpma işlemi değişmeli olmayan bir cisim için kullanılır. || Bakışımlı sol determinant, asal köşegen elemanları sıfır olan ve bu köşegene göre bakışımlı elemanları zıt işaretli olan determinant.

—Siyas. bil. İlerici görüşleri savunan kişi ya da kuruluşlar için kullanılır: Sol bir program. Sol görüşlü eylemciler. Sol partiler. || Sol eğilimli, sosyal demokrasi, sosyalizm vb. dünya görüşlerine eğilim duyan kimse, topluluk vb. için kullanılır.

—Spor. Sol kanat, hentbolde oyun alanının sol ucunda yer alan hücum bölgesi ve bu bölgede oynayan oyuncu.

♦ a.
1. Bir kimsenin, bir nesnenin, bir yüzeyin vb. sol yanı: Sağını, solunu bilmemek. Soldan yürümek. Solda durur musunuz? Sola sapmak.
2. Sporda, sol ayak ya da sol yumruk: Müthiş bir sol çekmek. Soluyla rakiplerini birer birer devirdi.
3. Sol yap!, direksiyonu sola kır, sol tarafa git. || Solda sıfır, benzerleriyle yan yana getirilip karşılaştırıldığında değersizliği ortaya çıkan ya da hiçbir değeri olmayan.

—Bot. Sola sarılgan, şerbetçiotunun sapı gibi sağdan sola doğru dolanarak sarılan organlara denir.

—Geom. Sola yönlü, TERSYÛNLÜ’nün eşanlamlısı.

—Org. kim. Sola döndüren, döndürme gücü negatif olan ya da başka bir deyişle ışığın polarma düzlemini saat ibresinin hareketine ters yönde döndüren bileşikler için kullanılır. (Eşanl. LEVOJİR; karşt. SAĞA' DÖNDÜREN.)

—Siyas. bil. Sağ’ın tersine, ilerici görüşler ortaya koyan siyasal gruplar ve partilerin tümü. (Mecliste bu partilerin üyeleri, başkana göre, sol tarafta otururlar.) [Bk. ansikl. böl ] | Aşırı sol, komünist ve sosyalist partilerin solunda yer alan ve parlamenter demokrasiyi reddeden, tam devrim yanlısı hareketlerin tümü.

—ANSİKL. Siyas. bil. ‘Sol’ kavramı, kökeni bakımından Fransa’ya özgü topolojik bir kavramdır; bu terim ilk kez Kurucu meclis'in 28 ağustos 1789 tarihli oturumunda, kralın vetosuna karşı çıkmak için, başkana göre salonun sol tarafında oturan milletvekillerini belirtmek için kullanıldı. O tarihten başlayarak sözkonusu terim, zamana ve yere göre değişen, kültürel ve siyasal bir içerik kazandı. Genel olarak sağ, birey, liberal iktisat sistemi ve tutuculuk kavramlarıyla tanımlanırken sol, topluluk, ilerleme ve eşitlik kavramlarıyla bir arada oldu.
Sol, marxçılığa yönelme ve klasik siyasal mekanizmaları benimseme gibi çift bir ölçüte göre birbirinden ayrılan, çok çeşitli akımları kapsar: güdümlü bir kapitalizmden yana olan, reformcu merkez sol ya da sosyal-demokrasi; köklü yapısal reformlardan (millileştirme, esnek bir planlama) yana, ama kamu özgürlüklerine bağlı sosyalizm; üretim ve değişim araçlarının kolektifleştirilmesinden yana olan marxçıleninci komünizm; genellikle parlamenter rejimi reddeden ve doğrudan eylemi savunan aşırı sol.

SOL a.
1. Müzik notası, do gamının beşinci derecesi.
2. Sol anahtarı - anahtar.

SOL a. (isp. söze.). Peru’nun para birimi.

SOL a. (fr. sol; solution, çözelti'nin kısaltması). Fizs. kim. Graham'ın, içinde dağılmış olarak herhangi bir madde bulunan her türlü sıvıya verdiği ad (1861); ancak bu dağılmada maddenin moleküllerine ayrılması sözkonusu değildir; maddenin moleküllerine ayrıldığı bir dağılma, gerçek bir çözünmeye denk düşer. (Buna koloidal çözelti de denir.)

—Polim. Kısmen ağlaşık bir polimerin çözünen kesimi; çözünmeyen bölümüne pelte (jel) denir.