SEMA a. (ar semlf). Esk. işitme, duyma.
—Tasav. Mevlevi dervişlerinin kudüm, ney, nısfiye gibi çalgıların eşliğinde, özel giysileriyle dönerek yaptıkları toplu ayin. (Bk. ansikl. böl.) || Sema çıkarmak, mevlevili- ğe yeni giren dervişin sema yapmayı öğrenmek için uyguladığı eğitim. (Sema çıkarma, tekke matbahında üzerinde pirinç çivi bulunan geniş ve cilalı bir tahta üzerinde olur. Semayı öğrenen dervişe semazen denir). || Sema dedesi, sema öğretmekle görevli mevlevi. || Sema meşki, tarikata yeni girenlere sema öğretme || Sema tahtası, üzerinde sema çıkarılmaya çalışılan, pirinç çivi çakıllı, cilalı büyük tahta (Semazen adayı, bu çiviyi sol ayağının başparmağı ile yanındaki parmağının arasına geçirerek bir merkez çevresinde dönmeye çalışır.) || Sema tekbiri, semayı öğrenen dervişe şeyh tarafından sikke denilen başlık giydirilirken okunan dua ve tekbir. || Sema-ı rah, mevlevilerin yolda yürürlerken yaptıkları sema. (Bu sema, Korjya’da Meviana türbesini ziyarete giderken yapılırdı.)
—ANSİKL. Mevlevilikte, bir tarikat uygulaması olarak ilk kez Meviana tarafından benimsenen sema, Sultan Velet tarafından belli bir düzen ve kurallara bağlanarak son biçimini aldı.
Sema töreni için hazırlanan dervişler, tennurenin üzerine geniş bir yelek (destegül) giyer, başlarına “sikke” denilen konik silindir biçiminde başlık koyar, semahanede divan durarak şeyhi beklerler. Şeyhin sırtında hırka, başında destar denilen yeşil ya da siyah sarık sarılı sikke vardır. Şeyh geldikten sonra namaz kılınır ve Mesnevi'den bir ders okunur. Makam postuna oturan şeyh dua eder. Mutrib (saz heyeti) yerindeki dervişlerden biri ayağa kalkarak Divam kebir'den bir naat okur. Neyzenbaşının ney taksiminden ve o gün için belirlenen makamda bir peşrev çalındıktan sonra şeyh ve semazenler ayağa kalkar, salat okuyarak sema yerinde ağır adımlarla üç tur dolaşırlar. Ardından mutribler, yine Divan-ı kebirden bestelenmiş Ayini şerif i çalar, ayinhanlar da okurlar. Bu sırada semazenler hırkalarını çıkarır, birer birer şeyhin huzuruna gelerek niyaz ettikten sonra semaya başlarlar. Sema sırasında sağ avuçları yukarıya, sol avuçları aşağıya açılmıştır. Bu durum, "Hak'tan aldığını halka verme" anlamını taşır (feyz akdes). Sema bitiminde oturularak hırka giyilir. Bir aşr-i şerif okunur; ardından duacı dede dua eder. Daha sonra ayağa kalkılır ve şeyh gülbank okur. Dervişler bir ağızdan yüksek sesle “hu” çekerler. Şeyh ise sesli olarak (cehri) kendilerine selam verir; bu selamı aşçı dede yanıtlar. Şeyh, postunda niyaz eder; dervişler de bu niyaza katılırlar Tören, şeyhin semahaneden ayrılmasıyla son bulur.
SEMA a. (ar. sümüvv, yüksek olma’dan semâ’). Gökyüzü, gök: Semanın rengi. Semaya uzanan eller.
—Esk. Sema-pare, gök parçası. || Sema -yı laciverd ya da sema-yı laciverdi, lacivert renkteki gökyüzü
Kaynak: Büyük Larousse