SIRA a. (yun. seira).
1. Aynı çizgi üzerinde yan yana ya da art arda yer alan kişilerin ya da şeylerin oluşturduğu dizi: öğrencileri sıraya dizmek. Sıradakiler, lütfen konuşmayınız. İlk sıra bir adım öne çıksın. Bahçeye iki sıra domates fidesı dikmek. Bir sıra inci gerdanlık.
2. Bir kümede belli bir düzene göre dizilmiş öğelerin yeri, düzeni: Sırayla say. Hepsini söyledim ama sıralarını şaşırdım. Adayları yaş sırasına göre sınava almak. Küpleri boy sırasına dizmek.
3. Kendisine verilen önem ya da değere göre, bir kişinin ya da bir şeyin benzerleri arasında aldığı yer: Çağdaş yazarlar arasında ön sıralarda yer alır. Sorunlar arasında ilk sırayı işsizlik alıyor.
4. Belli bir düzene uyularak yapılacak şeylerde bir kimsenin, ötekilerden önce ya da sonra, eyleme geçeceği an: Herkes sırayla düşündüğünü söyleyecek. Şimdi sıra sizde, konuşabilirsiniz.
5. Belli bir düzene uyularak yapılacak bir şeyin yapılma anı: Sıra salonda, şimdi orayı boyayacağım.
6. Arkalıklı ya da arkalıksız, birden fazla kişinin oturmasına elverişli uzun oturak; bank: Parktaki sıralardan birine oturmak.
7. Önünde yazı yazmaya yarayan bir bölüm bulunan oturma yeri: Çocuklar, sıralarınıza oturun. Milletvekilleri sıralara vurarak konuşmacıyı protesto ettiler.
8. Ardı, arkası, peşi, yanı sıra, izleyerek: Bir kimsenin peşi sıra gitmek.
9. Bu, şu, o sıra, sıralar, sözkonusu zamanda, tarihte: O sıralar İzmir'deydik.
10. Sıra dayağı, birçok kişiye birbiri ardınca teker teker atılan dayak: Söyleyin, yoksa hepinizi sıra dayağına çekerim. || Sıra olmak, dizilerek düzenli bir sıra oluşturmak: Sıra olun, bekleyin. || Sıra savmak, sırasını savmak, bir işte kendisine düşecek görevi yerine getirmiş olmak: Ben sıramı savdım, başkaları gitsin. || Sırası, bir şeyin uygun anı; zamanı: Gitmenin hiç sırası değil. Şimdi bu lafların sırası mı? Tam sırası. Sırası düşmek, bir şeye uygun gelecek zaman ve ortam doğmak: Sırası düşünce neden böyle yaptıklarını sorar, öğrenirim. || Sırası gelmek, uygun zaman ve ortam doğmak: Sırası gelince ben gerekli açıklamayı yaparım; başka birinden sonra sıra birinin ya da başka bir şeyin olmak: Saat ona doğru nöbet sırası bize geliyor. || Sırası gelmişken, "bu konu üzerinde konuşurken, fırsat düşmüşken" anlamında söylenir: Sırası gelmişken bunu da söyleyeyim. || Sırasına getirmek, uygun zamanını bulmak. ||... sırasında, olduğu zaman: Olay sırasında ben orada değildim. || Sırasında, yerine göre, gerektiği zaman, gerekirse, yerinde ve zamanında: Sırasında insan susmayı da bilmeli. || Sırasını kaybetmek, bir bebekten ya da çocuktan söz ederken, herhangi bir neden yüzünden uyku ve meme zamanını şaşırmak. || (Bir şeyi) sıraya koymak, sıralamak, düzenlemek. || işleri sıraya koymak, sırayla yapmak. || Sırasıyla, sırası gelince, bir sıra gözeterek: işleri sırasıyla yapmak.
—Ask. Sıra harici batarya, bölük, süvari bölüğü, eskiden, bir birliğin çeşitli hizmetlerini yerine getiren alt birlik (günümüzde hizmet birliği denir). || Kıdem sırası, subay ve astsubayların rütbelerine, nasıp tarihlerine göre kıdem kitabında aldıkları yer.
