YAPIM a.
1. Yapmak, var etmek, üretmek eylemi; inşa: Caminin yapımı beş yıl sürmüş.
2. Hammaddeyi elle ya da makine ile işleyerek mal üretme işi; imal: Yapım hatası.
3 Bir filmi, bir televizyon ya da radyo yayınını hazırlamak eylemi; hazırlanan film, yayın: Bu program bir İzmir televizyonu yapımıdır. Bu film, olağanüstü bir yapım.
—Dilbil. Yapım eki, kök ya da gövdelere getirilerek onlardan yeni birimler üreten ek. (Bk. ansikl. böl.)
—Huk. Yapım sözleşmesi, bir bedel karşılığında belirli bir işin yapılmasına ilişkin sözleşme. (Eşanl. İSTİSNA SÖZLEŞMESİ.) [Bk. ansikl. böl.]
—inş. İNŞAAT'ın eşanlamlısı.
—ANSİKL. Dilbil. Yapım ekleri sözcüğün anlamını (göz'den göz-LÜK), kimi zaman da anlamıyla birlikte dilbilgisel kategorisini (açmak'tan aç-IK) de değiştirir. Bu ekler, kök ya da gövdenin eylem olup olmamasına göre ayrışır. Ad soylu sözcüklerle fiillere gelen ekler farklıdır ancak bu sınır çok kesin değildir; her iki köke gelebilen ekler de vardır (ana1 dan ana-Ç, bağlamaktan bağla-Ç). [- YAPIM EKLERİ C. I, S. V, VI.]
—Huk. Yapım s özleşmesi iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Sözleşmenin tarafları iş sahibi ve yapımcıdır (müteahhit), iş sahibi, bir ücret karşılığında bir şey yaptırmak isteyen kişi, yapımcıysa o şeyi ücret karşılığında yapan kişidir. Yapım sözleşmesi açısından yapılması istenen insan emeğiyle üretilen maddi ve manevi her şey olabilir. Bir yapıt meydan getirmenin yapım sözleşmesi sayılabilmesi için bunun bir karşılığının olması gerekir. Ücret para olabileceği gibi başka bir şey de olabilir. Yapım sözleşmesinde işi yüklenen, yüklendiği işi kendisi yapmak ya da kendi yönetimi ve denetimi altında yaptırmak zorundadır. Ancak işin niteliğine göre kişisel yeteneğinin ve bilgisinin önemi yoksa işi başkasına da yaptırabilir, işi yapmayı yüklenen, kendisine verilmiş işi yaparken gerekli özeni göstermek, işe zamanında başlamak ve geciktirmeden bitirmek zorundadır. iş sahibi ücret ödemede gecikirse, işi yüklenen sözleşmeyi bozabilir ya da tazminat isteyebilir.
Kaynak: Büyük Larousse