—Belgi, Sıra numarası, yapıtların ya da belgelerin bir kitaplıkta bulunmasına ve tasnifine yarayan simge; bu simgeyi taşıyan belge. (Bu, bir numara, bir harf ya da her ikisi olabilir.) Halen kütüphanelerde en çok kullanılan sıra numaraları evrensel onlu tasnife göre yapılmıştır.
—Bilş. Sıra şeması, bir programdaki işlemlerin sırasını gösteren bllgi-işlem düzenleme şeması, | iş sırası, işlenmek üzere, birbiri ardına bilgisayara verilen bağımlı ya da bağımsız programlar kümesi.
—Coğ. Birbirine bağlı, aynı yönde dizilmiş fiziksel engellerin oluşturduğu bütün. || Pusukayalar, kayalıklar sırası, az ya da çok uzun bir engel oluşturan pusukayalar dizisi.
—Dilbil. Zincirleme işlemiyle bir araya getirilen öğeler dizisi. || Sözcüklerin sırası, sözcüklerin cümle İçinde dilbilgisel işlevleri açısından zamansal (konuşma dili için) ya da uzamsal eksendeki (yazılı dil) diziliş düzeni. (Bk. ansikl. böl.)
—Dilbilg. Sıra noktalar ( ), bir alıntıda,atlanmış bölümler olduğunu belirtmek için kullanılan işaret (Sayıları sınırlı değilse de beş ya da yedi olarak saptanabilir ve ayraç içinde de kullanılabilir.)
—Folk. Sıra oyuncuları KELLE
—ic. ifl huk. Sıra cetveli, haczedilen malların satışından elde edilen paranın tüm alacaklıların alacaklarını karşılamaması halinde, icra dairesinin alacaklı kişilerin sırasına ilişkin olarak yaptığı cetvel iflas idaresinin, alacak ve istihkak iddialarına ilişkin incelemesinden sonra düzenlediği, iflas alacaklılarının alacaklarını ve sırasını gösteren cetvel (Bk ansikl böl.)
—inş Aynı yükseklikte yatay ya da eğik olarak yerleştirilmiş taş ya da tuğla dizisi (İki yüzlü bağ taşları duvarla aynı kalınlıkta sıralar oluşturur. Toprak düzeyinde, temel üzerindeki ilk sıra genellikle biraz geriden örülür.) || Sıra taşı, en uzun kenarı du var yüzünden görülecek biçimde yerleş tirilen örgü öğesi. (Eşanl DİZİ TAŞI.) || Etek sırası, dere mahya ya da eğik mahya üze rini örtecek biçimde yerleştirilen düz tuğla dizisi
—istat. Sıra istatistikleri yöntemleri, sayı sal değerleri dışlayarak, gözlemlerin yal nız sınıflama sıralarını göz önünde tutan istatistik yöntemler (Klasik örneği, sıralar- arası bağlılaşım katsayısıdır Bu yöntem, iki ayrı düzeltmen tarafından okunan aynı sınav kâğıtlarının sıralanmasındaki uygunluğu değerlendirmek için çok kullanılır: düzeltmenlerin sınıflamaları ne denli yakınsa bu katsayı da o denli yüksek çıkar Sıralara göre istatistik yöntemleri, gelişmesini, 1907 doğumlu İngiliz istatistikçi Maurice George Kendall'a borçludur.) || Sıralar arası bağlılaşım katsayısı, doğrusal bağlılaşım katsayısında, sayısal değerler yerine, sınıflama sıraları konarak elde edilen bağlılaşım katsayısı.
—İşlem. Sıra işleme, aynı işlemi birçok parça üzerinde, ara vermeksizin, ardışık olarak gerçekleştirmeye olanak veren işleme yöntemi.
—Mat. çözlm. Sıra değiştirimi teoremi. çok değişkenli bir fonksiyonun türlü kısmi türevlerinin alındıkları sıranın önemi olmadığını, yalnız hesaplanan bütün türevlerin göz önüne alınan noktada ya da böl ge üzerinde sürekli olmaları gerektiğini bildiren teorem.
—Oy. Dama ve satrançta eğik ya da dühane dizisi. Şiş ya da tığ örgüsünde aynı çizgi üstüne art arda atılan ilmik dizisi. || Alma ilmikli örgülerde, tek bir örgü sistemiyle oluşturulan bindirmek ya da atlamalı ilmik sırası. (Birçok sıranın bir araya gelmesi ör günün bağlantısını oluşturur) || Atma il mikli örgülerde aynı tarak tarafından yön lendirilen ipliklerle düşey bir sıra oluşturan Dindirmek ya da atlamalı ilmik grubu (Çeşitli tarakların oluşturduğu sıralar atma ilmikli öraülerin bağlantısını meydana ge tirir.)
♦ sıf.
1. Sıra, dizi halinde: Bir sıra ağaç
2. Sıradan: Sıra malı Sıra işi mal.
—Dilbil Bir bütün içindeki bir öğenin sı rasını belirten bir sayı sıfatı için kullanılır (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL Dilbil. Belli bir dilde sözcüklerin sırasından söz etmek, önce dilbilgisi kategorilerinin sıralanışını ve özellikle, bağlam dışı (kural cümleleri) ele alınan yalın belirtme cümlelerinde gerçekleştiği biçimiyle üstlendikleri işlevleri belirtmeye ve sonra da bağlam ve anlatımsallık uyarınca olabilecek değişimleri göstermeye dayanır. Dil dizgelerine göre, sözcüklerin sı rasıyla dilbilgisel işlevler arasındaki ilişki değişiklik gösterir Örneğin, işlevi göste ren soneklerin oluşturduğu durumsal belirti dizgeleri içeren ad çekimli dillerdeki sözcüklerin sırası, fransızca ya da İngilizceye göre daha esnektir.
Bununla birlikte, durumsal olmayan dillerde, değişim olguları cümlenin statüsünü etkileyebilir (örn. yazılı fransızcada, soru cümlelerinde öznenin sırası değişebilir: il vient "geliyor" / Vient-il? "geliyor mu?”) ya da cümlede üstü kapalı biçim de kabul edilen ya da önvarsayılan bilgi alanına giren olguları gösterebilir. Yalın ya da bileşik sıra sayı sıfatları, asıl sayı sıfatlarına -inci, -inci, -uncu, -üncü soneklerinin katılmasıyla yapılır (birinci, onaltıncı, yüzüncü vb.) Bu sıfatlar, ya be lirledikleri adın ya da bir ad işlevi üstlen dikleri söylemsel bağlamın gönderme yaptığı varlık ya da nesnelerin sırasını gös terme olanağı verir Soldan birinci sokak Birinci sınıf çok zordur.
—ic. ifl. huk. Sıra cetveli, haciz yoluyla ya pılan icra takibinde; yalnız haczedilen mal ların satış tutarının tüm alacaklıların ala caklarını karşılayamaması halinde düzen lenir iflas yoluyla takipte ise heı durum da sıra cetvelinin düzenlenmesi gerekir Haciz yoluyla yapılan takipte bu sıra cet veli kesinleşmeden, icra memuru parala rı paylaştıramaz Sıra cetveline dayanarak yapılan paylaştırmada imtiyazlı alacaklılar alacaklarını tam olarak alırlar. Öteki alacaklılar ise alacaklarının ancak bir bölümünü alabilirler (İc. ifl. k. md. 100, 140, 206). iflas idaresi, alacaklıların kaydı için yasada belirtilen süre (bir ay; md. 219/2) geçtikten sonra, İcra iflas k.'nun 206. ve 207 maddelerinde yazılı hükümlere gö re alacaklıların sırasını gösteren bir cetvel düzenler (md 232). iflas idaresi bu cet veli iflas dairesine verir ve durumu alacak lılara ilan eder.
Kaynak: Büyük Larousse